×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, TÜRKİYE’DE DOĞMAK VE BÜYÜMEK

TÜRKİYE'DE DOĞMAK VE BÜYÜMEK

Ben Türkiye'de doğdum ve büyüdüm. Doğduğum şehir ne büyüktü ne küçüktü.

7 yaşındayken ilkokula başladım. İlkokul öğrencisiyken çok çalışkandım. Derslerime düzenli çalışıyordum. Sonra liseye gittim. Liseden mezun oldum. Şimdi de üniversitede okuyorum.

Türkiye'de yaşamanın avantajları ve dezavantajları var. Ben şanslı olduğumu düşünüyorum: Doğduğum şehir güvenli bir yerdi. Ailemin ekonomik durumu kötü değildi.

Türkiye'de devlet okulları ücretsizdir. Yani ilkokul, lise, üniversite eğitimi bedavadır. Örneğin üniversitede tıp, hukuk, mühendislik bölümleri ücretsizdir. Bu çok güzel bir şey. Sosyal devleti seviyorum.

Türkiye'de insanların çoğu şehirlerde yaşarlar. Bir kısım insan da köylerde yaşar. 1960'tan itibaren insanlar köyden şehre göç ettiler. Şehirlerin nüfusu hızla arttı. Böylece işsizlik artmış oldu.

Köylerde yaşamak bazen iyidir bazen kötü. Köylerde herkes birbirini tanır. Bu, özgürlük için kötü bir şey. Diğer taraftan, köylerde herkes birbirine yardım eder, bu güzel bir şey,

Türkiye'deki en büyük problemlerden biri vergilerdir. Türkiye'de vergiler inanılmaz yüksek. Özellikle petrol, doğalgaz çok pahalı. Türkiye'de petrol yok. Ama komşuları olan Irak'ta, İran'da petrol var.

Ayrıca alkol fiyatları çok yüksek. Türkiye'de aylık asgari ücret ortalama 2000 Türk Lirası. 1 litre viski 250 tl! Yani bir aylık maaş ile sadece 8 litre viski alınır. Türklerin milli içkisi rakıdır. Rakı da çok pahalı. 1 litre rakı 200 Türk Lirası. Yarım litre bira 10 lira!

Türkiye büyük bir ülkedir. Bunun için her bölgesi birbirinden farklıdır. Türkiye'de 7 bölge vardır. Ben Türkiye'nin güneyinde doğdum ve büyüdüm. İstanbul'u tarihi açıdan çok seviyorum. Çünkü İstanbul'da çok fazla tarihi bina var. Onları gezmek çok zevkli.

Ankara Türkiye'nin başkentidir. Bence Türkiye'nin en güvenli ve düzenli şehirlerinden biridir. Ankara'da ulaşım sistemi gelişmiştir. Ankara'da fiyatlar İstanbul'dan ucuzdur. Evsiz (homeless) sayısı azdır. Umarım evsiz sayısı gittikçe azalır.

İzmir de güzel bir şehir. İzmir tatil için uygun bir yer. Ayrıca İzmir de bazı yönlerden daha özgür bir yer. Örneğin İzmir'de sokakta içki içebilirsin. Ankara'da içemezsin. Ama yaşamak için İzmir'i tercih etmem. Düzenli bir yer değil.

Sonuç olarak Türkiye'de doğduğum için pişman değilim. Evet, Türkiye'nin birçok problemi var. Dünyanın her ülkesinin problemi var, değil mi? Önemli olan o sorunları çözmek için uğraşamaktır. Bunun için çevreyi korumak gerek. İnsanlara saygı göstermek gerek. İşte o zaman dünya daha güzel bir yer olacak.

TÜRKİYE’DE DOĞMAK VE BÜYÜMEK ولد ونشأ في تركيا GEBOREN UND AUFGEWACHSEN IN DER TÜRKEI ΓΕΝΝΉΘΗΚΕ ΚΑΙ ΜΕΓΆΛΩΣΕ ΣΤΗΝ ΤΟΥΡΚΊΑ BORN AND GROWING IN TURKEY NACIDO Y CRIADO EN TURQUÍA NÉ ET ÉLEVÉ EN TURQUIE URODZONY I WYCHOWANY W TURCJI РОДИЛСЯ И РАСТЕТ В ТУРЦИИ FÖDD OCH UPPVUXEN I TURKIET

Ben Türkiye'de doğdum ve büyüdüm. لقد ولدت ونشأت في تركيا. I was born in Turkey and grew up. Я родился и вырос в Турции. Doğduğum şehir ne büyüktü ne küçüktü. المدينة التي ولدت فيها لم تكن كبيرة ولا صغيرة. Die Stadt, in der ich geboren wurde, war weder groß noch klein. The city where I was born was neither big nor small. Город, в котором я родился, не был ни большим, ни маленьким.

7 yaşındayken ilkokula başladım. بدأت المدرسة الابتدائية عندما كان عمري 7 سنوات. Mit 7 Jahren kam ich in die Grundschule. I started primary school when I was 7 years old. İlkokul öğrencisiyken çok çalışkandım. لقد كنت مجتهدًا جدًا عندما كنت طالبًا في المدرسة الابتدائية. Ich war ein harter Arbeiter, als ich ein Grundschüler war. I was a hard worker when I was a primary school student. Lorsque j'étais à l'école primaire, j'étais très studieux. Derslerime düzenli çalışıyordum. كنت أدرس بانتظام لدروسي. I was working on my classes regularly. J'étudiais régulièrement. Sonra liseye gittim. ثم ذهبت إلى المدرسة الثانوية. Then I went to high school. Liseden mezun oldum. أنا تخرجت من المدرسة الثانوية. Ich habe einen High School Abschluss. I graduated from high school. Я окончила школу. Şimdi de üniversitede okuyorum. الآن أنا أدرس في الجامعة. Now I'm studying at the university.

Türkiye'de yaşamanın avantajları ve dezavantajları var. العيش في تركيا له مميزات وعيوب. Das Leben in der Türkei hat seine Vor- und Nachteile. There are advantages and disadvantages of living in Turkey. Vivre en Turquie présente des avantages et des inconvénients. Ben şanslı olduğumu düşünüyorum: Doğduğum şehir güvenli bir yerdi. أعتقد أنني كنت محظوظًا: فالمدينة التي ولدت فيها كانت مكانًا آمنًا. Ich schätze mich glücklich: Die Stadt, in der ich geboren wurde, war ein sicherer Ort. I think I'm lucky: The city where I was born was a safe place. Je pense que j'ai eu de la chance : la ville où je suis née était un endroit sûr. Я считаю, что мне повезло: город, в котором я родился, был безопасным местом. Ailemin ekonomik durumu kötü değildi. لم يكن الوضع الاقتصادي لعائلتي سيئًا. My family's economic situation was not bad.

Türkiye'de devlet okulları ücretsizdir. المدارس العامة في تركيا مجانية. Öffentliche Schulen in der Türkei sind kostenlos. State schools in Turkey are free. En Turquie, les écoles publiques sont gratuites. Государственные школы в Турции бесплатны. Yani ilkokul, lise, üniversite eğitimi bedavadır. وبعبارة أخرى، فإن التعليم الابتدائي والثانوي والجامعي مجاني. Mit anderen Worten, Grundschule, Gymnasium, Universitätsbildung sind kostenlos. In other words, primary education, high school, university education is free. En d'autres termes, l'enseignement primaire, secondaire et universitaire est gratuit. Другими словами, начальная школа, средняя школа, высшее образование бесплатно. Örneğin üniversitede tıp, hukuk, mühendislik bölümleri ücretsizdir. على سبيل المثال، أقسام الطب والقانون والهندسة في الجامعة مجانية. So sind beispielsweise Medizin, Jura und Ingenieurwissenschaften an der Universität gebührenfrei. For example, the departments of medicine, law and engineering are free in the university. Например, медицина, право и инженерное дело в университете бесплатны. Bu çok güzel bir şey. This is a very beautiful thing. Sosyal devleti seviyorum. أنا أحب الحالة الاجتماعية. I love the social state. J'aime l'État-providence.

Türkiye'de insanların çoğu şehirlerde yaşarlar. يعيش معظم الناس في تركيا في المدن. Die meisten Menschen in der Türkei leben in Städten. Most people live in cities in Turkey. La plupart des habitants de la Turquie vivent dans des villes. Bir kısım insan da köylerde yaşar. ويعيش بعض الناس أيضًا في القرى. Manche Menschen leben auch in Dörfern. Some people live in villages. Certaines personnes vivent dans des villages. Некоторые люди живут в деревнях. 1960'tan itibaren insanlar köyden şehre göç ettiler. منذ عام 1960، هاجر الناس من القرية إلى المدينة. Ab 1960 zogen die Menschen vom Dorf in die Stadt. Since 1960, people migrated from the village to the city. С 1960 года люди мигрируют из деревень в города. Şehirlerin nüfusu hızla arttı. زاد عدد سكان المدن بسرعة. The population of the cities grew rapidly. Böylece işsizlik artmış oldu. وهكذا زادت البطالة. Damit stieg die Arbeitslosigkeit. Thus, unemployment increased. Le chômage a donc augmenté. Таким образом, безработица увеличилась.

Köylerde yaşamak bazen iyidir bazen kötü. العيش في القرى يكون أحيانًا جيدًا وأحيانًا سيئًا. Living in villages is sometimes good and sometimes bad. La vie dans les villages est tantôt bonne, tantôt mauvaise. Gyventi kaimuose kartais gerai, kartais blogai. Köylerde herkes birbirini tanır. في القرى، الجميع يعرف بعضهم البعض. In den Dörfern kennt jeder jeden. Everyone knows each other in the villages. Kaimuose visi vieni kitus pažįsta. В деревнях все друг друга знают. Bu, özgürlük için kötü bir şey. وهذا أمر سيء بالنسبة للحرية. Das ist schlecht für die Freiheit. This is bad for freedom. Tai kenkia laisvei. Это плохо для свободы. Diğer taraftan, köylerde herkes birbirine yardım eder, bu güzel bir şey, ومن ناحية أخرى، في القرى يساعد الجميع بعضهم البعض، وهذا أمر جيد، On the other hand, in the villages everyone helps each other, this is a beautiful thing,

Türkiye'deki en büyük problemlerden biri vergilerdir. واحدة من أكبر المشاكل في تركيا هي الضرائب. Eines der größten Probleme in der Türkei sind Steuern. One of the biggest problems in Turkey are taxes. Одна из самых больших проблем в Турции - это налоги. Türkiye'de vergiler inanılmaz yüksek. الضرائب في تركيا مرتفعة بشكل لا يصدق. Die Steuern in der Türkei sind unglaublich hoch. incredibly high taxes in Turkey. Налоги в Турции невероятно высоки. Özellikle petrol, doğalgaz çok pahalı. وخاصة النفط والغاز الطبيعي باهظ الثمن. Especially oil and natural gas are very expensive. Особенно дороги бензин и природный газ. Türkiye'de petrol yok. لا يوجد نفط في تركيا. No oil in Turkey. Ama komşuları olan Irak'ta, İran'da petrol var. لكن جيرانها، العراق وإيران، لديهم النفط. Aber seine Nachbarn Irak und Iran haben Öl. But in neighboring Iraq, there is oil in Iran. Mais il y a du pétrole chez leurs voisins, l'Irak et l'Iran. Но нефть есть в соседних Ираке и Иране.

Ayrıca alkol fiyatları çok yüksek. كما أن أسعار الكحول مرتفعة للغاية. Also, alcohol prices are very high. Les prix de l'alcool sont également très élevés. Türkiye'de aylık asgari ücret ortalama 2000 Türk Lirası. متوسط الحد الأدنى للأجور الشهري في تركيا هو 2000 ليرة تركية. Der durchschnittliche monatliche Mindestlohn in der Türkei beträgt 2000 Türkische Lira. 2000 Turkish Lira average monthly minimum wage in Turkey. Le salaire minimum mensuel moyen en Turquie est de 2000 livres turques. Среднемесячная минимальная заработная плата в Турции составляет 2000 турецких лир. 1 litre viski 250 tl! 1 liter of whiskey 250 tl! 1 литр виски за 250 долларов! Yani bir aylık maaş ile sadece 8 litre viski alınır. بمعنى آخر، يمكن لراتب شهر واحد شراء 8 لترات فقط من الويسكي. Mit anderen Worten, mit einem Monatsgehalt werden nur 8 Liter Whisky gekauft. In other words, only 8 liters of whiskey is taken with a monthly salary. Un mois de salaire ne permet donc d'acheter que 8 litres de whisky. Таким образом, на месячную зарплату можно купить всего 8 литров виски. Türklerin milli içkisi rakıdır. المشروب الوطني للأتراك هو الراكي. Das Nationalgetränk der Türken ist Raki. The national drink of the Turks is raki. La boisson nationale des Turcs est le raki. Национальный напиток турок – раки. Rakı da çok pahalı. راكي هو أيضا مكلفة للغاية. Raki is also very expensive. Раки - это слишком дорого. 1 litre rakı 200 Türk Lirası. 1 liter of raki 200 Turkish Lira. 1 литр раки стоит 200 турецких лир. Yarım litre bira 10 lira! Ein halber Liter Bier kostet 10 Lire! Half a liter of beer 10 pounds! Пол-литра пива за 10 лир!

Türkiye büyük bir ülkedir. تركيا بلد كبير. Turkey is a big country. Bunun için her bölgesi birbirinden farklıdır. ولهذا السبب، تختلف كل منطقة عن بعضها البعض. Aus diesem Grund unterscheidet sich jede Region von der anderen. For this, each region is different from each other. Pour cela, chaque région est différente des autres. Для этого каждый регион отличается друг от друга. Türkiye'de 7 bölge vardır. هناك 7 مناطق في تركيا. There are seven regions in Turkey. Ben Türkiye'nin güneyinde doğdum ve büyüdüm. لقد ولدت ونشأت في جنوب تركيا. Ich bin im Süden der Türkei geboren und aufgewachsen. I was born and grew up in the south of Turkey. Je suis né et j'ai grandi dans le sud de la Turquie. İstanbul'u tarihi açıdan çok seviyorum. أنا أحب اسطنبول من منظور تاريخي. Ich liebe Istanbul aus historischer Sicht. I love Istanbul very much in terms of history. J'aime Istanbul d'un point de vue historique. Я люблю Стамбул с исторической точки зрения. Çünkü İstanbul'da çok fazla tarihi bina var. لأن هناك العديد من المباني التاريخية في اسطنبول. Weil es in Istanbul so viele historische Gebäude gibt. Because there are so many historical buildings in Istanbul. Onları gezmek çok zevkli. إن زيارتهم ممتعة للغاية. It is very enjoyable to visit them. Очень приятно их посещать.

Ankara Türkiye'nin başkentidir. أنقرة هي عاصمة تركيا. Ankara is the capital city of Turkey. Bence Türkiye'nin en güvenli ve düzenli şehirlerinden biridir. في رأيي، إنها واحدة من أكثر المدن أمانًا وتنظيمًا في تركيا. Ich denke, es ist eine der sichersten und geordnetsten Städte der Türkei. I think that is one of Turkey's most secure and orderly city. Je pense que c'est l'une des villes les plus sûres et les mieux organisées de Turquie. Я думаю, что это один из самых безопасных и упорядоченных городов Турции. Ankara'da ulaşım sistemi gelişmiştir. تم تطوير نظام النقل في أنقرة. Das Transportsystem in Ankara wird entwickelt. The transportation system in Ankara has improved. Le système de transport d'Ankara est développé. Транспортная система в Анкаре развита. Ankara'da fiyatlar İstanbul'dan ucuzdur. الأسعار في أنقرة أرخص من اسطنبول. Prices in Ankara are cheaper than Istanbul. Les prix à Ankara sont moins élevés qu'à Istanbul. Цены в Анкаре ниже, чем в Стамбуле. Evsiz (homeless) sayısı azdır. عدد المشردين منخفض. Die Zahl der Obdachlosen ist gering. The number of homeless is low. Число бездомных невелико. Umarım evsiz sayısı gittikçe azalır. آمل أن ينخفض عدد المشردين تدريجياً. Ich hoffe, dass die Zahl der Obdachlosen immer weniger wird. I hope the number of homeless decreases. J'espère qu'il y aura de moins en moins de sans-abri. Я надеюсь, что бездомных становится все меньше и меньше.

İzmir de güzel bir şehir. إزمير هي أيضًا مدينة جميلة. Izmir is also a beautiful city. İzmir tatil için uygun bir yer. إزمير مكان مناسب لقضاء العطلات. Izmir is a suitable place for a holiday. Izmir est un lieu de vacances idéal. Ayrıca İzmir de bazı yönlerden daha özgür bir yer. كما أن إزمير هي مكان أكثر حرية في بعض النواحي. Außerdem ist Izmir in gewisser Weise ein freierer Ort. In addition, İzmir is a free place in some ways. Izmir est également plus libre à certains égards. Кроме того, Измир в некотором смысле является более свободным местом. Örneğin İzmir'de sokakta içki içebilirsin. على سبيل المثال، يمكنك الشرب في الشارع في إزمير. Zum Beispiel können Sie in Izmir auf der Straße Alkohol trinken. For example, you can drink on the street in İzmir. Par exemple, à Izmir, on peut boire dans la rue. Например, в Измире можно пить алкоголь на улице. Ankara'da içemezsin. لا يمكنك الشرب في أنقرة. In Ankara darf man nicht trinken. You can't drink in Ankara. Ama yaşamak için İzmir'i tercih etmem. لكنني لن أختار إزمير لأعيش فيه. Aber ich würde es nicht vorziehen, in Izmir zu leben. But I wouldn't prefer İzmir to live. Но я бы не предпочел жить в Измире. Düzenli bir yer değil. إنه ليس مكانًا مرتبًا. It is not a regular place. Это не обычное место.

Sonuç olarak Türkiye'de doğduğum için pişman değilim. وفي الختام، أنا لست نادما على ولادتي في تركيا. Abschließend bereue ich nicht, dass ich in der Türkei geboren wurde. As a result, I do not regret that I was born in Turkey. Je ne regrette donc pas d'être né en Turquie. В заключение я не жалею, что родился в Турции. Evet, Türkiye'nin birçok problemi var. Yes, Turkey has many problems. Dünyanın her ülkesinin problemi var, değil mi? كل دولة في العالم لديها مشاكل، أليس كذلك؟ Jedes Land der Welt hat ein Problem, richtig? Every country in the world has problems, right? Önemli olan o sorunları çözmek için uğraşamaktır. الشيء المهم هو محاولة حل تلك المشاكل. Das Wichtigste ist, zu versuchen, diese Probleme zu lösen. The important thing is to try to solve those problems. L'important est d'essayer de résoudre ces problèmes. Важно попытаться решить эти проблемы. Bunun için çevreyi korumak gerek. ولهذا فمن الضروري حماية البيئة. Dafür ist es notwendig, die Umwelt zu schützen. For this, it is necessary to protect the environment. Для этого необходимо защитить окружающую среду. İnsanlara saygı göstermek gerek. من الضروري احترام الناس. Menschen müssen respektiert werden. We need to respect people. İşte o zaman dünya daha güzel bir yer olacak. عندها سيكون العالم مكانًا أفضل. Dann wird die Welt ein besserer Ort sein. Then the world will be a better place. Тогда мир станет лучше.