×

Nós usamos os cookies para ajudar a melhorar o LingQ. Ao visitar o site, você concorda com a nossa política de cookies.


image

Nur's Turkish Coffee, The Story of Maiden's Tower- Kız Kulesi'nin Hikayesi

The Story of Maiden's Tower- Kız Kulesi'nin Hikayesi

Kız kulesi

Merhaba arkadaşlar , nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben çok iyiyim. Sonbahar mevsimine girdik ve havalar soğumaya başladı. Ben soğuk, yağmurlu havaları çok seviyorum. Üşümeyi seviyorum yani. Yazı pek fazla sevmiyorum. O yüzden havalar soğuduğu için mutluyum.

Sonbaharla birlikte okullar da açıldı. Eğitime başladım. Ben de İtalyanca öğrenmeye başladım. Bu yüzden çok heyecanlıyım. Yeni bir dil öğrenmek beni çok heyecanlandırıyor. Türkçede kullandığımız bir atasözü var bu konuyla ilgili. "Bir dil bir insan iki dil iki insan diyoruz. Yani bir dil biliyorsan bir insansın, iki dil biliyorsan iki insansın.Yani bir dil öğrenmek sana ikinci bir hayat, ikinci bir yaşam veriyor. Bu atasözünü daha önce duymuş muydunuz?

Uzun zamandır yeni bölüm yüklemiyordum.Bunun sebebi ise motivasyonumu kaybetmemdi. Yani artık içimde bunu yapmak için bir istek yoktu. Yani artık bunu yapmayı istemiyordum.Ama şimdi yeniden başlamaya karar verdim. Ve bugün sizlere Kız Kulesi'nden bahsedeceğim.

Kule ne demek? Bu kelimeyi daha önceden duydunuz mu? Kule yüksek , silindir şeklindeki yapılara deniyor. Kulenin üstüne çıktığınızda yüksek olduğu için şehri çok iyi görebilirsiniz. Kelimeyi hala anlayamadıysanız şu şekilde anlatmaya çalışayım. Rapunzel masalını biliyor musunuz? Çok meşhur bir masaldır. Masalda Rapunzel adında bir kız vardır, saçları çok uzundur. Kaçamaması ve kimseyle konuşamaması için bir kuleye hapsedilmiştir. Ama o saçlarını kuleden uzatır, prens saçlarından tutarak kuleye tırmanır. Şimdi kule kelimesini anladınız mı?

Eğer bu kelimeyi anladıysanız, başlayabiliriz.

Az önce de dediğim gibi bugün size Kız Kulesi'nden bahsedeceğim. Eğer İstanbul'a geldiyseniz, muhtemelen bu kuleyi de görmüşsünüzdür.

Kız Kulesi denizin üzerine inşa edilmiş, yani denizin üzerine yapılmış bir kule. Yani denizin tam ortasında! Aslında denizin üzerindeki bir adacığa inşa edilmiş.

Kız kulesinin ilk kez ne zaman inşa edildiği pek bilinmiyor. Ama M.Ö (milattan önce) 341 yılında yapılmış olabileceği söyleniyor. Bu bölgede yaşayan pek çok devlet tarafından , farklı sebeplerle kullanılmış. Savaşlarda kullanılmış, hastane olarak kullanılmış,fener olarak kullanılmış. Şu anda ise restoran olarak kullanılıyor.Yani insanlar oraya gidip yemek yiyorlar.

Kız Kulesi denizin ortasında bir kule. Ve bu kuleyle ilgili pek çok efsane var. Efsane ne demek? Efsane eskiden beri anlatılan, olağanüstü , inanılmaz şeylerden bahseden hikayelere deniyor. Efsaneler çoğunlukla gerçek olmayan hikayeler oluyor. Şimdi sizinle bu efsanelerden birini paylaşacağım.

Bu efsane Bizans İmparatoru ve kızıyla alakalı. İmparator ne demek? İmparator kral gibi bir şey, ama ondan daha güçlü. Yani genel olarak imparatorluğu, ülkeyi yöneten kişiye deniyor. Efsaneye göre, Bizans imparatorunun bir kızı olmuş . Ve buna çok sevinmiş.Çok mutlu olmuş.Ama mutluluğu uzun sürmemiş. O zamanlarda yaşayan çok bilgili yaşlı bir adam krala kızının, 18 yaşına girince bir yılan tarafından ısırılacağını ardından da yani bunun sonrasında kızının öleceğini söylemiş. Yani ne demiş? Senin kızın 18 yaşına gelecek. Onu bir yılan ısıracak ve kızın ölecek. Bunun üzerine imparator, çok korkmuş. Denizin ortasına, bu kuleyi yaptırmış. Prensesi oraya yerleştirmiş, oraya koymuş. Prenses yıllarca orada yaşamış. İmparator her gün ona saraydan yiyecekler gönderirmiş.Bir gün prensese yemesi için bir sepet üzüm gönderilmiş.Üzüm de bir meyve çeşidi.Ancak bu sepetin içine bir yılan girmiş.Sepetin içinde bir yılan varmış. Prenses kaderinden kaçamamış ve üzüm sepetinin içinden çıkan bu yılan onu ısırmış ve bu şekilde ölmüş.

Tabii ki bu sadece bir efsane. Yani doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Ama ilgi çekici bir hikaye. Ölümden ne olursa olsun kaçamayacağımızı anlatıyor.

Kız kulesiyle ilgili bu ilginç efsaneyi sizinle paylaşmak istedim. Evet kız kulesinin pek çok efsanesi var. ilginizi çekiyorsa internetten diğer efsaneleri de araştırabilirsiniz. Eğer kız kulesini ziyaret etmediyseniz, İstanbul'a geldiğinizde ziyaret edebilirsiniz. Ben boş zamanlarımda Üsküdar'a gidip sahilde oturmayı orada çay içerken kız kulesini seyretmeyi çok seviyorum.Bu beni çok mutlu ediyor, sakinleştiriyor, rahatlatıyor. O yüzden size de tavsiye ederim.

Bu arada bugünkü bölümümüzün burada sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Umarım faydalı olmuştur. İnternet siteme giderek bu bölümle ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. Ayrıca Instagram'dan da beni takip edebilirsiniz. İleriki bölümlerde görüşmek üzere, hoşça kalın.


The Story of Maiden's Tower- Kız Kulesi'nin Hikayesi Die Geschichte des Maiden's Tower The Story of Maiden's Tower La historia de la Torre de la Doncella L'histoire de la tour de Maiden Het verhaal van Maiden's Tower Historia Maiden's Tower История Девичьей башни Historien om Maiden's Tower

Kız kulesi GIRL TOWER Девичья Башня

Merhaba arkadaşlar , nasılsınız? Hi friends, how are you? Привет друзья как дела? Umarım iyisinizdir. I hope you are fine. Ben çok iyiyim. I am very well. Sonbahar mevsimine girdik ve havalar soğumaya başladı. Die Herbstsaison hat begonnen und das Wetter wird kühler. We entered the autumn season and the weather started to cool. Ben soğuk, yağmurlu havaları çok seviyorum. Ich liebe kaltes, regnerisches Wetter. I like cold, rainy weather. Üşümeyi seviyorum yani. Also friere ich gerne. So I like to get cold. J'aime avoir froid. Так что мне нравится быть холодным. Yazı pek fazla sevmiyorum. Ich schreibe nicht sehr gerne. I don't like the summer much. Я не люблю много писать. O yüzden havalar soğuduğu için mutluyum. So I'm glad it's getting cold.

Sonbaharla birlikte okullar da açıldı. Die Schulen öffneten im Herbst. Schools opened in autumn. Eğitime başladım. Ich habe mit der Ausbildung begonnen. Training started. Ben de İtalyanca öğrenmeye başladım. Also habe ich angefangen, Italienisch zu lernen. So I started learning Italian. Bu yüzden çok heyecanlıyım. That's why I'm so excited. Yeni bir dil öğrenmek beni çok heyecanlandırıyor. I am very excited to learn a new language. Изучение нового языка вдохновляет меня. Türkçede kullandığımız bir atasözü var bu konuyla ilgili. Im Türkischen gibt es ein Sprichwort zu diesem Thema. There is a proverb that we use in Turkish on this subject. В турецком языке есть поговорка на эту тему. "Bir dil bir insan iki dil iki insan diyoruz. "Wir sagen: eine Sprache, eine Person, zwei Sprachen, zwei Personen. "One language one human two languages two people call. Yani bir dil biliyorsan bir insansın, iki dil biliyorsan iki insansın.Yani bir dil öğrenmek sana ikinci bir hayat, ikinci bir yaşam veriyor. Mit anderen Worten: Wer eine Sprache beherrscht, ist eine Person, wer zwei Sprachen beherrscht, ist zwei Personen; das Erlernen einer Sprache gibt Ihnen also ein zweites Leben, ein zweites Leben. So if you know a language, you're a human, if you know two languages you're two. So learning a language gives you a second life, a second life. Bu atasözünü daha önce duymuş muydunuz? Haben Sie dieses Sprichwort schon einmal gehört? Have you ever heard this proverb?

Uzun zamandır yeni bölüm yüklemiyordum.Bunun sebebi ise motivasyonumu kaybetmemdi. Ich habe lange keine neuen Folgen mehr hochgeladen, weil ich die Motivation verloren habe. I haven't been uploading new episodes for a long time. Cela fait longtemps que je n'ai pas mis en ligne de nouveau chapitre, la raison étant que j'ai perdu ma motivation. Yani artık içimde bunu yapmak için bir istek yoktu. Also hatte ich keine Lust mehr darauf. So I didn't have a desire to do that anymore. Так что у меня больше не было желания этим заниматься. Yani artık bunu yapmayı istemiyordum.Ama şimdi yeniden başlamaya karar verdim. So I didn't want to do that anymore. Ve bugün sizlere Kız Kulesi'nden bahsedeceğim. And today I'm going to tell you about the Maiden's Tower.

Kule ne demek? What does the tower mean? Bu kelimeyi daha önceden duydunuz mu? Have you heard this word before? Kule yüksek , silindir şeklindeki yapılara deniyor. Der Turm ist ein hohes, zylindrisches Bauwerk. The tower is called high, cylindrical structures. La tour est une structure haute et cylindrique. Башни называют высокими, цилиндрическими сооружениями. Kulenin üstüne çıktığınızda yüksek olduğu için şehri çok iyi görebilirsiniz. Wenn man auf die Spitze des Turms steigt, kann man die Stadt sehr gut sehen, weil er so hoch ist. You can see the city very well because it is high when you climb the tower. Когда вы поднимаетесь на вершину башни, вы очень хорошо видите город, потому что она высока. Kelimeyi hala anlayamadıysanız şu şekilde anlatmaya çalışayım. Wenn Sie das Wort immer noch nicht verstehen, lassen Sie mich versuchen, es auf diese Weise zu erklären. If you still don't understand the word, let me try to explain it this way. Если вы все еще не понимаете это слово, позвольте мне попытаться объяснить его таким образом. Rapunzel masalını biliyor musunuz? Do you know the tale of Rapunzel? Çok meşhur bir masaldır. It's a very famous tale. Masalda Rapunzel adında bir kız vardır, saçları çok uzundur. Im Märchen gibt es ein Mädchen namens Rapunzel, ihr Haar ist sehr lang. There is a girl named Rapunzel in the fairy tale, her hair is very long. Kaçamaması ve kimseyle konuşamaması için bir kuleye hapsedilmiştir. Er ist in einem Turm eingesperrt, damit er nicht entkommen und mit niemandem sprechen kann. He was imprisoned in a tower so that he could not escape and speak to anyone. Его заточили в башне, чтобы он не мог сбежать и ни с кем не мог поговорить. Ama o saçlarını kuleden uzatır, prens saçlarından tutarak kuleye tırmanır. Aber sie lässt ihr Haar aus dem Turm wachsen, der Prinz packt ihr Haar und klettert auf den Turm. But she extends her hair from the tower, the prince climbs the tower holding her hair. Но она отращивает волосы из башни, принц хватает ее за волосы и лезет на башню. Şimdi kule kelimesini anladınız mı? Now do you understand the word tower?

Eğer bu kelimeyi anladıysanız, başlayabiliriz. If you understand that word, we can start.

Az önce de dediğim gibi bugün size Kız Kulesi'nden bahsedeceğim. As I said before, I'm going to tell you about the Maiden's Tower today. Как я уже говорил, сегодня я расскажу вам о Девичьей Башне. Eğer İstanbul'a geldiyseniz, muhtemelen bu kuleyi de görmüşsünüzdür. If you came to Istanbul, you probably saw this tower.

Kız Kulesi denizin üzerine inşa edilmiş, yani denizin üzerine yapılmış bir kule. Der Maiden's Tower wurde auf dem Meer gebaut, das heißt, ein Turm, der auf dem Meer gebaut wurde. Maiden's Tower is a tower built on the sea, which is built on the sea. Девичья башня построена на море, то есть башня построена на море. Yani denizin tam ortasında! Also mitten im Meer! So in the middle of the sea! Так прямо посреди моря! Aslında denizin üzerindeki bir adacığa inşa edilmiş. تم بناؤه بالفعل على جزيرة صغيرة فوق البحر. Es wurde tatsächlich auf einer Insel über dem Meer gebaut. It was actually built on an islet above the sea. На самом деле он был построен на островке над морем.

Kız kulesinin ilk kez ne zaman inşa edildiği pek bilinmiyor. It is not known when the Maiden's Tower was built for the first time. Когда впервые была построена Девичья башня, неизвестно. Ama M.Ö (milattan önce) 341 yılında yapılmış olabileceği söyleniyor. Aber es soll 341 v. Chr. (v. Chr.) Erbaut worden sein. But it is said that it may have been built in 341 BC (before Christ). Но говорят, что он был построен в 341 г. до н.э. (до н.э.). Bu bölgede yaşayan pek çok devlet tarafından , farklı sebeplerle kullanılmış. Es wurde von vielen Staaten, die in dieser Region leben, aus verschiedenen Gründen verwendet. It was used by many states in this region for different reasons. Его использовали многие государства, проживающие в этом регионе, по разным причинам. Savaşlarda kullanılmış, hastane olarak kullanılmış,fener olarak kullanılmış. Used in wars, used as hospitals, used as. Şu anda ise restoran olarak kullanılıyor.Yani insanlar oraya gidip yemek yiyorlar. Jetzt wird es als Restaurant genutzt, also gehen die Leute dorthin und essen. It is currently used as a restaurant. People go there and eat.

Kız Kulesi denizin ortasında bir kule. Der Maiden's Tower ist ein Turm in der Mitte des Meeres. Maiden's Tower a tower in the middle of the sea. Ve bu kuleyle ilgili pek çok efsane var. Und es gibt viele Legenden über diesen Turm. And there are many legends about this tower. Efsane ne demek? What does the legend mean? Efsane eskiden beri anlatılan, olağanüstü , inanılmaz şeylerden bahseden hikayelere deniyor. Als Legende bezeichnet man Geschichten, die seit der Antike erzählt werden und von außergewöhnlichen, unglaublichen Dingen berichten. The legend is a story that has been told from time to time, telling stories of extraordinary, incredible things. Легенда относится к историям, рассказываемым с незапамятных времен и рассказывающим о необычных и невероятных вещах. Efsaneler çoğunlukla gerçek olmayan hikayeler oluyor. Legenden sind meist unwahre Geschichten. Legends often become untrue stories. Легенды в основном не соответствуют действительности. Şimdi sizinle bu efsanelerden birini paylaşacağım. Now I will share with you one of these legends.

Bu efsane Bizans İmparatoru ve kızıyla alakalı. Diese Legende handelt vom byzantinischen Kaiser und seiner Tochter. This legend is about the Byzantine Emperor and his daughter. Эта легенда о византийском императоре и его дочери. İmparator ne demek? What does emperor mean? İmparator kral gibi bir şey, ama ondan daha güçlü. The emperor is like a king, but more powerful than that. Yani genel olarak imparatorluğu, ülkeyi yöneten kişiye deniyor. Mit anderen Worten, das Imperium im Allgemeinen ist die Person, die das Land regiert. In other words, the empire in general is called the person who runs the country. Другими словами, империя вообще — это человек, который правит страной. Efsaneye göre, Bizans imparatorunun bir kızı olmuş . Der Legende nach hatte der byzantinische Kaiser eine Tochter. According to the legend, the Byzantine emperor had a daughter. По легенде у византийского императора была дочь. Ve buna çok sevinmiş.Çok mutlu olmuş.Ama mutluluğu uzun sürmemiş. Und er war sehr glücklich darüber, er war sehr glücklich, aber seine Freude hielt nicht lange an. He was very happy. But his happiness did not last long. И он был очень этому рад, он был очень счастлив, но его счастье длилось недолго. O zamanlarda yaşayan çok bilgili yaşlı bir adam krala kızının, 18 yaşına girince bir yılan tarafından ısırılacağını ardından da yani bunun sonrasında kızının öleceğini söylemiş. Ein sehr sachkundiger alter Mann, der zu dieser Zeit lebte, sagte dem König, dass seine Tochter von einer Schlange gebissen werden würde, wenn sie 18 Jahre alt wird, und dass ihre Tochter danach sterben würde. A very knowledgeable old man who lived at the time told the king that his daughter would be bitten by a snake when he turned 18, and that his daughter would die. Un vieil homme très bien informé, vivant à cette époque, dit au roi que sa fille sera mordue par un serpent à l'âge de 18 ans et qu'elle mourra. Очень знающий старик, живший в то время, сказал королю, что его дочь укусит змея, когда ей исполнится 18 лет, а потом дочь умрет после этого. Yani ne demiş? Was hat er also gesagt? So what did he say? Так что он сказал? Senin kızın 18 yaşına gelecek. Ihre Tochter wird 18. Your daughter will be 18. Onu bir yılan ısıracak ve kızın ölecek. Eine Schlange wird sie beißen und Ihre Tochter wird sterben. A snake will bite her and your daughter will die. Bunun üzerine imparator, çok korkmuş. Da erschrak der Kaiser sehr. Then the emperor was very scared. Denizin ortasına, bu kuleyi yaptırmış. He built this tower in the middle of the sea. Prensesi oraya yerleştirmiş, oraya koymuş. Er hat die Prinzessin dorthin gebracht, hat sie dorthin gebracht. He put the princess there, put it there. Prenses yıllarca orada yaşamış. Dort lebte die Prinzessin viele Jahre. The princess lived there for years. İmparator her gün  ona saraydan yiyecekler gönderirmiş.Bir gün prensese yemesi için bir sepet üzüm gönderilmiş.Üzüm de  bir meyve çeşidi.Ancak bu sepetin içine bir yılan girmiş.Sepetin içinde bir yılan varmış. Der Kaiser schickte ihr jeden Tag Essen aus dem Palast. Eines Tages bekam die Prinzessin einen Korb mit Weintrauben zu essen. Weintrauben sind eine Art Obst. Aber eine Schlange geriet in diesen Korb. The emperor sent him food from the palace every day. One day a basket of grapes was sent to the princess to eat. Prenses kaderinden kaçamamış ve üzüm sepetinin içinden çıkan bu yılan onu ısırmış ve bu şekilde ölmüş. Die Prinzessin konnte ihrem Schicksal nicht entkommen und diese Schlange, die aus dem Traubenkorb kam, biss sie und starb auf diese Weise. The princess could not escape her fate, and the snake that came out of the grape basket bit her and died.

Tabii ki bu sadece bir efsane. Natürlich ist das nur eine Legende. Of course it's just a myth. Yani doğru olup olmadığını bilmiyoruz. So we don't know if it's true or not. Ama ilgi çekici bir hikaye. Aber es ist eine interessante Geschichte. But it's an interesting story. Ölümden ne olursa olsun kaçamayacağımızı anlatıyor. It tells us that we can't escape from death no matter what.

Kız kulesiyle ilgili bu ilginç efsaneyi sizinle paylaşmak istedim. Ich wollte mit Ihnen diese interessante Legende über den Jungfrauenturm teilen. I wanted to share this interesting legend about the Maiden's Tower. Je voulais partager avec vous cette légende intéressante sur la Tour de la Vierge. Evet kız kulesinin pek çok efsanesi var. Yes, the Maiden's Tower has many legends. ilginizi çekiyorsa internetten diğer efsaneleri de araştırabilirsiniz. Bei Interesse können Sie im Internet nach weiteren Legenden suchen. If you are interested, you can search other legends online. Eğer kız kulesini ziyaret etmediyseniz, İstanbul'a geldiğinizde ziyaret edebilirsiniz. Wenn Sie den Jungfrauenturm noch nicht besucht haben, können Sie ihn besuchen, wenn Sie nach Istanbul kommen. If you have not visited the Maiden's Tower, you can visit it when you come to Istanbul. Ben boş zamanlarımda Üsküdar'a gidip sahilde oturmayı orada çay içerken kız kulesini seyretmeyi çok seviyorum.Bu beni çok mutlu ediyor, sakinleştiriyor, rahatlatıyor. In meiner Freizeit gehe ich gerne nach Üsküdar und sitze am Strand und beobachte beim Teetrinken den Leanderturm, das macht mich sehr glücklich, beruhigend und entspannend. I like to go to Üsküdar in my spare time and sit on the beach drinking tea there and watching the girl tower. В свободное время я люблю ездить в Ускюдар, сидеть на пляже и смотреть на Девичью башню, попивая чай, это делает меня очень счастливым, успокаивающим и расслабляющим. O yüzden size de tavsiye ederim. Deshalb empfehle ich es dir. So I would recommend it to you as well.

Bu arada bugünkü bölümümüzün burada sonuna geldik. In the meantime, we have come to the end of today's section. Umarım beğenmişsinizdir. I hope you like. Umarım faydalı olmuştur. I hope it was useful. İnternet siteme giderek bu bölümle ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. You can read more about this section by going to my website. Вы можете найти больше информации об этом разделе, перейдя на мой сайт. Ayrıca Instagram'dan da beni takip edebilirsiniz. You can also follow me on Instagram. İleriki bölümlerde görüşmek üzere, hoşça kalın. See you later, bye.