×

Wir verwenden Cookies, um LingQ zu verbessern. Mit dem Besuch der Seite erklärst du dich einverstanden mit unseren Cookie-Richtlinien.


image

Barış Özcan 2020, Bu taş Mars’tan geldi, yarın yine Mars’a gidecek!

Bu taş Mars'tan geldi, yarın yine Mars'a gidecek!

Bu taşa iyi bakmanızı istiyorum. Bu taşın bir adı var. Bu taşın uzun bir yaşam hikayesi var. Ve hikayenin en heyecan verici bölümü daha yeni başlıyor.

Taşın adından girelim konuya: Sayh al Uhaymir 008. 26 Kasım 1999'da Umman'da bulunduğu yer nedeniyle bu ismi almış. 8,5 kg ağırlığındaki bu taş yaklaşık 1000 yıldır orada, Umman'daydı ama 450 milyon yıl kadar önce doğmuştu. Nerede mi? Mars'ta. Muhtemelen Mars'ın Mojave bölgesinde. Milyonlarca yıl boyunca orada yaşadıktan sonra bundan yaklaşık 600-700 bin yıl kadar önce bir asteroid Mars'a çarptı. Çarpışmanın şiddetiyle Mojave krateri oluştu ve o bölgedeki taşlar uzaya savruldu. Binlerce yıl uzayda yolculuk ettikten sonra bu taşların bazıları Dünya'nın atmosferine girdi. Bir kısmı -küçük olanlar- yanıp kül oldu, bir kısmı da -bu taş gibi büyük olanlar- dünyanın bir yerine inmeyi başardı.

Temmuz 2020 itibariyle dünyada bulunan 60.000'den fazla meteoritten tam olarak 272 tanesinin Mars'tan geldiği sanılıyor. Taşların kimyasal yapısının ve izotopik bileşimlerinin, Mars'taki kayalara ve atmosferik gazlara benzer olduğu düşünüldüğü için bu sonuca varılıyor. Bilim insanlarının böyle bir benzerliği ölçebilmesini sağlayan şey de Mars'ın çevresinde dönen ve hatta üzerine inen uzay araçları tarafından gönderilen bilgiler. Gördüğünüz gibi konuyu Mars'a yolculuğa getirdim. Mars'a gidiş sezonu açıldığı için bunu yaptım. İçinde bulunduğumuz Temmuz-Ağustos ayları en zorlu uzay maceralarından biri olan Mars'a yolculuğun daha ekonomik olarak mümkün olabildiği çok kısıtlı bir zaman aralığı. Dünya'yla Mars arasındaki mesafe, Dünya'la Ay arasındaki gibi değil, sürekli değişiyor. Çünkü iki gezegen Güneş'in etrafında farklı mesafelerde ve hızlarda dönüyorlar. Dolayısıyla 401 milyon km de olabiliyor, 56 milyon km de. 8 katlık bir değişim demek bu. Mars her 26 ayda bir çok uygun bir konuma geliyor. Bilim insanları da doğal olarak onun bize en yakın olduğu bu dönemde araç göndermeyi tercih ediyor. Bu yakınlığa rağmen gönderilen araçların yolculuğu 7 ila 9 ay kadar sürebiliyor.

Şu anda -Temmuz ortasından Ağustos ortasına kadar- Mars'ın bize en yakın olduğu bu uygun pozisyonda bulunuyoruz. Bu bir aylık kısa dönem içerisinde Mars için dünyanın dört köşesinden 4 ayrı keşif programı planlandı.

İlki Birleşik Arap Emirlikleri tarafından geliştirilen “Hope Mars Misyonu.” Yanlış duymadınız. Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir uzay programı var ve bunun dahilinde Mars'a bir uzay aracı gönderdiler. 19 Temmuz'da Japonya'dan fırlatılan bu araç bir yörünge aracı. Yani gezegene iniş yapmayacak. Çevresinde dönerek atmosferi hakkında ayrıntılı bilgi toplayacak. Proje yöneticisi Sarah Amiri'nin verdiği bilgilere göre oldukça geniş, oval şekilli özel bir yörüngede 55 saatte bir gezegenin hemen her yerini görüntüleyecek ve böylelikle Mars'ın yıllık atmosfer hareketlerini haritalayarak bugüne kadarki en detaylı çalışmayı yapacak. Videonun sonunda bu görevin zamanlamasıyla ilgili çok enteresan bir başka noktayı da açıklayacağım ama şimdilik adıyla devam edelim. Misyonun uluslararası adı “Hope.” Biz onun orijinal adını da kullanabilir ve anlayabiliriz: Al Amal. Yani Arapça'dan dilimize de geçen “emel” adını vermişler bu göreve. Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek, beklenti, umut.

Mars konusunda beklenti sahibi bir başka ülke de hiç şüphesiz Çin. Üstelik oldukça iddialı bir beklentileri var. Bunun için bir değil üç araç hazırlamışlar. Biri yörüngede dönecek, diğeri yüzeye iniş yapacak ve üçüncüsü de yüzeyde dolaşacak. Kısaca dönücü, inici, ve gezici araçlar diyebiliriz herhalde. Onlar da geçtiğimiz hafta, benim için çok anlamlı bir günde 23 Temmuz'da Çin'den fırlatılan bir roketle bu yolculuğa başladılar. 13 farklı bilimsel enstrümanla donatılmış bu araçlar yardımıyla Mars'ta suyun varlığını ve dolayısıyla canlı yaşamın izlerini arayıp, ayrıntılı yüzey haritası çıkartacaklarını söylüyorlar. Ayrıca yine atmosferini ve iç yapısını da araştıracaklar. Çin daha önce bir Rus uzay aracıyla 2011'de başka bir Mars denemesi yapmaya çalışmış ancak bu uzay aracı kaybolmuştu. “Tianwen-1” adlı bu yeni Mars göreviyle ilgili Çin hükümeti tarafından neredeyse hiç bilgi paylaşımı yapılmadı. Son derece gizlilik içerisinde çalışıldı. Hatta batılı medya kuruluşları tarafından bu görevde çalışan bilim insanlarıyla yapılan röportaj talepleri reddedildi. O yüzden sizlere aktarabileceğim bilgiler genelde bilimsel makaleler yardımıyla tespit edilen bu 13 bilimsel enstrümandan öteye gidemiyor. Bir de görevin isminin anlamı hakkında bilgi verebilirim. Çünkü bu tür uzay görevlerinin isimlendirilmesini çok anlamlı buluyorum. Tianwen “ilahi, göklere ait sorular” demek. 2200 yıl kadar önce yaşamış Çinli bir şairin yazdığı uzun bir şiirin adını vermişler.

Bu yaz Mars'a araç göndermeyi planlayan üçüncü görevi Rus uzay ajansı Roscosmos ve Avrupa Uzay Ajansı ESA birlikte gerçekleştireceklerdi. Fakat ExoMars adlı uzun vadeli bu görevin inici aracının paraşüt sisteminde yaşanan bir arıza nedeniyle bu yaza yetiştirilemedi ve geçtiğimiz Mart ayında 2022 yılına ertelenmek zorunda kaldı. Gördüğünüz gibi Mars projelerinde zamanlama çok önemli. İdeal fırlatma sezonunu kaçırırsanız 2 yıl beklemek zorunda kalıyorsunuz.

Gelelim bu yaz gerçekleşecek en iddialı Mars görevine: Mars 2020. NASA'nın Keşif programı çerçevesinde oraya bir rover yani gezici araç gönderilecek. Aslına bakarsanız geçen yıl 2019'un Mayıs ayında bu projeden bahsetmiş ve hatta bu araçla Mars'a isminizi gönderebileceğinizi de söylemiştim. Şu ana kadar tüm dünyadan 10 milyondan fazla kişi ismini yazdırmış ve bilin bakalım en çok hangi ülke isim gönderiyor? Evet, roketi gönderen ABD'den ve milyarlık nüfusuyla Hindistan'dan daha çok bizlerin isimleri Mars'a gidecek. Neredeyse her dört isimden biri bizden. Eğer kaçırdıysanız bir sonraki uçuşa şimdiden isminizi yazdırabilirsiniz. Tabi gönderilecek rover sadece bizim isimlerimizi taşımayacak. Geçmişteki yaşamın izlerini arayacak bilimsel enstrümanlarla donatılmış durumda. Bunları kullanarak astrobiyolojik dedektiflik yapacak. Astrobiyoloji, evrende yaşamın ortaya çıkmasını ve evrimini sağlayan jeokimyasal ve biyokimyasal etken ve süreçleri konu alan disiplinler arası bir bilim dalı.

Bu dedektifliği yapmak için hazırladıkları rover, geçmişte Mars'a gönderilen “Curiosity”e benziyor. Ama çok önemli bir farkı var. Bu rover üstünde minik bir helikopter taşıyacak. Eğer 18 Şubat 2021'de Mars'ın Jezero kraterine iniş başarıyla gerçekleşirse başka bir gezegendeki ilk helikopter olma ünvanına kavuşacak. 30 günlük bir test süresi boyunca 5 kez yerden 3 ila 5 metre kadar havalanacak ve 300 metreye kadar ilerleyerek rover etrafındaki alanı keşfedecek. Şimdilik bir test uçuşu olarak planlanıyor. Ama genel olarak bu Mars görevinin amaçlarından biri insanların gelecekte Mars'a inerek yapacakları keşiflere hazırlık. NASA'nın uzay görevlerindeki araçlara öğrenciler isim veriyor. Gönderilecek bu rover için seçilen binlerce alternatif arasından “perseverance” ve “ingenuity” çok beğenilmiş. “Azim” ve “Beceri” anlamlarına gelen bu iki isimden birini rovera diğerini de Mars helikopterine vermişler.

Perseverance roverı diğer görevlerinin yanı sıra Dünya'ya getirilmek üzere kaya ve toprak örnekleri de toplayacak. Topladıklarını kıyaslamak ve kendi enstrümanlarının kalibrasyonunu yapmak için de yanında bir taş götürecek. Videonun başında sözünü ettiğim taşı hatırladınız mı? Sayh al Uhaymir 008. Doğduğu topraklara geri dönüyor. Bir asteroidin çarpmasıyla ayrıldığı Mars'tan sonra uğradığı gezegenimizdeki son günü bugün. Yarın, 30 Temmuz'da TSİ. 14:50'de fırlatılacak roketin içinde üzerindeki minik helikopteriyle bir rover ve o rover'ın önünde de bu taş olacak. 30 Temmuz'daki bu fırlatmayı ve dolayısıyla o taşın hikayesindeki en heyecanlı dönemeci birlikte izlemek isterseniz ben yine buradan ve Dlive platformundan canlı olarak yayınlayacağım. 30 Temmuz'da TSİ 14:00'ten itibaren Mars 2020 görevi hakkında çok daha ayrıntılı bilgiler sunacağım bu canlı yayına katılabilirsiniz. Böylece fırlatmayı da birlikte izlemiş oluruz. Ayrıca canlı yayın sonrasında size bir sürprizim olacak. Yeni başlatacağım haftalık bir seri hakkında ilk bilgileri verip takvimini paylaşacağım.

Son olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nin gönderdiği uzay aracının zamanlamasıyla ilgili konuşmak istiyorum. Zamanlaması manidar. Çünkü yetkililer şu anda yolda olan bu uzay aracının 2 Aralık 2021 tarihinde mutlaka Mars'ta olmasını istemişler. Bu tarihin iki anlamı var. Birincisi ülkerleri için bir kilometre taşı. Petrole dayalı bir toplumdan bilgiye dayalı bir topluma geçiş yapmak istedikleri için böyle bir hedef tarih belirlemişler. Emelleri bu. Mars'a uzay aracı göndermek bu anlamda sembolik bir değer taşıyor onlar için. “Hope” adlı bu görevle yeni nesle umut vermek istiyorlar. İkincisi bu tarih Birleşik Arap Emirlikleri'nin 50. Bağımsızlık yıldönümü. Bizim Cumhuriyet Bayramımız gibi. Tam bu dönüm noktasında Mars'ta da varlık göstermek istiyorlar. Gönül ister ki minik de olsa biz de bir uzay aracı hazırlayalım. Gerek maddi olarak ve gerekse mühendislik becerileri açısından yapılamayacak bir şey değil bu. Hope görevinin tamamı 200 milyon dolara mal olmuş. Biz nelere 200 milyon dolar harcamadık ki? Gönül ister ki gelecek nesillere umut olması, ilham vermesi için bile olsa böyle bir kaynağı ayıralım, odaklanalım, tasarlayalım ve üretelim. Bir sonraki Mars'a gidiş sezonu olan 2022'de bu kez oraya sadece ismimizi değil kendi uzay aracımızı gönderelim ve 29 Ekim 2023'de, cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünü bu aracın Mars'tan göndereceği bayrağımızın fotoğrafıyla kutlayalım. Emin olun Cumhuriyeti ilan etmekten daha zor olmayan bir “emel” bu. Yeter ki beklentilerimizi, vizyonumuzu yüksek tutalım.

Bu taş Mars’tan geldi, yarın yine Mars’a gidecek! This stone came from Mars, tomorrow it will go to Mars again! Esta pedra veio de Marte, amanhã irá de novo para Marte! Этот камень прилетел с Марса, завтра он снова отправится на Марс! Den här stenen kom från Mars, och i morgon kommer den att åka till Mars igen! 這塊石頭來自火星,明天它又要去火星了!

Bu taşa iyi bakmanızı istiyorum. I want you to take good care of this stone. Bu taşın bir adı var. This stone has a name. Bu taşın uzun bir yaşam hikayesi var. This stone has a long life story. Ve hikayenin en heyecan verici bölümü daha yeni başlıyor. Und der spannendste Teil der Geschichte fängt gerade erst an. And the most exciting part of the story is just beginning.

Taşın adından girelim konuya: Sayh al Uhaymir 008. Let's start with the name of the stone: Sayh al Uhaymir 008. 26 Kasım 1999'da Umman'da bulunduğu yer nedeniyle bu ismi almış. Sie wurde am 26. November 1999 in Oman gefunden, so benannt nach ihrem Fundort. November 26, 1999 in Oman, so named because of where it was found. 8,5 kg ağırlığındaki bu taş yaklaşık 1000 yıldır orada, Umman'daydı ama 450 milyon yıl kadar önce doğmuştu. Dieser 8,5 kg schwere Stein befindet sich seit etwa 1000 Jahren im Oman, wurde aber vor etwa 450 Millionen Jahren geboren. Weighing 8.5 kg, this stone was there in Oman for about 1000 years, but was born 450 million years ago. Nerede mi? Where? Mars'ta. Muhtemelen Mars'ın Mojave bölgesinde. Wahrscheinlich in der Mojave-Region des Mars. Probably in the Mojave region of Mars. Milyonlarca yıl boyunca orada yaşadıktan sonra bundan yaklaşık 600-700 bin yıl kadar önce bir asteroid Mars'a çarptı. Nachdem sie dort Millionen von Jahren gelebt hatten, schlug vor etwa 600-700 Tausend Jahren ein Asteroid auf dem Mars ein. After living there for millions of years, about 600-700 thousand years ago an asteroid crashed into Mars. Çarpışmanın şiddetiyle Mojave krateri oluştu ve o bölgedeki taşlar uzaya savruldu. Durch die Wucht des Aufpralls bildete sich der Mojave-Krater, und die Steine in dieser Region wurden ins All geschleudert. The force of the collision created the Mojave crater and rocks in that region were blown into space. Binlerce yıl uzayda yolculuk ettikten sonra bu taşların bazıları Dünya'nın atmosferine girdi. Nach Tausenden von Jahren der Reise durch den Weltraum traten einige dieser Steine in die Erdatmosphäre ein. After traveling through space for thousands of years, some of these stones entered the Earth's atmosphere. Bir kısmı -küçük olanlar- yanıp kül oldu, bir kısmı da -bu taş gibi büyük olanlar- dünyanın bir yerine inmeyi başardı. Einige von ihnen, die kleinen, sind verbrannt, und einige von ihnen, die großen wie dieser Stein, sind irgendwo auf der Welt gelandet. Some of them - the small ones - burned to the ground, and some of them - the big ones like this stone - managed to land somewhere in the world.

Temmuz 2020 itibariyle dünyada bulunan 60.000'den fazla meteoritten tam olarak 272 tanesinin Mars'tan geldiği sanılıyor. Von den mehr als 60.000 Meteoriten, die bis Juli 2020 auf der Erde gefunden wurden, sollen genau 272 vom Mars stammen. Of the more than 60,000 meteorites found on Earth as of July 2020, exactly 272 are believed to have come from Mars. Taşların kimyasal yapısının ve izotopik bileşimlerinin, Mars'taki kayalara ve atmosferik gazlara benzer olduğu düşünüldüğü için bu sonuca varılıyor. Diese Schlussfolgerung wird gezogen, weil man davon ausgeht, dass die chemische Struktur und die Isotopenzusammensetzung der Steine den Gesteinen und atmosphärischen Gasen auf dem Mars ähnlich sind. This conclusion is reached because the chemical structure and isotopic composition of the rocks are thought to be similar to the rocks and atmospheric gases on Mars. Bilim insanlarının böyle bir benzerliği ölçebilmesini sağlayan şey de Mars'ın çevresinde dönen ve hatta üzerine inen uzay araçları tarafından gönderilen bilgiler. Was die Wissenschaftler in die Lage versetzt, eine solche Ähnlichkeit zu messen, sind die Informationen, die von Raumfahrzeugen gesendet werden, die den Mars umkreisen oder sogar auf ihm landen. What enables scientists to measure such a similarity is the information sent by spacecraft orbiting and even landing on Mars. Gördüğünüz gibi konuyu Mars'a yolculuğa getirdim. Wie Sie sehen können, habe ich die Reise zum Mars erwähnt. As you can see, I brought the subject to the journey to Mars. Mars'a gidiş sezonu açıldığı için bunu yaptım. Ich habe es getan, weil die Saison für die Reise zum Mars eröffnet ist. I did this because the season to go to Mars was open. İçinde bulunduğumuz Temmuz-Ağustos ayları en zorlu uzay maceralarından biri olan Mars'a yolculuğun daha ekonomik olarak mümkün olabildiği çok kısıtlı bir zaman aralığı. Die Zeit von Juli bis August ist ein sehr begrenzter Zeitraum, in dem eines der anspruchsvollsten Weltraumabenteuer, die Reise zum Mars, wirtschaftlich machbar ist. The months of July-August we are in is a very limited time period when it is more economically possible to travel to Mars, one of the most challenging space adventures. Dünya'yla Mars arasındaki mesafe, Dünya'la Ay arasındaki gibi değil, sürekli değişiyor. The distance between Earth and Mars is constantly changing, not the same as between Earth and Moon. Çünkü iki gezegen Güneş'in etrafında farklı mesafelerde ve hızlarda dönüyorlar. Denn die beiden Planeten umkreisen die Sonne in unterschiedlichen Abständen und Geschwindigkeiten. Because the two planets revolve around the Sun at different distances and speeds. Dolayısıyla 401 milyon km de olabiliyor, 56 milyon km de. Therefore, it can be 401 million km or 56 million km. 8 katlık bir değişim demek bu. Das ist eine 8-fache Veränderung. This means an 8-fold change. Mars her 26 ayda bir çok uygun bir konuma geliyor. Mars kommt alle 26 Monate in eine sehr günstige Position. Mars comes into a very favorable position every 26 months. Bilim insanları da doğal olarak onun bize en yakın olduğu bu dönemde araç göndermeyi tercih ediyor. Die Wissenschaftler ziehen es natürlich vor, Fahrzeuge in dieser Zeit zu schicken, wenn sie uns am nächsten sind. Naturally, scientists prefer to send instruments during this period when it is closest to us. Bu yakınlığa rağmen gönderilen araçların yolculuğu 7 ila 9 ay kadar sürebiliyor. Despite this proximity, the journey of the vehicles sent can take between 7 and 9 months.

Şu anda -Temmuz ortasından Ağustos ortasına kadar- Mars'ın bize en yakın olduğu bu uygun pozisyonda bulunuyoruz. Im Moment - von Mitte Juli bis Mitte August - befinden wir uns in dieser günstigen Position, in der uns der Mars am nächsten ist. Right now - from mid-July to mid-August - we are in this favorable position where Mars is closest to us. Bu bir aylık kısa dönem içerisinde Mars için dünyanın dört köşesinden 4 ayrı keşif programı planlandı. In this short one-month period, four separate exploration programs for Mars were planned from four corners of the world.

İlki Birleşik Arap Emirlikleri tarafından geliştirilen “Hope Mars Misyonu.” Yanlış duymadınız. Das erste ist die von den Vereinigten Arabischen Emiraten entwickelte "Hope Mars Mission". The first is the “Hope Mars Mission” developed by the United Arab Emirates. You did not hear wrong. Birleşik Arap Emirlikleri'nin bir uzay programı var ve bunun dahilinde Mars'a bir uzay aracı gönderdiler. Die Vereinigten Arabischen Emirate haben ein Raumfahrtprogramm und haben eine Raumsonde zum Mars geschickt. The United Arab Emirates has a space program and as part of it they sent a spacecraft to Mars. 19 Temmuz'da Japonya'dan fırlatılan bu araç bir yörünge aracı. Er wurde am 19. Juli von Japan aus gestartet und ist ein Orbiter. Launched from Japan on July 19, this vehicle is an orbiter. Yani gezegene iniş yapmayacak. So it won't land on the planet. Çevresinde dönerek atmosferi hakkında ayrıntılı bilgi toplayacak. It will orbit around it, gathering detailed information about its atmosphere. Proje yöneticisi Sarah Amiri'nin verdiği bilgilere göre oldukça geniş, oval şekilli özel bir yörüngede 55 saatte bir gezegenin hemen her yerini görüntüleyecek ve böylelikle Mars'ın yıllık atmosfer hareketlerini haritalayarak bugüne kadarki en detaylı çalışmayı yapacak. Nach Angaben der Projektleiterin Sarah Amiri wird sie auf einer sehr großen, ovalen Spezialbahn alle 55 Stunden fast jeden Teil des Planeten abbilden und so die jährlichen atmosphärischen Bewegungen des Mars kartieren und die bisher detaillierteste Studie erstellen. According to information provided by project manager Sarah Amiri, it will image almost every part of the planet every 55 hours in a special large, oval-shaped orbit, thus mapping the annual atmospheric movements of Mars, making it the most detailed study to date. Videonun sonunda bu görevin zamanlamasıyla ilgili çok enteresan bir başka noktayı da açıklayacağım ama şimdilik adıyla devam edelim. Am Ende des Videos werde ich einen weiteren sehr interessanten Punkt über den Zeitpunkt dieser Mission erläutern, aber bleiben wir erst einmal bei dem Namen. At the end of the video, I will explain another very interesting point about the timing of this task, but for now, let's go with the name. Misyonun uluslararası adı “Hope.” Biz onun orijinal adını da kullanabilir ve anlayabiliriz: Al Amal. The international name of the mission is "Hope." We can also use and understand its original name: Al Amal. Yani Arapça'dan dilimize de geçen “emel” adını vermişler bu göreve. In other words, they gave this task the name "amel", which is also translated from Arabic into our language. Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek, beklenti, umut. Time-bound desire, expectation, hope.

Mars konusunda beklenti sahibi bir başka ülke de hiç şüphesiz Çin. Another country that has expectations about Mars is undoubtedly China. Üstelik oldukça iddialı bir beklentileri var. Außerdem haben sie recht ehrgeizige Erwartungen. Moreover, they have very ambitious expectations. Bunun için bir değil üç araç hazırlamışlar. They have prepared not one but three tools for this. Biri yörüngede dönecek, diğeri yüzeye iniş yapacak ve üçüncüsü de yüzeyde dolaşacak. Eine wird in der Umlaufbahn kreisen, eine andere wird auf der Oberfläche landen und die dritte wird auf der Oberfläche schweben. One will orbit, another will land on the surface, and a third will orbit the surface. Kısaca dönücü, inici, ve gezici araçlar diyebiliriz herhalde. Kurz gesagt, kann man sie wohl als Wende-, Abstiegs- und Reisefahrzeuge bezeichnen. In short, I guess we can call them turning, descending, and traveling vehicles. Onlar da geçtiğimiz hafta, benim için çok anlamlı bir günde 23 Temmuz'da Çin'den fırlatılan bir roketle bu yolculuğa başladılar. Letzte Woche, an einem für mich sehr bedeutsamen Tag, dem 23. Juli, begannen sie diese Reise mit einem Raketenstart von China aus. Last week, on July 23rd, a very meaningful day for me, they started this journey with a rocket launched from China. 13 farklı bilimsel enstrümanla donatılmış bu araçlar yardımıyla Mars'ta suyun varlığını ve dolayısıyla canlı yaşamın izlerini arayıp, ayrıntılı yüzey haritası çıkartacaklarını söylüyorlar. Ausgestattet mit 13 verschiedenen wissenschaftlichen Instrumenten sollen sie mit Hilfe dieser Fahrzeuge nach dem Vorhandensein von Wasser und damit Spuren von Leben auf dem Mars suchen und eine detaillierte Oberflächenkarte erstellen. Equipped with 13 different scientific instruments, they say that with the help of these vehicles, they will search for the presence of water and therefore traces of living life on Mars and make detailed surface maps. Ayrıca yine atmosferini ve iç yapısını da araştıracaklar. Çin daha önce bir Rus uzay aracıyla 2011'de başka bir Mars denemesi yapmaya çalışmış ancak bu uzay aracı kaybolmuştu. China had previously attempted another Mars test with a Russian spacecraft in 2011, but the spacecraft was lost. “Tianwen-1” adlı bu yeni Mars göreviyle ilgili Çin hükümeti tarafından neredeyse hiç bilgi paylaşımı yapılmadı. Almost no information has been shared by the Chinese government about this new Mars mission called "Tianwen-1". Son derece gizlilik içerisinde çalışıldı. It was done in the utmost secrecy. Hatta batılı medya kuruluşları tarafından bu görevde çalışan bilim insanlarıyla yapılan röportaj talepleri reddedildi. Westliche Medienorganisationen haben sogar Anfragen nach Interviews mit Wissenschaftlern, die an dieser Mission arbeiten, abgelehnt. In fact, requests for interviews with scientists working in this task by western media organizations were denied. O yüzden sizlere aktarabileceğim bilgiler genelde bilimsel makaleler yardımıyla tespit edilen bu 13 bilimsel enstrümandan öteye gidemiyor. Die Informationen, die ich Ihnen geben kann, gehen daher nicht über diese 13 wissenschaftlichen Instrumente hinaus, die im Allgemeinen mit Hilfe von wissenschaftlichen Artikeln identifiziert werden. That's why the information I can give you goes no further than these 13 scientific instruments, which are usually identified with the help of scientific articles. Bir de görevin isminin anlamı hakkında bilgi verebilirim. I can also give information about the meaning of the name of the task. Çünkü bu tür uzay görevlerinin isimlendirilmesini çok anlamlı buluyorum. Denn ich finde die Namensgebung für solche Weltraummissionen sehr sinnvoll. Because I find the naming of such space missions very meaningful. Tianwen “ilahi, göklere ait sorular” demek. Tianwen means "divine, celestial questions". 2200 yıl kadar önce yaşamış Çinli bir şairin yazdığı uzun bir şiirin adını vermişler. Vor 2200 Jahren benannte man sie nach einem langen Gedicht eines chinesischen Dichters. They named it after a long poem written by a Chinese poet who lived 2200 years ago.

Bu yaz Mars'a araç göndermeyi planlayan üçüncü görevi Rus uzay ajansı Roscosmos ve Avrupa Uzay Ajansı ESA birlikte gerçekleştireceklerdi. Die russische Raumfahrtbehörde Roskosmos und die Europäische Weltraumorganisation ESA sollten in diesem Sommer gemeinsam die dritte Mission zum Mars durchführen. The Russian space agency Roscosmos and the European Space Agency ESA would jointly carry out the third mission, which plans to send a probe to Mars this summer. Fakat ExoMars adlı uzun vadeli bu görevin inici aracının paraşüt sisteminde yaşanan bir arıza nedeniyle bu yaza yetiştirilemedi ve geçtiğimiz Mart ayında 2022 yılına ertelenmek zorunda kaldı. Aufgrund einer Fehlfunktion im Fallschirmsystem des Landegeräts dieser Langzeitmission namens ExoMars konnte sie jedoch in diesem Sommer nicht abgeschlossen werden und musste im vergangenen März auf 2022 verschoben werden. However, this long-term mission, called ExoMars, could not be completed in time for this summer due to a malfunction in the lander's parachute system and had to be postponed to 2022 last March. Gördüğünüz gibi Mars projelerinde zamanlama çok önemli. Wie Sie sehen können, ist das Timing bei Mars-Projekten sehr wichtig. As you can see, timing is very important in Mars projects. İdeal fırlatma sezonunu kaçırırsanız 2 yıl beklemek zorunda kalıyorsunuz. Wenn Sie die ideale Einführungszeit verpassen, müssen Sie 2 Jahre warten. If you miss the ideal launch season, you have to wait 2 years.

Gelelim bu yaz gerçekleşecek en iddialı Mars görevine: Mars 2020. Let's talk about the most ambitious Mars mission this summer: Mars 2020. NASA'nın Keşif programı çerçevesinde oraya bir rover yani gezici araç gönderilecek. Im Rahmen des Explorationsprogramms der NASA soll ein Rover dorthin geschickt werden. A rover will be sent there as part of NASA's Exploration program. Aslına bakarsanız geçen yıl 2019'un Mayıs ayında bu projeden bahsetmiş ve hatta bu araçla Mars'a isminizi gönderebileceğinizi de söylemiştim. Letztes Jahr, im Mai 2019, habe ich dieses Projekt erwähnt und sogar gesagt, dass Sie Ihren Namen mit diesem Fahrzeug zum Mars schicken können. In fact, last year in May 2019, I talked about this project and even said that you could send your name to Mars with this vehicle. Şu ana kadar tüm dünyadan 10 milyondan fazla kişi ismini yazdırmış ve bilin bakalım en çok hangi ülke isim gönderiyor? Bisher haben mehr als 10 Millionen Menschen aus der ganzen Welt ihre Namen registriert, und raten Sie mal, welches Land die meisten Namen schickt? So far, more than 10 million people from all over the world have signed up and guess which country is sending the most names? Evet, roketi gönderen ABD'den ve milyarlık nüfusuyla Hindistan'dan daha çok bizlerin isimleri Mars'a gidecek. Ja, mehr unserer Namen werden zum Mars fliegen als die USA, die die Rakete geschickt haben, und Indien mit seiner Milliardenbevölkerung. Yes, more of our names will go to Mars than the US, which sent the rocket, and India with its billion people. Neredeyse her dört isimden biri bizden. Fast jeder vierte Name ist unserer. Almost one out of every four names is ours. Eğer kaçırdıysanız bir sonraki uçuşa şimdiden isminizi yazdırabilirsiniz. Wenn Sie es verpasst haben, können Sie sich bereits für den nächsten Flug vormerken lassen. If you missed it, you can sign your name on the next flight now. Tabi gönderilecek rover sadece bizim isimlerimizi taşımayacak. Natürlich wird der Rover nicht nur unsere Namen tragen. Of course, the rover that will be sent will not only bear our names. Geçmişteki yaşamın izlerini arayacak bilimsel enstrümanlarla donatılmış durumda. Sie ist mit wissenschaftlichen Instrumenten ausgestattet, um nach Spuren vergangenen Lebens zu suchen. It is equipped with scientific instruments to search for traces of past life. Bunları kullanarak astrobiyolojik dedektiflik yapacak. Er wird sie für seine astrobiologische Detektivarbeit nutzen. He'll use them to do astrobiological detective work. Astrobiyoloji, evrende yaşamın ortaya çıkmasını ve evrimini sağlayan jeokimyasal ve biyokimyasal etken ve süreçleri konu alan disiplinler arası bir bilim dalı. Die Astrobiologie ist eine interdisziplinäre Wissenschaft, die sich mit den geochemischen und biochemischen Faktoren und Prozessen befasst, die das Entstehen und die Entwicklung von Leben im Universum ermöglichen. Astrobiology is an interdisciplinary science that focuses on the geochemical and biochemical factors and processes that enable the emergence and evolution of life in the universe.

Bu dedektifliği yapmak için hazırladıkları rover, geçmişte Mars'a gönderilen “Curiosity”e benziyor. The rover they have prepared to do this detective work is similar to "Curiosity", which was sent to Mars in the past. Ama çok önemli bir farkı var. Bu rover üstünde minik bir helikopter taşıyacak. This rover will carry a tiny helicopter. Eğer 18 Şubat 2021'de Mars'ın Jezero kraterine iniş başarıyla gerçekleşirse başka bir gezegendeki ilk helikopter olma ünvanına kavuşacak. Wenn er am 18. Februar 2021 erfolgreich im Jezero-Krater des Mars landet, wird er der erste Hubschrauber auf einem anderen Planeten sein. If the landing on Mars' Jezero crater is successful on February 18, 2021, it will become the first helicopter on another planet. 30 günlük bir test süresi boyunca 5 kez yerden 3 ila 5 metre kadar havalanacak ve 300 metreye kadar ilerleyerek rover etrafındaki alanı keşfedecek. Während einer 30-tägigen Testphase wird der Rover fünfmal 3 bis 5 Meter vom Boden abheben und sich bis zu 300 Meter weit bewegen, um die Umgebung des Rovers zu erkunden. During a 30-day test period, it will lift off from the ground 3 to 5 meters 5 times and travel up to 300 meters to explore the area around the rover. Şimdilik bir test uçuşu olarak planlanıyor. Vorerst ist er als Testflug geplant. For now, it is planned as a test flight. Ama genel olarak bu Mars görevinin amaçlarından biri insanların gelecekte Mars'a inerek yapacakları keşiflere hazırlık. Eines der Ziele dieser Mars-Mission ist jedoch die Vorbereitung auf die künftige Erkundung des Mars durch Menschen. But overall, one of the goals of this Mars mission is to prepare for future human exploration by landing on Mars. NASA'nın uzay görevlerindeki araçlara öğrenciler isim veriyor. Students name the vehicles on NASA's space missions. Gönderilecek bu rover için seçilen binlerce alternatif arasından “perseverance” ve “ingenuity” çok beğenilmiş. Unter den Tausenden von Alternativen, die für die Entsendung dieses Rovers ausgewählt wurden, waren "Ausdauer" und "Einfallsreichtum" sehr beliebt. Among the thousands of alternatives selected for this rover to be sent, "perseverance" and "ingenuity" were highly appreciated. “Azim” ve “Beceri” anlamlarına gelen bu iki isimden birini rovera diğerini de Mars helikopterine vermişler. Einer dieser beiden Namen, der "Beharrlichkeit" und "Geschicklichkeit" bedeutet, wurde dem Rover gegeben, der andere dem Mars-Hubschrauber. They gave one of these two names meaning "Perseverance" and "Skill" to the rovera and the other to the Mars helicopter.

Perseverance roverı diğer görevlerinin yanı sıra Dünya'ya getirilmek üzere kaya ve toprak örnekleri de toplayacak. Neben anderen Aufgaben wird der Perseverance-Rover Gesteins- und Bodenproben sammeln, die zur Erde zurückgebracht werden sollen. Among other tasks, the Perseverance rover will collect rock and soil samples to be brought back to Earth. Topladıklarını kıyaslamak ve kendi enstrümanlarının kalibrasyonunu yapmak için de yanında bir taş götürecek. Er wird auch einen Stein mitnehmen, um zu vergleichen, was er gesammelt hat, und um seine eigenen Instrumente zu kalibrieren. He will also take a stone with him to compare what he has collected and to calibrate his own instruments. Videonun başında sözünü ettiğim taşı hatırladınız mı? Erinnern Sie sich an den Stein, den ich am Anfang des Videos erwähnt habe? Remember the stone I mentioned at the beginning of the video? Sayh al Uhaymir 008. Sayh al Uhaymir 008. Doğduğu topraklara geri dönüyor. He is returning to the land of his birth. Bir asteroidin çarpmasıyla ayrıldığı Mars'tan sonra uğradığı gezegenimizdeki son günü bugün. Heute ist sein letzter Tag auf unserem Planeten, den er nach dem Mars besucht hat, wo er durch den Einschlag eines Asteroiden getrennt wurde. Today is his last day on our planet, after leaving Mars after being struck by an asteroid. Yarın, 30 Temmuz'da TSİ. Tomorrow, July 30th, TSI. 14:50'de fırlatılacak roketin içinde üzerindeki minik helikopteriyle bir rover ve o rover'ın önünde de bu taş olacak. Die Rakete, die um 14:50 Uhr starten soll, wird einen Rover mit einem kleinen Hubschrauber an Bord und diesem Stein vor dem Rover haben. There will be a rover with its tiny helicopter in the rocket that will be launched at 14:50, and this stone will be in front of that rover. 30 Temmuz'daki bu fırlatmayı ve dolayısıyla o taşın hikayesindeki en heyecanlı dönemeci birlikte izlemek isterseniz ben yine buradan ve Dlive platformundan canlı olarak yayınlayacağım. Wenn Sie diesen Start und damit die aufregendste Wendung in der Geschichte dieses Steins gemeinsam erleben wollen, werde ich ihn am 30. Juli hier und auf der Plattform Dlive live übertragen. On July 30th, if you want to watch this launch, and therefore the most exciting twist in the story of that stone, I will be broadcasting it live here and on Dlive. 30 Temmuz'da TSİ 14:00'ten itibaren Mars 2020 görevi hakkında çok daha ayrıntılı bilgiler sunacağım bu canlı yayına katılabilirsiniz. Am 30. Juli, ab 14:00 Uhr TSI, können Sie an dieser Live-Sendung teilnehmen, in der ich ausführlichere Informationen über die Mission Mars 2020 geben werde. On July 30th, starting at 14:00 PDT, you can join this live stream where I will provide much more detailed information about the Mars 2020 mission. Böylece fırlatmayı da birlikte izlemiş oluruz. So we can watch the launch together. Ayrıca canlı yayın sonrasında size bir sürprizim olacak. Yeni başlatacağım haftalık bir seri hakkında ilk bilgileri verip takvimini paylaşacağım. Ich werde die ersten Informationen über eine neue wöchentliche Serie geben, die ich beginnen werde, und den Zeitplan mitteilen. I will give the first information about a weekly series that I will start and share its calendar.

Son olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nin gönderdiği uzay aracının zamanlamasıyla ilgili konuşmak istiyorum. Finally, I would like to talk about the timing of the spacecraft sent by the United Arab Emirates. Zamanlaması manidar. Der Zeitpunkt ist wichtig. The timing is significant. Çünkü yetkililer şu anda yolda olan bu uzay aracının 2 Aralık 2021 tarihinde mutlaka Mars'ta olmasını istemişler. Because the authorities wanted this spacecraft, which is currently on its way, to be on Mars on December 2, 2021. Bu tarihin iki anlamı var. This date has two meanings. Birincisi ülkerleri için bir kilometre taşı. The first is a milestone for their country. Petrole dayalı bir toplumdan bilgiye dayalı bir topluma geçiş yapmak istedikleri için böyle bir hedef tarih belirlemişler. They have set such a target date because they want to transition from an oil-based society to a knowledge-based society. Emelleri bu. That's their ambition. Mars'a uzay aracı göndermek bu anlamda sembolik bir değer taşıyor onlar için. Die Entsendung eines Raumschiffs zum Mars hat für sie in diesem Sinne einen symbolischen Wert. In this sense, sending a spacecraft to Mars has a symbolic value for them. “Hope” adlı bu görevle yeni nesle umut vermek istiyorlar. Mit dieser Mission namens "Hope" wollen sie der neuen Generation Hoffnung geben. İkincisi bu tarih Birleşik Arap Emirlikleri'nin 50. Zweitens ist dieses Datum der 50. Jahrestag der Gründung der Vereinigten Arabischen Emirate. Bağımsızlık yıldönümü. Jahrestag der Unabhängigkeit. Independence anniversary. Bizim Cumhuriyet Bayramımız gibi. Like our Republic Day. Tam bu dönüm noktasında Mars'ta da varlık göstermek istiyorlar. At this turning point, they want to be present on Mars as well. Gönül ister ki minik de olsa biz de bir uzay aracı hazırlayalım. We would like to prepare a spacecraft, even if it is small. Gerek maddi olarak ve gerekse mühendislik becerileri açısından yapılamayacak bir şey değil bu. This is not something that cannot be done, both financially and in terms of engineering skills. Hope görevinin tamamı 200 milyon dolara mal olmuş. The entire Hope mission cost $200 million. Biz nelere 200 milyon dolar harcamadık ki? What did we not spend 200 million dollars on? Gönül ister ki gelecek nesillere umut olması, ilham vermesi için bile olsa böyle bir kaynağı ayıralım, odaklanalım, tasarlayalım ve üretelim. We wish to spare, focus, design and produce such a resource, even if it is to provide hope and inspiration for future generations. Bir sonraki Mars'a gidiş sezonu olan 2022'de bu kez oraya sadece ismimizi değil kendi uzay aracımızı gönderelim ve 29 Ekim 2023'de, cumhuriyetimizin 100. Let's send our own spacecraft, not just our name, there in 2022, the next Mars-going season, and on October 29, 2023, the 100th anniversary of our republic. Yıldönümünü bu aracın Mars'tan göndereceği bayrağımızın fotoğrafıyla kutlayalım. Let's celebrate the anniversary with the photo of our flag that this vehicle will send from Mars. Emin olun Cumhuriyeti ilan etmekten daha zor olmayan bir “emel” bu. Rest assured, this is an "aspiration" no more difficult than declaring the Republic. Yeter ki beklentilerimizi, vizyonumuzu yüksek tutalım. As long as we keep our expectations and vision high.