Hochwasser in Deutschland
flood in Germany
Almanya'daki Seller
德国洪灾
Wenn es in Deutschland stark regnet, treten die Flüsse über die Ufer.
When it rains heavily in Germany, the rivers overflow their banks.
Almanya'da şiddetli yağmur yağdığında nehirler taşar.
Da es zu wenige Auen gibt, wo das Wasser versickern kann, kommt es oft zu Überschwemmungen.
Since there are too few floodplains where the water can seep, flooding often occurs.
Dado que hay muy pocas llanuras de inundación donde el agua puede filtrarse, a menudo se producen inundaciones.
Poiché ci sono troppe pianure alluvionali dove l'acqua può infiltrarsi, spesso si verificano inondazioni.
Suyun sızabileceği çok az taşkın yatağı olduğu için sık sık sel baskınları meydana gelmektedir.
Doch die Städte wissen, wie sie sich schützen können.
But the cities know how to protect themselves.
Ancak şehirler kendilerini nasıl koruyacaklarını bilirler.
Im Winter und Frühjahr treten nach Dauerregen und Tauwetter in vielen Teilen Deutschlands die Flüsse über die Ufer.
In winter and spring, after continuous rain and thawing in many parts of Germany, the rivers overflow their banks.
Kış ve bahar aylarında, sürekli yağmur ve buzların çözülmesinin ardından Almanya'nın birçok bölgesinde nehirler taşmaktadır.
Dass es zu solchen Hochwassern kommt, überrascht nicht: Die Menschen bauen häufig zu nah an den Flüssen und lassen ihnen keine Auen, in denen das Wasser versickern kann.
The fact that such floods come is not surprising: people often build too close to the rivers and leave them no floodplains, where the water can seep away.
El hecho de que se produzcan tales inundaciones no es sorprendente: las personas a menudo construyen demasiado cerca de los ríos y no les dejan llanuras inundables, donde el agua puede filtrarse.
Bu tür sellerin meydana gelmesi şaşırtıcı değildir: insanlar genellikle nehirlere çok yakın inşa etmekte ve onlara suyun sızabileceği taşkın yatakları bırakmamaktadır.
Darum steigt der Flusspegel bei starkem Regen schnell an.
Therefore, the river level rises rapidly in heavy rain.
Bu nedenle şiddetli yağmur sırasında nehir seviyesi hızla yükselir.
Größere Städte sind für Hochwasser gut gerüstet.
Larger cities are well equipped for floods.
Büyük şehirler sel baskınlarına karşı iyi donanımlıdır.
In Köln sind zwölf Hochwasserpumpwerke in Betrieb.
In Cologne, twelve flood pumping stations are in operation.
Köln'de on iki sel pompalama istasyonu faaliyet göstermektedir.
Außerdem werden bei Gefahr zum Schutz der Altstadt mobile Schutzwände aufgestellt.
In addition, at the risk of protecting the old town mobile protective walls are placed.
Además, a riesgo de proteger el casco antiguo, se colocan muros protectores móviles.
Ayrıca, tehlike durumunda tarihi kent merkezini korumak için mobil güvenlik bariyerleri kurulmuştur.
Sie halten bis zu einem Pegel von deutlich mehr als elf Metern.
They hold up to a level of well over eleven meters.
Se sostienen hasta un nivel de más de once metros.
On bir metrenin üzerinde bir su seviyesine kadar dayanırlar.
Der wurde seit 250 Jahren nicht mehr erreicht.
It has not been reached for 250 years.
No ha sido alcanzado por 250 años.
Bu 250 yıldır başarılamamıştır.
In Dörfern allerdings gibt es keine Pumpwerke, hier kommt es oft zu Überschwemmungen.
In villages, however, there are no pumping stations, where flooding often occurs.
Ancak, sık sık sel baskınlarının yaşandığı köylerde pompa istasyonu bulunmamaktadır.
Auch der Schifffahrt macht Hochwasser Probleme.
Shipping also causes problems with flooding.
Seller nakliye açısından da sorunlara yol açmaktadır.
Auf dem Rhein bei Köln wird sie komplett eingestellt, sobald der Pegelstand über 8,30 Meter liegt.
On the Rhine near Cologne, it is completely set as soon as the water level is over 8.30 meters.
En el Rin, cerca de Colonia, se configurará completamente tan pronto como el nivel del agua alcance los 8.30 metros.
Köln yakınlarındaki Ren Nehri'nde su seviyesi 8.30 metrenin üzerine çıkar çıkmaz su akışı tamamen durdurulmaktadır.
Passagierschiffe können dann wegen ihrer Höhe keine Brücken mehr unterqueren.
Passenger ships can then pass under bridges no longer because of their height.
Yolcu gemileri, yükseklikleri nedeniyle artık köprülerin altından geçemeyecek.
Eine weitere Gefahr bei Hochwasser ist der sogenannte „Katastrophentourismus“.
Another danger in flood is the so-called "disaster tourism".
Seller sırasındaki bir diğer tehlike de "afet turizmi" olarak adlandırılan durumdur.
Die Feuerwehr warnt die Menschen davor, in überflutete Bereiche zu gehen oder zu fahren.
The fire department warns people against going into flooded areas or driving.
İtfaiye, insanları su basmış alanlarda yürümemeleri ya da araç kullanmamaları konusunda uyarıyor.
Auch an der Mosel, der Saar und der Donau ist die Hochwasserlage oft kritisch.
Also on the Moselle, the Saar and the Danube, the flood situation is often critical.
Moselle, Saar ve Tuna nehirlerinde de sel durumu genellikle kritiktir.
Dann werden Ortsstraßen und Bundesstraßen überschwemmt.
Then local roads and federal highways are flooded.
Ardından yerel yollar ve ana yollar sular altında kalır.
Keller stehen unter Wasser, und viele Häuser müssen evakuiert werden.
Basements are under water, and many houses need to be evacuated.
Bodrum katlarını su basmış ve birçok ev tahliye edilmek zorunda kalmıştır.
Doch meist ist bald Entspannung in Sicht: Denn das Wetter wird normalerweise schnell wieder besser.
But usually relaxation is soon in sight: Because the weather usually gets better quickly.
Pero generalmente la relajación se ve pronto: porque el clima generalmente mejora rápidamente.
Ancak genellikle kısa süre içinde rahatlama görülür: hava genellikle hızla düzelir.
(Wenn Sie einen Problem mit meiner Lektion haben, schicken Sie mir bitte eine Nachricht.)
(If you have a problem with my lesson, please send me a message.)
(Dersimle ilgili bir sorununuz varsa, lütfen bana bir mesaj gönderin).
