×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Beyhan Budak, Aşırı Duygusallıktan Nasıl Kurtulabilirim?

Aşırı Duygusallıktan Nasıl Kurtulabilirim?

Hayatımızda var olan olayları, bizi etkileyen olayları

duygu mantık çerçevesinde dengesi içerisinde yorumlarız.

Eğer ki duygu ve mantık dengesi içinde bir sıkıntı varsa

birinden birisi çok fazla öndeyse, o zaman

hayattaki olaylar bizi birazcık olumsuz etkilemeye başlar.

Bu videoda duygusu çok daha ağır basan, duygusal insanlardan bahsedeceğim sana

ve bu duygusallıkla nasıl baş edebilirsin bu konuda bazı önerilerim olacak.

Şimdi ilk başta söylemek istediğim şey şu; duyguların fazla olması demek şöyle bir şey

hayattaki her titreşimi çok fazla hissedersin. Hayattaki her olumluyu olumsuzu aşırı hissettiğin için hayat olayları seni çok fazla yormaya başlar

ve bundan dolayı bir uzun bir vadede tükenmişlik bile yaşayabilirsin.

Eğer ki mantık çok fazla öndeyse bu sefer de hayatın tat veren kısmı ortadan kalkar heyecanı macerası ortadan kalkar

Nasıl ki olumsuzları nispeten az hissediyorsan hayatın lezzet veren taraflarını da az hissedersin mantık çok fazla önde ise

Bu yüzden en ideali bir denge içinde olması

Benim uzun yıllardır karşılaştığım fazla duygusal olan insanların ortak bir özelliği var; bu İnsanlar zamanında yaşadıkları olumsuz olayların bir çoğunu içine atıyorlar

ve böyle olunca içinde biriken şey uzun vadede kokmaya başlıyor

ve koktuğu zaman halletmeye halletmeye, düşünsene için şişiyor için birikiyor ve senin hayatındaki sistem belleğin ufacık bir yer kalıyor ondan hayattaki olayları değerlendirme noktasından. Bardağın taşmaya bir milim bir tık nokta kalmış oluyor. Böyle olunca hayattaki olayları değerlendirme tolerans gösterme hoşgörü gösterme kapasiten azalıyor

ondan dolayı yapman gereken şey söyle bir geçmişe dönüp bakmak neleri biriktirmişsin neleri içeri atmışsın

Bir de içeri atmanın şöyle bir tarafı var

diyelim ki sevdiğim bir insan var arkadaşların var ailen var

içine atarsın atarsın küçük olayları ama attıkça birikir. Günün birinde hiç hak etmeyen birisine çok fazla tepki gösterirsin Karşındaki insan da şaşırır ya der ki; Sen başkasının çöpünü gelip bana boşaltıyorsun, başkasının öfkesini bana boşaltıyorsun. Ben bunu haketmedim der. N'aptın? Çok fazla sustun sustun sustun ve sonrasında bağırmaman gereken yerde bağırmış oldun.

o yüzden küçük de olsa başka insanlarla ilgili olaylarla ilgili seni üzen öfkelendiren şeylerle ilgili duygularını ortaya koyman lazım.

İfade edilmeyen her duygu sonrasında sana yük olarak sana öfke olarak duygusallık olarak geri dönecektir

Fazla duygusal olan insanlar hayatta var olan birçok şeyi kendileri ilişkilendirirler ve fazlaca kişiselleştirilebilir.

Diyelim ki etraftaki bir insan suratını mı astı derki bak görüyor musun bana tavır yapıyor.

ya da dışarıda bir şey var

İnsanlar kendi aralarında konuşuyorlar, bir grup toplantısına gitmişsin ya da grup etkinliğinde

diyorsun ki beni aralarından dışlıyorlar

ya da insanların birisi biraz ilgisiz davranıyor sen diyorsun bak bana kötü davranıyor.

Duygusal insanlar dışarıdaki birçok şeyin kendisi ile alakalı olduğunu düşünür ama yanılıyorlardır burda

çünkü büyük bir yanılgı vardır,

kendilerini hayatın merkezinde görürler.

Dersin ki ben öyle birisi değilim ama dikkat et baktığın zaman etrafındaki birçok belirtiyi, seni üzen şey, kendine bağdaştırmıssındır hep aslında seninle alakalı olmadığı halde.

Ben şunu söyleyeyim, kötü, bizzat sana kötü şeyler yapıldığında bile

insanlar aslında sana zarar vermek istemiyordur.Arka planda ne vardır biliyor musun?

İnsanlar hep kendi çıkarlarını düşünüyorlardır, kendilerini düşündükleri için belki de sana zarar veriyorlardır.

Olaylar seninle alakalı olmayabilir.

Birisinin suratı asıksa bambaşka bir şeyden dolayı olabilir,

ya da birileri birazcık sana az ilgi gösteriyorsa o gün modunda olmayabilir

Uçan kuş seninle alakalı değil.

Böyle bir durumlarda o kişiselleştirme olayını birazcık çözebilirsen

Bu duygusallık konusunda ilerleme katedebilirsin.

Dünyada herkes kendi derdi peşinde,

herkes kendi egosunu kendi benliğini,

egoyu burada benlik anlamında kullanıyorum.

Kendi benliğini ortaya koymaya, kurtarmaya çalışıyor.

Yani diğerlerini çok da umursamıyor herkes kendi gemisinin kaptanı

Böyle düşününce birazcık rahatlıyorsun, sana özellikle hıncı olmadığını düşünüyorsun insanların,

birde biraz önce söylediğim şeye paralel olan bir durum var.

Zannediyorsun ki, dedim ya hani, birisinin suratı asık ve sen orada hemencik bir yorum yapıyorsun.

Hımmm

Suratı asık kesin bana şu sebepten dolayı tavır yapıyor Ahmet yada Mehmet herneyse

ondan dolayı böyle yaptı ben çözdüm diyorsun.

Şimdi zihin okuma yapan insanlar buna o kadar alışmışlardır ki yıllar içinde sanki bir gerçekmiş gibi gelir Onların yaptığı şeyleri okumaya başlarlar niyet okuyuculuk yaparlar. O böyle davrandı çünkü böyle düşünüyor. Ben şu kadar zamandır çalışıyorum psikolog olarak, insanlara aşinayım insan sarrafı olma yoluna doğru gidiyorum belki de yıllar için öyle bir noktaya geleceğim

Hala insanların zihin okuma konusunda bir şey yaşadığını görmedim.Böyle bir yeteneğin olduğunu görmedim.

insanların zihnini okuyamazsın insanların niyetini ha anca tahmin edebilirsin,

ama eğer sıklıkla zihin okuma hatası yapıyorsan, muhtemelen bu virüs bu sisteme bulaşmış bir virüs gibidir,

olayları yanlış değerlendirme eğiliminde olabilirsin.

Eğer ki birisinin böyle bir tavrı olduğunu düşünüyorsan

bence eğer bu önemsediğin bir insansa ona sorabilirsin,

bu belirsizliği ortadan kaldırmanın en güzel yollarından bir tanesi; netleştirmek.

''Arkadaşım sen, suratın asık bir problemimiz var mı?'' diye sorabilirsin

ya da ''Sen böyle davranıyorsun, acaba benimle bir derdin var mı?'' diye sorabilirsin.

Zaten birisi sana özellikle hıncı varsa eninde sonunda bunu belli edecektir senin zihin okumana gerek kalmayacaktır.

Bir de bir olayı zihin okuyuculuk olup olmadığını anlamak için şöyle düşünmelisin;

şimdi kafanda bir olay var ve sen bu olayı yorumluyorsun,

ben şöyle diyorum böyle bir durumda

bu yorumladığın olayda, diyelim ki o seni sıkıntıya sokan konuda

diyelim ki Ahmet'in sana surat astığını ve tavır yaptığını düşünüyorsun,

bunu bir mahkemeye sunsaydın böyle bir duruma bakan bir mahkeme olsaydı

ama bu mahkeme sadece somut delilleri kabul ediyor olsaydı

Ahmet'in sana tavır yaptığını kanıtlayabilir miydin yoksa sadece soyut şeyler mi vardır?

İşte böyle bir ayrım yaparak zihin okuyup okumadığını anlayabilirsin.

Duygusal insanlar ne zaman tehlikeli olur biliyor musun, duygusal olmadığını zannettiği zaman.

Duygusal olmadığını zanneden duygusal insan hep duyguları ile hareket eder,

duygularıyla karar verir ve bunun mantıklı olduğunu zanneder,

işte o zaman ortaya 'dürtüsel insan' çıkar. Dürtüsel insan nedir? Kızarsa aşırı tepkiler gösterebilir, bağırabilir, çığırabilir,

ani kararlar verebilir, eşiyle tartışmıştır ertesi gün soluğu mahkeme kapısında alabilir

ya da mesela iş yerinde küçük bir problem yaşamıştır

o an, başka şeylerle birleşip kendini çok kötü hisseden duygusal insan hemen gider istifasını verir.

Ama ertesi gün de der ki... ''N'aptım ben, N'aptım? Niye böyle bir noktaya geldim, niye istifa ettim?''

Bu durumu yaşayan o kadar çok duygusal danışanım oldu ki şunu söyleyebilirim sana en net olarak,

duygular çok çiğdir, çiğ süt gibidir hemen içilmez hemen kullanılmaz, onu bekletmen lazım, olgunlaştırman lazım.

Ne zaman ki o olgunlaşmaya başlar, duyguları bekletirsin biraz içinde düşünürsün birazcık onun içine mantık mayası katarsın

ve sonrasında yoğurt gibi mayalanmasını beklersin, ondan sonra harekete geçersin

eğer duygusal bir insansan ve duygularınla karar veriyorsan ben araya bir tampon bölge koymanı öneririm.

Bir gün, iki gün.. Bir gün bile inanılmaz fark yaratacaktır senin sağlıklı ve mantıklı karar alman noktasında,

bir de şöyle bir durum var; etrafındaki insanlara duygularınla ani tepkiler verirsen onları suçlayabilirsin, kırıcı olabilirsin bazen böyle zamanlarda da şuna dikkat etmek lazım sen duygularınla hareket ediyorsan ve karşı tarafa saldırıyorsan

karşı taraf mantıklı insan olsa bile sen ona saldırdığın için o da sana aynı duygusallık ile cevap verecektir.

Böyle olunca ne olur, aslında belki ortada.. bir çekirdeği doldurmayacak, çekirdek kabuğunu doldurmayacak mevzular

kocaman mevzulara dönüşebilir, çığ gibi büyür ve altında kalabilirsin.

Bundan dolayı da bence duygusallıkla tepki vermek yerine birisine aşırı tepkiler vermeden önce

bekleyip birazcık soğuduktan sonra tepkimizi gösterirsek hem biz sağlıklı tepki göstermiş oluruz hem de sağlıklı bir geribildirim, geri bir cevap alırız.

Duygusal insanlar her şeyi kontrol edebileceklerini zannederler, sanki şu dünyada biz çok güçlü varlıklarız da

elimizden geldiği halde bazı şeyleri düzeltmiyormuşuz gibi hissederiz.

Mesela Afrika'da bir çocuk görürsün ve o an duygulanırsın ağlarsın ya da bir köpek görürsün, yaralanmış ağlarsın

''Yapamıyorum bir şey elimden gelmiyor, insanlar neden böyle?'' Ben sana şunu söyleyebilirim

insanlar ne iyidir ne kötüdür, olduğu gibidir, dünya ne iyidir ne kötüdür hep olduğu gibidir hep böyle olmuş

bizimle beraber böyle olmadı ki.. Biz insanlar biz acil varlıklar sanki kontrol edebilecekmişiz gibi hissediyoruz.

Şu hayatta iyi insanlar da var birazcık iyi niyetli insanlar, birazcık etrafa zarar verme eğiliminde olup

kendi içindeki problemlerini halledememiş insanlar da var. Kontrol edemeyiz bunu

Bu bin yıl önce de vardı,

bin yıl sonra da var olacak..

Kendi sınırlarımızı, kendi gücümüzü fark edersek sınırlarımızı bildiğimiz noktada hayatta kontrol edemeyeceğimiz şeyler için duygulanmayı bırakırız

ve duygulanmaktan öte

şöyle bir şey, harekete geçeriz. Köpekler için mi üzülüyorsun, insanlar için mi üzülüyorsun

ya da her hangi başka bir şey için mi çok duygusal davranıyorsun? Duygusallığı bir noktada bırakıp o duygu senin motivasyonun olur, ilk adımın olur sonrasında harekete geçmeni sağlar.

Eğer ki duygusal bir insansan bu senin birazcık da fıtratınla yapınla alakalıdır

ve bunu tamamen değiştirmen mümkün değildir dostum. Ne yapacaksın biliyor musun, bu biraz önce bahsettiğim aşırılıkları törpülemen yeterli, ama sen sanki duygusal bir insan değilmişsin gibi

sanki hassas bir insan değilmişsin gibi davranmaya çalışınca da kendi doğanı inkar etmiş oluyorsun

ve orada da anormallikler çıkıyor.

Ben de hassas bir insanım mesela ben de duyusal bir insanım ve evet bu bahsettiğim sana söylediğim

şeylerin bir kısmını törpüledim ama bazen yine de

o duygusallığa engel olamıyorum öyle bir durumda yaptığım şey diyorum ki

''Beyhan, seni yapın böyle sen bazı şeyleri birazcık daha böyle büyütebiliyorsun, bazı şeyleri daha hassas ve duygusal yaşayabiliyorsun.''

ama artık bu benim hayatımın akışını bozmuyor.

Kontrol edebileceğim seviyede bir duygusallık yaşıyorum, senin için de yapman gereken şey bu.

Kontrol edebileceğin seviyede duygusallık yaşamalısın, bu birden olmuyor bu tür değişimler zaman alıyor

ama en azından burada bir problem olduğunun farkına varman atacağın ilk adım olacaktır.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan :)

eğer ki bu videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen abone olmayı unutma

Kendine iyi davran, görüşmek üzere..


Aşırı Duygusallıktan Nasıl Kurtulabilirim? How Can I Get Rid of Excessive Emotionality?

Hayatımızda var olan olayları, bizi etkileyen olayları

duygu mantık çerçevesinde dengesi içerisinde yorumlarız.

Eğer ki duygu ve mantık dengesi içinde bir sıkıntı varsa

birinden birisi çok fazla öndeyse, o zaman

hayattaki olaylar bizi birazcık olumsuz etkilemeye başlar.

Bu videoda duygusu çok daha ağır basan, duygusal insanlardan bahsedeceğim sana

ve bu duygusallıkla nasıl baş edebilirsin bu konuda bazı önerilerim olacak.

Şimdi ilk başta söylemek istediğim şey şu; duyguların fazla olması demek şöyle bir şey

hayattaki her titreşimi çok fazla hissedersin. Hayattaki her olumluyu olumsuzu aşırı hissettiğin için hayat olayları seni çok fazla yormaya başlar

ve bundan dolayı bir uzun bir vadede tükenmişlik bile yaşayabilirsin.

Eğer ki mantık çok fazla öndeyse bu sefer de hayatın tat veren kısmı ortadan kalkar heyecanı macerası ortadan kalkar

Nasıl ki olumsuzları nispeten az hissediyorsan hayatın lezzet veren taraflarını da az hissedersin mantık çok fazla önde ise

Bu yüzden en ideali bir denge içinde olması

Benim uzun yıllardır karşılaştığım fazla duygusal olan insanların ortak bir özelliği var; bu İnsanlar zamanında yaşadıkları olumsuz olayların bir çoğunu içine atıyorlar

ve böyle olunca içinde biriken şey uzun vadede kokmaya başlıyor

ve koktuğu zaman halletmeye halletmeye, düşünsene için şişiyor için birikiyor ve senin hayatındaki sistem belleğin ufacık bir yer kalıyor ondan hayattaki olayları değerlendirme noktasından. Bardağın taşmaya bir milim bir tık nokta kalmış oluyor. Böyle olunca hayattaki olayları değerlendirme tolerans gösterme hoşgörü gösterme kapasiten azalıyor

ondan dolayı yapman gereken şey söyle bir geçmişe dönüp bakmak neleri biriktirmişsin neleri içeri atmışsın

Bir de içeri atmanın şöyle bir tarafı var

diyelim ki sevdiğim bir insan var arkadaşların var ailen var

içine atarsın atarsın küçük olayları ama attıkça birikir. Günün birinde hiç hak etmeyen birisine çok fazla tepki gösterirsin Karşındaki insan da şaşırır ya der ki; Sen başkasının çöpünü gelip bana boşaltıyorsun, başkasının öfkesini bana boşaltıyorsun. Ben bunu haketmedim der. N'aptın? Çok fazla sustun sustun sustun ve sonrasında bağırmaman gereken yerde bağırmış oldun.

o yüzden küçük de olsa başka insanlarla ilgili olaylarla ilgili seni üzen öfkelendiren şeylerle ilgili duygularını ortaya koyman lazım.

İfade edilmeyen her duygu sonrasında sana yük olarak sana öfke olarak duygusallık olarak geri dönecektir

Fazla duygusal olan insanlar hayatta var olan birçok şeyi kendileri ilişkilendirirler ve fazlaca kişiselleştirilebilir.

Diyelim ki etraftaki bir insan suratını mı astı derki bak görüyor musun bana tavır yapıyor.

ya da dışarıda bir şey var

İnsanlar kendi aralarında konuşuyorlar, bir grup toplantısına gitmişsin ya da grup etkinliğinde

diyorsun ki beni aralarından dışlıyorlar

ya da insanların birisi biraz ilgisiz davranıyor sen diyorsun bak bana kötü davranıyor.

Duygusal insanlar dışarıdaki birçok şeyin kendisi ile alakalı olduğunu düşünür ama yanılıyorlardır burda

çünkü büyük bir yanılgı vardır,

kendilerini hayatın merkezinde görürler.

Dersin ki ben öyle birisi değilim ama dikkat et baktığın zaman etrafındaki birçok belirtiyi, seni üzen şey, kendine bağdaştırmıssındır hep aslında seninle alakalı olmadığı halde.

Ben şunu söyleyeyim, kötü, bizzat sana kötü şeyler yapıldığında bile

insanlar aslında sana zarar vermek istemiyordur.Arka planda ne vardır biliyor musun?

İnsanlar hep kendi çıkarlarını düşünüyorlardır, kendilerini düşündükleri için belki de sana zarar veriyorlardır.

Olaylar seninle alakalı olmayabilir.

Birisinin suratı asıksa bambaşka bir şeyden dolayı olabilir,

ya da birileri birazcık sana az ilgi gösteriyorsa o gün modunda olmayabilir

Uçan kuş seninle alakalı değil.

Böyle bir durumlarda o kişiselleştirme olayını birazcık çözebilirsen

Bu duygusallık konusunda ilerleme katedebilirsin.

Dünyada herkes kendi derdi peşinde,

herkes kendi egosunu kendi benliğini,

egoyu burada benlik anlamında kullanıyorum.

Kendi benliğini ortaya koymaya, kurtarmaya çalışıyor.

Yani diğerlerini çok da umursamıyor herkes kendi gemisinin kaptanı

Böyle düşününce birazcık rahatlıyorsun, sana özellikle hıncı olmadığını düşünüyorsun insanların,

birde biraz önce söylediğim şeye paralel olan bir durum var.

Zannediyorsun ki, dedim ya hani, birisinin suratı asık ve sen orada hemencik bir yorum yapıyorsun.

Hımmm

Suratı asık kesin bana şu sebepten dolayı tavır yapıyor Ahmet yada Mehmet herneyse

ondan dolayı böyle yaptı ben çözdüm diyorsun.

Şimdi zihin okuma yapan insanlar buna o kadar alışmışlardır ki yıllar içinde sanki bir gerçekmiş gibi gelir Onların yaptığı şeyleri okumaya başlarlar niyet okuyuculuk yaparlar. O böyle davrandı çünkü böyle düşünüyor. Ben şu kadar zamandır çalışıyorum psikolog olarak, insanlara aşinayım insan sarrafı olma yoluna doğru gidiyorum belki de yıllar için öyle bir noktaya geleceğim

Hala insanların zihin okuma konusunda bir şey yaşadığını görmedim.Böyle bir yeteneğin olduğunu görmedim.

insanların zihnini okuyamazsın insanların niyetini ha anca tahmin edebilirsin,

ama eğer sıklıkla zihin okuma hatası yapıyorsan, muhtemelen bu virüs bu sisteme bulaşmış bir virüs gibidir,

olayları yanlış değerlendirme eğiliminde olabilirsin.

Eğer ki birisinin böyle bir tavrı olduğunu düşünüyorsan

bence eğer bu önemsediğin bir insansa ona sorabilirsin,

bu belirsizliği ortadan kaldırmanın en güzel yollarından bir tanesi; netleştirmek.

''Arkadaşım sen, suratın asık bir problemimiz var mı?'' diye sorabilirsin

ya da ''Sen böyle davranıyorsun, acaba benimle bir derdin var mı?'' diye sorabilirsin.

Zaten birisi sana özellikle hıncı varsa eninde sonunda bunu belli edecektir senin zihin okumana gerek kalmayacaktır.

Bir de bir olayı zihin okuyuculuk olup olmadığını anlamak için şöyle düşünmelisin;

şimdi kafanda bir olay var ve sen bu olayı yorumluyorsun,

ben şöyle diyorum böyle bir durumda

bu yorumladığın olayda, diyelim ki o seni sıkıntıya sokan konuda

diyelim ki Ahmet'in sana surat astığını ve tavır yaptığını düşünüyorsun,

bunu bir mahkemeye sunsaydın böyle bir duruma bakan bir mahkeme olsaydı

ama bu mahkeme sadece somut delilleri kabul ediyor olsaydı

Ahmet'in sana tavır yaptığını kanıtlayabilir miydin yoksa sadece soyut şeyler mi vardır?

İşte böyle bir ayrım yaparak zihin okuyup okumadığını anlayabilirsin.

Duygusal insanlar ne zaman tehlikeli olur biliyor musun, duygusal olmadığını zannettiği zaman.

Duygusal olmadığını zanneden duygusal insan hep duyguları ile hareket eder,

duygularıyla karar verir ve bunun mantıklı olduğunu zanneder,

işte o zaman ortaya 'dürtüsel insan' çıkar. Dürtüsel insan nedir? Kızarsa aşırı tepkiler gösterebilir, bağırabilir, çığırabilir,

ani kararlar verebilir, eşiyle tartışmıştır ertesi gün soluğu mahkeme kapısında alabilir

ya da mesela iş yerinde küçük bir problem yaşamıştır

o an, başka şeylerle birleşip kendini çok kötü hisseden duygusal insan hemen gider istifasını verir.

Ama ertesi gün de der ki... ''N'aptım ben, N'aptım? Niye böyle bir noktaya geldim, niye istifa ettim?''

Bu durumu yaşayan o kadar çok duygusal danışanım oldu ki şunu söyleyebilirim sana en net olarak,

duygular çok çiğdir, çiğ süt gibidir hemen içilmez hemen kullanılmaz, onu bekletmen lazım, olgunlaştırman lazım.

Ne zaman ki o olgunlaşmaya başlar, duyguları bekletirsin biraz içinde düşünürsün birazcık onun içine mantık mayası katarsın

ve sonrasında yoğurt gibi mayalanmasını beklersin, ondan sonra harekete geçersin

eğer duygusal bir insansan ve duygularınla karar veriyorsan ben araya bir tampon bölge koymanı öneririm.

Bir gün, iki gün.. Bir gün bile inanılmaz fark yaratacaktır senin sağlıklı ve mantıklı karar alman noktasında,

bir de şöyle bir durum var; etrafındaki insanlara duygularınla ani tepkiler verirsen onları suçlayabilirsin, kırıcı olabilirsin bazen böyle zamanlarda da şuna dikkat etmek lazım sen duygularınla hareket ediyorsan ve karşı tarafa saldırıyorsan

karşı taraf mantıklı insan olsa bile sen ona saldırdığın için o da sana aynı duygusallık ile cevap verecektir.

Böyle olunca ne olur, aslında belki ortada.. bir çekirdeği doldurmayacak, çekirdek kabuğunu doldurmayacak mevzular

kocaman mevzulara dönüşebilir, çığ gibi büyür ve altında kalabilirsin.

Bundan dolayı da bence duygusallıkla tepki vermek yerine birisine aşırı tepkiler vermeden önce

bekleyip birazcık soğuduktan sonra tepkimizi gösterirsek hem biz sağlıklı tepki göstermiş oluruz hem de sağlıklı bir geribildirim, geri bir cevap alırız.

Duygusal insanlar her şeyi kontrol edebileceklerini zannederler, sanki şu dünyada biz çok güçlü varlıklarız da

elimizden geldiği halde bazı şeyleri düzeltmiyormuşuz gibi hissederiz.

Mesela Afrika'da bir çocuk görürsün ve o an duygulanırsın ağlarsın ya da bir köpek görürsün, yaralanmış ağlarsın

''Yapamıyorum bir şey elimden gelmiyor, insanlar neden böyle?'' Ben sana şunu söyleyebilirim

insanlar ne iyidir ne kötüdür, olduğu gibidir, dünya ne iyidir ne kötüdür hep olduğu gibidir hep böyle olmuş

bizimle beraber böyle olmadı ki.. Biz insanlar biz acil varlıklar sanki kontrol edebilecekmişiz gibi hissediyoruz.

Şu hayatta iyi insanlar da var birazcık iyi niyetli insanlar, birazcık etrafa zarar verme eğiliminde olup

kendi içindeki problemlerini halledememiş insanlar da var. Kontrol edemeyiz bunu

Bu bin yıl önce de vardı,

bin yıl sonra da var olacak..

Kendi sınırlarımızı, kendi gücümüzü fark edersek sınırlarımızı bildiğimiz noktada hayatta kontrol edemeyeceğimiz şeyler için duygulanmayı bırakırız

ve duygulanmaktan öte

şöyle bir şey, harekete geçeriz. Köpekler için mi üzülüyorsun, insanlar için mi üzülüyorsun

ya da her hangi başka bir şey için mi çok duygusal davranıyorsun? Duygusallığı bir noktada bırakıp o duygu senin motivasyonun olur, ilk adımın olur sonrasında harekete geçmeni sağlar.

Eğer ki duygusal bir insansan bu senin birazcık da fıtratınla yapınla alakalıdır

ve bunu tamamen değiştirmen mümkün değildir dostum. Ne yapacaksın biliyor musun, bu biraz önce bahsettiğim aşırılıkları törpülemen yeterli, ama sen sanki duygusal bir insan değilmişsin gibi

sanki hassas bir insan değilmişsin gibi davranmaya çalışınca da kendi doğanı inkar etmiş oluyorsun

ve orada da anormallikler çıkıyor.

Ben de hassas bir insanım mesela ben de duyusal bir insanım ve evet bu bahsettiğim sana söylediğim

şeylerin bir kısmını törpüledim ama bazen yine de

o duygusallığa engel olamıyorum öyle bir durumda yaptığım şey diyorum ki

''Beyhan, seni yapın böyle sen bazı şeyleri birazcık daha böyle büyütebiliyorsun, bazı şeyleri daha hassas ve duygusal yaşayabiliyorsun.''

ama artık bu benim hayatımın akışını bozmuyor.

Kontrol edebileceğim seviyede bir duygusallık yaşıyorum, senin için de yapman gereken şey bu.

Kontrol edebileceğin seviyede duygusallık yaşamalısın, bu birden olmuyor bu tür değişimler zaman alıyor

ama en azından burada bir problem olduğunun farkına varman atacağın ilk adım olacaktır.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan :)

eğer ki bu videoyu beğendiysen beğenmeyi ve kanalıma abone değilsen abone olmayı unutma

Kendine iyi davran, görüşmek üzere..