(5) حياة عيلتنا: مواعيد أبو سند - YouTube
(5) Our Family's Life: Abu Sanad's Appointments - YouTube
(5) 我們家庭的生活:阿布薩納德的約會 - YouTube
سند! شوف سامر شو ماله
Sanad! Go see what's wrong with Samer
사나드! 가서 사메르한테 무슨 일 있는지 좀 보거라
Sanad! Gidip samer’ın nesi var bakıver
بخخخخ! آآآه
Booo!
Booo!!
ماما! شوفي سند مش عم بخليني أدرس
Mom! Talk to Sanad! He's not letting me study
엄마! 사나드 좀 보세요! 저 공부하는데 방해해요!
Annem! Sanad ile konuş, okumama izin vermiyor
ماما! سالي عم بتسمع أغاني وما عم بتدرس
Mom! Sally is listening to music and not studying
엄마! 누나 공부하는데 음악 들으면서 해요!
Annem! Sally müzik dinliyor, ve ders calışmıyor
ماما ماما ماما
Mom! Mom! Mom! leave this mom to finish the house chores! Both of you go study
“엄마, 엄마, 엄마"
Anne! Anne anne
خلوا هالماما تخلص شغل البيت
엄마 좀 집안일 하게 냅두렴!
Ev işlerini bitirmesi için bu anneyi bırakın
تفضلوا كل واحد أشوف عدراسته
너희 둘 다 공부하러 가!
Buyrun ikiniz de çalışın
سمر، يا سمر
Samar! Samar!
사메르, 사메르!
Samer! Samer
دفعت فاتورة الإنترنت؟
Did you pay the internet bill?
인터넷 요금 내고 왔어요?
İnternet faturasına ödedin mi?
وديت محسن يدفعهم
I sent Muhsen to pay it. You’re not ready yet?!
무하신한테 대신 내달라고 했어요
Ödemek için muhsen gönderdim
لسى مش جاهزة؟!
아직도 준비 안 했어요?
Henüz hazır değil misin?
لا صراحةً من وقت ما رجعت من الشغل
Honestly no. Ever since I got back from work, I’ve been lying on the beach and tanning
아직요. 퇴근하자마자 집에 와서
Dürüstçe hayır, işten döndüğümden beri
وأنا متمددة على شط البحر يعني بتشمس زي ما تقول
탱자탱자 놀면서 여유 부리고 있었거든요.
Sahilde uzanıp bronzlaşıyordum
آآخخ عالنكد
Oh my God your bad moods. Go brush your hair and get the kids ready quickly
어휴, 괜히 심술은.
Off ya huysuzluk
طيب يلا مشطي وجهزي الولاد بسرعة
가서 머리 정리하고 얼른 애들 준비시키세요.
Git saçın fırçala ve çocukları çabucak hazırla
يلا سند، سالي
Come on Sanad! Sally! The play starts in one hour, and I’m not willing to lose a single minute
사나드, 샐리, 얼른 오렴!
Hadi Sanad , Sally
المسرحية بتبلش بعد ساعة
한 시간 후면 연극 시작이야.
Oyun bir saat sonra başlıyor
وأنا مش مستعد أخسر ولا دقيقة
1분도 낭비할 수 없다.
Ve bir dakika bile kaybetmek istemiyorum
لأنه بحسب حسبتي
내 계산에 따르면
Çünkü benim hesabıma göre
الدقيقة بتطلع علي بثلاثين قرش ضرب خمس أشخاص
1분에 30 피에스타고 우린 다섯 명이니까
Her dakika 30 kuruş çarpı 5 kişi
يعني بخسر بالدقيقة دينار ونص
총 1.5 디나르 손해라고.
Demeki, dakikada 1,5 jod kaybediyorum
يا ماما اهدى شوي، بعدين معك؟
Calm down darling
우리 아들, 가만히 좀 있으렴.
Sakın ol canım,
حلو هيك؟
Is this nice?
이 옷 괜찮아요?
Böyle güzel mi?
آه حلو
Yes nice
응, 예쁘구나.
Evet güzel
كإنكم شفتوا يعني
As if you bothered to look
보지도 않으셨으면서!
Sanki bakıyormuşsunuz gibi
أنا جاهز
I’m ready!
준비 다 했어요!
Hazırım ben
برافو سند
Bravo Sanad
잘했다, 사나드.
Bravo Sanad
تراا، هاي أحلى صح؟
This is nicer right?
이게 더 예쁘죠?
Bunu daha güzel doğru mu?
خمس دقايق ورح أتحرك
I'm leaving in 5 minutes, regardless of who’s ready
5분 후에 출발할 거야.
5 dakikaya kadar hareket edeceğim
بغض النظر مين جاهز
준비 다 했든 안 했든 말이다!
Kimin hazır olduğuna bakılmaksızın
الغرة لحالها بدها خمس دقايق
My fringe alone needs 5 minutes
앞머리 정리하는데만 5분 걸리는데!
Tek başına saçağımın 5 dakikaya ihtiyacı var
لا لا لا استنى شوي ييي علينا خسرت الليفل
No, no wait a bit…oh man! I lost the level
안돼, 안돼, 안돼!! 이번 판 못 깼네.
Hayır hayır biraz bekle, off ya oyun seviyesini kaybettim
سند! سالي!
Sanad! Sally! Where’s Sanad! Sanad where are you?
사나드! 샐리!
Sanad,Sally!
وين سند؟ سند وينك؟
사나드는 어딨냐? 사나드, 어디냐?!
Sanad nerede? Sanad neredesin?
بخخخ
Boo!
Boo!
تفضل شرف قدامي
Come on! Let’s go
아이고, 얼른 가자꾸나.
Haydi yürü! Hadi gidelim
لازم ناخذ سيلفي
We have to take a selfie
저희 사진 찍어요..
Selfie çekmeliyiz
فأنا اللي بدي أوصلكم إياه
What I want to tell you is that committing to time is the secret to success in life. You have to be alert and focused
이건 꼭 말해야겠군.
Sana söylemek istediğim şey bunu
إنه الالتزام بالوقت هو سر النجاح في الحياة
시간 엄수는 성공의 열쇠야.
Zamana bağlıklı hayatta başarının sırrıdır
لازم تكونوا صاحيين ومركزين
항상 주의하고 집중해야지.
Uyanık ve odaklanmalısın
ما بصير تضيعوا وقت
You shouldn’t waste time, and you have to appreciate the value of things, the price of the tickets for example…
시간을 낭비해선 안된다.
Zaman kaybetmemelisin
ولازم تقدروا قيمة الأشياء
무엇이든 그 가치를 소중히 여길 줄 알아야지.
Ve şeylerin değerini takdir etmelisin
يعني سعر التذاكر مثلاً
예컨대 티켓값이라든가...
Mesela biletlerin fiyatı
هاي اضطرينا نصف بعيد
we had to park far away because the parking lot is definitely full
주차를 먼 곳에 할 수 밖에 없었지.
Uzağa park etmek zorunda kaldık
لأنه أكيد الكراج فل
다른 곳은 이미 만차였으니까.
Çünkü park yeri kesinlikle dolu
الكراج فاضي
(Theatre parking lot) The parking lot is empty
주차장이 텅 비었는데요.
Park yeri boş
ضروري كان نصف بعيد يعني
Did we have to park far away?
주차를 굳이 멀리 했어야해요?
Uzağa park etmek zorunda mıyız?
شكلها المسرحية فاشلة
The play seems lame
연극 노잼일 거 같은데요.
Bu oyun kötü görünüyor
أنا مش عارف إنتوا لمين طالعين
I don’t know to who you're growing up to be like! Not organized, not responsible…
커서 뭐가 될런지, 원.
Kime benziyorsunuz bilmiyorum!
لا منظمين ولا مسؤولين
정리도 안 되고 책임감도 없고..
Organize değilsiniz , ve sorumlu değilsiniz
قديش صار لي بحكي لكم أنه المسرحية يوم الثلاثاء
연극은 화요일에 있다고 내가 몇번이나 이야기했냐.
Sana oyunun Salı günü olduğunu kaç kere söylüyorum
المسرحية يوم الثلاثاء
연극은 화요일에 있다고.
Bu oyun Salı günü
هيها بدت
It is starting…shhh…not a single sound, not a single word, not a single breath
시작했구나...
Aha Başlıyor
ششش ولا صوت ولا كلمة ولا نفس
쉿… 아무 소리 내지 말고 말도 하지 말고 숨소리도 내지마...
Shh, tek bir ses değil Tek bir kelime değil ve tek bir nefes değil
لو سمحت يا أستاذ، بتعمل إيه حضرتك؟
Excuse me sir, what are you doing?
실례합니다, 선생님. 여기서 뭐 하십니까?
Afedersiniz efendim, ne yapıyorsunuz?
عجبكوا هيك؟
You happy now?
이제 만족해요?
Mutlu musunz?
هاي تذاكر المسرحية معنا
Here are the tickets to the play, they’re with us
여기 공연 티켓이요.
Buyrun biletler oyun bizimle
تذاكر إيه يا أستاذ؟
What tickets sir? The play debuts next Tuesday
무슨 티켓이요?
Hangi biletler?
المسرحية بتبدا عطول الثلاثة الجاي
연극은 다음 화요일부터 시작합니다.
Oyun önümüzdeki Salı başlayacak