×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.


image

Baha's Stories, TÜRKİYE’NİN BÖLGELERİ 7: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

TÜRKİYE'NİN BÖLGELERİ 7: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Fırat Nehri ve Dicle Nehri bu bölgede yer alır.

Bölge Suriye'nin kuzeyindedir ve bölgede birçok sınır kapısı bulunur.

Aşırı dağlık bir yer değildir.

Doğal göl pek yoktur.

Nehirler üzerine son yıllarda birçok baraj inşa edildi.

Gaziantep ilinin baklavası meşhurdur.

Baklava ustası olmak çok zordur, yıllarca emek vermeniz gerekir.

En iyi baklava bu şehirde yapılır ve buradan onlarca ülkeye ihraç edilir.

Baklavanın ana malzemelerinden olan Antep fıstığı da bu şehir ve etrafında yetiştirilir.

Suriye'deki savaşın ardından yüz binlerce Suriyeli buraya göç etmek zorunda kaldı.

Türkiye'de en fazla Süryani Mardin'de ikamet eder.

Süryaniler modern Aramice-Hazreti İsa'nın dili- konuşan Hristiyan bir halktır.

Bazı Süryaniler manastırlarda yaşarlar.

Mardin'de ayrıca birçok Arap ve Kürt birlikte yaşar.

Kilis adlı sınır kentinde bugün Türkten çok Suriyeli yaşıyor!

Şehirdeki Türklerin sayısı her geçen gün azalırken Suriyelilerin sayısı sürekli artıyor.

Bu durum orada yaşayan Türkleri sinirlendiriyor, hükümetten bu duruma bir çözüm bulmasını talep ediyorlar.

Şanlıurfa ilginç bir şehirdir.

Tevrat'ta adı geçen Harran şehri buradadır.

Hazreti İbrahim'in ailesiyle birlikte buradan geçtiği söylenir.

Balıklıgöl, Şanlıurfa'nın çok ziyaret edilen tarihi mekanlarındandır.

Gölde bol miktarda balık bulunur lâkin oradaki balıkları kimse yemez.

Bildiğim kadarıyla gölde balık tutmak yasak.

Bazı Müslümanlar göldeki balıkların kutsal olduğuna inanır.

Bazılarıysa bunun saçmalık olduğunu söyler.

Şanlıurfalılar acı yemekler yemeyi severler, yemeklerinde bol miktarda baharat kullanırlar.

Çiğ köftesi lezizdir.

Göbeklitepe isminde arkeolojik çalışmaların yapıldığı bir arazi var, hiç duydunuz mu?

Burası son yıllarda oldukça popüler oldu.

Bazı uzmanlar dünya tarihindeki ilk tapınağın Göbeklitepe'de inşa edildiğini iddia ediyor.

Kazılarda bulunan şeyler arkeoloji müzesinde sergileniyor.

Orayı görmenizi kesinlikle tavsiye ederim, pişman olmayacaksınız!

Adıyaman'daki Nemrut Dağı heykelleri görkemli bir harabedir.

Güneş doğmak üzereyken oraya giderseniz büyüleyici bir manzarayla karşılaşırsınız.

Batman'daki Hasankeyf ise sular altında kalmış bir antik kenttir.

Yöreye bir baraj inşa edildi.

Bunun sonucunda Hasankeyf bölgesinin bir bölümü sular altında kaldı.

Ekipler ara sıra oradaki tarihi eserleri kurtarmak için kazılar yapıyor.

Özellikle Siirt ve Mardin'de geçmişte birçok terör saldırısı oldu.

PKK adlı terör örgütü 1990'larda (bin dokuz yüz doksanlarda) birçok sivili kaçırdı ve katletti.

Bu yüzden bölgede sık sık sokağa çıkma yasakları uygulandı.

Ancak son yıllarda bölgenin geçmişe nazaran güvenli olduğunu söyleyebilirim.

TÜRKİYE’NİN BÖLGELERİ 7: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ مناطق تركيا 7: منطقة جنوب شرق الأناضول REGIONEN DER TÜRKEI 7: SÜDÖSTLICHE ANATOLISCHE REGION REGIONS OF TURKEY 7: SOUTHEASTERN ANATOLIA REGION REGIONES DE TURQUÍA 7: REGIÓN DE ANATOLIA SUDORIENTAL トルコの地域7:南東アナトリア地方 РЕГИОНЫ ТУРЦИИ 7: ЮГО-ВОСТОЧНАЯ АНАТОЛИЯ REGIONER I TURKIET 7: SYDÖSTRA ANATOLISKA REGIONEN

Fırat Nehri ve Dicle Nehri bu bölgede yer alır. ويقع في هذه المنطقة نهر الفرات ونهر دجلة. In dieser Region befinden sich die Flüsse Euphrat und Tigris. The Euphrates River and the Tigris River are located in this region.

Bölge Suriye'nin kuzeyindedir ve bölgede birçok sınır kapısı bulunur. وتقع المنطقة في شمال سوريا ويوجد في المنطقة العديد من البوابات الحدودية. Die Region liegt im Norden Syriens und verfügt über zahlreiche Grenzübergänge. The region is in northern Syria and there are many border crossings in the region.

Aşırı dağlık bir yer değildir. إنه ليس مكانًا جبليًا للغاية. Es ist kein extrem gebirgiger Ort. It is not an extremely mountainous place.

Doğal göl pek yoktur. لا يوجد الكثير من البحيرات الطبيعية. Es gibt nicht viele natürliche Seen. There are not many natural lakes.

Nehirler üzerine son yıllarda birçok baraj inşa edildi. تم بناء العديد من السدود على الأنهار في السنوات الأخيرة. In den letzten Jahren wurden viele Dämme an Flüssen gebaut. Many dams have been built on rivers in recent years.

Gaziantep ilinin baklavası meşhurdur. البقلاوة في محافظة غازي عنتاب مشهورة. Die Provinz Gaziantep ist berühmt für ihre Baklava. Gaziantep province is famous for its baklava.

Baklava ustası olmak çok zordur, yıllarca emek vermeniz gerekir. من الصعب جدًا أن تصبح محترفًا في البقلاوة، حيث يتعين عليك العمل بجد لسنوات. Es ist sehr schwierig, ein Baklava-Meister zu werden, man muss jahrelang daran arbeiten. Being a baklava master is very difficult, you have to work for years.

En iyi baklava bu şehirde yapılır ve buradan onlarca ülkeye ihraç edilir. يتم صنع أفضل البقلاوة في هذه المدينة ويتم تصديرها إلى عشرات الدول من هنا. The best baklava is made in this city and is exported to dozens of countries from here.

Baklavanın ana malzemelerinden olan Antep fıstığı da bu şehir ve etrafında yetiştirilir. كما يُزرع الفستق، وهو أحد المكونات الرئيسية للبقلاوة، في هذه المدينة والمناطق المحيطة بها. Pistazien, eine der Hauptzutaten für Baklava, werden ebenfalls in und um diese Stadt angebaut. Pistachio, one of the main ingredients of baklava, is also grown in and around this city.

Suriye'deki savaşın ardından yüz binlerce Suriyeli buraya göç etmek zorunda kaldı. بعد الحرب في سوريا، اضطر مئات الآلاف من السوريين إلى الهجرة إلى هنا. Nach dem Krieg in Syrien mussten Hunderttausende von Syrern hierher auswandern. After the war in Syria, hundreds of thousands of Syrians had to migrate here.

Türkiye'de en fazla Süryani Mardin'de ikamet eder. ويقيم أكبر عدد من الآشوريين في تركيا في ماردين. Die meisten Assyrer in der Türkei leben in Mardin. Most Assyrians in Turkey reside in Mardin.

Süryaniler modern Aramice-Hazreti İsa'nın dili- konuşan Hristiyan bir halktır. الآشوريون شعب مسيحي يتحدث اللغة الآرامية الحديثة - لغة يسوع المسيح. Die Assyrer sind ein christliches Volk, das modernes Aramäisch, die Sprache von Jesus Christus, spricht. Assyrians are a modern Aramaic-speaking Christian people.

Bazı Süryaniler manastırlarda yaşarlar. ويعيش بعض الآشوريين في الأديرة. Einige Assyrer leben in Klöstern. Some Assyrians live in monasteries.

Mardin'de ayrıca birçok Arap ve Kürt birlikte yaşar. كما يعيش العديد من العرب والأكراد معًا في ماردين. In Mardin leben auch viele Araber und Kurden zusammen. Many Arabs and Kurds also live together in Mardin.

Kilis adlı sınır kentinde bugün Türkten çok Suriyeli yaşıyor! اليوم، عدد السوريين الذين يعيشون في مدينة كلس الحدودية يفوق عدد الأتراك! Heute gibt es in der Grenzstadt Kilis mehr Syrer als Türken! Today, more Syrians than Turks live in the border city of Kilis!

Şehirdeki Türklerin sayısı her geçen gün azalırken Suriyelilerin sayısı sürekli artıyor. وبينما يتناقص عدد الأتراك في المدينة يومًا بعد يوم، فإن عدد السوريين في تزايد مستمر. Während die Zahl der Türken in der Stadt von Tag zu Tag abnimmt, nimmt die Zahl der Syrer stetig zu. While the number of Turks in the city is decreasing day by day, the number of Syrians is constantly increasing.

Bu durum orada yaşayan Türkleri sinirlendiriyor, hükümetten bu duruma bir çözüm bulmasını talep ediyorlar. ويثير هذا الوضع غضب الأتراك المقيمين هناك، ويطالبون الحكومة بإيجاد حل لهذا الوضع. This situation makes the Turks living there angry and they demand the government to find a solution to this situation.

Şanlıurfa ilginç bir şehirdir. شانلي أورفا مدينة مثيرة للاهتمام. Şanlıurfa is an interesting city.

Tevrat'ta adı geçen Harran şehri buradadır. وهنا مدينة حران المذكورة في التوراة. Die in der Tora erwähnte Stadt Harran liegt hier. The city of Harran mentioned in the Torah is here.

Hazreti İbrahim'in ailesiyle birlikte buradan geçtiği söylenir. ويقال أن النبي إبراهيم مر من هنا مع عائلته. Es wird gesagt, dass Hazrat Abraham hier mit seiner Familie vorbeikam. It is said that Prophet Ibrahim passed through here with his family.

Balıklıgöl, Şanlıurfa'nın çok ziyaret edilen tarihi mekanlarındandır. تعد Balıklıgöl واحدة من الأماكن التاريخية الأكثر زيارة في شانلي أورفا. Balıklıgöl ist einer der meistbesuchten historischen Orte von Şanlıurfa. Balıklıgöl is one of the most visited historical places of Şanlıurfa.

Gölde bol miktarda balık bulunur lâkin oradaki balıkları kimse yemez. يوجد الكثير من الأسماك في البحيرة، لكن لا أحد يأكل السمك هناك. Es gibt viele Fische im See, aber niemand isst die Fische dort. There are plenty of fish in the lake, but no one eats the fish there.

Bildiğim kadarıyla gölde balık tutmak yasak. وعلى حد علمي فإن الصيد محظور في البحيرة. As far as I know, fishing is not allowed in the lake.

Bazı Müslümanlar göldeki balıkların kutsal olduğuna inanır. ويعتقد بعض المسلمين أن الأسماك الموجودة في البحيرة مقدسة. Einige Muslime glauben, dass die Fische im See heilig sind. Some Muslims believe that the fish in the lake are sacred.

Bazılarıysa bunun saçmalık olduğunu söyler. يقول البعض أن هذا هراء. Andere sagen, es sei Unsinn. Others say it's nonsense.

Şanlıurfalılar acı yemekler yemeyi severler, yemeklerinde bol miktarda baharat kullanırlar. يحب سكان شانلي أورفا تناول الأطباق الحارة واستخدام الكثير من التوابل في وجباتهم. The people of Şanlıurfa like to eat spicy food, they use plenty of spices in their meals.

Çiğ köftesi lezizdir. كرات اللحم النيئة لذيذة. Raw meatballs are delicious.

Göbeklitepe isminde arkeolojik çalışmaların yapıldığı bir arazi var, hiç duydunuz mu? هناك أرض تسمى غوبيكليتيبي تجري فيها الدراسات الأثرية، هل سمعت عنها من قبل؟ Es gibt ein Land namens Göbeklitepe, in dem archäologische Studien durchgeführt werden. Haben Sie schon einmal davon gehört? There is a land called Göbeklitepe where archaeological studies are carried out, have you ever heard of it?

Burası son yıllarda oldukça popüler oldu. أصبح هذا المكان ذو شعبية كبيرة في السنوات الأخيرة. Dieser Ort ist in den letzten Jahren sehr beliebt geworden. This place has become very popular in recent years.

Bazı uzmanlar dünya tarihindeki ilk tapınağın Göbeklitepe'de inşa edildiğini iddia ediyor. يدعي بعض الخبراء أن أول معبد في تاريخ العالم تم بناؤه في غوبيكلي تيبي. Einige Experten behaupten, dass der erste Tempel der Weltgeschichte in Göbeklitepe gebaut wurde. Some experts claim that the first temple in world history was built in Göbeklitepe.

Kazılarda bulunan şeyler arkeoloji müzesinde sergileniyor. الأشياء التي تم العثور عليها خلال أعمال التنقيب معروضة في المتحف الأثري. Die Ausgrabungen sind im archäologischen Museum zu besichtigen. The excavations are on display in the archaeological museum.

Orayı görmenizi kesinlikle tavsiye ederim, pişman olmayacaksınız! أنصحك بمشاهدته بالتأكيد، فلن تندم! Ich empfehle Ihnen sehr, dort zu sehen, Sie werden es nicht bereuen! I would definitely recommend you to see it, you won't regret it!

Adıyaman'daki Nemrut Dağı heykelleri görkemli bir harabedir. تعتبر تماثيل جبل نمرود في أديامان من الآثار الرائعة. Die Statuen des Berges Nemrut in Adıyaman sind eine herrliche Ruine. The statues of Mount Nemrut in Adıyaman are a magnificent ruin.

Güneş doğmak üzereyken oraya giderseniz büyüleyici bir manzarayla karşılaşırsınız. إذا ذهبت إلى هناك عندما تكون الشمس على وشك الشروق، فسوف تجد منظرًا رائعًا. If you go there when the sun is about to rise, you will encounter a fascinating view.

Batman'daki Hasankeyf ise sular altında kalmış bir antik kenttir. مدينة حسنكيف في باتمان هي مدينة قديمة غمرتها المياه. Hasankeyf in Batman ist eine überflutete antike Stadt. Hasankeyf in Batman is a submerged ancient city.

Yöreye bir baraj inşa edildi. تم بناء سد في المنطقة. A dam was built in the area.

Bunun sonucunda Hasankeyf bölgesinin bir bölümü sular altında kaldı. ونتيجة لذلك، غمرت المياه جزءا من منطقة حسن كيف. Infolgedessen wurde ein Teil der Region Hasankeyf überflutet. As a result, part of the Hasankeyf region was submerged.

Ekipler ara sıra oradaki tarihi eserleri kurtarmak için kazılar yapıyor. تقوم الفرق أحيانًا بإجراء أعمال التنقيب لإنقاذ القطع الأثرية التاريخية هناك. Gelegentlich führen Teams dort Ausgrabungen durch, um historische Artefakte zu bergen. From time to time, teams excavate to save the historical artifacts there.

Özellikle Siirt ve Mardin'de geçmişte birçok terör saldırısı oldu. ووقعت العديد من الهجمات الإرهابية في الماضي، خاصة في سيرت وماردين. Vor allem in Siirt und Mardin hat es in der Vergangenheit viele Terroranschläge gegeben. There have been many terrorist attacks in the past, especially in Siirt and Mardin.

PKK adlı terör örgütü 1990'larda (bin dokuz yüz doksanlarda) birçok sivili kaçırdı ve katletti. اختطفت منظمة حزب العمال الكردستاني الإرهابية وقتلت العديد من المدنيين في التسعينيات (التسعينيات). Die Terrororganisation PKK entführte und ermordete in den 1990er Jahren (neunzehnhundertneunzig) zahlreiche Zivilisten. The PKK terrorist organization kidnapped and massacred many civilians in the 1990s (nineteen ninety-nine hundred and ninety).

Bu yüzden bölgede sık sık sokağa çıkma yasakları uygulandı. ولهذا السبب تم فرض حظر التجول بشكل متكرر في المنطقة. Aus diesem Grund wurden in der Region häufig Ausgangssperren verhängt. For this reason, curfews were frequently imposed in the region.

Ancak son yıllarda bölgenin geçmişe nazaran güvenli olduğunu söyleyebilirim. ومع ذلك، أستطيع أن أقول إن المنطقة أصبحت أكثر أمانا في السنوات الأخيرة مقارنة بالماضي. In den letzten Jahren kann ich jedoch sagen, dass die Region sicherer ist als in der Vergangenheit. However, I can say that the region has become safer in recent years compared to the past.