×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

ZihinX, Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı - Dale Carnegie | Kitap Özeti

Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı - Dale Carnegie | Kitap Özeti

Dale Karnegi'nin “Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı” isimli kitabi,

insan ilişkileri konusunda yazılmış dünyadaki en etkili kitaplardan birisi.

Eğer insanlarla ilişki kurmak becerinizi ve liderlik özelliğinizi geliştirmek istiyorsaniz

bu kitabi mutlaka okumalisiniz.

Kitap 1937 senesinde yazilmiş olsa da,

üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen hala günümüzde olduğu gibi uygulanabilir.

Bu sebepten dolayıdır ki,

kitap hala dünyanın şimdiye kadar gelmiş-geçmiş en çok satan kitaplarından biri sayılıyor.

Kitaptan en önemli olan 5 altın kuralı sizlere iletmiş olacağız

Çoğu insan kendileri hakkında konuşmayı çok seviyor.

Her kişinin kendi geçmişi, başarıları, yetenekleri, hobileri ve bunun gibi diğer özellikleri kendileri için çok değerli. Çünkü her kişi kendi hayat filminin baş rol oyuncusudur.

Karnegiye göre, eğer etkili olmak ve karşındakı insanın sevgi ve saygısını kazanmak istiyorsanız,

o zaman o kişi ile yakından ilgilenmeniz,

ona kendisi ile ilgili sorular sormanız ve ona kendisi hakkında konuşması için fırsat yaratmanız gerekiyor.

Aynı zamanda da çok iyi bir dinleyici olmanız gerekiyor.

İnsanlar için iyi bir muhabbet eden kişi, fazla konuşan biri değil,

onları iyi dinleyen ve onlarla ilgilenen insanlardır.

Ben eskiden bunları kaide almazdım

ve sabırsızlıkla karşımdaki kişi ile yalnız kendi ilgi alanlarım hakkında konuşacağım zamanı beklerdim.

Karşımdaki kişi konuştuğu zaman onun lafının bitmesini

ve konuyu hemen değiştirip istediğim konuda konuşa bileceğim anı iple çekerdim.

Benim gibi binlerce, milyonlarca insan bunun aynısını yapıyor.

Bu durumu göz önünde canlandırmak için bir örneğe bakalım;

Diyelim ki, bu Alidir.

O, en çok futbol, sinema ve gitarla ilgileniyor.

Ali de herkes gibi başkaları ile yalnız kendi ilgi alanları hakkındakı konularda konuşmayı seviyor.

Ali Tuğba isimli bir kızdan hoşlanıyor ve Tuğba'nın ilgisini çekmeye çallışıyor.

Tuğbaysa keman, bilgisayar oyunları ve tenis ile ilgileniyor.

Tuğba her seferinde Ali ile kendi ilgi alanları hakkında konuşmaya başladığında Ali ona tepki vermiyor

ve sabırsızlıkla Tuğba'nın lafını bitirmesini bekleyip, konuyu değiştiriyor

ve futbol hakkında konuşmaya başlıyor.

Tuğba Ali ile konuşmanın onun ilgisini çekmediğini anlıyor ve ondan uzaklaşmaya başlıyor.

Şimdi, Ali'nin Tuğba'nın dediklerini çok iyi dinlediğini,

daha çok kendisi değil onun konuşmasına fırsat verdiğini düşünün.

Diyelim ki, Tuğba kemanla ilgili konuştuğu zaman,

ona bu konuda sorular soruyor ve konunun onun ilgisini nasıl çektiğini gösteriyor.

Bununla da Tuğba kendisi hakkında konuştuğu için kendini mutlu hissediyor.

Ali'nin bu davranışı onda oyle bir etki yaratıyor ki, sanki Ali ile zaman geçirmek ona kendini iyi hissettiriyor

ve dolayısıyla Ali'ye karşı pozitif duygular beslemeye başlıyor.

Bu sebeple hem Tuğba kendini daha iyi hissetmiş oluyor, hem de Ali Tuğba'dan yeni, hiç bilmediği şeyleri oğreniyor ve en önemlisi de Tuğba Ali'ni daha yakın hissetmiş oluyor.

Böylece, bu örnekten çıkan en mühim sonuç şu;

‘İnsanlara derinden ilgi göster ve onlara kendileri hakkında konuşmaları için fırsat ver'.

Karnegi'nin 2. En önemli nasihatı;

‘Başkalarının sizin için bir şey yapmasını istediğinizde,

onlara müracaat ederken kendinizin kazanacağı faydadan değil,

bunu yapmakla karşınızdaki kişinin hangi avanatajlar edineceğinden bahsedin.'

Mesela, ben, bu yeni açtığımız Youtube kanalının 1 ay içinde 1000 üyesi olmasını hedef koydum.

Bunun için eğer ben size ‘'Lütfen, kanalıma abone olun. Çünkü hedefim kanalın 1 aya 1000 abonesinin olması,

nolursunuz abone olun' desem, tabi ki,

bu sizin umurunuzda bile olmayacak.

Çünkü hiçkimseyi başkalarının kazanacağı fayda ilgilendirmiyor.

Fakat bu videoyla ben hakikaten size fayda vermiş olsam,

hayatınıza küçücük de olsa pozitif bir katkım olsa ve video bittikten sonra

size ‘'Eger bu türde olan başka videolar yükledikte kaçırmak istemiyorsanız,

hemen bildiri almak için Youtube kanalımdaki Abone ol butonuna tıklayıp

sonra da zil butonuna tıklayın.'' desem

bu daha etkili olacak.

Çünkü ben burada benim hedefimden, 1000 aboneye ulaşmak isteğimden değil,

başka videoları izlemekle kendinizi geliştirebilmek imkanınızdan bahs ediyorum.

Zira bu büyük ihtimalle sizin ilginizi çekecektir.

Karnegi bu konuyla ilgili çok güzel bir örnek veriyor;

Balık tutmaya gittiğimizde oltanın ucuna solucan takmamız gerekir.

Çünkü balığın onu sevdiğini ve sırf onun için oltaya doğru geldiğini biliyoruz

Bizim kendimiz çok şeyi, mesela pasta yemeyi sevebiliriz.

Ama oltanın ucuna pasta koyarsak,

büyük ihtimalle pasta balığın ilgisini çekmeyecektir ve bununla da biz balık tutamayacağız.

Bunun için de hep karşınızdaki kişinin ilgilendiği şeylere hitap edin.

Karneginin 3. çok önemli tavsiyesi şöyle ;

‘İnsanların iyi özelliklerini onlara söyleyin ve onlara önemli kişi olduklarını hissettirin.'

Hayatta insanı motive eden ve hayata bağlayan birkaç şey varsa,

onlardan en önemlisi insanın kendini önemli hissetmesidir.

Mesela, sizin bir tanıdığınız gitar çalıyor ve siz de bunu oğrenmek istiyorsunuz.

Eğer siz ona ‘ben gitarı çok seviyorum ve gitar çalmayı bana da öğretmeni istiyorum' söylerseniz

o kişi belki size bazı şeyleri oğretmeye çalışacaktır.

Fakat, muhtemelen o kişi kendiliğinde zamanının az olmasını

ve oğrenmek istiyorsanız gidip özel hoca tutmanız gerektiğini düşünecektir.

Eğer bu durum uzun süre devam ederse o bir süre sonra ya zamanının olmadığını

ve hoca tutmanız gerektiğini söyleyecek,

ya da kendiliğinde sizin ne kadar yüzsüz biri olduğunuzu ve onun zamanına saygı duymadığınızı düşünecektir.

Her iki durumda siz istediğiniz sonucu almamış olacaksınız.

Bir de duruma şu açıdan bakalım.

Diyelim ki, siz ona ‘yalnız onun gitar çalmasının hayranı olduğunuzu, onu ne kadar çok takdir ettiğinizi

ve başkasının değil yalnız o kişinin size gitar çalmayı öğretmesinin önemli olduğunu söylüyorsunuz.

Üstelik, onun zamanını almayı istemediğinizi

ve onun zamanının ne kadar değerli olduğunu anladığınızı vurguluyorsunuz.

Bu durumda, büyük olasılıkla, karşınızdaki kişi hiçbir karşılık beklemeden

size gitar çalmayı öğretmeyi cani-gönülden isteyecektir

ve bundan hakikaten de zevk alacaktır.

Nitekim, o kendini önemli hissetmekle,

siz ise gitar çalmayı öğrenmekle bu durumdan karlı çıkmış olacaksınız.

Karnegi'nin 4-cü hayatınızı değiştirecek tavsiyesinden biri eleştirmemekle ilgilidir.

Karnegi şöyle nasihat ediyor;

‘'Hiçbir zaman insanları eleştirmeyin.

Aynı zamanda, onlara ‘Senin bu fikrin yanlış.'

Ve ya ‘Senin bu haraketin yanlıştır' demeyin.

Bunu yapmak etrafınızdaki insanların sizden uzaklaşmasına sebep olacaktır.

Çünkü böyle yaptıkta, karşınızdaki kişi otomatik olarak kendini koruma moduna geçecek,

düşüncesinin ve ya hareketinin doğru olduğunu kanıtlamak isteyecektir.

Sonuç itibariyle, kendisi de yaptığı hareketin ve ya savunduğu şeyin doğru olduğuna inananacaktır.

Bunun için her zaman karşınızdaki kişi ile empati kurup,

kendinizi onun yerinde hissedin ve o hareketi niye yaptığını ve ya o fikri neden söylediğini anlamaya çalışın.

Bu durumda, karşınızdaki kişi sizin onu hakikaten anladığınızı görür

ve o da size karşı anlayışlı olmaya başlar

ve istediğinizi yapmaya hevesli olur

Mesela, siz çocuğunuzun yeteri kadar ders çalışmadığını görüyorsunuz.

Eğer siz ona ‘'Niçin ders çalışmıyorsun? Senin yerine ben utanıyorum.

Bak komşunun oğluna. Yine takdir aldı, bütün notları iyi.

Bir de senin yaptığına bak.

Boş gezenin boş kalfası.'' deseniz,

çocuğunuz dersten de, o anda sizden de nefret edecektir.

Çünkü derse göre küçülmüş olacak ve kendisini beceriksiz, yaramaz biri gibi hissedecektir.

Bu durum devam ettikçe çocuğunuz sizi aldatacak

ve sizin gözünüzde başka türlü gözükmeye çalışacaktır.

Aslındaysa derslerini daha da ihmal edecektir.

Karnegi öneriyor ki, her zaman ilk önce kendi yanlışlarınızdan bahsedin,

sonra zamanında sizin de o kişinin yerinde olduğunuzu bildirin,

daha sonra sizin kendi yanlışlarınızı nasıl düzelttiğinizi

ve karşınızdakinin de hangi sebepten dolayı yanlışını düzeltmesi gerektiğini ona izah edin.

Bu kurala uyarak eğer siz çocuğunuza bunu kendi deneyiminize uyarlayıp anlatsanız

büyük ihtimalle başka bir sonucun şahidi olacaksınız.

Örnek verelim.

Mesela, siz zamanında istediğiniz üniversiteyi ve bölümü bitirmemiş oluyorsunuz

ve şimdi de hayal ettiğiniz işte çalışmıyorsunuz.

Bunun için de eğer siz evladınıza ‘Biliyor musun oğlum, ben de okuldayken ders çalışmaya nefret ederdim.

Çünkü arkadaşlarla gezip tozmak, şakalaşmak, oyun oynamak o kadar eğlenceliydi ki,

kesinlikle ders çalışmak istemiyordum.

Ben de ders çalışmanın sıkıcı olduğunu biliyorum.

Ben hatta birilerinin ders çalışmayı sevdiğine inanmıyorum.

Bunun için seni çok iyi anlıyorum.

Fakat ben yıllar geçtikten sonra anladım ki, ders çalışmamakla büyük yanlış yaptım.

Keşke zamanında birileri bana da bunları anlatsaydı.

Ben de kendimi zorlayıp dersimi çalışsaydım.

Ben doktor olmak istiyordum

Ama okumadığım için univeristenin tıp bölümünü kazanamadım ve aşçılık okumak durumunda kaldım.

Aşçılık kötü bir iş demiyorum.

Fakat ben bu işi sevmiyorum ve sırf size bakabilmek için bu işi yapıp para kazanmak zorundayım. Zamanında 11 sene okumaya kendimi zorlayamadığım için şimdi 50 sene sevmediğim şeyi yapmaya mecburum.

Eğer sen de böyle olmak istemiyorsan o zaman kendin karar ver,

kendini ikna ederek okumak mi daha iyi yoksa diğeri mi?''

cümlelerini söylerseniz o sizin onu hakikaten anladığınızın farkında olacak

ve ona destek olduğunuzu hissedecektir

Bu şekilde okumaya daha hevesli olacaktır.

5-ci en önemli kural-‘'Yalnışınız varsa, en kısa zamanda onu kabul edip karşınızdaki kişiyle empati kurun.'dur

Mesela, bir zamanlar ben restoran işletiyordum.

Oradaki kasiyer kasa işlemlerinde yanlışlık yapmış,

kayıtlara 40 tl yerine 400 tl para dahil oldu diye kaydetmişti.

Bunun sonucunda bizim vergiyi 10 defa daha fazla ödememiz gerekiyordu ve bu hiç de iyi bir durum değildi.

Ben bunu öğrendiğimde haliyle çok sinirlendim ve meseleyi elemanla konuşmak için onun yanına gittim.

Beni görür görmez konuşmama müsaade etmeden hemen özür dilemeye başladı.

Bana ‘'anlıyorum, yaptığım büyük yanlış. Utancımdan n'apacağımı bilmiyorum.

Dikkatsizlik ettiğimin farkındayım.

Çok işe yaramaz biriyim.

Bunu benim maaşımdan iki kat kesin, sonra da beni işten azat edin

Ne yapsanız haklısınız.

Benim gibi işeyaramaz birini işte tutmanız kabahat.'' dedi.

Ben de çocuğu azarlamaya hazırlanıyordum.

Böyle söylediği için çocuğa karşı tavrım hemen değişti ve ona ‘ bu kadar abartmaya gerek yok.

Hepimiz insanız, tabii ki, hata yapa biliriz.

Önemli olan yanlışlarımızdan ders çıkarıp onları tekrarlamamak.

Benim için sen değerli bir çalışansın.

Yaptığın yanlışı anlamak da bir erdemdir.''

Dedim ve bu konuya bir daha değmedim

Tabii ki, eğer kasiyer çocuk ‘restoran o anda çok yoğundu, bayağı müşteri vardı, garsonlar da bir taraftan rahatsız ediyordu,

herkes bir şey soruyordu, onun için o an yanlışlıkla hesapları karıştırdım.' deseydi ben daha fazla sinirlenecektim ve onu azarlayacaktım.

Çalışan çocuksa tam aksini yaptığı için hem benim gözümde daha fazla saygı kazandı, hem de benim sinirlerim yatıştı ve işimize eskisi gibi devam ettik.

Bunun için de ‘hatanız varsa onu hemen kabullenip, karşınızdaki kişiye empati gösterin.

Bunu yapmakla siz daha fazla etkili bir insan olacaksınız.

Eğer videoyu beğendiyseniz ve daha fazla bunun gibi videolar yapmamı istyorsanız

Youtube kanalıma abone olun.

Yeni videolar yüklediğimde hemen bildiri almak için zil tuşuna basın. Ayrıca, eğer videoyla size fayda verebildiysem,

işimizi değerlendiridiğinizi göstermek için videoyu Youtube'da beğenin

ve başkalarının da yararlanmasına yardımcı olmak istiyorsanız Facebook'da da paylaşın.

Teşekkürler.


Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı - Dale Carnegie | Kitap Özeti فن كسب الأصدقاء والتأثير في الناس - ديل كارنيجي | ملخص كتاب Die Kunst, Freunde zu gewinnen und Menschen zu beeinflussen – Dale Carnegie | Buchzusammenfassung Η τέχνη του να κερδίζεις φίλους και να επηρεάζεις τους ανθρώπους - Dale Carnegie | Περίληψη βιβλίου The art of winning friends and influencing people - Dale Carnegie | Book summary El arte de ganar amigos e influir sobre las personas - Dale Carnegie | Resumen del libro 友人を獲得し、人に影響を与える技術 - デール・カーネギー|書籍概要 Искусство завоевывать друзей и влиять на людей - Дейл Карнеги | Краткое содержание книги Konsten att vinna vänner och påverka människor - Dale Carnegie | Summary Мистецтво завойовувати друзів і впливати на людей - Дейл Карнегі | Короткий зміст книги

Dale Karnegi'nin “Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı” isimli kitabi, كتاب ديل كارنيجي "فن كسب الأصدقاء والتأثير في الناس" ، "Die Kunst, Freunde zu gewinnen und Menschen zu beeinflussen" von Dale Karnegi, Dale Karnegi's book "The art of winning friends and influencing people",

insan ilişkileri konusunda yazılmış dünyadaki en etkili kitaplardan birisi. من أكثر الكتب تأثيراً في العالم كتب عن العلاقات الإنسانية. Eines der einflussreichsten Bücher über menschliche Beziehungen in der Welt. One of the most influential books in the world written on human relations.

Eğer insanlarla ilişki kurmak becerinizi ve liderlik özelliğinizi geliştirmek istiyorsaniz إذا كنت ترغب في تحسين قدرتك على التفاعل مع الناس وقيادتك Wenn Sie Ihre zwischenmenschlichen Fähigkeiten und Führungsqualitäten verbessern möchten If you want to improve your ability to interact with people and your leadership

bu kitabi mutlaka okumalisiniz. يجب عليك بالتأكيد قراءة هذا الكتاب. müssen Sie dieses Buch lesen. You should definitely read this book. Você definitivamente deveria ler este livro.

Kitap 1937 senesinde yazilmiş olsa da, بالرغم من أن الكتاب كتب عام 1937 ، Auch wenn das Buch 1937 geschrieben wurde, Although the book was written in 1937,

üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen hala günümüzde olduğu gibi uygulanabilir. على الرغم من مرور 80 عامًا ، لا يزال من الممكن تطبيقه كما هو اليوم. 80 Jahre später ist sie immer noch so aktuell wie damals. Although 80 years have passed, it can still be applied as it is today.

Bu sebepten dolayıdır ki, ولهذا السبب Aus diesem Grund, It is for this reason that

kitap hala dünyanın şimdiye kadar gelmiş-geçmiş en çok satan kitaplarından biri sayılıyor. لا يزال الكتاب يعتبر من أكثر الكتب مبيعًا في العالم على الإطلاق. gilt das Buch immer noch als eines der meistverkauften Bücher der Welt. The book is still considered one of the best-selling books of all time in the world. Il libro è ancora considerato uno dei libri più venduti al mondo di sempre.

Kitaptan en önemli olan 5 altın kuralı sizlere iletmiş olacağız Wir werden Ihnen die 5 wichtigsten goldenen Regeln aus dem Buch vermitteln We will convey to you the 5 most important golden rules from the book. Vi trasmetteremo le 5 regole d'oro più importanti del libro.

Çoğu insan kendileri hakkında konuşmayı çok seviyor. Die meisten Menschen lieben es, über sich selbst zu sprechen. Most people love to talk about themselves.

Her kişinin kendi geçmişi, başarıları, yetenekleri, hobileri ve bunun gibi diğer özellikleri kendileri için çok değerli. تعتبر الخلفية والإنجازات والمواهب والهوايات والخصائص الأخرى لكل شخص ذات قيمة كبيرة بالنسبة لهم. Der eigene Hintergrund, die Errungenschaften, Talente, Hobbys und andere Merkmale sind für jeden Menschen sehr wertvoll. Each person's own background, achievements, talents, hobbies and other such features are very valuable to them. Çünkü her kişi kendi hayat filminin baş rol oyuncusudur. لأن كل شخص هو الممثل الرئيسي لفيلم حياته. Denn jeder Mensch ist der Protagonist seines eigenen Lebensfilms. Because each person is the leading actor of his own life movie.

Karnegiye göre, eğer etkili olmak ve karşındakı insanın sevgi ve saygısını kazanmak istiyorsanız, وفقًا لبطاقة الأداء ، إذا كنت تريد أن تكون فعالاً وتحظى بحب واحترام الشخص الآخر ، Laut dem Bericht, wenn Sie effektiv sein wollen und die Liebe und den Respekt der anderen Person zu gewinnen, According to the scorecard, if you want to be effective and gain the love and respect of the other person,

o zaman o kişi ile yakından ilgilenmeniz, إذًا يجب أن تعتني بهذا الشخص عن كثب ، dann ist es wichtig, dass Sie sich intensiv mit dieser Person befassen, then you should take care of that person closely,

ona kendisi ile ilgili sorular sormanız ve ona kendisi hakkında konuşması için fırsat yaratmanız gerekiyor. عليك أن تسأله أسئلة عن نفسه وأن تخلق له فرصًا للتحدث عن نفسه. Sie müssen ihr Fragen über sich selbst stellen und ihr Gelegenheit geben, über sich selbst zu sprechen. You need to ask him questions about himself and give him the opportunity to talk about himself.

Aynı zamanda da çok iyi bir dinleyici olmanız gerekiyor. أنت أيضًا بحاجة إلى أن تكون مستمعًا جيدًا جدًا. Sie müssen auch ein sehr guter Zuhörer sein. You also need to be a very good listener.

İnsanlar için iyi bir muhabbet eden kişi, fazla konuşan biri değil, المتحدث الجيد للناس ليس الشخص الذي يتحدث كثيرًا ، Ein guter Gesprächspartner für Menschen, nicht jemand, der zu viel redet, A good talker for people is not someone who talks too much,

onları iyi dinleyen ve onlarla ilgilenen insanlardır. إنهم أناس يستمعون إليهم جيدًا ويهتمون بهم. sind Menschen, die ihnen gut zuhören und sich um sie kümmern. They are people who listen to them well and take care of them.

Ben eskiden bunları kaide almazdım اعتدت أن لا أعتبرهم ركائز Früher habe ich diese Dinge ignoriert. I used to not buy these as pedestals Non li compravo come piedistalli

ve sabırsızlıkla karşımdaki kişi ile yalnız kendi ilgi alanlarım hakkında konuşacağım zamanı beklerdim. وكنت أنتظر بفارغ الصبر الوقت الذي سأتحدث فيه مع الشخص الآخر فقط عن اهتماماتي الخاصة. und ich wartete ungeduldig auf den Zeitpunkt, an dem ich mit der anderen Person nur über meine eigenen Interessen sprechen konnte. and I would wait impatiently for the time when I would talk to the other person only about my own interests.

Karşımdaki kişi konuştuğu zaman onun lafının bitmesini عندما يتحدث الشخص الذي أمامي ، أريد أن ينتهي Wenn die andere Person spricht, möchte ich nicht, dass sie aufhört zu sprechen. When the person in front of me speaks, it is necessary Quando la persona di fronte a me parla, voglio che abbia finito.

ve konuyu hemen değiştirip istediğim konuda konuşa bileceğim anı iple çekerdim. وكنت أتطلع إلى اللحظة التي يمكنني فيها تغيير الموضوع والتحدث عن أي شيء أريده. und ich freute mich auf den Moment, in dem ich das Thema wechseln und über alles reden konnte, was ich wollte. And I looked forward to the moment when I could change the subject and talk about anything I wanted. e non vedevo l'ora che arrivasse il momento in cui avrei potuto cambiare argomento e parlare di tutto ciò che volevo.

Benim gibi binlerce, milyonlarca insan bunun aynısını yapıyor. الآلاف ، الملايين من الناس مثلي يفعلون الشيء نفسه. Tausende, Millionen von Menschen wie ich tun das Gleiche. Thousands, millions of people like me are doing the same.

Bu durumu göz önünde canlandırmak için bir örneğe bakalım; دعونا نلقي نظرة على مثال لتصور هذا الموقف ؛ Lassen Sie uns diese Situation an einem Beispiel veranschaulichen; Let's look at an example to visualize this situation; Diamo un'occhiata a un esempio per visualizzare questa situazione;

Diyelim ki, bu Alidir. لنفترض أن هذا هو علي. Nehmen wir an, es ist Al. Let's say this is Ali.

O, en çok futbol, sinema ve gitarla ilgileniyor. يهتم في الغالب بكرة القدم والسينما والغيتار. Sein größtes Interesse gilt dem Fußball, dem Kino und der Gitarre. He is mostly interested in football, cinema and guitar.

Ali de herkes gibi başkaları ile yalnız kendi ilgi alanları hakkındakı konularda konuşmayı seviyor. مثل أي شخص آخر ، يحب علي التحدث إلى الآخرين فقط في الأمور المتعلقة بمصالحه الخاصة. Ali spricht wie alle anderen auch nur über seine eigenen Interessen. Like everyone else, Ali likes to talk to others only on topics of his own interest.

Ali Tuğba isimli bir kızdan hoşlanıyor ve Tuğba'nın ilgisini çekmeye çallışıyor. يحب علي فتاة تدعى Tugba ويحاول جذب انتباه Tugba. Ali mag ein Mädchen namens Tuğba und versucht, ihre Aufmerksamkeit zu gewinnen. Ali likes a girl named Tugba and tries to get Tugba's attention.

Tuğbaysa keman, bilgisayar oyunları ve tenis ile ilgileniyor. تهتم Tuğbaysa بالكمان وألعاب الكمبيوتر والتنس. Tuğbaysa interessiert sich für Geige, Computerspiele und Tennis. Tuğbaysa is interested in violin, computer games and tennis.

Tuğba her seferinde Ali ile kendi ilgi alanları hakkında konuşmaya başladığında Ali ona tepki vermiyor في كل مرة تبدأ توغبا في التحدث إلى علي حول اهتماماتها ، لا يتفاعل علي معها. Jedes Mal, wenn Tugba beginnt, mit Ali über ihre Interessen zu sprechen, reagiert Ali nicht auf sie. Every time Tugba starts talking to Ali about her interests, Ali does not react to her.

ve sabırsızlıkla Tuğba'nın lafını bitirmesini bekleyip, konuyu değiştiriyor وتنتظر توجبا بفارغ الصبر إنهاء حديثها ، غيرت الموضوع und wartet ungeduldig darauf, dass Tugba ausspricht und das Thema wechselt and waits impatiently for Tugba to finish her sentence and changes the subject.

ve futbol hakkında konuşmaya başlıyor. وبدأ يتحدث عن كرة القدم. und er fängt an, über Fußball zu reden. and he starts talking about football.

Tuğba Ali ile konuşmanın onun ilgisini çekmediğini anlıyor ve ondan uzaklaşmaya başlıyor. تدرك توغبا أن التحدث إلى علي لا يثير اهتمامها ويبدأ في الابتعاد عنه. Tuğba merkt, dass sie nicht an einem Gespräch mit Ali interessiert ist und entfernt sich von ihm. Tugba realizes that talking to Ali doesn't interest her and starts to move away from him.

Şimdi, Ali'nin Tuğba'nın dediklerini çok iyi dinlediğini, الآن ، استمع علي جيدًا لما قاله توجبا ، Ich habe gelernt, dass Ali sehr gut auf das hört, was Tugba sagt, Now, Ali listened very well to what Tugba said,

daha çok kendisi değil onun konuşmasına fırsat verdiğini düşünün. فكر في الأمر على أنه يمنحه الفرصة للتحدث بدلاً من نفسه. anstatt ihn sprechen zu lassen. Think of it as giving him the opportunity to speak rather than himself.

Diyelim ki, Tuğba kemanla ilgili konuştuğu zaman, دعنا نقول عندما يتحدث توجبا عن الكمان ، Sagen wir, wenn Tugba über die Geige spricht, Let's say when Tugba talks about the violin,

ona bu konuda sorular soruyor ve konunun onun ilgisini nasıl çektiğini gösteriyor. تسأله أسئلة حول هذا الموضوع وتبين كيف أثار الموضوع اهتمامه. Er stellt ihm Fragen dazu und zeigt, wie sehr ihn das Thema interessiert. she asks him questions about it and shows how the subject interests him.

Bununla da Tuğba kendisi hakkında konuştuğu için kendini mutlu hissediyor. ومع ذلك ، تشعر Tuğba بالسعادة لأنها تتحدث عن نفسها. Damit fühlt er sich glücklich, dass Tuğba über ihn spricht. However, Tuğba feels happy because she is talking about herself.

Ali'nin bu davranışı onda oyle bir etki yaratıyor ki, sanki Ali ile zaman geçirmek ona kendini iyi hissettiriyor يؤثر سلوك علي عليه كثيرًا بحيث يشعر وكأن قضاء الوقت مع علي يجعله يشعر بالرضا. Alis Verhalten hat eine Wirkung auf ihn, als ob er sich durch die Zeit mit Ali gut fühlt. Ali's behavior has such an effect on him that it feels like spending time with Ali makes him feel good.

ve dolayısıyla Ali'ye karşı pozitif duygular beslemeye başlıyor. وبالتالي يبدأ في الشعور بمشاعر إيجابية تجاه علي. und beginnt daher, Ali gegenüber positive Gefühle zu hegen. and therefore he begins to have positive feelings towards Ali.

Bu sebeple hem Tuğba kendini daha iyi hissetmiş oluyor, hem de Ali Tuğba'dan yeni, لهذا السبب يشعر توجبا بتحسن ، وجديد علي توجبا ، Aus diesem Grund fühlt sich sowohl Tuğba besser und Ali ist neu von Tuğba, For this reason, Tugba feels better, and Ali Tugba's new, hiç bilmediği şeyleri oğreniyor ve en önemlisi de Tuğba Ali'ni daha yakın hissetmiş oluyor. يتعلم أشياء لم يعرفها من قبل ، والأهم من ذلك أنه يشعر بأن توجبا علي أقرب. Sie lernt Dinge, die sie nicht wusste, und vor allem fühlt sich Tuğba Ali näher. He learns things he never knew, and most importantly, he feels Tugba Ali closer.

Böylece, bu örnekten çıkan en mühim sonuç şu; وبالتالي فإن أهم استنتاج من هذا المثال هو: Die wichtigste Schlussfolgerung aus diesem Beispiel ist also diese; Thus, the most important conclusion from this example is:

‘İnsanlara derinden ilgi göster ve onlara kendileri hakkında konuşmaları için fırsat ver'. "اهتم بعمق بالناس وامنحهم الفرصة للتحدث عن أنفسهم". sich intensiv um die Menschen kümmern und ihnen die Möglichkeit geben, über sich selbst zu sprechen". 'Take a deep interest in people and give them the opportunity to talk about themselves'.

Karnegi'nin 2. En önemli nasihatı; ثاني أهم نصيحة كارنيجي ؛ Der zweitwichtigste Ratschlag von Karnegi; Karnegi's second most important advice;

‘Başkalarının sizin için bir şey yapmasını istediğinizde, عندما تريد أن يفعل الآخرون شيئًا من أجلك ، Wenn du willst, dass andere etwas für dich tun, 'When you want others to do something for you,

onlara müracaat ederken kendinizin kazanacağı faydadan değil, ليس من أجل الفائدة التي ستكتسبها من خلال التقدم إليها ، und nicht wegen des Nutzens, den Sie aus Ihrer Bewerbung ziehen, not for the benefit that you will gain yourself in applying to them,

bunu yapmakla karşınızdaki kişinin hangi avanatajlar edineceğinden bahsedin.' تحدث عن الفوائد التي سيكسبها الشخص الآخر من خلال القيام بذلك. welche Vorteile die andere Person dadurch erlangt". talk about what benefits the other person will gain by doing this.'

Mesela, ben, bu yeni açtığımız Youtube kanalının 1 ay içinde 1000 üyesi olmasını hedef koydum. على سبيل المثال ، قمت بتعيين هدف لقناة Youtube المفتوحة حديثًا هذه أن تضم 1000 عضوًا في غضون شهر واحد. Ich habe mir zum Beispiel das Ziel gesetzt, dass dieser neue Youtube-Kanal innerhalb eines Monats 1000 Mitglieder hat. For example, I set a target for this newly opened Youtube channel to have 1000 members within 1 month.

Bunun için eğer ben size ‘'Lütfen, kanalıma abone olun. Çünkü hedefim kanalın 1 aya 1000 abonesinin olması, لهذا ، إذا قلت لك "من فضلك ، اشترك في قناتي. لأن هدفي هو أن يبلغ عدد المشتركين في القناة 1000 مشترك في شهر واحد ، Wenn ich also zu Ihnen sage: "Bitte abonnieren Sie meinen Kanal. Denn mein Ziel ist es, 1000 Abonnenten in 1 Monat zu haben, For this, if I tell you "Please, subscribe to my channel. Because my goal is for the channel to have 1000 subscribers in 1 month,

nolursunuz abone olun' desem, tabi ki, إذا قلت "الرجاء الاشتراك" ، بالطبع ، "Bitte abonnieren", natürlich, please subscribe, of course,

bu sizin umurunuzda bile olmayacak. لن تهتم حتى. wird es Ihnen egal sein. You won't even care.

Çünkü hiçkimseyi başkalarının kazanacağı fayda ilgilendirmiyor. لأنه لا أحد يهتم بالفائدة التي سيحصل عليها الآخرون. Denn niemand kümmert sich um den Nutzen für andere. Because nobody cares about the benefit that others will gain.

Fakat bu videoyla ben hakikaten size fayda vermiş olsam, ولكن إذا ساعدتك حقًا في هذا الفيديو ، Aber wenn ich Ihnen mit diesem Video wirklich einen Gefallen getan habe, But if I really helped you with this video,

hayatınıza küçücük de olsa pozitif bir katkım olsa ve video bittikten sonra حتى لو كان لدي مساهمة إيجابية صغيرة في حياتك وبعد انتهاء الفيديو Ich wünschte, ich könnte einen positiven Beitrag zu Ihrem Leben leisten, auch wenn es nur ein kleiner ist, und wenn das Video zu Ende ist. Even if I have a small positive contribution to your life and after the video is over

size ‘'Eger bu türde olan başka videolar yükledikte kaçırmak istemiyorsanız, "إذا كنت لا تريد أن تفوتك عند تحميل مقاطع فيديو أخرى من هذا النوع ، "Wenn wir weitere Videos dieser Art hochgeladen haben und Sie sie nicht verpassen wollen, "If you don't want to miss when you upload other videos of this type,

hemen bildiri almak için Youtube kanalımdaki Abone ol butonuna tıklayıp انقر فوق الزر "اشتراك" في قناتي على Youtube لتلقي الإشعارات على الفور. Klicken Sie auf die Schaltfläche Abonnieren auf meinem Youtube-Kanal, um sofort benachrichtigt zu werden Click the Subscribe button on my Youtube channel to receive notifications immediately.

sonra da zil butonuna tıklayın.'' desem ثم انقر فوق زر الجرس. und klicken Sie dann auf die Glockentaste. Then click the bell button.

bu daha etkili olacak. سيكون هذا أكثر فعالية. wird dies effektiver sein. This will be more effective.

Çünkü ben burada benim hedefimden, 1000 aboneye ulaşmak isteğimden değil, لأنني هنا ليس بسبب هدفي ، رغبتي في الوصول إلى 1000 مشترك ، Denn ich bin nicht wegen meines Ziels hier, nicht weil ich 1000 Abonnenten erreichen will, Because I am here not because of my goal, my desire to reach 1000 subscribers,

başka videoları izlemekle kendinizi geliştirebilmek imkanınızdan bahs ediyorum. أنا أتحدث عن إمكانية تحسين نفسك من خلال مشاهدة مقاطع فيديو أخرى. Ich spreche von der Möglichkeit, sich durch das Ansehen anderer Videos zu verbessern. I'm talking about the possibility of improving yourself by watching other videos.

Zira bu büyük ihtimalle sizin ilginizi çekecektir. سيكون هذا على الأرجح موضع اهتمامك. This will most likely interest you.

Karnegi bu konuyla ilgili çok güzel bir örnek veriyor; كارنيجي يعطي مثالا جيدا جدا في هذا الموضوع ؛ Karnegi gives a very good example on this subject;

Balık tutmaya gittiğimizde oltanın ucuna solucan takmamız gerekir. عندما نذهب للصيد ، نحتاج إلى وضع دودة في نهاية صنارة الصيد. When we go fishing, we need to put a worm on the end of the fishing rod.

Çünkü balığın onu sevdiğini ve sırf onun için oltaya doğru geldiğini biliyoruz لأننا نعلم أن السمكة تحبه وهو على الخطاف فقط من أجله 'Cause we know the fish love him and he's coming straight for the hook

Bizim kendimiz çok şeyi, mesela pasta yemeyi sevebiliriz. We ourselves can like many things, such as eating cake.

Ama oltanın ucuna pasta koyarsak, But if we put cake on the end of the fishing line,

büyük ihtimalle pasta balığın ilgisini çekmeyecektir ve bununla da biz balık tutamayacağız. Most likely the cake will not appeal to the fish and we will not be able to fish with it.

Bunun için de hep karşınızdaki kişinin ilgilendiği şeylere hitap edin. For this, always address the things that the other person is interested in.

Karneginin 3. çok önemli tavsiyesi şöyle ; The 3rd very important advice of the report card is as follows;

‘İnsanların iyi özelliklerini onlara söyleyin ve onlara önemli kişi olduklarını hissettirin.' 'Tell them about people's good qualities and make them feel important.'

Hayatta insanı motive eden ve hayata bağlayan birkaç şey varsa, If there are a few things in life that motivate and connect people to life,

onlardan en önemlisi insanın kendini önemli hissetmesidir. The most important of them is to feel important.

Mesela, sizin bir tanıdığınız gitar çalıyor ve siz de bunu oğrenmek istiyorsunuz. For example, someone you know plays the guitar and you want to learn about it.

Eğer siz ona ‘ben gitarı çok seviyorum ve gitar çalmayı bana da öğretmeni istiyorum' söylerseniz If you tell him 'I love the guitar and I want him to teach me how to play'

o kişi belki size bazı şeyleri oğretmeye çalışacaktır. maybe that person will try to teach you some things.

Fakat, muhtemelen o kişi kendiliğinde zamanının az olmasını However, it is likely that the person has little time for himself

ve oğrenmek istiyorsanız gidip özel hoca tutmanız gerektiğini düşünecektir. and if you want to learn, he will think that you should go and hire a private tutor.

Eğer bu durum uzun süre devam ederse o bir süre sonra ya zamanının olmadığını If this situation continues for a long time, he will not have time after a while.

ve hoca tutmanız gerektiğini söyleyecek, and the teacher will tell you to keep

ya da kendiliğinde sizin ne kadar yüzsüz biri olduğunuzu ve onun zamanına saygı duymadığınızı düşünecektir. or he will spontaneously think how brazen you are and not respecting his time.

Her iki durumda siz istediğiniz sonucu almamış olacaksınız. In either case, you will not get the result you want.

Bir de duruma şu açıdan bakalım. Let's look at the situation from this angle.

Diyelim ki, siz ona ‘yalnız onun gitar çalmasının hayranı olduğunuzu, onu ne kadar çok takdir ettiğinizi Let's say you tell him you're just a fan of his guitar playing, how much you appreciate him.

ve başkasının değil yalnız o kişinin size gitar çalmayı öğretmesinin önemli olduğunu söylüyorsunuz. and you say it's important that only that person teaches you how to play the guitar, not someone else.

Üstelik, onun zamanını almayı istemediğinizi Besides, you don't want to take up his time.

ve onun zamanının ne kadar değerli olduğunu anladığınızı vurguluyorsunuz. and you emphasize that you understand how valuable his time is.

Bu durumda, büyük olasılıkla, karşınızdaki kişi hiçbir karşılık beklemeden In this case, most likely, the other person without expecting anything in return

size gitar çalmayı öğretmeyi cani-gönülden isteyecektir he will want to teach you how to play the guitar

ve bundan hakikaten de zevk alacaktır. and he will really enjoy it.

Nitekim, o kendini önemli hissetmekle, Indeed, by feeling important,

siz ise gitar çalmayı öğrenmekle bu durumdan karlı çıkmış olacaksınız. you will benefit from this situation by learning to play the guitar.

Karnegi'nin 4-cü hayatınızı değiştirecek tavsiyesinden biri eleştirmemekle ilgilidir. One of Karnegi's 4th life-changing advice is about not criticizing.

Karnegi şöyle nasihat ediyor;

‘'Hiçbir zaman insanları eleştirmeyin.

Aynı zamanda, onlara ‘Senin bu fikrin yanlış.' At the same time, he told them, 'Your idea is wrong.'

Ve ya ‘Senin bu haraketin yanlıştır' demeyin.

Bunu yapmak etrafınızdaki insanların sizden uzaklaşmasına sebep olacaktır. Doing so will cause people around you to turn away from you.

Çünkü böyle yaptıkta, karşınızdaki kişi otomatik olarak kendini koruma moduna geçecek, Because when you do that, the other person will automatically go into self-protection mode,

düşüncesinin ve ya hareketinin doğru olduğunu kanıtlamak isteyecektir. He will want to prove that his thought or action was correct.

Sonuç itibariyle, kendisi de yaptığı hareketin ve ya savunduğu şeyin doğru olduğuna inananacaktır. As a result, he himself will believe that what he is doing or defending is right.

Bunun için her zaman karşınızdaki kişi ile empati kurup, For this, always empathize with the person in front of you,

kendinizi onun yerinde hissedin ve o hareketi niye yaptığını ve ya o fikri neden söylediğini anlamaya çalışın. Feel yourself in his place and try to understand why he did that move or why he said that idea.

Bu durumda, karşınızdaki kişi sizin onu hakikaten anladığınızı görür In this case, the other person sees that you truly understand him.

ve o da size karşı anlayışlı olmaya başlar and he starts to be understanding towards you too

ve istediğinizi yapmaya hevesli olur and is willing to do what you want

Mesela, siz çocuğunuzun yeteri kadar ders çalışmadığını görüyorsunuz. For example, you see that your child is not studying enough.

Eğer siz ona ‘'Niçin ders çalışmıyorsun? Senin yerine ben utanıyorum. If you're like, 'Why don't you study? I am ashamed for you.

Bak komşunun oğluna. Yine takdir aldı, bütün notları iyi. Look at the neighbor's son. He was appreciated again, all his grades are good.

Bir de senin yaptığına bak. And look what you've done.

Boş gezenin boş kalfası.'' deseniz, If you say "the empty journeyman of the idle wanderer,"

çocuğunuz dersten de, o anda sizden de nefret edecektir. Your child will hate the lesson and you will hate it at that moment.

Çünkü derse göre küçülmüş olacak ve kendisini beceriksiz, yaramaz biri gibi hissedecektir. Because he will be shrunken according to the lesson and will feel like a clumsy, naughty person.

Bu durum devam ettikçe çocuğunuz sizi aldatacak As this situation continues, your child will cheat on you.

ve sizin gözünüzde başka türlü gözükmeye çalışacaktır. and it will try to look different in your eyes.

Aslındaysa derslerini daha da ihmal edecektir. In fact, he will neglect his lessons even more.

Karnegi öneriyor ki, her zaman ilk önce kendi yanlışlarınızdan bahsedin, Karnegi suggests that always talk about your own mistakes first,

sonra zamanında sizin de o kişinin yerinde olduğunuzu bildirin, then let them know in time that you are in that person's place,

daha sonra sizin kendi yanlışlarınızı nasıl düzelttiğinizi how you correct your own mistakes

ve karşınızdakinin de hangi sebepten dolayı yanlışını düzeltmesi gerektiğini ona izah edin. and explain why the other person should correct his mistake.

Bu kurala uyarak eğer siz çocuğunuza bunu kendi deneyiminize uyarlayıp anlatsanız By following this rule, if you adapt it to your own experience and explain it to your child

büyük ihtimalle başka bir sonucun şahidi olacaksınız. you will most likely witness another outcome.

Örnek verelim. Let's give an example.

Mesela, siz zamanında istediğiniz üniversiteyi ve bölümü bitirmemiş oluyorsunuz For example, you do not finish the university and department you want on time.

ve şimdi de hayal ettiğiniz işte çalışmıyorsunuz. and now you are not working in the job you dreamed of.

Bunun için de eğer siz evladınıza ‘Biliyor musun oğlum, ben de okuldayken ders çalışmaya nefret ederdim. For this reason, if you say to your child, 'You know, son, I also hated studying when I was at school.

Çünkü arkadaşlarla gezip tozmak, şakalaşmak, oyun oynamak o kadar eğlenceliydi ki, Because it was so much fun to hang around, joke and play with friends,

kesinlikle ders çalışmak istemiyordum. I definitely didn't want to study.

Ben de ders çalışmanın sıkıcı olduğunu biliyorum. I also know that studying is boring.

Ben hatta birilerinin ders çalışmayı sevdiğine inanmıyorum. I don't even believe that anyone likes studying.

Bunun için seni çok iyi anlıyorum. For this, I understand you very well.

Fakat ben yıllar geçtikten sonra anladım ki, ders çalışmamakla büyük yanlış yaptım. But after years, I realized that I made a big mistake by not studying.

Keşke zamanında birileri bana da bunları anlatsaydı. I wish someone had told me about it.

Ben de kendimi zorlayıp dersimi çalışsaydım. If only I had forced myself to study.

Ben doktor olmak istiyordum i wanted to be a doctor

Ama okumadığım için univeristenin tıp bölümünü kazanamadım ve aşçılık okumak durumunda kaldım. But because I didn't study, I couldn't win the medical department of the university and I had to study cookery.

Aşçılık kötü bir iş demiyorum. I'm not saying cooking is a bad business.

Fakat ben bu işi sevmiyorum ve sırf size bakabilmek için bu işi yapıp para kazanmak zorundayım. But I don't like this job and I have to do this job and earn money just to take care of you. Zamanında 11 sene okumaya kendimi zorlayamadığım için şimdi 50 sene sevmediğim şeyi yapmaya mecburum. Since I couldn't force myself to study for 11 years, now I have to do what I dislike for 50 years.

Eğer sen de böyle olmak istemiyorsan o zaman kendin karar ver, If you don't want to be like this, then decide for yourself,

kendini ikna ederek okumak mi daha iyi yoksa diğeri mi?'' Is it better to read by persuading yourself or the other?”

cümlelerini söylerseniz o sizin onu hakikaten anladığınızın farkında olacak If you say the words, he will be aware that you really understand him.

ve ona destek olduğunuzu hissedecektir and he will feel that you support him

Bu şekilde okumaya daha hevesli olacaktır.

5-ci en önemli kural-‘'Yalnışınız varsa, en kısa zamanda onu kabul edip karşınızdaki kişiyle empati kurun.'dur The 5th most important rule is- "If you are wrong, accept it as soon as possible and empathize with the other person."

Mesela, bir zamanlar ben restoran işletiyordum. For example, I once ran a restaurant.

Oradaki kasiyer kasa işlemlerinde yanlışlık yapmış, The cashier there made a mistake in the cash register transactions,

kayıtlara 40 tl yerine 400 tl para dahil oldu diye kaydetmişti. He recorded that 400 TL was included in the records instead of 40 TL.

Bunun sonucunda bizim vergiyi 10 defa daha fazla ödememiz gerekiyordu ve bu hiç de iyi bir durum değildi. As a result, we had to pay the tax 10 times more, which was not a good situation.

Ben bunu öğrendiğimde haliyle çok sinirlendim ve meseleyi elemanla konuşmak için onun yanına gittim. When I found out about this, I was very angry and went to him to talk to the employee.

Beni görür görmez konuşmama müsaade etmeden hemen özür dilemeye başladı. As soon as he saw me, he immediately started apologizing, not allowing me to speak.

Bana ‘'anlıyorum, yaptığım büyük yanlış. Utancımdan n'apacağımı bilmiyorum. He said to me, "I understand, it was a big mistake I made. I don't know what to do with my embarrassment.

Dikkatsizlik ettiğimin farkındayım. I know I was careless.

Çok işe yaramaz biriyim.

Bunu benim maaşımdan iki kat kesin, sonra da beni işten azat edin Double that from my paycheck, then fire me

Ne yapsanız haklısınız. Whatever you do is right.

Benim gibi işeyaramaz birini işte tutmanız kabahat.'' dedi. It is a mistake to keep a useless person like me at work.'' He said.

Ben de çocuğu azarlamaya hazırlanıyordum. And I was getting ready to scold the boy.

Böyle söylediği için çocuğa karşı tavrım hemen değişti ve ona ‘ bu kadar abartmaya gerek yok. Because he said that, my attitude towards the boy changed immediately and I said to him, 'No need to exaggerate.

Hepimiz insanız, tabii ki, hata yapa biliriz. We are all human, of course, we can make mistakes.

Önemli olan yanlışlarımızdan ders çıkarıp onları tekrarlamamak. The important thing is to learn from our mistakes and not repeat them.

Benim için sen değerli bir çalışansın. You are a valuable employee for me.

Yaptığın yanlışı anlamak da bir erdemdir.'' It is also a virtue to understand the wrong you have done.”

Dedim ve bu konuya bir daha değmedim I said and never touched this topic again

Tabii ki, eğer kasiyer çocuk ‘restoran o anda çok yoğundu, bayağı müşteri vardı, Of course, if the cashier boy' restaurant was very busy at that time, there were quite a few customers, garsonlar da bir taraftan rahatsız ediyordu, waiters were also disturbing on the one hand,

herkes bir şey soruyordu, onun için o an yanlışlıkla hesapları karıştırdım.' deseydi everyone was asking something, so I accidentally mixed the accounts at that moment.' had he said ben daha fazla sinirlenecektim ve onu azarlayacaktım. I would get more angry and scold him.

Çalışan çocuksa tam aksini yaptığı için hem benim gözümde daha fazla saygı kazandı, The working boy, on the other hand, gained more respect in my eyes because he did the opposite. hem de benim sinirlerim yatıştı ve işimize eskisi gibi devam ettik. and my nerves calmed down and we continued our business as before.

Bunun için de ‘hatanız varsa onu hemen kabullenip, karşınızdaki kişiye empati gösterin. For this, 'if you have a mistake, accept it immediately and show empathy to the person in front of you.

Bunu yapmakla siz daha fazla etkili bir insan olacaksınız. By doing this, you will become a more effective person.

Eğer videoyu beğendiyseniz ve daha fazla bunun gibi videolar yapmamı istyorsanız If you like the video and want me to make more videos like this

Youtube kanalıma abone olun. Subscribe to my youtube channel.

Yeni videolar yüklediğimde hemen bildiri almak için zil tuşuna basın. Press the bell button to be notified immediately when I upload new videos. Ayrıca, eğer videoyla size fayda verebildiysem, Also, if I was able to help you with the video,

işimizi değerlendiridiğinizi göstermek için videoyu Youtube'da beğenin

ve başkalarının da yararlanmasına yardımcı olmak istiyorsanız Facebook'da da paylaşın.

Teşekkürler.