×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, TÜRKİYE'NİN DIŞ İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE'NİN DIŞ İLİŞKİLERİ

Oldukça karmaşık bir konu. Çünkü sürekli değişiyor. Türkiye'nin dış ilişkileri özellikle son 15 yılda büyük bir değişim gösterdi. İlişkiler kimi zaman iyiye, kimi zaman kötüye gidiyor. Türkiye'nin stratejik ve jeopolitik konumu çok önemli. Etrafındaki ülkelerde yaşananlar bazen Türkiye'ye doğrudan tesir ediyor. Bu ilişkileri daha yakından inceleyelim.

Osmanlı yıkılınca Afrika'daki topraklar kaybedildi. Afrika ilişkileri Cumhuriyet kurulduktan sonra pek önemsenmemişti. Çünkü yeni kurulan devletin uğraşacağı başka işler vardı. 2000'li yıllardan sonra Türkiye bu ülkelerle olan ilişkilerine ağırlık vermeye başladı. Öncelikle birçok Afrika devletine büyükelçilik ve konsolosluk açıldı. Oralara büyükelçiler, konsoloslar gönderildi.

Nijerya, Sudan, Somali gibi Afrika ülkelerinden gelen öğrenciler Türkiye'de eğitim alıyorlar. Somali demişken, burası Türkiye'nin iyi ilişkiler kurduğu bir yerdir. Erdoğan orayı ziyaret etti. Orada Türkiye'nin büyük bir askeri üssü var. Türk iş adamları orada sayısız şirket açtılar. Son yıllarda Türkiye'nin desteğiyle açılan hastaneler, okullar var. Bazı Somalili talebeler Türkçe öğreniyorlar.

Mısır ile eskiden iyi ilişkiler vardı. Türkiye Mursi'nin yanındaydı. Ancak son darbeden sonra ilişkiler kötüleşti. Artık Türkler oraya vizesiz gidemiyorlar. Oradaki Türk şirketlerinin çoğu kapandı. Mısır önemli bir ülke. İki ülkenin Osmanlı'dan miras kalan ortak değerleri var. Amerika ile Türkiye, eski başbakan Menderes döneminde yakınlaştılar. Çünkü Türkiye, II. Dünya Savaşından sonra Sovyet Rusya yerine Batı Bloku'nu tercih etti. 1952'de NATO'ya üye oldu. Bunun faydaları ve zararları oldu. Amerika, Adana'da bir askeri üs açtı. Bu üsten 1960'da bir casus uçak havalandı. Sovyetler bu uçağı düşürdüler.

Türkiye'deki nitelikli üniversitelerden mezun olan öğrencilerin doktora yapmak için ilk tercih ettikleri ülke hep Amerika olmuştur. Türklerin çoğu Amerika'dan nefret ediyorlar. Ama aynı kişiler Amerika'ya göç etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Zengin kadınlar Amerika'da doğum yapıp çocuklarına Amerika pasaportu alıyorlar

Muhtemelen en iyi ilişkiler Azerbaycan ile kuruldu. Bunun birkaç sebebi var. Türkçe ile Azerice birbirine çok benziyor. Bu iki halk akraba olduklarını iddia ediyorlar. Ayrıca ikisinin de ortak bir düşmanı var. Yani "düşmanımın düşmanı dostumdur". Her iki ülke de Ermenistan ile anlaşamıyorlar. Karabağ Savaşı'nda Türkiye Azerbaycan'ı destekledi. Ermenistan'ın "soykırım" iddialarında da Azerbaycan Türkiye'yi destekliyor.

Yunanistan ile olan ilişkiler biraz limoni. Ege Denizi'ndeki adalarda çıkar çatışması var. Ayrıca mülteci meselesi de gerginliğe sebep oluyor. Yunanistan'ın kuzeydoğusunda Türk azınlığın bulunması ilişkileri etkiliyor. Türkiye, oradaki azınlığın asimile olmasını istemiyor.

2000'li yıllardan sonra Türkiye'de iktidara gelen İslamcılar, Arap devletleriyle yakınlaşmak istediler. Suudi Arabistan ile iyi ilişkiler kuruldu. Ancak Suriye İç Savaşı'ndan sonra bu devletlerin çoğuyla kurulan ilişkiler bozuldu. Türkiye'nin körfez ülkelerindeki müttefiki Katar'dır.

Rusya ile ise son yıllarda bir yakınlaşma görülüyor. İki devlet arasındaki ticaret ve turizm epey arttı. Ancak 2015'teki uçak krizi ile bu ilişkiler bir süre gerildi. Sonra normalleşti. Fakat Suriye'deki savaşta iki ülke arasında çıkar çatışması var. Türkiye oradaki muhalifleri destekliyor. Rusya ise rejime destek veriyor.

Çin ile olan ilişkiler orada yaşayan bir azınlık olan Uygurlar sebebiyle bazen kötüleşiyor. Lakin bilindiği gibi Çin, son yıllarda birçok devlete borç para veriyor. Bu durumu da sonra politik emelleri için kullanıyor. Uygurlara yapılan baskılarla ilgili kötü haberlerin çıkmasını istemiyor.


TÜRKİYE'NİN DIŞ İLİŞKİLERİ علاقات تركيا الخارجية AUSLANDSBEZIEHUNGEN DER TÜRKEI ΟΙ ΕΞΩΤΕΡΙΚΈΣ ΣΧΈΣΕΙΣ ΤΗΣ ΤΟΥΡΚΊΑΣ TURKEY'S FOREIGN RELATIONS RELACIONES EXTERIORES DE TURQUÍA トルコの外交関係 BUITENLANDSE BETREKKINGEN VAN TURKIJE МЕЖДУНАРОДНЫЕ СВЯЗИ ТУРЦИИ TURKIETS UTRIKESFÖRBINDELSER

Oldukça karmaşık bir konu. Çünkü sürekli değişiyor. Türkiye'nin dış ilişkileri özellikle son 15 yılda büyük bir değişim gösterdi. إنه موضوع معقد جدًا. لأنه يتغير باستمرار. لقد تغيرت علاقات تركيا الخارجية بشكل كبير، خاصة في السنوات الخمس عشرة الماضية. Das ist ein sehr kompliziertes Thema. Denn es ist ständig im Wandel. Die Außenbeziehungen der Türkei haben sich vor allem in den letzten 15 Jahren dramatisch verändert. It's a very complicated issue. Because it is constantly changing. Turkey's foreign relations showed a big change in the last 15 years. Это очень сложный вопрос. Потому что это постоянно меняется. международные отношения Турции показали большие изменения в течение последних 15 лет. İlişkiler kimi zaman iyiye, kimi zaman kötüye gidiyor. Türkiye'nin stratejik ve jeopolitik konumu çok önemli. Etrafındaki ülkelerde yaşananlar bazen Türkiye'ye doğrudan tesir ediyor. Bu ilişkileri daha yakından inceleyelim. العلاقات تتحسن أحيانًا، وأحيانًا تسوء. إن موقع تركيا الاستراتيجي والجيوسياسي مهم للغاية. إن ما يحدث في الدول المجاورة يؤثر أحيانًا بشكل مباشر على تركيا. دعونا نفحص هذه العلاقات عن كثب. Die Beziehungen verbessern sich manchmal, manchmal verschlechtern sie sich. Die strategische und geopolitische Lage der Türkei ist sehr wichtig. Was in den umliegenden Ländern geschieht, hat manchmal direkte Auswirkungen auf die Türkei. Lassen Sie uns diese Beziehungen genauer analysieren. Relations sometimes get better and sometimes worse. strategic and geopolitical position of Turkey is very important. What happened in around the country are sometimes a direct effect on Turkey. Let's take a closer look at these relationships. Отношения иногда улучшаются, а иногда и ухудшаются. стратегическое и геополитическое положение Турции очень важно. То, что произошло в по всей стране иногда прямое влияние на Турцию. Давайте внимательнее посмотрим на эти отношения.

Osmanlı yıkılınca Afrika'daki topraklar kaybedildi. Afrika ilişkileri Cumhuriyet kurulduktan sonra pek önemsenmemişti. Çünkü yeni kurulan devletin uğraşacağı başka işler vardı. عندما انهارت الإمبراطورية العثمانية، ضاعت الأراضي في أفريقيا. ولم تحظ العلاقات الأفريقية بأهمية كبيرة بعد قيام الجمهورية. لأن الدولة المنشأة حديثًا كان لديها أشياء أخرى للتعامل معها. Als das Osmanische Reich zusammenbrach, gingen die Länder in Afrika verloren. Nach der Gründung der Republik wurde den Beziehungen zu Afrika keine große Bedeutung beigemessen. Denn der neu gegründete Staat hatte mit anderen Angelegenheiten zu tun. When the Ottoman collapsed, the lands in Africa were lost. African relations were not considered very important after the Republic was established. Because the newly established state had other jobs to deal with. Когда осман рухнул, земли в Африке были потеряны. Африканские отношения не считались очень важными после создания республики. Потому что у вновь созданного государства были другие рабочие места. 2000'li yıllardan sonra Türkiye bu ülkelerle olan ilişkilerine ağırlık vermeye başladı. Öncelikle birçok Afrika devletine büyükelçilik ve konsolosluk açıldı. Oralara büyükelçiler, konsoloslar gönderildi. وبعد العقد الأول من القرن الحادي والعشرين، بدأت تركيا في التركيز على علاقاتها مع هذه الدول. بادئ ذي بدء، تم افتتاح السفارات والقنصليات في العديد من الدول الأفريقية. تم إرسال السفراء والقناصل هناك. Nach den 2000er Jahren begann sich die Türkei Gewicht mit diesen Ländern zu ihren Beziehungen zu geben. Zunächst wurden Botschaften und Konsulate für viele afrikanische Staaten geöffnet. Botschafter und Konsuln wurden dorthin geschickt. After the 2000s, Turkey began to give weight to its relations with these countries. First of all, embassies and consulates were opened to many African states. Ambassadors and consuls were sent there. После 2000-х годов Турция начала придавать значение своим отношениям с этими странами. Прежде всего, посольства и консульства были открыты для многих африканских государств. Послы и консулы были отправлены туда.

Nijerya, Sudan, Somali gibi Afrika ülkelerinden gelen öğrenciler Türkiye'de eğitim alıyorlar. Somali demişken, burası Türkiye'nin iyi ilişkiler kurduğu bir yerdir. طلاب من دول أفريقية مثل نيجيريا والسودان والصومال يدرسون في تركيا. وبالحديث عن الصومال، فهذا مكان تتمتع تركيا بعلاقات جيدة معه. Nigeria, Sudan, erhalten Studenten Ausbildung in der Türkei aus afrikanischen Ländern wie Somalia. Somali Apropos, hier ist ein Ort, an dem die Türkei gute Beziehungen hat. Nigeria, Sudan, students are receiving education in Turkey from African countries such as Somalia. Somali Speaking of which, here's a place where Turkey has good relations. Нигерия, Судан, студенты получают образование в Турции, из африканских стран, таких как Сомали. Сомалийские Кстати говоря, вот это место, где Турция имеет хорошие отношения. Erdoğan orayı ziyaret etti. Orada Türkiye'nin büyük bir askeri üssü var. Türk iş adamları orada sayısız şirket açtılar. Son yıllarda Türkiye'nin desteğiyle açılan hastaneler, okullar var. Bazı Somalili talebeler Türkçe öğreniyorlar. وزار أردوغان هناك. ولتركيا قاعدة عسكرية كبيرة هناك. افتتح رجال الأعمال الأتراك العديد من الشركات هناك. وهناك مستشفيات ومدارس تم افتتاحها بدعم من تركيا في السنوات الأخيرة. ويتعلم بعض الطلاب الصوماليين اللغة التركية. Erdogan besuchte dort. Die Türkei hat eine große Militärbasis gibt. Dort eröffneten türkische Geschäftsleute zahlreiche Unternehmen. geöffnet mit der Türkei Unterstützung in den letzten Jahren, Krankenhäuser, Schulen. Einige somalische Studenten lernen Türkisch. Erdogan visited there. Turkey has a large military base there. Turkish businessmen opened numerous companies there. opened with Turkey's support in recent years, hospitals, schools. Some Somali students learn Turkish. Эрдоган побывал там. Турция имеет большую военную базу там. Турецкие бизнесмены открыли там множество компаний. открылся при поддержке Турции в последние годы, больницы, школы. Некоторые сомалийские студенты изучают турецкий язык.

Mısır ile eskiden iyi ilişkiler vardı. Türkiye Mursi'nin yanındaydı. Ancak son darbeden sonra ilişkiler kötüleşti. Artık Türkler oraya vizesiz gidemiyorlar. Oradaki Türk şirketlerinin çoğu kapandı. Mısır önemli bir ülke. İki ülkenin Osmanlı'dan miras kalan ortak değerleri var. Amerika ile Türkiye, eski başbakan Menderes döneminde yakınlaştılar. Çünkü Türkiye, II. Dünya Savaşından sonra Sovyet Rusya yerine Batı Bloku'nu tercih etti. وكانت هناك علاقات جيدة مع مصر. وكانت تركيا تقف إلى جانب مرسي. لكن العلاقات ساءت بعد الانقلاب الأخير. ولم يعد بإمكان الأتراك الذهاب إلى هناك بدون تأشيرة. وقد أغلقت معظم الشركات التركية هناك أبوابها. مصر دولة مهمة. ويرتبط البلدان بقيم مشتركة موروثة من الإمبراطورية العثمانية. أصبحت أمريكا وتركيا أقرب في عهد رئيس الوزراء الأسبق مندريس. لأن تركيا، II. بعد الحرب العالمية الثانية، فضلت روسيا السوفييتية الكتلة الغربية بدلاً من ذلك. Früher gab es gute Beziehungen zu Ägypten. Die Türkei war für Morsi. Nach dem letzten Putsch haben sich die Beziehungen jedoch verschlechtert. Jetzt können Türken ohne Visum nicht mehr einreisen. Die meisten türkischen Unternehmen dort haben geschlossen. Ägypten ist ein wichtiges Land. Die beiden Länder haben gemeinsame Werte, die sie vom Osmanischen Reich geerbt haben. Amerika und die Türkei haben sich während der Amtszeit des ehemaligen Ministerpräsidenten Menderes angenähert. Weil die Türkei nach dem Zweiten Weltkrieg den Westblock gegenüber Sowjetrussland bevorzugte. There used to be good relations with Egypt. Turkey was Mursi'nin side. However, after the last coup, relations deteriorated. Turks can no longer go there without a visa. Most of the Turkish companies there have been closed. Egypt is an important country. The two countries have common values inherited from the Ottomans. America with Turkey, the former prime minister Adnan Menderes period drew closer. Because Turkey II. After World War II, Soviet preferred the Western Block instead of Russia. Раньше были хорошие отношения с Египтом. Турция была Mursi'nin стороны. Однако после последнего переворота отношения ухудшились. Турки больше не могут туда ездить без визы. Большинство турецких компаний там были закрыты. Египет - важная страна. У двух стран есть общие ценности, унаследованные от османов. Америка с Турцией, бывший премьер-министр Аднан Мендерес период сблизились. Потому что Турция II. После Второй мировой войны Советский Союз предпочел Западный блок вместо России. 1952'de NATO'ya üye oldu. Bunun faydaları ve zararları oldu. Amerika, Adana'da bir askeri üs açtı. Bu üsten 1960'da bir casus uçak havalandı. Sovyetler bu uçağı düşürdüler. أصبحت عضوا في حلف شمال الأطلسي في عام 1952. وكان لهذا فوائده وأضراره. افتتحت أمريكا قاعدة عسكرية في أضنة. أقلعت طائرة تجسس من هذه القاعدة في عام 1960. لقد أسقط السوفييت هذه الطائرة. Im Jahr 1952 wurde es Mitglied der NATO. Dies hatte Vorteile und Nachteile. Die USA eröffneten einen Militärstützpunkt in Adana. Von diesem Stützpunkt aus startete 1960 ein Spionageflugzeug. Die Sowjets schossen es ab. He became a member of NATO in 1952. This had its benefits and harms. America opened a military base in Adana. A spy plane took off from this base in 1960. The Soviets dropped this plane. Он стал членом НАТО в 1952 году. Это имело свои преимущества и вред. Америка открыла военную базу в Адане. С этой вершины самолет-шпион взлетел в 1960 году. Советы сбросили этот самолет.

Türkiye'deki nitelikli üniversitelerden mezun olan öğrencilerin doktora yapmak için ilk tercih ettikleri ülke hep Amerika olmuştur. Türklerin çoğu Amerika'dan nefret ediyorlar. الدولة الأولى التي يفضلها الطلاب المتخرجون من الجامعات المؤهلة في تركيا للحصول على درجة الدكتوراه كانت دائمًا أمريكا. معظم الأتراك يكرهون أمريكا. Das erste Land, das sie an qualifizierte Doktoranden bevorzugen, die an Universitäten in der Türkei absolviert haben immer Amerika. Die meisten Türken hassen Amerika. The first country they prefer to qualified doctoral students who have graduated from universities in Turkey has always been America. Most Turks hate America. Первая страна, они предпочитают квалифицированные докторантам, окончившие университетов в Турции всегда была Америка. Большинство турок ненавидят Америку. Ama aynı kişiler Amerika'ya göç etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Zengin kadınlar Amerika'da doğum yapıp çocuklarına Amerika pasaportu alıyorlar لكن نفس الأشخاص يبذلون قصارى جهدهم للهجرة إلى أمريكا. النساء الثريات يلدن في أمريكا ويشترين جوازات سفر أمريكية لأطفالهن Aber die gleichen Leute tun ihr Bestes, um nach Amerika auszuwandern. Reiche Frauen gebären Amerika und bekommen ihren Kindern einen amerikanischen Pass But the same people are doing their best to immigrate to America. Rich women give birth to America and get their children an American passport Но те же люди делают все возможное, чтобы иммигрировать в Америку. Богатые женщины рожают Америку и получают своим детям американский паспорт

Muhtemelen en iyi ilişkiler Azerbaycan ile kuruldu. Bunun birkaç sebebi var. Türkçe ile Azerice birbirine çok benziyor. Bu iki halk akraba olduklarını iddia ediyorlar. ربما كانت أفضل العلاقات قد أقيمت مع أذربيجان. هناك عدة أسباب لذلك. التركية والأذربيجانية متشابهة جدًا مع بعضها البعض. يدعي هذان الشخصان أنهما أقارب. Die wohl besten Beziehungen wurden zu Aserbaidschan aufgebaut. Hierfür gibt es mehrere Gründe. Die Türken und Aserbaidschaner sind sich sehr ähnlich. Diese beiden Völker behaupten, dass sie miteinander verwandt sind. Probably the best relationships were established with Azerbaijan. There are several reasons for this. Turkish and Azerbaijani are very similar. These two peoples claim to be relatives. Наверное, лучшие отношения были установлены с Азербайджаном. Есть несколько причин для этого. Турецкий и азербайджанский очень похожи. Эти два народа утверждают, что являются родственниками. Ayrıca ikisinin de ortak bir düşmanı var. Yani "düşmanımın düşmanı dostumdur". Her iki ülke de Ermenistan ile anlaşamıyorlar. Karabağ Savaşı'nda Türkiye Azerbaycan'ı destekledi. Ermenistan'ın "soykırım" iddialarında da Azerbaycan Türkiye'yi destekliyor. وكلاهما لديهما أيضًا عدو مشترك. لذلك "عدو عدوي هو صديقي". كلا البلدين لا يستطيعان الانسجام مع أرمينيا. دعمت تركيا أذربيجان في حرب كاراباخ. كما تدعم أذربيجان تركيا في مزاعم أرمينيا بشأن "الإبادة الجماعية". Sie haben beide einen gemeinsamen Feind. Also "mein Feind ist mein Freund". Beide Länder können Armenien nicht zustimmen. Die Türkei hat Aserbaidschan in Berg-Karabach-Krieg unterstützt. Armeniens „Völkermord“ Aserbaidschan unterstützt auch die Türkei in den Ansprüchen. They both have a common enemy. So "my enemy is my friend". Both countries cannot agree with Armenia. Turkey has supported Azerbaijan in the Nagorno-Karabakh War. Armenia's "genocide" Azerbaijan also supports Turkey in claims. У них обоих есть общий враг. Так что «мой враг - мой друг». Обе страны не могут договориться с Арменией. Турция поддерживает Азербайджан в нагорно-карабахской войне. «Геноцид» в Армении Азербайджан поддерживает Турцию в претензии.

Yunanistan ile olan ilişkiler biraz limoni. Ege Denizi'ndeki adalarda çıkar çatışması var. Ayrıca mülteci meselesi de gerginliğe sebep oluyor. العلاقات مع اليونان متوترة بعض الشيء. هناك تضارب في المصالح على الجزر في بحر إيجه. بالإضافة إلى ذلك، تسبب قضية اللاجئين أيضًا التوتر. Die Beziehungen zu Griechenland sind etwas angespannt. Es gibt einen Interessenkonflikt über die Inseln in der Ägäis. Auch die Flüchtlingsfrage sorgt für Spannungen. Relations with Greece are somewhat lemons. There is a conflict of interest in the islands in the Aegean Sea. In addition, the refugee issue causes tension. Отношения с Грецией несколько лимонов. Существует конфликт интересов на островах в Эгейском море. Кроме того, проблема беженцев вызывает напряженность. Yunanistan'ın kuzeydoğusunda Türk azınlığın bulunması ilişkileri etkiliyor. Türkiye, oradaki azınlığın asimile olmasını istemiyor. ويؤثر وجود أقلية تركية في شمال شرق اليونان على العلاقات. ولا تريد تركيا أن تندمج الأقلية هناك. Die Anwesenheit einer türkischen Minderheit im Nordosten Griechenlands wirkt sich auf die Beziehungen aus. Türkei will nicht assimiliert Minderheit werden. The presence of a Turkish minority in the northeast of Greece affects relations. Turkey does not want to be assimilated minority there. Присутствие турецкого меньшинства на северо-востоке Греции влияет на отношения. Турция не хочет быть ассимилированы там меньшинство.

2000'li yıllardan sonra Türkiye'de iktidara gelen İslamcılar, Arap devletleriyle yakınlaşmak istediler. Suudi Arabistan ile iyi ilişkiler kuruldu. أراد الإسلاميون الذين وصلوا إلى السلطة في تركيا بعد العقد الأول من القرن الحادي والعشرين التقرب من الدول العربية. أقيمت علاقات جيدة مع المملكة العربية السعودية. Die Islamisten, die nach den 2000er Jahren in der Türkei an die Macht kamen, wollten sich den arabischen Staaten annähern. Es wurden gute Beziehungen zu Saudi-Arabien aufgebaut. After the 2000s, the Islamists came to power in Turkey, they want to get closer with the Arab states. Good relations have been established with Saudi Arabia. После 2000-х годов, исламисты пришли к власти в Турции, они хотят, чтобы приблизиться с арабскими государствами. Хорошие отношения были установлены с Саудовской Аравией. Ancak Suriye İç Savaşı'ndan sonra bu devletlerin çoğuyla kurulan ilişkiler bozuldu. Türkiye'nin körfez ülkelerindeki müttefiki Katar'dır. ومع ذلك، بعد الحرب الأهلية السورية، تدهورت العلاقات مع معظم هذه الدول. وحليف تركيا في دول الخليج هو قطر. Die Beziehungen zu den meisten dieser Staaten haben sich jedoch nach dem syrischen Bürgerkrieg verschlechtert. Der Verbündete der Türkei in den Golfstaaten ist Katar. However, after the Syrian Civil War, relations with most of these states were broken. Qatar is an ally of Turkey in the Gulf countries. Однако после гражданской войны в Сирии отношения со многими из этих государств были нарушены. Катар является союзником Турции в странах Персидского залива.

Rusya ile ise son yıllarda bir yakınlaşma görülüyor. İki devlet arasındaki ticaret ve turizm epey arttı. Ancak 2015'teki uçak krizi ile bu ilişkiler bir süre gerildi. وقد حدث تقارب مع روسيا في السنوات الأخيرة. وشهدت التجارة والسياحة بين البلدين زيادة كبيرة. لكن مع أزمة الطائرات عام 2015، توترت هذه العلاقات لفترة. There has been a rapprochement with Russia in recent years. Trade and tourism between the two states increased considerably. However, these relations were strained for a while with the 2015 plane crisis. В последние годы произошло сближение с Россией. Торговля и туризм между двумя государствами значительно возросли. Однако эти отношения некоторое время были напряженными с авиационным кризисом в 2015 году. Sonra normalleşti. Fakat Suriye'deki savaşta iki ülke arasında çıkar çatışması var. Türkiye oradaki muhalifleri destekliyor. Rusya ise rejime destek veriyor. ثم أصبح الأمر طبيعيا. لكن هناك تضارب مصالح بين البلدين في الحرب الدائرة في سوريا. وتدعم تركيا المعارضة هناك. ومن ناحية أخرى، تدعم روسيا النظام. Dann normalisierte sich die Lage. Aber es gibt einen Interessenkonflikt zwischen den beiden Ländern im Krieg in Syrien. Die Türkei unterstützt dort die Opposition. Russland hingegen unterstützt das Regime. Then it became normal. But there is a conflict of interest between the two countries in the war in Syria. Turkey supports dissidents there. Russia supports the regime. Тогда это стало нормой. Но есть конфликт интересов между двумя странами в войне в Сирии. Турция поддерживает диссидент там. Россия поддерживает режим.

Çin ile olan ilişkiler orada yaşayan bir azınlık olan Uygurlar sebebiyle bazen kötüleşiyor. Lakin bilindiği gibi Çin, son yıllarda birçok devlete borç para veriyor. وتتوتر العلاقات مع الصين في بعض الأحيان بسبب الأويغور، وهم أقلية تعيش هناك. ومع ذلك، كما هو معروف، قامت الصين بإقراض الأموال للعديد من الدول في السنوات الأخيرة. Die Beziehungen zu China verschlechtern sich manchmal wegen der Uiguren, einer dort lebenden Minderheit. Bekanntlich hat China jedoch in den letzten Jahren vielen Staaten Geld geliehen. Relations with China sometimes get worse due to the Uighurs, a minority living there. However, as is known, China has been lending money to many states in recent years. Отношения с Китаем иногда ухудшаются из-за уйгуров, проживающих там в меньшинстве. Однако, как известно, в последние годы Китай кредитует многие государства. Bu durumu da sonra politik emelleri için kullanıyor. Uygurlara yapılan baskılarla ilgili kötü haberlerin çıkmasını istemiyor. ثم يستخدم هذا الوضع لتحقيق طموحاته السياسية. إنه لا يريد أن تظهر أخبار سيئة عن اضطهاد الأويغور. Dann nutzt er diese Situation für seine politischen Ambitionen. Er will keine schlechten Nachrichten über den Druck auf die Uiguren. Then he uses this situation for his political ambitions. He does not want bad news about the pressure on the Uighurs. Затем он использует эту ситуацию для своих политических амбиций. Он не хочет плохих новостей о давлении на уйгуров.