×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Mutlu Olmanı Engelleyen 10 Şey

Mutlu Olmanı Engelleyen 10 Şey

merhaba sevgili dostum özellikle son yıllarda

sıklıkla gündemimizi meşgul eden konulardan birisi

mutluluğa ulaşma hali çoğu insan için

mutluluk kayıp bir hazine gibi ve buna ulaşmak adına elinden

gelen her şeyi yapıyor ama benim gözlemlediğim şöyle bir şey var mutluluk bir amaç değil bir sonuç

hayatta yaptığımız şeyler sonucunda ortaya çıkan bir hissiyat

ve bu videoda sana nasıl mutlu olursun

sorusunun cevabını vermek istemiyorum sadece

kendi içinde düşüncelerinde davranışlarında

mutlu olmana hangi şeyler sebep oluyor engel oluyor

bunlardan bahsetmek istiyorum sana mutlu olmana

engel olan şeylerin başında herkesin sana uymasını

beklemek gelebilir bu ne demek hayatta

hepimizin bir aile kültürü var toplumsal kültürü var

ve kişilik yapısı var bunun neticesinde hayata bir

bakış açımız

davranış ritüelimiz oluşuyor sonrasında

ortaya koyduğumuz bu hayat kurallarımız

kendi bakış açımızı diğer insanlara uygulamaya

çalıştığımız zaman ya da herkesin bizim gibi düşünmesini

bizim gibi davranmasını beklediğimiz

zaman müthiş bir hayal kırıklığı ortaya çıkıyor

eskilerden birisi bana şöyle demişti beyhan toplum sana

uymayacak sen topluma uyacaksın bazen dediğim gibi

elbette aykırı olabileceğimiz noktalar vardır ama ortalama olan konularda

topluma uymakta ve diğer insanların bizim beklentilerimize

uymaktansa bizim toplum normlarına uymamız

daha mantıklı olacaktır ve bizi bu sıkıntıdan kurtaracaktır bazı insanlarsa hayatta belirli noktalarda

hayalleri vardır şuna sahip olursam

mutlu olacağım arabam olursa mutlu olacağım

evlenirsem mutlu olacağım hayatımda birisi olursa mutlu

olacağım şu işe girersem mutlu olacağım

Türkiye'de şu şehirde yaşarsam ya da dünyada şurada

yaşarsam mutlu olacağım.Bu insanlar

farkında olmadan kendilerini olumsuza

koşullamış oluyorlar niye çünkü eğer ki

sen şu anda sahip olduklarınla mutlu değilsen

ilerde eline ne geçerse geçsin eğer şu an

eksik olan şeyler senin bir şekilde karnını doyurmanı engelliyorsa ya da

ciddi temel eksik değilse eline ne geçerse geçsin şu

andaki mutluluk seviyende devam edeceksin o yüzden

dikkat etmen gereken şey kendini olumsuz koşullamaman

evet belki hayatını başka bir yerde

yaşadığın zaman başka bir işe sahip olduğun zaman

daha iyi bir hale getireceksin ama bu senin

mutluluğun ön koşulu olmamalı.Benim karşılaştığım şöyle

bir durum var bir çok insan rastgele

yaşıyor yani toplumdaki o rüzgar nereye akarsa

herkes sınava mı giriyor kpss'ye mi giriyor sende ona giriyorsun

herkes belirli kurumları mı istiyor

sende o kurumları mı istiyor sende o kurumları istiyorsun.Evet topluma bazı

ortalama noktalarda uyumlu olmak lazım ama

kendi kişiliğin kendi hayat amacın da olması lazım

eğer ki sen hayat amacın olmadan rüzgar nereye

savuruyorsa oraya gidiyorsan bir noktadan sonra

insan içinde şöyle bir duruma geliyor ben burada

ne yapıyorum ne işim var hayat amacım ne yani hayatta aslında amacın olmadan çokta iyi

yerlere bile gelsen içinde bir yerde hep

tatminsizlik durumu oluşacak eminim

karşılaşmışsındır hayatta iyi yerlere geldiği halde

oranın değerini bilmeyen tadını çıkartmayan

yani ne olmuş ki diyen insanlarla beraber

çokta aslında müthiş yerlere gelmese bile

isteyerek gelen hayatının amacına

ulaşan insanları gördüğün zaman onların

gözündeki o tatmin hissini o mutluluk hissini gözlemlediğin

olmuştur o yüzden hayat amacının olması önemli

hayat amacın varsa

nereye gidersen isteyerek gittiğin için ve oranın

hakkını,değerini bildiğin için emin ol daha mutlu oluyorsun

eğer başkalarına bağımlı yaşıyorsan mutlu olma halin de

başkalarına bağımlıdır başkaları

seni onayladığı zaman başkaları seni sevdiği

başkaları seninle vakit geçirdiği zaman mutlusundur

ama hayatın gerçeği bu şekilde akmaz

insanlar bazen seni sevmeyebilirler

insanlar bazen onaylamayadabilirler ya da seninle

ilgilenecek vakitleri de olmayabilir böyle durumda eğer

bağımlıysan mutsuzluğa mahkum olursun

ne yapacaksın peki bu bağımlılık durumunu keşfedip

buraya bir neşter atmak gerekiyor

insanlardan çok şey beklersen ve bağımlı olursan

bu hayatın doğal akışına ters olduğu için seni mutsuz edecektir

bağımlı olma haline dediğim gibi dikkat

etmek gerekiyor.İnsana en büyük emanet bedeni

ve bedeni zihninizden bağımsız zihninizden

bağımsız olarak düşünmek mümkün değil

ama insan özellikle 20'li 30'lu yaşlarında

şöyle düşünüyor bedenime ne yaparsam yapayım bir şekilde

dayanır o katlanır ama sen düzenli uyumazsan

kendine dikkat etmezsen bedenine bakmazsan sağlıklı

yaşamazsan uykuna dikkat etmezsen

bir süre sonra hayat senin için bedenin

yıprandığı için aslında daha zor daha stresli geçmeye

başlar özellikle diyelim ki uyku düzenin yok gecelere

sabahlara kadar oturuyorsun öğlen

belki öğleden sonraya kadar uyuyorsun önüne gelen her şeyi yiyorsun

ve bir bakmışsın kilo almışsın bir bakmışsın

her daim kendini yorgun hissediyorsun bedenin

yıprandığı zaman ruhun ne kadar

böyle mutluluk dolu ya da iyi hislerle

baksa da o bedeninin yorgunluğu ruhunu da

yorucaktır o yüzden mutlu olmak istiyorsan

önce bedenini özen göstereceksin iyi uyuyacaksın iyi yiyeceksin, iyi yaşayacaksın o bir şekilde zaten

onu da katkısı olacaktır bir şekilde karşılığını

bulacaktır.Seni mutsuz eden şeylerin birisi de

yazar değil aktör olman.Bu ne demek hayatta

herkes kendi küçük dünyasında bir senaryo yazıyor

ve kendince kendi hikayesini yazmaya çalışıyor.Eğer ki

sen kendi hikayesini yazanlardan değilde

başkasının sana biçtiği rollerde oynayan birisiysen

bir sonra o rolü sen belirlemediğin için birileri sana dayattığı için ne yapıyorsun kendini mutsuz hissetmeye başlıyorsun.İşte

burada dikkat etmen gereken hayatında

elbette topluma uyacağın şeyler olmakla birlikte kendi

yolunu çizmek zorundasın.Kendin için

bir şeyler yapmak zorundasın.Risk almak zorundasın

yoksa hep birileri sana roller dayatacaktır.

Beyhan şunu yap Beyhan şu sana iyi olacak

yediğine bile karışacaklardır.Beyhan sen şu yemeği yersen

daha iyi olacaktır.Şu rengi giyersen daha iyi olacaktır

ve sen aktör olmayı bir kere kabullendiğin

zaman aa evet haklı o da haklı o da haklı

ama sen neredesin?Sen sadece sana

verilen rolü oynama noktasında kalacaksın.Bu da

senin mutluluğunu ciddi anlamda etkileyecektir.

İnsan nasıl ki bedenine özenli ve itinalı

davranmak zorundaysa ilişkilerine de özenli

davranmak zorunda.Biz özellikle bilmiyorum

bizim toplumumuzda şöyle bir durum var.Bizi sevmeyen

insanlara karşı çok ilgiliyiz.Onlara kendimizi

kanıtlama çabasındayız ama ne zaman ki

etrafımızda bizi seven insanlar var

onlar sanki ilgi istemiyormuş gibi onlara sanki bakım

vermek gerekmiyormuş gibi düşünüyoruz ve bizi seven bizim için değerli olan ve bizim onlar için değerli

olduğumuz insanları ihmal ediyoruz ama

sen ilişkileri böyle iyi insanları ihmal ettiğin zaman

onlar bıraktığın gibi kalmıyor bir bakıyorsun ki

o ilişkiler kötüye gitmeye başlıyor.Uzaklaşıyorsun

ve sonrasında sana iyi gelen

insanlar azalmaya başladıkça mutlu

olma ihtimalin de azalıyor.O yüzden sana iyi gelen

insanları çevrendeki güzel ilişkileri

aynen bir çiçeğe bir ağaca bakar gibi bakman lazım

sulaman lazım ilgilenmen lazım yoksa

onlar gitgide kuruyacaktır.Düşünsene kapalı bir

ortamda rahat koltuğunda oturuyorsun elinde kahven çayın

televizyon izliyorsun ve hayat senin için çok güzel

zannediyorsun ki o konforlu alanından

çıkmadıkça müthiş bir şey bunu mutluluk

zannediyorsun bunu keyif zannediyorsun.Ama o anda

o konforlu alandan risk almadan

çıkmadığın zaman ne oluyor biliyor musun korkuların her tarafını sarıyor ruhunu sarıyor ve sen

iyice aslında gerçek potansiyelini ortaya koymadığın

zaman işte o zaman mutsuzluk virüsü

ruhunun bir tarafından kapsamaya başlıyor.Bundan

dolayı o konforlu alanı içinden

çıkmadığın o koltuğu televizyonun karşısını ekranın

karşısını mutluluk zannetmemelisin dostum.Hayat

mutluluk dışarıda sen kendini zorladığın zaman

o konforlu alanından çıktığın zaman risk aldığın zaman

mutluluk seni bulacak ama orada durursan

geçici bir şekilde iyi hissetsen de

eninde sonunda mutluluk noktasından çok ama

çok uzakta olacaksın.Özellikle bazı insanlar

hayat çok fazla materyalist yaklaşırlar.Keyif

almayı maddi bir şeye o kadar bağlarlar ki

işte hadi gezelim ama paramız yok

ama ben asgari ücretle çalışıyorum ama şu var ama hayat çok

zor ama şöyle şöyle derken o kadar çok maddi

şeyleri düşünür ki insan hayatın

bedava olarak sunduğu şeyleri görmezden

gelmeye görmemeye başlar.Halbuki evet ben şu noktada çok toz pembe bakmıyorum

bu arada hayata elbette para bazı konularda önemli

ama diyelim ki şu anda çok para kazanma

ihtimalin yok ve zengin değilsin ve elinde belli

bir geçim miktarın var kendini belirli bir alana

hapsetmek zorunda değilsin ya da bu konuda eziklik hissetmek

zorunda da değilsin.İnsanlar çok azıyla

beraber bir parka çıkarak da bir yürüyüş yaparak da

ya bir evine demlediği çayı alarakdan

dışarıda bir yerde içtiği zaman bile mutlu olabilir.

Ama sen materyalist bakarsan ve sadece

belli şeyleri yapabilmek için paraya lazımmış

gibi bakarsan sıkışırsın

evin içine hayatın

çok dar alanına sıkışırsın ve mutsuzluk senin tepene

kara bulut gibi çöker dediğim gibi.Burada bir örnek vermek

istiyorum.Bir arkadaşım eşi çalışmıyor

kendisi asgari ücretle çalışıyor ve eşi çok böyle

hayata hakikaten güzel bakan bir kadın

hadi şuraya buraya gidelim.Eşi de erkek olan taraf

şunu diyor ''tatile gidemeyiz,paramız yok,şunu yapamayız,bunu yapamayız''

ya diyor gerekirse arabada yatarız ya da gerekirse günü birlik gideriz

elimizden geleni yaparız erkek zorla ikna

olurken ilk başta bir şekil istemeye istemeye

giderken sonrasında o kısıtlı

zaman dilimlerinde evde yaptıkları hazırlıklarla

o kadar çok güzel yerleri gezdi ki bu insanlar o yüzden dediğim gibi evet maddiyat önemli ama her şeyi de

materyalist bir şekilde görürsen hayatta

çoğu şeyi yapamazsın.Sadece para değil her şey

insanın doğasında mücadele var yani var olan

her şeyi bir şekilde zorlamamız gerekiyor bedenimizi zorlamamız gerekiyor.

zihnimizi zorlamamız gerekiyor

eğer bunu kendi haline bıraktığımız zaman ne oluyor

bedenimiz şişmanlamaya başlıyor.Yağ tutmaya başlıyor.

Zihnimiz köhneleşmeye başlıyor.Hem bedensel anlamda

hem zihinsel anlamda ki bu çürüme hali

mutlu olmamızı engelleyen en temel sebeplerden birisi

evet artık insanlar bedenine birazcık daha

özen gösterebiliyor daha sağlıklı beslenme

eğiliminde ama zihnimizi hala inanılmaz

ihmal ediyoruz.Zihni peki nasıl besleyeceğiz

öğrenerek,geliştirirerek kendisini.Ben artık

artık 30 yaşındayım 40 yaşındayım .İşime başladım

bir şekilde artık benim okumama kendimi

geliştirmeme gerek yok gibi düşünmemen lazım

ne olursa olsun hala okuman gerekiyor

hala bir şekilde araştırman

hala merak etmen gerekiyor.O zihni zorlamak zorundasın.

Zorlamadığın zaman çürüme başlıyor.

İşte çürüme de senin şu hayatta sonrasında

adını koyamadığın mutsuzlukların en temel

sebeplerinden birisi . Zorlamalısın kendini

dostum hem bedensel anlamda hem de zihinsel anlamda

hayatta yoruluyoruz

zihnimiz yoruluyor ve zihnimiz yorulduğu zaman bazen hiçbir şey

yapmadan bir bilgisayarın karşısında

film izleyerek

ya da televizyona bakarak zaman geçirmek gerçekten

çok dinlendirici olabiliyor.Bu senin için ne kadar

keyif vericiyse benim için de öyle ama bazı insanlar

pasif eğlence araçlarıyla her daim

o kadar çok fazla vakit geçiriyor ki hayatın

büyük bir kısmını bu kaplıyor.Bir bakıyorsun ki

çok aslında zihinsel kapasite gerektirmeyen bir oyunda

günde 5-6 saat vakit geçiriyorsun .Televizyonun karşısına

oturuyorsun zaman nasıl geçiyor anlamıyorsun

bir şekilde bilgisayarın başında sosyal medyada belki

5-6 saat 7 saat geçiriyorsun.İşte bu

pasif eğlence araçları

zihnimizi çürütmeye başlıyor ve sen diyorsun ki ben neden mutsuzum çünkü sen zihnini

kullanmıyorsun.Çünkü sen sana zarar veren

alışkanlıklar geliştirmişsin.Bir şekilde pasif

eğlence araçlarını arada dinlenmek için arada

kafanı dağıtmak için kullanabilirsin.Eyvallah bunda

bir sorun yok ama hayatında büyük bir yer kaplıyorsa

bu ciddi bir sorun demektir.Sana

burada bir soru sormak istiyorum.Benim karşılaştığım

durumlarda belirli ölçülerde maddi

yetersizlikleri olan insanlar mutlu olabilirken

o maddi yetersizlik içinde.Çok iyi yerlerde

olan maddi anlamda bir güce sahip olan insanlar da

mutsuzluk da olabiliyor.Sence neden insanlar

daha çok şeye sahip oldukça mutsuz oluyorlar ?

Bu konuda senin yorumlarını çok merak ediyorum.Yorumlarını

yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.Eğer ki bu

videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen

abone olmayı unutma.Kendine çok iyi davran görüşmek üzere...

:)


Mutlu Olmanı Engelleyen 10 Şey 10 Dinge, die Sie daran hindern, glücklich zu sein 10 Things That Stop You From Being Happy

merhaba sevgili dostum özellikle son yıllarda

sıklıkla gündemimizi meşgul eden konulardan birisi

mutluluğa ulaşma hali çoğu insan için

mutluluk kayıp bir hazine gibi ve buna ulaşmak adına elinden

gelen her şeyi yapıyor ama benim gözlemlediğim şöyle bir şey var mutluluk bir amaç değil bir sonuç

hayatta yaptığımız şeyler sonucunda ortaya çıkan bir hissiyat

ve bu videoda sana nasıl mutlu olursun

sorusunun cevabını vermek istemiyorum sadece

kendi içinde düşüncelerinde davranışlarında

mutlu olmana hangi şeyler sebep oluyor engel oluyor

bunlardan bahsetmek istiyorum sana mutlu olmana

engel olan şeylerin başında herkesin sana uymasını

beklemek gelebilir bu ne demek hayatta

hepimizin bir aile kültürü var toplumsal kültürü var

ve kişilik yapısı var bunun neticesinde hayata bir

bakış açımız

davranış ritüelimiz oluşuyor sonrasında

ortaya koyduğumuz bu hayat kurallarımız

kendi bakış açımızı diğer insanlara uygulamaya

çalıştığımız zaman ya da herkesin bizim gibi düşünmesini

bizim gibi davranmasını beklediğimiz

zaman müthiş bir hayal kırıklığı ortaya çıkıyor

eskilerden birisi bana şöyle demişti beyhan toplum sana

uymayacak sen topluma uyacaksın bazen dediğim gibi

elbette aykırı olabileceğimiz noktalar vardır ama ortalama olan konularda

topluma uymakta ve diğer insanların bizim beklentilerimize

uymaktansa bizim toplum normlarına uymamız

daha mantıklı olacaktır ve bizi bu sıkıntıdan kurtaracaktır bazı insanlarsa hayatta belirli noktalarda

hayalleri vardır şuna sahip olursam

mutlu olacağım arabam olursa mutlu olacağım

evlenirsem mutlu olacağım hayatımda birisi olursa mutlu

olacağım şu işe girersem mutlu olacağım

Türkiye'de şu şehirde yaşarsam ya da dünyada şurada

yaşarsam mutlu olacağım.Bu insanlar

farkında olmadan kendilerini olumsuza

koşullamış oluyorlar niye çünkü eğer ki

sen şu anda sahip olduklarınla mutlu değilsen

ilerde eline ne geçerse geçsin eğer şu an

eksik olan şeyler senin bir şekilde karnını doyurmanı engelliyorsa ya da

ciddi temel eksik değilse eline ne geçerse geçsin şu

andaki mutluluk seviyende devam edeceksin o yüzden

dikkat etmen gereken şey kendini olumsuz koşullamaman

evet belki hayatını başka bir yerde

yaşadığın zaman başka bir işe sahip olduğun zaman

daha iyi bir hale getireceksin ama bu senin

mutluluğun ön koşulu olmamalı.Benim karşılaştığım şöyle

bir durum var bir çok insan rastgele

yaşıyor yani toplumdaki o rüzgar nereye akarsa

herkes sınava mı giriyor kpss'ye mi giriyor sende ona giriyorsun

herkes belirli kurumları mı istiyor

sende o kurumları mı istiyor sende o kurumları istiyorsun.Evet topluma bazı

ortalama noktalarda uyumlu olmak lazım ama

kendi kişiliğin kendi hayat amacın da olması lazım

eğer ki sen hayat amacın olmadan rüzgar nereye

savuruyorsa oraya gidiyorsan bir noktadan sonra

insan içinde şöyle bir duruma geliyor ben burada

ne yapıyorum ne işim var hayat amacım ne yani hayatta aslında amacın olmadan çokta iyi

yerlere bile gelsen içinde bir yerde hep

tatminsizlik durumu oluşacak eminim

karşılaşmışsındır hayatta iyi yerlere geldiği halde

oranın değerini bilmeyen tadını çıkartmayan

yani ne olmuş ki diyen insanlarla beraber

çokta aslında müthiş yerlere gelmese bile

isteyerek gelen hayatının amacına

ulaşan insanları gördüğün zaman onların

gözündeki o tatmin hissini o mutluluk hissini gözlemlediğin

olmuştur o yüzden hayat amacının olması önemli

hayat amacın varsa

nereye gidersen isteyerek gittiğin için ve oranın

hakkını,değerini bildiğin için emin ol daha mutlu oluyorsun

eğer başkalarına bağımlı yaşıyorsan mutlu olma halin de

başkalarına bağımlıdır başkaları

seni onayladığı zaman başkaları seni sevdiği

başkaları seninle vakit geçirdiği zaman mutlusundur

ama hayatın gerçeği bu şekilde akmaz

insanlar bazen seni sevmeyebilirler

insanlar bazen onaylamayadabilirler ya da seninle

ilgilenecek vakitleri de olmayabilir böyle durumda eğer

bağımlıysan mutsuzluğa mahkum olursun

ne yapacaksın peki bu bağımlılık durumunu keşfedip

buraya bir neşter atmak gerekiyor

insanlardan çok şey beklersen ve bağımlı olursan

bu hayatın doğal akışına ters olduğu için seni mutsuz edecektir

bağımlı olma haline dediğim gibi dikkat

etmek gerekiyor.İnsana en büyük emanet bedeni

ve bedeni zihninizden bağımsız zihninizden

bağımsız olarak düşünmek mümkün değil

ama insan özellikle 20'li 30'lu yaşlarında

şöyle düşünüyor bedenime ne yaparsam yapayım bir şekilde

dayanır o katlanır ama sen düzenli uyumazsan

kendine dikkat etmezsen bedenine bakmazsan sağlıklı

yaşamazsan uykuna dikkat etmezsen

bir süre sonra hayat senin için bedenin

yıprandığı için aslında daha zor daha stresli geçmeye

başlar özellikle diyelim ki uyku düzenin yok gecelere

sabahlara kadar oturuyorsun öğlen

belki öğleden sonraya kadar uyuyorsun önüne gelen her şeyi yiyorsun

ve bir bakmışsın kilo almışsın bir bakmışsın

her daim kendini yorgun hissediyorsun bedenin

yıprandığı zaman ruhun ne kadar

böyle mutluluk dolu ya da iyi hislerle

baksa da o bedeninin yorgunluğu ruhunu da

yorucaktır o yüzden mutlu olmak istiyorsan

önce bedenini özen göstereceksin iyi uyuyacaksın iyi yiyeceksin, iyi yaşayacaksın o bir şekilde zaten

onu da katkısı olacaktır bir şekilde karşılığını

bulacaktır.Seni mutsuz eden şeylerin birisi de

yazar değil aktör olman.Bu ne demek hayatta

herkes kendi küçük dünyasında bir senaryo yazıyor

ve kendince kendi hikayesini yazmaya çalışıyor.Eğer ki

sen kendi hikayesini yazanlardan değilde

başkasının sana biçtiği rollerde oynayan birisiysen

bir sonra o rolü sen belirlemediğin için birileri sana dayattığı için ne yapıyorsun kendini mutsuz hissetmeye başlıyorsun.İşte

burada dikkat etmen gereken hayatında

elbette topluma uyacağın şeyler olmakla birlikte kendi

yolunu çizmek zorundasın.Kendin için

bir şeyler yapmak zorundasın.Risk almak zorundasın

yoksa hep birileri sana roller dayatacaktır.

Beyhan şunu yap Beyhan şu sana iyi olacak

yediğine bile karışacaklardır.Beyhan sen şu yemeği yersen

daha iyi olacaktır.Şu rengi giyersen daha iyi olacaktır

ve sen aktör olmayı bir kere kabullendiğin

zaman aa evet haklı o da haklı o da haklı

ama sen neredesin?Sen sadece sana

verilen rolü oynama noktasında kalacaksın.Bu da

senin mutluluğunu ciddi anlamda etkileyecektir.

İnsan nasıl ki bedenine özenli ve itinalı

davranmak zorundaysa ilişkilerine de özenli

davranmak zorunda.Biz özellikle bilmiyorum

bizim toplumumuzda şöyle bir durum var.Bizi sevmeyen

insanlara karşı çok ilgiliyiz.Onlara kendimizi

kanıtlama çabasındayız ama ne zaman ki

etrafımızda bizi seven insanlar var

onlar sanki ilgi istemiyormuş gibi onlara sanki bakım

vermek gerekmiyormuş gibi düşünüyoruz ve bizi seven bizim için değerli olan ve bizim onlar için değerli

olduğumuz insanları ihmal ediyoruz ama

sen ilişkileri böyle iyi insanları ihmal ettiğin zaman

onlar bıraktığın gibi kalmıyor bir bakıyorsun ki

o ilişkiler kötüye gitmeye başlıyor.Uzaklaşıyorsun

ve sonrasında sana iyi gelen

insanlar azalmaya başladıkça mutlu

olma ihtimalin de azalıyor.O yüzden sana iyi gelen

insanları çevrendeki güzel ilişkileri

aynen bir çiçeğe bir ağaca bakar gibi bakman lazım

sulaman lazım ilgilenmen lazım yoksa

onlar gitgide kuruyacaktır.Düşünsene kapalı bir

ortamda rahat koltuğunda oturuyorsun elinde kahven çayın

televizyon izliyorsun ve hayat senin için çok güzel

zannediyorsun ki o konforlu alanından

çıkmadıkça müthiş bir şey bunu mutluluk

zannediyorsun bunu keyif zannediyorsun.Ama o anda

o konforlu alandan risk almadan

çıkmadığın zaman ne oluyor biliyor musun korkuların her tarafını sarıyor ruhunu sarıyor ve sen

iyice aslında gerçek potansiyelini ortaya koymadığın

zaman işte o zaman mutsuzluk virüsü

ruhunun bir tarafından kapsamaya başlıyor.Bundan

dolayı o konforlu alanı içinden

çıkmadığın o koltuğu televizyonun karşısını ekranın

karşısını mutluluk zannetmemelisin dostum.Hayat

mutluluk dışarıda sen kendini zorladığın zaman

o konforlu alanından çıktığın zaman risk aldığın zaman

mutluluk seni bulacak ama orada durursan

geçici bir şekilde iyi hissetsen de

eninde sonunda mutluluk noktasından çok ama

çok uzakta olacaksın.Özellikle bazı insanlar

hayat çok fazla materyalist yaklaşırlar.Keyif

almayı maddi bir şeye o kadar bağlarlar ki

işte hadi gezelim ama paramız yok

ama ben asgari ücretle çalışıyorum ama şu var ama hayat çok

zor ama şöyle şöyle derken o kadar çok maddi

şeyleri düşünür ki insan hayatın

bedava olarak sunduğu şeyleri görmezden

gelmeye görmemeye başlar.Halbuki evet ben şu noktada çok toz pembe bakmıyorum

bu arada hayata elbette para bazı konularda önemli

ama diyelim ki şu anda çok para kazanma

ihtimalin yok ve zengin değilsin ve elinde belli

bir geçim miktarın var kendini belirli bir alana

hapsetmek zorunda değilsin ya da bu konuda eziklik hissetmek

zorunda da değilsin.İnsanlar çok azıyla

beraber bir parka çıkarak da bir yürüyüş yaparak da

ya bir evine demlediği çayı alarakdan

dışarıda bir yerde içtiği zaman bile mutlu olabilir.

Ama sen materyalist bakarsan ve sadece

belli şeyleri yapabilmek için paraya lazımmış

gibi bakarsan sıkışırsın

evin içine hayatın

çok dar alanına sıkışırsın ve mutsuzluk senin tepene

kara bulut gibi çöker dediğim gibi.Burada bir örnek vermek

istiyorum.Bir arkadaşım eşi çalışmıyor

kendisi asgari ücretle çalışıyor ve eşi çok böyle

hayata hakikaten güzel bakan bir kadın

hadi şuraya buraya gidelim.Eşi de erkek olan taraf

şunu diyor ''tatile gidemeyiz,paramız yok,şunu yapamayız,bunu yapamayız''

ya diyor gerekirse arabada yatarız ya da gerekirse günü birlik gideriz

elimizden geleni yaparız erkek zorla ikna

olurken ilk başta bir şekil istemeye istemeye

giderken sonrasında o kısıtlı

zaman dilimlerinde evde yaptıkları hazırlıklarla

o kadar çok güzel yerleri gezdi ki bu insanlar o yüzden dediğim gibi evet maddiyat önemli ama her şeyi de

materyalist bir şekilde görürsen hayatta

çoğu şeyi yapamazsın.Sadece para değil her şey

insanın doğasında mücadele var yani var olan

her şeyi bir şekilde zorlamamız gerekiyor bedenimizi zorlamamız gerekiyor.

zihnimizi zorlamamız gerekiyor

eğer bunu kendi haline bıraktığımız zaman ne oluyor

bedenimiz şişmanlamaya başlıyor.Yağ tutmaya başlıyor.

Zihnimiz köhneleşmeye başlıyor.Hem bedensel anlamda

hem zihinsel anlamda ki bu çürüme hali

mutlu olmamızı engelleyen en temel sebeplerden birisi

evet artık insanlar bedenine birazcık daha

özen gösterebiliyor daha sağlıklı beslenme

eğiliminde ama zihnimizi hala inanılmaz

ihmal ediyoruz.Zihni peki nasıl besleyeceğiz

öğrenerek,geliştirirerek kendisini.Ben artık

artık 30 yaşındayım 40 yaşındayım .İşime başladım

bir şekilde artık benim okumama kendimi

geliştirmeme gerek yok gibi düşünmemen lazım

ne olursa olsun hala okuman gerekiyor

hala bir şekilde araştırman

hala merak etmen gerekiyor.O zihni zorlamak zorundasın.

Zorlamadığın zaman çürüme başlıyor.

İşte çürüme de senin şu hayatta sonrasında

adını koyamadığın mutsuzlukların en temel

sebeplerinden birisi . Zorlamalısın kendini

dostum hem bedensel anlamda hem de zihinsel anlamda

hayatta yoruluyoruz

zihnimiz yoruluyor ve zihnimiz yorulduğu zaman bazen hiçbir şey

yapmadan bir bilgisayarın karşısında

film izleyerek

ya da televizyona bakarak zaman geçirmek gerçekten

çok dinlendirici olabiliyor.Bu senin için ne kadar

keyif vericiyse benim için de öyle ama bazı insanlar

pasif eğlence araçlarıyla her daim

o kadar çok fazla vakit geçiriyor ki hayatın

büyük bir kısmını bu kaplıyor.Bir bakıyorsun ki

çok aslında zihinsel kapasite gerektirmeyen bir oyunda

günde 5-6 saat vakit geçiriyorsun .Televizyonun karşısına

oturuyorsun zaman nasıl geçiyor anlamıyorsun

bir şekilde bilgisayarın başında sosyal medyada belki

5-6 saat 7 saat geçiriyorsun.İşte bu

pasif eğlence araçları

zihnimizi çürütmeye başlıyor ve sen diyorsun ki ben neden mutsuzum çünkü sen zihnini

kullanmıyorsun.Çünkü sen sana zarar veren

alışkanlıklar geliştirmişsin.Bir şekilde pasif

eğlence araçlarını arada dinlenmek için arada

kafanı dağıtmak için kullanabilirsin.Eyvallah bunda

bir sorun yok ama hayatında büyük bir yer kaplıyorsa

bu ciddi bir sorun demektir.Sana

burada bir soru sormak istiyorum.Benim karşılaştığım

durumlarda belirli ölçülerde maddi

yetersizlikleri olan insanlar mutlu olabilirken

o maddi yetersizlik içinde.Çok iyi yerlerde

olan maddi anlamda bir güce sahip olan insanlar da

mutsuzluk da olabiliyor.Sence neden insanlar

daha çok şeye sahip oldukça mutsuz oluyorlar ?

Bu konuda senin yorumlarını çok merak ediyorum.Yorumlarını

yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsin. Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan.Eğer ki bu

videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen

abone olmayı unutma.Kendine çok iyi davran görüşmek üzere...

:)