×

Nós usamos os cookies para ajudar a melhorar o LingQ. Ao visitar o site, você concorda com a nossa política de cookies.


image

Baha's Stories, TÜRKLERİN ANADOLU'DAKİ TARİHİNİN KISA BİR ÖZETİ

TÜRKLERİN ANADOLU'DAKİ TARİHİNİN KISA BİR ÖZETİ

1071, Türklerin Anadolu'ya yerleşmeye başladığı tarih olarak kabul edilir. 1071'de Malazgirt Savaşı oldu. Malazgirt, bugün Türkiye'nin doğusunda yer alan bir bölgedir. Selçuklular, Bizans (diğer adıyla Doğu Roma) ile savaştılar ve onları yendiler. Böylece Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı. Orta Asya'dan ve İran'dan gelen Türkler çeşitli bölgelere yerleşmeye başladılar.

12. ve 13. yüzyılda Anadolu oldukça karışık bir durumdaydı. Örneğin 13. yüzyılın başında Haçlılar İstanbul'a saldırdılar. Haçlılar yüzünden Bizans İmparatorluğu güç kaybetti. Türkler güçlendiler. Osmanlı Devleti de bu dönemde kuruldu. Osmanlı'nın kurulduğu bölge bugün Türkiye'nin kuzeybatısında yer alır.

Osmanlılar'ın ataları Orta Asya'dan Anadolu'ya gelmişti. Onlar çadır içinde yaşayan göçebelerdi. Bizans'a karşı sadece Türkler savaşmıyordu. Bizans'tan memnun olmayan Rumlar, Araplar, Ermeniler, Kürtler de savaşıyordu. Osmanlı Devleti'nin kurucuları çok dindar değillerdi. Onlar ile birlikte yaşayan Hristiyanlar, Yahudiler, Putperestler ve Zerdüştler vardı. Zaten o dönemde İslam'ı yeni kabul etmişlerdi. Günlük hayatlarında Şamanizm'in etkisi fazlaydı.

Osmanlı Devleti genişlemek istiyordu. Bunun için önce batıya yöneldi. Trakya topraklarını ele geçirmek istedi. 14. yüzyılda Anadolu'da siyasi birlik yoktu. Bizans'ın dışında pek çok Türk Beyliği vardı. Bu beylikler birbirleriyle savaşıyorlardı. Ancak bu dönem kültürel açıdan gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Örneğin Mevlana (Rumi) bu dönemde yaşadı. Önemli şiirler, destanlar, öyküler bu dönemde yazıldı.

Herkesin bildiği gibi 1453 yılında Bizans İmparatorluğu yıkıldı. Fatih Sultan Mehmet'in önderliğinde Türkler şehre girdiler. Bu olay sadece Anadolu tarihini değil dünya tarihini de etkiledi. Çünkü Türklerden kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'ya kaçtılar. Onlar Batı'daki bilimsel, kültürel, sanatsal gelişmeleri olumlu yönde etkilediler.

15. yüzyıl, Osmanlılar için askeri anlamda altın çağ gibidir. Bu dönemde büyük topraklar fethedildi. Devlet henüz mezhepçi bir politika izlemiyordu. Ancak 16. yüzyılda pek çok karışıklık oldu. Bugünkü İran topraklarında kurulan Safevi Devleti, Osmanlılar için büyük bir tehlikeydi. Birbirleriyle sürekli savaşıyorlardı. Safeviler, Şii mezhebini devletin resmi dini inancı olarak kabul ettiler. Bu yüzden Osmanlılar da Sünni mezhebini devletin resmi inancı olarak benimsediler.

Yavuz Sultan Selim 1517'de Mısır Seferi'ne çıktı. Mısır'ı ele geçirdi. Müslümanlar için kutsal olan bölgeleri topraklarına kattı. Halife olduğunu ilan etti. Sonra Osmanlı tahtına Kanuni Sultan Süleyman geçti. O, çok güçlü bir padişahtı. Onun sarayında pek çok şair, düşünür, sanatçı yaşıyordu. Süleyman'ın kendisi de şairdi. O, Ukraynalı bir kadına aşıktı. Ona çok güzel şiirler yazdı. 16. yüzyılda Anadolu'da pek çok ayaklanma oldu. Çünkü artık fetihler yavaşlamıştı. Ganimet elde etmek zorlaşmıştı. Kıtlık başlamıştı. Fakirleşen halk isyan etti. İsyanlar sert bir biçimde bastırıldı. Binlerce insan öldü. Zorla göç ettirildi. Bazı isyanların sebebi dinseldi. Örneğin bu dönemde pek çok Alevi katledildi. Anadolu siyasi ve dini sebeplerle karışmıştı. Ekonomi berbat bir durumdaydı.

TÜRKLERİN ANADOLU'DAKİ TARİHİNİN KISA BİR ÖZETİ نبذة مختصرة عن تاريخ الأتراك في الأناضول EINE KURZE ZUSAMMENFASSUNG DER GESCHICHTE DER TÜRKEN IN ANATOLIEN ΜΙΑ ΣΎΝΤΟΜΗ ΠΕΡΊΛΗΨΗ ΤΗΣ ΙΣΤΟΡΊΑΣ ΤΩΝ ΤΟΎΡΚΩΝ ΣΤΗΝ ΑΝΑΤΟΛΊΑ A BRIEF SUMMARY OF TURKISH HISTORY IN ANATOLIA BREVE RESUMEN DE LA HISTORIA DE LOS TURCOS EN ANATOLIA アナトリアにおけるトルコ人の歴史の簡単な要約 EEN KORTE SAMENVATTING VAN DE GESCHIEDENIS VAN DE TURKEN IN ANATOLIË КРАТКИЙ ОБЗОР ТУРЕЦКОЙ ИСТОРИИ В АНАТОЛИИ EN KORT SAMMANFATTNING AV TURKARNAS HISTORIA I ANATOLIEN

1071, Türklerin Anadolu'ya yerleşmeye başladığı tarih olarak kabul edilir. 1071'de Malazgirt Savaşı oldu. Malazgirt, bugün Türkiye'nin doğusunda yer alan bir bölgedir. يعتبر عام 1071 هو التاريخ الذي بدأ فيه الأتراك الاستيطان في الأناضول. وقعت معركة ملاذكرد عام 1071. ملاذكرد هي منطقة تقع في شرق تركيا اليوم. Das Jahr 1071 gilt als das Datum, an dem die Türken begannen, sich in Anatolien niederzulassen. Im Jahr 1071 fand die Schlacht von Malazgirt statt. Malazgirt ist eine Region im Osten der heutigen Türkei. 1071 is considered to be the date when the Turks began to settle in Anatolia. In 1071 there was the Battle of Manzikert. Malazgirt, today is a region located to the east of Turkey. 1071 год считается датой, когда турки начали селиться в Анатолии. В 1071 году произошла битва при Манцикерте. Сегодня Манцикерт — регион на востоке Турции. Selçuklular, Bizans (diğer adıyla Doğu Roma) ile savaştılar ve onları yendiler. Böylece Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı. Orta Asya'dan ve İran'dan gelen Türkler çeşitli bölgelere yerleşmeye başladılar. حارب السلاجقة البيزنطيين (المعروفين أيضًا باسم روما الشرقية) وهزموهم. وهكذا فُتحت أبواب الأناضول للأتراك. بدأ الأتراك القادمون من آسيا الوسطى وإيران بالاستقرار في مناطق مختلفة. Die Seldschuken kämpften gegen Byzanz (auch bekannt als Ostrom) und besiegten es. So wurden die Tore Anatoliens für die Türken geöffnet. Türken aus Zentralasien und dem Iran begannen, sich in verschiedenen Regionen niederzulassen. The Seljuks fought and defeated Byzantine (also known as Eastern Rome). Thus, the gates of Anatolia were opened to the Turks. Turks from Central Asia and Iran started to settle in various regions. Сельджуки сражались и победили Византию (он же Восточный Рим). Таким образом, ворота Анатолии были открыты для турок. Тюрки из Средней Азии и Ирана стали селиться в различных регионах.

12\. ve 13. yüzyılda Anadolu oldukça karışık bir durumdaydı. Örneğin 13. yüzyılın başında Haçlılar İstanbul'a saldırdılar. Haçlılar yüzünden Bizans İmparatorluğu güç kaybetti. 12\. وفي القرن الثالث عشر، كانت الأناضول في وضع مضطرب للغاية. على سبيل المثال، في بداية القرن الثالث عشر، هاجم الصليبيون إسطنبول. فقدت الإمبراطورية البيزنطية قوتها بسبب الصليبيين. Im 12. und 13. Jahrhundert befand sich Anatolien in einer sehr komplizierten Situation. Zu Beginn des 13. Jahrhunderts griffen die Kreuzfahrer Konstantinopel an. Das Byzantinische Reich verlor durch die Kreuzfahrer an Macht. 12\\. And in the 13th century, Anatolia was in a very complicated situation. For example, the Crusaders attacked Istanbul at the beginning of the 13th century. The Byzantine Empire lost power due to the Crusaders. 12\\. а в 13 веке Анатолия находилась в довольно смешанном состоянии. Например, в начале 13 века на Стамбул напали крестоносцы. Византийская империя потеряла власть из-за крестоносцев. Türkler güçlendiler. Osmanlı Devleti de bu dönemde kuruldu. Osmanlı'nın kurulduğu bölge bugün Türkiye'nin kuzeybatısında yer alır. أصبح الأتراك أقوى. كما تأسست الإمبراطورية العثمانية خلال هذه الفترة. تقع المنطقة التي تأسست فيها الإمبراطورية العثمانية في شمال غرب تركيا اليوم. Die Türken wurden stärker. In dieser Zeit wurde das Osmanische Reich gegründet. Die Region, in der das Osmanische Reich gegründet wurde, befindet sich heute im Nordwesten der Türkei. Turks got stronger. The Ottoman State was also established during this period. today the establishment of the Ottoman Empire located in northwestern Turkey. Турки стали сильнее. Османская империя также была создана в этот период. Регион, где была основана Османская империя, сегодня расположен на северо-западе Турции.

Osmanlılar'ın ataları Orta Asya'dan Anadolu'ya gelmişti. Onlar çadır içinde yaşayan göçebelerdi. Bizans'a karşı sadece Türkler savaşmıyordu. Bizans'tan memnun olmayan Rumlar, Araplar, Ermeniler, Kürtler de savaşıyordu. جاء أسلاف العثمانيين إلى الأناضول من آسيا الوسطى. وكانوا من البدو الذين يعيشون في الخيام. لم يكن الأتراك هم الوحيدون الذين قاتلوا ضد بيزنطة. وكان اليونانيون والعرب والأرمن والأكراد الذين لم يكونوا راضين عن بيزنطة يقاتلون أيضًا. Die Vorfahren der Osmanen waren aus Zentralasien nach Anatolien gekommen. Sie waren Nomaden und lebten in Zelten. Nicht nur Türken kämpften gegen Byzanz. Griechen, Araber, Armenier und Kurden, die mit Byzanz unzufrieden waren, kämpften ebenfalls. The ancestors of the Ottomans came from Central Asia to Anatolia. They were nomads living in tents. Not only the Turks were fighting against Byzantium. Greeks, Arabs, Armenians, Kurds who were not satisfied with Byzantium were also fighting. Предки османов пришли в Анатолию из Средней Азии. Это были кочевники, жившие в палатках. Не только турки воевали против Византии. Воевали и греки, арабы, армяне и курды, которых не устраивала Византия. Osmanlı Devleti'nin kurucuları çok dindar değillerdi. Onlar ile birlikte yaşayan Hristiyanlar, Yahudiler, Putperestler ve Zerdüştler vardı. Zaten o dönemde İslam'ı yeni kabul etmişlerdi. Günlük hayatlarında Şamanizm'in etkisi fazlaydı. لم يكن مؤسسو الإمبراطورية العثمانية متدينين للغاية. وكان يعيش معهم مسيحيون ويهود ووثنيون وزرادشتيون. لقد قبلوا الإسلام بالفعل في ذلك الوقت. كان للشامانية تأثير كبير في حياتهم اليومية. Die Gründer des Osmanischen Reiches waren nicht sehr religiös. Es lebten Christen, Juden, Heiden und Zoroastrier bei ihnen. Zu dieser Zeit hatten sie gerade den Islam angenommen. Der Schamanismus hatte einen starken Einfluss auf ihr tägliches Leben. The founders of the Ottoman State were not very religious. There were Christians, Jews, Pagans and Zoroastrians living with them. They had already accepted Islam at that time. The effect of shamanism in their daily lives was great. Основатели Османского государства не были очень религиозны. Вместе с ними жили христиане, иудеи, язычники и зороастрийцы. В то время они уже приняли ислам. Шаманизм оказал большое влияние на их повседневную жизнь.

Osmanlı Devleti genişlemek istiyordu. Bunun için önce batıya yöneldi. Trakya topraklarını ele geçirmek istedi. 14. yüzyılda Anadolu'da siyasi birlik yoktu. أرادت الإمبراطورية العثمانية التوسع. ولهذا السبب، اتجه أولاً نحو الغرب. أراد الاستيلاء على أراضي تراقيا. لم تكن هناك وحدة سياسية في الأناضول في القرن الرابع عشر. Das Osmanische Reich wollte expandieren. Zu diesem Zweck wendet es sich zunächst nach Westen. Es wollte sich die thrakischen Gebiete aneignen. Im 14. Jahrhundert gab es in Anatolien keine politische Einheit. The Ottoman Empire wanted to expand. For this he first headed west. He wanted to take over the Thrace lands. There was no political union in Anatolia in the 14th century. Османская империя хотела расширения. Для этого он сначала направился на запад. Он хотел захватить земли Фракии. В 14 веке в Анатолии не было политического единства. Bizans'ın dışında pek çok Türk Beyliği vardı. Bu beylikler birbirleriyle savaşıyorlardı. Ancak bu dönem kültürel açıdan gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Örneğin Mevlana (Rumi) bu dönemde yaşadı. Önemli şiirler, destanlar, öyküler bu dönemde yazıldı. كان هناك العديد من الإمارات التركية خارج بيزنطة. وكانت هذه الإمارات تقاتل بعضها البعض. ومع ذلك، كانت هذه الفترة فترة من التطورات الثقافية. على سبيل المثال، عاش مولانا (الرومي) في هذه الفترة. وقد كتبت قصائد وملاحم وقصص مهمة خلال هذه الفترة. Es gab viele türkische Fürstentümer außerhalb von Byzanz. Diese Fürstentümer bekämpften sich gegenseitig. Diese Zeit war jedoch auch eine Zeit der kulturellen Entwicklung. Zum Beispiel lebte Mevlana (Rumi) in dieser Zeit. Wichtige Gedichte, Epen und Geschichten wurden in dieser Zeit geschrieben. There were many Turkish Beyliks outside of Byzantium. These principalities were fighting each other. However, this period is a period of cultural developments. For example Mevlana (Rumi) lived during this period. Important poems, epics, stories were written during this period. За пределами Византии было много турецких княжеств. Эти княжества воевали друг с другом. Однако этот период был периодом культурного развития. Например, в этот период жил Мевлана (Руми). В этот период были написаны важные поэмы, эпосы и сказания.

Herkesin bildiği gibi 1453 yılında Bizans İmparatorluğu yıkıldı. Fatih Sultan Mehmet'in önderliğinde Türkler şehre girdiler. وكما يعلم الجميع، انهارت الإمبراطورية البيزنطية عام 1453. دخل الأتراك المدينة بقيادة الفاتح السلطان محمد. Wie jeder weiß, brach das byzantinische Reich 1453 zusammen. Unter der Führung von Fatih Sultan Mehmet eroberten die Türken die Stadt. As everyone knows, the Byzantine Empire was destroyed in 1453. The Turks entered the city under the leadership of Fatih Sultan Mehmet. Как всем известно, Византийская империя распалась в 1453 году. Под предводительством султана Фатиха Мехмета турки вошли в город. Bu olay sadece Anadolu tarihini değil dünya tarihini de etkiledi. Çünkü Türklerden kaçan Bizanslı bilim adamları Avrupa'ya kaçtılar. Onlar Batı'daki bilimsel, kültürel, sanatsal gelişmeleri olumlu yönde etkilediler. لم يؤثر هذا الحدث على تاريخ الأناضول فحسب، بل على تاريخ العالم أيضًا. لأن العلماء البيزنطيين الذين فروا من الأتراك فروا إلى أوروبا. لقد أثروا بشكل إيجابي على التطورات العلمية والثقافية والفنية في الغرب. Dieses Ereignis beeinflusste nicht nur die anatolische Geschichte, sondern auch die Weltgeschichte. Denn die byzantinischen Wissenschaftler entkamen den Türken und flohen nach Europa. Sie beeinflussten die wissenschaftlichen, kulturellen und künstlerischen Entwicklungen im Westen positiv. This event affected not only Anatolian history, but also world history. Because Byzantine scientists fleeing the Turks fled to Europe. They positively influenced scientific, cultural and artistic developments in the West. Это событие повлияло не только на анатолийскую, но и на мировую историю. Потому что византийские ученые спаслись от турок и бежали в Европу. Они оказали положительное влияние на развитие науки, культуры и искусства на Западе.

15\. yüzyıl, Osmanlılar için askeri anlamda altın çağ gibidir. Bu dönemde büyük topraklar fethedildi. Devlet henüz mezhepçi bir politika izlemiyordu. Ancak 16. yüzyılda pek çok karışıklık oldu. 15\. يعتبر هذا القرن بمثابة العصر الذهبي العسكري للعثمانيين. تم احتلال أراضٍ كبيرة خلال هذه الفترة. ولم تكن الدولة تتبع بعد سياسة طائفية. ولكن كان هناك الكثير من الاضطرابات في القرن السادس عشر. Das 15. Jahrhundert war ein goldenes Zeitalter für die Osmanen im militärischen Sinne. In dieser Zeit wurden große Gebiete erobert. Der Staat verfolgte noch keine konfessionelle Politik. Im 16. Jahrhundert kam es jedoch zu zahlreichen Unruhen. 15 \\. Century is like a golden age in the military sense for the Ottomans. In this period, great lands were conquered. The state was not following a sectarian policy yet. However, there was a lot of confusion in the 16th century. 15\. век был золотым веком для османов в военном смысле. В этот период были завоеваны большие территории. Государство еще не придерживалось сектантской политики. Однако в 16 веке было много волнений. Bugünkü İran topraklarında kurulan Safevi Devleti, Osmanlılar için büyük bir tehlikeydi. Birbirleriyle sürekli savaşıyorlardı. Safeviler, Şii mezhebini devletin resmi dini inancı olarak kabul ettiler. Bu yüzden Osmanlılar da Sünni mezhebini devletin resmi inancı olarak benimsediler. وكانت الدولة الصفوية، التي تأسست في الأراضي الإيرانية اليوم، تشكل خطراً كبيراً على العثمانيين. كانوا يقاتلون بعضهم البعض باستمرار. قبل الصفويون المذهب الشيعي باعتباره العقيدة الدينية الرسمية للدولة. ولهذا السبب اعتمد العثمانيون المذهب السني كعقيدة رسمية للدولة. Der Safawidenstaat, der im heutigen Iran gegründet wurde, war eine große Gefahr für die Osmanen. Sie bekämpften sich ständig gegenseitig. Die Safawiden akzeptierten die schiitische Sekte als offizielle religiöse Überzeugung des Staates. Daher übernahmen die Osmanen die sunnitische Sekte als offizielle Staatsreligion. Safavid State, founded in today's Iranian territory, was a great danger for the Ottomans. They were constantly fighting with each other. Safavids accepted the Shia sect as the official religious belief of the state. Therefore, the Ottomans adopted the Sunni sect as the official belief of the state. Государство Сефевидов, которое было создано на территории современного Ирана, представляло большую опасность для османов. Они постоянно воевали друг с другом. Сефевиды приняли шиитскую секту в качестве официальной религиозной веры государства. Поэтому османы приняли суннитскую секту в качестве официальной веры государства.

Yavuz Sultan Selim 1517'de Mısır Seferi'ne çıktı. Mısır'ı ele geçirdi. Müslümanlar için kutsal olan bölgeleri topraklarına kattı. Halife olduğunu ilan etti. ذهب يافوز السلطان سليم في رحلة استكشافية إلى مصر عام 1517. استولى على مصر. وضم المناطق المقدسة للمسلمين إلى أراضيه. وأعلن أنه الخليفة. Yavuz Sultan Selim brach 1517 zu einer Ägyptenexpedition auf. Er eroberte Ägypten. Er annektierte die für Muslime heiligen Gebiete. Er erklärte sich selbst zum Kalifen. Yavuz Sultan Selim went to Egypt Expedition in 1517. He captured Egypt. He added territories that were sacred to Muslims to his territory. He declared he was the Caliph. Явуз Султан Селим отправился в Египетскую экспедицию в 1517 году. Он захватил Египет. Он аннексировал священные для мусульман территории. Он объявил себя халифом. Sonra Osmanlı tahtına Kanuni Sultan Süleyman geçti. O, çok güçlü bir padişahtı. Onun sarayında pek çok şair, düşünür, sanatçı yaşıyordu. Süleyman'ın kendisi de şairdi. ثم اعتلى سليمان القانوني العرش العثماني. لقد كان سلطانًا قويًا جدًا. عاش في قصره العديد من الشعراء والمفكرين والفنانين. وكان سليمان نفسه شاعرا. Dann kam Suleiman der Prächtige auf den osmanischen Thron. Er war ein sehr mächtiger Sultan. In seinem Palast lebten viele Dichter, Denker und Künstler. Suleiman selbst war ein Dichter. Later, the Ottoman throne was passed by Kanuni Sultan Süleyman. He was a very powerful sultan. Many poets, thinkers and artists lived in his palace. Solomon himself was a poet. Затем на османский трон взошел Сулейман Великолепный. Он был очень могущественным султаном. В его дворце жили многие поэты, мыслители и художники. Сам Сулейман был поэтом. O, Ukraynalı bir kadına aşıktı. Ona çok güzel şiirler yazdı. 16\. yüzyılda Anadolu'da pek çok ayaklanma oldu. كان يحب امرأة أوكرانية. وكتب لها العديد من القصائد الجميلة. 16\. كانت هناك العديد من الانتفاضات في الأناضول في القرن التاسع عشر. Er war in eine ukrainische Frau verliebt. Er schrieb sehr schöne Gedichte für sie. Im 16. Jahrhundert gab es viele Aufstände in Anatolien. She was in love with a Ukrainian woman. He wrote very nice poems to him. 16 \\. There were many uprisings in Anatolia in the 16th century. Он был влюблен в украинку. Он писал ей очень красивые стихи. В 16\. веке в Анатолии было много восстаний. Çünkü artık fetihler yavaşlamıştı. Ganimet elde etmek zorlaşmıştı. Kıtlık başlamıştı. Fakirleşen halk isyan etti. İsyanlar sert bir biçimde bastırıldı. Binlerce insan öldü. Zorla göç ettirildi. لأن الفتوحات تباطأت الآن. لقد أصبح من الصعب الحصول على الغنائم. بدأت المجاعة. تمرد الفقراء. تم قمع التمردات بقسوة. مات الآلاف من الناس. وقد هاجر قسراً. Denn jetzt hatten sich die Eroberungen verlangsamt. Es wurde schwierig, Beute zu machen. Eine Hungersnot setzte ein. Das verarmte Volk rebellierte. Die Aufstände wurden mit aller Härte niedergeschlagen. Tausende von Menschen starben. Erzwungene Migration. Because the conquests had slowed down. It was difficult to get loot. The famine had begun. The impoverished people rebelled. The riots were sternly suppressed. Thousands of people died. He was forcibly displaced. Потому что теперь завоевания замедлились. Стало трудно добывать добычу. Начался голод. Обедневшие люди восставали. Восстания жестоко подавлялись. Тысячи людей погибли. Вынужденная миграция. Bazı isyanların sebebi dinseldi. Örneğin bu dönemde pek çok Alevi katledildi. Anadolu siyasi ve dini sebeplerle karışmıştı. Ekonomi berbat bir durumdaydı. وكانت بعض الثورات مدفوعة بالدين. على سبيل المثال، تم ذبح العديد من العلويين خلال هذه الفترة. كانت الأناضول مختلطة لأسباب سياسية ودينية. وكان الاقتصاد في حالة رهيبة. Einige Revolten waren religiös motiviert. So wurden in dieser Zeit beispielsweise viele Aleviten massakriert. Anatolien war aus politischen und religiösen Gründen verwirrt. Die Wirtschaft befand sich in einem schlechten Zustand. Some of the revolts were religious. For example, many Alevis were killed during this period. Anatolia was mixed for political and religious reasons. The economy was in a terrible situation. Некоторые восстания имели религиозную подоплеку. Например, в этот период было истреблено много алевитов. Анатолия была в замешательстве по политическим и религиозным причинам. Экономика находилась в ужасном состоянии.