×

Utilizziamo i cookies per contribuire a migliorare LingQ. Visitando il sito, acconsenti alla nostra politica dei cookie.


image

Beyhan Budak, GEÇMİŞİN YÜKLERİNDEN NASIL KURTULURSUN?

GEÇMİŞİN YÜKLERİNDEN NASIL KURTULURSUN?

Hepimiz biraz yaralıyız,geçmişte yaşadığımız

olumsuz olaylardan dolayı ruhumuzda

bazen küçük bazen büyük yaralar açılmıştır.

Bazı insanlar zaman içinde bu yaralarını

tedavi ederler kendi kendilerine o yara kabuk bağlar

ve ortadan kalkar.Bazı insanlarda ise

o yaranın şifası hiç gerçekleşmemiştir.

Sanki ilk günkü gibi acımaya devam etmektedir.

Bu videoda sana

Geçmişimizdeki yaraları,geçmişimizdeki yükleri

nasıl ortadan kaldırabiliriz,nasıl onlarla barışabiliriz,

bunlardan bahsedeceğim.İlk olarak sana söylemek

istediğim şey şu geçmişinde belki

çok acı şeyler yaşadın,belki alman gereken sevgiyi

alamadın,belki kötü muameleye maruz kaldın,

belki tacize uğradın,belki tecavüze uğradın,

belki ihmal edildin sevilmedin değer görmedin.

Şimdi geçmişte ne yaşadıysan yaşadın.

İlk başta ilk adımda bunu bir kabullenmen lazım.

Geçmişteki yaraları büyük olan insanların

bir çoğu zihninde devamlı bununla savaşır durur.

Durmadan şöyle olsaydı,böyle olsaydı hep

o senaryoyu tekrar baştan başa yazar.Ve bu zihnindeki enerjiyi

ruhunuzdaki enerjiyi o kadar çok tüketir ki

kafanda her daim bir öfke ve suçluluk duygusu arasında gider gelirsin.

Ya benim hatam mıydı diye kendine yüklenirsin bazen.

Bazen de karşı tarafa öfkenle yüklenirsin.

İşte bu insan ruhuna

çok ağır geliyor.Ben şunu istiyorum senden lütfen

ne yaşadıysan yaşadın.Evet keşke yaşamasaydın

keşke olmasaydı.Ama yaşadın bunları

ve bunlar artık geçmişte kaldı,bunlar senin başına geldi.

Bunları sen yaşadın başkası değil.

Belki başkası da yaşayabilirdi ama sen yaşadın.

Bunları kabullenmen lazım ilk adım olarak.

Zihnimizin ilginç bir yapısı var bazı şeyleri

zihnimizde düşündüğümüz zaman bedenimizle ruhumuzla

onu sanki yeniden yeniden şu anda oluyormuş gibi

hissediyor ve ona göre bir tepki veriyor.

Eğer ki sen zihninde biraz önce bahsettiğim gibi

devamlı bir savaş halinde isen aynı şeyi tekrar tekrar

kendini maruz bırakıyorsan,zihninde bu noktada

aynı olayı tekrar yaşıyormuş gibi travmaya maruz kalıyor.

Ama şöyle düşünmek lazım geçmişte olan olayın

artık oyuncusu değilsin,artık sen o

geçmişte olan şeyin bir izleyicisisin.

Sanki bir televizyon ekranından izliyormuşsun gibi.

O oyunun,o televizyonun içinde olmadığın için

kumanda senin elinde.Zihnindeki

o görüntüyü oynatadabilirsin,durduradabilirsin

ileride alabilirsin.Yani burada aslında kontrolün

sen de olduğunu bilmen lazım.O zaman evet kurbandın,

o zaman mağdur sendin.Belki kendini

koruyabilecek güce bile sahip değildin.Ama şuan da

zihninde tekrar eden o tiyatroyu,o filmi

durduradabilirsin,onu ileri alabilirsin

ya da o filmin oynadığı CD'yi çıkartıp kıradabilirsin. Ama bunu bir kabullenmek lazım,biraz önce söylediğim gibi

bu moda girdiğimiz zaman insan birazcık daha

o olaylar noktasında kendini birazcık daha güvende hissediyor.

Geçmişteki yaralarla ilgili aslında en çok düşünülen

şeylerden bir tanesi şudur:Geçmişte bize bu yaraları

açan,bize bunları yaşatan insanlarla yüzleşmek.

Evet yüzleşmek işe yarayabilir.Ama çoğu zaman

yüzleşmek girişimleri bir duvara tosluyor.Karşı tarafın

bir şekilde kabulleneceğini düşünüyoruz ama genelde öyle olmuyor.

Gidiyorsun mesela sen bana bunları yaşattın.

Ya öyle bir şey mi yaşatmışım hiç farkında değildim.

İyi değildim ben o zamanlar yada belkide

tamamen inkar yoluna gidebilir belki de ben senin iyiliğini

düşünüyordum bile diyebilir.İşte bu yüzden

o yüzleşme girişimi bazen

umduğumuz gibi gerçekleşmeyebiliyor.Bazen tam tersi bir şekilde

karşı taraf yine o baskın karakteriyle

bizi suçlama yoluna bile gidebiliyor.Böyle durumlarda yüzleşmek

konusunda iyi düşünmek lazım ve kafamızda

bu mevzuyu halletmek adına o kişiye

çok endeksli olmamamız lazım.Ben şöyle düşünüyorum

geçmişte neler yaşadık bilmiyorum,hepimizin ayrı bir hikayesi var.

Artık şuan çektiğimiz

acının kaynağı tamamen bizim içimizde.

Geçmişte neler olduysa oldu ve o orada bitti.Ve o anda

zihnimizde o olayın o kişilerin bir hayaleti

bir gölgesi oluştu gibi düşünebilirsin.Ve o gölgeler

artık zihnimizde o adam o kadın hayatımızda

olmasa bile

belki hayatta dahi olmasa biz o acıyı çekmeye çalışıyoruz

*çekmeye devam ediyoruz* Böyle olunca ne olacak? Diyelim ki adam vefat etti kadın vefat etti yüzleşme şansın bile yok.

Yani insanın şuanda

yapabileceği tek şey kendi zihnindeki sorumluluğu

alması.Çünkü sen belki düşünüyorsun

o kurban rolünde olmak insana bazen güçlü de hissettirebilir.

Bana bunları yaşattırdılar gibi.Ama senin

içinde sorumluluğu alman lazım.Artık şu anda

acı çekmek noktasından çıkma sorumluluğu

tamamen sende.Geçmişte sana başkaları bir şey yaşattı.

Ama şu anki acının

düğmesi senin elinde.Eğer

durdurabilirsen bunu sen durdurabilirsin.Dışardan biri gelip

ya senden çok özür dilerim dese bile aslında o acı

geçmeyecek.Geçmişin yüklerini ifade etmek

çok ama çok önemlidir.Ama bunu herhangi

birisiyle değil,rastgele birisiyle değil güvendiğin bir insanla

bile paylaşmak ifade etmek önemli.

İfadenin önemi nereden geliyor biliyor musun?

İçimizde tuttuğumuz şeyler,mesela geçmişteki travmalarla ilgili

şeylerin içinde çok yoğun bir suçluluk duygusu barınır.

'Ya benim hatamsa,ya ben kötü bir şey yapmışsam,

ya her şey benim yüzümden olduysa?'

bu şüphe çok ağır bir şüphedir.

Çok zarar verici bir şüphedir:Suçluluk şüphesi.

Ama biz etrafımızdaki insanlara

bunu anlattığımız zaman farklı bir şey cereyan eder.

Onunla aramızda der ki ya sen neler yaşamışsın,

sana neler yapmışlar,

sen nasıl üzülmüşsün, nasıl bunu yaparlar dediği zaman

senin içindeki o acımasız sese karşı

bir alternatif cevap olmuş olur.

Belki tamamen kesmeyecek içindeki acımasız sesin kaynağını

ama sen diyeceksin ki başka bir ihtimal daha varmış.

Bir de böyle şeylerde geçmişin yüklerini değerlendirirken

bir çok insan bunun sadece kendi başına geldiğini

zanneder.Ama olur da başka birine anlattığı zaman

benzer bir durumu ben de yaşadım cevabını alırsa

o sana o kadar iyi hissettirir ki.

İşte bu yüzden yaşadığımız şeyi

geçmişte yaşadığımız o olumsuz olayı ya da olayları

etrafımızda güvendiğimiz bir ya da iki kişiye anlatmak

her zaman geçmişin yüklerinden kurtulmamız konusunda bize destek verir.

Geçenlerde tesadüfi olarak bir şey keşfettim

benim için çok güzel bir bilgiydi aslında öğrendiğim keşfettiğim şey.

Japonların eski bir kırılan şeyleri

altınla tamir sanatı.Düşün ki bir vazo var

bir bardak,bir tabak var.Kırıldığı zaman

çoğu zaman aklımıza gelen ilk şey onu atmak değil mi?

Ama Japonların altınla tamir sanatında

şöyle bir durum çıkıyor.O vazoyu,o tabağı ya da o bardağı

altınla,altın tozuyla

güzel bir işçilikle birbirine yapıştırıyorlar tekrardan

ve onu kullanmaya devam ediyorlar.İşin bu tarafı zaten

çok estetik fotoğraflardan da göreceğin üzere.

Ama bir de bunu insana uyarlayan felsefesini düşündüğümüz zaman

bambaşka bir şey ortaya çıkıyor.Şimdi zannediyoruz ki

mükemmel bir insan varmış gibi.Hiç acısı olmayan,

hiç kırığı olmayan bir insan varmış gibi düşünüyoruz ama

öyle bir insan yok.Hepimizin acıları

var,yaraları var ve hayal kırıklıkları var.

İçimizde parçalanan bir taraflar var.

Olur da biz o yaraları kabullendiğimiz zaman

o yaraları sahiplenip,ona saygı duyduğumuz zaman

ortaya çok daha değerli bir şey çıkıyor.

İnsan yaralarıyla daha değerli,

onları çözmüş haliyle daha değerli.Nedir?

Şey gibi düşün ya hayat bir mücadele diyorum ya her zaman

bir savaş.Aslında savaş yaralarımız her daim olacak.

Bizi değerli yapan,bizi emsalsiz yapan

aynı o Japonların altınla tamir ettiği gibi,

o kırıkları toparlayıp o hale getirdiği gibi,

o son halimiz,yaralardan sonraki olgun ve pişmiş halimiz.

Biraz önce de söyledim

kurban rolünde olmanın güçlü bir tarafı vardır.

Çünkü hayatında olumsuz ne oluyorsa etrafındaki insanlar

ya da geçmişinde sana zarar veren insanlar sorumludur.

Ve kurban rolü bu sebeple senin

sorumluluk alman noktasında seni rahat bırakır.

Çünkü kötü bir şey varsa senden dolayı değildir.Etrafındaki insanlardan kaynaklanıyordur.

Şimdi kurban rolü güçlü

ama seni çözüme itmiyor.Seni o sorunlu noktada

hep o aynı yerde kalmana sebep oluyor.

Eğer ki sen bu geçmişin yükleriyle barışma,

onları nötralize etmek yolundaysan

kurban rolünden çıkıp,hayatının sorumluluğunu almak zorundasın.

Bugün artık bu geldiğin noktada

mutsuzsan

geçmişin travmaları tamam etkili olmuştur.Ama

şu var mutsuzsan bunun sebebi ya da

bunu çözemeyişinin sebebi sensin.Sorumluluğunu al.

Artık o mutluluğu mutsuzluğu sen çözeceksin.Sen getireceksin hayatına.

İnsana en çok zarar veren şeylerden birisi

öfke duygusudur.Özellikle geçmişinde

çok fazla yara olan insanlar geçmişindeki

kendisine hem de çevresindeki insanlara çok fazla

öfke hissederler.Ama öfkenin kaynağını bir keşfetmek lazım.

Öfke çoğu zaman hep ikincil duygudur.

Arka planında ilk olan duygu vardır.

Haksızlığa uğramış olmak,adaletsizlik duygusu gibi vesaire vesaire...

Senin öfkenin kaynağında ne var?

Sen neden öfkeleniyorsun durmadan.Ve şöyle düşünelim öfke böyle bir noktada

diyoruz ya belki bize bunları yaşatan insanı alsak öldüreceğiz,

zarar vereceğiz.Belki intikamımızı alacağız.

Ama ben şunu söyleyeyim sana bugüne kadar

binlerce insanla karşılaştım.İntikamını dolaylı

yoldan,duygusal yoldan almış insanlarla da karşılaştım.

Bana hep şunu söylediler geçici bir rahatlık hissediyorsun evet

ama sonrasında yine aynı sensin,

içindeki yaraya çokta faydası olmuyor intikam duygusunun.

Ee ne olacak peki o zaman?Ben şöyle bir şey söylüyorum

böyle durumlarda.Geçmişindeki o kişiyi

o insanları affetmelisin.Ve

karşımdaki insanın tepkisi bir şoka uğramış oluyor.

'Nasıl yani onu affedeceğim demek mi?'

Şimdi bu öyle bir şey ki zannediyorlar ki insanlar birisini affedince

ona hadi gel bana tekrar aynı şeyi yap izni vermiş gibi.

Ama bu öyle bir şey değil.

Sen öğrendin zaten bu insan sana zarar verdi.

Bu insan sana tekrar da zarar verebilir.Onu hayatına almana gerek yok

affetmen için.Sadece şunu söylüyorsun kafanda

o öfkenin kökeninde şöyle bir durum var.

Sana kötü bir şey yaptı,sana yaptı,senin yüzünden yaptı.

Bu kişisellik çok ağır bir şey.

Ama affettiğin zaman şöyle diyeceksin,herkes

kendi üzerine düşen rolü oynuyor bu hayatta.

Çokta aslında bana özel değil onun yaptığı

başka biri olsaydı belki ona da yapacaktı.

Belki o da geçmişinde travmalar yaşadı,

belki kötü zamanlardan geçiyordu dediğimiz zaman

aslında o üstümüzdeki haksızlığa

uğramışlık,adaletsizliğe uğramışlık hissinden

bir nebze olsun kurtulabiliyoruz.Şimdi böyle bir durumda her daim

kendimize telkin vermemiz lazım o kişiyi affetmek noktasında.

Affettiğin zaman

zihninde seni durmadan tırmalayan o hayaletler ve gölgeler var ya onların gitmesine izin veriyorsun.

Ya da onları zihninden itekliyorsun,kovuyorsun.

O yüzden affetmek önemli ama affetmek tekrar sana zarar vermesine

izin vermek değil kesinlikle.

Suçluluk duygusu insanı en çok yoran şeylerden bir tanesidir.

Geçmişte yaşadıkların noktasında ya da herhangi bir

başka olay bile olabilir.İnsan kendisini

ben yanlış bir insanım,ben büyük hatalar yaptım,benim yüzümden oldu

diye yüz binlerce kez yıllar içinde tekrarlar.

Ve bir şeyi bu kadar fazla tekrarladığın zaman

kendin hakkında.Şöyle bir sonuç ortaya çıkar:

Ben kötü bir insanım,ben hatalı bir insanım,ben yanlış bir insanım.

Beki de ben yalnız bir insanım.Bundan dolayı

insan kötü hisseder.Çok

ağırdır.Sırtında kocaman bir çuval içi taş dolu

böyle hisseder suçluluk duygusu hisseden insanlar.

Bir gün bu konuyu konuşurken bir danışanım çok güzel bir şey söyledi.

O kadar çok hoşuma gitti ki.Kendi geçmişindeki

yaşantıları değerlendirirken.

'Beyhan Bey ben kesinlikle kötü bir insan olarak görmüyorum

kendimi.Evet geçmişimde belki kötü şeyler

olmuş olabilir ama ben şöyle düşünüyorum.Ben zamanında

hata yapmış iyi bir insanım.Kötü şeyler de yapmış olabilirim ama

ben iyi bir insanım.'

Bu sebeple senin de böyle düşünmen bence sana çok iyi hissettirecektir.

Sen de belki geçmişinde hatalar yapmış olabilirsin.

Ama şöyle düşün ne diyeceksin kendine

'Ben iyi bir insanım,ben geçmişte kötü şeyler de yapan

hatalar da yapmış olan iyi bir insanım.'

İnsanız hata yapabiliriz çok doğal değil mi?

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.

Kendine iyi davran.Bu iyi davranmak kısmı bence çok önemli

çünkü sen kendine iyi davranmazsan

kimse sana iyi davranmayacak.O yüzden bir daha söylüyorum.

Kendine çok ama çok iyi davran.

Bu videoyu beğendiysen beğenmeyi,ve youtube kanalıma abone değilsen abone olmayı unutma.

Görüşmek üzere.


GEÇMİŞİN YÜKLERİNDEN NASIL KURTULURSUN?

Hepimiz biraz yaralıyız,geçmişte yaşadığımız

olumsuz olaylardan dolayı ruhumuzda

bazen küçük bazen büyük yaralar açılmıştır.

Bazı insanlar zaman içinde bu yaralarını

tedavi ederler kendi kendilerine o yara kabuk bağlar

ve ortadan kalkar.Bazı insanlarda ise

o yaranın şifası hiç gerçekleşmemiştir.

Sanki ilk günkü gibi acımaya devam etmektedir.

Bu videoda sana

Geçmişimizdeki yaraları,geçmişimizdeki yükleri

nasıl ortadan kaldırabiliriz,nasıl onlarla barışabiliriz,

bunlardan bahsedeceğim.İlk olarak sana söylemek

istediğim şey şu geçmişinde belki

çok acı şeyler yaşadın,belki alman gereken sevgiyi

alamadın,belki kötü muameleye maruz kaldın,

belki tacize uğradın,belki tecavüze uğradın,

belki ihmal edildin sevilmedin değer görmedin.

Şimdi geçmişte ne yaşadıysan yaşadın.

İlk başta ilk adımda bunu bir kabullenmen lazım.

Geçmişteki yaraları büyük olan insanların

bir çoğu zihninde devamlı bununla savaşır durur.

Durmadan şöyle olsaydı,böyle olsaydı hep

o senaryoyu tekrar baştan başa yazar.Ve bu zihnindeki enerjiyi

ruhunuzdaki enerjiyi o kadar çok tüketir ki

kafanda her daim bir öfke ve suçluluk duygusu arasında gider gelirsin.

Ya benim hatam mıydı diye kendine yüklenirsin bazen.

Bazen de karşı tarafa öfkenle yüklenirsin.

İşte bu insan ruhuna

çok ağır geliyor.Ben şunu istiyorum senden lütfen

ne yaşadıysan yaşadın.Evet keşke yaşamasaydın

keşke olmasaydı.Ama yaşadın bunları

ve bunlar artık geçmişte kaldı,bunlar senin başına geldi.

Bunları sen yaşadın başkası değil.

Belki başkası da yaşayabilirdi ama sen yaşadın.

Bunları kabullenmen lazım ilk adım olarak.

Zihnimizin ilginç bir yapısı var bazı şeyleri

zihnimizde düşündüğümüz zaman bedenimizle ruhumuzla

onu sanki yeniden yeniden şu anda oluyormuş gibi

hissediyor ve ona göre bir tepki veriyor.

Eğer ki sen zihninde biraz önce bahsettiğim gibi

devamlı bir savaş halinde isen aynı şeyi tekrar tekrar

kendini maruz bırakıyorsan,zihninde bu noktada

aynı olayı tekrar yaşıyormuş gibi travmaya maruz kalıyor.

Ama şöyle düşünmek lazım geçmişte olan olayın

artık oyuncusu değilsin,artık sen o

geçmişte olan şeyin bir izleyicisisin.

Sanki bir televizyon ekranından izliyormuşsun gibi.

O oyunun,o televizyonun içinde olmadığın için

kumanda senin elinde.Zihnindeki

o görüntüyü oynatadabilirsin,durduradabilirsin

ileride alabilirsin.Yani burada aslında kontrolün

sen de olduğunu bilmen lazım.O zaman evet kurbandın,

o zaman mağdur sendin.Belki kendini

koruyabilecek güce bile sahip değildin.Ama şuan da

zihninde tekrar eden o tiyatroyu,o filmi

durduradabilirsin,onu ileri alabilirsin

ya da o filmin oynadığı CD'yi çıkartıp kıradabilirsin. Ama bunu bir kabullenmek lazım,biraz önce söylediğim gibi

bu moda girdiğimiz zaman insan birazcık daha

o olaylar noktasında kendini birazcık daha güvende hissediyor.

Geçmişteki yaralarla ilgili aslında en çok düşünülen

şeylerden bir tanesi şudur:Geçmişte bize bu yaraları

açan,bize bunları yaşatan insanlarla yüzleşmek.

Evet yüzleşmek işe yarayabilir.Ama çoğu zaman

yüzleşmek girişimleri bir duvara tosluyor.Karşı tarafın

bir şekilde kabulleneceğini düşünüyoruz ama genelde öyle olmuyor.

Gidiyorsun mesela sen bana bunları yaşattın.

Ya öyle bir şey mi yaşatmışım hiç farkında değildim.

İyi değildim ben o zamanlar yada belkide

tamamen inkar yoluna gidebilir belki de ben senin iyiliğini

düşünüyordum bile diyebilir.İşte bu yüzden

o yüzleşme girişimi bazen

umduğumuz gibi gerçekleşmeyebiliyor.Bazen tam tersi bir şekilde

karşı taraf yine o baskın karakteriyle

bizi suçlama yoluna bile gidebiliyor.Böyle durumlarda yüzleşmek

konusunda iyi düşünmek lazım ve kafamızda

bu mevzuyu halletmek adına o kişiye

çok endeksli olmamamız lazım.Ben şöyle düşünüyorum

geçmişte neler yaşadık bilmiyorum,hepimizin ayrı bir hikayesi var.

Artık şuan çektiğimiz

acının kaynağı tamamen bizim içimizde.

Geçmişte neler olduysa oldu ve o orada bitti.Ve o anda

zihnimizde o olayın o kişilerin bir hayaleti

bir gölgesi oluştu gibi düşünebilirsin.Ve o gölgeler

artık zihnimizde o adam o kadın hayatımızda

olmasa bile

belki hayatta dahi olmasa biz o acıyı çekmeye çalışıyoruz

*çekmeye devam ediyoruz* Böyle olunca ne olacak? Diyelim ki adam vefat etti kadın vefat etti yüzleşme şansın bile yok.

Yani insanın şuanda

yapabileceği tek şey kendi zihnindeki sorumluluğu

alması.Çünkü sen belki düşünüyorsun

o kurban rolünde olmak insana bazen güçlü de hissettirebilir.

Bana bunları yaşattırdılar gibi.Ama senin

içinde sorumluluğu alman lazım.Artık şu anda

acı çekmek noktasından çıkma sorumluluğu

tamamen sende.Geçmişte sana başkaları bir şey yaşattı.

Ama şu anki acının

düğmesi senin elinde.Eğer

durdurabilirsen bunu sen durdurabilirsin.Dışardan biri gelip

ya senden çok özür dilerim dese bile aslında o acı

geçmeyecek.Geçmişin yüklerini ifade etmek

çok ama çok önemlidir.Ama bunu herhangi

birisiyle değil,rastgele birisiyle değil güvendiğin bir insanla

bile paylaşmak ifade etmek önemli.

İfadenin önemi nereden geliyor biliyor musun?

İçimizde tuttuğumuz şeyler,mesela geçmişteki travmalarla ilgili

şeylerin içinde çok yoğun bir suçluluk duygusu barınır.

'Ya benim hatamsa,ya ben kötü bir şey yapmışsam,

ya her şey benim yüzümden olduysa?'

bu şüphe çok ağır bir şüphedir.

Çok zarar verici bir şüphedir:Suçluluk şüphesi.

Ama biz etrafımızdaki insanlara

bunu anlattığımız zaman farklı bir şey cereyan eder.

Onunla aramızda der ki ya sen neler yaşamışsın,

sana neler yapmışlar,

sen nasıl üzülmüşsün, nasıl bunu yaparlar dediği zaman

senin içindeki o acımasız sese karşı

bir alternatif cevap olmuş olur.

Belki tamamen kesmeyecek içindeki acımasız sesin kaynağını

ama sen diyeceksin ki başka bir ihtimal daha varmış.

Bir de böyle şeylerde geçmişin yüklerini değerlendirirken

bir çok insan bunun sadece kendi başına geldiğini

zanneder.Ama olur da başka birine anlattığı zaman

benzer bir durumu ben de yaşadım cevabını alırsa

o sana o kadar iyi hissettirir ki.

İşte bu yüzden yaşadığımız şeyi

geçmişte yaşadığımız o olumsuz olayı ya da olayları

etrafımızda güvendiğimiz bir ya da iki kişiye anlatmak

her zaman geçmişin yüklerinden kurtulmamız konusunda bize destek verir.

Geçenlerde tesadüfi olarak bir şey keşfettim

benim için çok güzel bir bilgiydi aslında öğrendiğim keşfettiğim şey.

Japonların eski bir kırılan şeyleri

altınla tamir sanatı.Düşün ki bir vazo var

bir bardak,bir tabak var.Kırıldığı zaman

çoğu zaman aklımıza gelen ilk şey onu atmak değil mi?

Ama Japonların altınla tamir sanatında

şöyle bir durum çıkıyor.O vazoyu,o tabağı ya da o bardağı

altınla,altın tozuyla

güzel bir işçilikle birbirine yapıştırıyorlar tekrardan

ve onu kullanmaya devam ediyorlar.İşin bu tarafı zaten

çok estetik fotoğraflardan da göreceğin üzere.

Ama bir de bunu insana uyarlayan felsefesini düşündüğümüz zaman

bambaşka bir şey ortaya çıkıyor.Şimdi zannediyoruz ki

mükemmel bir insan varmış gibi.Hiç acısı olmayan,

hiç kırığı olmayan bir insan varmış gibi düşünüyoruz ama

öyle bir insan yok.Hepimizin acıları

var,yaraları var ve hayal kırıklıkları var.

İçimizde parçalanan bir taraflar var.

Olur da biz o yaraları kabullendiğimiz zaman

o yaraları sahiplenip,ona saygı duyduğumuz zaman

ortaya çok daha değerli bir şey çıkıyor.

İnsan yaralarıyla daha değerli,

onları çözmüş haliyle daha değerli.Nedir?

Şey gibi düşün ya hayat bir mücadele diyorum ya her zaman

bir savaş.Aslında savaş yaralarımız her daim olacak.

Bizi değerli yapan,bizi emsalsiz yapan

aynı o Japonların altınla tamir ettiği gibi,

o kırıkları toparlayıp o hale getirdiği gibi,

o son halimiz,yaralardan sonraki olgun ve pişmiş halimiz.

Biraz önce de söyledim

kurban rolünde olmanın güçlü bir tarafı vardır.

Çünkü hayatında olumsuz ne oluyorsa etrafındaki insanlar

ya da geçmişinde sana zarar veren insanlar sorumludur.

Ve kurban rolü bu sebeple senin

sorumluluk alman noktasında seni rahat bırakır.

Çünkü kötü bir şey varsa senden dolayı değildir.Etrafındaki insanlardan kaynaklanıyordur.

Şimdi kurban rolü güçlü

ama seni çözüme itmiyor.Seni o sorunlu noktada

hep o aynı yerde kalmana sebep oluyor.

Eğer ki sen bu geçmişin yükleriyle barışma,

onları nötralize etmek yolundaysan

kurban rolünden çıkıp,hayatının sorumluluğunu almak zorundasın.

Bugün artık bu geldiğin noktada

mutsuzsan

geçmişin travmaları tamam etkili olmuştur.Ama

şu var mutsuzsan bunun sebebi ya da

bunu çözemeyişinin sebebi sensin.Sorumluluğunu al.

Artık o mutluluğu mutsuzluğu sen çözeceksin.Sen getireceksin hayatına.

İnsana en çok zarar veren şeylerden birisi

öfke duygusudur.Özellikle geçmişinde

çok fazla yara olan insanlar geçmişindeki

kendisine hem de çevresindeki insanlara çok fazla

öfke hissederler.Ama öfkenin kaynağını bir keşfetmek lazım.

Öfke çoğu zaman hep ikincil duygudur.

Arka planında ilk olan duygu vardır.

Haksızlığa uğramış olmak,adaletsizlik duygusu gibi vesaire vesaire...

Senin öfkenin kaynağında ne var?

Sen neden öfkeleniyorsun durmadan.Ve şöyle düşünelim öfke böyle bir noktada

diyoruz ya belki bize bunları yaşatan insanı alsak öldüreceğiz,

zarar vereceğiz.Belki intikamımızı alacağız.

Ama ben şunu söyleyeyim sana bugüne kadar

binlerce insanla karşılaştım.İntikamını dolaylı

yoldan,duygusal yoldan almış insanlarla da karşılaştım.

Bana hep şunu söylediler geçici bir rahatlık hissediyorsun evet

ama sonrasında yine aynı sensin,

içindeki yaraya çokta faydası olmuyor intikam duygusunun.

Ee ne olacak peki o zaman?Ben şöyle bir şey söylüyorum

böyle durumlarda.Geçmişindeki o kişiyi

o insanları affetmelisin.Ve

karşımdaki insanın tepkisi bir şoka uğramış oluyor.

'Nasıl yani onu affedeceğim demek mi?'

Şimdi bu öyle bir şey ki zannediyorlar ki insanlar birisini affedince

ona hadi gel bana tekrar aynı şeyi yap izni vermiş gibi.

Ama bu öyle bir şey değil.

Sen öğrendin zaten bu insan sana zarar verdi.

Bu insan sana tekrar da zarar verebilir.Onu hayatına almana gerek yok

affetmen için.Sadece şunu söylüyorsun kafanda

o öfkenin kökeninde şöyle bir durum var.

Sana kötü bir şey yaptı,sana yaptı,senin yüzünden yaptı.

Bu kişisellik çok ağır bir şey.

Ama affettiğin zaman şöyle diyeceksin,herkes

kendi üzerine düşen rolü oynuyor bu hayatta.

Çokta aslında bana özel değil onun yaptığı

başka biri olsaydı belki ona da yapacaktı.

Belki o da geçmişinde travmalar yaşadı,

belki kötü zamanlardan geçiyordu dediğimiz zaman

aslında o üstümüzdeki haksızlığa

uğramışlık,adaletsizliğe uğramışlık hissinden

bir nebze olsun kurtulabiliyoruz.Şimdi böyle bir durumda her daim

kendimize telkin vermemiz lazım o kişiyi affetmek noktasında.

Affettiğin zaman

zihninde seni durmadan tırmalayan o hayaletler ve gölgeler var ya onların gitmesine izin veriyorsun.

Ya da onları zihninden itekliyorsun,kovuyorsun.

O yüzden affetmek önemli ama affetmek tekrar sana zarar vermesine

izin vermek değil kesinlikle.

Suçluluk duygusu insanı en çok yoran şeylerden bir tanesidir.

Geçmişte yaşadıkların noktasında ya da herhangi bir

başka olay bile olabilir.İnsan kendisini

ben yanlış bir insanım,ben büyük hatalar yaptım,benim yüzümden oldu

diye yüz binlerce kez yıllar içinde tekrarlar.

Ve bir şeyi bu kadar fazla tekrarladığın zaman

kendin hakkında.Şöyle bir sonuç ortaya çıkar:

Ben kötü bir insanım,ben hatalı bir insanım,ben yanlış bir insanım.

Beki de ben yalnız bir insanım.Bundan dolayı

insan kötü hisseder.Çok

ağırdır.Sırtında kocaman bir çuval içi taş dolu

böyle hisseder suçluluk duygusu hisseden insanlar.

Bir gün bu konuyu konuşurken bir danışanım çok güzel bir şey söyledi.

O kadar çok hoşuma gitti ki.Kendi geçmişindeki

yaşantıları değerlendirirken.

'Beyhan Bey ben kesinlikle kötü bir insan olarak görmüyorum

kendimi.Evet geçmişimde belki kötü şeyler

olmuş olabilir ama ben şöyle düşünüyorum.Ben zamanında

hata yapmış iyi bir insanım.Kötü şeyler de yapmış olabilirim ama

ben iyi bir insanım.'

Bu sebeple senin de böyle düşünmen bence sana çok iyi hissettirecektir.

Sen de belki geçmişinde hatalar yapmış olabilirsin.

Ama şöyle düşün ne diyeceksin kendine

'Ben iyi bir insanım,ben geçmişte kötü şeyler de yapan

hatalar da yapmış olan iyi bir insanım.'

İnsanız hata yapabiliriz çok doğal değil mi?

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.

Kendine iyi davran.Bu iyi davranmak kısmı bence çok önemli

çünkü sen kendine iyi davranmazsan

kimse sana iyi davranmayacak.O yüzden bir daha söylüyorum.

Kendine çok ama çok iyi davran.

Bu videoyu beğendiysen beğenmeyi,ve youtube kanalıma abone değilsen abone olmayı unutma.

Görüşmek üzere.