×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Roman Okumayı Sevdirecek 4 Yazar 4 Kitap Önerisi

Roman Okumayı Sevdirecek 4 Yazar 4 Kitap Önerisi

Merhabalar sevgili dostum.Bu videoda sana Türk edebiyatını sevdirecek

dört tane yazardan bahsetmek istiyorum.

Ve bu dört yazarın benim en çok beğendiğim

kitaplarını önereceğim sana.Daha önceki videolarda

bazı arkadaşlar neden Türkçe kitaplar,Türk edebiyatından kitapları

paylaşmadığımı sormuşlardı.Onları en

güzel

haliyle,sadece bir videoda anlatmak istedim.

Birazcık sona sakladım,sadece onlar için bir video çekmek istedim.

Bu videoda birazcık daha giriş seviyesinde

yeni nesil yazarlardan,Türk edebiyatını sevdirecek,alıştıracak

bu kapıdan içeri girmeni sağlayacak

yazarlardan bahsedeceğim sana.

Sana ilk önermek istediğim yazar,Alper Canıgüz ve onun

Oğullar ve Rencide Ruhlar isimli kitabı.

Şimdi kitabın ismi biraz garip,içeriği çok daha garip.

Beş yaşındaki bir kahraman bir cinayeti çözüyor

bu kitapta.Ve Alper Canıgüz

meslektaşım aslında benim.Boğaziçi Psikoloji mezunu

ama sonrasında daha çok psikoloji alanından ziyade

reklam alanında çalışmış.Bu kitapta da onun o

zeka pırıltısını o beş yaşındaki

çocuğun gözünden,Alper Kamu'nun gözünden görüyoruz.

Kitabın hikayesi şu şekilde aslında.

Beş yaş insanın en olgun çağıdır;

sonra çürüme başlar.Ben Alper Kamu,

birkaç ay önce beş yaşına bastım.

Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde,

dışarıdaki insanları izleyerek geçiriyordum.

Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak

ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı.

Bir gün onlardan biri

haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki

bundan kaçış yoktu.Zaman acımasızdı

ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki

tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı.

Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama

anaokulunun bana göre bir yer olmadığını

anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla.

Hiçbir işe yaramamıştı maalesef.

İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek,

servis minibüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi

yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için.

Kepazelik.İnsanı

kendinden utandırıyorlardı.Şimdi

öyle bir şey ki,bunu yazan aslında romanın

kahramanının ağzından bir ifade bu.

Beş yaşında bir roman kahramanı var.Beş yaşındaki roman kahramanımız

Alper Kamu,bir cinayetin

ortaya çıkmasını,çözülmesini sağlıyor.

Bu Alper Canıgüz'ün kitaplarının çok güzel bir tarafı var.

İnanılmaz zekice kara mizah ve arka planda

o toplumun farklı yönlerini güzel eleştirileri de var.

Ben Alper Canıgüz'ün Oğullar ve Rencide Ruhlar kitabıyla

başlamanı öneriyorum.Zaten sonrasında

bence çok seveceksin.Arkasından

Alper Canıgüz'ün başka kitaplarını da okumak isteyeceksin.

Bu senin için güzel bir başlangıç olabilir.

Sana önermek istediğim bir diğer nevi şahsına münhasır

yazar ise Murat Menteş. Murat Menteş'in tarzı da

Alper Canıgüz'e benziyor.Zaten aynı kaynaktan beslenen yazarlar.

Yanlış bilmiyorsam arkadaşlar da.

Sanırım bazı projelerde birlikte yer almışlar.

Murat Menteş'in önermek istediğim kitabı:

Dublörün Dilemması.Dublörün Dilemması öyle bir başlıyor ki

'Ne oldu?' diyorsun birden okurken.

O kadar çok şey var,o kadar çok karmaşıkmış gibi geliyor ki...

Ama sonrasında bir bakmışsın ki elli sayfa yüz sayfa

ilerlemişsin. Kitap seni içine çekiyor.Murat Menteşin de

çok farklı çalışan bir kafası var bence.

Bu kitapta da macera aksiyon bir sürü şey bir arada.

Mizah ve seni içine çekecek,

farklı düşünmeni sağlayacak,kitap okumayı da sevdirecek bir kitap

Dublörün Dilemması.Peki nedir

bu kitabın konusu? Şöyle diyelim

Nuh Tufan Albino hastası.Albinoyu biliyor musunuz? Böyle teni,kılları

beyaz olan.Saçı,kaşları,kirpiklerine kadar

beyaz olan kişilere albino diyoruz.

Nuh Tufan Albino hastası ve bu hastalık sebebiyle

saçı,kaşı bembeyazdır.Yetimhanede büyümüştür,

İbrahim Kurban en yakın arkadaşıdır.

Babadan zengin bir çocuk olan İbrahim Kurbansa

çok zeki bir mucittir.

İkisi de doğru düzgün bir üniversite bitirmeyip,uzatmaları oynamaktadır.

Çeşitli iş arayışlarına girerler,bir ajans kurarak

rakip firmaları batıracak tiyatrolar sergilerler.

Ve başarılı olurlar.Ancak Nuh Tufan

bu işi fazla uzatmak istemez.İbrahim Kurbansa

çok değişik bir şey icat eder.

Bir kaç fotoğrafla bir insanın tıpa tıp maskesini yapabilmektedir.

Bunu Nuh'a söylediğinde Nuh'un aklına

hemen bir iş gelir.Çok zengin bir dergiye çok paralar harcayarak

ilan verirler. Aynı anda iki farklı yerde

bulunmak zorunda olan insanlara bunu mümkün kılacaklardır.

Bu kitabın tanıtımı bu şekilde

aslında konusu bu şekilde.Bir de sana kitaptan minik bir

pasaj okumak istiyorum. -Biliyor musun Hobbit?

-Neyi? -Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak

ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.

Ve yanağımı öpüyor o arada.

-Bir gözlük almalısın Geronimo

-Neden?

-Her defasında dudaklarımı ıskalıyorsun.

Kitap Murat Menteş'in aslında çokta

güzel,bu macera içerisinde

o kadar güzel hayata dair tespitleri var ki

elinde kalemle okuyacaksın.O kadar çok yerin altını çizeceksin ki.

Bence bu da biraz önceki Alper Canıgüz'ün kitapları gibi

sana bir başlangıç olacak,Dublörün Dilemması.

Yazarın diğer kitaplarını da büyük bir heyecanla

okumak isteyeceksin.Sana önereceğim bir diğer yazar da

Elif Şafak.Ama Elif Şafak deyince bazı insanlarda

antipati oluşuyor.Çünkü Elif Şafak'ın son birkaç yılını biliyor.

Elif Şafak'ın birazcık şuan ki söylemleri onun

Nobel'e oynadığını gösteriyor ama bence şu hayatta

iki tane Elif Şafak var:Önceki ilk kitaplarını yazan

Elif Şafak var.Bir de biraz popüler kaygıları olan,başka kaygıları

olan Elif Şafak var.Ben son zamanlardaki o

popüler Elif Şafak'ı pek sevmiyorum.

Daha önceki Elif Şafak'ın kitapları efsane.

Nedir bu Elif Şafak'ın daha önceki kitapları? Mesela sana

önermek istediğim Bit Palas,Mahrem,Pinhan

Araf,Baba ve Piç güzel bir kitap aslında ama

ondan sonra Elif Şafak birazcık popülere oynamaya başlıyor.

Sonrasında Aşk geliyor.

Ve ondan sonra kitaplarını ben zaten okumadım son kitaplarını.

Önceki kitaplarını çok seviyorum.

Sana önermek istediğim kitap ise Bit Palas.

Bit Palas zamanında,iki farklı zamanı anlatıyor aslında.

Şöyle bir şey söyleyebilirim aslında kitabın konusuna dair.

General Pavel Pavloviç İstanbul'da sıkıntılar

yaşamıştır.Fransa'ya gider ve karısı

burada bunalıma girer.Kliniğe yatırılan karısını

iyileşir umuduyla tekrar İstanbul'a getirir.

General İstanbul'da Art Nouveau tarzında bir apartman

yaptırır.Adı Bonbon Palas'tır.

Karı-kocanın ölümüyle apartman tek kızlarına kalır.

Ve o da burayı kiraya verir.

Apartmanda on daire vardır.Ve tek ortak noktaları

ortalıktaki pis kokudur.Romanda bir numarada oturan kapıcı Musa,

iki numarada oturan Sidar ve Gaba,

üç numarada oturan Cemal ve Celal,

dört numarada oturan Ateşmizacoğulları ailesi,

beş numarada oturan Hacı oğlu ve gelini,

altı numarada oturan Metin Çetin ve karısı Nadya,

yedi numarada oturan romanın anlatıcısı,

sekiz numarada oturan Mavi Metres,dokuz numarada oturan Hijyen Tijen

ve kızı Su,on numarada oturan Madam Teyzenin ilişkileri

anlatılır.

Bu apartman hikayelerini ben çok seviyorum.

Düşünsene mesela herkesin o hayata bakışını,

küçük ailelerini,küçük kutucuklarda yaşıyoruz aslında ama

her kutucuk içinde apartmanda o her kutu içerisinde

bambaşka hayatlar,bambaşka hikayeler,

bambaşka kültürler var.Ve orada

aynı zamanda bir dönemin 1940lı yılları anlatırken

bir de son zamanları anlatıyor.

Çok farklı bir bakış açısı.

Kitaptan bir alıntı paylaşmak istiyorum sana.

"Hayal gücümün geniş olduğunu söylerler. 'Saçmalıyorsun' demenin şimdiye kadar icat edilmiş

en ince yoludur bu. Haklı olabilirler.

Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman

ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların

bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından

korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda,

tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde,

aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı

bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında,

geleceğin de daha ala

olmayacağını kabullendiğimde,ne bulunduğum yerde,

ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde

saçmalarım." Kitap çok güzel. Bu kitabı da okuduktan sonra Elif Şafak'ın diğer o bahsettiğim

çizgiden önceki kitaplarını çok seveceksin.

Belki sonraki popüler Elif Şafak'ı da seveceksin.

Ön yargılarından biraz uzaklaşmanı öneririm.Bir de Elif Şafak'ın

o önceki kitaplarında her zaman bir psikolojik vaka var.

Ve o vakayı

çok güzel analiz ediyor.O romanla çok güzel entegre ediyor.

Bu kitapta da öyle bir vaka var.Bit Palas'ı

kesinlikle okumanı öneriyorum sana.Benim en sevdiğimi

en sona bıraktım.Bence en güzeli.Bu tabii ki kişisel

bir tercih,kişisel bir mesele.İhsan Oktay Anar.

Belki ismini daha önce duymuş olabilirsin.

İhsan Oktay Anar Ege Üniversitesinde Felsefe Bölümünde

hocaydı.Emekli oldu bildiğim kadarıyla.

Çok değişik bir adam.Onun da bugün anlattığım isimlerin

-Elif Şafak hariç- kafaları farklı çalışan insanlar.

Olaylara farklı bakan,

bence zamandan öte tarihin bütün anlarını

birlikte düşünen insanlar.İhsan Oktay Anar'ın

önermek istediğim kitabı Puslu Kıtalar Atlası.

Kitabın içeriğine dair bir şey vermeyeceğim sana çünkü

İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası anlatılması mümkün olmayan bir kitap hani derler ya

''Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır.''

Puslu Kıtalar Atlası da

anlatılmaz okunur.Okuman lazım.

Olay şöyle diyebilirim kabaca anlatmak gerekirse

Olay 1600lü yılların sonunda geçiyor.Osmanlı

zamanında geçiyor.Bir sürü küçük hikayenin birleşimiyle

ortaya çıkan farklı bir macera okuduğun zaman

Ya diyorsun bu adam zaman makinesi kullanmış da

o zamana gitmiş bizzat gözlemlemiş de mi yazmış.

Ve böyle bir macera böyle bir bakış açısı

inanamıyorsun hakikaten o dünyanın içinde yaşıyormuşsun gibi

oluyorsun.Osmanlının o zamanına transfer oluyormuşsun gibi.

Dediğim gibi kitabın içeriğine dair pek bir şey söyleyemiyorum burada

ama kesinlikle oku.Bana güven.

Kesinlikle seveceksin eğer kitap okumayı seven biriysen.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.Eğer ki

bu videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone olmadıysan

abone olmayı unutma.Kendine çok iyi davran.Görüşmek üzere.


Roman Okumayı Sevdirecek 4 Yazar 4 Kitap Önerisi 4 Authors 4 Book Recommendations to Make You Love Reading Novels

Merhabalar sevgili dostum.Bu videoda sana Türk edebiyatını sevdirecek

dört tane yazardan bahsetmek istiyorum.

Ve bu dört yazarın benim en çok beğendiğim

kitaplarını önereceğim sana.Daha önceki videolarda

bazı arkadaşlar neden Türkçe kitaplar,Türk edebiyatından kitapları

paylaşmadığımı sormuşlardı.Onları en

güzel

haliyle,sadece bir videoda anlatmak istedim.

Birazcık sona sakladım,sadece onlar için bir video çekmek istedim.

Bu videoda birazcık daha giriş seviyesinde

yeni nesil yazarlardan,Türk edebiyatını sevdirecek,alıştıracak

bu kapıdan içeri girmeni sağlayacak

yazarlardan bahsedeceğim sana.

Sana ilk önermek istediğim yazar,Alper Canıgüz ve onun

Oğullar ve Rencide Ruhlar isimli kitabı.

Şimdi kitabın ismi biraz garip,içeriği çok daha garip.

Beş yaşındaki bir kahraman bir cinayeti çözüyor

bu kitapta.Ve Alper Canıgüz

meslektaşım aslında benim.Boğaziçi Psikoloji mezunu

ama sonrasında daha çok psikoloji alanından ziyade

reklam alanında çalışmış.Bu kitapta da onun o

zeka pırıltısını o beş yaşındaki

çocuğun gözünden,Alper Kamu'nun gözünden görüyoruz.

Kitabın hikayesi şu şekilde aslında.

Beş yaş insanın en olgun çağıdır;

sonra çürüme başlar.Ben Alper Kamu,

birkaç ay önce beş yaşına bastım.

Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde,

dışarıdaki insanları izleyerek geçiriyordum.

Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak

ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı.

Bir gün onlardan biri

haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki

bundan kaçış yoktu.Zaman acımasızdı

ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki

tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı.

Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama

anaokulunun bana göre bir yer olmadığını

anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla.

Hiçbir işe yaramamıştı maalesef.

İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek,

servis minibüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi

yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için.

Kepazelik.İnsanı

kendinden utandırıyorlardı.Şimdi

öyle bir şey ki,bunu yazan aslında romanın

kahramanının ağzından bir ifade bu.

Beş yaşında bir roman kahramanı var.Beş yaşındaki roman kahramanımız

Alper Kamu,bir cinayetin

ortaya çıkmasını,çözülmesini sağlıyor.

Bu Alper Canıgüz'ün kitaplarının çok güzel bir tarafı var.

İnanılmaz zekice kara mizah ve arka planda

o toplumun farklı yönlerini güzel eleştirileri de var.

Ben Alper Canıgüz'ün Oğullar ve Rencide Ruhlar kitabıyla

başlamanı öneriyorum.Zaten sonrasında

bence çok seveceksin.Arkasından

Alper Canıgüz'ün başka kitaplarını da okumak isteyeceksin.

Bu senin için güzel bir başlangıç olabilir.

Sana önermek istediğim bir diğer nevi şahsına münhasır

yazar ise Murat Menteş. Murat Menteş'in tarzı da

Alper Canıgüz'e benziyor.Zaten aynı kaynaktan beslenen yazarlar.

Yanlış bilmiyorsam arkadaşlar da.

Sanırım bazı projelerde birlikte yer almışlar.

Murat Menteş'in önermek istediğim kitabı:

Dublörün Dilemması.Dublörün Dilemması öyle bir başlıyor ki

'Ne oldu?' diyorsun birden okurken.

O kadar çok şey var,o kadar çok karmaşıkmış gibi geliyor ki...

Ama sonrasında bir bakmışsın ki elli sayfa yüz sayfa

ilerlemişsin. Kitap seni içine çekiyor.Murat Menteşin de

çok farklı çalışan bir kafası var bence.

Bu kitapta da macera aksiyon bir sürü şey bir arada.

Mizah ve seni içine çekecek,

farklı düşünmeni sağlayacak,kitap okumayı da sevdirecek bir kitap

Dublörün Dilemması.Peki nedir

bu kitabın konusu? Şöyle diyelim

Nuh Tufan Albino hastası.Albinoyu biliyor musunuz? Böyle teni,kılları

beyaz olan.Saçı,kaşları,kirpiklerine kadar

beyaz olan kişilere albino diyoruz.

Nuh Tufan Albino hastası ve bu hastalık sebebiyle

saçı,kaşı bembeyazdır.Yetimhanede büyümüştür,

İbrahim Kurban en yakın arkadaşıdır.

Babadan zengin bir çocuk olan İbrahim Kurbansa

çok zeki bir mucittir.

İkisi de doğru düzgün bir üniversite bitirmeyip,uzatmaları oynamaktadır.

Çeşitli iş arayışlarına girerler,bir ajans kurarak

rakip firmaları batıracak tiyatrolar sergilerler.

Ve başarılı olurlar.Ancak Nuh Tufan

bu işi fazla uzatmak istemez.İbrahim Kurbansa

çok değişik bir şey icat eder.

Bir kaç fotoğrafla bir insanın tıpa tıp maskesini yapabilmektedir.

Bunu Nuh'a söylediğinde Nuh'un aklına

hemen bir iş gelir.Çok zengin bir dergiye çok paralar harcayarak

ilan verirler. Aynı anda iki farklı yerde

bulunmak zorunda olan insanlara bunu mümkün kılacaklardır.

Bu kitabın tanıtımı bu şekilde

aslında konusu bu şekilde.Bir de sana kitaptan minik bir

pasaj okumak istiyorum. -Biliyor musun Hobbit?

-Neyi? -Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak

ve duygulanacağımız yerde düşünmekten doğar.

Ve yanağımı öpüyor o arada.

-Bir gözlük almalısın Geronimo

-Neden?

-Her defasında dudaklarımı ıskalıyorsun.

Kitap Murat Menteş'in aslında çokta

güzel,bu macera içerisinde

o kadar güzel hayata dair tespitleri var ki

elinde kalemle okuyacaksın.O kadar çok yerin altını çizeceksin ki.

Bence bu da biraz önceki Alper Canıgüz'ün kitapları gibi

sana bir başlangıç olacak,Dublörün Dilemması.

Yazarın diğer kitaplarını da büyük bir heyecanla

okumak isteyeceksin.Sana önereceğim bir diğer yazar da

Elif Şafak.Ama Elif Şafak deyince bazı insanlarda

antipati oluşuyor.Çünkü Elif Şafak'ın son birkaç yılını biliyor.

Elif Şafak'ın birazcık şuan ki söylemleri onun

Nobel'e oynadığını gösteriyor ama bence şu hayatta

iki tane Elif Şafak var:Önceki ilk kitaplarını yazan

Elif Şafak var.Bir de biraz popüler kaygıları olan,başka kaygıları

olan Elif Şafak var.Ben son zamanlardaki o

popüler Elif Şafak'ı pek sevmiyorum.

Daha önceki Elif Şafak'ın kitapları efsane.

Nedir bu Elif Şafak'ın daha önceki kitapları? Mesela sana

önermek istediğim Bit Palas,Mahrem,Pinhan

Araf,Baba ve Piç güzel bir kitap aslında ama

ondan sonra Elif Şafak birazcık popülere oynamaya başlıyor.

Sonrasında Aşk geliyor.

Ve ondan sonra kitaplarını ben zaten okumadım son kitaplarını.

Önceki kitaplarını çok seviyorum.

Sana önermek istediğim kitap ise Bit Palas.

Bit Palas zamanında,iki farklı zamanı anlatıyor aslında.

Şöyle bir şey söyleyebilirim aslında kitabın konusuna dair.

General Pavel Pavloviç İstanbul'da sıkıntılar

yaşamıştır.Fransa'ya gider ve karısı

burada bunalıma girer.Kliniğe yatırılan karısını

iyileşir umuduyla tekrar İstanbul'a getirir.

General İstanbul'da Art Nouveau tarzında bir apartman

yaptırır.Adı Bonbon Palas'tır.

Karı-kocanın ölümüyle apartman tek kızlarına kalır.

Ve o da burayı kiraya verir.

Apartmanda on daire vardır.Ve tek ortak noktaları

ortalıktaki pis kokudur.Romanda bir numarada oturan kapıcı Musa,

iki numarada oturan Sidar ve Gaba,

üç numarada oturan Cemal ve Celal,

dört numarada oturan Ateşmizacoğulları ailesi,

beş numarada oturan Hacı oğlu ve gelini,

altı numarada oturan Metin Çetin ve karısı Nadya,

yedi numarada oturan romanın anlatıcısı,

sekiz numarada oturan Mavi Metres,dokuz numarada oturan Hijyen Tijen

ve kızı Su,on numarada oturan Madam Teyzenin ilişkileri

anlatılır.

Bu apartman hikayelerini ben çok seviyorum.

Düşünsene mesela herkesin o hayata bakışını,

küçük ailelerini,küçük kutucuklarda yaşıyoruz aslında ama

her kutucuk içinde apartmanda o her kutu içerisinde

bambaşka hayatlar,bambaşka hikayeler,

bambaşka kültürler var.Ve orada

aynı zamanda bir dönemin 1940lı yılları anlatırken

bir de son zamanları anlatıyor.

Çok farklı bir bakış açısı.

Kitaptan bir alıntı paylaşmak istiyorum sana.

"Hayal gücümün geniş olduğunu söylerler. 'Saçmalıyorsun' demenin şimdiye kadar icat edilmiş

en ince yoludur bu. Haklı olabilirler.

Endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman

ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların

bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından

korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda,

tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde,

aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı

bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında,

geleceğin de daha ala

olmayacağını kabullendiğimde,ne bulunduğum yerde,

ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde

saçmalarım." Kitap çok güzel. Bu kitabı da okuduktan sonra Elif Şafak'ın diğer o bahsettiğim

çizgiden önceki kitaplarını çok seveceksin.

Belki sonraki popüler Elif Şafak'ı da seveceksin.

Ön yargılarından biraz uzaklaşmanı öneririm.Bir de Elif Şafak'ın

o önceki kitaplarında her zaman bir psikolojik vaka var.

Ve o vakayı

çok güzel analiz ediyor.O romanla çok güzel entegre ediyor.

Bu kitapta da öyle bir vaka var.Bit Palas'ı

kesinlikle okumanı öneriyorum sana.Benim en sevdiğimi

en sona bıraktım.Bence en güzeli.Bu tabii ki kişisel

bir tercih,kişisel bir mesele.İhsan Oktay Anar.

Belki ismini daha önce duymuş olabilirsin.

İhsan Oktay Anar Ege Üniversitesinde Felsefe Bölümünde

hocaydı.Emekli oldu bildiğim kadarıyla.

Çok değişik bir adam.Onun da bugün anlattığım isimlerin

-Elif Şafak hariç- kafaları farklı çalışan insanlar.

Olaylara farklı bakan,

bence zamandan öte tarihin bütün anlarını

birlikte düşünen insanlar.İhsan Oktay Anar'ın

önermek istediğim kitabı Puslu Kıtalar Atlası.

Kitabın içeriğine dair bir şey vermeyeceğim sana çünkü

İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası anlatılması mümkün olmayan bir kitap hani derler ya

''Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır.''

Puslu Kıtalar Atlası da

anlatılmaz okunur.Okuman lazım.

Olay şöyle diyebilirim kabaca anlatmak gerekirse

Olay 1600lü yılların sonunda geçiyor.Osmanlı

zamanında geçiyor.Bir sürü küçük hikayenin birleşimiyle

ortaya çıkan farklı bir macera okuduğun zaman

Ya diyorsun bu adam zaman makinesi kullanmış da

o zamana gitmiş bizzat gözlemlemiş de mi yazmış.

Ve böyle bir macera böyle bir bakış açısı

inanamıyorsun hakikaten o dünyanın içinde yaşıyormuşsun gibi

oluyorsun.Osmanlının o zamanına transfer oluyormuşsun gibi.

Dediğim gibi kitabın içeriğine dair pek bir şey söyleyemiyorum burada

ama kesinlikle oku.Bana güven.

Kesinlikle seveceksin eğer kitap okumayı seven biriysen.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.Eğer ki

bu videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone olmadıysan

abone olmayı unutma.Kendine çok iyi davran.Görüşmek üzere.