×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.

image

ZihinX, Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu

Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu

Daha çok zaman var, şimdi hiç uğraşasım yok,içimden de gelmiyor.

Canim isteyince devam ederim işime.

Şu an hiç zamanım yok,

olduğunda spor salonuna kaydımı yaptırcam

gece gündüz demeden spor yaparak vücudumu forma sokacağım.

Bu sigara paketini de bitireyim son, kesin bırakıcam sigarayı, söz.

Şu an hiç tadım yok, sonra bitiririm derslerimi.

Şu üniversite bir bitsin, kendimi geliştirmek için gece gündüz kitap okuyacağım, kurslara, seminerlere katılacağım.

Ya,bugün arkadaşlarla buluşayım, yarın bitiririm işimi.

Herkese tanıdık geldi değil mi bu düşünceler?

Kimi kandırıyoruz?

Kendimizi mi?..

Yok ‘Hevesim olduğunda yaparım', yok ‘Kendimi hazır hissettiğimde yaparım', yok ‘hevesim çok çabuk kaçıyor benim, yeniden bu işi yapabilmek için kendimi motive edemiyorum',

Bunların hepsi ne biliyor musunuz?

Boş boş bahaneler. Tembellikten başka bir şey değil bunlar.

Yapmak zorunda olduğunuz şeyleri yapmayarak kendinizi şuçlu hissetmemeniz için

bahaneler uydurarak sadece kendinizi kandırıyorsunuz.

Bir çoğumuz ancak hayalimizde bir şeyleri başarabildiğimizi düşünür ve

bir gün başarılı olacağımıza kendimizi inandırırız.

Fakat o ‘Bir gün' ne zaman, hangi gün bunu bilmiyoruz.

Ve bu şekilde de hayatımıza devam edip gidiyoruz.

Günler, aylar, seneler birbirini kovalıyor.

Bir bakıyoruz ki, 1 sene ,2 sene su gibi geçmiş, bizse hala aynı noktadayız ve düşünüyoruz,

daha hiçbir şeye başlayamamışız. Bence, kitabı okuyanlar, sizlerle su an hangi kitap hakkında konuşacağımı hemen tahmin etmiştir.

Evet, bu günkü kitabımız Brian Tracyi'nin ‘Bahane Yok- Kendi kendine disiplinin gücü' adli kitabı.

Büyük bir motivasyon ve heyecanla bir şey üzerinde çalışmak için

ideal şartların oluşması tabiki de çok güzel.

Keşke, işimizi yaparken önümüze hiçbir engel çıkmasa.

Fakat, trafikte, hiçbir zaman bütün ışıkların aynı anda yeşil yanmadığı gibi

hayatta da hiçbir başarı çok rahat bir şekilde elde edilmez.

Dikkat ettiyseniz, bizim için en yararlı olan işlerin büyük çoğunluğu hep sıkıcı ve yorucu işlerdir.

Sıkıcı bir işi erteleyerek, onu yapmak için

heves ve enerjimizin gelmesini beklersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Çünkü büyük ihtimalle, o heves hiç bir zaman gelmeyecek

ve böyle devam ederse de, biz hiç bir zaman amaçlarımıza ulaşamayacagiz.

Üstüne bir de o işler beynimizde ağır bir yüke dönüşüp ekstra stres yaratacak.

Bu yüzden, bir işi ne kadar ertelersek, o iş bize sanki 10 kat ağır bir iş yapıyormuşuz gibi gelmeye baslar

ve bizim için büyük bir eziyete dönüşür.

Kısacası şimdi yapmanız gereken bir işiniz varsa, onu ya şimdi yapmalısınız, ya da hiçbir zaman. Bunu unutmayın;

Başarı elde etmek için zahmet çekmeliyiz, enerji harcamalıyız ki,

bu enerji bize başarı şeklinde geri dönsün.

Motivasyonumuz olmadan kendimizi bir işi yapmaya zorlamamıza öz disiplin denir. Öz disiplin bir kasa benzer,

ona sürekli egzersiz yaptırmamız lazım.

Egzersiz yaptıkca o da gelişir ve bir süre sonra daha ağır ve sıkıcı işleri,

hic içimizden gelmese de yapmaya başlarız.

Tembel olmayan, çalışkan ve başarılı insanların en büyük meziyeti

öz disiplinlerinin diğer insanlardan daha güçlü olması

ve uzun yıllar çalışarak onu daha da iyi seviyeye getirmeleri..

Diyelim ki öğrencisiniz.

‘ Yaaa o kadar yorgunum ki, hic film izleyesim yok.

Keşke şu an çalışacağım bir ders olsaydı da, biraz üzerine çalışıp, sonra dinlenseydim'

diyen birini hiç gördünüz mü?

Ya da diyelim ki arkadaşlarınızla bir kafedesiniz.

O an bir arkadaşınızın ‘Keşke şu an işte olsaydım .

Müdürün bana verdiği binlerce detayı olan kontratlar listesini excele yazarak biraz eğlenirdim'

dediğini duydunuz mu hiç?

Ya da her hafta başkalari televizyonda sevdigi filmleri izlerken

veya bilgisayar oyunu oynarken,

benimse bu videolar için metin yazarken çok eğlendiğimi düşünmüyorsunuzdur herhalde. O yüzden ‘Benim hevesim çabuk kaçıyor, hic motivasyonum yok' gibi boş ve anlamsız bahaneler ureterek kendinizi haklı çıkarmaya calismayin lütfen.

Eğer hevesiniz yoksa ve çabuk bıkıyorsanız, bu sadece sizin suçunuz.

Öz disiplininizi yeterince geliştirememişsiniz demek ki.

Öz disiplini geliştirmenin tek yolu kendimiz için bir hedef koyarak kendimizi zorlamamızdır.

Mesela diyelim ki, her sabah erken uyanmak için 15 defa her 2 dakikada bir çalacak şekilde alarmı ayarlamak yerine,

yalnız bir kez çalacak şekilde alarmı ayarlayıp,

alarm çalar çalmaz da yatakta oyalanmadan hemen kalkacağımıza dair kendimize söz verebiliriz.

2-3 hafta bunu devamlı olarak yaptıktan sonra daha zor şeylere, mesela, 1 ay içinde çok sevdiğimiz fakat bizim için zararlı herhangi bir tatlı

veya yemekten uzak durmaya kendimizi zorlayabiliriz.

Bu şekilde her defasında sabah kalktığımızda soğuk duş almak gibi biraz daha zor şeyleri yapmaya

kendimizi zorlarsak öz disiplinimiz geliştikce sigarayı birakmak için bile bu yöntemi uygulayabiliriz. Öz disiplinimizi bu şekilde geliştirdikçe bizim için sıkıcı işleri yapmak

artık heves ve motivasyonumuza bağlı olmayacaktır.

Bu yolla işlerimize duygularımızla değil, mantığımızla yaklaşmis oluruz

ve onları zamanında başlayıp zamaninda bitirmeyi öğreniriz.

Böylece her gün meditasyon yapmaya, spor yapmaya, ya da dindar biriysek günlük ibadetlerimizi yapmaya

engel olan tembellik duygumuzun da üstesinden gelebiliriz.

Öz disiplinimizin güçlü olmasının bize kazandırdığı ikinci bir avantaj ise,

yaptığımız işin çokluğu, efektifliği ve güzel sonuçlarından dolayı kendimiz için çalışkan bir kişi imajı çizdiğimizde,

bu bizim yapmak zorunda olduğumuz işler icin,heves ve motivasyonumuzu arttıracaktır. Genelde insanoğlu doğası geregi iyi özelliklere (meziyetlere) sahip olduğunu karsi taraftan duyunca

kendini mutlu hisseder ve herhangi bir özelliğinden dolayı insanlar ona saygı gösterirse,

o zaman elinden geldigince o itibarı korumaya calisir. Kendinizi düşünün.

Diyelim ki, bir çok kişi sizi ‘ çok iyi sır tutan' biri olarak biliyor

ve birkaç kez size ‘helal olsun sana, gerçekten de ser verip sır vermeyen birisin' demişler.

Bu neye sebep olacak?

Siz buna benzer iltifatları duymaktan zamanla daha çok hoşlanacak,

bu konudaki itibarınızı kaybetmemek ve hep sizi bildikleri kişi olarak kalmanız için

o kişilerin sırlarına hassasiyetle yaklaşacaksınız.

Aynı şey ‘Çalışkan , gayretli‘ vs. gibi sözler için de geçerli.

Kisacasi siz öz disiplininizi geliştirip,

daha kısa zamanda daha çok verimli çalışarak daha iyi sonuçlar elde edebilirseniz,

etrafınızdakilerin, iş arkadaşlarınızın veya müdürünüzün gözünde çalışkan biri olarak itibar kazanacaksınız.

Sizi böyle biri olarak tanıdıklarındaysa, işiniz bayagi kolaylaşacaktır.

Çünkü siz artık işinizi hem de, yaratmis oldugunuz bu itibarı korumak icin yapacaksınız ve bu sizin motivasyonunuz olacak..

Yani hem güçlü bir öz disiplininiz hem de yeterli motivasyonunuz olacaktır.

Böylece yaptığınız işler size daha az sıkıcı gelecek ve iş yapma hızınız da artacaktır. Öz disiplininizi daha da güçlendirmek, aynı zamanda hayat kalitenizi daha da arttırmak için para biriktirmeyi öğrenmelisiniz. ‘Aldığım maaş belli, o kadarcik maaşla ben nasıl para biriktireyim?' dediğinizi duyar gibiyim.

Para biriktirebilmeniz için illaki gelirinizin yuksek olması gerekmez.

Önce gelirinizin sadece %1-ini bir kenara atmakla başlayıp, bunu daha sonra %10'a kadar çıkarabilirsiniz.

Diyelim ki, 1600 lira maaş alıyorsunuz ve bu miktar, ailenizin aylık harcamasına zar zor yetiyor.

Mesela, yarın müdürünüz size ‘Şirketimizin durumu çok kötü. Bu yüzden maaşları düşürmek zorundayiz.

Bundan sonraki aylık maaşın 1600 lira yerine %10 daha az, yani 1440 lira olacak.' dedi.

Simdi, o 160 lira yüzünden açlıktan ölecek misiniz?

Günümüzde iş bulmanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz.

O yüzden büyük ihtimalle, bir çoğumuz işten ayrılıp yeni bir iş arayışına girmeyi düşünmeyecektir. Tabi ki, 1600 lirayla ailenizi nasıl geçindirmeye çalıştıysanız,

bundan sonra da 1440 lirayla geçinmeyi bir şekilde başarmaya calisacaksiniz.

Başka çareniz olmadığı icin de başa gelen çekilir diyeceksiniz.

Yani istersek biz de az olan gelirimizin bile %10'unu bir kenara atarak para biriktirebiliriz.

Bunun için İllaki mudurun maaşımızı dusurmesine veya kendi işinizse satışların azalmasına gerek yok degil mi?

Çoğumuz bu miktari azimsayip, aylık 160 lira biriktirmekle ne yapabilirim ki diye dusunebilir.

O zaman şöyle bir soru sorayım ben size.

0 mı büyük yoksa 160mı?

Tabiki de 160.

En kotu senaryoda hayat şartlarınız veya kariyerinizde onunuzdeki 5 sene içerisinde hiçbir gelişme,

, maas zammi veya gelirinizin bir şekilde artması vs. gibi bir durum olmasa bile

o zaman bir kenarda birikmiş 9600 liranız olacak. Kenarda birikmiş bir paraninizin olması kendinizi daha rahat ve guvendehissetmenizi saglayacak.

Sizi yeni bir şeyler yapma konusunda motive edecek,

bir yerlere para yatırmak veya birileriyle ortak olup küçük bir girişim yapma şansınız olacak. Üstelik bu yatırımı yaptığınızda size daha önce riskli gorunen şeyler o kadar da riskli gelmeyecek. Çünkü siz artık aylik 1440 liraya alışmış olacaksınız ve sizin için o 9600 lira ek bir para.

Hem de kendi paranız,

hiç kimseden ödünç almadığınız, kredi çekmeden biriktirdiğiniz bir para.

Aslinda onu kaybetmenizle bir kenarda durmasının herhangi bir farkı yok.

Ama size daha kaliteli bir yasam şansı yaratan bir para.

Öz disiplinle elde ettiğimiz birçok şey zamanla alışkanlığa dönüşür ve hayatımızı daha da kolaylaştırır.

Kısacası öz disiplinimizi geliştirmekle zamanimizi daha kaliteli kullanmak kendimiz için

veya çocuklarımız için tamamen farklı bir gelecek oluşturmamızı sağlayabilir..

Sunu unutmayın,

, bugun bizi biz yapan geçmişte aldığımız kararlardir .

Bu gün vereceğimiz kararlar ise gelecekte nasıl biri olacağımızı belirleyecektir.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Tembellik ve erteleme hastalığını tamamen yok etmenin tek yolu Faulheit|und|Aufschub|Krankheit|völlig|nicht|beseitigen|einziger|Weg laziness|and|procrastination|its disease|completely|not|to eliminate|only|way ||先延ばし|病気を||||| ||procrastination|la maladie||||seule| лень|и|откладывание|болезнь|полностью|не|уничтожение|единственный|путь Ο μόνος τρόπος για να εξαλείψετε εντελώς την ασθένεια της τεμπελιάς και της αναβλητικότητας 怠惰と先延ばしの病を完全に根絶する唯一の方法 Det enda sättet att helt utrota sjukdomen lathet och förhalning Єдиний спосіб повністю викорінити хворобу ліні та прокрастинації Единственный способ полностью избавиться от лени и прокрастинации Der einzige Weg, Faulheit und Aufschieberitis vollständig zu beseitigen The only way to completely eliminate laziness and procrastination is

Daha çok zaman var, şimdi hiç uğraşasım yok,içimden de gelmiyor. mehr|viel|Zeit|gibt|jetzt|gar|ich will mich anstrengen|nicht|aus mir heraus|auch|es kommt nicht more|much|time|there is|now|not at all|I want to bother|not|from within me|also|it doesn't come ||||||したい||心の中から|| ||||||je n'ai pas envie|||| еще|много|времени|есть|сейчас|совсем|не хочется заниматься|нет|изнутри|тоже|не приходит Il y a encore beaucoup de temps, je n'ai pas envie de m'en occuper maintenant, ça ne me dit rien. 時間はたっぷりあるし、今はそんな気分じゃない。 Времени еще много, сейчас не хочу ничего делать, и у меня нет на это желания. Es ist noch viel Zeit, ich habe jetzt überhaupt keine Lust, es kommt mir auch nicht in den Sinn. There is more time, I don't feel like working at all right now.

Canim isteyince devam ederim işime. meine Seele|wenn ich will|ich mache weiter|ich werde|mit meiner Arbeit my dear|when I want|I continue|I do|to my work 私の|欲しいとき||| |when I want||| душа|когда захочу|продолжать|я| Quand j'en ai envie, je continue mon travail. 気が向いたら仕事に戻るよ。 Когда мне захочется, я продолжу свою работу. Wenn ich Lust habe, mache ich mit meiner Arbeit weiter. I will continue with my work when I feel like it.

Şu an hiç zamanım yok, jetzt|gerade|gar|meine Zeit|nicht this|moment|not at all|my time|not сейчас|момент|совсем|времени|нет Je n'ai pas du tout de temps en ce moment. Сейчас у меня совсем нет времени, Ich habe gerade überhaupt keine Zeit, I have no time at all right now,

olduğunda spor salonuna kaydımı yaptırcam wenn ich|Sport|ins Fitnessstudio|meine Anmeldung|ich werde machen lassen when I|sport|to the gym|my registration|I will get done ||||する ||||je vais m'inscrire когда ты станешь|спорт|в спортзал|мою регистрацию|я сделаю そうなったらジムで申し込むよ。 Когда я буду, я запишусь в спортзал. Wenn ich es geschafft habe, werde ich mich im Fitnessstudio anmelden. When I turn 18, I will sign up for the gym.

gece gündüz demeden spor yaparak vücudumu forma sokacağım. Nacht|Tag|ohne|Sport|ich werde machen|meinen Körper|in Form|ich werde bringen night|day|without|sport|by doing|my body|fit|I will put |||||体を|調子|整える |||||||je mettrai en ночь|день|не считая|спорт|занимаясь|моё тело|в форму|я приведу 昼も夜もスポーツをすることで、体を鍛えておく。 Я буду заниматься спортом день и ночь, чтобы привести свое тело в форму. Ich werde Tag und Nacht trainieren, um meinen Körper in Form zu bringen. I will get my body in shape by working out day and night.

Bu sigara paketini de bitireyim son, kesin bırakıcam sigarayı, söz. dieses|Zigaretten|Paket|auch|ich werde aufrauchen|letzte|bestimmt|ich werde aufhören|mit dem Rauchen|Wort this|cigarette|pack|also|I will finish|last|definitely|I will quit|smoking|promise ||||終わらせよう||||タバコ| ||la cigarette||||||| этот|сигарета|пачку|тоже|я закончу|последний|точно|я брошу|сигарету|слово Ich werde auch diese Zigarettenschachtel aufrauchen, dann höre ich definitiv mit dem Rauchen auf, versprochen. I'll finish this cigarette pack, I promise I'll definitely quit smoking. このタバコを吸い終わったら、絶対に禁煙するよ。 Я закончу эту пачку сигарет, и точно брошу курить, обещаю.

Şu an hiç tadım yok, sonra bitiririm derslerimi. jetzt|Moment|gar|Geschmack|nicht|später|ich werde beenden|meine Lektionen right now|moment|not at all|taste|I have|later|I will finish|my lessons |||||||授業 |||goût|||| сейчас|момент|вообще|вкус|нет|потом|я закончу|свои уроки Im Moment habe ich keinen Appetit, später werde ich meine Hausaufgaben beenden. I don’t have any taste right now, I’ll finish my lessons later. 今はそんな気分じゃない。 Сейчас у меня нет настроения, потом я закончу свои уроки.

Şu üniversite bir bitsin, kendimi geliştirmek için gece gündüz kitap okuyacağım, kurslara, seminerlere katılacağım. diese|Universität|ein|ich beende|mich selbst|verbessern|um|Nacht|Tag|Bücher|ich werde lesen|Kursen|Seminaren|ich werde teilnehmen that|university|a|it finishes|myself|to improve|for|night|day|book|I will read|to courses|to seminars|I will attend |||||||||||コースに|セミナーに|参加する |||||||||||||je participerai этот|университет|один|закончится|себя|развивать|для|ночь|день|книги|буду читать|курсы|семинары|буду посещать Wenn diese Universität erst einmal vorbei ist, werde ich Tag und Nacht Bücher lesen, an Kursen und Seminaren teilnehmen, um mich weiterzuentwickeln. Once this university is over, I will read books day and night to improve myself, and I will attend courses and seminars. この大学が終わったら、昼夜を問わず本を読み、講座やセミナーに出席し、自分を向上させるつもりだ。 Как только этот университет закончится, я буду читать книги день и ночь, посещать курсы и семинары, чтобы развиваться.

Ya,bugün arkadaşlarla buluşayım, yarın bitiririm işimi. ja|heute|mit Freunden|ich treffe mich|morgen|ich werde beenden|meine Arbeit well|today|with friends|I will meet|tomorrow|I will finish|my work |||会おう||| |||je vais rencontrer||| да|сегодня|с друзьями|встречусь|завтра|закончу|свою работу まあ、今日は友達と会うし、明日仕事を終わらせるよ。 Да, сегодня встречусь с друзьями, а завтра закончу свою работу. Ja, heute treffe ich mich mit Freunden, morgen mache ich meine Arbeit fertig. Yeah, I'll meet up with friends today, I'll finish my work tomorrow.

Herkese tanıdık geldi değil mi bu düşünceler? jedem|bekannt|es kam|nicht|Fragepartikel|diese|Gedanken to everyone|familiar|it came|not|question particle|these|thoughts всем|знакомыми|пришли|не|ли|эти|мысли このような思いは誰にでもあることだろう? Эти мысли всем знакомы, не так ли? Kamen diese Gedanken nicht jedem bekannt vor? These thoughts sound familiar to everyone, right?

Kimi kandırıyoruz? wen|wir täuschen whom|we are deceiving |騙しています |nous trompons кого|обманываем 誰をバカにしているんだ? Кого мы обманываем? Wen täuschen wir? Who are we fooling?

Kendimizi mi?.. uns selbst|Fragepartikel ourselves|question particle 私たち自身を| себя|ли Uns selbst?.. Ourselves?.. Себя ли?..

Yok ‘Hevesim olduğunda yaparım', yok ‘Kendimi hazır hissettiğimde yaparım', es gibt nicht|meine Lust|wenn ich Lust habe|ich mache es|es gibt nicht|mich selbst|bereit|wenn ich mich fühle|ich mache es no|my enthusiasm|when I have|I will do|no|myself|ready|when I feel|I will do |||||||感じたとき| |||||||je me sens| нет|желание|когда|я сделаю|нет|себя|готов|когда я чувствую|я сделаю Nein, ‚Ich mache es, wenn ich Lust habe', nein, ‚Ich mache es, wenn ich mich bereit fühle', No, 'I'll do it when I feel motivated', no, 'I'll do it when I feel ready', 気が向いたらやる』でも『準備ができたらやる』でもない、 Нет, 'Я сделаю, когда у меня будет желание', нет, 'Я сделаю, когда почувствую себя готовым', yok ‘hevesim çok çabuk kaçıyor benim, yeniden bu işi yapabilmek için kendimi motive edemiyorum', es gibt nicht|meine Lust|sehr|schnell|sie verschwindet|mein|wieder|diese|Arbeit|machen können|um|mich selbst|motiviert|ich kann nicht no|my enthusiasm|very|quickly|it fades away|my|again|this|job|to be able to do|in order to|myself|motivate|I cannot |やる気|||逃げる||再び|||できる||||できません ||||s'en va||||||||| нет|желание|очень|быстро|уходит|моё|снова|эту|работу|смочь сделать|для того чтобы|себя|мотивировать|не могу nein, ‚Meine Lust vergeht sehr schnell, ich kann mich nicht motivieren, um diese Arbeit wieder zu machen', No, 'my motivation fades very quickly, I can't motivate myself to do this again', すぐに熱意を失ってしまい、またこの仕事をやろうという気になれない」、 нет, 'Мое желание очень быстро пропадает, я не могу замотивировать себя, чтобы снова заняться этим',

Bunların hepsi ne biliyor musunuz? all das|alles|was|ich weiß|Sie wissen all of these|all|what|you know|question particle всего этого|всё|что|знает|вы これがどういうことかわかるかい? Знаете, что все это означает? Wisst ihr, was all das ist? Do you know what all of these are?

Boş boş bahaneler. leer|leere|Ausreden empty|empty|excuses ||言い訳 ||des excuses пустые|пустые|отговорки 空虚な言い訳。 Пустые отговорки. Leere Ausreden. Empty excuses. Tembellikten başka bir şey değil bunlar. von Faulheit|nichts|ein|Ding|nicht|diese from laziness|other|a|thing|not|these 怠けから||||| la paresse||||| от лени|другое|одно|дело|не|это 怠惰以外の何物でもない。 Это не что иное, как лень. Das ist nichts anderes als Faulheit. These are nothing but laziness.

Yapmak zorunda olduğunuz şeyleri yapmayarak kendinizi şuçlu hissetmemeniz için machen|verpflichtet|dass Sie|Dinge|indem Sie nicht machen|sich selbst|schuldig|dass Sie sich nicht fühlen| to do|obliged|that you have to|things|by not doing|yourself|guilty|not feeling|in order to ||||しないことで|||感じない| ||||en ne pas|||| делать|обязан|что вы|вещи|не делая|себя|виновным|чтобы вы не чувствовали|для того чтобы やらなければならないことをやらないことに罪悪感を感じないようにするためだ Вы просто обманываете себя, придумывая отговорки, чтобы не чувствовать себя виноватым за то, что не делаете то, что должны. Um sich nicht schuldig zu fühlen, weil Sie die Dinge, die Sie tun müssen, nicht tun, By not doing the things you have to do,

bahaneler uydurarak sadece kendinizi kandırıyorsunuz. Ausreden|indem Sie erfinden|nur|sich selbst|Sie täuschen ||||騙している excuses|by making up|only|yourself|you are deceiving отговорки|придумывая|только|себя|вы обманываете Вы только обманываете себя. täuschen Sie sich nur selbst mit Ausreden. you are just deceiving yourself by making up excuses.

Bir çoğumuz ancak hayalimizde bir şeyleri başarabildiğimizi düşünür ve ein|die meisten von uns|nur|in unserem Traum|etwas|Dinge|dass wir es geschafft haben|denken|und a|many of us|only|in our dreams|a|things|that we can achieve|think|and ||||||成功できる|| ||||||nous avons réussi|| один|большинство из нас|только|в нашем воображении|что-то|вещи|что мы смогли добиться|думаем|и Многие из нас думают, что мы можем добиться чего-то только в своих мечтах, Viele von uns denken, dass wir nur in unseren Träumen etwas erreichen können, und Many of us only think that we can achieve something in our dreams and

bir gün başarılı olacağımıza kendimizi inandırırız. ein|Tag|erfolgreich|dass wir sein werden|uns selbst|wir überzeugen uns a|day|successful|that we will be|ourselves|we convince |||なる||信じさせる |||nous réussirons|| один|день|успешный|что мы будем успешными|себя|убеждаем и убеждаем себя, что однажды мы добьемся успеха. wir überzeugen uns selbst, dass wir eines Tages erfolgreich sein werden. we convince ourselves that we will be successful one day.

Fakat o ‘Bir gün' ne zaman, hangi gün bunu bilmiyoruz. aber|das|ein|Tag|wann|Zeit|welcher|Tag|das|wir wissen nicht |||||||||わかりません but|that|a|day|when|time|which|day|this|we do not know но|тот|один|день|когда|время|какой|день|это|не знаем Но мы не знаем, когда это 'однажды' произойдет, в какой день. Aber wann ist dieses 'Eines Tages', an welchem Tag, das wissen wir nicht. But we do not know when that 'one day' will be, on which day.

Ve bu şekilde de hayatımıza devam edip gidiyoruz. und|das|auf diese Weise|auch|in unser Leben|fortsetzen|und|wir gehen weiter |||||||行っています and|this|way|also|to our lives|continue|and|we are going и|это|образом|тоже|в нашу жизнь|продолжение|продолжая|идем Und so leben wir unser Leben weiter. And this way, we continue our lives. И так мы продолжаем жить своей жизнью.

Günler, aylar, seneler birbirini kovalıyor. die Tage|die Monate|die Jahre|einander|sie verfolgen days|months|years|each other|chasing ||年||追いかけている ||||se succèdent дни|месяцы|годы|друг друга|гонятся Tage, Monate, Jahre jagen einander. Days, months, and years are chasing each other. Дни, месяцы, годы следуют друг за другом.

Bir bakıyoruz ki, 1 sene ,2 sene su gibi geçmiş, ein|wir schauen|dass|Jahr|Jahre|Wasser|wie|vergangen one|we look|that|year|years|water|like|has passed |見ている|||||| |nous regardons|||||| один|смотрим|что|год|года|вода|как|прошло Plötzlich stellen wir fest, dass 1 Jahr, 2 Jahre wie Wasser vergangen sind, Before we realize it, a year, two years have passed like water. Посмотрим, как 1 год, 2 года пролетели как вода, bizse hala aynı noktadayız ve düşünüyoruz, wir hingegen|immer noch|denselben|wir sind||wir denken but we|still|same|we are at point|and|we think |||地点|| |||au même point|| а мы|все еще|тот же|находимся|и|думаем wir jedoch immer noch am selben Punkt stehen und denken, we are still at the same point and we are thinking, а мы все еще на том же месте и думаем,

daha hiçbir şeye başlayamamışız. noch|nichts|auf etwas|wir haben nicht anfangen können yet|any|thing|we haven't been able to start |||始められなかった |||nous n'avons pas commencé еще|ничто|делу|не смогли начать dass wir mit nichts begonnen haben. we haven't started anything yet. что еще ни с чем не начали. Bence, kitabı okuyanlar, sizlerle su an hangi kitap hakkında konuşacağımı hemen tahmin etmiştir. ich denke|das Buch|die es lesen|mit euch|jetzt|über|welches|Buch|über|ich sprechen werde|sofort|Vermutung|sie haben gemacht I think|the book|those who read|with you|this|now|which|book|about|I will talk|immediately|guess|have guessed |||||||||話す||| |||||||||je vais parler||| я думаю|книгу|читающие|с вами|сейчас|момент|какую|книгу|о|я буду говорить|сразу|угадать|они угадали Ich denke, die Leser des Buches haben sofort erraten, über welches Buch ich jetzt sprechen werde. I think those who have read the book have probably guessed which book I will talk about with you right now. この本を読んだ人は、私がどの本について話そうとしているのか、もう想像がついたと思う。 Я думаю, что те, кто читает книгу, уже сразу догадались, о какой книге я буду говорить.

Evet, bu günkü kitabımız Brian Tracyi'nin ‘Bahane Yok- Kendi kendine disiplinin gücü' adli kitabı. ja|dieses|heutige|unser Buch|Brian|Tracys|Ausrede|Keine|eigene|sich selbst|Disziplin|Kraft|mit dem Titel|Buch yes|this|today's|our book|Brian|Tracy's|excuse|no|self|to oneself|discipline's|power|titled|book |||私たちの本|ブライアン|トレーシー|言い訳||||||に関する| ||||Brian Tracy||||||||| да|этот|сегодняшняя|наша книга|Брайан|Трейси|оправдание|нет|своей|самодисциплины|дисциплины|сила|под названием|книга Ja, unser heutiges Buch ist ‚Keine Ausreden - Die Kraft der Selbstdisziplin‘ von Brian Tracy. Yes, today's book is 'No Excuses - The Power of Self-Discipline' by Brian Tracy. はい、今日の本はブライアン・トレーシーの『No Excuses - The power of self-discipline』です。 Да, сегодня наша книга — «Никаких отговорок — Сила самодисциплины» Брайана Трейси.

Büyük bir motivasyon ve heyecanla bir şey üzerinde çalışmak için große|eine|Motivation|und||einer|Sache|an|arbeiten|um ||||興奮して||||| big|a|motivation|and|with excitement|a|thing|on|to work|in order to большая|одна|мотивация|и|с волнением|одно|дело|над|работать|для Es ist natürlich sehr schön, wenn ideale Bedingungen geschaffen werden, um mit großer Motivation und Begeisterung an etwas zu arbeiten. To work on something with great motivation and excitement Travailler sur quelque chose avec une grande motivation et excitation. Работать над чем-то с большой мотивацией и волнением — это, конечно, очень здорово.

ideal şartların oluşması tabiki de çok güzel. ideale|Bedingungen|Entstehung|natürlich|auch|sehr|schön ideal|conditions|formation|of course|also|very|nice ||形成|||| ||la formation|||| идеальные|условия|создание|конечно|тоже|очень|хорошо . Of course, it is very nice for ideal conditions to be formed. Il est bien sûr très agréable que les conditions idéales se mettent en place. Создание идеальных условий, безусловно, прекрасно.

Keşke, işimizi yaparken önümüze hiçbir engel çıkmasa. wenn nur|unsere Arbeit|während wir tun|vor uns|kein|Hindernis|nicht auftauchen würde I wish|our work|while doing|in front of us|no|obstacle|would not come out ||する|||障害|出ない |||||obstacle|ne se présente если бы только|нашу работу|выполняя|перед нами|никакой|препятствие|не возникало бы Ich wünschte, dass uns bei der Arbeit keine Hindernisse im Weg stehen. I wish there were no obstacles in front of us while doing our job. Si seulement il n'y avait aucun obstacle sur notre chemin en faisant notre travail. 私たちの仕事を邪魔するものがなければいいのだが......。 Хотелось бы, чтобы на нашем пути не возникало никаких преград.

Fakat, trafikte, hiçbir zaman bütün ışıkların aynı anda yeşil yanmadığı gibi aber|im Verkehr|niemals|Zeit|alle|Ampeln|gleichzeitig|Zeit|grün|nicht leuchtet|wie but|in traffic|no|time|all|lights|same|at the same time|green|not burning|like |||||信号の||||点灯しない| |||||||||s'allument| но|в движении|никогда|время|все|светофоров|одновременно|в одно время|зеленый|не горел|как Cependant, dans le trafic, comme il n'y a jamais tous les feux au vert en même temps. しかし、交通渋滞では、すべての信号が同時に青になることはない。 Однако, как в движении, никогда не бывает, чтобы все светофоры горели зелёным одновременно, Aber im Verkehr, wie niemals alle Ampeln gleichzeitig grün leuchten, However, just as in traffic, all the lights never turn green at the same time,

hayatta da hiçbir başarı çok rahat bir şekilde elde edilmez. im Leben|dort|kein|Erfolg|sehr|einfach|ein|Weise|erlangt|wird nicht in life|also|no|success|very|easy|a|way|obtained|is not |||成功||||||得られない |||succès|||||| в жизни|тоже|никакой|успех|очень|легко|один|образом|получен|не достигается 人生においても、簡単に成功することはない。 так и в жизни никакой успех не достигается слишком легко. wird auch im Leben kein Erfolg ganz einfach erreicht. in life, no success is achieved very easily.

Dikkat ettiyseniz, bizim için en yararlı olan işlerin büyük çoğunluğu hep sıkıcı ve yorucu işlerdir. Achtung|wenn Sie bemerkt haben|für uns|für|die|nützlichsten|die|Arbeiten|große|Mehrheit|immer|langweilig|und|anstrengend|sind attention|if you have paid|our|for|most|useful|that are|jobs|large|majority|always|boring|and|tiring|they are |注意した場合||||||仕事の||||||| ||||||||||||||sont внимание|вы обратили|для нас|для|самый|полезный|из|работ|большая|большинство|всегда|скучный|и|утомительный|это お気づきのように、私たちにとって最も有益な仕事のほとんどは、いつも退屈で疲れる仕事である。 Если вы заметили, большинство самых полезных для нас дел всегда скучные и утомительные. Wenn Sie genau hingeschaut haben, sind die meisten der für uns nützlichsten Arbeiten immer langweilige und anstrengende Aufgaben. If you have noticed, the majority of the most beneficial tasks for us are always boring and exhausting.

Sıkıcı bir işi erteleyerek, onu yapmak için langweilig|eine|Arbeit|aufschiebend|sie|machen|um boring|a|job|by postponing|it|to do|in order to |||先延ばしにして||| |||en reportant||| скучный|один|работу|откладывая|её|делать|для Откладывая скучную работу, мы ждем, когда появится Wenn wir eine langweilige Aufgabe aufschieben und darauf warten, By procrastinating a boring task, we are waiting for our enthusiasm and energy to come.

heves ve enerjimizin gelmesini beklersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Lust|und|unsere Energie|kommen|wenn wir warten|nur|uns selbst|getäuscht|wir werden enthusiasm|and|our energy|coming|if we wait|only|ourselves|deceived|we will be 意欲||エネルギー|||||騙して| |||||||tromper| желание|и|нашей энергии|прихода|если мы будем ждать|только|себя|обманувший|мы станем 熱意やエネルギーが湧いてくるのを待っていては、自分自身を欺くだけだ。 наше желание и энергия для ее выполнения, просто обманываем себя. dass unsere Motivation und Energie kommen, If we do this, we are just deceiving ourselves. Çünkü büyük ihtimalle, o heves hiç bir zaman gelmeyecek denn|groß|wahrscheinlich|diese|Lust|nie|eine|Zeit|kommen wird because|big|likely|that|enthusiasm|never|a|time|will not come ||||||||来ない ||||enthousiasme|||| потому что|большой|вероятно|оно|желание|никогда|одно|время|не придет betrügen wir uns nur selbst. Because most likely, that enthusiasm will never come. Потому что, скорее всего, это желание никогда не появится

ve böyle devam ederse de, biz hiç bir zaman amaçlarımıza ulaşamayacagiz. und|so|fortfahren|wenn es so weitergeht|dann|wir|nie|ein|Zeit|unseren Zielen|erreichen and|this way|continue|if it continues|also|we|never|a|time|to our goals|we will not reach |||||||||目標に|到達できない |||||||||nos objectifs| и|так|продолжение|если это будет продолжаться|то|мы|никогда|одно|время|к нашим целям|не достигнем Denn höchstwahrscheinlich wird diese Motivation niemals kommen, And if it continues like this, we will never reach our goals. и если так будет продолжаться, мы никогда не достигнем своих целей.

Üstüne bir de o işler beynimizde ağır bir yüke dönüşüp ekstra stres yaratacak. darauf|ein|auch|diese|Dinge|in unserem Kopf|schwer|eine|Last|sich verwandelnd|zusätzlich|Stress|erzeugen wird on top of it|a|also|that|tasks|in our brain|heavy|a|burden|turning into|extra|stress|will create ||||仕事|私たちの脳の中で|||負担|||| ||||||||||supplémentaire|| на это|один|тоже|те|дела|в нашем мозгу|тяжелый|один|груз|превращаясь|дополнительный|стресс|создаст Darüber hinaus wird das Ganze zu einer schweren Last in unserem Kopf und verursacht zusätzlichen Stress. On top of that, those matters will turn into a heavy burden in our minds and create extra stress. その上、それらの仕事は私たちの脳にとって大きな負担となり、余計なストレスを生むことになる。 Кроме того, эти дела превращаются в тяжелую ношу в нашем мозгу и создают дополнительный стресс.

Bu yüzden, bir işi ne kadar ertelersek, o iş bize sanki 10 kat ağır bir iş yapıyormuşuz gibi gelmeye baslar dies|deshalb|ein|Arbeit|wie|viel|wir aufschieben|diese|Arbeit|uns|als ob|fache|schwer|eine|Arbeit|wir tun|wie|zu erscheinen|es beginnt this|reason|a|task|how|much|we postpone|that|task|to us|as if|times|heavy|a|task|we are doing|like|to start feeling|it starts |||||||||||||||しているようだ|||始まる ||||||plus|||||||||nous faisons||| это|поэтому|один|дело|как|можно|отложим|это|дело|нам|как будто|раз|тяжелым|одной|работой|мы делаем|как|становиться|начинает そのため、仕事を先延ばしにすればするほど、10倍重い仕事をやっているように感じ始める。 Поэтому, чем больше мы откладываем дело, тем больше оно начинает казаться нам, как будто мы выполняем работу в 10 раз тяжелее. Deshalb beginnt eine Aufgabe, die wir so lange aufschieben, uns wie eine zehnmal schwerere Aufgabe vorzukommen. For this reason, the more we postpone a task, the more it starts to feel like we are doing a job that is 10 times heavier.

ve bizim için büyük bir eziyete dönüşür. und|unser|für|große|eine|Qual|es verwandelt sich and|our|for|big|a|torment|it turns into |||||苦痛|変わる |||||souffrance| и|нашим|для|большим|одной|муке|превращается そして、それは私たちにとって大きな痛手となる。 И это превращается в большое мучение для нас. Und es wird zu einer großen Qual für uns. And it turns into a great torment for us.

Kısacası şimdi yapmanız gereken bir işiniz varsa, kurz gesagt|jetzt|dass Sie tun|notwendige|ein|Arbeit|wenn Sie haben ||すること|||| in short|now|your doing|necessary|a|task|if there is короче говоря|сейчас|ваше дело|необходимое|одно|ваше дело|если есть 要するに、今すぐやるべき仕事があるのなら、 Короче говоря, если у вас есть дело, которое нужно сделать сейчас, Kurz gesagt, wenn Sie jetzt eine Aufgabe zu erledigen haben, In short, if you have a task that you need to do now, onu ya şimdi yapmalısınız, ya da hiçbir zaman. es|entweder|jetzt|ihr müsst es tun|oder|niemals|| it|either|now|you must do|or|then|no|time |||するべきです|||| |||vous devez|||| его|или|сейчас|вы должны сделать|или|же|никакой|время вы должны сделать это сейчас или никогда. Entweder müssen Sie es jetzt tun, oder nie. You must either do it now, or never. Bunu unutmayın; das|vergesst nicht this|don't forget это|не забудьте Vergessen Sie das nicht; Don't forget this; Не забывайте об этом;

Başarı elde etmek için zahmet çekmeliyiz, enerji harcamalıyız ki, Erfolg|erreichen|bekommen|um|Mühe|wir müssen|Energie|wir müssen aufwenden|damit success|obtaining|to achieve|in order to|effort|we must make|energy|we must spend|so that |||||しなければなりません||使わなければなりません| |||||||nous devons dépenser| успех|получение|достигать|для|усилие|мы должны приложить|энергия|мы должны потратить|чтобы Um Erfolg zu haben, müssen wir uns anstrengen, Energie aufwenden, damit, We must struggle to achieve success, we need to expend energy so that 成功を収めるためには、労働し、エネルギーを消費しなければならない、 Чтобы добиться успеха, мы должны потрудиться, потратить энергию, чтобы,

bu enerji bize başarı şeklinde geri dönsün. diese|Energie|uns|Erfolg|in Form von|zurück|sie kehre zurück this|energy|to us|success|in the form of|back|it returns ||||の形で||戻ってくる ||||||revienne эта|энергия|нам|успех|в виде|обратно|вернулась diese Energie uns in Form von Erfolg zurückgegeben wird. this energy returns to us in the form of success. эта энергия вернулась к нам в виде успеха.

Motivasyonumuz olmadan kendimizi bir işi yapmaya zorlamamıza öz disiplin denir. unsere Motivation|ohne|uns|eine|Arbeit|zu machen|uns zu zwingen|Selbst|Disziplin|wird genannt our motivation|without|ourselves|a|job|to do|to force ourselves|self|discipline|is called ||||||私たちを無理やり||自己管理| ||||||||auto-discipline| наша мотивация|без|себя|одну|работу|делать|заставлять|сам|дисциплина|называется 自己規律とは、やる気もないのに無理やり何かをすることだ。 Без мотивации заставлять себя делать что-то называется самодисциплиной. Ohne unsere Motivation wird das Zwingen, eine Aufgabe zu erledigen, als Selbstdisziplin bezeichnet. When we force ourselves to do a job without our motivation, it is called self-discipline. Öz disiplin bir kasa benzer, Selbst|Disziplin|eine|Muskel|ähnelt self|discipline|a|muscle|resembles сам|дисциплина|как|ящик|похожа |la discipline||coffre-fort| 自己規律は金庫のようなものだ、 Самодисциплина похожа на мышцу, Selbstdisziplin ähnelt einem Muskel, Self-discipline is like a muscle,

ona sürekli egzersiz yaptırmamız lazım. sie|ständig|Training|wir müssen sie trainieren|notwendig it|constantly|exercise|to make it exercise|necessary |||する| |||lui faire faire| ему|постоянно|упражнения|заставлять делать|нужно 彼を運動させ続ける必要がある。 которую нужно постоянно тренировать. den wir ständig trainieren müssen. we need to exercise it constantly.

Egzersiz yaptıkca o da gelişir ve bir süre sonra daha ağır ve sıkıcı işleri, Training|je mehr|sie|dann|sie entwickelt sich|und|eine|Zeit|später|schwerere|schwere|und|langweilige|Arbeiten exercise||it|also|improves|and|a|period|later|more|heavy|and|boring|tasks ||||成長する||||||||| ||||progrès||||||||| упражнения||она|тоже|развивается|и|через|время|потом|более|тяжелые|и|скучные|работы À mesure que nous faisons de l'exercice, cela se développe et après un certain temps, nous commençons à faire des travaux plus lourds et ennuyeux, Чем больше мы тренируем, тем она развивается, и через некоторое время мы можем справляться с более тяжелыми и скучными задачами, Je mehr wir trainieren, desto mehr entwickelt sie sich, und nach einer Weile werden auch schwerere und langweiligere Aufgaben, As we exercise it, it develops, and after a while, we can handle heavier and more tedious tasks,

hic içimizden gelmese de yapmaya başlarız. nie|aus uns|käme|aber|zu machen|wir beginnen never|from within us|doesn't come|but|to start doing|we start ||来ない|||始めます |de nous|||| |from within us|istemesek||başlamaya| ни|из нас|не приходит|даже|делать|начинаем même si cela ne vient pas de nous. даже если это не приходит нам в голову, мы начинаем это делать. auch wenn es nicht aus uns herauskommt, fangen wir an, es zu tun. Even if it doesn't come from within us, we start to do it.

Tembel olmayan, çalışkan ve başarılı insanların en büyük meziyeti faul|nicht|fleißig|und|erfolgreich|Menschen|die|größte|Tugend lazy|not being|hardworking|and|successful|people's|the|biggest|virtue ||||||||長所 paresseux||||||||qualité ленивый|не являющийся|трудолюбивый|и|успешный|людей|самый|великое|достоинство La plus grande qualité des personnes qui ne sont pas paresseuses, qui travaillent dur et qui réussissent. 怠け者ではない勤勉な成功者の最大の美徳 Самая большая добродетель трудолюбивых и успешных людей, которые не ленятся, Die größte Tugend von Menschen, die nicht faul, sondern fleißig und erfolgreich sind, The greatest virtue of hardworking and successful people who are not lazy

öz disiplinlerinin diğer insanlardan daha güçlü olması Selbst|ihrer Disziplin|anderen|Menschen|mehr|stark|sein self|their discipline|other|people|more|strong|to be |自分の дисциплины||||| |de leur discipline||||| собственная|дисциплины|других|людей|более|сильный|быть c'est que leur autodiscipline est plus forte que celle des autres. 自制心が人一倍強い это то, что их самодисциплина сильнее, чем у других людей, ist, dass ihre Selbstdisziplin stärker ist als die anderer Menschen, is that their self-discipline is stronger than that of other people.

ve uzun yıllar çalışarak onu daha da iyi seviyeye getirmeleri.. und|lange|Jahre|durch Arbeiten|es|noch|auf|gut|Niveau|ihr Erreichen and|long|years|by working|it|more|also|good|level|to bring |||働いて||||||持ってくること |||||||||l'amener à и|долгие|годы|работая|его|более|еще|хорошее|уровень|доведение und dass sie es durch jahrelange Arbeit noch weiter verbessern. and to improve it even further by working for many years.. и они продолжают работать над ней в течение многих лет, чтобы улучшить её ещё больше..

Diyelim ki öğrencisiniz. sagen wir|dass|Sie sind Schüler ||学生です let's say|that|you are a student скажем|что|вы студент Angenommen, Sie sind ein Student. Let's say you are a student. Предположим, вы студент.

‘ Yaaa o kadar yorgunum ki, hic film izleyesim yok. ja|das|so|ich bin müde|dass|überhaupt|Film|ich möchte schauen|nicht vorhanden oh|that|so|I am so tired|that|not at all|movie|I want to watch|I don't have ああ|||||||見たい| |||||||je veux regarder| дааа|тот|настолько|я устал|что|совсем|фильм|мне не хочется смотреть|нет ‘Oh, ich bin so müde, ich habe überhaupt keine Lust, einen Film zu schauen. ‘Oh, I'm so tired that I don't feel like watching a movie at all. ‘ Oh, je suis tellement fatigué que je n'ai même pas envie de regarder un film. ‘ Ой, я так устал, что даже не хочу смотреть фильмы.

Keşke şu an çalışacağım bir ders olsaydı da, biraz üzerine çalışıp, sonra dinlenseydim' wenn nur|dieser|jetzt|ich werde lernen|ein|Fach|es wäre|dass|ein bisschen|darauf|ich werde arbeiten|dann|ich hätte mich ausgeruht I wish|this|now|I will study|a|subject|it would be|and|a little|on it|studying|then|I would rest ||||||||||||休めたらよかったのに ||||||||||||je me repose если бы|этот|момент|я буду учить|один|предмет|был бы|и|немного|над ним|поработав|потом|я бы отдохнул J'aimerais qu'il y ait un cours sur lequel je pourrais travailler en ce moment, puis me reposer un peu. Хотелось бы, чтобы сейчас был какой-то предмет, над которым я мог бы поработать, а потом отдохнуть. Ich wünschte, es gäbe jetzt ein Fach, an dem ich arbeiten könnte, um ein wenig daran zu arbeiten und dann zu entspannen. I wish there was a subject I could study right now, so I could work on it a bit and then rest.

diyen birini hiç gördünüz mü? der sagt|eine Person|jemals|Sie haben gesehen| |||見ました| saying|someone|ever|you have seen|question particle говорящий|кого-то|никогда|вы видели|ли Avez-vous déjà vu quelqu'un dire ça? Вы когда-нибудь видели кого-то, кто так говорит? Haben Sie jemals jemanden gesehen, der so spricht? Have you ever seen someone say that?

Ya da diyelim ki arkadaşlarınızla bir kafedesiniz. ||||||Kaffee or|but|let's say|that|with your friends|a|you are in a cafe Ou disons que vous êtes dans un café avec vos amis. Или скажем, что вы находитесь в кафе с друзьями. Oder sagen wir, Sie sind mit Ihren Freunden in einem Café. Or let's say you are in a café with your friends.

O an bir arkadaşınızın ‘Keşke şu an işte olsaydım . that|moment|a|your friend’s|I wish|this|moment|at work|I were Haben Sie jemals gehört, wie ein Freund sagt: 'Ich wünschte, ich wäre jetzt bei der Arbeit. At that moment, a friend of yours says, "I wish I were at work right now." 友人が『今、仕事中だったらよかったのに』と言っているのを聞いたときだ。 В этот момент вы слышите, как один из ваших друзей говорит: 'Как бы я хотел быть сейчас на работе.

Müdürün bana verdiği binlerce detayı olan kontratlar listesini excele yazarak biraz eğlenirdim' ||||||Verträge||Excel|||hätte Spaß your boss's|to me|that he gave|thousands of|details|that have|contracts|list|to Excel|writing|a little|I would have fun Je m'amuserais un peu à écrire dans Excel la liste des contrats avec des milliers de détails que le directeur m'a donnés. マネージャーから渡された何千もの詳細な契約書のリストをエクセルで書くのが楽しかった。 Я бы немного повеселился, записывая в Excel список контрактов с тысячами деталей, которые мне дал начальник' Ich würde mich ein wenig amüsieren, indem ich die Liste der Verträge mit den tausenden von Details, die mir der Chef gegeben hat, in Excel schreibe.' I would have had some fun writing the list of contracts with thousands of details that my boss gave me in Excel.'

dediğini duydunuz mu hiç? that he said|you heard|question particle|ever Avez-vous déjà entendu ce qu'il a dit ? 君は名誉を重んじる男ではないのか? Вы когда-нибудь это слышали? ? Did you ever hear that?

Ya da her hafta başkalari televizyonda sevdigi filmleri izlerken oder|oder|jede|Woche|andere|im Fernsehen|Lieblings-|Filme|während ich schaue ||every|week|others|on TV|their favorite|movies|while watching ||||他の人|||映画|見るとき ||||les autres|||| или|же|каждую|неделю|других|по телевизору|любимые|фильмы|смотря Ou chaque semaine, pendant que d'autres regardent leurs films préférés à la télévision. あるいは毎週、他の人がテレビで好きな映画を見ているとき。 Или каждую неделю кто-то другой смотрит свои любимые фильмы по телевизору, Oder jede Woche andere Filme im Fernsehen schauen, die sie mögen. Or while others watch their favorite movies on television every week,

veya bilgisayar oyunu oynarken, oder|Computer|Spiel|während ich spiele or|computer|game|while playing |||遊んでいる |||en jouant или|компьютер|игру|играя Oder Computerspiele spielen, or while playing a computer game, или играет в компьютерные игры,

benimse bu videolar için metin yazarken çok eğlendiğimi düşünmüyorsunuzdur herhalde. ich hingegen|diese|Videos|für|Text|während ich schreibe|sehr|dass ich Spaß hatte|ihr denkt wahrscheinlich nicht| as for me|these|videos|for|text|while writing|very|I enjoyed|you probably don't think|probably 私||||||||考えていないでしょう| |||||||je m'amuse||je suppose а я|эти|видео|для|текст|пиша|очень|что я развлекался|вы|наверное denkst du wahrscheinlich nicht, dass ich beim Schreiben von Texten für diese Videos viel Spaß habe. you probably don't think that I have a lot of fun writing texts for these videos. おそらく、私がこれらのビデオのために文章を書くのが楽しかったとは思わないだろう。 вы, наверное, не думаете, что мне очень весело писать тексты для этих видео. O yüzden ‘Benim hevesim çabuk kaçıyor, hic motivasyonum yok' gibi das|deshalb|mein|Enthusiasmus|schnell|vergeht|keine|Motivation|nicht vorhanden|wie that|therefore|my|enthusiasm|quickly|it fades|no|motivation|there is not|like |||||||モチベーション|| |||||||ma motivation|| это|поэтому|мой|энтузиазм|быстро|уходит|никакой|мотивация|нет|как Deshalb sage ich Dinge wie: 'Meine Begeisterung schwindet schnell, ich habe überhaupt keine Motivation.' That's why I say things like 'My enthusiasm wanes quickly, I have no motivation.' だから、『すぐに熱が冷めてしまう、やる気が出ない』という感じなんだ。 Поэтому я говорю: «Мой энтузиазм быстро угасает, у меня нет никакой мотивации». boş ve anlamsız bahaneler ureterek kendinizi haklı çıkarmaya calismayin lütfen. leer|und|sinnlos|Ausreden|indem Sie erzeugen|sich selbst|rechtfertigen|herausbringen|versuchen|bitte empty|and|meaningless|excuses|by producing|yourself|right|to justify|don't try|please |||||||出す|| ||||en produisant||justifier||| пустые|и|бессмысленные|оправдания|вырабатывая|себя|правым|оправдывать|не старайтесь|пожалуйста 空虚で意味のない言い訳をして自分を正当化しようとしないでほしい。 Пожалуйста, не пытайтесь оправдать себя, придумывая пустые и бессмысленные отговорки. Bitte versuchen Sie nicht, sich mit leeren und sinnlosen Ausreden zu rechtfertigen. Please do not try to justify yourself by making empty and meaningless excuses.

Eğer hevesiniz yoksa ve çabuk bıkıyorsanız, bu sadece sizin suçunuz. wenn|Ihre Begeisterung|nicht vorhanden ist|und|schnell|Sie müde werden|das|nur|Ihr|Fehler if|your enthusiasm|not|and|quickly|you get bored|this|only|your|fault |||||飽きるなら||||あなたの罪 |||||||||votre faute если|ваше желание|нет|и|быстро|устаёте|это|только|ваша|вина Wenn Sie keine Lust haben und schnell gelangweilt sind, ist das nur Ihre Schuld. If you have no enthusiasm and get bored quickly, it's solely your fault. 熱意がなく、すぐに飽きてしまうなら、それは自分の責任でしかない。 Если у вас нет энтузиазма и вы быстро утомляетесь, это только ваша вина.

Öz disiplininizi yeterince geliştirememişsiniz demek ki. Selbst|Ihre Disziplin|ausreichend|Sie haben nicht entwickeln können|das bedeutet|dass self|your discipline|enough|you must not have developed|to mean|that ||十分に|できていない|| |votre autodiscipline|||| сам|вашу дисциплину|достаточно|вы|значит|что Das bedeutet, dass Sie Ihre Selbstdisziplin nicht ausreichend entwickelt haben. It seems you haven't developed your self-discipline enough. 自己鍛錬が足りない。 Значит, вы недостаточно развили свою самодисциплину.

Öz disiplini geliştirmenin tek yolu kendimiz için bir hedef koyarak kendimizi zorlamamızdır. Selbst|Disziplin|das Entwickeln|einzige|Weg|uns selbst|für|ein|Ziel|indem wir setzen|uns selbst|es ist notwendig self|discipline|of developing|only|way|for ourselves|for|a|goal|by setting|ourselves|it is to push |自己管理||||||||||することです |||||||||||devoir de se for сам|дисциплину|развития|единственный|способ|для себя|для|одной|цели|устанавливая|себя|это заставление себя Der einzige Weg, Selbstdisziplin zu entwickeln, besteht darin, sich selbst ein Ziel zu setzen und sich herauszufordern. The only way to develop self-discipline is to set a goal for ourselves and push ourselves. 自己規律を身につける唯一の方法は、自分自身に目標を設定して挑戦することだ。 Единственный способ развить самодисциплину - это ставить перед собой цель и заставлять себя.

Mesela diyelim ki, her sabah erken uyanmak için zum Beispiel|sagen wir|dass|jeden|Morgen|früh|aufwachen|um zu for example|let's say|that|every|morning|early|to wake up|in order to Nehmen wir an, dass wir jeden Morgen früh aufwachen wollen. For example, let's say that waking up early every morning... 例えば、毎朝、早起きするために、次のようなことをするとしよう。 Например, скажем, что для того, чтобы просыпаться рано каждое утро, 15 defa her 2 dakikada bir çalacak şekilde alarmı ayarlamak yerine, mal|alle|Minuten|einmal|wird klingeln|Art und Weise|den Wecker|einstellen|statt times|every|minutes|once|will ring|in a way|the alarm|to set|instead of アラームを2分おきに15回鳴らす代わりに、 вместо того, чтобы настраивать будильник на 15 раз с интервалом в 2 минуты, Anstatt den Wecker 15 Mal alle 2 Minuten klingeln zu lassen, we can set the alarm to ring just once,

yalnız bir kez çalacak şekilde alarmı ayarlayıp, nur|einmal|mal|wird klingeln|Art und Weise|den Wecker|einstellen und only|once|time|will ring|in a way|the alarm|setting アラームが一度だけ鳴るように設定する、 мы можем установить будильник так, чтобы он звонил только один раз, könnten wir den Wecker so einstellen, dass er nur einmal klingelt, and we can promise ourselves that as soon as it rings, we will get up immediately without lingering in bed.

alarm çalar çalmaz da yatakta oyalanmadan hemen kalkacağımıza dair kendimize söz verebiliriz. der Wecker|klingelt|nicht klingelt|dass|im Bett|ohne zu zögern|sofort|dass wir aufstehen werden|bezüglich|uns selbst|Versprechen|wir können geben alarm|rings|doesn't ring|and|in bed|without delaying|immediately|that we will get up|regarding|to ourselves|promise|we can give We can promise ourselves that as soon as the alarm goes off, we will get up immediately without lingering in bed. ベッドでぐずぐずせずに、目覚ましが鳴ったらすぐに起きると約束すればいい。 и пообещать себе, что как только он прозвонит, мы сразу же встанем, не задерживаясь в постели. und uns versprechen, sofort aufzustehen, ohne im Bett zu trödeln, sobald der Wecker klingelt.

2-3 hafta bunu devamlı olarak yaptıktan sonra daha zor şeylere, Wochen|das|ständig|als|nachdem ich es gemacht habe|danach|noch|schwieriger|Dingen ||||した|||| weeks|this|continuously|as|after doing|after|more|difficult|things недели|это|постоянно|как|сделав|после|более|сложным|вещам Nach 2-3 Wochen, in denen wir dies kontinuierlich gemacht haben, können wir uns schwierigeren Dingen zuwenden, After doing this continuously for 2-3 weeks, we can push ourselves to avoid harder things, これを2-3週間続けていると、物事が難しくなってくる、 После 2-3 недель постоянного выполнения этого, мы можем перейти к более сложным вещам, mesela, 1 ay içinde çok sevdiğimiz fakat bizim için zararlı herhangi bir tatlı zum Beispiel|Monat|innerhalb|sehr|die wir lieben|aber|für uns|für|schädlich|irgendein|ein|Süßigkeit for example|month|within|very|that we love|but|our|for|harmful|any|a|dessert ||||好きな||||||| ||||que nous aimons||||||| например|месяц|в течение|очень|любимых|но|нашим|для|вредным|любым|один|сладости zum Beispiel, auf eine Süßigkeit zu verzichten, die wir sehr lieben, aber die für uns schädlich ist, for example, any sweets that we love very much but are harmful to us within a month 例えば、1ヶ月でとても気に入ったデザートでも、私たちにとっては害になる。 например, избегать любимых, но вредных для нас сладостей в течение месяца.

veya yemekten uzak durmaya kendimizi zorlayabiliriz. or|food|away|from stopping|ourselves|we can force oder uns dazu zwingen, von bestimmten Lebensmitteln Abstand zu nehmen. or we can challenge ourselves to stay away from certain foods. あるいは、無理に食事を控えることもできる。 Или мы можем заставить себя воздерживаться от еды.

Bu şekilde her defasında sabah kalktığımızda soğuk duş almak gibi biraz daha zor şeyleri yapmaya this|way|every|time|morning|when we wake up|cold|shower|to take|like|a bit|more|difficult|things|to do Auf diese Weise können wir jedes Mal, wenn wir morgens aufstehen, etwas schwierigere Dinge tun, wie eine kalte Dusche nehmen. If we push ourselves to do harder things like taking a cold shower every time we wake up in the morning this way, そうすれば、朝起きるたびに、冷たいシャワーを浴びるなど、少し難しいことをしなければならない。 Таким образом, каждый раз, когда мы просыпаемся, мы можем делать что-то немного более сложное, как холодный душ.

kendimizi zorlarsak öz disiplinimiz geliştikce sigarayı birakmak için bile bu yöntemi uygulayabiliriz. uns selbst|wenn wir uns anstrengen|eigene|Disziplin|je mehr wir entwickeln|die Zigarette|aufhören|um|sogar|diese|Methode|wir können anwenden ourselves|if we push|self|our discipline|as we develop|smoking|to quit|for|even|this|method|we can apply |もし私たちが|||||やめる|||||適用できる ||||||arrêter de fumer|||||nous pouvons appliquer себя|если мы будем стараться|собственная|дисциплина|по мере того как мы развиваем|курение|бросить|для|даже|этот|метод|мы можем применять Wenn wir uns anstrengen, können wir diese Methode sogar anwenden, um mit dem Rauchen aufzuhören, während sich unsere Selbstdisziplin entwickelt. we can apply this method to quit smoking as our self-discipline improves. この方法は、自制心を養えば禁煙にも応用できる。 Если мы будем стараться, то по мере развития нашей самодисциплины мы сможем применять этот метод даже для того, чтобы бросить курить. Öz disiplinimizi bu şekilde geliştirdikçe bizim için sıkıcı işleri yapmak eigene|Disziplin|diese|Art und Weise|je mehr wir entwickeln|für uns|um|langweilige|Arbeiten|machen self|our discipline|this|way|as we develop|our|for|boring|tasks|to do ||||発展させるほど||||| ||||en développant||||| собственная|дисциплину|этот|образом|по мере того как мы развиваем|нашим|для|скучные|дела|делать Während wir unsere Selbstdisziplin auf diese Weise entwickeln, wird es für uns nicht mehr von Interesse und Motivation abhängen, langweilige Aufgaben zu erledigen. As we develop our self-discipline in this way, doing boring tasks will become easier for us. По мере того как мы развиваем нашу самодисциплину, выполнение скучных задач для нас

artık heves ve motivasyonumuza bağlı olmayacaktır. nicht mehr|Lust||Motivation|abhängig|wird nicht sein no longer|enthusiasm|and|to our motivation|dependent|it will not be |||私たちのモチベーション|| |||notre motivation|| больше не|желание|и|мотивации|зависеть|не будет はもはや、私たちの熱意とやる気にかかっている。 больше не будет зависеть от нашего энтузиазма и мотивации. Es wird nicht mehr von unserer Begeisterung und Motivation abhängen. will no longer depend on our enthusiasm and motivation.

Bu yolla işlerimize duygularımızla değil, mantığımızla yaklaşmis oluruz dieser|Weg|unsere Arbeiten|mit unseren Gefühlen|nicht|mit unserem Verstand|haben wir uns genähert|wir werden sein this|way|to our tasks|with our emotions|not|with our logic|approached|we become |方法で||||論理|アプローチする| ||||||approchons| этот|способом|нашим делам|с эмоциями|не|с разумом|подходить|мы становимся このように、私たちは感情ではなく論理で仕事に取り組む。 Таким образом, мы будем подходить к нашим делам не с эмоциями, а с логикой. Auf diese Weise nähern wir uns unseren Aufgaben nicht mit unseren Emotionen, sondern mit unserem Verstand. In this way, we will approach our tasks with logic rather than our emotions.

ve onları zamanında başlayıp zamaninda bitirmeyi öğreniriz. und|sie|rechtzeitig|beginnend|rechtzeitig|beenden|wir lernen and|them|on time|starting|on time|finishing|we learn |||||終わらせること|学びます ||||à temps||nous apprenons и|их|вовремя|начав|вовремя|заканчивать|мы учимся そして、時間通りに開始し、終了することを学ぶ。 и мы учимся начинать и заканчивать их вовремя. und wir lernen, sie rechtzeitig zu beginnen und rechtzeitig zu beenden. and we learn to start and finish them on time.

Böylece her gün meditasyon yapmaya, spor yapmaya, ya da dindar biriysek günlük ibadetlerimizi yapmaya so|jeden|Tag|Meditation|machen|Sport|machen|oder||gläubig|wenn wir eine Person sind|tägliche|unsere Gebete|machen thus|every|day|meditation|doing|sports|doing|or||religious|if we are|daily|our prayers|doing ||||||||||人であれば||私たちの礼拝| |||||||||religious|if we are religious||| таким образом|каждый|день|медитация|делать|спорт|делать|||религиозный|если мы|ежедневные|наши молитвы|делать だから私たちは毎日、瞑想をしたり、スポーツをしたり、信心深ければ毎日の祈りを捧げたりする。 Таким образом, мы можем ежедневно медитировать, заниматься спортом или, если мы религиозны, выполнять наши ежедневные молитвы, So können wir jeden Tag meditieren, Sport treiben oder, wenn wir gläubig sind, unsere täglichen Gebete verrichten. Thus, we can overcome our feelings of laziness that prevent us from meditating, exercising, or performing our daily worship if we are religious.

engel olan tembellik duygumuzun da üstesinden gelebiliriz. hinderlich|der|Faulheit|unser Gefühl|dass|überwinden|wir können obstacle|that|laziness|our feeling|also|overcoming|we can |||感情|||私たちは克服できる |||notre sentiment|||nous pouvons препятствие|которое|лень|наше чувство|тоже|преодолеть|мы можем 私たちは怠惰にも打ち勝つことができる。 и преодолевать чувство лени, которое мешает нам. Wir können auch das Gefühl der Faulheit überwinden, das uns daran hindert. We can also overcome our feelings of laziness that prevent us.

Öz disiplinimizin güçlü olmasının bize kazandırdığı ikinci bir avantaj ise, Selbst|unserer Disziplin|stark|sein|uns|der Vorteil|zweite|ein|Vorteil|jedoch self|of our discipline|strong|being|to us|that it brings|second|an|advantage|as for |||||与えてくれる|||| |notre autodiscipline||||nous apporte|||| сам|нашей дисциплины|сильный|быть|нам|принесенное|второе|преимущество||же 私たちの強い自己規律が与えてくれる第二の利点は、次のようなものだ、 Второе преимущество, которое дает нам сильная самодисциплина, Ein weiterer Vorteil, den uns unsere starke Selbstdisziplin bringt, ist, The second advantage that having strong self-discipline brings us is,

yaptığımız işin çokluğu, efektifliği ve güzel sonuçlarından dolayı wir machen|die Arbeit|die Menge|die Effektivität|und|schöne|aus den Ergebnissen|wegen our|work|abundance|effectiveness|and|beautiful|results|because of |||効果iveness|||結果から| |||efficacité|||| мы сделали|работа|множество|эффективность|и|хорошие|результаты|из-за Die Vielzahl, Effektivität und schönen Ergebnisse unserer Arbeit, due to the abundance, effectiveness, and beautiful results of the work we do なぜなら、私たちの仕事の多様性、有効性、そして良い結果があるからだ。 из-за большого объема нашей работы, ее эффективности и хороших результатов kendimiz için çalışkan bir kişi imajı çizdiğimizde, für uns|für|fleißig|ein|Person|Image|wenn wir zeichnen ourselves|for|hardworking|a|person|image|when we draw ||||||描いたとき ||||||en dessinant для себя|для|трудолюбивый|один|человек|образ|когда мы рисуем zeichnet ein Bild von uns als fleißige Person, when we project an image of ourselves as a hardworking person, 勤勉な人間というイメージを植え付けるとき、 когда мы создаем образ трудолюбивого человека для себя,

bu bizim yapmak zorunda olduğumuz işler icin,heves ve motivasyonumuzu arttıracaktır. das|unsere|machen|gezwungen|wir sind|Arbeiten|für|Begeisterung|und|unsere Motivation|wird erhöhen this|our|to do|obliged|to|tasks||enthusiasm|and|our motivation|will increase |||||||||私たちのモチベーション|上げる |||||||||notre motivation| это|наша|делать|обязан|которые|дела||желание|и|нашу мотивацию|это увеличит was unsere Begeisterung und Motivation für die Aufgaben, die wir erledigen müssen, steigern wird. this will increase our enthusiasm and motivation for the tasks we have to do. そうすることで、私たちの仕事に対する熱意とモチベーションが高まる。 это повысит наш энтузиазм и мотивацию для работы, которую мы должны выполнять. Genelde insanoğlu doğası geregi iyi özelliklere (meziyetlere) sahip olduğunu karsi taraftan duyunca im Allgemeinen|der Mensch|die Natur|aufgrund|gute|Eigenschaften|(Tugenden)|hat|dass er hat|von der anderen|Seite|wenn er hört generally|human being|nature|due to|good|traits|(virtues)|having|that he is|from the|side|when he hears ||性質|||特性||||反対||聞くと |||||caractéristiques||||||en entendant обычно|человек|природа|по необходимости|хорошие|качества|добродетели|обладающий|что он|от|другой|услышав Im Allgemeinen hört der Mensch, aus seiner Natur heraus, gerne von den guten Eigenschaften (Vorzügen) seinerseits. Generally, when humankind hears from the other side that they have good qualities (virtues) due to their nature, 一般的に、人間は相手から「自分にはもともと良い資質(徳)がある」と言われると В общем, когда человек слышит от другой стороны, что он обладает хорошими качествами (достоинствами) по своей природе,

kendini mutlu hisseder ve herhangi bir özelliğinden dolayı insanlar ona saygı gösterirse, sich selbst|glücklich|er fühlt|und|irgendein|ein|aufgrund seiner Eigenschaft|wegen|die Menschen|ihm|Respekt|sie zeigen himself|happy|he feels|and|any|a|from his characteristic|because of|people|to him|respect|they show ||||||特性||||| ||||||caractéristique||||| себя|счастливым|чувствует|и|любой|один|из-за своей особенности|из-за|люди|ему|уважение|проявляют fühlt man sich glücklich und wenn die Menschen ihm aufgrund einer seiner Eigenschaften Respekt entgegenbringen, they feel happy and if people show them respect because of any of their qualities, もし彼が幸福を感じ、人々が彼の資質のいずれかによって彼を尊敬するならば、 он чувствует себя счастливым, и если люди уважают его за какую-либо его черту,

o zaman elinden geldigince o itibarı korumaya calisir. dann|Zeit|aus seiner Hand|so viel wie möglich|dieser|diesen Ruf|zu bewahren|er bemüht sich that|time|from his hand|as much as possible|that|reputation|to protect| |||できる限り|||守ること|働く |||||||s'efforcera тогда|время|из его рук|насколько возможно|этот|репутацию|сохранить|старается dann versucht er, diesen Ruf so gut wie möglich zu bewahren. then they try their best to maintain that reputation. ならば、彼はその評判をできる限り守ろうとするだろう。 то он старается сохранить этот авторитет изо всех сил. Kendinizi düşünün. sich selbst|denken Sie yourself|think себя|подумайте Denken Sie an sich selbst. Think of yourself. 自分自身について考えてみよう。 Подумайте о себе.

Diyelim ki, bir çok kişi sizi ‘ çok iyi sır tutan' biri olarak biliyor sagen wir|dass|viele|sehr|Menschen|Sie|sehr|gut|Geheimnis|haltend|jemand|als|sie wissen let's say|that|a|many|people|you|very|good|secret|keeper|one|as|they know ||||||||秘密|守る||| ||||||||secret|||| скажем|что|много|очень|людей|вас|очень|хорошим|секрет|держащим|человеком|как|знают Angenommen, viele Leute kennen Sie als jemanden, der 'sehr gut Geheimnisse bewahrt'. Let's say that many people know you as someone who 'keeps a secret very well' 例えば、あなたのことを『秘密をよく守る人』として多くの人が知っているとしよう。 Предположим, что многие люди знают вас как 'человека, который хорошо хранит секреты'.

ve birkaç kez size ‘helal olsun sana, gerçekten de ser verip sır vermeyen birisin' demişler. und|einige|Male|Ihnen|Lob|sei|dir|wirklich|auch|ernst|gebend|Geheimnis|nicht gebend|du bist jemand|sie haben gesagt and|a few|times|to you|congratulations|may it be|to you|really|also|to give|giving|secret|not giving|you are a person|they have said ||||||||||与え|||人| |||||||||série||||| и|несколько|раз|вам|халал|будет|тебе|действительно|тоже|давать|и не давать|секрет|не дающий|ты человек| und haben Ihnen mehrmals gesagt: 'Respekt, du bist wirklich jemand, der sein Wort hält und kein Geheimnis verrät.' and a few times they have said to you, 'Well done, you are truly someone who doesn't reveal secrets.' と何度か言われた。 и несколько раз говорили вам: 'молодец, ты действительно человек, который не предает ни секретов, ни доверия'.

Bu neye sebep olacak? das|was|Ursache|wird sein this|to what|cause|will be это|чему|причина|будет Was wird das bewirken? What will this cause? К чему это приведет?

Siz buna benzer iltifatları duymaktan zamanla daha çok hoşlanacak, Sie|das|ähnliche|Komplimente|hören|mit der Zeit|mehr|sehr|werden gefallen you|to this|similar|compliments|from hearing|over time|more|very|will like ||||||||好きになる ||||||||aimerez вы|этому|подобные|комплименты|слышать|со временем|более|очень|будете нравиться Sie werden im Laufe der Zeit immer mehr Freude daran haben, solche Komplimente zu hören, You will gradually enjoy hearing compliments like this more, 時間が経てば経つほど、このような賛辞を聞くのが好きになっていくだろう、 Со временем вам будет все больше нравиться слышать подобные комплименты,

bu konudaki itibarınızı kaybetmemek ve hep sizi bildikleri kişi olarak kalmanız için dies|in Bezug auf|Ihren Ruf|nicht verlieren|und|immer|Sie|wie sie Sie kennen|Person|als|Ihr Verbleib| this|in this matter|your reputation|not losing|and|always|you|they know|person|as|your staying|for ||あなたの評判||||||||いる| |||||||ils vous connaissent|||rester| это|в этом вопросе|вашу репутацию|не потерять|и|всегда|вас|как они вас знают|человек|как|оставаться| um Ihren Ruf in dieser Hinsicht nicht zu verlieren und immer die Person zu bleiben, die sie kennen. to not lose your reputation in this matter and to always remain the person they know そうすることで、あなたの評判を落とすことなく、彼らがいつも知っているあなたであり続けることができる。 чтобы не потерять свою репутацию в этом вопросе и оставаться тем человеком, которого они знают.

o kişilerin sırlarına hassasiyetle yaklaşacaksınız. die|Personen|Geheimnisse|sensibel|ihr werdet euch nähern those|people's|secrets|with sensitivity|you will approach ||秘密に|慎重に| |||sensibilité| те|людей|секретам|с осторожностью|вы подойдете Sie werden sensibel mit den Geheimnissen dieser Personen umgehen. You will approach the secrets of those people with sensitivity. その人たちの秘密に敏感になる。 вы будете подходить к секретам этих людей с осторожностью.

Aynı şey ‘Çalışkan , gayretli‘ vs. gibi sözler için de geçerli. dasselbe|Ding|fleißig|bemüht|usw|wie|Worte|für|auch|gültig same|thing|hardworking|diligent|etc|like|words|for|also|valid |||努力している|||||| |||diligent|||||| то же|самое|трудолюбивый|старательный|и тд|как|слова|для|тоже|актуально Das Gleiche gilt für Worte wie ‚fleißig, bemüht‘ usw. The same thing applies to words like 'diligent,' 'hardworking,' etc. То же самое касается слов, таких как «трудолюбивый», «старательный» и т.д.

Kisacasi siz öz disiplininizi geliştirip, kurz gesagt|ihr|eigene|Disziplin|entwickeln in short|you|self|your discipline|by developing ||||向上させ ||||développez короче говоря|вы|самодисциплину|вашу дисциплину|развивая Kurz gesagt, wenn Sie Ihre Selbstdisziplin entwickeln, In short, you will develop your self-discipline, Короче говоря, если вы сможете развить свою самодисциплину,

daha kısa zamanda daha çok verimli çalışarak daha iyi sonuçlar elde edebilirseniz, mehr|kurze|Zeit|mehr|sehr|effizient|arbeiten|bessere|gute|Ergebnisse|erreichen|ihr könnt more|short|time|more|efficient|working|by working|better|good|results|obtain|if you can |||||効率的に|||||| |||||||||||vous pouvez более|короткий|времени|более|много|эффективно|работая|более|хорошие|результаты|полученные|если вы сможете können Sie in kürzerer Zeit effizienter arbeiten und bessere Ergebnisse erzielen, if you can work more efficiently in a shorter time and achieve better results, работая более эффективно за более короткое время, вы сможете добиться лучших результатов.

etrafınızdakilerin, iş arkadaşlarınızın veya müdürünüzün gözünde çalışkan biri olarak itibar kazanacaksınız. die um Sie herum|Arbeit|Ihre Freunde|oder|Ihr Chef|in den Augen|fleißig|jemand|als|Ruf|Sie werden gewinnen those around you|work|your friends|or|your boss|in the eyes of|hardworking|person|as|reputation|you will gain あなたの周りの人々の||||あなたの上司の|目の前で||||| ceux qui vous entour|||||||||réputation| окружающими вас|работа|ваших друзей|или|вашего начальника|в глазах|трудолюбивый|человек|как|репутация|вы заработаете Sie werden in den Augen Ihrer Umgebung, Ihrer Kollegen oder Ihres Chefs den Ruf eines fleißigen Arbeitnehmers erlangen. you will gain a reputation as a hardworking person in the eyes of those around you, your colleagues, or your manager. Вы заработаете репутацию трудолюбивого человека в глазах окружающих, ваших коллег или начальника.

Sizi böyle biri olarak tanıdıklarındaysa, işiniz bayagi kolaylaşacaktır. Sie|so|jemand|als|wenn sie Sie so kennenlernen|Ihre Arbeit|ziemlich|wird einfacher werden you|such|person|as|when they know you as|your work|quite|it will become easier ||||知り合いがそうなら||かなり| |||||||deviendra plus facile вас|таким|человеком|как|если они вас узнают|ваша работа|довольно|станет легче Wenn sie Sie als solche Person kennenlernen, wird Ihre Arbeit erheblich einfacher. Once they know you as such a person, your job will become much easier. Когда вас узнают как такого человека, ваша работа станет значительно легче.

Çünkü siz artık işinizi hem de, yaratmis oldugunuz bu itibarı korumak icin yapacaksınız denn|Sie|jetzt|Ihre Arbeit|||geschaffen|den Sie haben|diesen|Ruf|bewahren||Sie werden machen because|you|now|your work|||created|that you have|this|reputation|to protect|in order to|you will do ||||||作った||||||する |||||||vous avez créé||||| потому что|вы|уже|вашу работу|||созданную|вами|эту|репутацию|сохранить|для|вы будете делать Denn Sie werden Ihre Arbeit nun auch ausführen, um den Ruf, den Sie geschaffen haben, zu bewahren. Because you will now do your job to maintain the reputation you have created. Потому что теперь вы будете выполнять свою работу, чтобы сохранить эту репутацию. ve bu sizin motivasyonunuz olacak.. und|dies|Ihre|Motivation|wird |||やる気| and|this|your|motivation|it will be и|это|ваша|мотивация| Und das wird Ihre Motivation sein.. And this will be your motivation. И это станет вашей мотивацией.

Yani hem güçlü bir öz disiplininiz hem de yeterli motivasyonunuz olacaktır. also|sowohl|starke|eine|Selbst|Disziplin|sowohl|auch|ausreichende|Motivation|wird sein so|both|strong|a|self|your discipline|both|also|sufficient|your motivation|will be |||||あなたの自己管理||||| |||||votre autodiscipline||||| значит|и|сильный|один|сам|ваша дисциплина|и|тоже|достаточная|ваша мотивация|будет Das bedeutet, dass Sie sowohl eine starke Selbstdisziplin als auch ausreichende Motivation haben werden. So you will have both strong self-discipline and sufficient motivation. だから、強い自己規律と十分なモチベーションの両方を持つことができる。 То есть у вас будет как сильная самодисциплина, так и достаточная мотивация.

Böylece yaptığınız işler size daha az sıkıcı gelecek ve iş yapma hızınız da artacaktır. dadurch|die Sie machen|Arbeiten|Ihnen|weniger|langweilig|langweilig|wird erscheinen|und|Arbeit|machen|Geschwindigkeit|auch|wird steigen thus|the work you do|jobs|to you|more|less|boring|will seem|and|work|doing|your speed|also|will increase |||||||||||スピード|| |||||||||||votre vitesse|| таким образом|ваша работа|дела|вам|более|менее|скучными|будет казаться|и|работа|выполнения|ваша скорость|тоже|увеличится So werden die Aufgaben, die Sie erledigen, weniger langweilig erscheinen und Ihre Arbeitsgeschwindigkeit wird ebenfalls steigen. Thus, the work you do will seem less tedious to you, and your work speed will also increase. こうして、あなたの仕事は退屈しなくなり、仕事のスピードも上がる。 Таким образом, выполняемая вами работа будет казаться менее скучной, и ваша скорость выполнения задач также увеличится. Öz disiplininizi daha da güçlendirmek, aynı zamanda hayat kalitenizi daha da arttırmak için Selbst|Ihre Disziplin|noch|auch|stärken|gleichzeitig|auch|Leben|Ihre Qualität|noch|auch|erhöhen|um self|your discipline|more|also|to strengthen|same|at the same time|life|your quality|more|also|to increase|in order to ||||||||質|||| ||||renforcer||||votre qualité de vie|||| сам|вашу дисциплину|более|тоже|укрепить|одновременно|также|жизнь|ваше качество|более|тоже|повысить|для того чтобы Um Ihre Selbstdisziplin weiter zu stärken und gleichzeitig Ihre Lebensqualität zu erhöhen, To further strengthen your self-discipline while also improving your quality of life, 自己規律をさらに強化し、同時に生活の質を向上させる。 Чтобы еще больше укрепить свою самодисциплину и одновременно повысить качество своей жизни, para biriktirmeyi öğrenmelisiniz. Geld|sparen|Sie sollten lernen money|to save|you must learn ||学ぶべきです |épargner| деньги|сбережение|вы должны научиться sollten Sie lernen, Geld zu sparen. you should learn to save money. お金を貯めることを学ばなければならない。 вам следует научиться экономить деньги. ‘Aldığım maaş belli, o kadarcik maaşla ben nasıl para biriktireyim?' dediğinizi duyar gibiyim. ich bekomme|Gehalt|klar|das|nur|mit Gehalt|ich|wie|Geld|ich kann sparen|dass Sie gesagt haben|ich höre|ich bin mir sicher my|salary|clear|that|just|with salary|I|how|money|I can save|you said|I hear|I am like ||||少し|||||貯める|おっしゃっているのを||ような |||||||||je vais économiser||| я получаю|зарплата|известна|та|лишь|с зарплатой|я|как|деньги|я могу сэкономить|вы сказали|слышу|я как будто "Ich kann euch hören, wie ihr sagt: 'Mein Gehalt ist klar, wie soll ich mit diesem Gehalt sparen?'"},{ 'I can hear you saying, 'My salary is fixed; how can I save any money with such a small salary?'. 給料は決まっているのに、こんな少ない給料でどうやって節約するんだ」という声が聞こえてきそうだ。 «Я слышу, как вы говорите: 'Моя зарплата известна, как я могу с такой зарплатой откладывать деньги?'»

Para biriktirebilmeniz için illaki gelirinizin yuksek olması gerekmez. Geld|Sie können sparen|um|unbedingt|Ihr Einkommen|hoch|sein|es ist nicht notwendig money|your ability to save|for|necessarily|your income|high|to be|it is not necessary |貯めることができる||||高い||必要ない ||||vos revenus||| деньги|ваша возможность сэкономить|для|обязательно|ваш доход|высокий|быть|не обязательно Sie müssen nicht unbedingt ein hohes Einkommen haben, um Geld zu sparen. You don't necessarily need to have a high income to save money. Чтобы откладывать деньги, не обязательно иметь высокий доход.

Önce gelirinizin sadece %1-ini bir kenara atmakla başlayıp, bunu daha sonra %10'a kadar çıkarabilirsiniz. zuerst|Ihr Einkommen|nur|1%|ein|zur Seite|mit dem Sparen|und anfangen|dies|später|dann|bis zu 10%|bis|Sie können erhöhen first|your income|only|1% of it|a|aside|by putting|starting|this|more|later|to 10%|until|you can increase |||||||||||||上げることができます |||||||||||||vous pouvez augmenter сначала|ваш доход|только|1%|один|в сторону|откладывая|начиная|это|позже|затем|до 10%|до|вы можете увеличить You can start by setting aside just 1% of your income and then gradually increase it to 10%. まずは収入の1%を積み立てることから始め、その後10%まで増やすこともできる。 Вы можете начать с того, чтобы откладывать всего лишь 1% от вашего дохода, а затем увеличить эту сумму до 10%.

Diyelim ki, 1600 lira maaş alıyorsunuz ve bu miktar, ailenizin aylık harcamasına zar zor yetiyor. sagen wir|dass|Lira|Gehalt|Sie bekommen|und|dieser|Betrag|Ihrer Familie|monatlichen|Ausgaben|kaum|schwer|es reicht let's say|that|lira|salary|you are receiving|and|this|amount|your family's|monthly|expenses|barely|hard|it is enough ||||受け取っています|||||||さえ|| ||||||||votre famille|mensuelle|||| скажем|что|лир|зарплата|вы получаете|и|эта|сумма|вашей семьи|ежемесячный|расходам|едва|трудно|хватает Nehmen wir an, Sie erhalten ein Gehalt von 1600 TL und dieser Betrag reicht kaum für die monatlichen Ausgaben Ihrer Familie. Let's say you earn 1600 lira, and this amount barely covers your family's monthly expenses. 例えば、あなたが1600TLの給料を受け取っていて、この金額で家族の毎月の支出を賄うのがやっとだとしよう。 Предположим, вы получаете 1600 лир зарплаты, и этой суммы едва хватает на ежемесячные расходы вашей семьи.

Mesela, yarın müdürünüz size ‘Şirketimizin durumu çok kötü. Bu yüzden maaşları düşürmek zorundayiz. zum Beispiel|morgen|Ihr Chef|Ihnen|unserer Firma|Situation|sehr|schlecht|das|deshalb|die Gehälter|senken|wir müssen for example|tomorrow|your boss|to you|our company's|situation|very|bad|this|reason|salaries|to lower|we have to ||あなたの上司||私たちの会社の|||||||下げる| ||votre directeur|||||||||| например|завтра|ваш директор|вам|нашей компании|ситуация|очень|плохая|это|поэтому|зарплаты|снижать|мы должны Zum Beispiel wird Ihr Chef Ihnen morgen sagen: 'Die Situation unseres Unternehmens ist sehr schlecht. Deshalb müssen wir die Gehälter senken. For example, tomorrow your manager says to you, 'The situation in our company is very bad. Therefore, we have to reduce salaries. 例えば、明日上司から『会社の状況が非常に悪いので、給料を下げなければならない』と言われるだろう。 Например, завтра ваш директор скажет вам: 'Ситуация в нашей компании очень плохая. Поэтому мы вынуждены снизить зарплаты.

Bundan sonraki aylık maaşın 1600 lira yerine %10 daha az, yani 1440 lira olacak.' dedi. von jetzt an|nächsten|monatlichen|dein Gehalt|Lira|statt|mehr|weniger|also|Lira|wird sein|er sagte from this|next|monthly|your salary|lira|instead of|more|less|that is|lira|will be|he/she said с этого|следующего|месячного|зарплата|лир|вместо|еще|меньше|то есть|лир|будет|он сказал Ihr nächstes Monatsgehalt wird anstelle von 1600 Lira 10 % weniger, also 1440 Lira betragen.' The next month's salary will be 10% less than 1600 lira, which means it will be 1440 lira.' С вашей следующей месячной зарплатой будет 1440 лир вместо 1600 лир, то есть на 10% меньше.'

Simdi, o 160 lira yüzünden açlıktan ölecek misiniz? jetzt|das|Lira|wegen|vor Hunger|wird sterben|werden Sie ||||||ですか now|that|lira|because of|from hunger|will die|will you теперь|тот|лир|из-за|от голода|умрет|вы Werdet ihr jetzt wegen dieser 160 Lira verhungern? Now, are you going to die of hunger because of those 160 lira? その160リラのために餓死するのか? Теперь, из-за этих 160 лир, вы умрете с голоду?

Günümüzde iş bulmanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. heutzutage|Arbeit|finden|wie|viel|schwer|dass es ist|wir alle|wir wissen nowadays|job|finding|how|much|difficult|that it is|all of us|we know ||仕事|||||| ||trouver un emploi|||||| в настоящее время|работа|найти|как|насколько|трудно|это|все мы|знаем Wir alle wissen, wie schwierig es heutzutage ist, einen Job zu finden. We all know how difficult it is to find a job these days. 今日、仕事を見つけるのがいかに難しいかは誰もが知っている。 Мы все знаем, как трудно найти работу в наши дни.

O yüzden büyük ihtimalle, bir çoğumuz işten ayrılıp yeni bir iş arayışına girmeyi düşünmeyecektir. das|deshalb|groß|wahrscheinlich|ein|die meisten von uns|von der Arbeit|und kündigen|neue|eine|Arbeit|auf der Suche|zu beginnen|wird nicht denken that|therefore|big|probably|a|most of us|from work|quitting|new|a|job|search for|to enter|will probably not think |||||||||||探し|入ること|考えないでしょう |||||||||||||will not think это|поэтому|большой|вероятно|один|большинство из нас|с работы|уволившись|новую|одну|работу|поиске|вступить|не будет думать Deshalb werden wahrscheinlich viele von uns nicht daran denken, ihren Job zu kündigen und auf Jobsuche zu gehen. That's why most likely, many of us won't think about quitting our job and looking for a new one. そのため、ほとんどの人は仕事を辞めて新しい仕事を探そうとは思わないだろう。 Поэтому, скорее всего, многие из нас не подумают о том, чтобы уйти с работы и начать искать новую. Tabi ki, 1600 lirayla ailenizi nasıl geçindirmeye çalıştıysanız, natürlich|dass|mit Lira|Ihre Familie|wie|zu ernähren|Sie gearbeitet haben of course|that|with lira|your family|how|to make a living|you tried |||家族を||養う|働いていたら ||avec 1600 livres|||| конечно|что|лирами|вашу семью|как|содержать|вы старались Natürlich werden Sie, wie Sie mit 1600 Lira versucht haben, Ihre Familie zu ernähren, Of course, just as you tried to support your family with 1600 liras, もちろん、1600リラでどうやって家族を養おうとしたのか、 Конечно, как вы пытались прокормить свою семью на 1600 лир,

bundan sonra da 1440 lirayla geçinmeyi bir şekilde başarmaya calisacaksiniz. danach|später|dass|mit Lira|zu leben|ein|auf eine Weise|zu schaffen| from this|after|also|with lira|to make a living|a|way|to succeed| |||||||成功する|働くでしょう |||||||réussir à| после этого|затем|тоже|лирами|жить|одним|образом|добиться| auch weiterhin versuchen, mit 1440 Lira über die Runden zu kommen. you will somehow manage to live on 1440 liras from now on. これからは何とか1440リラで生活できるように努力するんだ。 так и теперь вам придется как-то справляться с 1440 лирами.

Başka çareniz olmadığı icin de başa gelen çekilir diyeceksiniz. keine|Ihre Wahl|dass es nicht gibt||auch|was kommt|das|man muss es ertragen|Sie werden sagen another|your option|not being||also|to the head|that comes|it is endured|you will say |||||頭に|||言います |||||la tête||| другой|у вас нет выбора|не имея||тоже|с головой|что пришло|терпится|вы скажете Da Sie keine andere Wahl haben, werden Sie sagen, was kommt, das kommt. Since you have no other choice, you will say that what comes, comes. 他に選択肢がないのだから、来るものは拒まずだ。 Поскольку у вас нет другого выбора, вы скажете: "Что пришло, то и пришло."

Yani istersek biz de az olan gelirimizin bile %10'unu bir kenara atarak para biriktirebiliriz. also|wenn wir wollen|wir|auch|wenig|vorhandenes|unser Einkommen|sogar|10% davon|ein|zur Seite|indem wir weglegen|Geld|wir können sparen so|if we want|we|also|little|that is|our income|even|10% of it|a|aside|by putting|money|we can save ||||||収入|||||||貯金する |||||||||||||épargner то есть|если мы захотим|мы|тоже|малый|имеющийся|нашего дохода|даже|10 процентов|один|в сторону|откладывая|деньги|мы можем накопить Das heißt, wenn wir wollen, können wir sogar 10 % unseres geringen Einkommens beiseitelegen und Geld sparen. So if we want, we can save even 10% of our limited income. つまり、やろうと思えば、わずかな収入の10%でも積み立てれば、お金を貯めることができるのだ。 То есть, если мы захотим, мы можем откладывать даже 10% нашего небольшого дохода, чтобы сэкономить деньги.

Bunun için İllaki mudurun maaşımızı dusurmesine veya kendi işinizse satışların azalmasına gerek yok degil mi? dafür|für|unbedingt|des Direktors|unser Gehalt|dass er senkt|oder|eigenes|wenn es Ihr Geschäft ist|die Verkäufe|dass sie sinken|notwendig|nicht|nicht|oder for this|in order to|necessarily|the boss's|our salary|to decrease|or|your own|if it's your business|sales|to decrease|necessary|not|isn't|question particle ||||給料||||あなたの仕事なら|売上|減少|||ない| ||||||||votre travail|ventes||||| для этого|для|обязательно|директора|нашу зарплату|снижение|или|собственный|если это ваш бизнес|продажи|снижение|нужно|нет||ли Dafür muss es nicht unbedingt notwendig sein, dass der Direktor unser Gehalt senkt oder dass, wenn es Ihr eigenes Geschäft ist, die Verkäufe zurückgehen, oder? For this, it is not necessary for the boss to lower our salary or for your own business to see a decrease in sales, right? 経営者が給料を減らしたり、自分のビジネスなら売上を減らしたりする必要はないでしょう? Для этого не обязательно, чтобы директор снизил нашу зарплату или чтобы в вашем бизнесе снизились продажи, верно?

Çoğumuz bu miktari azimsayip, aylık 160 lira biriktirmekle ne yapabilirim ki diye dusunebilir. die meisten von uns|diese|Menge|indem wir sie als wenig erachten|monatlich|Lira|mit dem Sparen|was|ich kann tun|dass|um zu|denken most of us|this|amount|by considering it small|monthly|lira|by saving|what|I can do|that|by saying|I can think ||量|||||||||考えられる |||considérant|||||||| большинство из нас|эту|сумму|недооценив|ежемесячно|лир|накоплением|что|я могу сделать|что|чтобы| Die meisten von uns könnten diesen Betrag als gering ansehen und sich fragen, was ich mit 160 Lira im Monat sparen kann. Most of us might underestimate this amount and think, what can I do by saving 160 lira a month? 私たちの多くはこの金額を過小評価し、月160リラの節約で何ができるのだろうと考えるかもしれない。 Многие из нас могут считать эту сумму незначительной и думать: "Что я могу сделать, откладывая 160 лир в месяц?"

O zaman şöyle bir soru sorayım ben size. das|dann|so|eine|Frage|ich stelle|ich|Ihnen that|time|like this|a|question|let me ask|I|you это|тогда|вот так|один|вопрос|я спрошу|я|вам Dann stelle ich Ihnen mal eine Frage. Then let me ask you a question. では質問させてください。 Тогда позвольте мне задать вам такой вопрос.

0 mı büyük yoksa 160mı? Fragepartikel|groß|oder|160 question particle|bigger|or|160 ли|большой|или|ли Ist 0 größer oder 160? Is 0 greater or is it 160? 0が大きいか、160が大きいか? Что больше, 0 или 160?

Tabiki de 160. natürlich|auch of course|also конечно|же Natürlich 160. Of course, it's 160. Конечно, 160.

En kotu senaryoda hayat şartlarınız veya kariyerinizde onunuzdeki 5 sene içerisinde hiçbir gelişme, das|schlechteste|Szenario|Leben|Ihre Bedingungen|oder|in Ihrer Karriere|in den nächsten|Jahre|innerhalb|keine|Entwicklung the|worst|scenario|life|your conditions|or|in your career|in the next|years|within|no|development ||||あなたの条件||あなたのキャリアで|あなたの前にある|||| ||||||votre carrière||||| самый|плохой|сценарий|жизнь|ваши условия|или|в вашей карьере|в следующем|лет|в течение|никакого|развития Im schlimmsten Fall gibt es in den nächsten 5 Jahren in Ihrem Leben oder Ihrer Karriere keine Entwicklung, In the worst-case scenario, there will be no development in your living conditions or career in the next 5 years, 最悪の場合、今後5年間は生活環境もキャリアも改善されない、 В худшем случае, если в ваших жизненных условиях или карьере в течение следующих 5 лет не будет никаких изменений,

, maas zammi veya gelirinizin bir şekilde artması vs. gibi bir durum olmasa bile Gehalt|Erhöhung|oder|Ihr Einkommen|eine|Art und Weise|Anstieg|usw|wie|eine|Situation|auch wenn nicht|sogar salary|raise|or|your income|a|way|increase|etc|like|a|situation|even if not|still 給料|||||||||||| |situation||||||||||| зарплата|повышение|или|ваш доход|какой-то|образом|увеличение|и тд|как|какой-то|ситуация|не было бы|даже , keine Gehaltserhöhung oder eine Art von Einkommenssteigerung usw. even if there is no situation like a salary increase or any increase in your income. 昇給がなくても、何らかの形で収入が増えるなどしても。 , повышения зарплаты или увеличения вашего дохода и т.д.

o zaman bir kenarda birikmiş 9600 liranız olacak. |||on the side|saved|| Dann werden Sie 9600 Lira auf der Seite haben. then you will have 9,600 liras saved on the side. тогда у вас будет 9600 лир, отложенных в стороне. Kenarda birikmiş bir paraninizin olması kendinizi daha rahat ve guvendehissetmenizi saglayacak. |||your money||||||feeling safe|will ensure Ein Erspartes auf der Seite zu haben, wird Ihnen helfen, sich sicherer und entspannter zu fühlen. Having some savings on the side will make you feel more relaxed and secure. 貯蓄があれば、より快適で安全な生活を送ることができる。 Наличие отложенных денег позволит вам чувствовать себя более комфортно и безопасно.

Sizi yeni bir şeyler yapma konusunda motive edecek, |||||about|| Es wird Sie motivieren, neue Dinge zu tun, It will motivate you to try new things, 何か新しいことをしようという意欲が湧いてくる、 Это будет мотивировать вас делать что-то новое,

bir yerlere para yatırmak veya birileriyle ortak olup küçük bir girişim yapma şansınız olacak. |||||with someone|partner|being|||venture||your chance| Sie werden die Möglichkeit haben, Geld zu investieren oder mit jemandem zusammenzuarbeiten, um ein kleines Unternehmen zu gründen. you will have the opportunity to invest in something or partner with someone to start a small venture. どこかにお金を投資したり、誰かと組んで小さなベンチャー企業を作ったりするチャンスがあるだろう。 у вас будет возможность инвестировать деньги или объединиться с кем-то для создания небольшого бизнеса. Üstelik bu yatırımı yaptığınızda size daha önce riskli gorunen şeyler o kadar da riskli gelmeyecek. außerdem|diese|Investition|wenn Sie gemacht haben|Ihnen|mehr|vorher|riskant|aussehend|Dinge|das|so|dass|riskant|nicht erscheinen wird moreover|this|investment|when you make|to you|more|previously|risky|seeming|things|that|so|also|risky|will not seem |||したとき||||リスクのある||||||リスクがある| ||||||||apparaissant|||||| более того|это|инвестицию|когда вы сделаете|вам|более|раньше|рискованными|казавшимися|вещи|те|настолько|тоже|рискованными|не будут казаться Außerdem werden die Dinge, die Ihnen zuvor riskant erschienen, nicht mehr so riskant erscheinen, wenn Sie diese Investition tätigen. Moreover, when you make this investment, things that seemed risky to you before won't seem so risky anymore. さらに、この投資をすることで、以前はリスキーに思えたことも、それほどリスキーに思えなくなる。 Более того, когда вы сделаете эту инвестицию, вещи, которые раньше казались вам рискованными, уже не будут казаться такими рискованными. Çünkü siz artık aylik 1440 liraya alışmış olacaksınız ve sizin için o 9600 lira ek bir para. weil|Sie|mittlerweile|monatlich|Lira|gewöhnt|werden Sie sein|und|Ihr|für|das|Lira|zusätzlich|ein|Geld because|you|already|monthly|to lira|used|you will be|and|your|for|that|lira|extra|a|money |||月額||慣れている||||||||| |||mensuel||||||||||| потому что|вы|уже|ежемесячной|лире|привыкли|будете|и|ваши|для|те|лир|дополнительными|деньгами| Denn Sie werden sich bereits an 1440 Lira pro Monat gewöhnt haben, und für Sie sind das 9600 Lira zusätzliches Geld. Because you will have gotten used to 1440 lira per month, and that 9600 lira will be extra money for you. 月1440リラに慣れているあなたにとって、9600リラは追加料金だからだ。 Потому что вы уже привыкнете к 1440 лир в месяц, и для вас эти 9600 лир будут дополнительными деньгами.

Hem de kendi paranız, auch|auch|eigenes|Ihr Geld |||お金 also|too|own|your money также|тоже|свои|деньги Und das ist Ihr eigenes Geld, And it's your own money, 自分のお金だ、 Причем это ваши собственные деньги,

hiç kimseden ödünç almadığınız, kredi çekmeden biriktirdiğiniz bir para. nie|von niemandem|geliehen|dass Sie nicht genommen haben|Kredit|ohne zu ziehen|dass Sie gespart haben|ein|Geld never|from anyone|borrowed|that you have not taken|loan|without taking|that you have saved|a|money ||借りる|||借りる||| |||vous n'avez pas empr||||| никогда|ни у кого|в долг|не взятые|кредит|не взятые|накопленные|деньги| Geld, das Sie ohne Kreditaufnahme oder von niemandem geliehen haben. money that you didn't borrow from anyone, that you saved without taking out a loan. 誰からも借りていないお金、ローンを組まずに貯めたお金。 деньги, которые вы накопили, не занимая у кого-либо и не беря кредит.

Aslinda onu kaybetmenizle bir kenarda durmasının herhangi bir farkı yok. |ihn|mit dem Verlieren|ein|am Rand|das Stehen|irgendein|ein|Unterschied|nicht vorhanden |it|losing it|a|aside|its staying|any|a|difference|not 実際||失うこと||||||| ||le fait de perdre||||||| |его|потерей|одно|в стороне|его нахождением|любое|одно|разница|нет Tatsächlich macht es keinen Unterschied, ob Sie ihn verlieren oder ob er an der Seite steht. Actually, there's no difference between losing it and having it sit on the side. 実際、彼を失っても、ただ傍観していても違いはない。 На самом деле, нет никакой разницы между тем, чтобы потерять его, и тем, чтобы он стоял в стороне.

Ama size daha kaliteli bir yasam şansı yaratan bir para. aber|Ihnen|eine|qualitativ|eine|Leben|Chance|schaffend|ein|Geld |||||||創造する|| but|to you|more|quality|a|life|chance|creating|a|money но|вам|более|качественной|одной|жизни|возможности|создающей|один|деньги Aber es ist Geld, das Ihnen die Chance auf ein besseres Leben gibt. But it's money that creates a chance for you to have a better quality of life. Но это деньги, которые создают вам шанс на более качественную жизнь.

Öz disiplinle elde ettiğimiz birçok şey zamanla alışkanlığa dönüşür ve hayatımızı daha da kolaylaştırır. Selbst|mit Disziplin|erlangt|das wir erlangt haben|viele|Dinge|mit der Zeit|zur Gewohnheit|es wird|und|unser Leben|noch|auch|es erleichtert self|with discipline|obtained|that we have|many|things|over time|habit|it turns|and|our life|more|also|it makes easier |||||||習慣||||||楽にする |||||||||||||facilite сам|с дисциплиной|полученные|нами|многие|вещи|со временем|привычкой|превращаются|и|нашу жизнь|более|также|упрощают Viele Dinge, die wir mit Selbstdisziplin erreichen, werden im Laufe der Zeit zur Gewohnheit und erleichtern unser Leben. Many things we achieve with self-discipline turn into habits over time and make our lives easier. 自己鍛錬によって達成したことの多くは、時間の経過とともに習慣となり、私たちの生活をより快適なものにしてくれる。 Многие вещи, которые мы достигаем с помощью самодисциплины, со временем становятся привычкой и упрощают нашу жизнь.

Kısacası öz disiplinimizi geliştirmekle zamanimizi daha kaliteli kullanmak kendimiz için kurz gesagt|Selbst|unsere Disziplin|mit der Verbesserung|unsere Zeit|noch|qualitativ|nutzen|für uns| in short|self|our discipline|by developing|our time|more|quality|using|for ourselves| |||向上させること|私たちの時間||||| ||||notre temps||||| короче говоря|сам|нашу дисциплину|развивая|наше время|более|качественно|использовать|для себя| Kurz gesagt, indem wir unsere Selbstdisziplin entwickeln, nutzen wir unsere Zeit qualitativ hochwertiger für uns selbst. In short, improving our self-discipline can enable us to use our time more qualitatively for ourselves Короче говоря, развивая нашу самодисциплину, мы используем наше время более качественно для себя.

veya çocuklarımız için tamamen farklı bir gelecek oluşturmamızı sağlayabilir.. oder|unsere Kinder|für|völlig|anders|eine|Zukunft|uns ermöglichen|kann or|our children|for|completely|different|a|future|to create for us|it can enable |||||||作ること|提供できる |||||||de créer| или|наши дети|для|совершенно|другой|один|будущее|чтобы мы создали|может обеспечить oder es kann uns ermöglichen, eine völlig andere Zukunft für unsere Kinder zu schaffen.. or for our children, creating a completely different future... или может позволить нам создать совершенно другое будущее для наших детей..

Sunu unutmayın, dies|vergesst nicht this|don't forget プレゼンテーション| notre| это|не забывайте Vergessen Sie nicht, Do not forget this, Не забывайте,

, bugun bizi biz yapan geçmişte aldığımız kararlardir . heute|uns|wir|machend|in der Vergangenheit|wir getroffenen|Entscheidungen sind today|us|we|making|in the past|we took|decisions that are 今日|||||| aujourd'hui|||||| сегодня|нас|мы|делающий|в прошлом|принятые|решения , die Entscheidungen, die wir in der Vergangenheit getroffen haben, machen uns zu dem, was wir sind. Today, what makes us who we are are the decisions we made in the past. 過去に下した決断が、今の自分を作っているんだ。 , сегодня нас формируют решения, которые мы принимали в прошлом.

Bu gün vereceğimiz kararlar ise gelecekte nasıl biri olacağımızı belirleyecektir. diese|Tag|wir geben werden|Entscheidungen|hingegen|in der Zukunft|wie|jemand|wir sein werden|wird bestimmen this|day|we will give|decisions|however|in the future|how|person|we will be|it will determine ||与える||||||なる|決める ||que nous prendrons||||||| эти|день|которые мы примем|решения|же|в будущем|каким|человеком|что мы станем|определит Die Entscheidungen, die wir heute treffen, werden bestimmen, wie wir in der Zukunft sein werden. The decisions we make today will determine what kind of person we will be in the future. Решения, которые мы примем сегодня, определят, какими людьми мы станем в будущем.

ai_request(all=74 err=1.35%) translation(all=148 err=1.35%) cwt(all=1333 err=4.05%) ru:B7ebVoGS: de:B7ebVoGS:250509 en:B7ebVoGS:250524 openai.2025-02-07 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=5.86 PAR_CWT:B7ebVoGS=10.91 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=3.97 PAR_CWT:B7ebVoGS=13.8 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=7.28 PAR_CWT:B7ebVoGS=7.23