×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, TÜRKİYE’DE TEKNOLOJİ VE BİLİM

TÜRKİYE'DE TEKNOLOJİ VE BİLİM

Endüstri Devrimi Türkiye'de gerçekleşmedi. Türkiye'de sanayileşme daha geç başladı. İktisadı güçlenen ve alım gücü artan Batı karşısında Osmanlı ekonomisi kötüleşti ve sonunda yıkıldı. Çünkü artan enflasyon birçok küçük işletmenin kapanmasına ve el emeğinin değersizleşmesine yol açmıştı.

Yeni kurulan Cumhuriyet, teknoloji ve bilim alanında atılımlar yapmak istedi. Bunun için yeni ve modern kurumlar açıldı. Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit(rehber) ilimdir.” dedi. Sovyetlerin desteğiyle yeni fabrikalar açıldı. Türk öğrenciler burslu olarak Avrupa ülkelerine gönderildi. Türkiye'ye dönen bu öğrenciler çağdaş metotları Türk eğitim sistemine uygulamaya başladılar.

Cumhuriyetin ilk yıllarında demiryollarına ağırlık verildi. Sonra karayollarına yatırım yapıldı. Türkiye'deki nehirler coğrafi olarak yolcu taşımaya elverişli değil. Yani Hollanda'daki gibi bir durum söz konusu değil. Son 20 yılda hava ulaşımına yatırım yapıldı. Onlarca havalimanı(=havaalanı) açıldı.

İnsansız hava araçlarına da yatırım yapılıyor. Özellikle terörle mücadelede bu araçlar kullanılıyor. Bunun için savunma sanayine ve bu alanda çalışacak mühendislere destek veriliyor. ASELSAN adlı kurum Türk ordusuna teknolojik destek sağlıyor.

TÜBİTAK, devletin kurduğu bilimsel araştırmalar yapan bir kurumdur. Ayrıca başarılı öğrencilere burs verir ve onları Avrupa'ya, Amerika'ya vs. gönderir. Bilimsel başarılarıyla öne çıkan üniversiteler şunlardır: Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ ve Hacettepe Üniversiteleri.

AK Parti hükümeti teknolojiye çok önem veriyor. e-Devlet (turkiye.gov.tr) adlı uygulama büyük bir yenilik. Bu sayede bürokratik işler daha kolay hallediliyor. Örneğin tapular oradan kontrol edilebiliyor. Adli sicil kaydı oradan sorgulanabiliyor. Hastalar, hastaneye gitmeden önce oradan randevu alabiliyorlar. Bu, hayatı kolaylaştırdı.

Türkiye'de tıp eğitimine çok önem verilir. Orta Asya'dan, Orta Doğu'dan, Afrika'dan her sene binlerce öğrenci tıp okumak için Türkiye'ye gelirler. Aziz Sancar adlı Türk vatandaşı doktor, lisans eğitimini Türkiye'de tamamladı. Sonra Amerika'ya gitti. 2015'te Nobel Kimya Ödülü'nü aldı. Türkler bundan gurur duydular.

Sağlık turizmi Türkiye'de gelişmeye başladı. Türkiye'de tedavi olmak yolculuk masrafları dahil edilse bile Batı Avrupa'dakine göre daha ucuzdur. Bu yüzden bazı Avrupalılar ameliyat olmak için Türkiye'ye geliyorlar.

Bilimsel araştırmalar artsa da büyük bir sorun var: Beyin göçü. Bu problem Türkiye'ye çok zarar veriyor. İyi okullardan mezun olan öğrencilerin çoğu Türkiye'yi terk etmek istiyorlar. Örneğin mühendisler Almanya'ya, ekonomistler Amerika'ya gitmek istiyorlar.

Beyin göçünün bir sebebi Türkiye'deki liyakat sorunudur. Yani başarılı insanların değil de hükümete sadık olan insanların tercih edilmesi. Muhalif olan bilim insanları çeşitli engellerle karşılaşıyorlar. Onların burs alması, uluslararası projelerde Türkiye'yi temsil etmesi bazen engelleniyor. Bu yüzden onlar hayal kırıklığına uğruyorlar.

Hükümet son yıllarda yazılım, programlama gibi alanlarda öğrencilerin yetiştirilmesini teşvik etmeye başladı. Okul müfredatlarına bu tür dersler ekleniyor. Dünyada ortak dil hâline gelen İngilizce, bilimsel çalışmalarda gerekli. Ancak yabancı dil eğitimi Türkiye'de hâlâ başarısız. Bir türlü öğretemiyorlar. Çünkü İngilizce öğretmenleri İngilizce bilmiyorlar


TÜRKİYE’DE TEKNOLOJİ VE BİLİM التكنولوجيا والعلوم في تركيا TECHNOLOGIE UND WISSENSCHAFT IN DER TÜRKEI ΤΕΧΝΟΛΟΓΊΑ ΚΑΙ ΕΠΙΣΤΉΜΗ ΣΤΗΝ ΤΟΥΡΚΊΑ TECHNOLOGY AND SCIENCE IN TURKEY TECNOLOGÍA Y CIENCIA EN TURQUÍA ТЕХНОЛОГИЯ И НАУКА В ТУРЦИИ TEKNIK OCH VETENSKAP I TURKIET

Endüstri Devrimi Türkiye'de gerçekleşmedi. Türkiye'de sanayileşme daha geç başladı. İktisadı güçlenen ve alım gücü artan Batı karşısında Osmanlı ekonomisi kötüleşti ve sonunda yıkıldı. الثورة الصناعية لم تحدث في تركيا. بدأ التصنيع في وقت لاحق في تركيا. وفي مواجهة الغرب الذي كان اقتصاده يتعزز وقوته الشرائية تتزايد، تدهور الاقتصاد العثماني وانهار في نهاية المطاف. Die industrielle Revolution fand in der Türkei nicht statt. Die Industrialisierung begann später in der Türkei. Die osmanische Wirtschaft verschlechterte sich und brach schließlich angesichts des Westens zusammen, dessen Wirtschaft stärker wurde und dessen Kaufkraft zunahm. The Industrial Revolution did not happen in Turkey. Industrialization began later in Turkey. The Ottoman economy deteriorated and eventually collapsed in the face of the West, whose economy strengthened and its purchasing power increased. Промышленная революция не произошла в Турции. Индустриализация началась позже, в Турции. Оттоманская экономика пришла в упадок и в конечном итоге рухнула перед лицом Запада, чья экономика усилилась, а покупательная способность возросла. Çünkü artan enflasyon birçok küçük işletmenin kapanmasına ve el emeğinin değersizleşmesine yol açmıştı. لأن التضخم المتزايد أدى إلى إغلاق العديد من الشركات الصغيرة وانخفاض قيمة العمل اليدوي. Denn die steigende Inflation hatte zur Schließung vieler kleiner Unternehmen und zur Entwertung der manuellen Arbeit geführt. Increased inflation led to the closure of many small businesses and the devaluation of manual labor. Рост инфляции привел к закрытию многих малых предприятий и девальвации ручного труда.

Yeni kurulan Cumhuriyet, teknoloji ve bilim alanında atılımlar yapmak istedi. Bunun için yeni ve modern kurumlar açıldı. Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit(rehber) ilimdir.” dedi. أرادت الجمهورية المنشأة حديثًا تحقيق اختراقات في التكنولوجيا والعلوم. ولهذا الغرض تم افتتاح مؤسسات جديدة وحديثة. قال أتاتورك: "أصدق دليل في الحياة هو العلم". قال. Die neu gegründete Republik wollte Durchbrüche in Technologie und Wissenschaft erzielen. Hierfür wurden neue und moderne Institutionen eröffnet. Atatürk: "Die Wissenschaft ist der echteste Führer (Führer) im Leben." sagte. The newly established Republic wanted to make strides in technology and science. For this, new and modern institutions were opened. Atatürk, "The most genuine master (guide) in life is science." said. Вновь созданная Республика хотела добиться успехов в технологиях и науке. Для этого были открыты новые и современные институты. Ататюрк, «Самый настоящий мастер (гид) в жизни - наука». сказал он. Sovyetlerin desteğiyle yeni fabrikalar açıldı. Türk öğrenciler burslu olarak Avrupa ülkelerine gönderildi. Türkiye'ye dönen bu öğrenciler çağdaş metotları Türk eğitim sistemine uygulamaya başladılar. تم افتتاح مصانع جديدة بدعم من السوفييت. تم إرسال الطلاب الأتراك إلى الدول الأوروبية في منح دراسية. بدأ هؤلاء الطلاب الذين عادوا إلى تركيا في تطبيق الأساليب المعاصرة في نظام التعليم التركي. Neue Fabriken wurden mit sowjetischer Unterstützung eröffnet. Türkische Studenten wurden als Stipendiaten in europäische Länder geschickt. Diese Studenten kehrten in die Türkei zurück und begannen, moderne Methoden auf das türkische Bildungssystem anzuwenden. New factories were opened with the support of the Soviets. Turkish students were sent to European countries with scholarships. These students returned to Turkey began to apply the methods of modern Turkish education system. Новые заводы были открыты при поддержке Советов. Турецкие студенты были отправлены в европейские страны со стипендиями. Эти студенты вернулись в Турцию стали применять методы современной турецкой системы образования.

Cumhuriyetin ilk yıllarında demiryollarına ağırlık verildi. Sonra karayollarına yatırım yapıldı. Türkiye'deki nehirler coğrafi olarak yolcu taşımaya elverişli değil. في السنوات الأولى للجمهورية، تم التركيز على السكك الحديدية. ثم تم الاستثمار في الطرق السريعة. الأنهار في تركيا غير مناسبة جغرافيًا لنقل الركاب. In den ersten Jahren der Republik lag der Schwerpunkt auf dem Schienenverkehr. Dann wurde in Autobahnen investiert. Die Flüsse in der Türkei sind geografisch nicht für den Personenverkehr geeignet. In the first years of the republic, railways were emphasized. Then invested in highways. rivers are not suitable for carrying passengers is geographically in Turkey. В первые годы республики железные дороги были подчеркнуты. Затем инвестировал в шоссе. Реки не пригодны для перевозки пассажиров географически в Турции. Yani Hollanda'daki gibi bir durum söz konusu değil. Son 20 yılda hava ulaşımına yatırım yapıldı. Onlarca havalimanı(=havaalanı) açıldı. لذلك فإن الوضع ليس كما هو الحال في هولندا. تمت الاستثمارات في النقل الجوي خلال العشرين عامًا الماضية. تم فتح العشرات من المطارات. Mit anderen Worten: Eine Situation wie in den Niederlanden gibt es nicht. In den letzten 20 Jahren wurden Investitionen in den Luftverkehr getätigt. Es wurden Dutzende von Flughäfen (=Flughäfen) eröffnet. So there is no such thing as in the Netherlands. Investments have been made in air transportation in the last 20 years. Dozens of airports (= airports) were opened. Так что нет такой вещи, как в Нидерландах. В последние 20 лет были сделаны инвестиции в авиаперевозки. Десятки аэропортов (= аэропортов) были открыты.

İnsansız hava araçlarına da yatırım yapılıyor. Özellikle terörle mücadelede bu araçlar kullanılıyor. كما يتم الاستثمار في المركبات الجوية بدون طيار. وتستخدم هذه الأدوات بشكل خاص في الحرب ضد الإرهاب. Es wird auch in unbemannte Luftfahrzeuge investiert. Diese Instrumente werden insbesondere im Kampf gegen den Terrorismus eingesetzt. Investments are also made in unmanned aerial vehicles. These tools are used especially in the fight against terrorism. Инвестиции также делаются в беспилотные летательные аппараты. Эти инструменты используются особенно в борьбе с терроризмом. Bunun için savunma sanayine ve bu alanda çalışacak mühendislere destek veriliyor. ASELSAN adlı kurum Türk ordusuna teknolojik destek sağlıyor. ولهذا الغرض، يتم تقديم الدعم لصناعة الدفاع والمهندسين الذين سيعملون في هذا المجال. تقدم المؤسسة المسماة ASELSAN الدعم التكنولوجي للجيش التركي. Hierfür werden die Verteidigungsindustrie und die Ingenieure unterstützt, die auf diesem Gebiet arbeiten werden. Die Institution ASELSAN bietet der türkischen Armee technologische Unterstützung. For this, support is given to the defense industry and engineers working in this field. The institution named ASELSAN provides technological support to the Turkish army. Для этого оказывается поддержка оборонной промышленности и инженерам, работающим в этой области. Учреждение под названием ASELSAN оказывает техническую поддержку турецкой армии.

TÜBİTAK, devletin kurduğu bilimsel araştırmalar yapan bir kurumdur. Ayrıca başarılı öğrencilere burs verir ve onları Avrupa'ya, Amerika'ya vs. gönderir. TÜBİTAK هي مؤسسة أنشأتها الدولة وتقوم بإجراء البحث العلمي. كما أنها تقدم منحًا دراسية للطلاب الناجحين وترسلهم إلى أوروبا وأمريكا وغيرها. يرسل. TÜBİTAK ist eine staatlich eingerichtete Einrichtung, die wissenschaftliche Forschung betreibt. Es vergibt auch Stipendien an erfolgreiche Studenten und schickt sie nach Europa, Amerika usw. sendet. TÜBİTAK is an institution that conducts scientific researches founded by the state. It also provides scholarships to successful students and allows them to Europe, America, etc. It sends. TÜBİTAK является учреждением, которое проводит научные исследования, основанные государством. Он также предоставляет стипендии для успешных студентов и позволяет им в Европе, Америке и т. Д. Он посылает. Bilimsel başarılarıyla öne çıkan üniversiteler şunlardır: Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ ve Hacettepe Üniversiteleri. الجامعات التي تتميز بإنجازاتها العلمية هي: جامعات بوغازيجي، وبيلكنت، وMETU، وهاسيتيب. Die Universitäten, die sich durch ihre wissenschaftlichen Leistungen auszeichnen, sind: Boğaziçi, Bilkent, METU und Hacettepe. The universities that stand out with their scientific achievements are: Boğaziçi, Bilkent, METU and Hacettepe Universities. Университетами, которые выделяются своими научными достижениями, являются университеты Богазичи, Билкент, METU и Hacettepe.

AK Parti hükümeti teknolojiye çok önem veriyor. e-Devlet (turkiye.gov.tr) adlı uygulama büyük bir yenilik. Bu sayede bürokratik işler daha kolay hallediliyor. تولي حكومة حزب العدالة والتنمية أهمية كبيرة للتكنولوجيا. يعد التطبيق المسمى الحكومة الإلكترونية (turkiye.gov.tr) ابتكارًا رائعًا. وبهذه الطريقة، يتم التعامل مع المهام البيروقراطية بسهولة أكبر. Die Regierung der AKP misst der Technologie große Bedeutung bei. e-Government (turkiye.gov.t is) macht eine großartige Neuheitsanwendung. Auf diese Weise lassen sich bürokratische Fragen leichter lösen. The AK Party government attaches great importance to technology. e-Government (turkiye.gov.t is) doing a great novelty application. In this way, bureaucratic works are handled more easily. Правительство АК партии придает большое значение технологиям. Электронное правительство (turkiye.gov.t это) делает большое приложение новизны. Таким образом, бюрократические работы обрабатываются легче. Örneğin tapular oradan kontrol edilebiliyor. Adli sicil kaydı oradan sorgulanabiliyor. Hastalar, hastaneye gitmeden önce oradan randevu alabiliyorlar. Bu, hayatı kolaylaştırdı. على سبيل المثال، يمكن التحقق من سندات الملكية من هناك. يمكن الاستعلام عن سجلات السجل الجنائي من هناك. يمكن للمرضى تحديد موعد هناك قبل الذهاب إلى المستشفى. وهذا جعل الحياة أسهل. Beispielsweise können von dort Eigentumsurkunden überprüft werden. Das Strafregister kann von dort aus in Frage gestellt werden. Patienten können dort einen Termin vereinbaren, bevor sie ins Krankenhaus gehen. Das hat das Leben leichter gemacht. For example, title deeds can be controlled from there. The criminal record can be questioned from there. Patients can make an appointment before going to the hospital. This made life easier. Например, правоустанавливающие документы могут контролироваться оттуда. Оттуда можно допросить судимость. Пациенты могут записаться на прием, прежде чем идти в больницу. Это сделало жизнь проще.

Türkiye'de tıp eğitimine çok önem verilir. Orta Asya'dan, Orta Doğu'dan, Afrika'dan her sene binlerce öğrenci tıp okumak için Türkiye'ye gelirler. يحظى التعليم الطبي بأهمية كبيرة في تركيا. في كل عام، يأتي آلاف الطلاب من آسيا الوسطى والشرق الأوسط وأفريقيا إلى تركيا لدراسة الطب. Der medizinischen Ausbildung in der Türkei wird große Aufmerksamkeit gewidmet. Zentralasien, der Nahe Osten, kam jedes Jahr in die Türkei, um Medizin zu studieren. Tausende von Studenten aus Afrika. much attention is given to medical education in Turkey. Central Asia, the Middle East, came to Turkey to study medicine every year thousands of students from Africa. Большое внимание уделяется медицинскому образованию в Турции. Центральная Азия, Ближний Восток, приехал в Турцию, чтобы изучать медицину каждый год тысячи студентов из Африки. Aziz Sancar adlı Türk vatandaşı doktor, lisans eğitimini Türkiye'de tamamladı. Sonra Amerika'ya gitti. 2015'te Nobel Kimya Ödülü'nü aldı. Türkler bundan gurur duydular. أكمل طبيب مواطن تركي يدعى عزيز سنجار تعليمه الجامعي في تركيا. ثم ذهب إلى أمريكا. حصل على جائزة نوبل في الكيمياء عام 2015. وكان الأتراك فخورين بهذا. Aziz Sancar sagt, der türkische Staatsbürger habe seine Grundausbildung in der Türkei abgeschlossen. Dann ging er nach Amerika. Er erhielt 2015 den Nobelpreis für Chemie. Darauf waren die Türken stolz. Aziz Sancar says Turkish citizen doctor, he completed his undergraduate education in Turkey. Then he went to America. He received the Nobel Prize in Chemistry in 2015. The Turks were proud of this. Азиз Sancar говорит гражданин Турции врач, он завершил свое высшее образование в Турции. Затем он отправился в Америку. Он получил Нобелевскую премию по химии в 2015 году. Турки гордились этим.

Sağlık turizmi Türkiye'de gelişmeye başladı. Türkiye'de tedavi olmak yolculuk masrafları dahil edilse bile Batı Avrupa'dakine göre daha ucuzdur. بدأت السياحة العلاجية في التطور في تركيا. الحصول على العلاج في تركيا أرخص منه في أوروبا الغربية، حتى لو تم تضمين تكاليف السفر. In der Türkei begann sich der Gesundheitstourismus zu entwickeln. Auch wenn die Behandlung in den Reisekosten enthalten ist, sind sie in der Türkei günstiger als in Westeuropa. Health tourism started to develop in Turkey. Even if the treatment be included in travel costs in Turkey are cheaper than in Western Europe. Оздоровительный туризм начал развиваться в Турции. Даже если лечение будет включена в расходы на поездки в Турции дешевле, чем в Западной Европе. Bu yüzden bazı Avrupalılar ameliyat olmak için Türkiye'ye geliyorlar. ولهذا السبب يأتي بعض الأوروبيين إلى تركيا لإجراء عملية جراحية. Aus diesem Grund kommen einige Europäer in die Türkei, um operiert zu werden. This is why some Europeans are coming to Turkey to be operated. Вот почему некоторые европейцы приезжают в Турцию, чтобы работать.

Bilimsel araştırmalar artsa da büyük bir sorun var: Beyin göçü. Bu problem Türkiye'ye çok zarar veriyor. İyi okullardan mezun olan öğrencilerin çoğu Türkiye'yi terk etmek istiyorlar. على الرغم من تزايد البحث العلمي، إلا أن هناك مشكلة كبيرة: هجرة الأدمغة. هذه المشكلة تسبب ضررا كبيرا لتركيا. يرغب معظم الطلاب الذين يتخرجون من المدارس الجيدة في مغادرة تركيا. Obwohl die wissenschaftliche Forschung zunimmt, gibt es ein großes Problem: Brain Drain. Die Türkei schadet diesem Problem sehr. Die meisten Schüler, die eine gute Schule abgeschlossen haben, wollen die Türkei verlassen. Although scientific research has increased, there is one big problem: brain drain. Turkey is giving this problem much harm. Most of the students who graduated from a good school, they want to leave Turkey. Хотя научные исследования возросли, существует одна большая проблема: утечка мозгов. Турция дает эту проблему много вреда. Большинство студентов, окончивших хорошую школу, они хотят покинуть Турцию. Örneğin mühendisler Almanya'ya, ekonomistler Amerika'ya gitmek istiyorlar. على سبيل المثال، يريد المهندسون الذهاب إلى ألمانيا، ويريد الاقتصاديون الذهاب إلى أمريكا. Zum Beispiel wollen Ingenieure nach Deutschland gehen, Ökonomen wollen nach Amerika. For example, engineers want to go to Germany and economists to go to America. Например, инженеры хотят поехать в Германию, экономисты - в Америку.

Beyin göçünün bir sebebi Türkiye'deki liyakat sorunudur. Yani başarılı insanların değil de hükümete sadık olan insanların tercih edilmesi. أحد أسباب هجرة الأدمغة هو مشكلة الجدارة في تركيا. بمعنى آخر، يُفضل الأشخاص الموالين للحكومة، وليس الأشخاص الناجحين. Ein weiterer Grund für das Problem der Abwanderung von Fachkräften ist der Verdienst in der Türkei. Das heißt, Menschen, die der Regierung treu sind, werden bevorzugt, nicht erfolgreiche Menschen. Another reason for the brain drain problem is merit in Turkey. In other words, people who are loyal to the government, not successful people. Другая причина проблемы утечки мозгов заслуга в Турции. Другими словами, люди, которые лояльны правительству, не успешные люди. Muhalif olan bilim insanları çeşitli engellerle karşılaşıyorlar. Onların burs alması, uluslararası projelerde Türkiye'yi temsil etmesi bazen engelleniyor. Bu yüzden onlar hayal kırıklığına uğruyorlar. يواجه العلماء المعارضون عقبات مختلفة. ويُمنعون أحيانًا من الحصول على المنح الدراسية وتمثيل تركيا في المشاريع الدولية. ولهذا السبب يشعرون بخيبة أمل. Andersdenkende Wissenschaftler stehen vor verschiedenen Hindernissen. Sie erhalten ein Stipendium, um die Türkei in internationalen Projekten zu vertreten, werden manchmal blockiert. Deshalb werden sie enttäuscht. Opposing scientists face various obstacles. They receive a scholarship, to represent Turkey in international projects are sometimes blocked. So they are disappointed. Противостоящие ученые сталкиваются с различными препятствиями. Они получают стипендию, чтобы представлять Турцию в международные проекты иногда блокируется. Поэтому они разочарованы.

Hükümet son yıllarda yazılım, programlama gibi alanlarda öğrencilerin yetiştirilmesini teşvik etmeye başladı. Okul müfredatlarına bu tür dersler ekleniyor. وفي السنوات الأخيرة، بدأت الحكومة في تشجيع تدريب الطلاب في مجالات مثل البرمجيات والبرمجة. وتتم إضافة مثل هذه الدورات إلى المناهج الدراسية. In den letzten Jahren hat die Regierung begonnen, die Ausbildung von Studenten in Bereichen wie Software und Programmierung zu fördern. Solche Kurse werden dem Lehrplan hinzugefügt. The government has started to encourage the training of students in areas such as software and programming in recent years. Such lessons are added to school curricula. В последние годы правительство начало поощрять обучение студентов в таких областях, как программное обеспечение и программирование. Такие уроки добавляются в школьные программы. Dünyada ortak dil hâline gelen İngilizce, bilimsel çalışmalarda gerekli. Ancak yabancı dil eğitimi Türkiye'de hâlâ başarısız. Bir türlü öğretemiyorlar. Çünkü İngilizce öğretmenleri İngilizce bilmiyorlar اللغة الإنجليزية التي أصبحت اللغة المشتركة في العالم ضرورية في الدراسات العلمية. ومع ذلك، لا يزال تعليم اللغات الأجنبية غير ناجح في تركيا. إنهم لا يستطيعون تدريسها. لأن مدرسي اللغة الإنجليزية لا يعرفون اللغة الإنجليزية Englisch, das sich zur Weltsprache entwickelt hat, ist für wissenschaftliche Studien unerlässlich. Allerdings ist der Fremdsprachenunterricht in der Türkei immer noch ein Misserfolg. Sie können sie nicht unterrichten. Weil die Englischlehrer kein Englisch sprechen English, which has become a common language in the world, is necessary in scientific studies. However, foreign language education in Turkey still fails. They can not teach somehow. Because English teachers do not speak English Английский язык, который стал общим языком в мире, необходим в научных исследованиях. Тем не менее, иностранный язык образования в Турции до сих пор не удается. Они не могут научить как-то. Потому что преподаватели английского не говорят по-английски