×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.

image

Barış Özcan 2020, Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz?

Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz?

Ellerimi kontrol ettim. Parmaklarımı saydım. Olması gerektiği kadardılar. Ama ben bir rüyada olduğumu biliyordum. Karşımdaki tabloya baktım. Yerde küçük bir beşik vardı. Yoksa sepet mi o? Sağdaki kişinin duruşunu hiç unutamıyorum. Eski bir kule gibi dikiliyor toprağın üstünde. Ellerine baktım. Ve işte o zaman anladım. Kesinlikle bir rüyadaydım.

Çok güzel bir rüya görürken hiç bitmesin istediğiniz oldu mu? Eğer olduysa rüya gördüğünüzün farkına varmışsınız demektir. Buna “lüsid rüya” adı veriliyor. Lüsid “berrak” demek. Rüya görürken rüya gördüğünün farkında olmak. İnsanların yarısı hayatında en az bir kez, her 5 kişiden biri ayda bir kez böyle bir deneyim yaşıyor. Bazıları biraz egzersizle herkesin rüyalarını kontrol edebileceğini iddia ediyor. Sizin başınıza hiç böyle bir şey geldi mi?

“İyi de ben normal rüya bile göremiyorum” diyebilirsiniz. Aslında görüyorsunuz ama unutmayı seçiyorsunuz. Çünkü herkes rüya görür. Her gece en az 1,5 – 2 saat rüya görüyoruz. Neden “uykuya dalmak” gibi bir deyim var dilimizde? Çünkü gerçekten de gece boyunca farklı derinliklerde dalışlar gerçekleştiriyoruz. Yatağa yattıktan yaklaşık 90 dakika sonra, ilk uyku döngüsünün sonunda uyanıklığa en yakın olduğumuz seviyeye yani “REM uykusu”na geçiyoruz. Bu sırada uyuyan bir kişinin gözlerine bakarsanız, göz kapakları kapalı olsa bile içinde onların hareket ettiğini fark edersiniz. “Rapid Eye Movements” kelimelerinin baş harflerinden oluşan REM uykusunun en karakteristik özelliklerinden biridir bu: hızlı göz hareketleri. Yani rüyaların en çok görüldüğü an, aynı zamanda uyanıklığa en yakın olduğumuz bir an. Tüm vücut kapalı, göz kapakları bile. Ama gözler açık. 8 saatlik gece uykusunda giderek artan sürelerle 4 kez REM uykusuna giriyoruz ve bu sırada bol bol rüya görüyoruz. Sonra da uyanır uyanmaz ilk 10 dakika içerisinde bu rüyaları unutuyoruz. Peki ama neden rüya görüyoruz?

Bazıları rüyaların gerçek hayatta yaşadıklarımızın bir tekrarı ya da yaşayacaklarımızın bir provası olduğunu düşünüyor. Yani bir çeşit kişisel eğitim alıyoruz uykumuzda. Bazıları da tam tersine hatırlamak için değil de unutmak için rüya gördüğümüzü söylüyor. Kötü deneyimleri, travmaları, hayattaki olumsuzlukları unutmak için. Rüyalar bir çeşit gerçeklikten kaçış sığınağı.

Ben rüyaları bilinçaltımızın bize anlatmaya çalıştığı öyküler olarak görüyorum. Beynimizin hayat boyu topladığı bilgilerin %90'ı adeta kilitli bir sandığın, ya da şifreli bir klasörün içinde duruyor. “Bilinçaltı” denilen bu klasörü öyle çift tıklayıp açamıyoruz. İçindeki bilgilere kolayca ulaşamıyoruz. Ama onlar uykumuzda bir yolunu bulup rüya filmleri şeklinde bize hikayeler anlatıyor. Tabi bu filmler biraz karmaşık ve soyut olduğu için anlayamıyoruz ve unutuyoruz. Kolay olduğu için unutmayı seçiyoruz. Eğer onları anlamak istiyorsak önce bunu değiştirmeliyiz. Yatağın başucuna konulacak bir “Düş Defteri”yle… Gördüğünüz şeyler karmakarışık bile olsa, uyanır uyanmaz hatırladıklarınızı yazmak, çizmek için…

Bazılarımızda bu yetenek doğal olarak var. Onlar bu rüya filmlerini izlerken her şeyi daha berrak görüyor. Zaten uyanıklığa en yakın olduğumuz aşamalarda bu rüyaları görüyoruz. Ama çoğumuzun vücudu gibi o sırada bilinci de kapalı oluyor. İşte bazıları vücutları uyumaya devam ederken bilinçlerini uyanık hale getirmeyi ve rüyalarını kontrol edebilmeyi deniyor.

Antik çağlardan beri bilinen hatta Hindistan'da “Yoga Nidra” ya da Tibet Budizminde “rüya yogası” olarak adlandırılan bu pratik, son 100 yıldır bilim dünyasının da gündemine girdi. Bilim insanları fMRI tarama yöntemiyle bir kişinin rüya gördüğünü tespit edebildiği gibi o sırada bilincinin açık olup olmadığını da gözlemleyebiliyor.

2012 yılında buna ilişkin bir deney düzenlendi. Önce katılımcılardan uyanıkken ellerini sıkmaları istendi. Ellerin bu hareketi fMRI cihazında beynin belli bölgelerinde meydana gelen değişiklikler şeklinde tespit edilebiliyor. Rüyalarını kontrol edebildiğini iddia eden katılımcıların uykuya daldıktan sonra rüya görürken aynı hareketi yapmaları istendi. Tahmin edeceğiniz gibi bu kişiler REM uykusuna geçtikten sonra rüya görmeye başlayınca beyinlerindeki aynı bölgelerde aynı değişiklikler meydana geldi. O sırada gerçek dünyada ellerini kullanmamalarına rağmen rüyalarında ellerini sıktılar. Yani kendi sanal gerçekliklerini yaratıp onu kontrol ettiler.

Peki ellerini sıkmak dışında rüyalarda başka neler yapıyor bu kişiler? İstedikleri hemen her şeyi. En çok yapılan şey uçmak. Bazı kişiler günlük hayatta karşılaştıkları problemleri bile çözebildiğini iddia ediyor.

“Rüyamda, tüm öğelerin gerektiği gibi yerine oturduğu bir masa gördüm. Uyanır uyanmaz, gördüklerimi hemen bir kağıda yazdım.” – Dmitri Mendeleev, Periyodik tabloyu nasıl oluşturduğunu açıklarken.

“Alice Harikalar Diyarında” romanını bir düşünün. Anlatılanlar tümüyle hayalgücünün bir eseri mi yoksa yazarının gördüğü bir lüsid düş müydü? Rüya ve düş kelimelerinin eş anlamlı olması ne güzel değil mi? Alice bir kuyudan düşünce başlıyordu tüm o fantastik olaylar… Düşlerinde beste yapan müzisyenler de var, rüyalarında buluş yapan mucitler de… Belki de Leonardo DaVinci'nin uçabilen makinelerini çizdiği defteri aslında bir çeşit düş defteriydi. Çünkü yazdığı satırlar arasında şöyle bir ifade var: Göz rüyalarda neden uyanıkken hayal gücünden daha net bir şey görüyor?

Onun bir lüsid rüyacı olup olmadığını bilmiyoruz. Bildiğimiz şey rüyalarını kontrol edebilenlerin yaratıcılık gücünün de yüksek olduğu. Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre 6 ile 19 yaş arasındaki çocukların ve gençlerin lüsid rüyalar görme ihtimali çok daha yüksek. Bu ihtimal yaşlandıkça azalıyor. Çocuklarla birlikte çocuk ruhlu sanatçılarda da lüsid rüyaların yaygın olduğunu görüyoruz. Gerçeküstü resimleriyle bizleri büyüleyen Salvador Dali, en büyük ilham kaynağının rüyaları olduğunu her seferinde söylüyor.

Burayı bir yerlerden hatırlıyorum… Daha önce gelmiş miydim? Bir yaz tatilinde, oğlumu getirmiştim galiba… Bir tablonun önünde durup konuşmuştuk. Binanın içi ne kadar da büyük. Bir çöl gibi. Soluma bakıyorum, ufukta dağlar var. Sağıma bakıyorum, sesler duyuyorum, ne anlama geldiğini bilmediğim. Bunlar heykel değil miydi?.. Eski bir hatıranın yıkıntıları mı yoksa… Ne muazzam bir kule bu! Telefonun burada ne işi var? Ellerini kontrol et. O çalan şey telefon değil. Sabah uyanabilmek için kurduğun alarm…

Tam şu anda siz bu videoyu izlerken 2 milyar kişi uyuyor. 500 milyon kişi rüya görüyor ve muhtemelen yüz binlerce kişi rüya gördüğünün farkına varıyor.

Peki insanlar neden rüyalarını kontrol etmek istiyor? Kabuslarından kurtulmak için olabilir mi? Korku filmi izlerken korkuyu azaltmanın en kolay yolu kendine bunun bir film olduğunu hatırlatmaktır. Şu anda bir film izliyorsun. Kabus görürken bunun bir rüya olduğunun bilincine varmak da aynı etkiyi verir. Tabi rüyalarını daha eğlenceli hale getirmek için kontrol edenler de var. Gerçek hayatın kısıtlarından, fizik yasalarından kurtulup uçmak; tanışmayı çok istediğin insanlarla buluşmak, konuşmak…

Bunun için herkesin önerdiği ilk yöntem, başta da söylediğim gibi bir defter tutmak. Düş defteri. Kimyacı Mendeleev gibi uyanır uyanmaz gördüklerinizi tüm ayrıntılarıyla kayda geçirmek için. Bir süre sonra belli temaların sürekli tekrar ettiğini fark edeceksiniz. Şiirlerdeki kafiyeler gibi. Aynı şeyler, aynı sözler ya da aynı mekanlar. Bunları fark etmek, rüya görürken rüya gördüğünü fark etmenin ilk adımları.

İkinci yöntem biraz daha karmaşık ve sizi uykusuz bırakabilir. Alarmınızı yattıktan 5-6 saat sonrasına kuruyorsunuz. Uyanınca 15-20 dakika yataktan kalkıp dolaşıyorsunuz. Sonra mümkünse yatak dışında bir yere uzanıp rüyanızda yapmak istediğiniz şeyi kafanızda canlandırıp söylüyorsunuz. Çölde dolaşan filler göreceğim… Çölde dolaşan filler göreceğim… Bu şekilde uykuya dalıyorsunuz.

Sonra gerçeklik kontrolü geliyor. Gün içinde rüya görüp görmediğinizi kontrol etmek için saatinize ya da ellerinize bakıyorsunuz. Sonra aynı şeyi düşlerinizde yapmayı deniyorsunuz.

İşte yine aynı yerdeyim. Telefonu açmayacağım. Bu kez uyanmayacağım. Birileri şarkı mı söylüyor? Evet, oldu… İşte filler… Tuhaf. Çok tuhaf. Bacaklarının böyle uzun ince olması gayet normal öyle değil mi? Gerçeklik kontrolü. Ne yapıyordum? Ellerime bakacaktım. Tabi ya! Bu bir rüya değil. Sanal gerçeklik. Her şey kontrolüm altında. Bu sadece ellerini kullanarak içinde 360 derece dönebildiğin videolardan biri. Nasıl geldim buraya? Az önce yeni video için üzerime giyecek bir şeyler arıyordum internette. Özel tasarlanmış bir şey olmalıydı. Özgün, estetik, anlamlı. Arkasında bir hikayesi olan.

Bir rüyada olmadığınızı anlamak için, ellerinize bakın.

Eller, hayatımızın kontrolünü sağlayan vücut parçası. Lüsid rüya görebilmek için de gerçeklik kontrolünü sağlıyorlar. Bir anlamda uykuyla uyanıklık arasındaki geçiş aracı. Bazı müzisyenler bestelerini, bazı mucitler buluşlarını, bazı sanatçılar tablolarını rüyalarında yapmış olabilirler. Ama bunları yapmak için mutlaka uyku sırasında rüya görmek gerekmiyor. Bunları kullanarak hayatın kontrolünü ele almak ve bunu kullanarak gündüz düşleri görebilmek de mümkün. Çünkü rüyalar uykunun uyanıklığa en yakın olduğu aşamada ortaya çıkıyor. Bazı bilim insanları o yüzden lüsid rüyaların uykunun değil uyanıklığın bir parçası olduğunu düşünüyor.

Belki de uykuyla uyanıklık arasındaki fark düşündüğümüz kadar fazla değildir. Belki de MÖ 4. yüzyılda Çin'de yaşamış bir filozofun uykudan kalktıktan sonra yazdığı şu satırları bir de bu bakış açısıyla okumak gerekir. Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim; bilmiyorum.

Düş Defteri Bu videoda konu gereği biraz daha farklı bir anlatım tekniği denedim. Rüya sahnelerinde gösterdiğim bazı şeyleri açıklamam gerekiyor.

Öncelikle gerçeklik kontrolünü sağlayan el illüstrasyonlarını kullanmama izin verdiği için Kaft'a teşekkür ederim. Aynı zamanda böyle tuhaf kurgulu bir videoya sponsor olma cesaretini de gösterdiler. Ama zaten Kaft farklı ve yaratıcı ürünlere sahip bir tasarım markası. Popüler akımlardan uzak, özgün ve estetik tasarımlar kullanıyor. Bunların hepsinin de bir hikayesi var. El çizimlerini yaptırdıkları Fransız sanatçı yaşamını ve sanatını basitleştirmek için tüm modern çizim ekipmanlarını atıp sadece kağıt ve kalem kullanmaya başlamış. Bugün anlattıklarıma üç parçalı Mano serisi ve onun tek cümleli hikayesi büyük ölçüde ilham verdi.

Rüya sahnelerinde gösterdiğim görüntüleri birkaç yıl önce ziyaret ettiğim Dali müzesinde görmüştüm. Orada bir sanal gerçeklik deneyimi olarak hazırlamışlar. Eğer özel bir gözlüğünüz varsa mutlaka onu kullanarak içinde dolaşmanızı tavsiye ederim. Beni bugüne kadar en çok etkileyen sanal gerçeklik deneyimlerinden biri bu oldu. Eğer gözlük yoksa aşağıdaki açıklamalar bölümünde linkini vereceğim 360 derece YouTube videosununun içinde cep telefonunuzu kullanarak, ya da bilgisayar ekranından farenizi kullanarak keşif yapabilirsiniz.

Bu deneyimi tasarlayanlar Kaft'ın birlikte çalıştığı sanatçılara benzer modern tasarımcılar. Salvador Dali'nin böyle bir eseri gerçekte yok. Ama onun düşlerinden beslendiğini biliyoruz. 3 boyutlu ortamda gördüğümüz uzun bacaklı filler ve diğer tüm ayrıntılar onun eserlerinden ya da belki de düşlerinden toplanıp oraya yerleştirilmiş. Ama büyük ölçüde Dali'nin bir tablosu başrolde. Çevresinde döndüğümüz, içinden geçtiğimiz o kalıntılar tek bir tablonun 3 boyutlu yorumu.

Fakat ilginç olan şey bu tabloyu Dali'nin tümüyle kendi hayal gücüyle yapmamış olması. Başka bir ressamın çizimini yeniden yorumlamış. O eseri de en baştaki rüyamda size göstermiştim. Görünüşte patates hasadı yapan çiftçi bir kadın ve erkek var burada. Fakat bu çiftin pozu Dali'yi öylesine etkiliyor ki bunun gün sonunda yapılan bir hasat değil, hüzünlü bir cenaze sahnesi olduğunu ve yerdeki patates sepetinin de aslında bir bebek tabutu olduğunu iddia ediyor. Hatta iddia etmekle kalmıyor, ısrar ediyor ve bu ısrarı sonucunda tabloyu X ışınlarıyla inceleyip analiz ediyorlar ve gerçekten de sepetin olduğu yerde tuvalin alt katmanlarında tabut benzeri grafik şekillere rastlıyorlar. O yüzden ressamın hem bir doğum hem de bir ölüm sahnesini resmettiğini söyleyebiliriz.

Uyku ve uyanıklık gibi bir konuyu anlatmak için o yüzden böyle üç katmanlı bir rüya sahnesinin ilk katmanına bu tabloyu yerleştirdim. İkinci katmanı bu tablonun Dali yorumu oldu. Üçüncü katmanında da Dali'nin yorumunun sanal gerçeklik versiyonunu kullandım. Çünkü bence “sanal gerçeklik” lüsid rüya görmenin ya da rüyaları kontrol etmenin teknolojik bir yolu. Doğal yolunu kullanmak için, bir rüyada olmadığınızı anlamak için, siz yine ellerinize bakın…

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz? наши сны|контролировать|можем|ли мы nos rêves||| unsere Träume|kontrollieren|können|wir Our dreams|control|can|we Können wir unsere Träume kontrollieren? ¿Podemos controlar nuestros sueños? Pouvons-nous contrôler nos rêves ? Hebben we controle over onze dromen? Podemos controlar os nossos sonhos? Kan vi kontrollera våra drömmar? Can we control our dreams? Можем ли мы контролировать наши сны?

Ellerimi kontrol ettim. мои руки|контролировать|я контролировал meine Hände||habe kontrolliert My hands|checked|I I checked my hands. Я проверил свои руки. Parmaklarımı saydım. мои пальцы|я считал mes doigts|ai compté My fingers|I counted meine Finger|zählte I counted my fingers. Я посчитал свои пальцы. Olması gerektiği kadardılar. быть|должно|столько их было ||ils étaient Being|should be|they were as much as Sie waren so, wie sie sein sollten. Ils étaient comme ils devaient l'être. They were as they should be. Их было столько, сколько должно быть. Ama ben bir rüyada olduğumu biliyordum. но|я|один|в мечте|что я был|я знал |||rêve|| But|I|a|in dream|I was|knew Aber ich wusste, dass ich in einem Traum war. Mais je savais que j'étais dans un rêve. But I knew I was in a dream. Но я знал, что я в сне. Karşımdaki tabloya baktım. передо мной|на картину|я посмотрел the one in front of me|to the table|I looked J'ai regardé le tableau en face de moi. I looked at the painting in front of me. Я посмотрел на картину перед собой. Yerde küçük bir beşik vardı. на земле|маленькая|одна|люлька|была |||berceau| On the floor|small|a|cradle|was Auf dem Boden stand eine kleine Wiege. There was a small cradle on the ground. На полу была маленькая люлька. Yoksa sepet mi o? или|корзина|ли|она |panier|| or|basket|question particle|that Ist das ein Korb? Or is it a basket? Или это корзина? Sağdaki kişinin duruşunu hiç unutamıyorum. справа|человека|его позу|никогда|не могу забыть ||posture||j'oublie The person on the right|'s|posture|ever|I can't forget Die Haltung der Person auf der rechten Seite werde ich nie vergessen. I can never forget the posture of the person on the right. Я никогда не забуду позу человека справа. Eski bir kule gibi dikiliyor toprağın üstünde. старая|одна|башня|как|стоит|земли|на ||||se dresse|| Old|a|tower|like|stands|soil|on Er steht wie ein alter Turm über der Erde. He stands upright on the ground like an old tower. Он стоит на земле, как старая башня. Ellerine baktım. I looked at his hands. Я посмотрел на его руки. Ve işte o zaman anladım. Und da wurde es mir klar. And that's when I understood. И вот тогда я понял. Kesinlikle bir rüyadaydım. определенно|один|я был в сне ||j'étais dans un rêve Definitely|a|I was in a dream I was definitely in a dream. Я определенно был в мечте.

Çok güzel bir rüya görürken hiç bitmesin istediğiniz oldu mu? очень|красивый|один|сон|когда я видел|никогда|не закончится|вы хотели|стало|ли ||||||finisse||| very|beautiful|a|dream|while seeing|ever|it doesn't end|you wanted|happened|question particle Hatten Sie schon einmal einen schönen Traum und haben sich gewünscht, er würde nie enden? Have you ever wished that a beautiful dream you were having would never end? Было ли у вас когда-нибудь так, что вы не хотели, чтобы очень красивый сон заканчивался? Eğer olduysa rüya gördüğünüzün farkına varmışsınız demektir. если|если стало|сон|что вы видели|осознание|вы пришли|это значит |||de ce que vous avez vu||vous êtes rendu compte| If||dream|you saw|awareness|you had|means Wenn es passiert ist, bedeutet das, dass Sie gemerkt haben, dass Sie geträumt haben. If you have, it means you have realized that you were dreaming. Если да, то это значит, что вы осознали, что видите сон. Buna “lüsid rüya” adı veriliyor. этому|ясный|сон|название|дается |lucide||| This|lucid|dream|name|is given Das nennt man einen luziden Traum. This is called a "lucid dream." Это называется "осознанный сон". Lüsid “berrak” demek. ясный||значит |clair| Lüsid|clear|means Lucid bedeutet "luzide". Lüsid means "clear." Люсид означает "ясный". Rüya görürken rüya gördüğünün farkında olmak. сон|во время того как видишь|сон|что ты видишь|осознающий|быть |||géré|| Dream|while dreaming|dream|you dreaming|aware|to be Being aware that you are dreaming while dreaming. Быть осведомленным о том, что ты видишь сон во время сна. İnsanların yarısı hayatında en az bir kez, her 5 kişiden biri ayda bir kez böyle bir deneyim yaşıyor. |половина|в жизни|как минимум|немного|один|раз|каждый|человек|один|в месяц|один|раз|такой|один|опыт|испытывает |half|in their life|at least|one|one|time|every|person|one|per month|one|time|such|one|experience|experiences Die Hälfte der Menschen macht mindestens einmal in ihrem Leben eine solche Erfahrung, jeder Fünfte einmal im Monat. Half of people experience this at least once in their lives, and one in five people experiences it once a month. Половина людей хотя бы раз в жизни испытывает это, а каждый пятый человек испытывает это раз в месяц. Bazıları biraz egzersizle herkesin rüyalarını kontrol edebileceğini iddia ediyor. некоторые|немного|с помощью упражнений|каждого|его сны|контроль|что он сможет|утверждение|делает ||||||pourra|| Some|a little|with exercise|everyone's|dreams|control|could|claim|is Manche behaupten, dass jeder mit ein wenig Übung seine Träume kontrollieren kann. Some claim that with a little practice, everyone can control their dreams. Некоторые утверждают, что с небольшими упражнениями каждый может контролировать свои сны. Sizin başınıza hiç böyle bir şey geldi mi? ваш|на вашу голову|никогда|такой|один|вещь|пришло|ли |à votre tête|||||| Your|to you|ever|such|a|thing||question particle Ist Ihnen das schon einmal passiert? Has anything like this ever happened to you? С вами когда-нибудь происходило что-то подобное?

“İyi de ben normal rüya bile göremiyorum” diyebilirsiniz. |но|я|нормальный|сон|даже|не могу видеть|вы можете сказать |but|I|normal|dream|even|cannot see| "Aber ich kann nicht einmal normale Träume haben", sagen Sie vielleicht. You might say, "But I can't even have a normal dream." «Но я даже нормальные сны не вижу», - можете вы сказать. Aslında görüyorsunuz ama unutmayı seçiyorsunuz. на самом деле|вы видите|но|забыть|вы выбираете |||oublier|vous choisissez Actually|you see|but|forgetting|you choose Eigentlich sehen Sie es, aber Sie wollen es vergessen. Actually, you do dream, but you choose to forget. На самом деле вы видите, но выбираете забыть. Çünkü herkes rüya görür. потому что|каждый|сон|видит Because|everyone|dream|sees Denn jeder träumt. Because everyone dreams. Потому что каждый видит сны. Her gece en az 1,5 – 2 saat rüya görüyoruz. каждую|ночь|как минимум|хотя бы|часа|сон|мы видим Every|night|at least|least|hours|dream|we see We dream for at least 1.5 to 2 hours every night. Каждую ночь мы видим сны как минимум 1,5 – 2 часа. Neden “uykuya dalmak” gibi bir deyim var dilimizde? почему|в сон|погружаться|как|одно|выражение|есть|в нашем языке ||plonger|comme||expression||notre langue Why|to sleep|fall|like|a|idiom|is|in our language Warum gibt es den Begriff "Einschlafen"? Why do we have an expression like 'to fall asleep' in our language? Почему в нашем языке есть выражение «погружаться в сон»? Çünkü gerçekten de gece boyunca farklı derinliklerde dalışlar gerçekleştiriyoruz. потому что|действительно|тоже|ночь|на протяжении|разные|глубинах|погружения|мы осуществляем ||||||à différentes profondeurs|plongées|réalisons Because|really|also|night|throughout|different|at different depths|dives|we perform Denn wir tauchen in der Nacht wirklich in verschiedenen Tiefen. Because we actually dive into different depths throughout the night. Потому что на самом деле мы погружаемся в разные глубины в течение ночи. Yatağa yattıktan yaklaşık 90 dakika sonra, ilk uyku döngüsünün sonunda uyanıklığa en yakın olduğumuz seviyeye yani “REM uykusu”na geçiyoruz. в постель|легши|примерно|минут|после|первого|сна|цикла|в конце|бодрствованию|наиболее|близком|мы находимся|уровне|то есть|REM|сон|| |après s'être couché||||||de cycle||éveil||||||REM(1)||à|nous passons to bed|after lying|approximately|minutes|later|first|sleep|cycle|at the end|wakefulness|the most|close|we are|level|that is|REM|sleep|to|we transition Etwa 90 Minuten nach dem Zubettgehen, am Ende des ersten Schlafzyklus, treten wir in den "REM-Schlaf" ein, den Zustand, in dem wir dem Wachsein am nächsten sind. About 90 minutes after lying down in bed, we enter the level closest to wakefulness at the end of the first sleep cycle, which is called 'REM sleep'. Примерно через 90 минут после того, как мы легли в постель, мы переходим на уровень, который ближе всего к бодрствованию, то есть в «REM-сон». Bu sırada uyuyan bir kişinin gözlerine bakarsanız, göz kapakları kapalı olsa bile içinde onların hareket ettiğini fark edersiniz. это|в это время|спящего|один|человека|в глаза|если вы посмотрите|глаз|веки|закрыты|хотя|даже|внутри|их|движение|что они|замечание|вы заметите ||||||||paupières||||||||| This|while|sleeping|a|person's|eyes|if you look|eye|eyelids|closed|are|even|inside|their|movement|they are|difference|you notice Wenn Sie einem schlafenden Menschen in dieser Zeit in die Augen schauen, werden Sie feststellen, dass sie sich bewegen, auch wenn die Augenlider geschlossen sind. If you look into the eyes of a sleeping person, you will notice that even with their eyelids closed, their eyes are moving. Если вы посмотрите на глаза спящего человека, вы заметите, что даже если веки закрыты, внутри они движутся. “Rapid Eye Movements” kelimelerinin baş harflerinden oluşan REM uykusunun en karakteristik özelliklerinden biridir bu: hızlı göz hareketleri. быстрый|глаз|движения|слов|начало|букв|состоящий|REM|сна|самый|характерная|характеристик|является|это|быстрые|глаз|движения rapides|œil|Mouvements|||des lettres|||du sommeil|||||||| Hızlı|Göz|Hareketler|words|first|from the letters|formed|REM|sleep|the|characteristic|features|one of|this|rapid|eye|movements Dies ist eines der charakteristischsten Merkmale des REM-Schlafs, was für "Rapid Eye Movements" steht: schnelle Augenbewegungen. This is one of the most characteristic features of REM sleep, which stands for "Rapid Eye Movements": rapid eye movements. Это одна из самых характерных особенностей сна REM, образованная первыми буквами слов "Rapid Eye Movements": быстрые движения глаз. Yani rüyaların en çok görüldüğü an, aynı zamanda uyanıklığa en yakın olduğumuz bir an. значит|снов|самый|много|видимый|момент|тот же|одновременно|бодрствованию|самый|близкий|что мы|один|момент |des rêves|||||||||||| So|dreams|most|much|seen|moment|same|time|to wakefulness|most|close|we are|a|moment Mit anderen Worten: Der Moment, in dem wir am häufigsten träumen, ist auch der Moment, in dem wir dem Wachsein am nächsten sind. In other words, the moment when dreams are most frequently experienced is also the moment when we are closest to wakefulness. То есть, момент, когда сны чаще всего видятся, также является моментом, когда мы находимся ближе всего к бодрствованию. Tüm vücut kapalı, göz kapakları bile. все|тело|закрыто|глаз|веки|даже All|body|covered|eye|eyelids|even Der ganze Körper ist geschlossen, sogar die Augenlider. The entire body is closed, even the eyelids. Все тело закрыто, даже веки. Ama gözler açık. но|глаза|открыты But|eyes|open But the eyes are open. Но глаза открыты. 8 saatlik gece uykusunda giderek artan sürelerle 4 kez REM uykusuna giriyoruz ve bu sırada bol bol rüya görüyoruz. часовой|ночной|во сне|постепенно|увеличивающиеся|промежутками|раз|РЕМ|в сон|мы входим|и|это|во время|много||сны|мы видим ||sommeil||||||sommeil|||||||| hourly|night|in sleep|gradually|increasing|intervals|times|REM|sleep|we enter|and|this|during this time|plenty|plenty|dream|we see Während des 8-stündigen Nachtschlafs treten wir 4 Mal in den REM-Schlaf ein, wobei die Dauer allmählich zunimmt, und wir träumen in dieser Zeit sehr viel. During 8 hours of night sleep, we enter REM sleep 4 times with increasing durations, and during this time we dream a lot. Во время 8-часового ночного сна мы 4 раза погружаемся в REM-сон с постепенно увеличивающейся продолжительностью, и в это время мы видим много снов. Sonra da uyanır uyanmaz ilk 10 dakika içerisinde bu rüyaları unutuyoruz. потом|тоже|он просыпается|как только он просыпается|первые|минут|в течение|эти|сны|мы забываем ||||||||rêves| Then|also|he/she wakes up|he/she doesn't wake up|first|minutes|within|these|dreams|we forget Dann vergessen wir diese Träume innerhalb der ersten 10 Minuten nach dem Aufwachen. Then, as soon as we wake up, we forget these dreams within the first 10 minutes. А потом, проснувшись, мы забываем эти сны в первые 10 минут. Peki ama neden rüya görüyoruz? ну|но|почему|сны|мы видим well|but|why|dream|do we see So why do we dream? Так почему же мы видим сны?

Bazıları rüyaların gerçek hayatta yaşadıklarımızın bir tekrarı ya da yaşayacaklarımızın bir provası olduğunu düşünüyor. некоторые|снов|реальных|в жизни|то|одно|повторение|или||то|одно|репетиция|что это|думают ||||de notre vécu|||||de ce que nous allons vivre||répétition|| Some people|dreams|real|in life|what we have experienced|a|repetition|or||what we will experience|a|rehearsal|being|think Manche Menschen glauben, dass Träume eine Wiederholung dessen sind, was wir im wirklichen Leben erleben, oder eine Probe für das, was wir erleben werden. Some believe that dreams are a repetition of what we experience in real life or a rehearsal of what we will experience. Некоторые считают, что сны — это повторение того, что мы пережили в реальной жизни, или репетиция того, что мы собираемся пережить. Yani bir çeşit kişisel eğitim alıyoruz uykumuzda. значит|одно|вид|личного|обучения|получаем|во сне ||||||pendant notre sommeil So|a|kind|personal|training|we receive|in our sleep Mit anderen Worten: Wir erhalten im Schlaf eine Art persönliches Training. In other words, we are receiving a kind of personal training while we sleep. То есть, мы получаем своего рода личное образование во сне. Bazıları da tam tersine hatırlamak için değil de unutmak için rüya gördüğümüzü söylüyor. некоторые|также|полностью|наоборот|помнить|для|не|также|забывать|для|сны|что мы видим| ||||||||oublier|||nous avons vu| Some|also|completely|the opposite|to remember|for||also|to forget|for|dream|we see|say Im Gegenteil, manche sagen, dass wir nicht träumen, um uns zu erinnern, sondern um zu vergessen. On the contrary, some say that we dream not to remember but to forget. Некоторые, наоборот, говорят, что мы видим сны не для того, чтобы помнить, а чтобы забыть. Kötü deneyimleri, travmaları, hayattaki olumsuzlukları unutmak için. плохие|опыты|травмы|в жизни|негативные вещи|забыть|для ||traumatismes|||| Bad|experiences|traumas|in life|negativities|to forget|for Schlechte Erfahrungen, Traumata, Negativität im Leben vergessen. To forget bad experiences, traumas, and the negativities in life. Чтобы забыть плохие опыты, травмы, негативные моменты в жизни. Rüyalar bir çeşit gerçeklikten kaçış sığınağı. сны|один|вид|реальности|бегство|укрытие |||de la réalité|évasion|refuge Dreams|a|kind|from reality|escape|refuge Träume sind eine Art Zuflucht vor der Realität. Dreams are a refuge from a kind of reality. Сны — это убежище от какого-то рода реальности.

Ben rüyaları bilinçaltımızın bize anlatmaya çalıştığı öyküler olarak görüyorum. я|сны|нашего подсознания|нам|рассказывать|пытается|истории|как|вижу ||de notre inconscient||||histoires|| I|dreams|our subconscious|to us|trying to tell|working|stories|as|see Ich sehe Träume als Geschichten, die unser Unterbewusstsein uns zu erzählen versucht. I see dreams as stories that our subconscious is trying to tell us. Я вижу сны как истории, которые наше подсознание пытается нам рассказать. Beynimizin hayat boyu topladığı bilgilerin %90'ı adeta kilitli bir sandığın, ya da şifreli bir klasörün içinde duruyor. нашего мозга|жизнь|на протяжении|собранной|информации|90%|почти|запертая|один|сундук|или||зашифрованная|одна|папка|внутри|находится ||||informations|||verrouillé||coffre|||chiffré||dossier|| Our brain|life|long|collected|information|90%|almost|locked|a|chest|or|also|encrypted|a|folder|inside|is sitting Neunzig Prozent der Informationen, die unser Gehirn im Laufe unseres Lebens sammelt, sind in einer verschlossenen Truhe oder einem verschlüsselten Ordner gespeichert. 90% of the information our brain has collected throughout our lives is like it is locked in a chest or in an encrypted folder. 90% информации, собранной нашим мозгом на протяжении жизни, находится в запертом сундуке или зашифрованной папке. “Bilinçaltı” denilen bu klasörü öyle çift tıklayıp açamıyoruz. подсознание|называемая|эта|папка|так|два|щелкнув|не можем открыть subconscient|||dossier||||nous n'ouvrons pas subconscious|called|this|folder|just|double|clicking|we cannot open We can't just double-click and open this folder called 'subconscious'. Эту папку, называемую "подсознанием", нельзя просто дважды щелкнуть и открыть. İçindeki bilgilere kolayca ulaşamıyoruz. |информации|легко|не можем добраться |||nous n'arrivons pas |information|easily|we cannot access We cannot easily access the information within. Мы не можем легко получить доступ к информации внутри. Ama onlar uykumuzda bir yolunu bulup rüya filmleri şeklinde bize hikayeler anlatıyor. но|они|во сне|один|путь|найдя|сон|фильмы|в виде|нам|истории|рассказывают But|they|in our sleep|one|way|finding|dream|movies|in the form of|to us|stories|tells But they find a way to tell us stories in the form of dream movies while we sleep. Но они находят способ рассказать нам истории в виде сновидений. Tabi bu filmler biraz karmaşık ve soyut olduğu için anlayamıyoruz ve unutuyoruz. конечно|эти|фильмы|немного|сложные|и|абстрактные|что они|для|не понимаем|и|забываем Of course|these|movies|a little|complex|and|abstract|being|for|we cannot understand|and|we forget Da diese Filme ein wenig komplex und abstrakt sind, können wir sie natürlich nicht verstehen und vergessen sie. Of course, since these movies are a bit complex and abstract, we do not understand them and forget. Конечно, эти фильмы немного сложные и абстрактные, поэтому мы не понимаем их и забываем. Kolay olduğu için unutmayı seçiyoruz. легко|что|для|забывание|выбираем ||||nous choisissons Easy|is|because|forgetting|we choose Wir beschließen zu vergessen, weil es einfach ist. We choose to forget because it is easier. Мы выбираем забыть, потому что это проще. Eğer onları anlamak istiyorsak önce bunu değiştirmeliyiz. если|их|понимать|хотим|сначала|это|мы должны изменить ||||||nous devons changer If|them|to understand|we want|first|this|we must change If we want to understand them, we must first change this. Если мы хотим их понять, сначала мы должны это изменить. Yatağın başucuna konulacak bir “Düş Defteri”yle… Gördüğünüz şeyler karmakarışık bile olsa, uyanır uyanmaz hatırladıklarınızı yazmak, çizmek için… кровати|изголовью|который будет положен|один|сон|||вы видите|вещи|запутанные|даже|если|просыпаясь|как только проснусь|ваши воспоминания|писать|рисовать|для du lit|à côté de la tête|à mettre||rêve||avec|||karmakarışık|||||vos souvenirs||| bed|to the headboard|to be placed|a|Dream||with|You see|things|chaotic|even|if|you wake|up|your memories|to write|to draw|for Mit einem "Traum-Notizbuch", das man neben dem Bett aufstellt... Auch wenn das, was man sieht, ein Chaos ist, um zu schreiben und zu zeichnen, woran man sich erinnert, sobald man aufwacht... With a "Dream Journal" placed at the head of the bed... To write or draw what you remember as soon as you wake up, even if what you saw is chaotic. С помощью «Дневника снов», который будет лежать у изголовья кровати... Даже если то, что вы видите, запутано, записывать или рисовать то, что вы помните, как только проснетесь...

Bazılarımızda bu yetenek doğal olarak var. у некоторых из нас|этот|способность|естественно|как|есть chez certains d'entre nous||||| Some of us|this|ability|naturally|as|exists Some of us have this ability naturally. У некоторых из нас этот талант есть от природы. Onlar bu rüya filmlerini izlerken her şeyi daha berrak görüyor. они|эти|сон|фильмы|смотря|каждую|вещь|более|ясным|видят They|this|dream|movies|while watching|everything|thing|more|clear|sees They see everything more clearly while watching these dream films. Они видят все гораздо яснее, когда смотрят эти фильмы снов. Zaten uyanıklığa en yakın olduğumuz aşamalarda bu rüyaları görüyoruz. уже|бодрствованию|наиболее|близким|что мы|на этапах|эти|сны|мы видим |||||étapes||| already|to wakefulness|most|close|we are|in stages|these|dreams|we see We see these dreams at the stages when we are closest to wakefulness. Мы видим эти сны именно в тех стадиях, когда мы находимся ближе всего к бодрствованию. Ama çoğumuzun vücudu gibi o sırada bilinci de kapalı oluyor. но|у большинства из нас|тело|как|оно|в это время|сознание|тоже|закрыто|становится But|most of us|body|like|that|at that moment|consciousness|also|closed|is But like most of our bodies, our consciousness is also closed at that moment. Но, как и большинство наших тел, в этот момент сознание тоже закрыто. İşte bazıları vücutları uyumaya devam ederken bilinçlerini uyanık hale getirmeyi ve rüyalarını kontrol edebilmeyi deniyor. |некоторые|их тела|спать|продолжать|когда|их сознания|бодрствующим|состоянием|сделать|и|их сны|контроль|уметь|они пытаются ||leurs corps|||||||||||pouvoir| |some|their bodies|to sleep|||their consciousness|awake|state|to bring|and|their dreams|control|to be able to|tries Hier versuchen einige von ihnen, ihr Bewusstsein zu wecken und ihre Träume zu kontrollieren, während ihr Körper weiterschläft. Some people try to keep their consciousness awake while their bodies continue to sleep and to control their dreams. Некоторые пытаются сделать свое сознание бодрствующим и контролировать свои сны, пока их тела продолжают спать.

Antik çağlardan beri bilinen hatta Hindistan'da “Yoga Nidra” ya da Tibet Budizminde “rüya yogası” olarak adlandırılan bu pratik, son 100 yıldır bilim dünyasının da gündemine girdi. древние|времен|с тех пор|известный|даже|в Индии|йога|нидра|или|тоже||||||||||||||повестку|вошла |des époques||||||Nidra|||Tibet|du bouddhisme||yoga||||||||||à l'agenda| Ancient|from ages|since|known|even|in India|Yoga|Nidra|or|also|Tibetan|Buddhism|dream|yoga|as|called|this|practice|last|years|science|world's|also|agenda|entered Diese Praxis, die seit der Antike bekannt ist und in Indien sogar "Yoga Nidra" oder im tibetischen Buddhismus "Traum-Yoga" genannt wird, steht seit 100 Jahren auf der Tagesordnung der wissenschaftlichen Welt. This practice, known since ancient times and referred to as "Yoga Nidra" in India or "dream yoga" in Tibetan Buddhism, has also come to the attention of the scientific world in the last 100 years. Эта практика, известная с древних времен и называемая в Индии «Йога Нидра» или в тибетском буддизме «йога снов», стала предметом научного обсуждения за последние 100 лет. Bilim insanları fMRI tarama yöntemiyle bir kişinin rüya gördüğünü tespit edebildiği gibi o sırada bilincinin açık olup olmadığını da gözlemleyebiliyor. учёные|люди|fMRI|сканирование|методом|один|человека|сон|что он видит|обнаружение|что он может|как|тот|в то время|сознания|ясным|будучи|что не|также|он может наблюдать ||fMRI|scan||||||||||à ce moment|de sa conscience||||| Science|scientists|fMRI|scanning|method|one|person's|dream|seeing|detection|they can|as|he/she|at that time|consciousness|awake|being|not|also|can observe Mit der fMRI-Scanning-Methode können Wissenschaftler feststellen, ob eine Person träumt, und beobachten, ob sie zu diesem Zeitpunkt bei Bewusstsein ist. Scientists can detect if a person is dreaming using fMRI scanning methods, and they can also observe whether the person's consciousness is active at that moment. Ученые могут определить, что человек видит сны с помощью метода fMRI, а также наблюдать, находится ли его сознание в это время в активном состоянии.

2012 yılında buna ilişkin bir deney düzenlendi. в году|этому|касательно|один|эксперимент|был организован |||||a été organisé in the year|to this|related|a|experiment|was conducted Im Jahr 2012 wurde ein Experiment durchgeführt. An experiment related to this was conducted in 2012. В 2012 году был проведен эксперимент по этому поводу. Önce katılımcılardan uyanıkken ellerini sıkmaları istendi. сначала|от участников|будучи бодрствующими|свои руки|сжимать|было предложено |des participants|éveillés||serrer| First|from the participants|while awake|their hands|to squeeze|was requested Zunächst wurden die Teilnehmer gebeten, sich im wachen Zustand die Hände zu schütteln. First, participants were asked to squeeze their hands while awake. Сначала участникам было предложено сжимать руки, когда они были бодрствующими. Ellerin bu hareketi fMRI cihazında beynin belli bölgelerinde meydana gelen değişiklikler şeklinde tespit edilebiliyor. руки|это|движение|fMRI|в аппарате|мозга|определённых|областях|происходящие|изменения|изменения|в виде|обнаружение|может быть обнаружено tes mains||||appareil fMRI||||||||| Your hands|this|movement|fMRI|in the device|brain|certain|in regions|occurring|resulting from|changes|in the form of|detection|can be detected Diese Bewegung der Hände kann mittels fMRI in Form von Veränderungen in bestimmten Hirnregionen nachgewiesen werden. This hand movement can be detected in the fMRI device as changes occurring in certain areas of the brain. Это движение рук может быть зафиксировано в виде изменений в определенных областях мозга на fMRI. Rüyalarını kontrol edebildiğini iddia eden katılımcıların uykuya daldıktan sonra rüya görürken aynı hareketi yapmaları istendi. свои сны|контролировать|что он мог|утверждение|тот|участников|в сон|после того как он уснул|затем|сон|во время того как он видел|то же самое|движение|делать|было предложено ||pouvait|||||être endormi|||||||a été demandé Their dreams|control|they could|claim|who|participants|to sleep|after falling|then|dream|while dreaming|same|movement|to do| Teilnehmer, die angaben, ihre Träume kontrollieren zu können, wurden gebeten, nach dem Einschlafen dieselbe Bewegung während des Träumens auszuführen. Participants who claimed they could control their dreams were asked to perform the same action while dreaming after falling asleep. Участникам, которые утверждали, что могут контролировать свои сны, было предложено повторить то же движение, когда они начали видеть сны после засыпания. Tahmin edeceğiniz gibi bu kişiler REM uykusuna geçtikten sonra rüya görmeye başlayınca beyinlerindeki aynı bölgelerde aynı değişiklikler meydana geldi. предположение|что вы будете|как|эти|люди|РЕМ|в сон|после того как они перешли|затем|сон|видеть|когда они начали|в их мозгах|те же|области|те же|изменения|происходить|пришли Guess|you will|like|these|people|REM|sleep|after|then|dream|seeing|when they started|in their brains|same|areas|same|changes|occurring|happened As you might guess, when these individuals began to dream after entering REM sleep, the same changes occurred in the same areas of their brains. Как вы могли догадаться, у этих людей, когда они начали видеть сны после перехода в REM-сон, произошли те же изменения в тех же областях мозга. O sırada gerçek dünyada ellerini kullanmamalarına rağmen rüyalarında ellerini sıktılar. он|в это время|реальный|в мире|свои руки|не используя|несмотря на|в своих снах|свои руки|они сжали |||||de ne pas utiliser||dans leurs rêves||serraient That|time|real|in the world|their hands|not using|despite|in their dreams|their hands|shook Obwohl sie damals ihre Hände in der realen Welt nicht benutzten, gaben sie sich im Traum die Hand. At that moment, although they did not use their hands in the real world, they squeezed their hands in their dreams. Хотя в реальном мире они не использовали свои руки, в своих снах они сжимали их. Yani kendi sanal gerçekliklerini yaratıp onu kontrol ettiler. значит|свои|виртуальные|реальности|создавая|ее|контроль|они осуществили |||réalités|||| So|their own|virtual|realities|creating|it|control|they did In other words, they created and controlled their own virtual reality. То есть они создали свою собственную виртуальную реальность и контролировали её.

Peki ellerini sıkmak dışında rüyalarda başka neler yapıyor bu kişiler? ну|руки|сжимать|кроме|во снах|другие|что|делают|эти|люди ||serrer||dans les rêves||||| Well|their hands|shaking|besides|in dreams|other|what|do|these|people Was machen diese Menschen in ihren Träumen außer Händeschütteln noch? So what else do these people do in dreams besides shaking hands? Так что же эти люди делают в своих снах, кроме того, чтобы пожимать руки? İstedikleri hemen her şeyi. |сразу|каждую|вещь |almost|every|thing Almost anything they want. Практически все, что они хотят. En çok yapılan şey uçmak. самый|много|делаемое|вещь|летать The|most|done|thing|to fly The most common thing is flying. Самое распространенное занятие — это полет. Bazı kişiler günlük hayatta karşılaştıkları problemleri bile çözebildiğini iddia ediyor. некоторые|люди|повседневной|жизни|с которыми они сталкиваются|проблемы|даже|что он может решить|утверждение|делает ||||rencontrent|||il peut résoudre|| Some|people|daily|in life|they encounter|problems|even|they can solve|claim|does Manche Menschen behaupten, dass es sogar ihre Probleme im täglichen Leben lösen kann. Some people even claim that they can solve problems they encounter in daily life. Некоторые утверждают, что могут даже решать проблемы, с которыми сталкиваются в повседневной жизни.

“Rüyamda, tüm öğelerin gerektiği gibi yerine oturduğu bir masa gördüm. во сне|все|элементы|как нужно|как|место|сел|один|стол|я увидел ||éléments||||||| In my dream|all|items|as needed|like|in place|that fit|a|table|I saw "In meinem Traum sah ich einen Tisch mit allen Elementen an ihrem richtigen Platz. "In my dream, I saw a table where all the elements fit together as they should. «Во сне я увидел стол, на котором все предметы стояли на своих местах. Uyanır uyanmaz, gördüklerimi hemen bir kağıda yazdım.” – Dmitri Mendeleev, Periyodik tabloyu nasıl oluşturduğunu açıklarken. просыпаясь|не проснувшись|то|сразу|один|на бумаге|я записал|Дмитрий|Менделеев|периодическую|таблицу|как|он создал|объясняя |||||||Dmitri||Périodique||||expliquant Wakes|up|what I saw|immediately|a|on paper|I wrote|Dmitri|Mendeleev|Periodic|table|how|he created|while explaining As soon as I woke up, I immediately wrote down what I had seen." – Dmitri Mendeleev, explaining how he created the periodic table. Как только я проснулся, я сразу же записал то, что увидел.» – Дмитрий Менделеев, объясняя, как он создал периодическую таблицу.

“Alice Harikalar Diyarında” romanını bir düşünün. Алиса|чудес|стране|роман|один|подумайте |des merveilles|au pays des merveilles||| Alice|Wonderland|in|novel|a|think Denken Sie an den Roman "Alice im Wunderland". Think of the novel "Alice in Wonderland." «Алиса в стране чудес». Anlatılanlar tümüyle hayalgücünün bir eseri mi yoksa yazarının gördüğü bir lüsid düş müydü? рассказанное|полностью|воображения|одно|произведение|ли|или|автора|он увидел|один|ясный|сон|был ли ce qui est raconté||de l'imagination|||||de l'auteur|||||était what is told|entirely|imagination's|a|work|question particle|or|author's|seen|a|lucid|dream|was War das alles ein Hirngespinst des Autors oder war es ein klarer Traum? Is what is described entirely a product of imagination or was it a lucid dream experienced by the author? Является ли все, что рассказывается, плодом воображения или это был ясный сон автора? Rüya ve düş kelimelerinin eş anlamlı olması ne güzel değil mi? сон|и|мечта|слов|равный|значимый|быть|что|красиво|не|ли Dream|and|vision|of the words|same|meaning|being|how|beautiful|not|question particle Isn't it beautiful that the words dream and vision are synonyms? Как здорово, что слова "сон" и "мечта" являются синонимами, не правда ли? Alice bir kuyudan düşünce başlıyordu tüm o fantastik olaylar… Düşlerinde beste yapan müzisyenler de var, rüyalarında buluş yapan mucitler de… Belki de Leonardo DaVinci'nin uçabilen makinelerini çizdiği defteri aslında bir çeşit düş defteriydi. Алиса|один|из колодца|упала|начинала|все|те|фантастические|события|в своих мечтах|композиция|создающие|музыканты|тоже|есть|в своих снах|изобретение|создающие|изобретатели|тоже|возможно|тоже|Леонардо|Да Винчи|летающие|машины|рисовал|тетрадь|на самом деле|один|вид|мечта|тетрадь ||puits|||||fantastiques||dans ses rêves|musique||||||||les inventeurs|||||de Vinci||machines|||||||c'était un carnet Alice|a|from the well|thought|began|all|that|fantastical|events|In her dreams|composition|making|musicians|also|are|In their dreams|invention|making|inventors|also|maybe|also|Leonardo|DaVinci's|flying|machines|that he drew|notebook|actually|a|kind|dream|notebook All diese fantastischen Ereignisse begannen, als Alice in einen Brunnen fiel... Es gibt Musiker, die in ihren Träumen komponieren, Erfinder, die in ihren Träumen Erfindungen machen... Vielleicht war das Notizbuch von Leonardo DaVinci, in dem er seine Flugmaschinen zeichnete, eine Art Traumnotizbuch. Alice's adventures began when she fell down a well, leading to all those fantastical events... There are musicians composing in their dreams, and inventors making discoveries in their visions... Perhaps Leonardo DaVinci's notebook where he sketched flying machines was actually a kind of dream journal. Когда Алиса упала в колодец, начались все эти фантастические события... В её мечтах есть музыканты, создающие музыку, и изобретатели, которые делают открытия в своих снах... Возможно, блокнот, в котором Леонардо да Винчи рисовал свои летающие машины, на самом деле был своего рода блокнотом для снов. Çünkü yazdığı satırlar arasında şöyle bir ifade var: Göz rüyalarda neden uyanıkken hayal gücünden daha net bir şey görüyor? потому что|написанные|строки|между|такое|одно|выражение|есть|глаз|в снах|почему|будучи бодрствующим|воображение|от силы|более|четкое|одно|вещь|видит ||lignes|||||||||||||||| Because|he/she wrote|lines|among|such|one|expression|exists|Eye|in dreams|why|when awake|imagination|from the imagination|more|clear|one|thing|sees Denn zwischen den Zeilen, die er schreibt, findet sich folgende Aussage: Warum sieht das Auge im Traum etwas klarer als in der wachen Vorstellung? Car il y a une expression parmi les lignes qu'il a écrites : Pourquoi voit-on dans les rêves quelque chose de plus clair que ce que l'on imagine en étant éveillé ? Because among the lines he wrote, there is a statement: Why does one see something clearer in dreams than in imagination while awake? Потому что между написанными строками есть такое выражение: почему в снах глаза видят что-то более четкое, чем воображение, когда мы бодрствуем?

Onun bir lüsid rüyacı olup olmadığını bilmiyoruz. его|один|ясный|сновидец|будучи|не будучи|не знаем |||rêveur||| His|a|lucid|dreamer|being|whether or not|we do not know Nous ne savons pas s'il est un rêveur lucide. We do not know if he was a lucid dreamer. Мы не знаем, был ли он ясновидящим. Bildiğimiz şey rüyalarını kontrol edebilenlerin yaratıcılık gücünün de yüksek olduğu. Wir wissen, dass diejenigen, die ihre Träume kontrollieren können, eine hohe schöpferische Kraft haben. Ce que nous savons, c'est que ceux qui peuvent contrôler leurs rêves ont également un pouvoir créatif élevé. What we know is that those who can control their dreams also have a high level of creativity. Известно, что у тех, кто может контролировать свои сны, также высокая творческая сила. Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre 6 ile 19 yaş arasındaki çocukların ve gençlerin lüsid rüyalar görme ihtimali çok daha yüksek. According to a study conducted in Germany, children and adolescents aged between 6 and 19 are much more likely to experience lucid dreams. Согласно исследованию, проведенному в Германии, вероятность того, что дети и подростки в возрасте от 6 до 19 лет видят осознанные сны, значительно выше. Bu ihtimal yaşlandıkça azalıyor. This likelihood decreases as one gets older. Эта вероятность уменьшается с возрастом. Çocuklarla birlikte çocuk ruhlu sanatçılarda da lüsid rüyaların yaygın olduğunu görüyoruz. We also see that lucid dreams are common among childlike artists. Мы также видим, что осознанные сны распространены среди художников с детской душой. Gerçeküstü resimleriyle bizleri büyüleyen Salvador Dali, en büyük ilham kaynağının rüyaları olduğunu her seferinde söylüyor. сюрреалистические|картинами|нас|завораживающий|Сальвадор|Дали|самый|большой|вдохновение|источником|сны|что|каждый|раз|говорит surréaliste|avec ses tableaux||fascinant|Salvador|Dali||||de sa source||||| Surrealist|with his paintings|us|mesmerizing|Salvador|Dali|the|greatest|inspiration|source of|dreams|were|every|time|says Salvador Dali, der uns mit seinen surrealen Gemälden fasziniert, sagt immer, dass seine größte Inspirationsquelle seine Träume sind. The surreal paintings that mesmerize us, Salvador Dali, always says that his greatest source of inspiration is dreams. Сальвадор Дали, завораживающий нас своими сюрреалистическими картинами, каждый раз говорит, что его главным источником вдохновения являются сны.

Burayı bir yerlerden hatırlıyorum… Daha önce gelmiş miydim? это место|какой-то|мест|я помню|еще|раньше|приходил|ли я This place|a|from somewhere|I remember|Earlier|before|had come|I had I remember this place from somewhere... Had I been here before? Я помню это место... Я уже был здесь раньше? Bir yaz tatilinde, oğlumu getirmiştim galiba… Bir tablonun önünde durup konuşmuştuk. какой-то|летний|отпуск|сына|я привозил|наверное|какой-то|картина|перед|стоя|мы говорили ||vacances||j'avais amené||||||nous avions parlé A|summer|during vacation|my son|I had brought|probably|A|of the painting|in front of|stopping|we had talked I think I brought my son here during a summer vacation... We stood in front of a painting and talked. Наверное, я привел сюда своего сына на летние каникулы... Мы стояли перед картиной и разговаривали. Binanın içi ne kadar da büyük. здания|внутри|как|очень|тоже|большой The building|inside|how|much|also|big Es ist so groß in dem Gebäude. The inside of the building is so large. Как же велико внутреннее пространство здания. Bir çöl gibi. как|пустыня|как It|desert|like Like a desert. Как пустыня. Soluma bakıyorum, ufukta dağlar var. налево|смотрю|на горизонте|горы|есть ||à l'horizon|| To my left|I am looking|on the horizon|mountains|there are Ich schaue nach links, am Horizont sind Berge zu sehen. I look to my left, there are mountains on the horizon. Смотрю налево, на горизонте горы. Sağıma bakıyorum, sesler duyuyorum, ne anlama geldiğini bilmediğim. направо|смотрю|звуки|слышу|что|значение|пришедшее|не знаю à droite||||||| to my right|I look|sounds|I hear|what|meaning||I don't know Ich schaue nach rechts, ich höre Stimmen, ich weiß nicht, was sie bedeuten. I look to my right, I hear sounds that I do not know the meaning of. Смотрю направо, слышу звуки, не зная, что они значат. Bunlar heykel değil miydi?.. это|статуи|не|ли |statue|| These|sculptures|not| Waren das nicht Statuen? Weren't these statues?.. Разве это не были статуи?.. Eski bir hatıranın yıkıntıları mı yoksa… Ne muazzam bir kule bu! старая|одна|воспоминания|руины|ли|или|как|огромная|одна|башня|это ||souvenir|ruines||||||| Old|a|memory's|ruins||or|What|magnificent|a|tower|this Is it the ruins of an old memory or... What a magnificent tower this is! Разрушения старого воспоминания или... Какой огромный это башня! Telefonun burada ne işi var? телефон|здесь|что|дело|есть Your phone|here|what|business|is What is a phone doing here? Что здесь делает телефон? Ellerini kontrol et. руки|проверь|сделай Your hands|check|do Check your hands. Проверь свои руки. O çalan şey telefon değil. то|звонящий|вещь|телефон|не That|ringing|thing|phone|not That ringing thing is not a phone. То, что звонит, не телефон. Sabah uyanabilmek için kurduğun alarm… утро|проснуться|для того чтобы|ты установил|будильник |se réveiller||que tu as réglé| Morning||||alarm The alarm you set to be able to wake up in the morning... Будильник, который ты поставил, чтобы проснуться утром...

Tam şu anda siz bu videoyu izlerken 2 milyar kişi uyuyor. прямо|этот|момент|вы|это|видео|смотря|миллиарда|человек|спит right|this|moment|you|this|video|while watching|billion|people|are sleeping Right now, while you are watching this video, 2 billion people are sleeping. Прямо сейчас, пока вы смотрите это видео, 2 миллиарда человек спят. 500 milyon kişi rüya görüyor ve muhtemelen yüz binlerce kişi rüya gördüğünün farkına varıyor. миллионов|человек|сон|видит|и|вероятно|сотни|тысяч|человек|сон|что он видит|осознание|приходит million|people|dream|sees|and|probably|hundred|thousands|people|dream|having seen|awareness|realizes 500 million people are dreaming, and probably hundreds of thousands of people are realizing that they are dreaming. 500 миллионов человек видят сны, и, вероятно, сотни тысяч людей осознают, что они видят сны.

Peki insanlar neden rüyalarını kontrol etmek istiyor? так|люди|почему|свои сны|контроль|делать|хотят Well|people|why|their dreams|control|to|want So why do people want to control their dreams? Так почему же люди хотят контролировать свои сны? Kabuslarından kurtulmak için olabilir mi? от своих кошмаров|избавиться|для|может|ли de ses cauchemars|||| from nightmares|to escape|for|it could be|question particle Um Ihre Albträume loszuwerden? Could it be to get rid of nightmares? Может быть, это чтобы избавиться от кошмаров? Korku filmi izlerken korkuyu azaltmanın en kolay yolu kendine bunun bir film olduğunu hatırlatmaktır. страх|фильм|смотря|страх|уменьшения|самый|легкий|способ|себе|это|один|фильм|что это|напомнить |||||||||||||rappeler Horror|movie|while watching|fear|reducing|the|easiest|way|to yourself|this|a|movie|being|is to remind Der einfachste Weg, die Angst vor einem Horrorfilm zu reduzieren, ist, sich daran zu erinnern, dass es sich um einen Film handelt. The easiest way to reduce fear while watching a horror movie is to remind yourself that it is just a movie. Самый простой способ уменьшить страх во время просмотра фильма ужасов — напомнить себе, что это всего лишь фильм. Şu anda bir film izliyorsun. этот|момент|один|фильм|ты смотришь This|now|a|movie|you are watching You are currently watching a movie. Ты сейчас смотришь фильм. Kabus görürken bunun bir rüya olduğunun bilincine varmak da aynı etkiyi verir. кошмар|видя|это|один|сон|что это|осознание|достичь|тоже|такой|эффект|дает ||||||conscience||||| Nightmare|while seeing|this|a|dream|being|awareness|reaching|also|same|effect|gives Die Erkenntnis, dass ein Alptraum ein Traum ist, hat die gleiche Wirkung. Becoming aware that it is a dream while having a nightmare has the same effect. Осознание того, что это всего лишь сон, когда ты видишь кошмары, дает тот же эффект. Tabi rüyalarını daha eğlenceli hale getirmek için kontrol edenler de var. конечно|свои мечты|более|увлекательными|состоянием|сделать|для|контроль|те|тоже|есть |||amusant||||||| Of course|their dreams|more|entertaining|state|to make|in order to|controlling|those who|also|exist Of course, there are also those who control their dreams to make them more entertaining. Конечно, есть и те, кто контролирует свои сны, чтобы сделать их более увлекательными. Gerçek hayatın kısıtlarından, fizik yasalarından kurtulup uçmak; tanışmayı çok istediğin insanlarla buluşmak, konuşmak… реальная|жизнь|ограничений|физические|законы|освободившись|летать|знакомства|очень|желаемыми|людьми|встречаться|разговаривать ||des contraintes||des lois|||||||| real|life|from the constraints|physics|from the laws|escaping|flying|meeting|very|desired|with people|meeting|talking Den Zwängen des realen Lebens und den Gesetzen der Physik zu entfliehen; die Menschen zu treffen und mit ihnen zu sprechen, die man so gerne treffen möchte... To escape the constraints of real life, to break free from the laws of physics, to fly; to meet and talk with the people you really want to meet... Убежать от ограничений реальной жизни, законов физики, летать; встречаться и разговаривать с людьми, с которыми очень хочешь познакомиться…

Bunun için herkesin önerdiği ilk yöntem, başta da söylediğim gibi bir defter tutmak. этого|для|каждого|рекомендованный|первый|метод|сначала|тоже|сказанное|как|один|тетрадь|вести For this|reason|everyone's|suggested|first|method|at first|also||like|a|notebook|keeping Die erste Methode, die von allen empfohlen wird, ist, wie ich eingangs sagte, das Führen eines Notizbuchs. The first method that everyone suggests for this, as I mentioned earlier, is to keep a notebook. Первый метод, который все рекомендуют, как я уже сказал, это вести дневник. Düş defteri. мечта|тетрадь Dream|notebook A dream journal. Дневник снов. Kimyacı Mendeleev gibi uyanır uyanmaz gördüklerinizi tüm ayrıntılarıyla kayda geçirmek için. химик|Менделеев|как|просыпается|не проснувшись|то|все|с деталями|записи|записать|для того чтобы chimiste|||||ce que vous avez vu||dans les moindres détails||| The chemist|Mendeleev|like|wakes up|as soon as|what you see|all|in detail|record|to make|for Das, was man sieht, sofort nach dem Aufwachen im Detail festzuhalten, wie der Chemiker Mendelejew. Like chemist Mendeleev, you will record everything you see in detail as soon as you wake up. Как химик Менделеев, вы будете записывать все, что видите, сразу же после пробуждения. Bir süre sonra belli temaların sürekli tekrar ettiğini fark edeceksiniz. один|период|потом|определенные|темы|постоянно|повторение|что вы замечаете|разница|вы заметите ||||thèmes||||| A|period|later|certain|themes|constantly|repeating|that|notice|you will Nach einiger Zeit werden Sie feststellen, dass sich bestimmte Themen immer wiederholen. After a while, you will notice that certain themes are constantly repeating. Через некоторое время вы заметите, что определенные темы постоянно повторяются. Şiirlerdeki kafiyeler gibi. в стихах|рифмы|как des poèmes|rimes| in the poems|rhymes|like Wie Reime in Gedichten. Like the rhymes in poems. Как рифмы в стихах. Aynı şeyler, aynı sözler ya da aynı mekanlar. те же|вещи|те же|слова|или||те же|места |||||||lieux Same|things|same|words|or|also|same|places The same things, the same words, or the same places. Одни и те же вещи, одни и те же слова или одни и те же места. Bunları fark etmek, rüya görürken rüya gördüğünü fark etmenin ilk adımları. это|замечать|делать|сон|когда видишь|сон|что ты видишь|замечать|делать|первый|шаги ||||||||||étapes These|noticing|to do|dream|while|dream|that you are dreaming|noticing|to notice|first|steps Dies zu bemerken sind die ersten Schritte, um zu erkennen, dass Sie träumen, während Sie träumen. Noticing these is the first step to realizing that you are dreaming while dreaming. Замечать это - первые шаги к осознанию того, что ты видишь сон.

İkinci yöntem biraz daha karmaşık ve sizi uykusuz bırakabilir. |метод|немного|более|сложный|и|вас|бессонным|может оставить ||||||||laisser |method|a little|more|complex|and|you|sleepless|may leave The second method is a bit more complex and may leave you sleepless. Второй метод немного сложнее и может оставить вас без сна. Alarmınızı yattıktan 5-6 saat sonrasına kuruyorsunuz. ваш будильник|после того как легли|часов|на позже|ставите votre alarme||||réglez Your alarm|after sleeping|hours|after|you set Sie stellen Ihren Wecker auf 5-6 Stunden nach dem Zubettgehen. You set your alarm for 5-6 hours after you go to bed. Вы ставите будильник на 5-6 часов после того, как легли спать. Uyanınca 15-20 dakika yataktan kalkıp dolaşıyorsunuz. после пробуждения|минут|с кровати|вставая|гуляете ||||vous vous promenez When you wake up|minutes|from bed|getting up|you walk around Wenn Sie aufwachen, steigen Sie aus dem Bett und gehen 15-20 Minuten spazieren. When you wake up, you get out of bed and walk around for 15-20 minutes. Когда вы просыпаетесь, вы встаете с постели и гуляете 15-20 минут. Sonra mümkünse yatak dışında bir yere uzanıp rüyanızda yapmak istediğiniz şeyi kafanızda canlandırıp söylüyorsunuz. потом|если возможно|кровать|вне|одно|место|лежа|во сне|делать|вы хотите|это|в голове|представляя|вы говорите |si possible|||||s'étendre|dans votre rêve|||||en visualisant| Then|if possible|bed|outside|one|place|lying down|in your dream|doing|you want|thing|in your mind|visualizing|you say Dann legen Sie sich, wenn möglich, an einen anderen Ort als das Bett, stellen sich vor, was Sie im Traum tun wollen, und sagen es. Then, if possible, lie down somewhere other than your bed and visualize what you want to do in your dream while saying it in your mind. Затем, если возможно, вы ложитесь где-то вне кровати и представляете в своем сознании то, что хотите сделать во сне, и произносите это. Çölde dolaşan filler göreceğim… Çölde dolaşan filler göreceğim… Bu şekilde uykuya dalıyorsunuz. в пустыне|бродящие|слоны|я увижу|||||это|способом|в сон|вы погружаетесь dans le désert||éléphants|verrai||||||||vous vous endormez In the desert|wandering|elephants|I will see|||||This|way|to sleep|you fall asleep Ich werde Elefanten in der Wüste wandern sehen... Ich werde Elefanten in der Wüste wandern sehen... So schläfst du ein. I will see elephants wandering in the desert... I will see elephants wandering in the desert... This way, you fall asleep. Я увижу слонов, гуляющих по пустыне... Я увижу слонов, гуляющих по пустыне... Таким образом, вы засыпаете.

Sonra gerçeklik kontrolü geliyor. потом|реальность|контроль|приходит Then|reality|check|comes Then comes the reality check. Затем приходит проверка реальности. Gün içinde rüya görüp görmediğinizi kontrol etmek için saatinize ya da ellerinize bakıyorsunuz. день|в течение|сон|увидев|вы не видели|проверка|делать|для|на часы|или||на руки|вы смотрите ||||vous n'avez pas vu||||votre montre|||à vos mains| Day|during|dream|seeing|you|check|to|for|your watch|or|also|your hands|you look During the day, you check your watch or your hands to see if you are dreaming. Чтобы проверить, видели ли вы сны в течение дня, вы смотрите на свои часы или руки. Sonra aynı şeyi düşlerinizde yapmayı deniyorsunuz. потом|тот же|это|в ваших мечтах|делать|вы пытаетесь |||dans vos rêves||vous essayez Then|same|thing|in your dreams|to do|you try Dann versuchen Sie, das Gleiche in Ihren Träumen zu tun. Then you try to do the same thing in your dreams. Затем вы пытаетесь сделать то же самое в своих мечтах.

İşte yine aynı yerdeyim. |снова|тот же|я на месте |||je suis |again|same|I am at the place Hier bin ich wieder. Here I am again in the same place. Вот я снова на том же месте. Telefonu açmayacağım. телефон|я не открою |n'ouvrirai pas The phone|I will not answer I will not answer the phone. Я не буду отвечать на телефон. Bu kez uyanmayacağım. этот|раз|я не проснусь ||je ne me réveillerai pas This|time|I will not wake up Diesmal werde ich nicht mehr aufwachen. This time I will not wake up. На этот раз я не проснусь. Birileri şarkı mı söylüyor? кто-то|песня|ли|поет Someone|song|question particle|is singing Is someone singing? Кто-то поет песню? Evet, oldu… İşte filler… Tuhaf. да|стало||слоны|странно Yes|happened||elephants|Strange Yes, it happened... Here are the elephants... Strange. Да, так и есть... Вот слоны... Странно. Çok tuhaf. очень|странно Very|strange Very strange. Очень странно. Bacaklarının böyle uzun ince olması gayet normal öyle değil mi? его ноги|такие|длинные|тонкие|быть|вполне|нормально|так|не|ли de ses jambes||||||||| Your legs|so|long|thin|being|quite|normal|like that|not|question particle It's quite normal for their legs to be so long and thin, isn't it? То, что у него такие длинные и тонкие ноги, вполне нормально, не так ли? Gerçeklik kontrolü. реальность|контроль Reality|check Reality check. Контроль реальности. Ne yapıyordum? что|я делал |faisais What|was I doing What was I doing? Что я делал? Ellerime bakacaktım. на руки|я собирался смотреть à mes mains| to my hands|I would look I was going to look at my hands. Я собирался посмотреть на свои руки. Tabi ya! конечно|же Of course|right Of course! Конечно! Bu bir rüya değil. это|один|сон|не This|a|dream|not This is not a dream. Это не сон. Sanal gerçeklik. виртуальная|реальность Virtual|reality Virtual reality. Виртуальная реальность. Her şey kontrolüm altında. все|вещи|мой контроль|под ||sous mon contrôle| Everything|thing|my control|under Everything is under my control. Все под контролем. Bu sadece ellerini kullanarak içinde 360 derece dönebildiğin videolardan biri. это|только|руки|используя|внутри|градусов|ты можешь вращаться|видео|одно ||||||d'une capacité de rotation|| This|only|your hands|by using|inside|degrees|you could rotate|from the videos|one Dies ist eines dieser Videos, in denen man sich nur mit den Händen um 360 Grad drehen kann. This is just one of the videos where you can turn 360 degrees using only your hands. Это всего лишь одно из видео, в котором ты можешь вращаться на 360 градусов, используя только свои руки. Nasıl geldim buraya? как|я пришёл|сюда How|did I come|here How did I get here? Как я сюда попал? Az önce yeni video için üzerime giyecek bir şeyler arıyordum internette. только|что-то|новое|видео|для|на себя|надеть|что-то|вещи|я искал|в интернете |||||sur moi||||je cherchais| Just|before|new|video|for|on me|wearing|a|things|I was looking|on the internet I was just looking for something to wear for a new video on the internet. Только что я искал в интернете что-то, что надеть для нового видео. Özel tasarlanmış bir şey olmalıydı. специальный|спроектированный|что-то|вещь|должно было быть Special|designed|a|thing|must have been Es musste etwas speziell entwickeltes sein. It should have been something specially designed. Это должно было быть что-то специально разработанное. Özgün, estetik, anlamlı. оригинальный|эстетичный|значимый Original|aesthetic|meaningful Originell, ästhetisch, sinnvoll. Original, aesthetic, meaningful. Оригинальное, эстетичное, значимое. Arkasında bir hikayesi olan. Having a story behind it. У него есть своя история.

Bir rüyada olmadığınızı anlamak için, ellerinize bakın. To realize that you are not in a dream, look at your hands. Чтобы понять, что вы не во сне, посмотрите на свои руки.

Eller, hayatımızın kontrolünü sağlayan vücut parçası. Die Hände, der Teil des Körpers, mit dem wir unser Leben steuern. Hands are the body part that provides control over our lives. Руки - это часть тела, которая контролирует нашу жизнь. Lüsid rüya görebilmek için de gerçeklik kontrolünü sağlıyorlar. Sie bieten auch eine Realitätsprüfung für luzides Träumen. They also ensure reality checks to be able to have lucid dreams. Они также помогают осуществлять контроль реальности для осознанного сновидения. Bir anlamda uykuyla uyanıklık arasındaki geçiş aracı. один|смысле|со сном|бодрствование|между|переход|средство ||sommeil|éveil||| A|in a sense|with sleep|wakefulness|between|transition|vehicle In gewisser Weise ist es der Übergang zwischen Schlaf und Wachsein. A means of transition between sleep and wakefulness. В некотором смысле это средство перехода между сном и бодрствованием. Bazı müzisyenler bestelerini, bazı mucitler buluşlarını, bazı sanatçılar tablolarını rüyalarında yapmış olabilirler. некоторые|музыканты|свои композиции|некоторые|изобретатели|свои изобретения|некоторые|художники|свои картины|во сне|сделали|могут ||compositions|||inventions|||leurs tableaux||| Some|musicians|their compositions|some|inventors|their inventions|some|artists|their paintings|in their dreams|made|they might have Manche Musiker mögen ihre Kompositionen, manche Erfinder ihre Erfindungen, manche Künstler ihre Gemälde im Traum gemacht haben. Some musicians may have composed their pieces, some inventors their inventions, and some artists their paintings in their dreams. Некоторые музыканты могли создать свои композиции, некоторые изобретатели - свои изобретения, а некоторые художники - свои картины во сне. Ama bunları yapmak için mutlaka uyku sırasında rüya görmek gerekmiyor. но|это|делать|для|обязательно|сон|во время|сон|видеть|не обязательно ||||||pendant||| But|these|to do|in order to|necessarily|sleep|during|dream|seeing|is not required But it is not necessary to dream during sleep to do these things. Но для этого вовсе не обязательно видеть сны во время сна. Bunları kullanarak hayatın kontrolünü ele almak ve bunu kullanarak gündüz düşleri görebilmek de mümkün. это|используя|жизни|контроль|взять|взять|и|это|используя|днем|мечты|видеть|тоже|возможно ||||||||||rêves||| Using these|by taking|life|control|into|taking|and|this|by using|daytime|dreams|seeing|also|possible It is also possible to take control of life using these and to be able to have daydreams using this. Также возможно взять под контроль свою жизнь, используя это, и видеть дневные сны. Çünkü rüyalar uykunun uyanıklığa en yakın olduğu aşamada ortaya çıkıyor. потому что|сны|сна|бодрствованию|наиболее|близким|который|этапе|появляется|выходит Because|dreams|sleep|wakefulness|the most|close|is|stage|into|emerge Denn Träume treten in der Phase auf, in der der Schlaf dem Wachsein am nächsten ist. Because dreams occur at the stage when sleep is closest to wakefulness. Потому что сны возникают в той фазе сна, когда он ближе всего к бодрствованию. Bazı bilim insanları o yüzden lüsid rüyaların uykunun değil uyanıklığın bir parçası olduğunu düşünüyor. некоторые|наука|люди|это|поэтому|осознанные|сны|сна|не|бодрствования|часть|часть|что|думают |||||||||éveil|||| Some|science|people|that|reason|lucid|dreams|sleep|not|wakefulness|a|part|that it is|thinks Einige Wissenschaftler sind daher der Meinung, dass luzide Träume zum Wachsein und nicht zum Schlaf gehören. Some scientists think that is why lucid dreams are a part of wakefulness, not sleep. Некоторые ученые считают, что именно поэтому осознанные сны являются частью не сна, а бодрствования.

Belki de uykuyla uyanıklık arasındaki fark düşündüğümüz kadar fazla değildir. возможно|тоже|со сном|бодрствование|между|разница|мы думаем|насколько|много|не является Maybe|also|with sleep|wakefulness|between|difference|we think|as much|much|is not Vielleicht ist der Unterschied zwischen Schlaf und Wachsein gar nicht so groß, wie wir denken. Perhaps the difference between sleep and wakefulness is not as great as we think. Возможно, разница между сном и бодрствованием не так велика, как мы думаем. Belki de MÖ 4. yüzyılda Çin'de yaşamış bir filozofun uykudan kalktıktan sonra yazdığı şu satırları bir de bu bakış açısıyla okumak gerekir. возможно|тоже|до нашей эры|веке|в Китае|живший|один|философ|из сна|после того как встал|затем|написанные|эти|строки|один|тоже|эту|точка зрения|с точки зрения|читать|необходимо ||av. J.-C.|||||philosophe||après s'être réveillé||||lignes||||||| Maybe|also|BC|century|in China|lived|a|philosopher|from sleep|after waking|up|wrote|these|lines|one|also|this|perspective|with regard to|to read|is necessary Vielleicht sollten die folgenden Zeilen eines Philosophen, der im 4. Jahrhundert v. Chr. in China lebte, nachdem er aufgewacht war, unter diesem Gesichtspunkt gelesen werden. Peut-être faudrait-il lire ces lignes écrites par un philosophe ayant vécu en Chine au 4ème siècle avant J.-C. après s'être réveillé, sous un autre angle. Maybe we should read the following lines written by a philosopher who lived in China in the 4th century BC after waking up from sleep from this perspective. Возможно, стоит прочитать строки, написанные философом, жившим в Китае в IV веке до нашей эры, после пробуждения, с этой точки зрения. Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim; bilmiyorum. во сне|один|бабочка|что я|ли|я увидел|или|этот|момент|человек|что он|мечтающий|один|бабочка|ли я|я не знаю ||papillon|||||||||rêvant|||| In my dream|a|butterfly|I was|question particle|I saw|or|this|moment|human|being|dreaming|a|butterfly|am I|I don't know Ich weiß nicht, ob ich geträumt habe, dass ich ein Schmetterling bin, oder ob ich ein Schmetterling bin, der träumt, dass ich ein Mensch bin. Ai-je rêvé que j'étais un papillon, ou suis-je actuellement un papillon rêvant d'être un homme; je ne sais pas. Did I dream that I was a butterfly, or am I a butterfly dreaming that I am a human; I don't know. Мне приснилось, что я бабочка, или я сейчас бабочка, которая мечтает быть человеком; не знаю.

Düş Defteri Bu videoda konu gereği biraz daha farklı bir anlatım tekniği denedim. мечта|блокнот|это|в видео|тема|по необходимости|немного|более|другой|один|способ|техника|я попробовал ||||||||||narration|| Dream|Notebook|This|in the video|topic|due to|a little|more|different|one|narration|technique|I tried Dream Notebook In diesem Video habe ich aufgrund des Themas eine etwas andere Erzähltechnik ausprobiert. Carnet de rêves Dans cette vidéo, j'ai essayé une technique de narration un peu différente en fonction du sujet. Dream Journal In this video, I tried a slightly different narrative technique due to the subject matter. Записная книжка с мечтами В этом видео я попробовал немного другую технику повествования. Rüya sahnelerinde gösterdiğim bazı şeyleri açıklamam gerekiyor. сон|в сценах|которые я показывал|некоторые|вещи|объяснять|необходимо |dans les scènes||||expliquer| Dream|in scenes|I showed|some|things|I need to explain|is necessary Ich muss einige der Dinge erklären, die ich in den Traumsequenzen gezeigt habe. I need to explain some of the things I showed in the dream scenes. Мне нужно объяснить некоторые вещи, которые я показал в сценах сновидений.

Öncelikle gerçeklik kontrolünü sağlayan el illüstrasyonlarını kullanmama izin verdiği için Kaft'a teşekkür ederim. прежде всего|реальность|контроль|обеспечивающий|рука|иллюстрации|использование|разрешение|что он дал|за|Kaft|благодарность|я выражаю |||||illustrations|||||Kaft'a|| Firstly|reality|its control|providing|hand|illustrations|||he/she/it gave|for|to Kaft|| Zunächst möchte ich mich bei Kaft dafür bedanken, dass ich die Illustrationen der realitätsprüfenden Hand verwenden durfte. First of all, I would like to thank Kaft for allowing me to use the hand illustrations that provide reality checks. Прежде всего, спасибо Kaft за то, что позволил мне использовать иллюстрации рук для проверки реальности. Aynı zamanda böyle tuhaf kurgulu bir videoya sponsor olma cesaretini de gösterdiler. одновременно|в то время|такой|странный|с сюжетом|один|видео|спонсор|быть|смелость|тоже|они показали ||||conçu||||||| same|time|such|strange|scripted|a|video|sponsor|being|courage|also|they showed Sie hatten auch den Mut, ein solch bizarres fiktionales Video zu sponsern. They also showed the courage to sponsor such a strangely structured video. Они также проявили смелость стать спонсорами такого странного и необычного видео. Ama zaten Kaft farklı ve yaratıcı ürünlere sahip bir tasarım markası. но|уже|Кафт|разные|и|креативные|продукты|имеющий|один|дизайн|марка ||Kaft||||à des produits|||| But|already|Kaft|different|and|creative|products|has|a|design|brand Aber Kaft ist bereits eine Designmarke mit unterschiedlichen und kreativen Produkten. But Kaft is already a design brand with different and creative products. Но Kaft — это уже дизайнерский бренд с разными и креативными продуктами. Popüler akımlardan uzak, özgün ve estetik tasarımlar kullanıyor. популярные|от течений|далекие|оригинальные|и|эстетические|дизайны|он использует |des courants|||||designs| Popular|from trends|away|original|and|aesthetic|designs|uses Sie verwendet originelle und ästhetische Designs, die sich von den gängigen Trends abheben. It uses original and aesthetic designs, away from popular trends. Он использует оригинальные и эстетичные дизайны, далекие от популярных трендов. Bunların hepsinin de bir hikayesi var. их|всех|тоже|одна|история|есть These|all of them|also|a|story|exists All of these have a story. У всего этого есть своя история. El çizimlerini yaptırdıkları Fransız sanatçı yaşamını ve sanatını basitleştirmek için tüm modern çizim ekipmanlarını atıp sadece kağıt ve kalem kullanmaya başlamış. рука|рисунки|которые они заставили делать|французский|художник|жизнь|и|искусство|упростить|для|все|современные|рисовальные|оборудование|выбросив|только|бумага|и|карандаш|использовать|начал |dessins|qu'ils ont fait|||sa vie||son art|simplifier||||dessin|équipements||||||| Hand|drawings|they had made|French|artist|his life|and|his art|to simplify|in order to|all|modern|drawing|equipment|throwing away|only|paper|and|pencil|to use|had started The French artist, for whom they had the drawings made, started to simplify his life and art by throwing away all modern drawing equipment and only using paper and pencil. Французский художник, которому они заказывали рисунки, отказался от всего современного художественного оборудования, чтобы упростить свою жизнь и искусство, и начал использовать только бумагу и карандаш. Bugün anlattıklarıma üç parçalı Mano serisi ve onun tek cümleli hikayesi büyük ölçüde ilham verdi. сегодня|тому|три|частный|Мано|серия|и|его|единственное|предложение|история|большой|в значительной степени|вдохновение|дало |à ce que j'ai raconté||parciel|Mano|||||phrases||||| Today|to what I told|three|part|Mano|series|and|its|single|sentence|story|greatly|in measure|inspiration|gave Die dreiteilige Mano-Serie und ihre Ein-Satz-Geschichte haben das, was ich heute erzähle, weitgehend inspiriert. Aujourd'hui, ce que j'ai raconté sur la série Mano en trois parties et son histoire en une seule phrase m'a beaucoup inspiré. The three-part Mano series and its one-sentence story largely inspired what I am telling today. Трехчастная серия Mano и ее однострочная история в значительной степени вдохновили то, о чем я рассказываю сегодня.

Rüya sahnelerinde gösterdiğim görüntüleri birkaç yıl önce ziyaret ettiğim Dali müzesinde görmüştüm. мечта|в сценах|которые я показывал|изображения|несколько|лет|назад|посещение|которое я совершал|Дали|в музее|я видел Dream|in the scenes|I showed|images|a few|years|ago|visit|I made|Dali|in the museum|I had seen Ich habe die Bilder, die ich in den Traumszenen gezeigt habe, in dem Dali-Museum gesehen, das ich vor einigen Jahren besucht habe. J'avais vu les images que j'ai montrées dans les scènes de rêve dans le musée Dali que j'ai visité il y a quelques années. I had seen the images I showed in dream scenes at the Dali museum I visited a few years ago. Изображения, которые я показывал в сценах сновидений, я видел несколько лет назад в музее Дали, который я посетил. Orada bir sanal gerçeklik deneyimi olarak hazırlamışlar. там|один|виртуальный|реальность|опыт|как|они подготовили There|a|virtual|reality|experience|as|they have prepared Là-bas, ils l'avaient préparé comme une expérience de réalité virtuelle. They had prepared it there as a virtual reality experience. Там это было подготовлено как опыт виртуальной реальности. Eğer özel bir gözlüğünüz varsa mutlaka onu kullanarak içinde dolaşmanızı tavsiye ederim. если|специальный|один|ваши очки|если есть|обязательно|его|используя|внутри|вам бродить|советую|я |||lunettes||sûrement||||vous déplacer|| If|special|a|your glasses|if you have|definitely|it|by using|inside|you walking around|I recommend|I Wenn Sie eine Spezialbrille haben, empfehle ich Ihnen, mit dieser herumzulaufen. If you have special glasses, I definitely recommend using them to explore inside. Если у вас есть специальные очки, я настоятельно рекомендую использовать их для исследования. Beni bugüne kadar en çok etkileyen sanal gerçeklik deneyimlerinden biri bu oldu. меня|до сегодняшнего дня|до|самый|очень|впечатляющий|виртуальный|реальность|из опытов|один|это|стало ||||||||expériences||| Me|until today|to|most|much|impressed|virtual|reality|experiences|one|this|was Dies war für mich eine der beeindruckendsten Virtual-Reality-Erfahrungen, die ich bisher gemacht habe. One of the virtual reality experiences that has impressed me the most so far has been this. Одним из самых впечатляющих опытов виртуальной реальности для меня стал этот. Eğer gözlük yoksa aşağıdaki açıklamalar bölümünde linkini vereceğim 360 derece YouTube videosununun içinde cep telefonunuzu kullanarak, ya da bilgisayar ekranından farenizi kullanarak keşif yapabilirsiniz. если|очков|нет|ниже|объяснения|в разделе|ссылку|я дам|градусов|YouTube|видео|внутри|мобильный|ваш телефон|используя|или||компьютер|с экрана|вашу мышь|используя|исследование|вы можете ||||||||||vidéo||||||||écran|votre souris||| If|glasses|not available|below|explanations|in the section|its link|I will provide|degree|YouTube|video|in|mobile|your phone|by using|or||computer|from the screen|your mouse|by using|exploration|you can do Wenn Sie keine Brille haben, können Sie das 360-Grad-YouTube-Video, das ich unten in den Kommentaren verlinken werde, mit Ihrem Mobiltelefon oder mit der Maus auf dem Computerbildschirm ansehen. If you don't have glasses, you can explore using your smartphone in the 360-degree YouTube video, the link of which I will provide in the description below, or by using your mouse on your computer screen. Если у вас нет очков, вы можете исследовать 360-градусное видео на YouTube, которое я дам в разделе описания ниже, используя свой мобильный телефон или мышь на экране компьютера.

Bu deneyimi tasarlayanlar Kaft'ın birlikte çalıştığı sanatçılara benzer modern tasarımcılar. этот|опыт|проектировщики|Kaft||работавший|художникам|похожие|современные|дизайнеры ||ceux qui conçoivent|Kaft||||||designers This|experience|designers|Kaft's|together|worked with|artists|similar|modern|designers Die Designer dieser Erfahrung sind moderne Designer, die den Künstlern ähneln, mit denen Kaft zusammenarbeitet. The designers who created this experience are modern designers similar to the artists that Kaft collaborates with. Те, кто разработал этот опыт, похожи на современных дизайнеров, с которыми сотрудничает Kaft. Salvador Dali'nin böyle bir eseri gerçekte yok. Сальвадор|Дали|такой|один|произведение|на самом деле|нет |de Dali||||| Salvador|Dali's|such|a|work|actually|does not exist Es gibt kein solches Werk von Salvador Dali. There is no such work by Salvador Dali in reality. Такого произведения у Сальвадора Дали на самом деле нет. Ama onun düşlerinden beslendiğini biliyoruz. но|его|сновидений|что он черпал|мы знаем ||de ses rêves|il se nourrit| But|his|dreams|is fed|we know Aber wir wissen, dass Sie sich von seinen Träumen ernähren. But we know that he drew inspiration from his dreams. Но мы знаем, что он черпал вдохновение из своих снов. 3 boyutlu ortamda gördüğümüz uzun bacaklı filler ve diğer tüm ayrıntılar onun eserlerinden ya da belki de düşlerinden toplanıp oraya yerleştirilmiş. трехмерном|пространстве|что мы видим|длинные|ногатые|слоны|и|другие|все|детали|его|произведений|или||возможно|тоже|сновидений|собранные|туда|помещенные ||||à pattes|||||détails||de ses œuvres|||||||| dimensional|in the environment|we see|long|legged|elephants|and|other|all|details|his|from his works|or||maybe|also|from his dreams|collected|there|placed Die langbeinigen Elefanten und all die anderen Details, die wir in der 3D-Umgebung sehen, wurden aus seinen Werken oder vielleicht aus seinen Träumen gesammelt und dort platziert. The long-legged elephants and all the other details we see in the 3D environment are either taken from his works or perhaps placed there from his dreams. Длинноногие слоны и все остальные детали, которые мы видим в трехмерной среде, были собраны из его произведений или, возможно, из его снов и помещены туда. Ama büyük ölçüde Dali'nin bir tablosu başrolde. но|большой|степени|Дали|одна|картина|в главной роли ||||||dans le rôle principal But|large|scale|Dali's|a|painting|in the leading role Aber es ist hauptsächlich ein Gemälde von Dali. But largely, a painting by Dali is in the lead role. Но в основном на переднем плане находится картина Дали. Çevresinde döndüğümüz, içinden geçtiğimiz o kalıntılar tek bir tablonun 3 boyutlu yorumu. вокруг|мы вращаемся|через|мы проходим|те|остатки|единственный|один|картины|трехмерный|интерпретация |de notre retour||||ruines||||| Around|we turned|through|we passed|those|ruins|a single|one|of the painting|dimensional|interpretation Die Ruinen, um die wir uns drehen und durch die wir gehen, sind eine 3D-Interpretation eines einzigen Gemäldes. The remnants we revolve around and pass through are a 3D interpretation of a single painting. Остатки, вокруг которых мы вращаемся и через которые проходим, являются трехмерной интерпретацией одной картины.

Fakat ilginç olan şey bu tabloyu Dali'nin tümüyle kendi hayal gücüyle yapmamış olması. но|интересный|то|вещь|эту|картину|Дали|полностью|собственным|воображение|силой|не сделал|то ||||||||||imagination|| But|interesting|the|thing|this|painting|Dali's|entirely|his own|imagination|with creativity|had not made|being Interessant ist jedoch, dass Dali dieses Gemälde nicht nur aus seiner eigenen Fantasie heraus geschaffen hat. But the interesting thing is that Dali did not create this painting entirely from his own imagination. Но интересная вещь заключается в том, что Дали не создал эту картину полностью из своего воображения. Başka bir ressamın çizimini yeniden yorumlamış. другой|один|художника|рисунок|снова|интерпретировал ||peintre|dessin||a interprété Another|a|painter|drawing|again|interpreted Er hat die Zeichnung eines anderen Künstlers neu interpretiert. He reinterpreted a drawing by another painter. Он переосмыслил рисунок другого художника. O eseri de en baştaki rüyamda size göstermiştim. тот|произведение|тоже|самый|начальный|во сне|вам|я показывал That|work|also|in|the first|in my dream|to you|I had shown I had shown you that work in my initial dream. Эту работу я показывал вам в своем первом сне. Görünüşte patates hasadı yapan çiftçi bir kadın ve erkek var burada. на вид|картофель|урожай|делающий|фермер|один|женщина|и|мужчина|есть|здесь ||récolte|||||||| Apparently|potato|harvest|doing|farmer|a|woman|and|man|there|here Da sind ein Mann und eine Frau, angeblich ein Bauer, die Kartoffeln ernten. There is a woman and a man here who appear to be harvesting potatoes. На картине изображены женщина и мужчина, которые, по всей видимости, собирают картошку. Fakat bu çiftin pozu Dali'yi öylesine etkiliyor ki bunun gün sonunda yapılan bir hasat değil, hüzünlü bir cenaze sahnesi olduğunu ve yerdeki patates sepetinin de aslında bir bebek tabutu olduğunu iddia ediyor. но|эта|пары|поза|Дали|настолько|влияет|что|это|день|в конце|сделанный|один|урожай|не|печальная|один|похороны|сцена|что|и|на земле|картофель||тоже|на самом деле|один|ребенок|гроб|что|утверждение|делает |||pose|Dali|||||||||récolte||||funéraille|scène||||||||||tabou||| But|this|couple's|pose|Dali|so|affects|that|this|day|at the end|done|a|harvest|not|sad|a|funeral|scene|being|and|on the ground|potato|basket|also|actually|a|baby|coffin|being|claim|makes Die Pose dieses Paares beeindruckte Dali jedoch so sehr, dass er behauptete, es handele sich nicht um eine Ernte am Ende des Tages, sondern um eine traurige Beerdigungsszene und der Kartoffelkorb auf dem Boden sei in Wirklichkeit ein Babysarg. However, the pose of this couple affects Dali so much that he claims this is not a harvest at the end of the day, but a sad funeral scene, and that the basket of potatoes on the ground is actually a baby coffin. Однако поза этой пары так сильно влияет на Дали, что он утверждает, что это не сбор урожая в конце дня, а печальная сцена похорон, а корзина с картошкой на земле на самом деле является детским гробом. Hatta iddia etmekle kalmıyor, ısrar ediyor ve bu ısrarı sonucunda tabloyu X ışınlarıyla inceleyip analiz ediyorlar ve gerçekten de sepetin olduğu yerde tuvalin alt katmanlarında tabut benzeri grafik şekillere rastlıyorlar. даже|утверждение|делать|не останавливается|настойчивость|делает|и|это|настойчивость|в результате|картину|X|рентгенами|исследуя|анализ|они делают|и|действительно|тоже|корзина|что|на месте|холст|нижний|слоях|гроб|подобные|графические|формы|они находят ||||||||son insistence||||avec les rayons X||||||||||toile||couches|cercueil|||formes|ils tombent Even|claim|with||insists|does|and|this|insistence|as a result|the painting|X|with rays|examining|analysis|they do|and|really|also|basket|being|at|canvas|lower|in layers|coffin|similar|graphic|shapes|they encounter Tatsächlich behauptet er nicht nur, sondern besteht darauf, und als Ergebnis dieses Beharrens untersuchen und analysieren sie das Gemälde mit Röntgenstrahlen, und tatsächlich finden sie sargähnliche grafische Formen in den unteren Schichten der Leinwand, wo sich der Korb befindet. In fact, he does not just claim this, he insists, and as a result of this insistence, they examine and analyze the painting with X-rays, and indeed, they find coffin-like graphic shapes in the lower layers of the canvas where the basket is. Более того, он не только утверждает это, но и настаивает, и в результате его настойчивости картину исследуют и анализируют с помощью рентгеновских лучей, и действительно находят графические формы, похожие на гроб, в нижних слоях холста в месте, где находится корзина. O yüzden ressamın hem bir doğum hem de bir ölüm sahnesini resmettiğini söyleyebiliriz. это|поэтому|художника|как|один|рождение|и|также|один|смерть|сцену|что он изображает|мы можем сказать ||||||||||scène|a peint| That|is why|the painter's|both|a|birth|and|also|a|death|scene|he painted|we can say Wir können also sagen, dass der Maler sowohl eine Geburts- als auch eine Sterbeszene dargestellt hat. Therefore, we can say that the painter depicted both a scene of birth and a scene of death. Поэтому можно сказать, что художник изобразил как сцену рождения, так и сцену смерти.

Uyku ve uyanıklık gibi bir konuyu anlatmak için o yüzden böyle üç katmanlı bir rüya sahnesinin ilk katmanına bu tabloyu yerleştirdim. сон|и|бодрствование|как|один|тему|объяснять|для|это|поэтому|такой|три|многослойный|один|сон|сцены|первый|слой|эту|картину|я поместил |||||||||||trois|stratifié|||de la scène||niveau||| Sleep|and|wakefulness|like|a|topic|to explain|in order to|||such|three|layered|a|dream|scene's|first|layer|this|table|I placed Deshalb habe ich dieses Bild auf die erste Ebene einer solchen dreischichtigen Traumszene gesetzt, um ein Thema wie Schlaf und Wachsein zu erklären. To explain a topic like sleep and wakefulness, I placed this table in the first layer of a three-layered dream scene. Чтобы объяснить такую тему, как сон и бодрствование, я поместил эту таблицу на первый уровень трехуровневой сцены сна. İkinci katmanı bu tablonun Dali yorumu oldu. |слой|этот|картины|Дали|интерпретация|стал |layer|this|table|Dali|interpretation|became The second layer became Dali's interpretation of this table. Вторым уровнем стала интерпретация этой таблицы Дали. Üçüncü katmanında da Dali'nin yorumunun sanal gerçeklik versiyonunu kullandım. третий|слой|тоже|Дали|интерпретации|виртуальная|реальность|версия|я использовал |niveau|||commentaire|||| Third|in layer|also|Dali's|interpretation|virtual|reality|version|I used In the third layer, I used the virtual reality version of Dali's interpretation. На третьем уровне я использовал виртуальную реальность интерпретации Дали. Çünkü bence “sanal gerçeklik” lüsid rüya görmenin ya da rüyaları kontrol etmenin teknolojik bir yolu. потому что|я думаю|виртуальная|реальность|ясный|сон|видеть|или||сны|контроль|управлять|технологический|один|способ Because|in my opinion|virtual|reality|lucid|dream|seeing|or||dreams|controlling|having|technological|a|way Denn ich denke, dass die "virtuelle Realität" ein technologischer Weg zum luziden Träumen oder zur Kontrolle von Träumen ist. Because I think "virtual reality" is a technological way of lucid dreaming or controlling dreams. Потому что, на мой взгляд, "виртуальная реальность" — это технологический способ видеть осознанные сны или контролировать сны. Doğal yolunu kullanmak için, bir rüyada olmadığınızı anlamak için, siz yine ellerinize bakın… естественный|путь|использовать|для|один|во сне|что вы не|понять|для|вы|снова|на руки|смотрите natural|path|to use|in order to|a|dream|you are not|to understand|in order to|you|again|to your hands|look To use the natural way, to realize that you are not in a dream, look at your hands again... Чтобы использовать естественный путь, чтобы понять, что вы не находитесь в сне, снова посмотрите на свои руки...

SENT_CWT:AFkKFwvL=3.76 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=2.27 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=4.59 PAR_CWT:AvJ9dfk5=9.57 en:AFkKFwvL ru:AvJ9dfk5 openai.2025-02-07 ai_request(all=92 err=2.17%) translation(all=181 err=0.00%) cwt(all=1697 err=6.89%)