×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Açık bilim - Dr Karl ile bilim sohbetleri, 11: AĞLAMA TEORİLERİ SİZİ GÖZYAŞLARINA BOĞACAK

11: AĞLAMA TEORİLERİ SİZİ GÖZYAŞLARINA BOĞACAK

Bu 3 farklı gözyaşının ilki, göz yuvarlağımıza yapışıp tutunmada iyiydi. İkincisi çoğunlukla sudan oluşuyor ve protein, antibiyotik ve mineraller bakımından zengindi. Üçüncüsü ise daha yağlı ve gözyaşı tabakasındaki nemin buharlaşıp gitmesini önleyici bir yapıdaydı.

Rastlantısal olarak, 3 farklı gözyaşı sıvısı bulunmakla birlikte, 3 farklı ağlama türü bulunmaktadır. Ağlama türlerini, sebeplerine göre sınıflandırırız.

Bunlardan ilki normal, koruyucu nitelikteki temel (bazal) gözyaşlarıdır. Mikroskopik boyutlardaki bir toz tanesi göz yuvarlağınıza konduğunda, bu tür gözyaşları salgılanır ve tozu uzaklaştırır. Bu koruyucu gözyaşları genel olarak göz yuvarlağını nemli tutar ve korur.

İkinci olarak, refleks gözyaşları vardır. Daha büyük boyutlardaki taneciklere, gazlara ve çok parlak ışık gibi diğer tahriş edici etmenlere karşı salgılanırlar. Ayrıca, çok acı bir şey yediğinizde de ortaya çıkarlar.

Son olarak ise, psikolojik de diyebileceğimiz, duygusal değişim sonucu ağlama sırasında ortaya çıkan göz yaşlarımız gelir. Bu ağlama türü insan türüne özgüdür. Üzücü veya mutluluk verici durumlarda ortaya çıkabildikleri gibi, öfke, hüsran, vicdan azabı, sizi ağlatmak için özellikle çekilmiş film sahneleri ve benzeri yoğun duygusal durumlarda da salgılanırlar.

Yaygın olarak iddia edilir ki, duygusal gözyaşları 3 kimyasal maddeyi de daha büyük oranda içerir.

Ancak, bu araştırma 1980'lerin başında biraz yetersiz ekipmanla yapılmıştı; son dönemlerde çok daha hassas ekipmanlarla yapılan araştırmalar durumun pek de öyle olmadığını göstermiştir.

Adı geçen bu 3 kimyasal, prolaktin (süt üretimiyle ilgili bir hormon), ACTH (Stres ile ilgili bir hormon) ve lösin enkefalindir (yapısal olarak morfin ile benzeşen doğal bir ağrı kesici).

Duygusal ağlama çok özel bir olaydır. Bebekler, çocuklara göre daha sık ve daha uzun ağlarlar. Çocuklar yetişkinlerden çok, kadınlar ise erkeklerden daha çok ağlarlar.

Şu bir gerçektir ki, hepimiz geceleri ve soğuk iklimlerde daha çok ağlarız. Anne ve babalar, bebeklerin ağlamasına çok daha hassas iken, çocuk sahibi olmayanlar daha fazla kayıtsız kalırlar hatta farkına bile varmazlar.

Batı toplumunda, doğum, düğün ve cenazeler ağlamanın genel kabul gördüğü olaylardır.

İnsanların duygusal sebepler yüzünden neden ağladıklarına ilişkin bir çok teori bulunmakta, fakat hiçbiri tüm cevapları bize sunmamaktadır. Bu teoriler, göz boşluklarımızdaki gözyaşı bezlerinin neden beynimizdeki duygusal merkezlere bağlı olduklarını açıklamaya çalışırlar.

İlki, toksinlerden kurtulma teorisidir. Bu teori, toksinlerden arınmak için gözyaşı salgıladığımızı iddia eder.

Bu teoriyle ilgili ilk problem, ağlamanın vücudumuzdan madde atımı için verimsiz bir yöntem olmasıdır. Örneğin, bağırsak çok daha fazla maddeyi vücuttan uzaklaştırmamızı sağlar. İkinci problem ise, iddia edilen toksinlerin aslında vücuttan atılmıyor oluşudur. Gözlerimizin alt-iç tarafındaki minik delikler fazla gözyaşının geniz ve burun yollarına taşınmasını sağlar. Burada gözyaşları mukus zarına konar ve pekala tekrar emilip vücudumuza katılırlar.

Bir diğer ve biraz daha iyi teori ise ağlamanın bir iletişim metodu olduğunu ileri sürmektedir. Bebekler ve henüz konuşamayan çocuklar iletişim kurmak için muhakkak ağlarlar. Gözyaşları, ebeveynlerine birşeylerin eksik veya yanlış olduğunu ve hemen harekete geçip bir şeyler yapmaları gerektiğini anlatır.

Ancak biz yetişkinlerin ağlaması, çok kırılgan ve hassas bu anımızı diğer insanlara göstermeye yarar. Görüşümüz bulanıklaşır ve ağlama durumunda ortaya çıkan derin duyguların (oyuncular ve politikacılar dışında) taklit edilmesi zordur. Bu yoğun duygular bizi birbirimize bağlar.

Bir üçüncü teori de der ki: Ağlamak arınmaktır. Ağlamak, duygu yoğunluğunu ortadan kaldırmak ve duygusal gerilimi gevşetip rahatlatmaya yarar.

Bu çok popüler bir inanıştır ki özellikle medya yayınlarının %94'ünde bir ağlama olayından bahsedildikten hemen sonra bunun rahatlatıcı ve faydalı olduğu söylenir.

Ancak, bu iddianın kanıtları biraz karmaşıktır. (Bu, “kanıtlanmamıştır” demenin bilimsel ve nazik bir yoluydu.)

Görünüşe bakılırsa, duygusal arınma/rahatlama teorisi, ağlama eylemi sırasında sosyal destek olduğu zaman (örneğin birisine sarılırak ağlanıyorsa) daha geçerlidir. Ağladığımızda bizden başka bir kişi daha hazır bulunduğu ve ağlamanın utanılacak bir şey olarak görülmediği durumlarda bu teori baskın olarak kabul görebilir.

Ancak bir çok durumda da, ağlayan kişi, ruh haletinin bozulması karşısında hassas ve tepkili de olabilir ki bu daha kötü bir durumdur.

Böylelikle, gözyaşı ve ağlamayı ele almış oldum. Bir sonraki konuşmamızda ise soğanın bizi neden ağlattığına değineceğiz.


11: AĞLAMA TEORİLERİ SİZİ GÖZYAŞLARINA BOĞACAK 11: CRYING THEORIES WILL MOVE YOU TO TEARS

Bu 3 farklı gözyaşının ilki, göz yuvarlağımıza yapışıp tutunmada iyiydi. The first of these 3 different tears was good at sticking to our eye circle. İkincisi çoğunlukla sudan oluşuyor ve protein, antibiyotik ve mineraller bakımından zengindi. The latter consisted mostly of water and was rich in protein, antibiotics and minerals. Üçüncüsü ise daha yağlı ve gözyaşı tabakasındaki nemin buharlaşıp gitmesini önleyici bir yapıdaydı. The third one was more oily and prevented from evaporating the moisture in the tear layer.

Rastlantısal olarak, 3 farklı gözyaşı sıvısı bulunmakla birlikte, 3 farklı ağlama türü bulunmaktadır. Incidentally, there are 3 different tear fluids, but there are 3 different types of crying. Ağlama türlerini, sebeplerine göre sınıflandırırız. We categorize the types of crying according to their reasons.

Bunlardan ilki normal, koruyucu nitelikteki temel (bazal) gözyaşlarıdır. The first of these are normal (protective) basal tears. Mikroskopik boyutlardaki bir toz tanesi göz yuvarlağınıza konduğunda, bu tür gözyaşları salgılanır ve tozu uzaklaştırır. When a microscopic grain of dust is placed on your eyeball, such tears are released and remove the dust. Bu koruyucu gözyaşları genel olarak göz yuvarlağını nemli tutar ve korur. These protective tears generally keep the eye ball moist and protect it.

İkinci olarak, refleks gözyaşları vardır. Second, there are reflex tears. Daha büyük boyutlardaki taneciklere, gazlara ve çok parlak ışık gibi diğer tahriş edici etmenlere karşı salgılanırlar. They are secreted against larger particles, gases and other irritants such as very bright light. Ayrıca, çok acı bir şey yediğinizde de ortaya çıkarlar. They also occur when you eat something very bitter.

Son olarak ise, psikolojik de diyebileceğimiz, duygusal değişim sonucu ağlama sırasında ortaya çıkan göz yaşlarımız gelir. Finally, our tears come out during crying as a result of emotional change, which we can also call psychological. Bu ağlama türü insan türüne özgüdür. This type of crying is specific to the human species. Üzücü veya mutluluk verici durumlarda ortaya çıkabildikleri gibi, öfke, hüsran, vicdan azabı, sizi ağlatmak için özellikle çekilmiş film sahneleri ve benzeri yoğun duygusal durumlarda da salgılanırlar. They can occur in sad or happy situations, as well as in anger, frustration, remorse, movie scenes specially shot to make you cry, and similar intense emotional situations.

Yaygın olarak iddia edilir ki, duygusal gözyaşları 3 kimyasal maddeyi de daha büyük oranda içerir. It is commonly claimed that emotional tears contain more than 3 chemicals.

Ancak, bu  araştırma 1980'lerin başında biraz yetersiz ekipmanla yapılmıştı; son dönemlerde çok daha hassas ekipmanlarla yapılan araştırmalar durumun pek de öyle olmadığını göstermiştir. However, this research was done in the early 1980s with somewhat inadequate equipment; Recent research with much more sensitive equipment has shown that this is not the case.

Adı geçen bu 3 kimyasal, prolaktin (süt üretimiyle ilgili bir hormon), ACTH (Stres ile ilgili bir hormon) ve lösin enkefalindir (yapısal olarak morfin ile benzeşen doğal bir ağrı kesici). These 3 chemicals are prolactin (a hormone related to milk production), ACTH (a stress related hormone) and leucine enkephalin (a natural pain reliever structurally similar to morphine).

Duygusal ağlama çok özel bir olaydır. Emotional crying is a very special event. Bebekler, çocuklara göre daha sık ve daha uzun ağlarlar. Babies cry more often and longer than children. Çocuklar yetişkinlerden çok, kadınlar ise erkeklerden daha çok ağlarlar. Children cry more than adults, women more than men.

Şu bir gerçektir ki, hepimiz geceleri ve soğuk iklimlerde daha çok ağlarız. It is a fact that we all cry more at night and in cold climates. Anne ve babalar, bebeklerin ağlamasına çok daha hassas iken, çocuk sahibi olmayanlar daha fazla kayıtsız kalırlar hatta farkına bile varmazlar. While mothers and fathers are much more sensitive to babies' crying, those who do not have children are more indifferent and do not even realize it.

Batı toplumunda, doğum, düğün ve cenazeler ağlamanın genel kabul gördüğü olaylardır. In Western society, births, weddings and funerals are events in which crying is generally accepted.

İnsanların duygusal sebepler yüzünden neden ağladıklarına ilişkin bir çok teori bulunmakta, fakat hiçbiri tüm cevapları bize sunmamaktadır. There are many theories about why people cry for emotional reasons, but none of them provide us with all the answers. Bu teoriler, göz boşluklarımızdaki gözyaşı bezlerinin neden beynimizdeki duygusal merkezlere bağlı olduklarını açıklamaya çalışırlar. These theories try to explain why the tear glands in our cavities are linked to the emotional centers in our brains.

İlki, toksinlerden kurtulma teorisidir. The first is the detoxification theory. Bu teori, toksinlerden arınmak için gözyaşı salgıladığımızı iddia eder. This theory claims that we secrete tears to get rid of toxins.

Bu teoriyle ilgili ilk problem, ağlamanın vücudumuzdan madde atımı için verimsiz bir yöntem olmasıdır. The first problem with this theory is that crying is an inefficient method of removing matter from our bodies. Örneğin, bağırsak çok daha fazla maddeyi vücuttan uzaklaştırmamızı sağlar. For example, the gut allows us to remove more and more substances from the body. İkinci problem ise, iddia edilen toksinlerin aslında vücuttan atılmıyor oluşudur. The second problem is that the alleged toxins are not actually removed from the body. Gözlerimizin alt-iç tarafındaki minik delikler fazla gözyaşının geniz ve burun yollarına taşınmasını sağlar. Tiny holes in the lower-inner side of our eyes allow excess tears to be carried to the nasal passages and nasal passages. Burada gözyaşları mukus zarına konar ve pekala tekrar emilip vücudumuza katılırlar. Here the tears settle on the mucous membrane and they are well reabsorbed and incorporated into our bodies.

Bir diğer ve biraz daha iyi teori ise ağlamanın bir iletişim metodu olduğunu ileri sürmektedir. Another and slightly better theory suggests that crying is a method of communication. Bebekler ve henüz konuşamayan çocuklar iletişim kurmak için muhakkak ağlarlar. Babies and children who cannot speak yet will surely cry to communicate. Gözyaşları, ebeveynlerine birşeylerin eksik veya yanlış olduğunu ve hemen harekete geçip bir şeyler yapmaları gerektiğini anlatır. Tears tell their parents that something is missing or wrong and that they need to act and do something immediately.

Ancak biz yetişkinlerin ağlaması, çok kırılgan ve hassas bu anımızı diğer insanlara göstermeye yarar. However, we adults cry is very fragile and sensitive to show this moment to other people. Görüşümüz bulanıklaşır ve ağlama durumunda ortaya çıkan derin duyguların (oyuncular ve politikacılar dışında) taklit edilmesi zordur. Our vision is blurred and it is difficult to imitate the deep feelings (except the actors and politicians) that arise in the case of crying. Bu yoğun duygular bizi birbirimize bağlar. These intense emotions bind us together.

Bir üçüncü teori de der ki: Ağlamak arınmaktır. Ağlamak, duygu yoğunluğunu ortadan kaldırmak ve duygusal gerilimi gevşetip rahatlatmaya yarar. Crying helps to remove the intensity of emotions and to relieve and relieve emotional tension.

Bu çok popüler bir inanıştır ki özellikle medya yayınlarının %94'ünde bir ağlama olayından bahsedildikten hemen sonra bunun rahatlatıcı ve faydalı olduğu söylenir. This is a very popular belief, which is said to be comforting and useful, especially after mentioning a crying event in 94% of media coverage.

Ancak, bu iddianın kanıtları biraz karmaşıktır. However, the evidence for this claim is somewhat mixed. (Bu, “kanıtlanmamıştır” demenin bilimsel ve nazik bir yoluydu.) (This was a scientific and delicate way of saying "not proven.")

Görünüşe bakılırsa, duygusal arınma/rahatlama teorisi, ağlama eylemi sırasında sosyal destek olduğu zaman (örneğin birisine sarılırak ağlanıyorsa) daha geçerlidir. Apparently, the emotional cleansing / relaxation theory is more relevant when there is social support during the act of crying (for example, hugging someone and crying). Ağladığımızda bizden başka bir kişi daha hazır bulunduğu ve ağlamanın utanılacak bir şey olarak görülmediği durumlarda bu teori baskın olarak kabul görebilir. When we cry, this theory can be accepted as dominant when someone other than us is present and crying is not seen as something to be ashamed of.

Ancak bir çok durumda da, ağlayan kişi, ruh haletinin bozulması karşısında hassas ve tepkili de olabilir ki bu daha kötü bir durumdur. However, in many cases, the crying person may also be sensitive and reactive to the deterioration of their mood, which is worse.

Böylelikle, gözyaşı ve ağlamayı ele almış oldum. So I dealt with tears and crying Bir sonraki konuşmamızda ise soğanın bizi neden ağlattığına değineceğiz. In our next talk, we will talk about why onions make us cry.