×

우리는 LingQ를 개선하기 위해서 쿠키를 사용합니다. 사이트를 방문함으로써 당신은 동의합니다 쿠키 정책.


image

Barış Özcan 2020, Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?

Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?

İlkokula giden bir oğlum var. Yeni yıl hediyesi olarak ona bir tahta aldık. Bir tarafı modern beyaz tahta, diğer tarafı klasik kara tahta. O okuldayken arada bir ben de bir kaçamak yapıp onu kullanmaya başladım. Tabi seçenek sayısı artınca insanda kararsızlık da artıyor. Tam üzerine yazı yazacakken acaba hangi tarafını kullansam diye düşünmeye başladım. Ben ilkokulda okuma yazmayı kara tahta üzerinde öğrendim. Ortaokul ve lisede tahtalar yeşile dönmeye başladı. Üniversitede de beyaza. Fakat ilk kez aynı anda ikisini de kullanabilme ihtimalim ortaya çıkınca bunların rengi de bana dert oldu. Öğrenme, hatırlama gibi konularda acaba hangi renk tahta daha etkili diye düşünürken bir şey aklıma geldi.

Geçen yıllarda bir haber dikkatimi çekmişti. Onu biraz hikayeleştirerek anlatayım size. 120 yıllık bir okulda tadilat yapmaya başlamışlar. Eski sıraları, sandalyeleri çıkarmışlar. Duvarlarda asılı resimleri, çizelgeleri indirmişler. Boya badana yapacakları için yerlere muşambaları sermişler. Tam işe başlayacakken şu tahtaları da sökelim, boya işi bittikten sonra tekrar yerine takarız diye düşünmüşler. Onları sökünce çok ilginç bir şeyle karşılaşmışlar. Tahtaların arkasında duvarlara gömülü halde daha eski tahtalar çıkmış. Kara tahtalar. Üstelik üzerinde tebeşirle yazılmış yazılar hala silinmemiş bir şekilde duruyormuş. Eski öğretmenlerin el yazıları, öğrencilerin teneffüslerde yaptığı çizimler. Müzik dersinde kullanılan notalar. İlginç bir çarpım tablosu. Hatta Aralık ayına ait bir takvim. 1917 yılının Aralık ayına ait! O yazıların 100 yıldan uzun bir süredir orada kaldığını fark etmişler.

Bu adeta 100 yıl önceki bir sınıfın ortak hafızasına erişmek gibi bir şey. Çünkü tahtalar öğretmen ve öğrencilerin paylaştığı büyük bir not defteri gibidir. Onların zihinlerine açılan bir pencere gibi. Çok az kişi bunun farkındadır ama eğitim dünyasında yapılan en önemli inovasyondur. Modern teknolojilerin aksine kullanımı çok basittir. Yine de etkilidir. Ekonomiktir. O yüzden yeryüzündeki neredeyse tüm okulların, tüm sınıflarına yayılmıştır.

İşin ilginci tarihi çok da eski değil. Binlerce yıldır okul ve eğitim kavramları var ama bilebildiğimiz kadarıyla herkesin paylaştığı o büyük tahtalar yok. Güney Mezopotamya'daki Sümerlerde öğrenciler kil tabletlere kalem benzeri taşlarla not alıyordu. Bugün bildiğimiz tahtaya benzer ilk nesneyi Hindistan'da görüyoruz. 11. Yüzyılda Gazneli Mahmut'la Hindistan'a giden Biruni orada gördüklerini “Tarikh al-Hind” diye bir kitapta kayıt altına almış. O kitapta dönemin eğitimi hakkında diyor ki “Okullarda öğrenciler için siyah tabletler kullanırlar. Bu tabletleri genişlemesine değil de uzunlamasına kullanırlar (yani dikey olarak). Üzerine beyaz bir materyalle soldan sağa doğru yazarlar.” Konuyla doğrudan ilgili değil ama bu kitapta bin yıl önceki yaşama dair başka ilginç bilgiler de var. Mesela iki kişi tavla oynarken zarları üçüncü bir kişi atarmış. Satrancı aynı anda dört kişi oynarmış ve tahtanın üzerine taşları şu şekilde dizerlermiş. İlgilenenler bu kitabın İngilizcesini ücretsiz olarak internet üzerinden okuyabilirler. Linkler ve kaynaklar her zaman olduğu gibi web sitemde.

Tahta konusuna dönecek olursak, öğrencilerin ve öğretmenlerin yazı yazmak için tabletler kullanması çok eskilere dayansa da bunlar hep kişiseldi. Tüm sınıfın ortak bir tahta kullanması gibi bir konsept daha 200 yıl kadar önce ortaya çıkmış. İskoçya'da bir coğrafya öğretmeni -artık tek tek öğrencilerin yanına gidip konuyu onların notları üzerinden anlatmak yerine- almış büyükçe bir kara tahtayı, asmış sınıfın duvarına ve onun üstüne yazarak çizerek anlatmaya başlamış konuları… Bu yöntemin etkili olduğu görülünce hızla ülkedeki diğer okullara, sonra da tüm dünyaya yayılmış. Kara tahta eğitim dünyasının herkes tarafından kabul görmüş en önemli teknolojik inovasyonu olarak adeta bir sembole dönüşmüş. Çünkü okullardaki eğitim metodunu değiştirmiş.

“Herkes tarafından kabul görmüş” dedim ama bununla ilgili ilginç bir istisna var. “Konik isyanı” diye tarihe geçmiş bu istisna. İsyanın sebebi kara tahtalar ve olay 1825 ve 1830 yıllarında Yale Üniversitesi'nde gerçekleşiyor. Tahtalar özellikle matematikte eski eğitim yöntemlerinin değiştirilmesine neden olmuş dedik ya… Eskiden öğrenciler sınavlarda geometri sorularını çözerken kitaplarında diyagramların -konik gibi şekillerin- bulunduğu kısımlara bakabiliyormuş. Tahta icat edilince mertlik bozulmuş, ya da asıl mertlik başlamış 🙂 Çünkü matematik profesörleri artık geometri sorularını öğrencileri tahtaya kaldırıp akıllarında kaldığı kadarıyla çözmelerini istemeye başlamış. Bu istek daha sonra kanuna dönüşünce öğrenciler isyan çıkarmışlar. Derslere, sınavlara girmemeye başlamışlar. 1832'ye kadar süren bu isyan dalgası sonucunda okuldaki öğrencilerin yarısı kovulmuş. Hikayeden çıkartacağımız ders: Matematik profesörlerinin fendi, öğrencileri yendi.

Elleri tebeşir tozuyla beyaza boyanmış, dağınık saçları ve kırışık gömlekleriyle kendinden geçmiş bir şekilde kara tahtaya formüller yazan bu kişileri küçümsememek lazım. “Ya kara tahta mı kaldı?” diyeceksiniz: “Biz artık akıllı tahtalara parmağımızla yazıp çiziyoruz.” Ben de tam oraya gelecektim.

Tahta bir konsept olarak eğitim ve iş hayatımıza girdikten sonra bir evrim geçirdi. 1800'lerden 1960'lı yıllara kadar kara tahtaydı. Sonra yeşil tahtalar ortaya çıktı. Artık bildiğimiz tahta değil de başka malzemeler de kullanılmaya başlandı. Neden yeşil sorusunun cevabını tam olarak bilemiyorum. Bazıları okunmasının daha kolay olduğunu iddia ediyor. Bazıları da pek çok kültürde yeşil rengin rahatlatıcı bir etkisi olduğundan bu rengin yaygınlaştığını söylüyor. Modern dünyada en yaygın kullanılan tahtalarsa artık beyaz. Tıpkı kitaplar ya da defterlerde olduğu gibi beyaz zemin üzerine siyah ya da farklı renklerde yazılan yazıların daha kolay okunduğu söyleniyor. Mesele sadece daha kolay okunması da değil. Üzerine daha kolay yazılması. Daha kolay silinmesi. Her şey giderek kolaylaşıyor.

Buna rağmen hala özellikle matematik profesörleri kara tahta kullanmaktan bir türlü vazgeçemiyorlar. Küçük bir azınlıktan söz ediyorum tabi. Zaten sayıları az olduğu için kullandıkları malzemeleri bulma konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bir Japon tebeşir firması satışları azaldığı için kapanacağını duyurmuştu. Bu haberi duyan dünyanın dört bir tarafındaki matematik profesörleri kutu kutu tebeşir istif etmeye başladılar. Bazıları ömürlerinin sonuna kadar yetecek tebeşiri biriktirdiğini söylüyor. Peki nedir bu onlardaki “kara tahta – beyaz tebeşir” tutkusu? Profesörlerden birinin söyledikleri çok ilgimi çekmişti:

“Matematik bir yönüyle bilim olsa da pek çok yönden sanata benzer” diyordu. “Güzel bir dersi kara bir tahtanın üzerine işlemenin gerçekten sanatsal bir tarafı vardır. Matematikçiler birbirlerinin eserlerine bakarak imrenirler ve bu eserleri ortaya koyan araçları kullanmak isterler.”

Bu romantik ifadeler belki de yaşlanmış zihinlerin geçmişe bağlılıklarından, bir çeşit nostaljiden kaynaklanıyor. Çünkü bilimsel olarak siyah üzerine beyaz yazı yazmanın ya da beyaz üzerine siyah yazı yazmanın etkileri konusunda yapılmış çok fazla araştırma yok. Yani hangisinin üstün olduğundan emin değiliz. Aslına bakarsanız bu güzel de bir fırsat. Sizler kendi okullarınızda, işlerinizde ya da evlerinizde bununla ilgili denemeler yapabilirsiniz. Hafıza testleri. Öğretmenler sınıftaki öğrencileriyle bir denek grubu oluşturup kontrollü deneyler yapabilir. Böylece hem bilimsel yöntem kullanılmış olur hem de proje bazlı bir öğrenme gerçekleşir.

Ben şimdilerde bu denemeleri kendi üzerimde yapmaya başladım. İki yöntemin de kendine göre artıları ve eksileri var. Beyaz tahtaya kalemle daha hızlı yazılıp, çiziliyor ama kalemlerin mürekkebi durduğu yerde bile kuruyup bitiyor. Kara tahtadaki yazıların kontrastı daha çok hoşuma gidiyor. Ayrıca dijital kitapları da siyah zemin üzerine beyaz yazıyla okumayı tercih ettiğimden bana göre daha okunaklı. Ama tebeşir tozu bazıları için rahatsız edici olabilir. Her şekilde beyaza göre daha kirli bir deneyim.

Dediğim gibi bu konu tartışma götürür. Ama sanırım benim zihnim de belki nostaljik duygularla biraz kara tahtaya meylediyor bugünlerde. Beynimin çok doğal bir uzantısı gibi hissettiriyor. Üst üste yazılmış ama tam silinememiş yazılar, aklımdaki unutulmaya yüz tutmuş yine de parça parça hatırladığım anılar gibi. Birazdan cep telefonumun, dijital tabletimin, bilgisayarımın sonsuz olasılıklarla dolu ekranlarına döneceğim ve o ekranlara yazmak, o ekranları silmek çok daha kolay ve konforlu olacak. Zaten öyle olduğu için modern eğitim deyince ilk olarak bu cihazlar ve sınıflarda da akıllı tahtalar akla geliyor hemen. Ama ne var biliyor musunuz? Bundan 100 yıl sonra bir okulda tadilat yapılacağı zaman duvarın derinliklerinde üzerinde hala yazılar olan bir akıllı tahta ya da beyaz tahta bulma ihtimali çok düşük diye tahmin ediyorum. Belki de bir şeyleri unutmamak için, öğrenmek o kadar da kolay olmamalı.


Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı? Kreidetafel oder Whiteboard? Blackboard or whiteboard? Меловая или белая доска? Krit- eller whiteboardtavla? Kara tahta mı yoksa beyaz tahta mı?

İlkokula giden bir oğlum var. I have a son in primary school. У меня есть сын, который ходит в начальную школу. Yeni yıl hediyesi olarak ona bir tahta aldık. We bought him a board as a Christmas present. Мы купили ему доску в подарок на Рождество. Bir tarafı modern beyaz tahta, diğer tarafı klasik kara tahta. Eine Seite ist ein modernes Whiteboard, die andere Seite eine klassische Tafel. Modern whiteboard on one side, classic chalkboard on the other. С одной стороны современная белая доска, с другой классическая классная доска. O okuldayken arada bir ben de bir kaçamak yapıp onu kullanmaya başladım. Während er in der Schule war, machte ich einen Kurzurlaub und fing an, es ab und zu zu benutzen. While he was in school, I took a getaway from time to time and started using it. Пока он учился в школе, я взял отпуск и начал использовать его время от времени. Tabi seçenek sayısı artınca insanda kararsızlık da artıyor. Of course, as the number of options increases, the indecisiveness of people also increases. Конечно, по мере увеличения количества вариантов возрастает и нерешительность людей. Tam üzerine yazı yazacakken acaba hangi tarafını kullansam diye düşünmeye başladım. Just when I was going to write on it, I started to think about which side I should use. Как раз когда я собирался писать на нем, я начал думать о том, какую сторону мне использовать. Ben ilkokulda okuma yazmayı kara tahta üzerinde öğrendim. I learned to read and write on a chalkboard in primary school. Я научился читать и писать на доске в начальной школе. Ortaokul ve lisede tahtalar yeşile dönmeye başladı. Boards started to turn green in middle school and high school. Доски начали зеленеть в средней и старшей школе. Üniversitede de beyaza. Fakat ilk kez aynı anda ikisini de kullanabilme ihtimalim ortaya çıkınca bunların rengi de bana dert oldu. But when the possibility of using both at the same time arose for the first time, the color of these also bothered me. Но когда впервые появилась возможность использовать их оба одновременно, меня смущал и их цвет. Öğrenme, hatırlama gibi konularda acaba hangi renk tahta daha etkili diye düşünürken bir şey aklıma geldi. While I was thinking about which color board is more effective in learning and remembering, something came to my mind. Пока я думал о том, какая цветная доска более эффективна для таких предметов, как обучение и запоминание, мне кое-что пришло в голову.

Geçen yıllarda bir haber dikkatimi çekmişti. A news story caught my attention last year. В прошлом году мое внимание привлекла новость. Onu biraz hikayeleştirerek anlatayım size. Let me tell you a little story about it. Позвольте мне рассказать вам небольшую историю об этом. 120 yıllık bir okulda tadilat yapmaya başlamışlar. They started to make renovations in a 120-year-old school. Eski sıraları, sandalyeleri çıkarmışlar. They took out the old benches and chairs. Вынесли старые лавки и стулья. Duvarlarda asılı resimleri, çizelgeleri indirmişler. They downloaded the pictures and charts hanging on the walls. Они скачали картинки и схемы, висящие на стенах. Boya badana yapacakları için yerlere muşambaları sermişler. Because they were going to paint and whitewash, they laid linoleum on the ground. Так как собирались красить и белить, то на землю постелили линолеум. Tam işe başlayacakken şu tahtaları da sökelim, boya işi bittikten sonra tekrar yerine takarız diye düşünmüşler. Just as they were about to start work, they thought, "Let's remove these boards, we'll put them back in place after the paint job is finished. Как только мы собирались начать работу, они подумали, а давайте уберем эти доски, а после того, как покрасим, поставим обратно. Onları sökünce çok ilginç bir şeyle karşılaşmışlar. When they disassembled them, they encountered something very interesting. Когда они разобрали их, то обнаружили кое-что очень интересное. Tahtaların arkasında duvarlara gömülü halde daha eski tahtalar çıkmış. За досками старые доски, встроенные в стены. Kara tahtalar. классные доски. Üstelik üzerinde tebeşirle yazılmış yazılar hala silinmemiş bir şekilde duruyormuş. Moreover, the writings written in chalk on it were still intact. Более того, надписи, написанные на нем мелом, остались нетронутыми. Eski öğretmenlerin el yazıları, öğrencilerin teneffüslerde yaptığı çizimler. Почерк бывших учителей, рисунки, сделанные учениками на переменах. Müzik dersinde kullanılan notalar. İlginç bir çarpım tablosu. Интересная таблица умножения. Hatta Aralık ayına ait bir takvim. Даже календарь на декабрь. 1917 yılının Aralık ayına ait! Это с декабря 1917 года! O yazıların 100 yıldan uzun bir süredir orada kaldığını fark etmişler. They realized that those inscriptions had been there for over 100 years. Они поняли, что эти записи были там более 100 лет.

Bu adeta 100 yıl önceki bir sınıfın ortak hafızasına erişmek gibi bir şey. Это почти как получить доступ к коллективной памяти классной комнаты 100 лет назад. Çünkü tahtalar öğretmen ve öğrencilerin paylaştığı büyük bir not defteri gibidir. Because the blackboard is like a big notebook that teachers and students share. Потому что классные доски похожи на большую тетрадь, которую используют учителя и ученики. Onların zihinlerine açılan bir pencere gibi. Это как окно в их разум. Çok az kişi bunun farkındadır ama eğitim dünyasında yapılan en önemli inovasyondur. Few people are aware of this, but it is the most important innovation in the world of education. Об этом мало кто знает, но это самая важная инновация в мире образования. Modern teknolojilerin aksine kullanımı çok basittir. Unlike modern technologies, it is very simple to use. В отличие от современных технологий, он очень прост в использовании. Yine de etkilidir. Yet it is effective. Тем не менее, это эффективно. Ekonomiktir. Это экономично. O yüzden yeryüzündeki neredeyse tüm okulların, tüm sınıflarına yayılmıştır. Вот почему он распространился на все классы почти всех школ мира.

İşin ilginci tarihi çok da eski değil. The interesting thing is that its history is not very old. Интересно то, что его история не очень древняя. Binlerce yıldır okul ve eğitim kavramları var ama bilebildiğimiz kadarıyla herkesin paylaştığı o büyük tahtalar yok. There have been concepts of school and education for thousands of years, but as far as we know, there are no big boards that everyone shares. Концепции школы и образования существовали тысячи лет, но, насколько нам известно, не существует общих общих досок. Güney Mezopotamya'daki Sümerlerde öğrenciler kil tabletlere kalem benzeri taşlarla not alıyordu. У шумеров в южной Месопотамии ученики делали записи на глиняных табличках с камнями, похожими на ручки. Bugün bildiğimiz tahtaya benzer ilk nesneyi Hindistan'da görüyoruz. We see the first wood-like object we know today in India. Мы видим первый подобный дереву объект, известный нам сегодня, в Индии. 11. Yüzyılda Gazneli Mahmut'la Hindistan'a giden Biruni orada gördüklerini “Tarikh al-Hind” diye bir kitapta kayıt altına almış. Biruni, who went to India with Mahmud of Ghazni in the 16th century, recorded what he saw there in a book called “Tarikh al-Hind”. Бируни, отправившийся в Индию с Махмудом Газни в XVI веке, записал увиденное там в книге под названием «Тарих аль-Хинд». O kitapta dönemin eğitimi hakkında diyor ki “Okullarda öğrenciler için siyah tabletler kullanırlar. Он говорит об образовании того периода в этой книге: «В школах используют черные планшеты для учащихся. Bu tabletleri genişlemesine değil de uzunlamasına kullanırlar (yani dikey olarak). They use these tablets lengthwise (i.e. vertically) rather than broadly. Они используют эти планшеты вдоль (то есть вертикально), а не широко. Üzerine beyaz bir materyalle soldan sağa doğru yazarlar.” Konuyla doğrudan ilgili değil ama bu kitapta bin yıl önceki yaşama dair başka ilginç bilgiler de var. Они написаны слева направо белым материалом». Она не имеет прямого отношения к теме, но в этой книге есть и другие интересные сведения о жизни тысячелетней давности. Mesela iki kişi tavla oynarken zarları üçüncü bir kişi atarmış. For example, when two people play backgammon, a third person rolls the dice. Например, пока два человека играли в нарды, третий бросал кости. Satrancı aynı anda dört kişi oynarmış ve tahtanın üzerine taşları şu şekilde dizerlermiş. Четыре человека одновременно играли в шахматы и расставляли фигуры на доске вот так. İlgilenenler bu kitabın İngilizcesini ücretsiz olarak internet üzerinden okuyabilirler. Желающие могут бесплатно прочитать английскую версию этой книги в Интернете. Linkler ve kaynaklar her zaman olduğu gibi web sitemde. Ссылки и ресурсы как всегда на моем сайте.

Tahta konusuna dönecek olursak, öğrencilerin ve öğretmenlerin yazı yazmak için tabletler kullanması çok eskilere dayansa da bunlar hep kişiseldi. Returning to the topic of the board, it was always personal, although the use of tablets by students and teachers for writing dates back to ancient times. Возвращаясь к теме доски, она всегда была личной, хотя использование планшетов учениками и учителями для письма восходит к древним временам. Tüm sınıfın ortak bir tahta kullanması gibi bir konsept daha 200 yıl kadar önce ortaya çıkmış. The concept of the whole class using a common blackboard came about 200 years ago. Идея использования общей доски для всего класса возникла около 200 лет назад. İskoçya'da bir coğrafya öğretmeni -artık tek tek öğrencilerin yanına gidip konuyu onların notları üzerinden anlatmak yerine- almış büyükçe bir kara tahtayı, asmış sınıfın duvarına ve onun üstüne yazarak çizerek anlatmaya başlamış konuları… Bu yöntemin etkili olduğu görülünce hızla ülkedeki diğer okullara, sonra da tüm dünyaya yayılmış. Учитель географии в Шотландии вместо того, чтобы подходить к ученикам по одному и объяснять предмет по их заметкам, взял большую доску и начал объяснять предметы, написав на стене в классе и написав на ней. Мир. Kara tahta eğitim dünyasının herkes tarafından kabul görmüş en önemli teknolojik inovasyonu olarak adeta bir sembole dönüşmüş. The blackboard has become a symbol as the most important technological innovation of the education world, which has been accepted by everyone. Доска стала символом самой важной технологической инновации в мире образования, которая была принята всеми. Çünkü okullardaki eğitim metodunu değiştirmiş. Потому что он изменил метод обучения в школах.

“Herkes tarafından kabul görmüş” dedim ama bununla ilgili ilginç bir istisna var. I said "universally accepted" but there is an interesting exception to this. Я сказал «это общепринято», но есть интересное исключение. “Konik isyanı” diye tarihe geçmiş bu istisna. Это исключение, вошедшее в историю как «бунт Коников». İsyanın sebebi kara tahtalar ve olay 1825 ve 1830 yıllarında Yale Üniversitesi'nde gerçekleşiyor. The reason for the riot is blackboards and the event takes place at Yale University in the years 1825 and 1830. Причиной бунта являются классные доски, а события происходят в Йельском университете в 1825 и 1830 годах. Tahtalar özellikle matematikte eski eğitim yöntemlerinin değiştirilmesine neden olmuş dedik ya… Eskiden öğrenciler sınavlarda geometri sorularını çözerken kitaplarında diyagramların -konik gibi şekillerin- bulunduğu kısımlara bakabiliyormuş. As we said, the blackboards caused a change in the old teaching methods, especially in mathematics... In the past, students used to be able to look at the parts of their books with diagrams - shapes such as conics - while solving geometry questions in exams. Мы сказали, что доски привели к изменению старых методов обучения, особенно по математике: в прошлом ученики могли смотреть на части своих книг, где встречались диаграммы — например, конические — при решении вопросов по геометрии на экзаменах. Tahta icat edilince mertlik bozulmuş, ya da asıl mertlik başlamış 🙂 Çünkü matematik profesörleri artık geometri sorularını öğrencileri tahtaya kaldırıp akıllarında kaldığı kadarıyla çözmelerini istemeye başlamış. Когда изобрели дерево, храбрость сломалась, или началась настоящая храбрость 🙂 Потому что теперь профессора математики начали просить студентов решать задачи по геометрии столько, сколько они могут вспомнить, записывая их на доске. Bu istek daha sonra kanuna dönüşünce öğrenciler isyan çıkarmışlar. When this request later became a law, the students rebelled. Когда это требование превратилось в закон, студенты взбунтовались. Derslere, sınavlara girmemeye başlamışlar. They started not taking classes and exams. Они перестали посещать занятия и экзамены. 1832'ye kadar süren bu isyan dalgası sonucunda okuldaki öğrencilerin yarısı kovulmuş. As a result of this wave of rebellion that lasted until 1832, half of the students in the school were expelled. В результате этой волны восстаний, продолжавшейся до 1832 года, половина учеников школы была исключена. Hikayeden çıkartacağımız ders: Matematik profesörlerinin fendi, öğrencileri yendi. Урок из рассказа: В науке профессора математики победили студентов.

Elleri tebeşir tozuyla beyaza boyanmış, dağınık saçları ve kırışık gömlekleriyle kendinden geçmiş bir şekilde kara tahtaya formüller yazan bu kişileri küçümsememek lazım. With their hands white with chalk dust, disheveled hair and wrinkled shirts, they write formulas on the blackboard in an ecstatic manner. Не следует недооценивать этих людей, чьи руки выкрашены в белый от меловой пыли, с растрепанными волосами и в мятых рубашках, они восторженно пишут формулы на доске. “Ya kara tahta mı kaldı?” diyeceksiniz: “Biz artık akıllı tahtalara parmağımızla yazıp çiziyoruz.” Ben de tam oraya gelecektim. — А доска осталась? Вы скажете: «Сейчас мы пишем и рисуем на умных досках пальцами». Я бы пришел прямо туда.

Tahta bir konsept olarak eğitim ve iş hayatımıza girdikten sonra bir evrim geçirdi. As a wooden concept, it has evolved since it entered our education and business lives. Как деревянная концепция, она эволюционировала с тех пор, как вошла в наше образование и деловую жизнь. 1800'lerden 1960'lı yıllara kadar kara tahtaydı. It was the chalkboard from the 1800s to the 1960s. Это была классная доска с 1800-х по 1960-е годы. Sonra yeşil tahtalar ortaya çıktı. Then green boards appeared. Artık bildiğimiz tahta değil de başka malzemeler de kullanılmaya başlandı. Other materials began to be used, not just the wood we know now. Стали использоваться другие материалы, а не только древесина, которую мы знаем сейчас. Neden yeşil sorusunun cevabını tam olarak bilemiyorum. I don't know exactly why it's green. Я точно не знаю, почему он зеленый. Bazıları okunmasının daha kolay olduğunu iddia ediyor. Some claim it is easier to read. Некоторые утверждают, что его легче читать. Bazıları da pek çok kültürde yeşil rengin rahatlatıcı bir etkisi olduğundan bu rengin yaygınlaştığını söylüyor. Others say that green color has become widespread in many cultures because it has a relaxing effect. Другие говорят, что зеленый цвет получил широкое распространение во многих культурах, поскольку обладает расслабляющим эффектом. Modern dünyada en yaygın kullanılan tahtalarsa artık beyaz. The most widely used boards in the modern world are now white. Наиболее широко используемые доски в современном мире теперь белые. Tıpkı kitaplar ya da defterlerde olduğu gibi beyaz zemin üzerine siyah ya da farklı renklerde yazılan yazıların daha kolay okunduğu söyleniyor. It is said that texts written in black or in different colors on a white background, just like in books or notebooks, are easier to read. Говорят, что тексты, написанные черным или разными цветами на белом фоне, как в книгах или блокнотах, читаются легче. Mesele sadece daha kolay okunması da değil. It's not just about making it easier to read, either. Дело не только в облегчении чтения. Üzerine daha kolay yazılması. Easier to write on. Легче писать. Daha kolay silinmesi. Easier to delete. Her şey giderek kolaylaşıyor. Everything is getting easier.

Buna rağmen hala özellikle matematik profesörleri kara tahta kullanmaktan bir türlü vazgeçemiyorlar. Despite this, mathematics professors still cannot give up using blackboards. Несмотря на это, профессора математики до сих пор не могут отказаться от использования классных досок. Küçük bir azınlıktan söz ediyorum tabi. I'm talking about a small minority, of course. Я говорю о небольшом меньшинстве, конечно. Zaten sayıları az olduğu için kullandıkları malzemeleri bulma konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Since their numbers are low, they have difficulties in finding the materials they use. Поскольку их число невелико, им трудно найти материалы, которые они используют. Geçtiğimiz yıllarda bir Japon tebeşir firması satışları azaldığı için kapanacağını duyurmuştu. In the past years, a Japanese chalk company announced that it would close because its sales were decreasing. В последние годы японская меловая компания объявила о закрытии из-за снижения продаж. Bu haberi duyan dünyanın dört bir tarafındaki matematik profesörleri kutu kutu tebeşir istif etmeye başladılar. Hearing this news, math professors around the world began to hoard boxes and boxes of chalk. Услышав эту новость, профессора математики по всему миру начали копить коробки с мелом. Bazıları ömürlerinin sonuna kadar yetecek tebeşiri biriktirdiğini söylüyor. Peki nedir bu onlardaki “kara tahta – beyaz tebeşir” tutkusu? So what is their passion for “blackboard – white chalk”? Так в чем же их страсть к «классной доске — белому мелу»? Profesörlerden birinin söyledikleri çok ilgimi çekmişti: I was very interested in what one of the professors said: Меня очень заинтриговали слова одного из профессоров:

“Matematik bir yönüyle bilim olsa da pek çok yönden sanata benzer” diyordu. “Although mathematics is a science in one aspect, it is similar to art in many ways,” he said. «Хотя математика — это наука в одном аспекте, во многих отношениях она похожа на искусство», — сказал он. “Güzel bir dersi kara bir tahtanın üzerine işlemenin gerçekten sanatsal bir tarafı vardır. “There's something really artistic about embroidering a beautiful lesson on a chalkboard. «Есть что-то действительно художественное в том, чтобы вышить красивый урок на доске. Matematikçiler birbirlerinin eserlerine bakarak imrenirler ve bu eserleri ortaya koyan araçları kullanmak isterler.” Mathematicians envy each other's work and want to use the tools that produced it." Математики завидуют работам друг друга и хотят использовать инструменты, которые их производят».

Bu romantik ifadeler belki de yaşlanmış zihinlerin geçmişe bağlılıklarından, bir çeşit nostaljiden kaynaklanıyor. These romantic expressions perhaps stem from the attachment of aged minds to the past, a kind of nostalgia. Возможно, эти романтические выражения проистекают из привязанности старых умов к прошлому, своего рода ностальгии. Çünkü bilimsel olarak siyah üzerine beyaz yazı yazmanın ya da beyaz üzerine siyah yazı yazmanın etkileri konusunda yapılmış çok fazla araştırma yok. Because scientifically, there isn't much research on the effects of writing in white on black or writing in black on white. Потому что с научной точки зрения не так много исследований о влиянии письма белым на черное или письма черным на белое. Yani hangisinin üstün olduğundan emin değiliz. So we are not sure which one is superior. Поэтому мы не уверены, какой из них лучше. Aslına bakarsanız bu güzel de bir fırsat. In fact, it's a good opportunity. На самом деле, это хорошая возможность. Sizler kendi okullarınızda, işlerinizde ya da evlerinizde bununla ilgili denemeler yapabilirsiniz. You can experiment with it in your own schools, jobs or homes. Вы можете поэкспериментировать с ним в своих школах, на работе или дома. Hafıza testleri. Memory tests. Тесты памяти. Öğretmenler sınıftaki öğrencileriyle bir denek grubu oluşturup kontrollü deneyler yapabilir. Учителя могут сформировать предметную группу со своими учениками в классе и проводить контролируемые эксперименты. Böylece hem bilimsel yöntem kullanılmış olur hem de proje bazlı bir öğrenme gerçekleşir. Thus, both scientific method is used and project-based learning takes place. Таким образом, используется как научный метод, так и проектное обучение.

Ben şimdilerde bu denemeleri kendi üzerimde yapmaya başladım. Теперь я начал проводить эти эксперименты на себе. İki yöntemin de kendine göre artıları ve eksileri var. Both methods have their pros and cons. Оба метода имеют свои плюсы и минусы. Beyaz tahtaya kalemle daha hızlı yazılıp, çiziliyor ama kalemlerin mürekkebi durduğu yerde bile kuruyup bitiyor. It is faster to write and draw on the whiteboard with a pen, but the ink of the pens dries up even where it stands. Писать и рисовать на доске ручкой быстрее, но чернила ручек засыхают даже там, где они стоят. Kara tahtadaki yazıların kontrastı daha çok hoşuma gidiyor. I like the contrast of the writing on the blackboard better. Мне больше нравится контраст написания на доске. Ayrıca dijital kitapları da siyah zemin üzerine beyaz yazıyla okumayı tercih ettiğimden bana göre daha okunaklı. I also prefer to read digital books with white text on a black background, so they are more readable for me. Кроме того, поскольку я предпочитаю читать цифровые книги с белым шрифтом на черном фоне, они для меня более читабельны. Ama tebeşir tozu bazıları için rahatsız edici olabilir. Но меловая пыль может раздражать некоторых. Her şekilde beyaza göre daha kirli bir deneyim. Either way, it's a dirtier experience than white. Более грязный опыт, чем белый во всех отношениях.

Dediğim gibi bu konu tartışma götürür. As I said, this issue is debatable. Как я уже сказал, этот вопрос является дискуссионным. Ama sanırım benim zihnim de belki nostaljik duygularla biraz kara tahtaya meylediyor bugünlerde. But I guess my mind is leaning towards the chalkboard these days, maybe with nostalgic feelings. Но я предполагаю, что в эти дни мой разум немного склоняется к доске, может быть, из-за ностальгических чувств. Beynimin çok doğal bir uzantısı gibi hissettiriyor. It feels like a very natural extension of my brain. Это похоже на очень естественное продолжение моего мозга. Üst üste yazılmış ama tam silinememiş yazılar, aklımdaki unutulmaya yüz tutmuş yine de parça parça hatırladığım anılar gibi. The writings that were written on top of each other but could not be completely erased are like memories that have sunk into oblivion, but which I still remember piecemeal. Записи, которые были написаны друг на друге, но не могли быть полностью стерты, подобны воспоминаниям, которые вот-вот забудутся в моей памяти, но которые я все еще помню по крупицам. Birazdan cep telefonumun, dijital tabletimin, bilgisayarımın sonsuz olasılıklarla dolu ekranlarına döneceğim ve o ekranlara yazmak, o ekranları silmek çok daha kolay ve konforlu olacak. Soon I will return to the screens of my cell phone, my digital tablet, my computer, full of infinite possibilities, and it will be much easier and more comfortable to write on those screens, to erase those screens. Я скоро вернусь к экранам своего мобильного телефона, цифрового планшета и компьютера, которые полны бесконечных возможностей, и писать и удалять на этих экранах будет намного проще и удобнее. Zaten öyle olduğu için modern eğitim deyince ilk olarak bu cihazlar ve sınıflarda da akıllı tahtalar akla geliyor hemen. That's why when we think of modern education, these devices and smart boards in classrooms immediately come to mind. Как бы то ни было, эти устройства и умные доски в классах первыми приходят на ум, когда речь заходит о современном образовании. Ama ne var biliyor musunuz? But you know what? Но вы знаете, что? Bundan 100 yıl sonra bir okulda tadilat yapılacağı zaman duvarın derinliklerinde üzerinde hala yazılar olan bir akıllı tahta ya da beyaz tahta bulma ihtimali çok düşük diye tahmin ediyorum. I guess that 100 years from now, when a school is going to be renovated, the probability of finding a smart board or whiteboard with writings still in the depths of the wall is very low. Я предполагаю, что через 100 лет, когда школу будут ремонтировать, вероятность найти умную доску или доску с надписями в глубине стены очень мала. Belki de bir şeyleri unutmamak için, öğrenmek o kadar da kolay olmamalı. Maybe it shouldn't be so easy to learn, so as not to forget things. Может быть, это не должно быть так легко учиться, чтобы ничего не забыть.