×

우리는 LingQ를 개선하기 위해서 쿠키를 사용합니다. 사이트를 방문함으로써 당신은 동의합니다 쿠키 정책.


image

Who is She?, Bölüm Yirmi Iki

MERVE: Dairemde neler oluyor?

CANAN: Merhaba.

Benim adım Canan ve bu da Selin.

Tanıştığıma memnun oldum.

MERVE: Dairemde ne yapıyorsunuz?

CANAN: Ben Hakan'ın kız kardeşiyim.

Bu Selin, arkadaşım.

MERVE: Kim olduğunuz umurumda değil.

Burada ne yapıyorsunuz?

İçeri girmenize kim izin verdi?

CANAN: Sinirlenmenize gerek yok.

Sonuçta ben Hakan'ın kız kardeşiyim.

Yabancı değilim.

MERVE: Selin neden pijama giyiyor ve yatakta yatıyor?

CANAN: Açıklayabilirim.

Gördüğün gibi Selin yorgun olduğunu hissediyordu ve ...

MERVE: Daireme nasıl girdiniz?

CANAN: Alt kattaki adam içeri girmemize izin verdi çünkü ben istedim.

O iyi bir adam.

MERVE: Öyle mi yaptı?

Ne hakla içeri girmenize izin verdi?

Lütfen bana arkadaşınız Selin'in öğleden sonra pijamalarıyla yatakta neden olduğunu açıklayınız.

CANAN: Sana anlatmaya başladım.

O yorgun ve Hakan eve gelmeden önce biraz uyumak istedi.


MERVE: Dairemde neler oluyor? MERVE: Was ist in meiner Wohnung los? MERVE: What's going on in my apartment? MERVE : Que se passe-t-il dans mon appartement ?

CANAN: Merhaba. CANAN: Hello.

Benim adım Canan ve bu da Selin. Mein Name ist Canan und das ist Selin. My name is Canan and this is Selin. Je m'appelle Canan et voici Selin.

Tanıştığıma memnun oldum. Schön, Sie kennenzulernen. I'm glad to meet you. Je suis heureux de vous rencontrer. はじめまして。

MERVE: Dairemde ne yapıyorsunuz? MERVE: What are you doing in my flat? MERVE : Qu'est-ce que tu fais dans mon appartement ?

CANAN: Ben Hakan'ın kız kardeşiyim. CANAN: Ich bin die Schwester von Hakan. CANAN: I am Hakan's sister. CANAN : Je suis la sœur d'Hakan.

Bu Selin, arkadaşım. Das ist Selin, meine Freundin. This is Selin, my friend. C'est Selin, mon ami.

MERVE: Kim olduğunuz umurumda değil. MERVE: Es ist mir egal, wer Sie sind. MERVE: I don't care who you are. MARVE : Je me fiche de qui vous êtes. マーヴェあなたが誰であろうと気にしません。

Burada ne yapıyorsunuz? What are you doing here? Que faites-vous ici?

İçeri girmenize kim izin verdi? Wer hat dich reingelassen? Who let you in? Qui vous a laissé entrer ? 誰が入れたんだ?

CANAN: Sinirlenmenize gerek yok. CANAN: Kein Grund, wütend zu werden. CANAN: You don't need to be angry. CANAN : Vous n'avez pas besoin d'être en colère. カナン怒る必要はありません。

Sonuçta ben Hakan'ın kız kardeşiyim. Schließlich bin ich die Schwester von Hakan. After all, I'm Hakan's sister. Après tout, je suis la sœur d'Hakan. 何しろ私はハカンの妹だからね。

Yabancı değilim. Ich bin kein Fremder. I am not a foreigner. Je ne suis pas un étranger. 私は他人ではない。

MERVE: Selin neden pijama giyiyor ve yatakta yatıyor? MERVE: Warum trägt Selin einen Pyjama und liegt im Bett? MERVE: Why is Selin wearing pajamas and lying in bed? MERVE : Pourquoi Selin porte-t-il un pyjama et dort-il dans son lit ? MERVEどうしてセリンはパジャマを着てベッドに寝ているの?

CANAN: Açıklayabilirim. CANAN: Ich kann das erklären. CANAN: I can explain. CANAN : Je peux expliquer.

Gördüğün gibi Selin yorgun olduğunu hissediyordu ve ... Wie Sie sehen können, war Selin müde und ... As you can see Selin was feeling tired and ... Comme vous pouvez le voir, Selin se sentait fatiguée et ... ご覧の通り、セリンは疲れを感じていた。

MERVE:  Daireme nasıl girdiniz? MERVE: Wie sind Sie in meine Wohnung gekommen? MERVE: How did you get into my apartment? MERVE : Comment es-tu entré dans mon appartement ?

CANAN: Alt kattaki adam içeri girmemize izin verdi çünkü ben istedim. CANAN: Der Mann unten hat uns reingelassen, weil ich darum gebeten habe. CANAN: The man downstairs let us in because I wanted it. CANAN : L'homme en bas nous a laissé entrer parce que je le lui ai demandé. カナン下の階の人が中に入れてくれたのは、私が頼んだからです。

O iyi bir adam. Er ist ein guter Mann. He's a good man. C'est un homme bon.

MERVE: Öyle mi yaptı? MARVE: Hat er das getan? MERVE: Did he do that? MARVE : Il a fait ça ? MERVE:そうなの?

Ne hakla içeri girmenize izin verdi? Wie kann er es wagen, dich hereinzulassen? By what right did he let you in? De quel droit vous a-t-il laissé entrer ?

Lütfen bana arkadaşınız Selin'in öğleden sonra pijamalarıyla yatakta neden olduğunu açıklayınız. Erklären Sie mir bitte, warum Ihre Freundin Selin am Nachmittag im Pyjama im Bett lag. Please explain to me why your friend Selin is in bed in her afternoon pajamas. Veuillez m'expliquer pourquoi votre amie Selin était au lit en pyjama l'après-midi.

CANAN: Sana anlatmaya başladım. CANAN: Ich habe angefangen, es dir zu erzählen. CANAN: I started to tell you. CANAN : J'ai commencé à te le dire.

O yorgun ve Hakan eve gelmeden önce biraz uyumak istedi. Sie war müde und wollte schlafen, bevor Hakan nach Hause kam. He is tired and wanted some sleep before Hakan came home. Elle était fatiguée et voulait dormir un peu avant que Hakan ne rentre à la maison.