×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Barış Özcan 2020, Kaç paralık adamım?

Kaç paralık adamım?

Bu gezegendeki 16770. günüm. Doğduğumdan beri 174 cm uzunluğa ve 63 kg ağırlığa ulaştım. Ekonomik olarak değerim $1839.

Evet. Bir tartışmada bana “sen kaç paralık adamsın?” diye sorsalar verebileceğim cevap bu: $1839.

Bunu vücudumdaki kimyasal elementlerin miktarına bakarak hesapladım. Yarısından fazlası Oksijen. Bildiğiniz, havadan soluduğumuz Oksijen. Yani aynı zamanda boş bir adamım. Sahip olduğum 38.5 kg Oksijeni satabilseydim, $116 ederdi. Ondan çok daha az olsa da vücudumdaki 6.5 kg'lık Hidrojeni satabilseydim oksijenden daha çok para kazanırdım: $755. Hidrojen yakıt olarak kullanıldığı için daha değerli. Normalde 60 çeşit element var vücudumuzda ama bunlardan 7 tanesi %99'umuzu oluşturuyor. Geriye kalan %1'in içinde neler var, neler… Mesela zehirli bir madde olan Arsenik var içimde. Normalde 1 gramı beni öldürmeye yeter. Ama 1 gram Arsenik için benim gibi 159 kişiden bu maddeyi toplamanız gerekir. İçimde altın da var. Herkesin içinde olduğu gibi. Birine “altın gibi bir kalbin var” dediğinizde kelimenin tam anlamıyla doğruyu söylemiş oluyorsunuz. Ama biraz abartıyorsunuz. Çünkü benim boyutlarımda 5291 kişi üzerinde madencilik yapıp da içindeki tüm altını çıkardığınızda 1 gram ediyor. Eğer 15873 kişi toparlayabilirseniz, 1 gram Uranyum da çıkartılabilir. Evet, içimizde çok az miktarda da olsa böyle radyoaktif elementler var.

Sadece bendeki elementlerden işe yarayacak bir şeyler yapamaz mıyız? Yaparız. İçimdeki 702 gram fosforumla 3,5 milyon kibrit çöpünün ucunu kaplayabiliriz. 89 gram sodyumla 39 çay kaşığı tuz üretebiliriz. 87 gram klorla olimpik bir yüzme havuzunun 2 metresini temizleyebiliriz. 5 gram demirle bir çivi yapabiliriz.

Eğer fiyatımı kimyasal elementlerin satışından değil de içimdeki atomların sayısından belirleseydik ne olurdu? İşte o zaman sadece dünyanın değil, evrenin en zenginlerinden biri olurdum. Çünkü içimde 6.3 oktilyon atom var. Bu gerçekten de çok büyük bir sayı. 1 oktilyon bin kere trilyon kere trilyon demek. Gözlemlenebilir evrende 100 oktilyon yıldız var ve görebildiğiniz Barış'ta 6.3 oktilyon atom var. Bu atomların arasında da çok büyük boşluklar var, evrendeki yıldızların arasında boşlukların olması gibi.

Bir tartışmada bana “ya sen ne boş bir adamsın” deseler verebileceğim cevap bu: evet, bomboş bir adamım.

Gerçekten öyle. Eğer içimdeki tüm atomları birbirine değecek şekilde sıkıştırabilseydik beni göremeyeceğiniz kadar küçük olurdum. Kırmızı bir kan hücresi kadar. Damarlarınızda gezen kanın içindeki tek bir alyuvar kadar küçük…

Peki, atomlardan değil, hücrelerden söz edelim o zaman… Bu gördüğünüz nokta Samanyolu Galaksisindeki yıldızların tamamı olsun: 0.1 trilyon yıldız. Dünyada bunun yaklaşık 30 katı kadar ağaç var: 3 trilyon ağaç yaşıyor gezegenimizde. Benim vücudumda bunun 7 katından daha fazla kırmızı kan hücresi -alyuvar- var: 22.3 trilyon. Eğer bunları yan yana dizebilseydim 178.164 km uzunlukta olurdu. Dünyadan Ay'a giden yolun neredeyse yarısını kaplayacak kadar hücre var içimde. Toplam 31.5 trilyon tane.

Bu sizi etkilediyse bir de içimdeki mikrop sayısını vereyim: 100 trilyon. Yanlış duymadınız. Hücreden çok mikrop taşıyorum. Karaciğerim 1,5 kg, beynim 1.4 kg. Taşıdığım mikropların ağırlığı 1.3 kg.

Bir tartışmada bana “ya sen ne mikrop bir adamsın” deseler verebileceğim cevap bu: evet, vücudumdaki mikrop sayısı hücre sayısından fazla, neredeyse beynimle aynı ağırlıkta.

Bu mikroplar 2 milyon farklı ve özgün gen içeriyorlar. Oysa o çok övündüğüm cinsi, ırkı, karakteri ve daha pek çok şeyi belirleyen protein-kodlayıcı genlerimin sayısı sadece 20.000 tane. Yani içimdeki mikropların gen çeşitliliği benimkinden 100 kat daha fazla.

Evde bulabildiğim en küçük kapasiteli SD kart bu: 8 GB. Benimkiler dahil toplam 10 kişinin DNA'sında bulunan tüm bilgileri bu minik karta kaydedebiliriz. DNA'mda 800 MB'lık bilgi var. Bu sayı size çok küçük mü geldi? O zaman şunu göstereyim. Evde bulabildiğim en büyük kapasiteli hard disk bu: 10 TB. Hayatım boyunca üreteceğim toplam 2.6 trilyon sperm hücresinde taşınan genetik bilgi 2 milyar TB olacak. Eğer onları spermlerle değil de hard disklerle iletmek zorunda kalsaydım bunlardan 200 milyon tane kullanmam gerekecekti.

420 tane kirpiğim var. Kaşlarımda 600 tane kıl, kafamda 120.000 tane saç var. Ama vücudumdaki toplam kıl sayısı bundan çok daha fazla: 5 milyon tane.

Bir tartışmada bana “ya sen ne kıl adamsın” deseler… Neyse, konuyu anladınız.

Biliyorsunuz dünyanın üçte ikisi sularla kaplı. Benim de neredeyse öyle… %60'ım suyla dolu. Beni sıksanız 38 L su çıkar. 1.23 metre uzunluğundaki kalın bağırsaklarıma 2.46 metre uzunluktaki ince bağırsaklarımı ekleseniz boyumun iki katından daha fazla olur. Tek bir hücremdeki DNA'yı dizseniz 2.20 metre uzanır. İşleri biraz daha büyütelim. Organ ve dokular boyutunda vücuda bakalım. Beynimin 1.4 kg olduğunu söylemiştim. Mikroplarımdan 100 gramcık daha ağır. Kalbim sadece 300 gr, ama 120 gramlık mideme göre daha ağır. Akciğerlerim 1 kg, karaciğerim 1.5 kg. Derim 2.3, kanım 4.5 kg, kemiklerim 9.4, yağlarım ve diğer organlarım 23 kg.

Vücudumdaki bu en büyük kütlenin hücreleri bugüne kadar 7 kez değişti. Onların ömürleri benimkinden farklı. 2920 gün yaşayıp ölüyorlar. 1.5 kg'lık karaciğerimdeki hücrelerse tam 50 kez değişti. 337 gün yaşayıp ölüyorlar. Her yıl yepyeni bir karaciğerim oluyor. Tüm bu organları kaplayan deri hücrelerim 621 kez değişti. Çünkü bu hücreler sadece 27 gün yaşayıp ölüyorlar.

Bir tartışmada bana “ya sen ne kadar değişmişsin, eskiden böyle değildin” deseler verebileceğim cevap bu: evet, sadece gördüğün kısmım, kabuğum, dış yüzeyim bile her ay değişiyor, yenileniyor. Bir de içimdekileri bilsen… Midem bugüne kadar 3354 kez değişti. Daha bu sabahtan beri beynim 1500 yeni nöron üretti. Değişiyorum tabi.

Her gün kan, ter ve gözyaşı dökerek daha farklı biri olmaya çalışıyorum. Kelimenin tam anlamıyla. Bugüne kadar 15 L göz yaşı, 6561 L ter ve toplam 110 milyon L'lik kan ürettim. Bunlarla 44 olimpik havuzu doldurup içinde yüzebilirsin. Çıktıktan sonra hemen duşa gir, çünkü köşede ürettiğim dışkılar duruyor. 10 tane telefon kulübesi var görüyor musun? İşte onların içi olduğu gibi 2581 kg. 'luk dışkıyla dolu. Arka taraftan çıkan katı olanıyla… Diğer türdeki dışkıları yani 18623 L. sıvıyı ve 20503 L. gazı saymıyorum çünkü onlar çoktan havaya ve suya karıştılar bile.

Saçlarımı hiç kesmeseydim şimdiye kadar 5.47 metre olurdu. Tırnaklarımı hiç kesmeseydim, en hızlı uzayan orta parmağımın tırnağı 1.52 metre olurdu.

O yüzden bir tartışmada bana hareket yapmadan önce bir kez daha düşünün.

Peki bu ben miyim? Bugüne kadar 1.7 milyar kez kalbim attı. 446 milyon kez nefes aldım. 282 milyon kez göz kırptım. 251520 kez esnedim. 251521. 226368 kez yellendim. 20122 kez hapşırdım.

Bu hesaplamaları çeşitli ortalamalara göre yaklaşık olarak yaptım. Doğum tarihinizi, cinsiyetinizi, boyunuzu ve kilonuzu girerek internetteki pek çok kaynaktan kendiniz için benzer hesaplamaları siz de yapabilirsiniz. Aşağıya benim kullandığımı link olarak ekledim.

Peki ben bu muyum? Söyledikten birkaç saniye sonra unuttuğum bir sürü sayı. Beni kimyasal elementlerime ayırıp satsanız $1839 ediyor. Sizinkinde de çok farklı çıkmayacaktır. Malvarlığı 160 milyar dolar olan Jeff Bezos'unkini hesapladım $2043 çıktı. Dünyanın en zengini bile kaç paralık adammış, öğrenmiş olduk.

Ama galiba soruları doğru sormak lazım. Bu cümledeki adam yerine insanı, para yerine değer kelimesini koymak lazım.

Bir sonraki tartışmada karşınızdakine “kaç paralık adamsın?” diye sormak yerine “ne kadar değerli bir insansın” demeyi deneyin.

Çünkü ne kadar tırnak, ne kadar saç ürettiğimizi değil; ne kadar değer ürettiğimizi ölçmek lazım. Ama bu hiç de kolay değil.

Bugün, bu gezegendeki 16770. günüm. Bunca gün içerisinde 6.3 oktilyon atomum, 100 trilyon mikrobum, 31.5 trilyon hücrem, 5 milyon kılımla birlikte değiştim. Kaç paralık adamım bilmiyorum. Ama bana miras kalan 800 MB'lık DNA'yı ve her gün 1500 yenisini eklediğim beynimdeki 100 milyar nöronu kullanarak sadece içimde değil, dışımda da bir değer üretmeye çalışıyorum.


Kaç paralık adamım? Wie viel bin ich wert? How old am I man? ¿Cuánto valgo? Quanto é que eu valho? Сколько я стою? Hur mycket är jag värd? 我值多少钱?

Bu gezegendeki 16770. günüm. It's my 16770th day on this planet. Doğduğumdan beri 174 cm uzunluğa ve 63 kg ağırlığa ulaştım. Since I was born, I have reached a length of 174 cm and a weight of 63 kg. Ekonomik olarak değerim $1839. I'm economically worth $1839.

Evet. Yup. Bir tartışmada bana “sen kaç paralık adamsın?” diye sorsalar verebileceğim cevap bu: $1839. In an argument he asked me "how much money man are you?" This is the answer I can give if they ask: $1839.

Bunu vücudumdaki kimyasal elementlerin miktarına bakarak hesapladım. I calculated this by looking at the amount of chemical elements in my body. Yarısından fazlası Oksijen. More than half is Oxygen. Bildiğiniz, havadan soluduğumuz Oksijen. You know, the Oxygen we breathe from the air. Yani aynı zamanda boş bir adamım. So I'm also an empty man. Sahip olduğum 38.5 kg Oksijeni satabilseydim, $116 ederdi. If I could sell the 38.5kg Oxygen I have, it would be $116. Ondan çok daha az olsa da vücudumdaki 6.5 kg'lık Hidrojeni satabilseydim oksijenden daha çok para kazanırdım: $755. If I could sell the 6.5 kg of Hydrogen in my body, even if it was much less, I would make more money on oxygen: $755. Hidrojen yakıt olarak kullanıldığı için daha değerli. Hydrogen is more valuable because it is used as a fuel. Normalde 60 çeşit element var vücudumuzda ama bunlardan 7 tanesi %99'umuzu oluşturuyor. Normally, there are 60 kinds of elements in our body, but 7 of them make up 99% of us. Geriye kalan %1'in içinde neler var, neler… What's in the remaining 1%, what's… Mesela zehirli bir madde olan Arsenik var içimde. For example, I have arsenic, a poisonous substance in me. Normalde 1 gramı beni öldürmeye yeter. Normally 1 gram is enough to kill me. Ama 1 gram Arsenik için benim gibi 159 kişiden bu maddeyi toplamanız gerekir. But for 1 gram of Arsenic, you need to collect this substance from 159 people like me. İçimde altın da var. I also have gold in me. Herkesin içinde olduğu gibi. Just like everyone else. Birine “altın gibi bir kalbin var” dediğinizde kelimenin tam anlamıyla doğruyu söylemiş oluyorsunuz. When you tell someone "you have a heart of gold" you are literally telling the truth. Ama biraz abartıyorsunuz. But you're exaggerating a bit. Çünkü benim boyutlarımda 5291 kişi üzerinde madencilik yapıp da içindeki tüm altını çıkardığınızda 1 gram ediyor. Because when you mine on 5291 people of my size and remove all the gold in it, it costs 1 gram. Eğer 15873 kişi toparlayabilirseniz, 1 gram Uranyum da çıkartılabilir. If you can collect 15873 people, 1 gram of Uranium can also be mined. Evet, içimizde çok az miktarda da olsa böyle radyoaktif elementler var. Yes, there are such radioactive elements in us, albeit in very small quantities.

Sadece bendeki elementlerden işe yarayacak bir şeyler yapamaz mıyız? Can't we just make something useful out of my elements? Yaparız. We do. İçimdeki 702 gram fosforumla 3,5 milyon kibrit çöpünün ucunu kaplayabiliriz. With 702 grams of phosphorus in me, we can cover the ends of 3.5 million matchsticks. 89 gram sodyumla 39 çay kaşığı tuz üretebiliriz. With 89 grams of sodium, we can produce 39 teaspoons of salt. 87 gram klorla olimpik bir yüzme havuzunun 2 metresini temizleyebiliriz. With 87 grams of chlorine, we can clean 2 meters of an Olympic swimming pool. 5 gram demirle bir çivi yapabiliriz. We can make a nail with 5 grams of iron.

Eğer fiyatımı kimyasal elementlerin satışından değil de içimdeki atomların sayısından belirleseydik ne olurdu? What if we determined my price not from the sale of chemical elements, but from the number of atoms in me? İşte o zaman sadece dünyanın değil, evrenin en zenginlerinden biri olurdum. Then I would be one of the richest not only in the world, but in the universe. Çünkü içimde 6.3 oktilyon atom var. Because I have 6.3 octillion atoms inside of me. Bu gerçekten de çok büyük bir sayı. This is indeed a huge number. 1 oktilyon bin kere trilyon kere trilyon demek. 1 octillion means a thousand trillion trillion trillion. Gözlemlenebilir evrende 100 oktilyon yıldız var ve görebildiğiniz Barış'ta 6.3 oktilyon atom var. There are 100 octillion stars in the observable universe, and in the Peace you can see, there are 6.3 octillion atoms. Bu atomların arasında da çok büyük boşluklar var, evrendeki yıldızların arasında boşlukların olması gibi. There are also very large spaces between these atoms, just like there are spaces between the stars in the universe.

Bir tartışmada bana “ya sen ne boş bir adamsın” deseler verebileceğim cevap bu: evet, bomboş bir adamım. This is the answer I can give if they say to me, "What an empty man you are" in an argument: yes, I am an empty man.

Gerçekten öyle. It really is. Eğer içimdeki tüm atomları birbirine değecek şekilde sıkıştırabilseydik beni göremeyeceğiniz kadar küçük olurdum. If we could squeeze all the atoms in me to touch, I would be too small for you to see me. Kırmızı bir kan hücresi kadar. Damarlarınızda gezen kanın içindeki tek bir alyuvar kadar küçük… As small as a single red blood cell in the blood coursing through your veins…

Peki, atomlardan değil, hücrelerden söz edelim o zaman… Bu gördüğünüz nokta Samanyolu Galaksisindeki yıldızların tamamı olsun: 0.1 trilyon yıldız. Dünyada bunun yaklaşık 30 katı kadar ağaç var: 3 trilyon ağaç yaşıyor gezegenimizde. Benim vücudumda bunun 7 katından daha fazla kırmızı kan hücresi -alyuvar- var: 22.3 trilyon. There are more than 7 times more red blood cells - red blood cells - in my body: 22.3 trillion. Eğer bunları yan yana dizebilseydim 178.164 km uzunlukta olurdu. If I could string them together, it would be 178,164 km long. Dünyadan Ay'a giden yolun neredeyse yarısını kaplayacak kadar hücre var içimde. Toplam 31.5 trilyon tane. A total of 31.5 trillion.

Bu sizi etkilediyse bir de içimdeki mikrop sayısını vereyim: 100 trilyon. If that impressed you, let me give you the number of microbes in me: 100 trillion. Yanlış duymadınız. You did not hear wrong. Hücreden çok mikrop taşıyorum. I carry more germs than cells. Karaciğerim 1,5 kg, beynim 1.4 kg. Taşıdığım mikropların ağırlığı 1.3 kg.

Bir tartışmada bana “ya sen ne mikrop bir adamsın” deseler verebileceğim cevap bu: evet, vücudumdaki mikrop sayısı hücre sayısından fazla, neredeyse beynimle aynı ağırlıkta. This is the answer I can give if they say to me in an argument, "What a germ man you are": yes, the number of germs in my body is more than the number of cells, it's almost the same weight as my brain.

Bu mikroplar 2 milyon farklı ve özgün gen içeriyorlar. These microbes contain 2 million different and unique genes. Oysa o çok övündüğüm cinsi, ırkı, karakteri ve daha pek çok şeyi belirleyen protein-kodlayıcı genlerimin sayısı sadece 20.000 tane. Whereas, the number of my protein-coding genes, which determine the breed, race, character and much more that I am so proud of, is only 20,000. Yani içimdeki mikropların gen çeşitliliği benimkinden 100 kat daha fazla. So the gene diversity of the microbes in me is 100 times greater than mine.

Evde bulabildiğim en küçük kapasiteli SD kart bu: 8 GB. This is the smallest capacity SD card I could find at home: 8GB. Benimkiler dahil toplam 10 kişinin DNA'sında bulunan tüm bilgileri bu minik karta kaydedebiliriz. We can record all the information in the DNA of 10 people, including mine, on this tiny card. DNA'mda 800 MB'lık bilgi var. Bu sayı size çok küçük mü geldi? Does this number seem too small to you? O zaman şunu göstereyim. Then let me show you this. Evde bulabildiğim en büyük kapasiteli hard disk bu: 10 TB. Hayatım boyunca üreteceğim toplam 2.6 trilyon sperm hücresinde taşınan genetik bilgi 2 milyar TB olacak. The genetic information carried in the 2.6 trillion sperm cells that I will produce throughout my life will be 2 billion TB. Eğer onları spermlerle değil de hard disklerle iletmek zorunda kalsaydım bunlardan 200 milyon tane kullanmam gerekecekti. If I had to deliver them with hard disks and not sperm, I would have to use 200 million of them.

420 tane kirpiğim var. I have 420 eyelashes. Kaşlarımda 600 tane kıl, kafamda 120.000 tane saç var. I have 600 hairs on my eyebrows and 120,000 hairs on my head. Ama vücudumdaki toplam kıl sayısı bundan çok daha fazla: 5 milyon tane. But the total number of hairs on my body is much more than that: 5 million.

Bir tartışmada bana “ya sen ne kıl adamsın” deseler… Neyse, konuyu anladınız. If they say to me, "What a hairy man you are" in an argument... Anyway, you got the point.

Biliyorsunuz dünyanın üçte ikisi sularla kaplı. Benim de neredeyse öyle… %60'ım suyla dolu. Beni sıksanız 38 L su çıkar. If you squeeze me, 38 L of water comes out. 1.23 metre uzunluğundaki kalın bağırsaklarıma 2.46 metre uzunluktaki ince bağırsaklarımı ekleseniz boyumun iki katından daha fazla olur. If you add my 2.46 meters long small intestines to my 1.23 meters long large intestines, it would be more than twice my size. Tek bir hücremdeki DNA'yı dizseniz 2.20 metre uzanır. If you sequence the DNA in a single cell, it would stretch 2.20 meters. İşleri biraz daha büyütelim. Let's make things a little bigger. Organ ve dokular boyutunda vücuda bakalım. Let's look at the body in terms of organs and tissues. Beynimin 1.4 kg olduğunu söylemiştim. Mikroplarımdan 100 gramcık daha ağır. 100 grams heavier than my germs. Kalbim sadece 300 gr, ama 120 gramlık mideme göre daha ağır. My heart is only 300 grams, but heavier than my 120 gram stomach. Akciğerlerim 1 kg, karaciğerim 1.5 kg. My lungs are 1 kg, my liver is 1.5 kg. Derim 2.3, kanım 4.5 kg, kemiklerim 9.4, yağlarım ve diğer organlarım 23 kg.

Vücudumdaki bu en büyük kütlenin hücreleri bugüne kadar 7 kez değişti. The cells of this largest mass in my body have changed 7 times to date. Onların ömürleri benimkinden farklı. Their lives are different from mine. 2920 gün yaşayıp ölüyorlar. They live 2920 days and die. 1.5 kg'lık karaciğerimdeki hücrelerse tam 50 kez değişti. The cells in my 1.5 kg liver changed exactly 50 times. 337 gün yaşayıp ölüyorlar. Her yıl yepyeni bir karaciğerim oluyor. I get a brand new liver every year. Tüm bu organları kaplayan deri hücrelerim 621 kez değişti. My skin cells covering all these organs have changed 621 times. Çünkü bu hücreler sadece 27 gün yaşayıp ölüyorlar.

Bir tartışmada bana “ya sen ne kadar değişmişsin, eskiden böyle değildin” deseler verebileceğim cevap bu: evet, sadece gördüğün kısmım, kabuğum, dış yüzeyim bile her ay değişiyor, yenileniyor. Bir de içimdekileri bilsen… Midem bugüne kadar 3354 kez değişti. If only you knew what's inside of me… My stomach has changed 3354 times so far. Daha bu sabahtan beri beynim 1500 yeni nöron üretti. Değişiyorum tabi.

Her gün kan, ter ve gözyaşı dökerek daha farklı biri olmaya çalışıyorum. I try to be a different person by shedding blood, sweat and tears every day. Kelimenin tam anlamıyla. Literally. Bugüne kadar 15 L göz yaşı, 6561 L ter ve toplam 110 milyon L'lik kan ürettim. Bunlarla 44 olimpik havuzu doldurup içinde yüzebilirsin. With these you can fill 44 Olympic pools and swim in them. Çıktıktan sonra hemen duşa gir, çünkü köşede ürettiğim dışkılar duruyor. Take a shower right after you get out, because I have the excrement I produced in the corner. 10 tane telefon kulübesi var görüyor musun? See there are 10 phone booths? İşte onların içi olduğu gibi 2581 kg. Here is 2581 kg, as is their inside. 'luk dışkıyla dolu. filled with feces. Arka taraftan çıkan katı olanıyla… Diğer türdeki dışkıları yani 18623 L. sıvıyı ve 20503 L. gazı saymıyorum çünkü onlar çoktan havaya ve suya karıştılar bile. With the solid one coming out from the back side... I don't count the other types of excrement, namely 18623 L. liquid and 20503 L. gas, because they have already mixed into the air and water.

Saçlarımı hiç kesmeseydim şimdiye kadar 5.47 metre olurdu. Tırnaklarımı hiç kesmeseydim, en hızlı uzayan orta parmağımın tırnağı 1.52 metre olurdu. If I had never cut my nails, my fastest growing middle finger would be 1.52 meters.

O yüzden bir tartışmada bana hareket yapmadan önce bir kez daha düşünün. So think twice before you act on me in an argument.

Peki bu ben miyim? So is this me? Bugüne kadar 1.7 milyar kez kalbim attı. My heart has beaten 1.7 billion times to date. 446 milyon kez nefes aldım. 282 milyon kez göz kırptım. I blinked 282 million times. 251520 kez esnedim. I yawned 251520 times. 251521. 226368 kez yellendim. I fanned 226368 times. 20122 kez hapşırdım. 20122 times I sneezed.

Bu hesaplamaları çeşitli ortalamalara göre yaklaşık olarak yaptım. Doğum tarihinizi, cinsiyetinizi, boyunuzu ve kilonuzu girerek internetteki pek çok kaynaktan kendiniz için benzer hesaplamaları siz de yapabilirsiniz. By entering your date of birth, gender, height and weight, you can make similar calculations for yourself from many sources on the Internet. Aşağıya benim kullandığımı link olarak ekledim.

Peki ben bu muyum? So is this me? Söyledikten birkaç saniye sonra unuttuğum bir sürü sayı. Lots of numbers that I forgot a few seconds after I said it. Beni kimyasal elementlerime ayırıp satsanız $1839 ediyor. It's $1839 if you split me up into my chemical elements and sell them. Sizinkinde de çok farklı çıkmayacaktır. It won't be much different with yours. Malvarlığı 160 milyar dolar olan Jeff Bezos'unkini hesapladım $2043 çıktı. I calculated Jeff Bezos, whose assets are $160 billion, and it came out $2,043. Dünyanın en zengini bile kaç paralık adammış, öğrenmiş olduk. We learned how much money even the richest person in the world is.

Ama galiba soruları doğru sormak lazım. But I guess you have to ask the right questions. Bu cümledeki adam yerine insanı, para yerine değer kelimesini koymak lazım. In this sentence, it is necessary to replace the man with the word human, and instead of money, the word value.

Bir sonraki tartışmada karşınızdakine “kaç paralık adamsın?” diye sormak yerine “ne kadar değerli bir insansın” demeyi deneyin. In the next discussion, you will be asked "how much money man are you?" Try saying "what a valuable person you are" instead of asking.

Çünkü ne kadar tırnak, ne kadar saç ürettiğimizi değil; ne kadar değer ürettiğimizi ölçmek lazım. Because how much nails, not how much hair we produce; We need to measure how much value we produce. Ama bu hiç de kolay değil. But this is not easy at all.

Bugün, bu gezegendeki 16770. günüm. Bunca gün içerisinde 6.3 oktilyon atomum, 100 trilyon mikrobum, 31.5 trilyon hücrem, 5 milyon kılımla birlikte değiştim. In all these days, I have changed with my 6.3 octillion atoms, 100 trillion microbes, 31.5 trillion cells, and 5 million hairs. Kaç paralık adamım bilmiyorum. Ama bana miras kalan 800 MB'lık DNA'yı ve her gün 1500 yenisini eklediğim beynimdeki 100 milyar nöronu kullanarak sadece içimde değil, dışımda da bir değer üretmeye çalışıyorum.