×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, TÜRKÇENİN BÖLGELERE GÖRE KULLANIMI

TÜRKÇENİN BÖLGELERE GÖRE KULLANIMI

Türkiye'de yaklaşık 80 milyon Türkçe konuşan insan yaşıyor. Ve Türkiye kocaman bir ülke. Doğal olarak konuşulan Türkçe bölgeden bölgeye değişir.

Türkçenin farklı bölgelerdeki kullanımına “ağız” denir. (bazen “şive” denir.) Yani telaffuzlar farklılık gösterir. Örneğin İstanbul ağzı, Diyarbakır ağzı, Konya ağzı...

Türkçe yazı yazarken İstanbul ağzı esas alınır. Ama konuşurken belli bir kural yoktur. Ama Türkiye'nin BBC'si olan TRT'de çalışıyorsan kesinlikle İstanbul ağzıyla konuşman gerekir.

Her bölgenin, şehrin, bazen köyün kendine özgü bir ağzı vardır. Ağız, telaffuz ile ilgilidir. Bunun dışında kullanılan kelimeler de bölgeden bölgeye değişir.

Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda genellikle Kürtler yaşar. Bazı Kürtler Türkçeyi ilkokulda yani 6-7 yaşındayken öğrenirler. Bunun için onların Türkçesi biraz farklıdır. Bazılarının aksanı ağırdır. “K” harfi yerine “G” harfini kullanmayı tercih ederler.

Örneğin “kız” yerine “gız”, “kapı” yerine “gapı” derler. Veya “Kış geldi.” yerine “Gış geldi.” diyebilirler. “Kırıldı” yerine “Gırıldı” gibi.

Türkiye'nin batısında “-ecek, -acak” ekinin kullanımı farklıdır: “Bakacak mısın?” yerine “Bakcan mı?” “Açacak mısın?” yerine “Aççan mı”, “Yapacak mısın?” yerine “Yapcan mı?” gibi.

Türkiye'nin ortasındaki bölgelerde yani Konya'da, Ankara'da, Karaman'da “N” harfinin kullanımı biraz farklıdır. Bu harfi vurgularlar. “Zengin” yerine “zeNgin”, “yeni” yerine “yeNi” derler. Onlar da “K” harfi yerine “G” harfini kullanırlar.

Bence Türkiye'deki en komik ağız, Karadeniz ağzıdır. Özellikle Karadeniz'in doğusunda konuşulan Türkçeyi anlamak zordur: Trabzon, Rize, Artvin. Bugün hâlâ Trabzon'un bazı köylerinde Yunanca konuşulur. Artvin'in bazı köylerinde de Hemşince (bir tür Ermenice) konuşulur.

Karadeniz'de “çocuk” kelimesi yerine “uşak” kelimesi tercih edilir. “Uşak” kelimesinin birinci anlamı “erkek hizmetçi”dir. İkinci anlamı “çocuk”tur.

Trakya bölgesindeki Türkçe de bana komik geliyor. Orada yaşayan insanlar “H” harfini genellikle telaffuz etmiyorlar. Örneğin, “haydi” yerine “aydi”, “hep” yerine “ep” gibi. “Erkek çocuk” için “kızan” kelimesini kullanırlar. “Aptal” yerine “susak” derler.

İzmir'de bazı şeylere farklı isimler verilmiştir: “Simit”e “gevrek”, “çekirdek”e “çiğdem”, “domates”e “domat” derler. “mısır”a “darı”, “incir”e “yemiş” derler. Ancak bunlar yazı dilinde kullanılmaz.

Kars şehri 1878-1918 arasında Rus yönetimindeydi. Bunun için onlar birkaç Rusça kelimeyi günlük hayatta kullanırlar. Erzurum'da da Rusların etkisiyle “patates”e “kartol”, “askere” “saldat”, “su”ya “voda” denir.

Iğdır, Türkiye'nin doğusunda yer alan küçük bir şehirdir. Oradaki halkın yarısı Azerbaycan Türküdür. Onlar Azerbaycan Türkçesi konuşurlar. Iğdır'a komşu olan Kars'ta da benzer bir durum söz konusudur.

Mardin'de birkaç köyde İsa Mesih'in dili Aramicenin modern hali olan Süryanice konuşulur. Ayrıca onlar Süryaniceyi ibadet dili olarak da kullanırlar.

Kayseri'de, Kahramanmaraş'ta 19. yüzyılda Rusya'dan Türkiye'ye göç eden Çerkesler yaşar. Özellikle yaşlı Çerkesler hâlâ Çerkesce konuşurlar. Ayrıca Kahramanmaraş'ta 1990'lardaki savaştan sonra Türkiye'ye gelen Çeçenler yaşar.

Sonuç olarak, Türkiye'deki ağızlar (şiveler) bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Ancak yazı dili standarttır. İzmir'de de Diyarbakır'da da aynı şekilde yazılır. Bence anlaşılması en zor ağız Doğu Karadeniz ağzıdır.

Bazı Türk dizilerinde bu farklı ağızları göstermeye çalışırlar. Ancak bence bunları duymanın, öğrenmenin en iyi yolu Türkiye'yi gezmektir.

TÜRKÇENİN BÖLGELERE GÖRE KULLANIMI استخدام اللغة التركية حسب المنطقة VERWENDUNG DES TÜRKISCHEN NACH REGION ΧΡΉΣΗ ΤΗΣ ΤΟΥΡΚΙΚΉΣ ΓΛΏΣΣΑΣ ΑΝΆΛΟΓΑ ΜΕ ΤΙΣ ΠΕΡΙΟΧΈΣ USE OF TURKISH BY REGION USO DEL TURCO SEGÚN LAS REGIONES UTILISATION DU TURC PAR RÉGION TURKŲ KALBOS VARTOJIMAS PAGAL REGIONUS USO DO TURCO POR REGIÃO ИСПОЛЬЗОВАНИЕ ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА ПО РЕГИОНАМ ANVÄNDNING AV TURKISKA BEROENDE PÅ REGION

Türkiye'de yaklaşık 80 milyon Türkçe konuşan insan yaşıyor. ويعيش في تركيا ما يقرب من 80 مليون شخص يتحدثون اللغة التركية. In der Türkei sprechen etwa 80 Millionen Menschen Türkisch. There are about 80 million people in Turkey speak Turkish. Environ 80 millions de turcophones vivent en Turquie. Aproximadamente 80 milhões de pessoas de língua turca vivem na Turquia. Ve Türkiye kocaman bir ülke. وتركيا بلد ضخم. And Turkey is a big country. Et la Turquie est un pays immense. E a Turquia é um país enorme. А Турция огромная страна. Doğal olarak konuşulan Türkçe bölgeden bölgeye değişir. وبطبيعة الحال، تختلف اللغة التركية المنطوقة من منطقة إلى أخرى. Das natürlich gesprochene Türkisch ist von Region zu Region unterschiedlich. Naturally speaking Turkish varies from region to region. Le turc parlé naturellement varie d'une région à l'autre. O turco falado naturalmente varia de região para região. Естественный разговорный турецкий язык варьируется от региона к региону.

Türkçenin farklı bölgelerdeki kullanımına “ağız” denir. استخدام اللغة التركية في مناطق مختلفة يسمى "لهجة". Die Verwendung von Türkisch in verschiedenen Regionen wird als "Mund" bezeichnet. The use of Turkish in different regions is called “mouth”. L'utilisation du turc dans différentes régions est appelée "bouche". O uso do turco em diferentes regiões é chamado de "boca". Использование турецкого языка в разных регионах называется «рот». (bazen “şive” denir.) (تسمى أحيانًا "اللهجة") (sometimes called "accent".) (parfois appelé "dialecte".) (иногда называемый «диалектом».) Yani telaffuzlar farklılık gösterir. لذلك يختلف النطق Die Aussprachen unterscheiden sich also. So pronunciations differ. Les prononciations diffèrent donc. Portanto, as pronúncias diferem. Так что произношение разное. Örneğin İstanbul ağzı, Diyarbakır ağzı, Konya ağzı... على سبيل المثال، لهجة اسطنبول، لهجة ديار بكر، لهجة قونية... For example, Istanbul mouth, Diyarbakır mouth, Konya mouth ... Par exemple, le dialecte d'Istanbul, le dialecte de Diyarbakir, le dialecte de Konya... Например, Стамбульский диалект, Диярбакырский диалект, Коньяский диалект...

Türkçe yazı yazarken İstanbul ağzı esas alınır. عند الكتابة باللغة التركية، تؤخذ لهجة اسطنبول كأساس. Beim Schreiben auf Türkisch wird der Mund von Istanbul als Grundlage genommen. When writing in Turkish, the mouth of Istanbul is taken as basis. En écrivant en turc, le dialecte d'Istanbul est pris comme base. Ao escrever em turco, o dialeto de Istambul é tomado como base. При написании на турецком языке за основу взят стамбульский диалект. Ama konuşurken belli bir kural yoktur. لكن لا توجد قواعد محددة عند التحدث. Aber es gibt keine spezifische Regel beim Sprechen. But there is no specific rule when talking. Mais il n'y a pas certaines règles en parlant. Mas não há certas regras ao falar. Но определенных правил при разговоре нет. Ama Türkiye'nin BBC'si olan TRT'de çalışıyorsan kesinlikle İstanbul ağzıyla konuşman gerekir. ولكن إذا كنت تعمل في TRT، هيئة الإذاعة البريطانية (BBC) التركية، فأنت بالتأكيد بحاجة إلى التحدث بلكنة إسطنبول. Aber wenn Sie arbeiten an TRT, die Türkei Istanbul bbc definitiv zu reden vor dem Mund benötigen. But if you are working on TRT, Turkey's Istanbul bbc's definitely need to talk to her mouth. Mais si vous travaillez à TRT, la BBC de Turquie, vous devez absolument parler le dialecte d'Istanbul. Mas se você trabalha na TRT, a BBC da Turquia, com certeza deveria falar o dialeto de Istambul. Но если вы работаете на TRT, BBC в Турции, вам обязательно следует говорить на стамбульском диалекте.

Her bölgenin, şehrin, bazen köyün kendine özgü bir ağzı vardır. كل منطقة ومدينة وأحيانًا قرية لها لهجتها الفريدة. Jede Region, Stadt, manchmal auch Dorf hat ihren eigenen Dialekt. Each region, city, and sometimes the village has its own mouth. Chaque région, ville, parfois village a son propre dialecte. Cada região, cidade, às vezes vila, tem seu próprio dialeto. В каждом районе, городе, иногда деревне есть свой диалект. Ağız, telaffuz ile ilgilidir. اللهجة مرتبطة بالنطق. Im Mund geht es um die Aussprache. The mouth is about pronunciation. La bouche concerne la prononciation. Рот связан с произношением. Bunun dışında kullanılan kelimeler de bölgeden bölgeye değişir. وبصرف النظر عن هذا، فإن الكلمات المستخدمة تختلف أيضًا من منطقة إلى أخرى. Davon abgesehen variieren die verwendeten Wörter von Region zu Region. Other than that, the words used vary from region to region. En dehors de cela, les mots utilisés varient également d'une région à l'autre. Fora isso, as palavras usadas também variam de região para região. Кроме того, используемые слова также варьируются от региона к региону.

Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda genellikle Kürtler yaşar. ويعيش الأكراد بشكل عام في شرق وجنوب شرق تركيا. Kurds live in Turkey's east and southeast often. Les Kurdes vivent principalement dans l'est et le sud-est de la Turquie. Os curdos vivem principalmente no leste e sudeste da Turquia. Курды в основном живут в восточной и юго-восточной Турции. Bazı Kürtler Türkçeyi ilkokulda yani 6-7 yaşındayken öğrenirler. يتعلم بعض الأكراد اللغة التركية في المدرسة الابتدائية، أي عندما تتراوح أعمارهم بين 6 و7 سنوات. Manche Kurden lernen Türkisch in der Grundschule, also im Alter von 6-7 Jahren. Some Kurds learn Turkish in primary school, when they are 6-7 years old. Certains Kurdes apprennent le turc à l'école primaire, c'est-à-dire lorsqu'ils ont 6-7 ans. Некоторые курды изучают турецкий язык в начальной школе, то есть в возрасте 6-7 лет. Bunun için onların Türkçesi biraz farklıdır. ولهذا السبب فإن لغتهم التركية مختلفة قليلاً. Daher ist ihr Türkisch etwas anders. For this, their Turkish is somewhat different. Par conséquent, leur turc est un peu différent. Portanto, o turco deles é um pouco diferente. Поэтому их турецкий язык немного отличается. Bazılarının aksanı ağırdır. البعض لديه لهجة ثقيلة. Einige haben einen Akzent. Some have a heavy accent. Certains ont des accents prononcés. У некоторых сильный акцент. “K” harfi yerine “G” harfini kullanmayı tercih ederler. يفضلون استخدام الحرف "G" بدلاً من الحرف "K". Sie bevorzugen den Buchstaben „G“ anstelle des Buchstabens „K“. They prefer to use the letter "G" instead of the letter "K". Ils préfèrent utiliser la lettre "G" au lieu de la lettre "K". Eles preferem usar a letra "G" em vez da letra "K". Они предпочитают использовать букву "G" вместо "K".

Örneğin “kız” yerine “gız”, “kapı” yerine “gapı” derler. على سبيل المثال، يقولون "gız" بدلاً من "girl" و"gapı" بدلاً من "kapı". For example, instead of "girl" they say "gız", "door" instead of "gapı". Par exemple, ils disent "fille" au lieu de "fille" et "gapi" au lieu de "porte". Veya “Kış geldi.” yerine “Gış geldi.” diyebilirler. أو "لقد جاء الشتاء". بدلاً من "لقد جاء الشتاء". قد يقولون. Or they may say, "Winter is here." “Kırıldı” yerine “Gırıldı” gibi. مثل "لقد انكسر" بدلاً من "لقد انكسر". Wie "GIRIL" statt "kaputt". Like "GIRIL" instead of "broken". C'est comme "Breaked in" au lieu de "Broken". Например, "сломанный" вместо "разбитый".

Türkiye'nin batısında “-ecek, -acak” ekinin kullanımı farklıdır: “Bakacak mısın?” yerine “Bakcan mı?” “Açacak mısın?” yerine “Aççan mı”, “Yapacak mısın?” yerine “Yapcan mı?” gibi. في غرب تركيا، يختلف استخدام اللاحقة "-ecek, -acak": "هل ستذهب إلى باكاك؟" بدلاً من "باكجان؟" "هل ستفتح؟" بدلاً من "Aççan؟"، "هل ستفعل ذلك؟" بدلاً من "هل تفعل ذلك؟" مثل. In der Westtürkei ist die Verwendung des Suffixes „will, -acak“ anders: „Wirst du schauen?“ statt „Kümmerst du dich um?“ "Wirst du öffnen?" statt „Hast du Hunger“, „Schaffst du das?“ statt „Schaffst du das?“ wie. Turkey's west "will, will" use the crop is different: "Are you going to see?" Instead of "Did carers who?" "Will you answer that?" Instead of "ACC Is," "Will you do it?" Instead of "Did yapcan?" Like. Dans l'ouest de la Turquie, l'utilisation du suffixe « will, -acak » est différente : « Will you look ? au lieu de « vous occupez-vous ? « Voulez-vous ouvrir ? au lieu de "Avez-vous faim", "Voulez-vous le faire ?" au lieu de "Pouvez-vous le faire?" comme. No oeste da Turquia, o uso do sufixo “will, -acak” é diferente: “Will you look?” em vez de "Você cuida?" "Você vai abrir?" em vez de "Você está com fome", "Você vai fazer isso?" em vez de "Você pode fazer isso?" como. В западной Турции суффикс «будет, -ачак» используется по-другому: «Будешь смотреть?» вместо «Это ваш смотритель?» — Вы откроете? «Ты голоден» вместо «Сделаешь это?» вместо «Можете ли вы это сделать?» в качестве.

Türkiye'nin ortasındaki bölgelerde yani Konya'da, Ankara'da, Karaman'da “N” harfinin kullanımı biraz farklıdır. يختلف استخدام حرف "N" قليلاً في المناطق الواقعة في وسط تركيا، وهي قونية وأنقرة وكرامان. In Regionen in der Mitte der Türkei, nämlich in Konya, Ankara und Karaman, ist die Verwendung des Buchstabens „N“ etwas anders. In the middle region of Turkey that Konya, Ankara, Karaman "N" to use the letter is somewhat different. Dans les régions du centre de la Turquie, à savoir à Konya, Ankara et Karaman, l'utilisation de la lettre "N" est légèrement différente. В регионах в центре Турции, таких как Конья, Анкара, Караман, использование буквы "N" несколько отличается. Bu harfi vurgularlar. يؤكدون على هذه الرسالة. Sie betonen diesen Brief. They emphasize this letter. Ils soulignent cette lettre. Они подчеркивают эту букву. “Zengin” yerine “zeNgin”, “yeni” yerine “yeNi” derler. يقولون "غني" بدلاً من "غني" و"جديد" بدلاً من "جديد". They say "zeNgin" instead of "rich" and "new" instead of "new". Onlar da “K” harfi yerine “G” harfini kullanırlar. كما أنهم يستخدمون الحرف "G" بدلاً من الحرف "K". They also use the letter "G" instead of the letter "K".

Bence Türkiye'deki en komik ağız, Karadeniz ağzıdır. أعتقد أن اللهجة المضحكة في تركيا هي لهجة البحر الأسود. I think the funniest mouth in Turkey, the Black Sea port. Je pense que le dialecte le plus drôle de Turquie est le dialecte de la mer Noire. Я думаю, что самый смешной диалект в Турции - это черноморский диалект. Özellikle Karadeniz'in doğusunda konuşulan Türkçeyi anlamak zordur: Trabzon, Rize, Artvin. من الصعب فهم اللغة التركية، خاصة في شرق البحر الأسود: طرابزون، ريزي، آرتفين. It is difficult to understand Turkish spoken especially in the east of the Black Sea: Trabzon, Rize, Artvin. Surtout le turc parlé à l'est de la mer Noire est difficile à comprendre : Trabzon, Rize, Artvin. Особенно трудно понять турецкий язык, на котором говорят на востоке Черного моря: Трабзон, Ризе, Артвин. Bugün hâlâ Trabzon'un bazı köylerinde Yunanca konuşulur. واليوم، لا يزال يتم التحدث باللغة اليونانية في بعض قرى طرابزون. In einigen Dörfern von Trabzon wird heute noch Griechisch gesprochen. Greek is still spoken in some villages of Trabzon today. Aujourd'hui, le grec est encore parlé dans certains villages de Trabzon. Сегодня в некоторых деревнях Трабзона по-прежнему говорят на греческом языке. Artvin'in bazı köylerinde de Hemşince (bir tür Ermenice) konuşulur. يتم التحدث بالهمشين (نوع من اللغة الأرمنية) أيضًا في بعض قرى أرتفين. Hemşin (eine Art Armenisch) wird auch in einigen Dörfern von Artvin gesprochen. In some villages of Artvin, Hemşin (a kind of Armenian) is spoken. Hemşin (un type d'arménien) est également parlé dans certains villages d'Artvin. В некоторых деревнях Артвина также говорят на хемшише (разновидность армянского языка).

Karadeniz'de “çocuk” kelimesi yerine “uşak” kelimesi tercih edilir. وفي منطقة البحر الأسود، يفضل استخدام كلمة "uşak" بدلاً من "طفل". The word “butler” is preferred over the word “child” in the Black Sea. В Черноморском регионе слово «слуга» предпочтительнее слова «ребенок». “Uşak” kelimesinin birinci anlamı “erkek hizmetçi”dir. المعنى الأساسي لكلمة "خادم" هو "الخادم الذكر". Die erste Bedeutung des Wortes „Diener“ ist „männlicher Diener“. The first meaning of the word “Uşak” is “male maid”. Le premier sens du mot "serviteur" est "serviteur". Первое значение слова «слуга» — «мужчина-слуга». İkinci anlamı “çocuk”tur. ومعناها الثاني هو "الطفل". The second meaning is “child”. Le deuxième sens est "enfant".

Trakya bölgesindeki Türkçe de bana komik geliyor. التركية في منطقة تراقيا تبدو مضحكة بالنسبة لي أيضًا. Turkish in the Thrace region seems funny to me. Le turc dans la région de Thrace m'amuse aussi. Orada yaşayan insanlar “H” harfini genellikle telaffuz etmiyorlar. الأشخاص الذين يعيشون هناك لا ينطقون عادةً الحرف "H". People who live there usually don't pronounce the letter "H". Люди, живущие там, обычно не произносят букву «Х». Örneğin, “haydi” yerine “aydi”, “hep” yerine “ep” gibi. على سبيل المثال، "aydi" بدلاً من "haydi"، "ep" بدلاً من "hep". For example, "aydi" instead of "come on", "ep" instead of "always". “Erkek çocuk” için “kızan” kelimesini kullanırlar. يستخدمون كلمة "فتاة" بدلاً من "الصبي". They use the word "angry" for "boy." Ils utilisent le mot "en colère" pour "garçon". Они используют слово «сердитый» для «мальчика». “Aptal” yerine “susak” derler. يقولون "سيساك" بدلاً من "غبي". They say "thirst" instead of "stupid". Они говорят "глупый" вместо "глупый".

İzmir'de bazı şeylere farklı isimler verilmiştir: “Simit”e “gevrek”, “çekirdek”e “çiğdem”, “domates”e “domat” derler. في إزمير، تُسمى بعض الأشياء بأسماء مختلفة: يُطلق على "الخبز" اسم "هش"، و"البذور" تسمى "الزعفران"، و"الطماطم" تسمى "الطماطم". Einige Dinge werden in İzmir unterschiedlich benannt: Sie nennen „Simit“ „knusprig“, „Samen“ „Krokus“, „Tomate“ „Tomate“. Some things are given different names in İzmir: They call "Simit" "crispy", "core" "crocus", "tomato" "tomato". Différents noms sont donnés à certaines choses à İzmir: Ils appellent "Simit" "croustillant", "graine" "crocus", "tomate" "tomate". Некоторым вещам в Измире даются разные названия: они называют «симит» «хрустящим», «семя» «крокусом», «помидором» «помидором». “mısır”a “darı”, “incir”e “yemiş” derler. يسمون "الذرة" "الدخن" و"التين" "الفاكهة". Sie nennen „Mais“ „Mais“ und „Feige“ „gegessen“. They call "corn" "millet", "fig" "eaten". "Кукуруза" называется "просо", а "инжир" - "орех". Ancak bunlar yazı dilinde kullanılmaz. ومع ذلك، لا يتم استخدام هذه في اللغة المكتوبة. Sie werden jedoch nicht in der Schriftsprache verwendet. However, these are not used in writing language. Cependant, ils ne sont pas utilisés dans la langue écrite. Однако они не используются в письменной речи.

Kars şehri 1878-1918 arasında Rus yönetimindeydi. وكانت مدينة قارص تحت الحكم الروسي في الفترة ما بين 1878-1918. The city of Kars was under Russian rule between 1878-1918. La ville de Kars était sous domination russe entre 1878 et 1918. Город Карс находился под властью России с 1878 по 1918 год. Bunun için onlar birkaç Rusça kelimeyi günlük hayatta kullanırlar. ولهذا السبب، يستخدمون بعض الكلمات الروسية في حياتهم اليومية. For this, they use several Russian words in daily life. Pour cela, ils utilisent quelques mots russes de la vie quotidienne. Для этого они используют несколько русских слов в повседневной жизни. Erzurum'da da Rusların etkisiyle “patates”e “kartol”, “askere” “saldat”, “su”ya “voda” denir. في أرضروم، تحت تأثير الروس، تسمى "البطاطا" "كارتول"، و"الجندي" يسمى "سالدات"، و"الماء" يسمى "فودا". In Erzurum heißt "Kartoffel" unter dem Einfluss der Russen "Kartol", "Soldat" heißt "Saldat", "Wasser" heißt "Voda". In Erzurum, under the influence of the Russians, "potato" is called "cartol", "soldier" "saldat", "water" or "voda". A Erzurum, sous l'influence des Russes, la "pomme de terre" s'appelle "kartol", le "soldat" s'appelle "saldat", l'"eau" s'appelle "voda". В Эрзуруме, под влиянием русских, "картофель" называется "картол", "солдат" - "салдат", а "вода" - "вода".

Iğdır, Türkiye'nin doğusunda yer alan küçük bir şehirdir. اغدير هي مدينة صغيرة تقع في شرق تركيا. Iğdır ist eine kleine Stadt im Osten der Türkei. Igdir is a small town located east of Turkey. Iğdır est une petite ville de l'est de la Turquie. Ыгдыр — небольшой город на востоке Турции. Oradaki halkın yarısı Azerbaycan Türküdür. نصف السكان هناك هم من الأتراك الأذربيجانيين. Die Hälfte der Menschen dort sind aserbaidschanische Türken. Half of the people there are Azerbaijani Turks. La moitié des habitants sont des Turcs azerbaïdjanais. Половина населения там азербайджанские тюрки. Onlar Azerbaycan Türkçesi konuşurlar. يتحدثون التركية الأذربيجانية. They speak Azerbaijani Turkish. Iğdır'a komşu olan Kars'ta da benzer bir durum söz konusudur. ويوجد وضع مماثل في مدينة قارص المجاورة لإغدير. Eine ähnliche Situation gibt es in Kars, das an Iğdır angrenzt. A similar situation is also observed in Kars, which is adjacent to Iğdır. Il y a une situation similaire à Kars, qui est adjacente à Iğdır. Похожая ситуация и в Карсе, примыкающем к Ыгдыру.

Mardin'de birkaç köyde İsa Mesih'in dili Aramicenin modern hali olan Süryanice konuşulur. السريانية، الشكل الحديث للآرامية، لغة يسوع المسيح، يتم التحدث بها في عدد قليل من القرى في ماردين. Syrisch, die moderne Version von Aramäisch, der Sprache Jesu Christi, wird in einigen Dörfern in Mardin gesprochen. In a few villages in Mardin, the language of Jesus Christ is spoken in Syriac, the modern form of Aramic. Le syriaque, la version moderne de l'araméen, la langue de Jésus-Christ, est parlé dans quelques villages de Mardin. В нескольких деревнях в Мардине говорят на сирийском языке, современной версии арамейского, языке Иисуса Христа. Ayrıca onlar Süryaniceyi ibadet dili olarak da kullanırlar. كما أنهم يستخدمون السريانية كلغة العبادة. Sie verwenden auch Syrisch als Sprache der Anbetung. They also use Syriac as the language of worship. Ils utilisent également le syriaque comme langue de culte. Они также используют сирийский язык в качестве языка поклонения.

Kayseri'de, Kahramanmaraş'ta 19. yüzyılda Rusya'dan Türkiye'ye göç eden Çerkesler yaşar. الشراكسة الذين هاجروا من روسيا إلى تركيا في القرن التاسع عشر يعيشون في قيصري وكهرمان مرعش. Tscherkessen, die im 19. Jahrhundert aus Russland in die Türkei eingewandert sind, leben in Kayseri, Kahramanmaraş. In Kayseri, Kahramanmaras lived in the 19th century, Circassians emigrated from Russia to Turkey. Les Circassiens qui ont immigré en Turquie depuis la Russie au 19ème siècle vivent à Kayseri, Kahramanmaraş. Черкесы, иммигрировавшие в Турцию из России в 19 веке, живут в Кайсери, Кахраманмараш. Özellikle yaşlı Çerkesler hâlâ Çerkesce konuşurlar. لا يزال الشراكسة الأكبر سناً يتحدثون اللغة الشركسية بشكل خاص. Especially old Circassians still speak Circassian. Особенно пожилые черкесы до сих пор говорят на черкесском языке. Ayrıca Kahramanmaraş'ta 1990'lardaki savaştan sonra Türkiye'ye gelen Çeçenler yaşar. بالإضافة إلى ذلك، يعيش الشيشان الذين جاءوا إلى تركيا بعد الحرب في التسعينيات في كهرمان مرعش. Auch Tschetschenen, die nach dem Krieg in den 1990er Jahren in die Türkei kamen, leben in Kahramanmaraş. Also live Chechens who came to Turkey in 1990 after the war in Kahramanmaras. De plus, les Tchétchènes arrivés en Turquie après la guerre dans les années 1990 vivent à Kahramanmaraş. В Кахраманмараше также проживают чеченцы, приехавшие в Турцию после войны в 1990-х годах.

Sonuç olarak, Türkiye'deki ağızlar (şiveler) bölgeden bölgeye farklılık gösterir. ونتيجة لذلك فإن اللهجات (اللهجات) في تركيا تختلف من منطقة إلى أخرى. Dadurch unterscheiden sich Dialekte (Dialekte) in der Türkei von Region zu Region. As a result, the openings in Turkey (accents) varies from region to region. В результате диалекты (диалекты) в Турции отличаются от региона к региону. Ancak yazı dili standarttır. ومع ذلك، فإن اللغة المكتوبة هي المعيار. Die Schriftsprache ist jedoch Standard. However, the written language is standard. Cependant, la langue écrite est standard. Однако письменный язык стандартизирован. İzmir'de de Diyarbakır'da da aynı şekilde yazılır. وهو مكتوب بنفس الطريقة في إزمير وديار بكر. It is written in İzmir and Diyarbakır in the same way. Bence anlaşılması en zor ağız Doğu Karadeniz ağzıdır. أعتقد أن اللهجة الأكثر صعوبة في الفهم هي لهجة شرق البحر الأسود. Ich denke, der am schwierigsten zu verstehende Dialekt ist der östliche Schwarzmeerdialekt. I think the most difficult mouth to understand is the East Black Sea mouth. Я думаю, что самый сложный для понимания диалект – это восточно-черноморский диалект.

Bazı Türk dizilerinde bu farklı ağızları göstermeye çalışırlar. وفي بعض المسلسلات التركية يحاولون إظهار هذه اللهجات المختلفة. Sie versuchen, diese verschiedenen Dialekte in einigen türkischen Fernsehserien zu zeigen. In some Turkish series, they try to show these different dialects. Ils essaient de montrer ces différents dialectes dans certaines séries télévisées turques. Эти разные диалекты пытаются показать в некоторых турецких сериалах. Ancak bence bunları duymanın, öğrenmenin en iyi yolu Türkiye'yi gezmektir. ومع ذلك، أعتقد أن أفضل طريقة لسماع هذه الأشياء وتعلمها هي السفر في جميع أنحاء تركيا. Ich denke jedoch, dass der beste Weg, sie zu hören und zu lernen, ein Besuch in der Türkei ist. But to hear them, I think, the best way to learn is to travel to Turkey. Cependant, je pense que la meilleure façon d'entendre et d'apprendre à leur sujet est de visiter la Turquie. Тем не менее, я думаю, что лучший способ услышать и узнать о них — это посетить Турцию.