6 Dakikada Daha Mutlu ol - Insanın anlam arayışı - Viktor Frankl
Daha önce paylaştığım videolara gelen yorumları okuduktan sonra farkettim ki
birçok kişi zengin olmak ve
daha iyi standartlarda yaşamak dediğimde, bunun mutlu olmak anlamına geldiğini söylediğimi sanmis.
Aksine ' para ile saadet olmaz,
Türkiyede bu söylediklerinizin uygulanması imkansız
burası Türkiye, burada mutlu olamazsın vs diye düşünürseniz, bu tarz yararlı kitaplardan hicbir sey öğrenemez,
benzer videoları izlemeniz ya da benzer kitaplar okumanız da
sizin için sadece zaman kaybından baska birsey olmaz.
O yüzden, bu kez, Viktor Frankl'ın yazdigi
‘İnsanın Anlam Arayışı' kitabından öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Kitabın yazarı Viktor, ölüm kampı denilen Auschwitz Nazi toplama kampında 3 sene tutsak hayatı yaşamış. Bu kamptaki esirlere aklınıza gelebilecek
her türlü zulüm yapılırmış ve o yüzden nerdeyse hergün bir tutsak işkencelere dayanamayıp
kendi canına kıyarmış.
Viktorun annesi, babası, eşi ve kardeşi de
de öbür Nazi kamplarında tutsakmış ve hepsi de
o kamplarda ölmüşler
ve Viktor onların öldüğünü çok çok sonraları öğrenmiş.
Viktor ve onun gibi çok az kişi hayata simsiki tutunarak,
yapılan zulümlere sonuna kadar dayanmış ve bu zulümlerde bile bir anlam bulmaya çalışmışlar.
Bu da onların hayata olan bağlarını daha da kuvvetlendirmis.
Kitaptan öğreneceğimiz en önemli ders şudur:
Yaşadığımız felaketlere veya karşılaştığımız sorunlara olan
tepkimiz sadece bizim bakış açımıza bağlı.
Ya onları ‘bu şekilde yaşamanın ne anlamı var ki'
diye değerlendirip canımıza kıyarız, ya da
‘Hayat beni bu sekilde sınıyor. Bu yüzden ben, hayata
ne kadar dayanıklı ve güçlü olduğumu kanıtlamakta kararlıyım' diyerek yaşadığımız zorluklara bir anlam yükleyebiliriz.
Size kendi hayat hikayemden bir örnek vermek isterim.
Lise son sınıftaydım
ve üniversite sınavlarına çalışıyordum
Tüm günlerim okul ve dershane arasında mekik dokumakla geciyordu
ve anlayacağınız hiçbirimizin sevmediği
üniversite sınavına hazırlık dönemini tum acimasizligiyla yaşıyordum.
Annem beyin kanseriydi,
fakat, durumu çok ağır olmasına rağmen hastanede yanlış
bir teshis sonucu sinir hastalığı tanisi konulmuştu.
Annemin durumu o kadar ağırlaşmıştı ki, ayakta duramıyor, ancak ben ya da kardeşime dayanarak yürüyebiliyordu
Ben ve kardeşim, annem her an gözümüzün önünde ölebilir diye düşünüyorduk,
annem de bunun farkındaydı.
Yalnız, hiçbirimiz, henuz annemin beynindeki tümörün büyüklüğünden haberdar değildik.
Annem görmesin diye her gün gizli gizli banyoda ağlar ve ona ağladığımı hissettirmemeye çalışırdım.
Böyle bir durumda ne üniversite, ne de eğitim umrumda bile değildi. Yaşadığım stresten dolayı ders çalışmaya bir süre ara verdim
ve ‘zaten annem benim başarımı göremeyecek, o zaman üniversitede okumamın ne anlamı var ki' diye düşünmeye başladım. Bir gece uyurken bir ses duydum ve uyandım.
Bizim ailede annemden sonra uykusu hafif olan
bir tek ben varım.
Hemen yataktan fırladım ve odamdan çıktım.
Ve megerse annemin bardagindaki su bitmiş, evdekileri uyandırmayayım diye de o haliyle duvarlara çarpa çarpa
mutfağa gitmeye çalışıyormus.
Annemin yanına gidip ona sımsıkı sarılip ağladım
ve onu yatağına götürdüm.
Ardından mutfağa gidip ona su getirdim.
O gece anladım ki, hayat beni ve ailemi sınıyor,
ve bu yüzden ben moralimi yüksek tutarak bir sekilde hayata tutunmalıyım.
Tam tersi, hayata, neler yapabileceğimi göstermeliyim.
O geceden sonra, annemin ameliyat olacagi güne kadar
her gece sabaha kadar ders çalıştım.
Sadece öğlenleri uyuyordum.
Aslinda bu şekilde, ben annemin hastalanmasında
bir anlam bulmustum,
onun bana verdiği güç ve mücadele ruhuyla, her gece
üniversite sınavına daha da büyük hevesle hazırlanmaya başladım.
Ve şöyle düşünmeye başladım:
Hayat, annem ya gece kalkıp birşeyler isterse diye düşünmemi sağlayarak
beni her gece uyumamaya ve sabaha kadar ders çalışmaya yönlen diriyor.
Bu şekilde aylar geçti.
Artık annemim beyin kanseri olduğunu biliyorduk
ve kendi ulkem olan Azerbaycanda kanser tedavisi cok da gelismedigi icin
babamla annem ameliyat için Rusyaya gitmişlerdi.
Annem ameliyata girmeden önce bana telefonda,
‘annenin beynindeki tümör o kadar büyük ki, yaşama şansı sadece %1.
Annenizin ölümüne hazırlıklı olun ve evlatları olarak
bolca dua edin' dediler.
Bir evlat için bunu duymanın ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz...
Daha sonra öğrendim ki, annem, ben ve kardeşim için,
babama ‘ birbirinizle iyi geçinin benim güzel evlatlarım,
ben artık ölüyorum, keşke sizi son bir defa daha görebilseydim'
şeklinde bir veda videosu çektirmiş.
Bütün bu stres ve zorluklar içinde kendimde biraz güç buldum
ve kendime şöyle dedim : Fuat, bu sınava gireceksin,
çok iyi puan tutturacaksın ve annen de ameliyattan çıkınca bunu duyup çok mutlu olacak.
Sınava girdim ve dediğimi yaptim. Cok iyi bir puan tutturdum.
Annemin ameliyatı başarılı geçmisti ve babama çektirdiği
o videoyu da sildirdi.
Annemin geçirdiği ameliyat o kadar riskli ve beynindeki tümör o kadar büyüktü ki, hastane bizden bunu sergilerde kullanabilme izni bile aldı. Bu hikayeyi anlatmaktaki amacım, kitabın ana fikri olan
“her şeyde farklı bir anlam bulmaya çalışmanın, ne kadar önemli”
olduğunu size çok basit bir şekilde anlatabilmekti.
Unutmayın ki,
hayatta insanı çaresiz bırakacak hiçbir sorun yoktur.
Bize çaresizlik hissi veren de güç veren de, etrafımızda o lup bitenler değil, kafamızın içindekiler.
Yani olaylara bakış açımız.
Mutluluğu dışarıda değil, içinizde arayın.
Bütün bunları bildikten sonra, şimdiki durumumuzla
ve sonu gelmeyen sorunlarımızla bile mutlu olabiliriz,
ya da tam tersi, her şeye gücümüzün yettiği refah bir hayat içinde olsak bile, küçük sorunlarla dertlenerek kendimizi mutsuz edebiliriz.
Aslında etrafımızda, ailemizle veya arkadaşlarımızla
yaşadığımız sorunlar bizim beynimizin ürettiği seyler değil.
Fakat o sorunlara gösterdiğimiz reaksiyon,
olayları iyi yönden veya kötü yönden algılamamız
kendi düşüncelerimizin birer sonucu.
Demem o ki, bakış açımızı değiştirerek
en kötü durumlarda bile iyi bir şeyler bulmak bizim elimizde.
Videonu beğendiyseniz ve buna benzer
daha çok video yapmamı istiyorsanız
ZihinX adlı YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın
Eğer size gerçekten bir faydam dokunduğunu düşünüyorsanız
videonu arkadaşlarınızla da paylaşın ki,
başkaları da faydalana bilsin
Teşekkürler