×

Nós usamos os cookies para ajudar a melhorar o LingQ. Ao visitar o site, você concorda com a nossa política de cookies.


image

Baha's Stories, TÜRK EKONOMİSİ

TÜRK EKONOMİSİ

Türkiye'de insanların en çok konuştuğu, tartıştığı konulardan biri ekonomidir. İnsanlar, genellikle ekonominin kötü olduğundan şikayet ederler.

1980'den sonra Türkiye'deki ithalat kısıtlamaları kaldırıldı. Bu yüzden ithalat arttı. Aynı şekilde ihracat da arttı. 2000'den sonra Türkiye Afrika'ya birçok büyükelçilik açtı. Böylece diplomatik ve ekonomik ilişkiler gelişti.

2000'lerden sonra turizm sektörü de canlandı. Türkiye'yi her yıl milyonlarca turist ziyaret eder. Bu turistler en çok Batı ve Güney Türkiye'ye giderler. Turizmi yaygınlaştırmak için ulaşıma da yatırım yapıldı. Yeni yollar, metrolar, trenler, vapurlar yapıldı.

Son yıllarda inşaat sektörüne çok fazla yatırım yapıldı. Birçok insan bu şekilde zengin oldu. Türk müteahhitler dünyanın birçok ülkesinde inşaat yapmaya başladı. Özellikle Arap ülkelerinden gelen yatırımcılar Türkiye'den gayrimenkul almayı tercih ediyorlar.

Türk ekonomisinin büyümesi 2010'dan sonra yavaşladı. Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcı sayısı azaldı. Bunun birçok sebebi var. 2008'deki küresel ekonomik kriz, doğal olarak Türk ekonomisini kötü yönde etkiledi.

Yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yapması için o ülkedeki hukuk sistemine güvenmesi gerekir. Eğer bir ülkede mülkiyet hakkına saygı gösterilmiyorsa yatırımcı o ülkeyi terk eder. Siyasi amaçlarla bir şirkete müdahale edilirse yatırımcı o ülkeye yatırım yapmaktan vazgeçer.

Türkiye'de son yıllarda yemek sektörü epey gelişti. Eskiden Türk kültüründe dışarıda yemek yenmezdi. İnsanlar yemeklerini sürekli evde yerlerdi. Ama artık öyle değil. İnsanlar fast food yemeye alıştılar. Bu yüzden McDonalds, Starbucks gibi firmalar Türkiye'ye yatırım yaptı. Onlar çok kâr elde ediyorlar. Son yıllarda “sağlık turizmi” gelişti. Özellikle Arap ülkelerinden ve Orta Asya'dan binlerce hasta Türkiye'ye tedavi olmak için geliyorlar. Örneğin saç ektiriyorlar. Kanser tedavisi oluyorlar. Estetik ameliyatı oluyorlar. Organ nakli yapılıyor. Büyük şirketler daha hızlı büyüyorlar. Maalesef küçük esnaf her geçen gün küçülüyor. Çünkü büyük şirketlerle rekabet etmek çok zor. Örneğin süpermarketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Küçük bakkallar onlarla rekabet edemiyor. İflas ediyorlar.

Türk parasının değer kaybetmesi ekonomiyi kötü yönde etkiledi. Yurt dışından ürün satın almak zorlaştı. Örneğin eskiden insanlar sürekli AliBaba'dan bir şeyler alıp Türkiye'de satıyorlardı. İyi para kazanıyorlardı. Ama artık bu kârlı bir iş değil. Çünkü Türk parasıyla bir şey satın almak çok zor. 1 dolar 6 Türk lirası oldu. Bu sebeple Türkiye'deki ürünlerin fiyatı arttı. Maaşlar azaldı.

Türkiye hâlâ büyümeye, gelişmeye devam eden bir ülke. Türkiye'de yaratıcı, yenilikçi girişimciler iyi para kazanabilirler. Önemli olan insanların güvenini kazanmak ve iyi reklam yapabilmek. Örneğin sosyal medya ve diziler bu anlamda çok önemli. İnsanlar orada gördükleri reklamlardan hemen etkileniyorlar. Oradaki ürünleri satın alma eğilimindeler.

TÜRK EKONOMİSİ الاقتصاد التركي TÜRKISCHE WIRTSCHAFT ΤΟΥΡΚΙΚΉ ΟΙΚΟΝΟΜΊΑ TURKISH ECONOMY ECONOMÍA TURCA ÉCONOMIE TURQUE ECONOMIA TURCA ЭКОНОМИКА ТУРЦИИ TURKISK EKONOMI 土耳其经济

Türkiye'de insanların en çok konuştuğu, tartıştığı konulardan biri ekonomidir. İnsanlar, genellikle ekonominin kötü olduğundan şikayet ederler. من أكثر المواضيع التي يتحدث بها الناس ويناقشونها في تركيا هو الاقتصاد. كثيرا ما يشتكي الناس من أن الاقتصاد سيء. Eines der am meisten besprochenen und diskutierten Themen in der Türkei ist die Wirtschaft. Die Menschen beklagen sich oft, dass die Wirtschaft schlecht ist. most people spoke in Turkey, where the economy is one of the subjects discussed. People often complain that the economy is bad. Одна из самых обсуждаемых тем в Турции - экономика. Люди часто жалуются, что экономика плохая.

1980'den sonra Türkiye'deki ithalat kısıtlamaları kaldırıldı. Bu yüzden ithalat arttı. Aynı şekilde ihracat da arttı. 2000'den sonra Türkiye Afrika'ya birçok büyükelçilik açtı. Böylece diplomatik ve ekonomik ilişkiler gelişti. وبعد عام 1980، تم رفع القيود على الاستيراد في تركيا. ولهذا السبب زادت الواردات. وبالمثل، زادت الصادرات أيضا. وبعد عام 2000، افتتحت تركيا العديد من السفارات في أفريقيا. وهكذا تطورت العلاقات الدبلوماسية والاقتصادية. Nach 1980 wurden die Einfuhrbeschränkungen in der Türkei aufgehoben. Daher stiegen die Einfuhren. Auch die Ausfuhren nahmen zu. Nach 2000 eröffnete die Türkei zahlreiche Botschaften in Afrika. So entwickelten sich die diplomatischen und wirtschaftlichen Beziehungen. After 1980, import restrictions were abolished in Turkey. So imports increased. Likewise, exports increased. After 2000, Turkey has opened several embassies in Africa. Thus, diplomatic and economic relations developed. После 1980 года ограничения на импорт в Турцию были сняты. Поэтому импорт увеличился. Аналогичным образом увеличился и экспорт. После 2000 года Турция открыла множество посольств в Африке. Таким образом, развивались дипломатические и экономические отношения.

2000'lerden sonra turizm sektörü de canlandı. Türkiye'yi her yıl milyonlarca turist ziyaret eder. Bu turistler en çok Batı ve Güney Türkiye'ye giderler. وبعد العقد الأول من القرن الحادي والعشرين، انتعش قطاع السياحة أيضًا. ملايين السياح يزورون تركيا كل عام. يذهب هؤلاء السياح في الغالب إلى غرب وجنوب تركيا. Nach den 2000er Jahren kam auch der Tourismussektor wieder in Schwung. Millionen von Touristen besuchen jedes Jahr die Türkei. Diese Touristen reisen vor allem in die westliche und südliche Türkei. After the 2000s, the tourism sector also came to life. The millions of tourists visit Turkey every year. These tourists expenses in most western and southern Turkey. Turizmi yaygınlaştırmak için ulaşıma da yatırım yapıldı. Yeni yollar, metrolar, trenler, vapurlar yapıldı. كما تم الاستثمار في النقل لتوسيع السياحة. تم بناء طرق ومترو وقطارات وعبارات جديدة. An investment was also made in transportation to spread tourism. New roads, subways, trains, ferries were built. Для развития туризма были сделаны инвестиции в транспорт. Были построены новые дороги, метро, поезда и паромы.

Son yıllarda inşaat sektörüne çok fazla yatırım yapıldı. Birçok insan bu şekilde zengin oldu. Türk müteahhitler dünyanın birçok ülkesinde inşaat yapmaya başladı. تم إجراء الكثير من الاستثمارات في قطاع البناء في السنوات الأخيرة. كثير من الناس أصبحوا أغنياء بهذه الطريقة. بدأ المقاولون الأتراك أعمال البناء في العديد من دول العالم. In den letzten Jahren wurde viel in den Bausektor investiert. Viele Menschen sind auf diese Weise reich geworden. Türkische Bauunternehmen begannen, in vielen Ländern der Welt zu bauen. There has been a lot of investment in the construction industry in recent years. Many people became rich this way. Turkish contractors started building in many countries of the world. В последние годы в строительный сектор вкладывается много средств. Многие люди разбогатели именно таким образом. Турецкие подрядчики начали строить во многих странах мира. Özellikle Arap ülkelerinden gelen yatırımcılar Türkiye'den gayrimenkul almayı tercih ediyorlar. يفضل المستثمرون من الدول العربية بشكل خاص شراء العقارات في تركيا. Vor allem Investoren aus arabischen Ländern bevorzugen den Kauf von Immobilien in der Türkei. In particular, investors from Arab countries prefer to purchase real estate in Turkey. Особенно инвесторы из арабских стран предпочитают покупать недвижимость в Турции.

Türk ekonomisinin büyümesi 2010'dan sonra yavaşladı. Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcı sayısı azaldı. Bunun birçok sebebi var. 2008'deki küresel ekonomik kriz, doğal olarak Türk ekonomisini kötü yönde etkiledi. Das Wachstum der türkischen Wirtschaft verlangsamte sich nach 2010. Die Zahl der ausländischen Investoren, die in die Türkei kommen, ging zurück. Hierfür gibt es viele Gründe. Die weltweite Wirtschaftskrise im Jahr 2008 hat die türkische Wirtschaft natürlich schwer getroffen. The growth of the Turkish economy slowed down after 2010. To reduce the number of foreign investors coming to Turkey. There are many reasons for this. The global economic crisis in 2008 naturally badly affected the Turkish economy. После 2010 года рост турецкой экономики замедлился. Число иностранных инвесторов, приезжающих в Турцию, сократилось. Этому есть много причин. Мировой экономический кризис 2008 года, естественно, сильно повлиял на турецкую экономику.

Yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yapması için o ülkedeki hukuk sistemine güvenmesi gerekir. Eğer bir ülkede mülkiyet hakkına saygı gösterilmiyorsa yatırımcı o ülkeyi terk eder. Siyasi amaçlarla bir şirkete müdahale edilirse yatırımcı o ülkeye yatırım yapmaktan vazgeçer. لكي يستثمر المستثمر الأجنبي في بلد ما، يجب عليه أن يثق بالنظام القانوني في ذلك البلد. إذا لم يتم احترام حقوق الملكية في بلد ما، فإن المستثمرين يغادرون ذلك البلد. إذا تدخلت شركة ما لأغراض سياسية، فسيتوقف المستثمرون عن الاستثمار في ذلك البلد. Damit ein ausländischer Investor in einem Land investieren kann, muss er/sie dem Rechtssystem dieses Landes vertrauen. Wenn die Eigentumsrechte in einem Land nicht respektiert werden, werden die Investoren das Land verlassen. Wenn ein Unternehmen zu politischen Zwecken behindert wird, wird der Investor nicht mehr in diesem Land investieren. For foreign investors to invest in a country, they must rely on the legal system in that country. If the right to property is not respected in a country, the investor leaves that country. If a company is interfered for political purposes, the investor will stop investing in that country. Чтобы иностранный инвестор инвестировал в страну, он должен доверять правовой системе этой страны. Если в стране не соблюдаются права собственности, инвестор покидает эту страну. Если в деятельность компании вмешиваются в политических целях, инвестор перестанет инвестировать в эту страну.

Türkiye'de son yıllarda yemek sektörü epey gelişti. Eskiden Türk kültüründe dışarıda yemek yenmezdi. İnsanlar yemeklerini sürekli evde yerlerdi. تطورت صناعة المواد الغذائية في تركيا كثيرًا في السنوات الأخيرة. في الماضي، لم يكن من الممكن تناول الطعام في الخارج في الثقافة التركية. كان الناس يتناولون وجباتهم دائمًا في المنزل. Das Gaststättengewerbe hat sich in der Türkei in den letzten Jahren stark entwickelt. Früher wurde in der türkischen Kultur nicht auswärts gegessen. Die Menschen haben ihre Mahlzeiten immer zu Hause eingenommen. food sector in Turkey has developed a lot in recent years. In the past, eating out in Turkish culture was not eaten. People always had their meals at home. В последние годы сектор общественного питания в Турции получил большое развитие. В прошлом в турецкой культуре не было принято питаться вне дома. Люди всегда ели дома. Ama artık öyle değil. İnsanlar fast food yemeye alıştılar. Bu yüzden McDonalds, Starbucks gibi firmalar Türkiye'ye yatırım yaptı. Onlar çok kâr elde ediyorlar. Son yıllarda “sağlık turizmi” gelişti. Özellikle Arap ülkelerinden ve Orta Asya'dan binlerce hasta Türkiye'ye tedavi olmak için geliyorlar. Örneğin saç ektiriyorlar. Kanser tedavisi oluyorlar. Estetik ameliyatı oluyorlar. Organ nakli yapılıyor. Aber nicht mehr. Die Menschen sind es gewohnt, Fast Food zu essen. Deshalb haben Unternehmen wie McDonalds und Starbucks in der Türkei investiert. Sie machen eine Menge Profit. Der "Gesundheitstourismus" hat sich in den letzten Jahren entwickelt. Tausende von Patienten, vor allem aus arabischen Ländern und Zentralasien, kommen zur Behandlung in die Türkei. Sie lassen sich zum Beispiel Haare transplantieren. Sie erhalten eine Krebsbehandlung. Sie lassen sich ästhetisch operieren. Es werden Organtransplantationen durchgeführt. But it's not like that anymore. People got used to eating fast food. So McDonalds, Starbucks has invested in companies such as Turkey. They make a lot of profit. "Health tourism" has developed in recent years. In particular, thousands of patients from Arab countries and Central Asia are coming to Turkey for treatment. For example, they transplant hair. They get cancer treatment. They have plastic surgery. Organ transplantation is done. Но это уже не так. Люди привыкли питаться фастфудом. Именно поэтому такие компании, как McDonalds и Starbucks, инвестировали в Турцию. Они получают большую прибыль. В последние годы развивается "оздоровительный туризм". Тысячи пациентов, особенно из арабских стран и Центральной Азии, приезжают в Турцию на лечение. Например, им пересаживают волосы. Они проходят лечение рака. Проводятся эстетические операции. Проводятся операции по пересадке органов. Büyük şirketler daha hızlı büyüyorlar. Maalesef küçük esnaf her geçen gün küçülüyor. Çünkü büyük şirketlerle rekabet etmek çok zor. الشركات الكبيرة تنمو بشكل أسرع. ولسوء الحظ، فإن التجار الصغار يتقلصون يوما بعد يوم. لأنه من الصعب جدًا التنافس مع الشركات الكبرى. Large companies are growing faster. Unfortunately, small trades are getting smaller every day. Because it is very difficult to compete with big companies. Крупные компании растут быстрее. К сожалению, малый бизнес с каждым днем становится все меньше. Потому что конкурировать с крупными компаниями очень сложно. Örneğin süpermarketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Küçük bakkallar onlarla rekabet edemiyor. İflas ediyorlar. على سبيل المثال، عدد محلات السوبر ماركت يتزايد يوما بعد يوم. لا يمكن لمحلات البقالة الصغيرة التنافس معهم. إنهم في طريقهم للإفلاس. For example, the number of supermarkets is increasing day by day. Small grocery stores cannot compete with them. They are bankrupt. Например, количество супермаркетов растет с каждым днем. Мелкие бакалейщики не могут с ними конкурировать. Они разоряются.

Türk parasının değer kaybetmesi ekonomiyi kötü yönde etkiledi. Yurt dışından ürün satın almak zorlaştı. Örneğin eskiden insanlar sürekli AliBaba'dan bir şeyler alıp Türkiye'de satıyorlardı. İyi para kazanıyorlardı. وكان لانخفاض قيمة العملة التركية تأثير سلبي على الاقتصاد. أصبح من الصعب شراء المنتجات من الخارج. على سبيل المثال، في الماضي، كان الناس يشترون باستمرار الأشياء من علي بابا ويبيعونها في تركيا. لقد كانوا يكسبون أموالاً جيدة. Die Abwertung der türkischen Währung hat die Wirtschaft schwer getroffen. Es ist schwierig geworden, Produkte aus dem Ausland zu kaufen. Früher kauften die Leute zum Beispiel Dinge bei AliBaba und verkauften sie in der Türkei. Damit haben sie gutes Geld verdient. The depreciation of the Turkish currency badly affected the economy. It became difficult to purchase products from abroad. For example, people used to take something from continuous AliBabam were selling in Turkey. They were making good money. Обесценивание турецкой валюты сильно повлияло на экономику. Стало трудно покупать товары из-за рубежа. Например, раньше люди покупали вещи на AliBaba и продавали их в Турции. Они зарабатывали хорошие деньги. Ama artık bu kârlı bir iş değil. Çünkü Türk parasıyla bir şey satın almak çok zor. 1 dolar 6 Türk lirası oldu. Bu sebeple Türkiye'deki ürünlerin fiyatı arttı. Maaşlar azaldı. لكن هذا لم يعد عملاً مربحًا. لأنه من الصعب جدًا شراء أي شيء بالمال التركي. 1 دولار أصبح 6 ليرة تركية. ولهذا السبب ارتفعت أسعار المنتجات في تركيا. لقد انخفضت الرواتب. But this is no longer a profitable business. Because it is very difficult to buy something with Turkish money. One dollar was 6 Turkish liras. Therefore, it increased prices of products in Turkey. Salaries decreased. Но это уже не прибыльный бизнес. Потому что очень сложно что-то купить за турецкую валюту. 1 доллар стал 6 турецких лир. По этой причине цена на продукты в Турции выросла. Зарплаты уменьшились.

Türkiye hâlâ büyümeye, gelişmeye devam eden bir ülke. Türkiye'de yaratıcı, yenilikçi girişimciler iyi para kazanabilirler. Önemli olan insanların güvenini kazanmak ve iyi reklam yapabilmek. تركيا بلد لا يزال مستمراً في النمو والتطور. يمكن لرواد الأعمال المبدعين والمبتكرين كسب أموال جيدة في تركيا. المهم هو كسب ثقة الناس والإعلان بشكل جيد. Die Türkei ist immer noch ein Land, das wächst und sich entwickelt. Kreative und innovative Unternehmer können in der Türkei gutes Geld verdienen. Das Wichtigste ist, das Vertrauen der Menschen zu gewinnen und gute Werbung zu machen. Turkey is still growing, a country that continues to evolve. In Turkey creative, innovative entrepreneurs can earn good money. The important thing is to gain the trust of people and to advertise well. Турция по-прежнему является страной, которая продолжает расти и развиваться. Креативные, инновационные предприниматели могут хорошо заработать в Турции. Важно завоевать доверие людей и уметь хорошо рекламировать. Örneğin sosyal medya ve diziler bu anlamda çok önemli. İnsanlar orada gördükleri reklamlardan hemen etkileniyorlar. Oradaki ürünleri satın alma eğilimindeler. على سبيل المثال، تعتبر وسائل التواصل الاجتماعي والمسلسلات التلفزيونية مهمة جدًا في هذا المعنى. يتأثر الناس على الفور بالإعلانات التي يرونها هناك. إنهم يميلون إلى شراء المنتجات هناك. Soziale Medien und Fernsehserien zum Beispiel sind in diesem Sinne sehr wichtig. Die Menschen werden von der Werbung, die sie dort sehen, sofort beeinflusst. Sie neigen dazu, die Produkte dort zu kaufen. For example, social media and serials are very important in this sense. People are immediately affected by the advertisements they see there. They tend to buy the products there. Например, социальные сети и телесериалы очень важны в этом смысле. На людей сразу же влияет реклама, которую они там видят. Они склонны покупать там товары.