TÜRKİYE'DEKİ GENÇLERİN MESLEK SEÇİMİ
Meslek seçmek zor iştir. Çünkü sağlıklı bir insan ortalama 40 yıl çalışır. Yani 40 yıl boyunca yapacağın işi sevmen gerekir. Sevilmeyen iş, eziyete dönüşür. Maalesef, insanların büyük çoğunluğu sevmedikleri işleri yapıyorlar.
Türkiye'de meslek seçimi tartışmalıdır. Aileler çocuklarına sürekli baskı yaparlar. Türkiye'de en çok saygı duyulan meslekler şunlardır: doktorluk ve hâkimlik. Aileler çocuklarının doktor olması için dua ederler. Doğan çocuklarının plasentasını bir tıp fakültesinin bahçesine gömerler. Bu bir batıl inançtır.
Türkiye'de eğitim parasızdır. Bu durum meslek seçimini etkilemektedir. Devlet okullarında tıp, hukuk, eczacılık vs. okumak ücretsizdir. Bu çok güzel bir avantajdır. Böylece fakir ailelerden gelen çocuklar da iyi mesleklere sahip olabilirler.
Küçük çocuklar genellikle büyüyünce doktor olmayı hayal ederler. Çünkü onlara bu öğretilmiştir. Tıp fakültesini kazanmak oldukça zordur. Giriş puanları fazlasıyla yüksektir. Türkiye'de tıp eğitimi kalitelidir. Özellikle Orta Asya ülkelerindeki doktorların çoğu, üniversite eğitimini Türkiye'de almışlardır.
Türkiye'deki doktorların çoğu çalışma şartlarından memnun değildirler. Doktorlar sürekli nöbet tutarlar. Hastaneler 24 saat açık olduğundan doktorlar nöbetleşe çalışırlar. Bazı doktorlar 36 saat boyunca aralıksız çalışmak zorundadır! Bu yüzden intihar eden doktorlar var. Ayrıca doktor maaşlarının yeterli olduğunu düşünmüyorum. Onlar daha fazla maaş hak ediyorlar.
Son yıllarda Türkiye'de çok fazla üniversite açıldı. Böylece üniversitelerin kalitesi azaldı. İşsiz sayısı hızla arttı. İnsanlar bu durumdan şikayetçiler. Artık yetenekli marangozlar, tesisatçılar, elektrikçiler vs. üniversite mezunlarından daha fazla para kazanıyorlar.
Eskiden insanlar babalarının mesleğini devam ettirirlerdi. Türk ekonomisinde tarımın büyük bir önemi vardır. Ülkede milyonlarca çiftçi var. Artık çiftçilerin çocukları çiftçi olmayı tercih etmiyorlar. Çünkü köy hayatını sıkıcı buluyorlar. Şehirlerde yaşamayı daha çekici ve zevkli buluyorlar.
Hukuk fakültelerinin de son yıllarda önemi arttı. Hâkim ve savcılar iyi para kazanıyorlar. Bazı avukatlar da eğer iyi bir davaya denk gelirlerse kolaylıkla zengin olabiliyorlar. Bundan ötürü gençlerin çoğu hukukçu olmak istiyor. Fakat Türkiye'deki hukuk eğitimi, tıp eğitimi kadar iyi değildir. Hukukçuların sadece hukuku bilmesi yeterli olmamalı. Sosyoloji, felsefe, antropoloji, sanat, edebiyat bilmeleri de gerekir. Ancak hukukçuların çoğu bunları bilmiyorlar.
Arkeoloji, sanat tarihi, işletme, iktisat gibi bölümlerden mezun olan gençler iş bulmakta zorlanıyorlar. Türklerin çoğu mezun oldukları bölümle alakası olmayan işlerde çalışıyorlar. İnsanlar devlette çalışmak istiyorlar. Çünkü devlette çalışmak özel sektörde çalışmaktan daha az yorucu. Özel sektörde çalışanların hiçbir garantisi yok. Her an işten atılabilirler.
Kütüphanelere gidersen memurluk sınavlarına hazırlanan yüzlerce insan görürsün. Memurluk sınavını kazanmak memur olmak için yeterli olmuyor. Ayrıca sözlü mülakat vardır. Bu durum çok tartışmalı. Çok fazla torpil, kayırma var. Yani insanlar kendi akrabalarını işe almayı tercih ediyorlar. Veya kendi siyasi partisine üye olan kişileri seçiyorlar. Güçlü akrabaları olmayan Türklerin umudu her geçen gün azalıyor. Türkiye'den göç etmek istiyorlar.