×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, IKIGAI: Japonların Mutlu ve Anlamlı Hayat Sırrı

IKIGAI: Japonların Mutlu ve Anlamlı Hayat Sırrı

Merhabalar sevgili dostum bugün sana Japonların uzun ve mutlu bir hayatın

sırrı diye arka planında gösterdikleri

bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Ikigai.

Ikigai diyince böyle çok havalı ve inanılmaz mistik

bir çağrışım yapsa da aslında Ikigai'nin anlamı hayat amacı

demek. Bizden farklı olarak

Japonların Ikigai kavramının hayat amacı biraz daha spesifik şöyle diyorlar: Sabahları yataktan

kalkmanı sağlayan şey. Şimdi

bu kavramı duyunca ben de merak ettim sabahları kalktığım zaman

hayata devam etmemi sağlayan nedir diye bugüne kadar

hiç düşünmemişim beraber bu videoda hem Ikigai kavramından

konuşacağız hem de nasıl kendi hayatımızın

Ikigaisini bulabiliriz bunu anlatacağım sana.

*Müzik*

Bence son yüz yılda hayatımızın anlamınının

derinliğini ve maneviyatını kaybettik. Ve bu kaybolan

derinlik içimizde kocaman bir boşluk oluşturdu

her geçen gün bu boşluğun acısıyla uyanıyoruz.

Hayatımıza bir anlam kazandırmak istiyoruz ama

o derinliği, anlamı aramak zorlu bir süreç

ve o keşif süreci de çok zorlu. Daha günübirlik

çözümlerle idare etmeye çalışıyoruz.

Ne yapıyorsun mesela? İstemediğin bir işte çalışıyorsun. Zor bela

sabahın köründe kalkıyorsun akşama kadar durmadan eşek gibi çalışıyorsun ki

başka çaren yok hepimiz öyleyiz ve

sonrasında para kazanıyorsun bu parayla o an için

içini doldurabileceğini o boşluğu kapatabileceğini düşündüğün

şeyler satın alıyorsun ve borçlanıyorsun.

Borçlandıkça daha fazla o sevmediğin işte çalışmak

zorunda kalıyorsun ve bu bir döngü içinde senin

iyice bir kara deliğe çekiyor ve bakmışız ki

40'lı, 50'li yaşlarında mutsuz bir adam, mutsuz bir kadın

haline gelmişsin. İşte bu noktada

kendi hayatının amacını bulman, sana neyin iyi geldiğini,

neyin kötü geldiğini keşfetmen ve bu konuda

mücadele göstermen senin o içindeki boşluğu

kalıcı olarak kapatmanı sağlayacak şey.

*Müzik*

Kendi Ikigaini bulabilmek için kendine dört tane

soru sorman gerekiyor. İlk soru şu: Bu hayatta neyi

yapmayı seviyorum? Neyi yaparken zamanın

nasıl geçtiğini unutuyorum? Ya da öyle

bir iş düşün ki bu işten, hangi işi yaparsan

bu işten emekli olmayı düşünmezsin?

İkinci soru: Dünyanın neye ihtiyacı var?

Bu dünyada neyin değişmesini istiyorsun? Geriye dönüp baktığında

diğer insanlara nasıl bir faydan olmasını istiyorsun?

Üçüncü şey uzmanlık.

Kendini çok zorlamadan hangi konularda başarılısın? Hangi konularda

yeteneğin olduğunu düşünüyorsun? Ya da birazcık zorlarsan

o konuda kendini ispatlayabileceğini,

yeteneğini geliştirebileceğini düşünüyorsun?

Dördüncü konuysa

para kazanma mevzusu. Hangi işleri yaparken

para kazanıyorsun?

Senden bir tablo oluşturmanı istiyorum.

Bu tablo dört bölümden oluşacak. İlk bölüme

gerçekten sevdiğin, tutkuyla yaptığın şeyleri yazacaksın.

İkinci bölüme bu dünyada değişmesini istediğin

ve senin bu değişime katkı sağlayabileceğin şeyleri yazacaksın.

Üçüncü bölüme uzman olduğun,

kendini çok iyi hissettiğin, yetenekli olduğun alanları yazacaksın.

Dördüncü alanaysa

para kazanabileceğin alanları yazacaksın.

İşte bu dört alanın, dört sütünun birleşimi, ortak noktası

senin Ikigaini oluşturuyor.

Ben kendi Ikigaimi bulurken bu soruları kendime sordum

ve şöyle cevaplar elde ettim:

İlk başta neyi yaparken kendimden geçiyorum, zamanın

nasıl geçtiğini anlamıyorum insanlarla çalışırken

hakikaten ben o an o insana o kadar odaklanıyorum ki

o ne yapıyor, ne hissediyor, neler yaşıyor,

neler yaşamış, kaygıları neler, endişeleri neler

zamanın nasıl geçtiğini bile hissetmiyorum.

Ve hiçbir zaman emekli olmayı düşünmedim. Yani öyle bir durum ki

kafam çalıştığı müddetçe, eğer bunamazsam

yani elden ayaktan da düşebilirim ama kafam çalışıyorsa sıkıntı yok.

Bu işi yapmaya devam etmek istiyorum.

İkinci mevzu dünyada nasıl bir iz bırakmak istiyorum?

Ben öyle büyük hedefleri, kocaman hayalleri değil de

bir insana faydam olursa, bir insanın hayatına

bir tik atabiliyorsam işte o zaman derim ki ben iz

bırakabiliyorum. Yani insanların hayatlarını olumlu bir

katkı sağlamak.

Üçüncü basamağa gelelim nedir mesela, nelere yeteneğim var?

Yıllardır bu alanda çalışıyorum.

Öncesinde hep bu mesleğe çok motive olarak geldim. Nedir?

İnsanlarla ilişkilerimin iyi olduğunu düşünüyorum.

Empati becerimin yüksek olduğunu düşünüyorum. Ve bu beni

aslında insanları anlama konusunda rahat

ve nispeten becerikli bir noktaya getiriyor.

Dördüncü basamak: Neyden para kazanabilirim?

Yani evet bu işi, terapi yaparak kendi geçimimi sağlayabilirim.

Şimdi bu dört noktayı, dört başlığı birleştirdiğim zaman

benim aslında Ikigaim insanlarla çalışmak.

Her noktada yaptığımız zaman, birleştirdiğimiz zaman

ortaya bu anlam çıkıyor. Ve sabahları kaltığımda

ben şöyle hissediyorum: Bir maceraya atılıyormuş gibi hissediyorum.

Yataktan benim kalkmamı sağlayan şey

o macera. O macera hissi. Nedir benim maceram?

Yeni insanlar tanıyacağım, yeni hikayeler dinleyeceğim.

Hakikaten bu bana çok keyif veriyor.

Şimdi sesini duyar gibiyim, 'Ya hocam sen

kendinden bahsediyorsun ama dünya senin dediğin gibi bir yer değil.

Nerede istediğimiz şeyi yapacağız? Nerede tutkuyu yakalayacağız?'

Öyle değil dostum. Ben şöyle düşünüyorum:

Evet hayatın bir zorladığı bir şey var ama sen o hayatın sana biçtiği

rolü olduğu gibi oynarsan bir süre sonra

böyle bir ihtiyacın olduğunun bile farkına varmıyorsun.

İlk başta en önemli olan şey farkındalık.

Bir hayat anlamına ihtiyacın olduğunun farkında olmalısın.

Sabahları seni neyin yataktan kaldırdığını bilmelisin.

Bu sebeple bu yöntem aslında bir mucize vadetmiyor

ama kendi içinde senin hayatına anlam

katan şeyi keşfetmek noktasında bence sana çok faydası olabilir.

Umarım kendi Ikigaini keşfedebilirsin.

Bazıları için bu soruları cevaplamak hemen

kolayca mümkün olabilirken bazı insanların

birazcık daha fazla düşünmesi gerekiyor.

Hiç vazgeçme, bu soruları sıklıkla sor kendine.

Zaman geçse de, yıllar geçse de

böyle bir hayat anlamını, manasını bulduğun zaman,

işte o zaman hayat senin için daha tatmin edici,

daha verimli bir hale gelecek.

Son olarak söylemek istediğim bir şey daha var

eğer ki yeni yüklediğim vieolardan

hemen haberdar olmak istiyorsan You Tube kanalıma abone olmayı

ve abone olduktan sonra da

bildirimleri açmayı sakın unutma.

Kendine iyi bak güzel insan. Görüşmek üzere!

Altyazı için Gözde Altay'a Teşekkürler :)


IKIGAI: Japonların Mutlu ve Anlamlı Hayat Sırrı IKIGAI The Japanese Secret to a Happy and Meaningful Life

Merhabalar sevgili dostum bugün sana Japonların uzun ve mutlu bir hayatın

sırrı diye arka planında gösterdikleri

bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Ikigai.

Ikigai diyince böyle çok havalı ve inanılmaz mistik

bir çağrışım yapsa da aslında Ikigai'nin anlamı hayat amacı

demek. Bizden farklı olarak

Japonların Ikigai kavramının hayat amacı biraz daha spesifik şöyle diyorlar: Sabahları yataktan

kalkmanı sağlayan şey. Şimdi

bu kavramı duyunca ben de merak ettim sabahları kalktığım zaman

hayata devam etmemi sağlayan nedir diye bugüne kadar

hiç düşünmemişim beraber bu videoda hem Ikigai kavramından

konuşacağız hem de nasıl kendi hayatımızın

Ikigaisini bulabiliriz bunu anlatacağım sana.

*Müzik*

Bence son yüz yılda hayatımızın anlamınının

derinliğini ve maneviyatını kaybettik. Ve bu kaybolan

derinlik içimizde kocaman bir boşluk oluşturdu

her geçen gün bu boşluğun acısıyla uyanıyoruz.

Hayatımıza bir anlam kazandırmak istiyoruz ama

o derinliği, anlamı aramak zorlu bir süreç

ve o keşif süreci de çok zorlu. Daha günübirlik

çözümlerle idare etmeye çalışıyoruz.

Ne yapıyorsun mesela? İstemediğin bir işte çalışıyorsun. Zor bela

sabahın köründe kalkıyorsun akşama kadar durmadan eşek gibi çalışıyorsun ki

başka çaren yok hepimiz öyleyiz ve

sonrasında para kazanıyorsun bu parayla o an için

içini doldurabileceğini o boşluğu kapatabileceğini düşündüğün

şeyler satın alıyorsun ve borçlanıyorsun.

Borçlandıkça daha fazla o sevmediğin işte çalışmak

zorunda kalıyorsun ve bu bir döngü içinde senin

iyice bir kara deliğe çekiyor ve bakmışız ki

40'lı, 50'li yaşlarında mutsuz bir adam, mutsuz bir kadın

haline gelmişsin. İşte bu noktada

kendi hayatının amacını bulman, sana neyin iyi geldiğini,

neyin kötü geldiğini keşfetmen ve bu konuda

mücadele göstermen senin o içindeki boşluğu

kalıcı olarak kapatmanı sağlayacak şey.

*Müzik*

Kendi Ikigaini bulabilmek için kendine dört tane

soru sorman gerekiyor. İlk soru şu: Bu hayatta neyi

yapmayı seviyorum? Neyi yaparken zamanın

nasıl geçtiğini unutuyorum? Ya da öyle

bir iş düşün ki bu işten, hangi işi yaparsan

bu işten emekli olmayı düşünmezsin?

İkinci soru: Dünyanın neye ihtiyacı var?

Bu dünyada neyin değişmesini istiyorsun? Geriye dönüp baktığında

diğer insanlara nasıl bir faydan olmasını istiyorsun?

Üçüncü şey uzmanlık.

Kendini çok zorlamadan hangi konularda başarılısın? Hangi konularda

yeteneğin olduğunu düşünüyorsun? Ya da birazcık zorlarsan

o konuda kendini ispatlayabileceğini,

yeteneğini geliştirebileceğini düşünüyorsun?

Dördüncü konuysa

para kazanma mevzusu. Hangi işleri yaparken

para kazanıyorsun?

Senden bir tablo oluşturmanı istiyorum.

Bu tablo dört bölümden oluşacak. İlk bölüme

gerçekten sevdiğin, tutkuyla yaptığın şeyleri yazacaksın.

İkinci bölüme bu dünyada değişmesini istediğin

ve senin bu değişime katkı sağlayabileceğin şeyleri yazacaksın.

Üçüncü bölüme uzman olduğun,

kendini çok iyi hissettiğin, yetenekli olduğun alanları yazacaksın.

Dördüncü alanaysa

para kazanabileceğin alanları yazacaksın.

İşte bu dört alanın, dört sütünun birleşimi, ortak noktası

senin Ikigaini oluşturuyor.

Ben kendi Ikigaimi bulurken bu soruları kendime sordum

ve şöyle cevaplar elde ettim:

İlk başta neyi yaparken kendimden geçiyorum, zamanın

nasıl geçtiğini anlamıyorum insanlarla çalışırken

hakikaten ben o an o insana o kadar odaklanıyorum ki

o ne yapıyor, ne hissediyor, neler yaşıyor,

neler yaşamış, kaygıları neler, endişeleri neler

zamanın nasıl geçtiğini bile hissetmiyorum.

Ve hiçbir zaman emekli olmayı düşünmedim. Yani öyle bir durum ki

kafam çalıştığı müddetçe, eğer bunamazsam

yani elden ayaktan da düşebilirim ama kafam çalışıyorsa sıkıntı yok.

Bu işi yapmaya devam etmek istiyorum.

İkinci mevzu dünyada nasıl bir iz bırakmak istiyorum?

Ben öyle büyük hedefleri, kocaman hayalleri değil de

bir insana faydam olursa, bir insanın hayatına

bir tik atabiliyorsam işte o zaman derim ki ben iz

bırakabiliyorum. Yani insanların hayatlarını olumlu bir

katkı sağlamak.

Üçüncü basamağa gelelim nedir mesela, nelere yeteneğim var?

Yıllardır bu alanda çalışıyorum.

Öncesinde hep bu mesleğe çok motive olarak geldim. Nedir?

İnsanlarla ilişkilerimin iyi olduğunu düşünüyorum.

Empati becerimin yüksek olduğunu düşünüyorum. Ve bu beni

aslında insanları anlama konusunda rahat

ve nispeten becerikli bir noktaya getiriyor.

Dördüncü basamak: Neyden para kazanabilirim?

Yani evet bu işi, terapi yaparak kendi geçimimi sağlayabilirim.

Şimdi bu dört noktayı, dört başlığı birleştirdiğim zaman

benim aslında Ikigaim insanlarla çalışmak.

Her noktada yaptığımız zaman, birleştirdiğimiz zaman

ortaya bu anlam çıkıyor. Ve sabahları kaltığımda

ben şöyle hissediyorum: Bir maceraya atılıyormuş gibi hissediyorum.

Yataktan benim kalkmamı sağlayan şey

o macera. O macera hissi. Nedir benim maceram?

Yeni insanlar tanıyacağım, yeni hikayeler dinleyeceğim.

Hakikaten bu bana çok keyif veriyor.

Şimdi sesini duyar gibiyim, 'Ya hocam sen

kendinden bahsediyorsun ama dünya senin dediğin gibi bir yer değil.

Nerede istediğimiz şeyi yapacağız? Nerede tutkuyu yakalayacağız?'

Öyle değil dostum. Ben şöyle düşünüyorum:

Evet hayatın bir zorladığı bir şey var ama sen o hayatın sana biçtiği

rolü olduğu gibi oynarsan bir süre sonra

böyle bir ihtiyacın olduğunun bile farkına varmıyorsun.

İlk başta en önemli olan şey farkındalık.

Bir hayat anlamına ihtiyacın olduğunun farkında olmalısın.

Sabahları seni neyin yataktan kaldırdığını bilmelisin.

Bu sebeple bu yöntem aslında bir mucize vadetmiyor

ama kendi içinde senin hayatına anlam

katan şeyi keşfetmek noktasında bence sana çok faydası olabilir.

Umarım kendi Ikigaini keşfedebilirsin.

Bazıları için bu soruları cevaplamak hemen

kolayca mümkün olabilirken bazı insanların

birazcık daha fazla düşünmesi gerekiyor.

Hiç vazgeçme, bu soruları sıklıkla sor kendine.

Zaman geçse de, yıllar geçse de

böyle bir hayat anlamını, manasını bulduğun zaman,

işte o zaman hayat senin için daha tatmin edici,

daha verimli bir hale gelecek.

Son olarak söylemek istediğim bir şey daha var

eğer ki yeni yüklediğim vieolardan

hemen haberdar olmak istiyorsan You Tube kanalıma abone olmayı

ve abone olduktan sonra da

bildirimleri açmayı sakın unutma.

Kendine iyi bak güzel insan. Görüşmek üzere!

Altyazı için Gözde Altay'a Teşekkürler :)