×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.


image

Baha's Stories, DİLENCİLER

DİLENCİLER

Dilenci, sokaklarda yürüyerek veya oturarak insanlardan para isteyen kişilere denir.

Her kentte ve kasabada dilencileri görebilirsiniz.

Onlar insanlardan para dilenirler.

Her dilencinin kendine mahsus bir dilenme metodu vardır.

Kimi dilenciler dilenirken dini ifadeler kullanırlar.

“Allah rızası için fakire bir sadaka verin.”

derler mesela.

Para isterken sürekli sesli biçimde dua ederler.

Bu sözleri duyan insanların bir kısmı dilencilere para verir.

Dilencilere para vermek istemeyenler onlara “Allah versin!” der.

Kimi dilenciler sahtekarlık yaparak para kazanmaya çalışırlar.

Maalesef bu yöntemi uygulayan dilencilere sık sık rastlıyorum.

Örneğin gerçekten sakat olmadığı hâlde kendini sakatmış gibi gösteren dilenciler gördüm.

Mesela bacakları sapasağlam ama tekerlekli sandalyede oturuyor.

Onu gören insanlar üzülüp ona hemen para veriyor.

"Belediye polisi" olarak da bilinen belediyelerin hizmetlerinin güvenliğini sağlamakla görevli kişilere "zabıta" denir.

Zabıtalar bazen dilencileri denetlerler, onlara müdahale ederler.

Onların dilenmesini yasaklamaya çalışırlar.

Özellikle insanların acıma duygusunu sömüren dilencileri enselerler.

Bazı dilenciler bir araya gelip iş birliği yaparak dilenirler.

Her gün belirli saatlerde belli bölgelere dağılırlar.

Polis bazen bu tür şebekelere baskın yapıp onları çökertiyor.

Yakalanan şahıslara bazen para cezası veriliyor.

Bazen de onları gözaltına alıyorlar.

Tabii ki çalışması imkansız olup gerçekten paraya ihtiyacı olduğu için dilenen dilenciler de var.

Onlara haksızlık etmek istemem.

Sorun şu ki, insanlar kimin gerçekten paraya ihtiyacı olduğu için dilendiğini kolayca tespit edemiyorlar.

DİLENCİLER المتسولين BEGGARS BEGGARS BEGGARS BEGGARS

Dilenci, sokaklarda yürüyerek veya oturarak insanlardan para isteyen kişilere denir. المتسولون هم الأشخاص الذين يطلبون المال من الناس عن طريق المشي أو الجلوس في الشوارع. Ein Bettler ist eine Person, die andere Menschen um Geld bittet, indem sie auf der Straße geht oder sitzt. A beggar is a person who asks people for money by walking or sitting on the streets.

Her kentte ve kasabada dilencileri görebilirsiniz. يمكنك رؤية المتسولين في كل مدينة وبلدة. You can see beggars in every city and town. Вы можете увидеть нищих в каждом городе и поселке.

Onlar insanlardan para dilenirler. يستجدون الناس من أجل المال. They beg money from people. Они клянчат у людей деньги.

Her dilencinin kendine mahsus bir dilenme metodu vardır. كل متسول له طريقته الخاصة في التسول. Every beggar has his own method of begging.

Kimi dilenciler dilenirken dini ifadeler kullanırlar. يستخدم بعض المتسولين تعبيرات دينية أثناء التسول. Einige Bettler verwenden beim Betteln religiöse Ausdrücke. Some beggars use religious expressions when begging. Некоторые нищие используют религиозные выражения, когда просят милостыню.

“Allah rızası için fakire bir sadaka verin.” «تصدقوا على الفقراء في سبيل الله». "Gebt den Armen ein Almosen um Allahs willen". “Give alms to the poor for the sake of Allah.”

derler mesela. يقولون، على سبيل المثال. they say.

Para isterken sürekli sesli biçimde dua ederler. يصلون بصوت عالٍ باستمرار عند طلب المال. Sie beten immer laut, wenn sie um Geld bitten. They always pray aloud when asking for money.

Bu sözleri duyan insanların bir kısmı dilencilere para verir. بعض الناس الذين يسمعون هذه الكلمات يعطون المال للمتسولين. Some of the people who hear these words give money to beggars.

Dilencilere para vermek istemeyenler onlara “Allah versin!” der. ومن لا يريد أن يعطي المال للمتسولين يقول الله يعطيهم! هو يقول. Diejenigen, die den Bettlern kein Geld geben wollen, sagen: "Möge Gott geben!". Those who do not want to give money to beggars, say to them, "May God!" says. Те, кто не хочет давать денег нищим, скажите им: «Господи!» говорит.

Kimi dilenciler sahtekarlık yaparak para kazanmaya çalışırlar. يحاول بعض المتسولين كسب المال عن طريق ارتكاب عمليات الاحتيال. Manche Bettler versuchen, durch Unehrlichkeit Geld zu verdienen. Some beggars try to make money by cheating.

Maalesef bu yöntemi uygulayan dilencilere sık sık rastlıyorum. لسوء الحظ، كثيرا ما أواجه المتسولين الذين يستخدمون هذه الطريقة. Leider treffe ich oft auf Bettler, die diese Methode anwenden. Unfortunately, I often come across beggars who use this method. К сожалению, я часто сталкиваюсь с попрошайками, которые используют этот метод.

Örneğin gerçekten sakat olmadığı hâlde kendini sakatmış gibi gösteren dilenciler gördüm. على سبيل المثال، رأيت متسولين يتظاهرون بأنهم معوقون على الرغم من أنهم ليسوا معاقين حقًا. Ich habe zum Beispiel Bettler gesehen, die vorgaben, verkrüppelt zu sein, obwohl sie es in Wirklichkeit nicht waren. For example, I have seen beggars pretending to be crippled when they are not actually crippled. Например, я видел нищих, которые притворялись калеками, хотя на самом деле они не были калеками.

Mesela bacakları sapasağlam ama tekerlekli sandalyede oturuyor. على سبيل المثال، ساقاه سليمتان، لكنه يجلس على كرسي متحرك. Zum Beispiel sind seine Beine intakt, aber er sitzt in einem Rollstuhl. For example, his legs are strong, but he is sitting in a wheelchair.

Onu gören insanlar üzülüp ona hemen para veriyor. الناس الذين يرونه ينزعجون ويعطونه المال على الفور. Menschen, die ihn sehen, haben Mitleid mit ihm und geben ihm sofort Geld. People who see him get upset and give him money immediately.

"Belediye polisi" olarak da bilinen belediyelerin hizmetlerinin güvenliğini sağlamakla görevli kişilere "zabıta" denir. يُعرف أيضًا باسم "الشرطة البلدية"، ويُطلق على الأشخاص المسؤولين عن ضمان أمن الخدمات البلدية اسم "ضباط الشرطة". Die mit der Gewährleistung der Sicherheit der kommunalen Dienste beauftragten Personen, auch "Gemeindepolizei" genannt, werden "zabıta" genannt. Persons responsible for ensuring the security of municipal services, also known as "municipal police", are called "police police". Лица, ответственные за обеспечение безопасности муниципальных служб, также известные как «муниципальная полиция», именуются «полицейскими».

Zabıtalar bazen dilencileri denetlerler, onlara müdahale ederler. يقوم ضباط الشرطة أحيانًا بتفتيش المتسولين والتدخل معهم. Sometimes the police officers supervise and intervene with beggars. Иногда полиция досматривает нищих и мешает им.

Onların dilenmesini yasaklamaya çalışırlar. ويحاولون منعهم من التسول. Sie versuchen, ihnen zu verbieten, zu betteln. They try to forbid them from begging.

Özellikle insanların acıma duygusunu sömüren dilencileri enselerler. إنهم يصطادون بشكل خاص المتسولين الذين يستغلون مشاعر الشفقة لدى الناس. Sie verfolgen insbesondere Bettler, die das Mitleid der Menschen ausnutzen. They especially persecute beggars who exploit people's pity. Особенно они похищают нищих, которые эксплуатируют чувство жалости людей.

Bazı dilenciler bir araya gelip iş birliği yaparak dilenirler. يجتمع بعض المتسولين معًا ويتسولون بشكل تعاوني. Manche Bettler schließen sich zusammen und betteln gemeinsam. Some beggars come together and beg by cooperating. Некоторые нищие собираются вместе и просят милостыню, сотрудничая с ними.

Her gün belirli saatlerde belli bölgelere dağılırlar. وتنتشر في مناطق معينة في أوقات معينة كل يوم. Sie verteilen sich jeden Tag zu bestimmten Zeiten in bestimmten Gebieten. They disperse to certain areas at certain times every day. Они распределяются в определенных областях в определенное время каждый день.

Polis bazen bu tür şebekelere baskın yapıp onları çökertiyor. وتقوم الشرطة في بعض الأحيان بمداهمة مثل هذه الشبكات وإسقاطها. Die Polizei führt manchmal Razzien durch und zerschlägt solche Netzwerke. Police sometimes raid such networks and break them up. Полиция иногда проводит облавы и расправляется с такими сетями.

Yakalanan şahıslara bazen para cezası veriliyor. في بعض الأحيان يتم تغريم الأشخاص الذين يتم القبض عليهم. Ertappte Personen werden manchmal mit einer Geldstrafe belegt. Those caught are sometimes fined. Пойманных иногда штрафуют.

Bazen de onları gözaltına alıyorlar. في بعض الأحيان يأخذونهم إلى الحجز. Sometimes they detain them.

Tabii ki çalışması imkansız olup gerçekten paraya ihtiyacı olduğu için dilenen dilenciler de var. وبالطبع هناك أيضًا متسولون يتسولون لأنه من المستحيل عليهم العمل وهم بحاجة إلى المال حقًا. Natürlich gibt es auch Bettler, die nicht arbeiten können und betteln, weil sie dringend Geld brauchen. Of course, there are also beggars who beg because it is impossible to work and they really need money. Конечно, есть и нищие, которые попрошайничают, потому что работать невозможно, а деньги им очень нужны.

Onlara haksızlık etmek istemem. لا أريد أن أكون غير عادلة لهم. I don't want to be unfair to them. Я не хочу быть несправедливым по отношению к ним.

Sorun şu ki, insanlar kimin gerçekten paraya ihtiyacı olduğu için dilendiğini kolayca tespit edemiyorlar. المشكلة هي أن الناس لا يستطيعون التعرف بسهولة على من يتسول لأنهم يحتاجون حقًا إلى المال. Das Problem ist, dass die Menschen nicht leicht erkennen können, wer bettelt, weil er wirklich Geld braucht. The problem is that people can't easily identify who is begging because they really need money. Проблема в том, что люди не могут легко определить, кто попрошайничает, потому что им действительно нужны деньги.