×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.

image

Beyhan Budak, Bugün Farklı Bir Şey Yap!

Bugün Farklı Bir Şey Yap!

Hayatın monoton bir düzenin esiri mi oldu? Konfor

alanından hiç çıkamıyor musun? Belki de

bu düzeni bu rutini bozmak sana iyi gelecektir

bugün bu videoda sana hayatındaki

o rutini bozmak için o monotonluğu birazcık olsun dağıtabilmek için

birkaç öneri vermek istiyorum

şimdi düşünsene sana şöyle öneriler veriyormuşum;

yılda üç defa yurtdışına çıkman lazım en aşağı Amerika

ya da eğer spor yapmıyorsan

golf oynaman lazım gibi. Aslında yapamayacağın ya da o günlük rutin içinde belki içinde bulunduğun maddi durumlardan

dolayı kocaman kocaman mucize

öneriler vermek istemiyorum sana. İnsanlar genelde böyle

önerileri okurken ya da dinlerken iyi hissediyorlar. Diyorlar ki

Aa evet yapsam iyi olur, yılda üç sefer dışarı çıksam

yurtdışına çıksam çok iyi olur ama nerde, kim çıkabiliyor?

eğer belirli bir seviyede değilsen, belirli bir durumda değilsen

ben sana biraz daha Türk usulü ve kendime de uyguladığım

kendim de yaptığım şeylerden minik minik

örnekler ve öneriler vermek istiyorum. İlk başta sana küçük bir anı anlatmak istiyorum

kendime dair

yıllar önce belki ilkokuldayım belki ortaokuldayım net hatırlamıyorum

ama apartmanın önünde Ankara'nın o sıcak

karasal ikliminde, yaz mevsiminde oturuyoruz

arkadaşlarla birlikte o kadar sıkılmışız ki

ne yapıcaz, ne yapıcaz diye düşünüyoruz. Top oynasan oynanacak

hava yok yani her yer çok sıcak.

bir arkadaş dedi ki: çok düşünmüş ve birden

çok önemli bir şey keşfetmiş gibi: Hadi bir çılgınlık yapalım dedi biz hepimiz bir kaç kişiyiz

bi ona baktık ve dedik ki : nasıl bir çılgınlık?

Pizza yiyelim

o an çok gülmüştük buna ama sonrasında pizza yedik

ve o an o rutini bozmuş olduk. Bazen

o rutini, monotonluğu bozmak için kocaman

kocaman şeylere gerek yok

burda sana küçük küçük, minik minik öneriler vereceğim.

Benim kimseye söylemediğim ama içimde insanları

değerlendirirken kullandığım bir teori var.Bu teoriye ben

işkembe çorbası teorisi diyorum belki ya

ne acayip teori diye düşünebilirsin bunu dinlerken

hiçbir bilimselliği yok sadece kendi içimde

bir ön eleme, bir ön koşul gibi. Bu teori şunu içeriyor:

Birisini tanıyorum, tanışıyoruz mesela ona soruyorum

işkembe çorbasını sever misin sevmez misin?

şimdi burda bir şey yok. Karşı taraf severim ya da sevmem

diyor. Sevmem diyorsa ona ikinci bir soru soruyorum

İkinci soru: Tadına baktın mı

bakmadın mı?

Eğer bakmadım diyorsa o insan benim kafamda tadına bakmadığı, yapmadığı halde bir şeylere ön yargılı

duran insan modelini oluşturuyor.

Tabiki de bu kesin bir yargı değil. Sonrasında öyle olup da çok sevdiğim,

değer verdiğim insanlar da oldu ama en azından onun

bir yönünü tanımak adına bu işkembe çorbası teorisini

kullanıyorum. Şimdi sana vereceğim ilk öneri aslında

bununla ilgili. Önyargılı olduğun, özellikle

kaçındığın yiyecekler,içecekler var mı ?

Bunlar sana zarar verecek, sana bağımlılık yaratacak şeyler

kesinlikle olmamalı. Ama mesela bir işkembe çorbası

ya da

örnek veriyorum; daha önce

belki yersen miden bulanır gibi düşünüp evdekilerin

ailenin sana önerdiği bir yiyecek.

daha önce denemediğin, ön yargılı olduğun

bir şeyi denemeni istiyorum yemek olarak senden

Bir karasal iklim çocuğu olarak balıklarla aram pek iyi değil

hani bu bir nefret seviyesinde değil ama olsa da olur

olmasa da olur seviyesinde. Bende balıklarla aramın bu şekilde

olmasından dolayı Karides'e çok önyargılıydım

ya o nasıl bir şey yenir mi derken, dedim ki: kendi içimden hadi bugün bir çılgınlık yapalım ve Karides deneyelim

Denedim, pek hoşuma gitmedi açıkçası

ama en azından çok da kötü olmadı. Karides'i de

denemiş oldum. Belki de çok sevecektim. İnsan

denemediği şeyleri o önyargılı olduğu şeyleri deneyince

içinden çok seveceği, çok güzel olan

şeyler de çıkartabiliyor. Gelelim günlük hayatın

rutinini, monotonluğunu bozmak için vereceğim bir diğer

öneriye. Şimdi eğer acil bir durum ihtimali

yoksa içinde bulunduğun. Diyelim ki önemli bir telefon

beklemiyorsun. Ya da bir hasta yakının

yok etrafında. Böyle acil bir durum ihtimali

yoksa, bir gün için cep telefonunu evden bırakıp

evde bırakıyorsun cep telefonunu ve telefonsuz dışarı çıkıyorsun

Ölmezsin, hiçbir şey olacağını düşünmüyorum yani

sadece telefonsuz nasıl gidiyor acaba?

Bir günde telefonsuz dışarı çık bakalım ne olacak?

Çevrende olan gün içinde bir şekilde karşılaştığın ama

bugüne kadar hiç muhabbet etmediğin insanları bir düşün bakalım

bu, okul kantinindeki adam olabilir ya da kurum kantinindeki

adam olabilir, gittiğin bakkal, kasap, manav olabilir

Ya da apartman görevlisi olabilir. Daha önce konuşmadığın

insanlardan birisini seç. Beş dakika

onunla muhabbet etmeye çalış. Ne yapıyor, kimmiş

nereliymiş, bir derdi sıkıntısı var mıymış?

Sadece günlük rutin içinde

yapmadığın bir şeyi yapmış oluyorsun. Hem de bir insanla iletişime giriyorsun.

Bütün araştırmalar söylüyor ki; insanı

en iyi hissettiren şeylerin başında iletişim kurmak geliyor.

Şimdi biraz önceki önerilerden birisinde telefonu

bir günlüğüne eve bırakmaktan bahsetmiştik. Bu sefer

telefonun içinde olduğu bir öneri vermek istiyorum sana.

Telefonu eline alıyorsun, şöyle bir rehberi aşağı

doğru sürüklüyorsun. Altı aydır belki bir

senedir hiç aramadığın beş kişiyi seç. Şöyle

bir öğle tatilinde olabilir, bir akşamüzeri olabilir. Ara onları

halini hatrını sor. Karşı taraf ilk başta o telefonu açtığı zaman;

ya hayırdır Beyhan abi, Beyhan hocam

bir işin mi düştü gibi tepkiler de verse

sonrasında güzel bir kıvılcım doğuyor orda

bunu kaçırma bence. Altı ay ya da bir sene içinde aramadığın

beş kişiyi ara.

Benim birçok insanda karşılaştığım ve şaşırdığım bir

özellik var: Birçok insan tek başına bir şey yapmaktan

özellikle kaçınıyor. Tek başına bir yerde yemek yemek, tek başına bir yerde

kahve içmek, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek

Bu rutinleri bozma sürecinde bu konuya da

eğilmek istedim. Tek başına bir şey yapmanı istiyorum senden

Bugün durumun, programın müsaitse

tek başına sinemaya git. Sonrasında kendine bir yemek ısmarla

bir tatlı, bir kahve ısmarla ama

arkadaşlarla değil. Tek başına yapıyorsun

Eğer böyle bir rutinin varsa daha öncesinde tek başına

ben bir şey yapmam diye, bu rutini de bozmuş oluyorsun. Bir diğer şey ise

büyükşehirde ya da belki küçük şehirde de öyledir

yaşayan insanların birçoğu işine,gücüne arabayla gidiyor

Hep arabayla gidince o hayatın nabzını

yakalamaktan biraz uzaklaşıyorsun. Ne oluyor mesela

Hep arabayla evden çıkıyorsun, steril bir

ortamda,küçük bir kutucuk içinde işine gidiyorsun

Dünyada gerçek hayatta insanlar ne yapıyor, ne konuşuyor

ya da nasıl bir yüz ifadeleri var, halet-i ruhiye'leri var

pek fark edemiyorsun

Ben kendim mesela arada

o rutin içine girdiğimi hissettiğim zamanlarda

arabayı bırakıyorum ve otobüsle gidiyorum

Oturup benim için hakikaten çok keyifli bir şey bu

İnsanların yüz ifadelerine bakmak

onların ne düşündüğünü anlamaya çalışmak benim için çok güzel bir şey

Sen de böyle bir şey yapabilirsin. Arada bir

arabayı otoparkta bırakıp işe

otobüsle, metroyla,trenle gidebilirsin

Gelelim en son önerime. Birine en son yazılı olarak kalemli kağıtlı ne zaman mektup yazdın? Dm'den bahsetmiyorum

Whatsapp'tan, mailden bahsetmiyorum. Kağıtlı kalemli

bildiğin somut, gerçek mektup

yazdın mı hiç? Ben senden birisine

bir mektup yazmanı istiyorum, bana da yazabilirsin

Hatta bana yazarsan çok mutlu olurum, bana yazdığın ya da herhangi birine

yazdığın mektubu bir kopyasını da kendine saklamayı unutma

Eğer bana mektup yazarsan belki cevap bile yazarım bende aynen

kalemli kağıtlı olarak. Şöyle diyim, eğer bana mektup yazmak

istersen hissettiklerini, duygusal değişimlerini

ya da belki kendinden bahsetmek istersin

açıklamalar kısmında açık adresimi vereceğim

Oraya mektup gönderebilirsin

İçsel anlamda huzuru, dışsal anlamda yani

dış dünyada da başarıyı yakalayabilen insanların

fark yaratan insanlar olduğunu düşünüyorum. Peki fark nasıl

yaratılıyor? Belli bir rutin çizgide gitmeyen insanlar fark

yaratabiliyor. Belli önyargılarıyla değil de

merakla yaklaşan insanlar dünyaya, bu insanlar

fark yaratabiliyor. Sen de

ben birkaç öneri belirledim kendimce, kendimde uyguladığım

şeylerden birkaçıydı bunlar. Sende kendince böyle rutinini

bozabilecek fikirler, çılgınlık yaratabilecek fikirler

bulmanı öneririm kendi hayatında. Mesela ben bu videoyu

çektikten sonra ofisten çıkarken kendimi ödüllendireceğim

İşkembe çorbası sevmeyenler. Hem de işkembe çorbasıyla

Kendine çok iyi bak, görüşmek üzere.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Bugün Farklı Bir Şey Yap! сегодня|||| today|different|a|thing|do Κάντε κάτι διαφορετικό σήμερα! Do Something Different Today!

Hayatın monoton bir düzenin esiri mi oldu? Konfor жизни|монотонный||режим|рабом||стала| your life|monotonous|a|routine|prisoner|question particle|has become|comfort Has your life become a prisoner of a monotonous routine? Comfort

alanından hiç çıkamıyor musun? Belki de поля||||| zone|never|||| zone, can you never get out of it? Maybe

bu düzeni bu rutini bozmak sana iyi gelecektir |порядок||рутина||||будет this|routine|this|routine|breaking|to you|good|will be breaking this order, this routine will do you good.

bugün bu videoda sana hayatındaki today|this|in the video|to you|in your life today in this video I want to talk to you about your life

o rutini bozmak için o monotonluğu birazcık olsun dağıtabilmek için ||нарушить||||немного||разнообразить| that|routine|to break|in order to|that|monotony|a little|at least|to be able to distribute|in order to to break that routine a little bit and to disrupt that monotony

birkaç öneri vermek istiyorum несколько|предложение|дать|хочу a few|suggestion|to give|I want I want to give you a few suggestions

şimdi düşünsene sana şöyle öneriler veriyormuşum; сейчас|подумай|тебе|такие|предложения|даю now|imagine|to you|like this|suggestions|I was giving now imagine I was giving you suggestions like this;

yılda üç defa yurtdışına çıkman lazım en aşağı Amerika в год|три|раз|за границу||||по крайней мере| in a year|three|times|abroad|you need to go out|necessary|at least|least|America You need to go abroad at least three times a year, at least to America.

ya da eğer spor yapmıyorsan ||||не делаешь or|also|if|sport|you are not doing Or if you are not doing sports,

golf oynaman lazım gibi. Aslında yapamayacağın гольф||||на самом деле| golf|you need to play|necessary|like|actually|you won't be able to do you need to play golf or something like that. Actually, you might not be able to, ya da o günlük rutin içinde belki içinde bulunduğun maddi durumlardan ||||||||находишься|материальные|ситуаций or|also|that|daily|routine|in|maybe|in|you are in|financial|situations or maybe due to the financial situation you are in on that day.

dolayı kocaman kocaman mucize из-за|огромное||чудо because of|huge|huge|miracle big big miracle

öneriler vermek istemiyorum sana. İnsanlar genelde böyle предложения|||||обычно| suggestions|to give|I don't want|to you|people|generally|such I don't want to give you suggestions. People generally feel this way

önerileri okurken ya da dinlerken iyi hissediyorlar. Diyorlar ki ||||||чувствуют себя|| |||||good||| when reading or listening to such suggestions. They say

Aa evet yapsam iyi olur, yılda üç sefer dışarı çıksam Oh yes, it would be good if I did that, if I went out three times a year.

yurtdışına çıksam çok iyi olur ama nerde, kim çıkabiliyor? |выеду||||||кто|выходит abroad|if I could go out|very|good|it would be|but|where|who|can go out It would be great if I could go abroad, but where, who can go?

eğer belirli bir seviyede değilsen, belirli bir durumda değilsen если|определенный||уровне|не ты|определенном|||не находишься if|certain|a|level|if you are not|certain|a|situation|if you are not if you are not at a certain level, if you are not in a certain situation

ben sana biraz daha Türk usulü ve kendime de uyguladığım |||||по-турецки||себе||применяю I|to you|a little|more|Turkish|style|and|to myself|also|that I apply I will share with you a bit more of the Turkish way that I also apply to myself

kendim de yaptığım şeylerden minik minik я||делаю|вещей|| myself|also|that I do|from things|tiny|tiny from the little things I also do

örnekler ve öneriler vermek istiyorum. İlk başta sana küçük bir anı anlatmak istiyorum примеры||предложения|||первый|в начале||маленькое||история|| examples|and|suggestions|to give|I want|first|at the beginning|to you|small|a|memory|to tell|I want I want to give examples and suggestions. First, I want to tell you a little memory.

kendime dair о себе|о to myself|about About myself.

yıllar önce belki ilkokuldayım belki ortaokuldayım net hatırlamıyorum years|ago|maybe|I am in elementary school|maybe|I am in middle school|clear|I don't remember Years ago, maybe I was in elementary school, maybe in middle school, I don't remember clearly.

ama apartmanın önünde Ankara'nın o sıcak but|the apartment's|in front of|of Ankara|that|hot But in front of the apartment, in that warm weather of Ankara.

karasal ikliminde, yaz mevsiminde oturuyoruz continental|in its climate|summer|in the season|we are sitting we are in a continental climate, during the summer season

arkadaşlarla birlikte o kadar sıkılmışız ki with friends|together|that|so|we have been bored|that we are so bored with friends that

ne yapıcaz, ne yapıcaz diye düşünüyoruz. Top oynasan oynanacak what|we will do|what|we will do|that|we are thinking|ball|if you play|it will be played we are thinking about what to do, what to do. If you play ball, there is no place to play

hava yok yani her yer çok sıcak. weather|there is none|I mean|every|place|very|hot there is no air, I mean everywhere is very hot.

bir arkadaş dedi ki: çok düşünmüş ve birden a|friend|he said|that|very|he thought|and|suddenly a friend said: he thought a lot and suddenly

çok önemli bir şey keşfetmiş gibi: Hadi bir çılgınlık yapalım dedi very|important|a|thing|he discovered|like|come on|a|craziness|let's do|he said as if he had discovered something very important: Let's do something crazy, he said biz hepimiz bir kaç kişiyiz we|all of us|a|few|we are we are all just a few people

bi ona baktık ve dedik ki : nasıl bir çılgınlık? to|him|we looked|and|we said|that|what kind of|a|craziness we looked at him and said: what kind of craziness?

Pizza yiyelim pizza|let's eat Let's eat pizza

o an çok gülmüştük buna ama sonrasında pizza yedik that|moment|very|we laughed|at this|but|afterwards|pizza|we ate we laughed a lot at that moment but afterwards we ate pizza

ve o an o rutini bozmuş olduk. Bazen and|that|moment|that|routine|broken|we became| and at that moment we broke that routine. Sometimes

o rutini, monotonluğu bozmak için kocaman that|routine|monotony|to break|in order to|huge to break that routine, the monotony, we need something big.

kocaman şeylere gerek yok huge|things|need|not There is no need for big things.

burda sana küçük küçük, minik minik öneriler vereceğim. here|to you|small|small|tiny|tiny|suggestions|I will give Here, I will give you small, tiny suggestions.

Benim kimseye söylemediğim ama içimde insanları my|to no one|I haven't told|but|inside me|people I have a theory that I haven't told anyone, but I use it when evaluating people.

değerlendirirken kullandığım bir teori var.Bu teoriye ben |||||this|to this theory|I According to this theory,

işkembe çorbası teorisi diyorum belki ya tripe|soup|theory|I say|maybe|you know I'm calling it the tripe soup theory, maybe.

ne acayip teori diye düşünebilirsin bunu dinlerken what|strange|theory|that|you might think|this|while listening You might think, what a strange theory while listening to this.

hiçbir bilimselliği yok sadece kendi içimde no|scientific validity|there is not|only|my own|inside It has no scientific basis, just within myself.

bir ön eleme, bir ön koşul gibi. Bu teori şunu içeriyor: |||||||this|theory|this|it contains Like a preliminary selection, a prerequisite. This theory includes the following:

Birisini tanıyorum, tanışıyoruz mesela ona soruyorum someone|I know|we are getting to know|for example|to him/her|I am asking I know someone, for example, I ask them.

işkembe çorbasını sever misin sevmez misin? tripe|soup|do you like|you|do you not like|you Do you like tripe soup or not?

şimdi burda bir şey yok. Karşı taraf severim ya da sevmem now|here|a|thing|there is not|opposite|side|I like|or|also|I do not like Now there is nothing here. The other side says I like it or I don't.

diyor. Sevmem diyorsa ona ikinci bir soru soruyorum he/she says|I do not like|if he/she says|to him/her|second|a|question|I am asking If they say I don't like it, I ask them a second question.

İkinci soru: Tadına baktın mı second|question|to its taste|you looked|question particle Second question: Have you tasted it?

bakmadın mı? you didn't look|question particle Haven't you?

Eğer bakmadım diyorsa o insan benim kafamda if|I didn't look|he/she says|that|person|my|in my mind If they say they haven't tasted it, that person in my mind tadına bakmadığı, yapmadığı halde bir şeylere ön yargılı to its taste|that he/she didn't look|that he/she didn't do|even though|a|to things|pre|prejudiced is prejudiced against things even though they haven't tasted it or done it.

duran insan modelini oluşturuyor. standing|person|its model|he/she is creating is creating a model of a standing person.

Tabiki de bu kesin bir yargı değil. Sonrasında öyle olup da çok sevdiğim, of course|also|this|definite|a|judgment|not|afterwards|such|being|also|very|my loved Of course, this is not a definitive judgment. Later on, there were people I loved and valued who turned out to be like that, but at least to recognize one aspect of him,

değer verdiğim insanlar da oldu ama en azından onun this tripe soup theory

bir yönünü tanımak adına bu işkembe çorbası teorisini |||for the sake of|this|tripe|soup|its theory I use this tripe soup theory to get to know someone.

kullanıyorum. Şimdi sana vereceğim ilk öneri aslında I am using|now|to you|I will give|first|suggestion|actually I am using it. The first suggestion I will give you is actually

bununla ilgili. Önyargılı olduğun, özellikle about this|related|prejudiced|you are|especially related to this. Are there any foods or drinks that you are biased against, especially

kaçındığın yiyecekler,içecekler var mı ? you avoid|foods|drinks|there are|question particle that you avoid?

Bunlar sana zarar verecek, sana bağımlılık yaratacak şeyler these|to you|harm|will give|to you|addiction|will create|things These are things that will harm you, that will create addiction for you.

kesinlikle olmamalı. Ama mesela bir işkembe çorbası definitely|should not be|but|for example|a|tripe|soup it definitely shouldn't be. But for example, a tripe soup

ya da or|also or

örnek veriyorum; daha önce example|I am giving|more|before I'm giving an example; thinking that maybe if you eat it, your stomach will get upset like the ones at home

belki yersen miden bulanır gibi düşünüp evdekilerin maybe|if you eat|your stomach|it gets upset|like|thinking|those at home maybe you will think that your stomach would get upset if you eat it, like your family members do

ailenin sana önerdiği bir yiyecek. your family|to you|suggested|a|food a food that the family suggested to you.

daha önce denemediğin, ön yargılı olduğun more|before|you haven't tried|pre|judgmental|you are something you haven't tried before, that you are prejudiced about

bir şeyi denemeni istiyorum yemek olarak senden a|thing|your trying|I want|food|as|from you I want you to try something as a meal.

Bir karasal iklim çocuğu olarak balıklarla aram pek iyi değil a|continental|climate|child|as|with fish|my relationship|not very|good|is not As a child of a continental climate, I don't have a good relationship with fish.

hani bu bir nefret seviyesinde değil ama olsa da olur you know|this|a|hate|level|not|but|if it were|also|it would be fine well, it's not at a level of hatred, but even if it were, it wouldn't matter.

olmasa da olur seviyesinde. Bende balıklarla aramın bu şekilde if it weren't|also|it would be fine|level|for me|with fish|my relationship|this|way It's at a level of 'it wouldn't matter if it didn't exist.' That's how I feel about fish.

olmasından dolayı Karides'e çok önyargılıydım from not being|because of|to shrimp|very|I was prejudiced Because of this, I was very prejudiced against shrimp.

ya o nasıl bir şey yenir mi derken, dedim ki: well|that|how|a|thing|it is eaten|question particle|while saying|I said|that I was thinking, how can you eat that, but then I said: kendi içimden hadi bugün bir çılgınlık yapalım ve Karides deneyelim my|from within|come on|today|a|craziness|let's do|and|shrimp|let's try Let's do something crazy today and try shrimp.

Denedim, pek hoşuma gitmedi açıkçası I tried|not really|to my liking|it didn't go|to be honest I tried it, and to be honest, I didn't really like it.

ama en azından çok da kötü olmadı. Karides'i de but|at least|at least|very|also|bad|it wasn't|the shrimp|also But at least it wasn't too bad. I also

denemiş oldum. Belki de çok sevecektim. İnsan tried|I became|maybe|also|very|I would have loved|person got to try shrimp. Maybe I would have loved it.

denemediği şeyleri o önyargılı olduğu şeyleri deneyince that he/she hasn't tried|things|he/she|prejudiced|that he/she is|things|when he/she tries when he tries things he hasn't tried before, which he is prejudiced against,

içinden çok seveceği, çok güzel olan from within|very|that he/she will love|very|beautiful|that are he can also discover things that he will love very much, that are very beautiful.

şeyler de çıkartabiliyor. Gelelim günlük hayatın things|also|he/she can bring out||| Now, let's move on to another suggestion I will give to break the routine and monotony of daily life.

rutinini, monotonluğunu bozmak için vereceğim bir diğer routine|monotony|to break|in order to|I will give|another|

öneriye. Şimdi eğer acil bir durum ihtimali suggestion|now|if|urgent|a|situation|possibility suggestion. Now, if there is no possibility of an emergency

yoksa içinde bulunduğun. Diyelim ki önemli bir telefon you are in. Let's say you are not expecting an important phone

beklemiyorsun. Ya da bir hasta yakının call. Or you don't have a sick relative

yok etrafında. Böyle acil bir durum ihtimali around. Such an emergency situation possibility

yoksa, bir gün için cep telefonunu evden otherwise|a|day|for|cell|your phone|from home otherwise, you leave your mobile phone at home for a day bırakıp leaving you leave it behind

evde bırakıyorsun cep telefonunu ve telefonsuz dışarı çıkıyorsun at home|you are leaving|cell|your phone|and|without a phone|outside|you are going out you leave your mobile phone at home and go out without your phone

Ölmezsin, hiçbir şey olacağını düşünmüyorum yani you won't die|nothing|thing|will happen|I don't think|I mean You won't die, I don't think anything will happen.

sadece telefonsuz nasıl gidiyor acaba? just|without a phone|how|it is going|I wonder I wonder how it goes without a phone?

Bir günde telefonsuz dışarı çık bakalım ne olacak? one|day|without a phone|outside|go out|let's see|what|it will be Try going outside for a day without a phone and see what happens?

Çevrende olan gün içinde bir şekilde karşılaştığın ama around you|being|day|during|a|way|you encountered|but Think about the people around you that you encounter in some way during the day but

bugüne kadar hiç muhabbet etmediğin insanları bir düşün bakalım until today|up to|never|conversation|you haven't had|people|a|think|let's see you have never had a conversation with until now.

bu, okul kantinindeki adam olabilir ya da kurum kantinindeki this|school|in the canteen|man|could be|or|also|institution|in the canteen this could be the man in the school cafeteria or the one in the institution's cafeteria

adam olabilir, gittiğin bakkal, kasap, manav olabilir man|could be|you go to|grocery store|butcher|greengrocer|could be it could be the man at the grocery store, butcher, or greengrocer you go to

Ya da apartman görevlisi olabilir. Daha önce konuşmadığın or|also|apartment|caretaker|could be|more|before|you haven't talked to Or it could be the building attendant. Choose one of the people you haven't talked to before.

insanlardan birisini seç. Beş dakika |||five|minutes Five minutes

onunla muhabbet etmeye çalış. Ne yapıyor, kimmiş with him|chat|to chat|try|what|he is doing|who he is try to chat with him/her. What is he/she doing, who is he/she?

nereliymiş, bir derdi sıkıntısı var mıymış? where he is from|a|problem|worry|there is|he has Where is he/she from, does he/she have any problems or troubles?

Sadece günlük rutin içinde just|daily|routine|in You are doing something you haven't done in your daily routine.

yapmadığın bir şeyi yapmış oluyorsun. Hem de bir insanla iletişime giriyorsun. |a|||||||with a person|communication|you are entering Moreover, you are communicating with a person.

Bütün araştırmalar söylüyor ki; insanı all|research|says|that|to the person All research says that; one of the things that makes a person feel best is communication.

en iyi hissettiren şeylerin başında iletişim kurmak geliyor. Now, in one of the previous suggestions, we talked about leaving the phone at home for a day.

Şimdi biraz önceki önerilerden birisinde telefonu now|a little|previous|from the suggestions|in one of them|the phone This time,

bir günlüğüne eve bırakmaktan bahsetmiştik. Bu sefer

telefonun içinde olduğu bir öneri vermek istiyorum sana. your phone|inside|that is|a|suggestion|to give|I want|to you I want to give you a suggestion that involves your phone.

Telefonu eline alıyorsun, şöyle bir rehberi aşağı the phone|into your hand|you are taking|like this|a|guide|down You pick up the phone, and you drag a guide down like this.

doğru sürüklüyorsun. Altı aydır belki bir to the right|you are dragging|six|for months|maybe|a Select five people you haven't called in maybe six months or a year.

senedir hiç aramadığın beş kişiyi seç. Şöyle for a year|never|that you haven't called|five|people|choose|like this Like this.

bir öğle tatilinde olabilir, bir akşamüzeri olabilir. Ara onları a|lunch|break|it may be|a|afternoon|it may be|call|them It could be during a lunch break, it could be in the afternoon. Ask them in between.

halini hatrını sor. Karşı taraf ilk başta o telefonu açtığı zaman; your well-being|your memory|ask|the other|side|first|at|that|phone|he/she opened|when Ask about their well-being. When the other side first answers the phone;

ya hayırdır Beyhan abi, Beyhan hocam well|is it good|Beyhan|brother|Beyhan|my teacher they might respond with something like, 'Is something wrong, Beyhan brother, Beyhan teacher?'

bir işin mi düştü gibi tepkiler de verse a|job|question particle|you have|like|reactions|also|you may give or they might give reactions like, 'Did something come up?'

sonrasında güzel bir kıvılcım doğuyor orda afterwards|beautiful|a|spark|is born|there a beautiful spark is born there afterwards

bunu kaçırma bence. Altı ay ya da bir sene içinde aramadığın this|don't miss|I think|six|months|or|also|a|year|within|you haven't called I think you shouldn't miss this. In six months or a year, call the five people you haven't contacted.

beş kişiyi ara. Call the five people you haven't contacted.

Benim birçok insanda karşılaştığım ve şaşırdığım bir It's something I've encountered and been surprised by in many people.

özellik var: Birçok insan tek başına bir şey yapmaktan characteristic|there is|many|people|alone|by oneself|a|thing|from doing there is a feature: Many people especially avoid doing something alone.

özellikle kaçınıyor. Tek başına bir yerde yemek yemek, tek başına bir yerde especially|they avoid|||||||||| Eating alone somewhere, drinking coffee alone somewhere,

kahve içmek, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek |to drink|to the cinema|to go|to the theater|to go going to the cinema, going to the theater.

Bu rutinleri bozma sürecinde bu konuya da this|routines|breaking|in the process|this|topic|also In the process of breaking these routines, this topic as well.

eğilmek istedim. Tek başına bir şey yapmanı istiyorum senden to bend|I wanted|alone|by yourself|a|thing|you to do|I want|from you I wanted to bend down. I want you to do something alone.

Bugün durumun, programın müsaitse today|your situation|your schedule| If your situation and schedule allow today,

tek başına sinemaya git. Sonrasında kendine bir yemek ısmarla alone|by yourself|to the cinema|go|afterwards|for yourself|a|meal|order go to the cinema alone. Afterwards, order yourself a meal.

bir tatlı, bir kahve ısmarla ama a|dessert|a|coffee|order|but Order a dessert, order a coffee, but

arkadaşlarla değil. Tek başına yapıyorsun with friends|not|alone|by yourself|you are doing not with friends. You do it alone.

Eğer böyle bir rutinin varsa daha öncesinde tek başına if|such|a|routine|you have|more|beforehand|alone|by yourself If you have such a routine, you have been doing it alone before.

ben bir şey yapmam diye, bu rutini de bozmuş oluyorsun. Bir diğer şey ise I|a|thing|I won't do|that|this|routine|also|you have broken|you are becoming|||| By saying that you won't do anything, you are also breaking this routine. Another thing is

büyükşehirde ya da belki küçük şehirde de öyledir in a big city|||maybe|small|in a city|also|it is the same it might be the same in a big city or maybe even in a small city.

yaşayan insanların birçoğu işine,gücüne arabayla gidiyor living|people|many of them|to his/her work|to his/her power|by car|goes Many of the people living are going to work and their power by car.

Hep arabayla gidince o hayatın nabzını always|by car|when you go|that|life’s|pulse When you always go by car, you are a bit far from catching the pulse of that life.

yakalamaktan biraz uzaklaşıyorsun. Ne oluyor mesela |||what|happens|for example What happens, for example?

Hep arabayla evden çıkıyorsun, steril bir always|by car|from home|you are leaving|sterile|a You always leave home by car, a sterile one.

ortamda,küçük bir kutucuk içinde işine gidiyorsun in the environment|small|a|box|inside|to your work|you are going In the environment, you are going to work in a small box.

Dünyada gerçek hayatta insanlar ne yapıyor, ne konuşuyor in the world|real|in life|people|what|they are doing|what|they are talking What are people doing in real life in the world, what are they talking about?

ya da nasıl bir yüz ifadeleri var, halet-i ruhiye'leri var ||what kind of|a|face|expressions|they have|||their mind| Or what kind of facial expressions do they have, what are their moods?

pek fark edemiyorsun not very|difference|you are noticing You hardly notice.

Ben kendim mesela arada I|myself|for example|sometimes For example, I sometimes feel like I have entered that routine.

o rutin içine girdiğimi hissettiğim zamanlarda that|routine|into|I feel that I entered|I feel|times When I feel that way,

arabayı bırakıyorum ve otobüsle gidiyorum the car|I leave|and|by bus|I go I leave the car and take the bus.

Oturup benim için hakikaten çok keyifli bir şey bu sitting down|for me|for|really|very|enjoyable|a|thing|this Sitting down is really a very enjoyable thing for me.

İnsanların yüz ifadelerine bakmak people's|face|expressions|to look Looking at people's facial expressions

onların ne düşündüğünü anlamaya çalışmak benim için çok güzel bir şey their|what|they think|to understand|to try|my|for|very|nice|a|thing trying to understand what they are thinking is a very nice thing for me

Sen de böyle bir şey yapabilirsin. Arada bir you|also|such|a|thing|you can do|occasionally|a You can do something like that too. Once in a while

arabayı otoparkta bırakıp işe the car|in the parking lot|leaving|to work leave the car in the parking lot and go to work

otobüsle, metroyla,trenle gidebilirsin by bus|by subway|by train|you can go You can go by bus, subway, or train.

Gelelim en son önerime. Birine en son yazılı olarak kalemli kağıtlı let's come to|the most|last|my suggestion|to someone|the most|last|written|as|with pen|with paper Let's come to my last suggestion. Write to someone on paper with a pen. ne zaman mektup yazdın? Dm'den bahsetmiyorum what|time|letter|you wrote|from DM|I'm not talking about When was the last time you wrote a letter? I'm not talking about DMs.

Whatsapp'tan, mailden bahsetmiyorum. Kağıtlı kalemli from Whatsapp|from email|I'm not talking about|with paper|with pen I'm not talking about WhatsApp or email. With paper and pen.

bildiğin somut, gerçek mektup you know|concrete|real|letter a concrete, real letter that you know

yazdın mı hiç? Ben senden birisine you wrote|question particle|ever|I|from you|to someone Have you ever written one? I want you to write a letter to someone from me.

bir mektup yazmanı istiyorum, bana da yazabilirsin a|letter|your writing|I want|to me|also|you can write You can write to me too.

Hatta bana yazarsan çok mutlu olurum, bana yazdığın ya da herhangi birine even|to me|if you write|very|happy|I will be|to me|your writing|||any|to someone In fact, I would be very happy if you write to me, whether it's a letter to me or to anyone else.

yazdığın mektubu bir kopyasını da kendine saklamayı unutma you wrote|the letter|a|copy|also|to yourself|to keep|don't forget Don't forget to keep a copy of the letter you wrote for yourself.

Eğer bana mektup yazarsan belki cevap bile yazarım bende aynen if|to me|letter|you write|maybe|answer|even|I will write|I also|exactly If you write me a letter, maybe I'll even write back to you in the same way.

kalemli kağıtlı olarak. Şöyle diyim, eğer bana mektup yazmak with pen|with paper|as|like this|I will say|if|to me|letter|to write With pen and paper. Let me put it this way, if you want to write me a letter,

istersen hissettiklerini, duygusal değişimlerini if you want|your feelings|emotional|your changes express your feelings, your emotional changes.

ya da belki kendinden bahsetmek istersin or|but|maybe|about yourself|to talk|you want or maybe you want to talk about yourself

açıklamalar kısmında açık adresimi vereceğim explanations|in the section|clear|my address|I will give I will provide my full address in the description section

Oraya mektup gönderebilirsin there|letter|you can send You can send a letter there

İçsel anlamda huzuru, dışsal anlamda yani internal|in terms of|peace|external|in terms of|that is Inner peace, in an external sense that is

dış dünyada da başarıyı yakalayabilen insanların outside|in the world|also|success|able to catch|people I think there are people who can achieve success in the outside world.

fark yaratan insanlar olduğunu düşünüyorum. Peki fark nasıl difference|creating|people|that they are|I think||| So how is a difference made?

yaratılıyor? Belli bir rutin çizgide gitmeyen insanlar fark is created|certain|a|routine|line|not going|people|difference People who do not follow a certain routine can create a difference.

yaratabiliyor. Belli önyargılarıyla değil de are able to create|certain|with their prejudices|not|also Not with certain prejudices, but rather

merakla yaklaşan insanlar dünyaya, bu insanlar with curiosity|approaching|people|to the world|these|people curious people approaching the world, these people

fark yaratabiliyor. Sen de difference|can create|you|also can make a difference. You too

ben birkaç öneri belirledim kendimce, kendimde uyguladığım I|a few|suggestions|I determined|in my own way|in myself|I applied I have identified a few suggestions in my own way, these were a few of the things I applied myself. You can also have such routines in your own way.

şeylerden birkaçıydı bunlar. Sende kendince böyle rutinini |||you also|in your own way|such|your routine These were some of the things. Do you have your own routine like this?

bozabilecek fikirler, çılgınlık yaratabilecek fikirler able to break|ideas|craziness|able to create|ideas ideas that could disrupt, ideas that could create madness

bulmanı öneririm kendi hayatında. Mesela ben bu videoyu to find you|I suggest|own|in your life|for example|I|this|video I suggest you find in your own life. For example, after I finish this video

çektikten sonra ofisten çıkarken kendimi ödüllendireceğim I will reward myself when I leave the office

İşkembe çorbası sevmeyenler. Hem de işkembe çorbasıyla Those who do not like tripe soup. And with tripe soup

Kendine çok iyi bak, görüşmek üzere. to yourself|very|good|take care|to meet|until Take good care of yourself, see you soon.

ai_request(all=88 err=0.00%) translation(all=173 err=2.89%) cwt(all=1212 err=12.71%) en:B7ebVoGS openai.2025-02-07 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=4.1 PAR_CWT:B7ebVoGS=6.17