×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Para, Başarı Mutluluk Getirir mi?

Para, Başarı Mutluluk Getirir mi?

Hepimiz mutlu olmak istiyoruz

ama mutluluk için kendi içimizde kendimize koyduğumuz ön koşullar var.

'Şu kadar param olursa..' 'Şurada evim olursa...'

Ya da 'şuna sahip olabilirsem ancak mutlu olabilirim.' gibi.

Kendimize böyle bir ön koşul koyduğumuz için, onlar olmadıkça da mutlu olmayı başaramıyoruz.

Peki gerçekten para, zenginlik ya da bir şeylere sahip olmak mutluluğu bize sağlıyor mu?

Sana bir deneyden bahsetmek istiyorum.

Psikologlar tarafından bir kreş ortamında yapılmış bir deney.

Bu deneyde psikologlar kreşteki çocukları gözlemliyorlar serbest zamanlarında.

Serbest zamanlarında resim çizmeyi tercih eden çocukları seçiyorlar.

Ve bunları iki gruba ayırıyorlar.

İlk gruptaki çocuklara diyorlar ki: 'Senden bir resim çizmeni istiyorum. Ve bunun karşılığında sana bir ödül vereceğiz.'

İkinci gruptaki çocuklara hiçbir ödül vadetmiyorlar.

Tek dedikleri şey : ' Senden bir resim çizmeni istiyoruz.'

Ve sonrasında resimler geldiği zaman,

ilk gruptaki çocuklara resim çizdikleri için ödül veriliyor, ikinci gruptaki çocuklara hiçbir şey verilmiyor.

Sonrasında, iki hafta sonra psikologlar tekrar o kreşe geliyorlar ve çocukları gözlemliyorlar.

serbest zamanlarında ne yaptıklarını izlemek için.

Ödül verilen çocukların resim çizmekten tamamen uzaklaştıklarını, sıkıldıklarını, ilgisiz davrandıklarını fark ediyorlar.

Hiçbir ödül verilmeyen çocuklar aynı coşkuyla, aynı hevesle resim çizmeye devam ediyorlar.

Eğer deneyin sonuçlarını sana ben söylemeseydim ve senin tahmin etmeni isteseydim

çok büyük ihtimalle ödül verilen çocukların daha bir hevesle ve motivasyonla resim çizdiklerini söyleyebilirdin.

Hakikaten bu deneyin sonunu çok ezber bozan bir etkiye sahip.

Peki ödül, para, fiziksel verdiğimiz her şey motivasyonu düşürüyorsa

hiçbir ödül almayan çocukların o hevesinin o motivasyonunun kaynağı ne?

Sahip olduğumuz kazandığımız her şey bir süre sonra bize mutluluk verme etkisini kaybediyor.

Eğer maaş alan bir kişiysen ilk maaşını düşün, muhtemelen çok sevinmişsindir.

İkinci maaşını, üçüncü maaşını ya da bir yıl sonra aldığın maaşı düşün.

Seni mutlu etme etkisine hala sahip miydi?

O yüzden maddi olan her şey bizi sıfır noktasına çekiyor.

Çok para mutluluk getirmez,

ancak paranın çok az olması, hayatın temel işlevlerini yerine getirememen seni mutsuz eder.

O yüzden kendimize koyduğumuz zengin olma, meşhur olma, birçok şeye sahip olma şeyi bizi ancak sıfır noktasına getirir.

Dış dünyadaki sahip olduğun şeyler sadece ama sadece mutluluğunun yüzde onunu sağlıyor.

Kalan yüzde doksan, tamamen senin dünyayı nasıl algıladığın, olayları nasıl değerlendirdiğinle alakalı.

Bir de iş başarısından bir örnek vermek istiyorum.

Çok zeki olabilirsin, yüksek bir IQ ya sahip olabilirsin ama üzecek bir haberim var seni,

IQ, iş hayatındaki başarının sadece yüzde yirmi beşini etkiliyor.

Kalan yüzde yetmiş beş etkileyen şey ise,

senin iyimserlik seviyen, stresi bir tehdit değil bir rekabet bir mücadele olarak görmek ve sosyal destek.

Mutlu olmanın koşulunu kazanmak, sahip olmak üzerine kurgularsak, mutlu olmak bizim için sadece bir hayal olur.

Düşünün ki, para kazandın, tamam.

Daha çok kazanmalısın. Daha çok kazandın, daha daha çok kazanmalısın.

Başarılı oldun, tamam. Ama daha çok başarılı olmalısın.

Bunun bir sonu yok. Devamlı bir güncellenme içimizde.

Her sahip olduğumuzla beraber ona alışıyoruz ve sonrasında daha fazlasını istiyoruz.

Dediğim gibi; başarı, kazanmak, sahip olmaksa mutluluğun ön koşulu, senin için mutluluk imkansız.

Peki sahip olmak, kazanmak, başarmak, çok para kazanmak bizi mutlu etmeyecekse bizi mutlu ne edecek?

Sana günlük hayatta uygulayabileceğin pratik öneriler vermek istiyorum.

Bir tanesi şu:

İki dakikanı, her gün iki dakikanı ayırarak hayatta şükretmen gereken üç tane şeyi yazmanı istiyorum.

Bir diğer şey ise,

bir önceki gün yaşadığın iyi bir olayı not almak.

Şöyle bir araştırma sonucu var:

Önceden yaşadığımız iyi şeyleri yazdığımız zaman, hatırladığımız zaman

beyin onu sanki tekrar yaşıyormuş gibi hissediyor ve bize öyle hissettiriyor.

Bir diğer şey ise, etrafımızdaki insanlar.

Çoğu zaman kendimizle çok ilgiliyiz, kendi sorunlarımızla, kendi dertlerimizle.

Ama biraz dışarı dönmemiz, diğer insanlarla ilgilenmemiz lazım.

Onlara sürprizler yapmak, onlarla ilgilenmek, sohbet etmek, iltifat etmek bize çok iyi hissettirecek.

Ve bir diğer şey, aslında herkesin önerdiği bir konu: spor yapmak.

Bunları düzenli yaptığın zaman çok iyi hissedeceksin.

Dinlediğin için çok teşekkür ediyorum.

Eğer bu videoyu beğendiysen videonun sağ alt köşesinden beğenmeyi unutma ve yeni videolardan haberdar olmak için psikoloji tv youtube kanalına abone olabilirsin.

Kendine çok iyi bak. Görüşmek üzere.


Para, Başarı Mutluluk Getirir mi? Does Money Bring Success? ¿El dinero y el éxito traen la felicidad? Приносят ли деньги, успех и счастье? Ger pengar och framgång lycka?

Hepimiz mutlu olmak istiyoruz we all want to be happy

ama mutluluk için kendi içimizde kendimize koyduğumuz ön koşullar var. but there are preconditions that we set for ourselves within ourselves for happiness.

'Şu kadar param olursa..' 'Şurada evim olursa...' 'If I had this much money...' 'If I had a house over there...'

Ya da 'şuna sahip olabilirsem ancak mutlu olabilirim.' gibi. Or 'I can only be happy if I can have it.' as.

Kendimize böyle bir ön koşul koyduğumuz için, onlar olmadıkça da mutlu olmayı başaramıyoruz. Because we have set ourselves such a prerequisite, we cannot be happy without them.

Peki gerçekten para, zenginlik ya da bir şeylere sahip olmak mutluluğu bize sağlıyor mu? But does having money, wealth, or possessions really make us happy?

Sana bir deneyden bahsetmek istiyorum. I want to tell you about an experiment.

Psikologlar tarafından bir kreş ortamında yapılmış bir deney. An experiment conducted by psychologists in a nursery setting.

Bu deneyde psikologlar kreşteki çocukları gözlemliyorlar serbest zamanlarında. In this experiment, psychologists observe the children in the nursery in their free time.

Serbest zamanlarında resim çizmeyi tercih eden çocukları seçiyorlar. They choose children who prefer to draw in their free time.

Ve bunları iki gruba ayırıyorlar. And they divide them into two groups.

İlk gruptaki çocuklara diyorlar ki: 'Senden bir resim çizmeni istiyorum. Ve bunun karşılığında sana bir ödül vereceğiz.' They say to the children in the first group: 'I want you to draw a picture. And in return we will give you a reward.'

İkinci gruptaki çocuklara hiçbir ödül vadetmiyorlar. They do not promise any rewards to the children in the second group.

Tek dedikleri şey : ' Senden bir resim çizmeni istiyoruz.' All they say is: 'We want you to draw a picture.'

Ve sonrasında resimler geldiği zaman, And then when the pictures come,

ilk gruptaki çocuklara resim çizdikleri için ödül veriliyor, ikinci gruptaki çocuklara hiçbir şey verilmiyor. Children in the first group are rewarded for drawing, while the children in the second group are not given anything.

Sonrasında, iki hafta sonra psikologlar tekrar o kreşe geliyorlar ve çocukları gözlemliyorlar. Then, two weeks later, the psychologists come back to that nursery and observe the children.

serbest zamanlarında ne yaptıklarını izlemek için. to watch what they do in their free time.

Ödül verilen çocukların resim çizmekten tamamen uzaklaştıklarını, sıkıldıklarını, ilgisiz davrandıklarını fark ediyorlar. They realize that the children who are given prizes are completely away from drawing, they are bored, and they behave indifferently.

Hiçbir ödül verilmeyen çocuklar aynı coşkuyla, aynı hevesle resim çizmeye devam ediyorlar. Children who are not given any prizes continue to draw with the same enthusiasm and enthusiasm.

Eğer deneyin sonuçlarını sana ben söylemeseydim ve senin tahmin etmeni isteseydim If I hadn't told you the results of the experiment and asked you to guess

çok büyük ihtimalle ödül verilen çocukların daha bir hevesle ve motivasyonla resim çizdiklerini söyleyebilirdin. You could very probably say that the children who were awarded the prize drew with more enthusiasm and motivation.

Hakikaten bu deneyin sonunu çok ezber bozan bir etkiye sahip. Indeed, it has a very game-changing effect on the end of this experiment.

Peki ödül, para, fiziksel verdiğimiz her şey motivasyonu düşürüyorsa What if the rewards, money, physical giveaways reduce motivation?

hiçbir ödül almayan çocukların o hevesinin o motivasyonunun kaynağı ne? What is the source of that enthusiasm and motivation of the children who did not receive any awards?

Sahip olduğumuz kazandığımız her şey bir süre sonra bize mutluluk verme etkisini kaybediyor. Everything we have gained loses its effect on making us happy after a while.

Eğer maaş alan bir kişiysen ilk maaşını düşün, muhtemelen çok sevinmişsindir. If you're a paycheck person, think about your first paycheck, you're probably overjoyed.

İkinci maaşını, üçüncü maaşını ya da bir yıl sonra aldığın maaşı düşün. Think about your second salary, your third salary, or your salary a year later.

Seni mutlu etme etkisine hala sahip miydi? Did it still have the effect of making you happy?

O yüzden maddi olan her şey bizi sıfır noktasına çekiyor. That's why everything material pulls us to the zero point.

Çok para mutluluk getirmez, A lot of money does not bring happiness,

ancak paranın çok az olması, hayatın temel işlevlerini yerine getirememen seni mutsuz eder. But having too little money and not being able to perform the basic functions of life makes you unhappy.

O yüzden kendimize koyduğumuz zengin olma, meşhur olma, birçok şeye sahip olma şeyi bizi ancak sıfır noktasına getirir. That's why the thing that we put on ourselves to be rich, famous, having many things brings us to the zero point.

Dış dünyadaki sahip olduğun şeyler sadece ama sadece mutluluğunun yüzde onunu sağlıyor. The things you have in the outside world only provide ten percent of your happiness.

Kalan yüzde doksan, tamamen senin dünyayı nasıl algıladığın, olayları nasıl değerlendirdiğinle alakalı. The remaining ninety percent is all about how you perceive the world and how you evaluate events.

Bir de iş başarısından bir örnek vermek istiyorum. I would also like to give an example of business success.

Çok zeki olabilirsin, yüksek bir IQ ya sahip olabilirsin ama üzecek bir haberim var seni, You may be very smart, you may have a high IQ, but I have sad news for you.

IQ, iş hayatındaki başarının sadece yüzde yirmi beşini etkiliyor. IQ only influences twenty-five percent of success in business.

Kalan yüzde yetmiş beş etkileyen şey ise, What affects the remaining seventy-five percent is,

senin iyimserlik seviyen, stresi bir tehdit değil bir rekabet bir mücadele olarak görmek ve sosyal destek. your level of optimism, seeing stress as a challenge, not a threat, and social support.

Mutlu olmanın koşulunu kazanmak, sahip olmak üzerine kurgularsak, mutlu olmak bizim için sadece bir hayal olur. If we build the condition of being happy on winning and owning, being happy will be just a dream for us.

Düşünün ki, para kazandın, tamam. Imagine, you made money, okay.

Daha çok kazanmalısın. Daha çok kazandın, daha daha çok kazanmalısın. You should earn more. You earned more, you should earn more.

Başarılı oldun, tamam. Ama daha çok başarılı olmalısın. You succeeded, ok. But you have to be more successful.

Bunun bir sonu yok. Devamlı bir güncellenme içimizde. There is no end to it. A constant update is within us.

Her sahip olduğumuzla beraber ona alışıyoruz ve sonrasında daha fazlasını istiyoruz. We get used to it with everything we have, and then we want more.

Dediğim gibi; başarı, kazanmak, sahip olmaksa mutluluğun ön koşulu, senin için mutluluk imkansız. As I said; success, winning, possession is the prerequisite for happiness, happiness is impossible for you.

Peki sahip olmak, kazanmak, başarmak, çok para kazanmak bizi mutlu etmeyecekse bizi mutlu ne edecek? Well, if owning, earning, achieving and making a lot of money won't make us happy, what will make us happy?

Sana günlük hayatta uygulayabileceğin pratik öneriler vermek istiyorum. I want to give you practical advice that you can apply in your daily life.

Bir tanesi şu: One is this:

İki dakikanı, her gün iki dakikanı ayırarak hayatta şükretmen gereken üç tane şeyi yazmanı istiyorum. I want you to take two minutes, two minutes a day, to write down three things you should be grateful for in life.

Bir diğer şey ise, Another thing is,

bir önceki gün yaşadığın iyi bir olayı not almak. take note of a good event you had the previous day.

Şöyle bir araştırma sonucu var: Here is a research result:

Önceden yaşadığımız iyi şeyleri yazdığımız zaman, hatırladığımız zaman When we write down the good things we've had before, when we remember

beyin onu sanki tekrar yaşıyormuş gibi hissediyor ve bize öyle hissettiriyor. the brain feels it as if it is reliving it, and it makes us feel that way.

Bir diğer şey ise, etrafımızdaki insanlar. Another thing is the people around us.

Çoğu zaman kendimizle çok ilgiliyiz, kendi sorunlarımızla, kendi dertlerimizle. Most of the time we are very concerned with ourselves, our own problems, our own troubles.

Ama biraz dışarı dönmemiz, diğer insanlarla ilgilenmemiz lazım. But we need to go outside a bit, take care of other people.

Onlara sürprizler yapmak, onlarla ilgilenmek, sohbet etmek, iltifat etmek bize çok iyi hissettirecek. It will make us feel very good to surprise them, to take care of them, to chat, to compliment them.

Ve bir diğer şey, aslında herkesin önerdiği bir konu: spor yapmak. And another thing, something that everyone recommends: doing sports.

Bunları düzenli yaptığın zaman çok iyi hissedeceksin. You will feel very good when you do these regularly.

Dinlediğin için çok teşekkür ediyorum. Thank you so much for listening.

Eğer bu videoyu beğendiysen videonun sağ alt köşesinden beğenmeyi unutma ve yeni videolardan haberdar olmak için psikoloji tv youtube kanalına abone olabilirsin. If you like this video, don't forget to like it in the lower right corner of the video and you can subscribe to the psychology tv youtube channel to be notified of new videos.

Kendine çok iyi bak. Görüşmek üzere. Take care of yourself. See you.