×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, TÜRKLER VE İNGİLİZCE

TÜRKLER VE İNGİLİZCE

Özellikle genç Türkler İngilizce öğrenmeye çalışıyorlar.

Çünkü İngilizce önemli ve yararlı bir dil.

Dünyada en çok öğrenilen dil İngilizce herhalde.

İngilizce bilmenin birçok avantajı var.

Geçmişte eğitimli Türkler Fransızca öğreniyorlardı.

Ancak 1980'lerden sonra İngilizce daha popüler oldu.

Bugün daha az Türk Fransızca öğreniyor.

Mesela her şehirde İngilizce kursu var.

Türklerin çoğu İngilizce bilmiyor.

Özellikle küçük şehirlerde ve köylerde yaşayan insanlar sadece Türkçe biliyorlar.

İyi üniversitelerde okuyan öğrenciler genellikle İngilizce biliyorlar.

Ama onların sayısı çok fazla değil.

Türkiye'nin ekonomisi kötü durumda.

Bu yüzden birçok Türk, Amerika ve İngiltere gibi ülkelere göç etmek istiyor.

Göç edebilmek için TOEFL gibi sınavlara girmeleri gerek.

Bu durum Türkiye'de İngilizceye olan ilgiyi artırıyor.

Bence İngilizce zor bir dil değil.

Fransızca ve Arapçadan daha kolay bir dil.

İngilizce öğrenenler çok şanslı.

İngilizce çok fazla kaynak var.

Örneğin Youtube'a her gün binlerce video yükleniyor.

Bu videoların büyük bir bölümü İngilizce.

Birçok Türk İngilizcenin zor bir dil olduğunu düşünüyor.

Ben onlara katılmıyorum.

Bence onların en büyük hatası sürekli Türkçe kaynak kullanmaları.

Başlangıç seviyesinde Türkçe kaynak kullanılabilir.

Ancak ileri seviyede sadece İngilizce kaynak kullanmak lazım.

İngilizce düşünebilmek için bu gerekli.

Türklerin bir diğer hatası sürekli İngilizce-Türkçe sözlük kullanmaları.

Bence İngilizce-İngilizce sözlük kullanmak daha yararlı.

İngilizce örnek cümleleri okumak lazım.

Kelimelerin telaffuzunu dinlemek gerek.

TÜRKLER VE İNGİLİZCE الأتراك والإنجليزية TÜRKEN UND ENGLÄNDER ΤΟΎΡΚΟΙ ΚΑΙ ΆΓΓΛΟΙ TURKS AND ENGLISH ТУРКИ И АНГЛИЧАНЕ TURKAR OCH ENGELSMÄN 土耳其语和英语

Özellikle genç Türkler İngilizce öğrenmeye çalışıyorlar. وخاصة الشباب الأتراك يحاولون تعلم اللغة الإنجليزية. Especially young Turks are trying to learn English.

Çünkü İngilizce önemli ve yararlı bir dil. لأن اللغة الإنجليزية لغة مهمة ومفيدة. Because English is an important and useful language. Parce que l'anglais est une langue importante et utile.

Dünyada en çok öğrenilen dil İngilizce herhalde. ربما تكون اللغة الإنجليزية هي اللغة الأكثر تعلمًا في العالم. English is probably the most learned language in the world. L'anglais est probablement la langue la plus apprise au monde.

İngilizce bilmenin birçok avantajı var. معرفة اللغة الإنجليزية لها العديد من المزايا. Knowing English has many advantages. La connaissance de l'anglais présente de nombreux avantages.

Geçmişte eğitimli Türkler Fransızca öğreniyorlardı. In der Vergangenheit lernten gebildete Türken Französisch. In the past, educated Turks were learning French. Dans le passé, les Turcs instruits apprenaient le français.

Ancak 1980'lerden sonra İngilizce daha popüler oldu. ومع ذلك، بعد الثمانينات، أصبحت اللغة الإنجليزية أكثر شعبية. However, after the 1980s, English became more popular.

Bugün daha az Türk Fransızca öğreniyor. واليوم، أصبح عدد أقل من الأتراك يتعلمون اللغة الفرنسية. Fewer Turks are learning French today. Aujourd'hui, les Turcs sont moins nombreux à apprendre le français.

Mesela her şehirde İngilizce kursu var. For example, there is an English course in every city.

Türklerin çoğu İngilizce bilmiyor. معظم الأتراك لا يتحدثون الإنجليزية. Most Turks do not speak English. La plupart des Turcs ne parlent pas anglais.

Özellikle küçük şehirlerde ve köylerde yaşayan insanlar sadece Türkçe biliyorlar. وخاصة الأشخاص الذين يعيشون في المدن والقرى الصغيرة يتحدثون اللغة التركية فقط. Especially people living in small cities and villages speak only Turkish.

İyi üniversitelerde okuyan öğrenciler genellikle İngilizce biliyorlar. الطلاب الذين يدرسون في جامعات جيدة عادة ما يتحدثون الإنجليزية. Students studying at good universities usually speak English.

Ama onların sayısı çok fazla değil. لكن عددهم ليس كثيرا. But their number is not very large. Mais ils ne sont pas nombreux.

Türkiye'nin ekonomisi kötü durumda. إن الاقتصاد التركي في حالة سيئة. Turkey's economy is in bad shape. L'économie turque est en mauvaise posture.

Bu yüzden birçok Türk, Amerika ve İngiltere gibi ülkelere göç etmek istiyor. ولهذا السبب يرغب العديد من الأتراك في الهجرة إلى دول مثل أمريكا وإنجلترا. That's why many Turks want to immigrate to countries like America and England.

Göç edebilmek için TOEFL gibi sınavlara girmeleri gerek. ومن أجل الهجرة، يجب عليهم إجراء اختبارات مثل TOEFL. In order to migrate, they have to take exams such as TOEFL. Ils doivent passer des examens comme le TOEFL pour pouvoir immigrer. Чтобы мигрировать, они должны сдавать такие экзамены, как TOEFL.

Bu durum Türkiye'de İngilizceye olan ilgiyi artırıyor. وهذا الوضع يزيد من الاهتمام باللغة الإنجليزية في تركيا. Diese Situation erhöht das Interesse an der englischen Sprache in der Türkei. This situation increases the interest in English in Turkey. Cette situation accroît l'intérêt pour l'anglais en Turquie. Эта ситуация повышает интерес к английскому языку в Турции.

Bence İngilizce zor bir dil değil. أعتقد أن اللغة الإنجليزية ليست لغة صعبة. I think English is not a difficult language. Je pense que l'anglais n'est pas une langue difficile. Я думаю, английский не сложный язык.

Fransızca ve Arapçadan daha kolay bir dil. وهي لغة أسهل من الفرنسية والعربية. It is an easier language than French and Arabic. C'est une langue plus facile que le français et l'arabe. Более легкий язык, чем французский и арабский.

İngilizce öğrenenler çok şanslı. أولئك الذين يتعلمون اللغة الإنجليزية محظوظون جدًا. Englischlernende haben großes Glück. English learners are very lucky. Les apprenants d'anglais ont beaucoup de chance.

İngilizce çok fazla kaynak var. هناك العديد من الموارد باللغة الإنجليزية. Es gibt viele Quellen in englischer Sprache. There are many resources in English. Il existe de nombreuses sources en anglais.

Örneğin Youtube'a her gün binlerce video yükleniyor. على سبيل المثال، يتم تحميل آلاف مقاطع الفيديو على YouTube يوميًا. For example, thousands of videos are uploaded to Youtube every day.

Bu videoların büyük bir bölümü İngilizce. معظم مقاطع الفيديو هذه باللغة الإنجليزية. Most of these videos are in English. La plupart de ces vidéos sont en anglais.

Birçok Türk İngilizcenin zor bir dil olduğunu düşünüyor. يعتقد الكثير من الأتراك أن اللغة الإنجليزية لغة صعبة. Many Turks think that English is a difficult language. De nombreux Turcs pensent que l'anglais est une langue difficile.

Ben onlara katılmıyorum. أنا لا أتفق معهم. I do not agree with them. Je ne suis pas d'accord avec eux.

Bence onların en büyük hatası sürekli Türkçe kaynak kullanmaları. أعتقد أن خطأهم الأكبر هو أنهم يستخدمون دائمًا المصادر التركية. Ich denke, ihr größter Fehler ist, dass sie immer türkische Quellen verwenden. I think their biggest mistake is to use Turkish sources all the time. Je pense que leur plus grande erreur est de toujours utiliser des sources turques. Я думаю, что их самая большая ошибка — постоянно использовать турецкие источники.

Başlangıç seviyesinde Türkçe kaynak kullanılabilir. يمكن استخدام الموارد التركية على مستوى المبتدئين. Turkish resources can be used at the beginner level. Les ressources turques peuvent être utilisées au niveau débutant. Турецкие ресурсы можно использовать на начальном уровне.

Ancak ileri seviyede sadece İngilizce kaynak kullanmak lazım. ومع ذلك، في المستوى المتقدم، من الضروري استخدام المصادر الإنجليزية فقط. However, at an advanced level, it is necessary to use only English sources. Cependant, au niveau avancé, il est nécessaire d'utiliser uniquement des sources anglaises.

İngilizce düşünebilmek için bu gerekli. وهذا ضروري لتكون قادرًا على التفكير باللغة الإنجليزية. This is necessary to be able to think in English. Il est nécessaire de pouvoir penser en anglais.

Türklerin bir diğer hatası sürekli İngilizce-Türkçe sözlük kullanmaları. خطأ آخر للأتراك هو أنهم يستخدمون القاموس الإنجليزي التركي باستمرار. Another mistake of Turks is to use English-Turkish dictionaries all the time. Une autre erreur des Turcs est qu'ils utilisent toujours des dictionnaires anglais-turcs.

Bence İngilizce-İngilizce sözlük kullanmak daha yararlı. أعتقد أنه من المفيد استخدام قاموس إنجليزي-إنجليزي. I think it is more useful to use an English-English dictionary. Je pense qu'il est plus utile d'utiliser un dictionnaire anglais-anglais.

İngilizce örnek cümleleri okumak lazım. تحتاج إلى قراءة الجمل سبيل المثال باللغة الإنجليزية. Es ist notwendig, Beispielsätze in englischer Sprache zu lesen. English example sentences should be read. Il est nécessaire de lire des exemples de phrases en anglais.

Kelimelerin telaffuzunu dinlemek gerek. من الضروري الاستماع إلى نطق الكلمات. Sie müssen auf die Aussprache der Wörter achten. You have to listen to the pronunciation of words. Il faut écouter la prononciation des mots.