×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, Türk Yemek Kültürü

Türk Yemek Kültürü

Yemek yemeyi çok severim, ya sen? Obur değilim, ama lezzetli yemekleri tatmaktan hoşlanırım. Türk mutfağı zengindir. Yüzyıllardır Anadolu'da yaşayan halklar Türk mutfağına katkıda bulundular. Bugün Türk mutfağı dünya çapında meşhurdur. En son ne zaman kebap yedin? Hatırlıyor musun? Ben geçen hafta bir restoranda kebap yedim ve ayran içtim. Tabi soğan salatası yemeyi de unutmadım. Türk kahvaltısını gören yabancılar şaşırıyorlar. Kahvaltıda yumurta, peynir, zeytin, reçel, tereyağı, sucuk, sosis yemeyi severiz. Tabi bunların yanında en önemli içecek çayı da unutmamak gerekir. Çay, olmazsa olmazdır. Çay olmadan kahvaltı yapılmaz. Önce su kaynatılır. Ardından çay demlenir (demlemek: to brew). Çay yaklaşık 15 dakikada hazır olur. Kahvaltı kelimesinin ‘kahve altı' kelimesinin kısaltması olduğunu biliyor muydun? O zaman kahve içme zamanı. İlginçtir ki Türkiye'de kahve yetişmez. Kahveyi genellikle Kenya'dan, Yemen'den ve Honduras'tan satın alırız. Ama Türk kahvesini servis etme şeklimiz meşhurdur. Osmanlı Devleti'ndeki bir adetten (tradition) bahsetmek istiyorum. Bir misafir eve gelince kahve ve su misafire verilir. Misafirin tepsideki su ve kahveden hangisini önce alacağına bakılır. Eğer misafir önce kahveyi alırsa misafir tok demektir. Eğer misafir önce suyu alırsa misafir aç demektir. O zaman misafir için yemek hazırlanır. Sonra kahve içilir. Bu, dolaylı iletişimdir (indirect communication). Türkiye'nin güneyindeki iller yemek konusunda başarılıdırlar: Gaziantep, Hatay (Antioch) ve Adana. Gaziantep şehrinde çok fazla tür yemek yapılır. Onların mutfağı çok zengindir. Et tüketmeyi severler. Adana kebabı ile bilinir. Hatay'ın yemeklerinde Arap mutfağının etkisi fazladır. Hatay'da yapılan tatlılar tüm Türkiye'de bilinir. Türkiye'de en sağlıklı yemekler Ege bölgesinde yapılır. Ege bölgesindeki yemeklerde bol miktarda zeytinyağı kullanılır. Egeliler doğada yetişen otları yemeyi severler. Türkiye'nin doğusunda güzel yemekler vardır. Örneğin Diyarbakır'ın kuzu ciğeri (lamb liver) meşhurdur. Şanlıurfa şehrinde yapılan çiğköfte (raw meatball) çok lezzetlidir. Çiğköfte yapılırken bol miktarda baharat kullanılır. Bugünlerde en popüler yemek döner. Çünkü döner ucuz ve pratik. Her sokakta en az bir tane dönerci var. Ben tavuk döneri seviyorum. Son olarak baklavadan bahsetmek istiyorum. Baklava deyince aklına Yunanistan mı geldi, yoksa Türkiye mi? Evet, Yunanların yaptığı baklava da epey popüler oldu. Türk baklavası da güzeldir. İyi bir baklavada ortalama 40 kat (layer) bulunur. Baklava yapmak çok zordur. Baklava ustası olmak gerekir. İçindeki yeşil şeye Antepfıstığı denir. Bu isim Gaziantep şehrinden geliyor. Bak burada nasıl baklava yapılacağını görebilirsin, iyi seyirler: https://www.youtube.com/watch?v=rRJsKYmxBGI


Türk Yemek Kültürü Türkische Esskultur Τουρκική κουλτούρα τροφίμων Turkish Food Culture Cultura alimentaria turca Culture culinaire turque Turkse eetcultuur Cultura alimentar turca Турецкая кулинарная культура Turkisk matkultur Türk Yemek Kültürü Турецька культура харчування 土耳其饮食文化

Yemek yemeyi çok severim, ya sen? Obur değilim, ama lezzetli yemekleri tatmaktan hoşlanırım. Ich liebe es zu essen, oder? Ich bin kein Vielfraß, aber ich schmecke gerne leckeres Essen. I love to eat, don't you? I'm not a glutton, but I like to taste delicious food. Я люблю поесть, а ты? Я не обжора, но люблю вкусно поесть. Türk mutfağı zengindir. Yüzyıllardır Anadolu'da yaşayan halklar Türk mutfağına katkıda bulundular. Bugün Türk mutfağı dünya çapında meşhurdur. Die türkische Küche ist reichhaltig. Völker, die seit Jahrhunderten in Anatolien leben, haben zur türkischen Küche beigetragen. Heute ist die türkische Küche weltweit bekannt. Turkish cuisine is rich. Peoples living in Anatolia for centuries contributed to Turkish cuisine. Today, Turkish cuisine is famous throughout the world. Турецкая кухня богата. Народы, жившие в Анатолии на протяжении веков, внесли свой вклад в турецкую кухню. Сегодня турецкая кухня известна во всем мире. En son ne zaman kebap yedin? Hatırlıyor musun? Ben geçen hafta bir restoranda kebap yedim ve ayran içtim. Tabi soğan salatası yemeyi de unutmadım. Wann haben Sie das letzte Mal Kebab gegessen? Erinnerst du dich? Ich habe letzte Woche in einem Restaurant Kebab gegessen und Ayran getrunken. Den Zwiebelsalat habe ich natürlich nicht vergessen. When was the last time you ate kebabs? Do you remember? I ate kebab in a restaurant last week and drank buttermilk. I didn't forget to have an onion salad. Когда вы в последний раз ели шашлык? Ты помнишь? Я ел кебаб и пил айран в ресторане на прошлой неделе. Конечно, я не забыл съесть луковый салат. Türk kahvaltısını gören yabancılar şaşırıyorlar. Kahvaltıda yumurta, peynir, zeytin, reçel, tereyağı, sucuk, sosis yemeyi severiz. Ausländer, die türkisches Frühstück sehen, sind überrascht. Wir essen gerne Eier, Käse, Oliven, Marmelade, Butter, Wurst, Wurst zum Frühstück. Foreigners who see the Turkish breakfast are surprised. We like to eat eggs, cheese, olives, jams, butter, sausage, sausage for breakfast. Иностранцы, увидев турецкий завтрак, удивляются. Мы любим есть на завтрак яйца, сыр, оливки, варенье, масло, колбасу, сосиски. Tabi bunların yanında en önemli içecek çayı da unutmamak gerekir. Natürlich darf das wichtigste Getränk nicht vergessen werden, ebenso wie Tee. Of course, the most important beverage tea should not be forgotten. Конечно же, нельзя забывать о самом главном напитке – чае. Çay, olmazsa olmazdır. Çay olmadan kahvaltı yapılmaz. Önce su kaynatılır. Ardından çay demlenir (demlemek: to brew). Çay yaklaşık 15 dakikada hazır olur. Tee ist unverzichtbar. Ohne Tee kein Frühstück. Zuerst wird das Wasser gekocht. Dann wird der Tee aufgebrüht (brew: to brau). Der Tee ist in etwa 15 Minuten fertig. Tea is a must. No breakfast without tea. First the water is boiled. The tea is then brewed (brew: to brew). Tea will be ready in about 15 minutes. Чай необходим. Без чая не бывает завтрака. Сначала воду кипятят. Затем чай заваривают (заваривают). Чай будет готов примерно через 15 минут. Kahvaltı kelimesinin ‘kahve altı' kelimesinin kısaltması olduğunu biliyor muydun? O zaman kahve içme zamanı. Wussten Sie, dass das Wort Frühstück für „sechs Kaffee“ steht? Dann ist es Zeit für Kaffee. Did you know that breakfast is an abbreviation of 'coffee six'? Then it's time for coffee. Знаете ли вы, что слово «завтрак» — это сокращение от «шесть кофе»? Тогда пришло время для кофе. İlginçtir ki Türkiye'de kahve yetişmez. Kahveyi genellikle Kenya'dan, Yemen'den ve Honduras'tan satın alırız. Ama Türk kahvesini servis etme şeklimiz meşhurdur. Interessanterweise wächst Kaffee nicht in der Türkei. Normalerweise kaufen wir Kaffee aus Kenia, Jemen und Honduras. Aber die Art, wie wir türkischen Kaffee servieren, ist berühmt. It is interesting that coffee is not grown in Turkey. We usually buy coffee from Kenya, Yemen and Honduras. But the way we serve Turkish coffee is famous. Интересно, что кофе в Турции не растет. Обычно мы покупаем кофе из Кении, Йемена и Гондураса. Но то, как мы подаем турецкий кофе, известно. Osmanlı Devleti'ndeki bir adetten (tradition) bahsetmek istiyorum. Bir misafir eve gelince kahve ve su misafire verilir. Ich möchte über eine Tradition im Osmanischen Reich sprechen. Wenn ein Gast nach Hause kommt, werden dem Gast Kaffee und Wasser gegeben. I want to talk about a tradition in the Ottoman Empire. When a guest comes home, coffee and water are given to the guest. Я хотел бы поговорить о традиции в Османской империи. Когда гость приходит домой, ему дают кофе и воду. Misafirin tepsideki su ve kahveden hangisini önce alacağına bakılır. Eğer misafir önce kahveyi alırsa misafir tok demektir. Es wird geprüft, welcher der Gäste im Tablett zuerst Wasser und Kaffee bekommt. Wenn der Gast zuerst den Kaffee kauft, ist der Gast voll. Which of the guests will take the water and coffee in the tray first. If the guest takes the coffee first, the guest is full. Проверяется, какую воду и кофе с подноса гость возьмет первым. Если гость получает кофе первым, гость сыт. Eğer misafir önce suyu alırsa misafir aç demektir. O zaman misafir için yemek hazırlanır. Sonra kahve içilir. Bu, dolaylı iletişimdir (indirect communication). Wenn der Gast zuerst das Wasser bekommt, hat der Gast Hunger. Dann wird das Essen für den Gast zubereitet. Dann wird Kaffee getrunken. Das ist indirekte Kommunikation. If the guest gets the juice first, the guest is hungry. He prepared meals for my guests. Then drink coffee. This is indirect communication. Если гость получает воду первым, гость голоден. Затем готовят еду для гостя. Затем пьют кофе. Это непрямое общение. Türkiye'nin güneyindeki iller yemek konusunda başarılıdırlar: Südprovinzen der Türkei sind erfolgreich in der Ernährung: south provinces of Turkey are successful in food: Провинции на юге Турции успешны в еде: Gaziantep, Hatay (Antioch) ve Adana. Gaziantep şehrinde çok fazla tür yemek yapılır. Gaziantep, Hatay (Antiochia) und Adana. Es gibt viele Arten von Essen in der Stadt Gaziantep. Gaziantep, Hatay (Antioch) and Adana. There are many types of food in Gaziantep. Газиантеп, Хатай (Антиохия) и Адана. В городе Газиантеп есть много видов еды. Onların mutfağı çok zengindir. Et tüketmeyi severler. Ihre Küche ist sehr reichhaltig. Sie essen gerne Fleisch. Their cuisine is very rich. They like to eat meat. Их кухня очень богата. Они любят есть мясо. Adana kebabı ile bilinir. Hatay'ın yemeklerinde Arap mutfağının etkisi fazladır. Hatay'da yapılan tatlılar tüm Türkiye'de bilinir. Es ist bekannt für seinen Adana-Kebab. Der Einfluss der arabischen Küche ist in den Gerichten von Hatay hoch. Desserts in Hatay in der Türkei bekannt gemacht. Adana is known for its kebab. The influence of Arabic cuisine on Hatay's dishes is high. Desserts made known in Hatay in Turkey. Он известен шашлыком из Аданы. Влияние арабской кухни в блюдах Хатая велико. Десерты, приготовленные в Хатае, известны во всей Турции. Türkiye'de en sağlıklı yemekler Ege bölgesinde yapılır. Ege bölgesindeki yemeklerde bol miktarda zeytinyağı kullanılır. Egeliler doğada yetişen otları yemeyi severler. Die gesunden Mahlzeiten werden in der Türkei in der Ägäis hergestellt. In der Ägäis wird reichlich Olivenöl für Mahlzeiten verwendet. Egelis essen gerne Kräuter aus der Natur. The healthy meals are made in Turkey in the Aegean region. In the Aegean region, plenty of olive oil is used. Egelis like to eat grasses grown in nature. Самые полезные блюда в Турции готовятся в Эгейском регионе. Большое количество оливкового масла используется в пищу в Эгейском регионе. Эгейцы любят есть травы, которые растут в природе. Türkiye'nin doğusunda güzel yemekler vardır. Örneğin Diyarbakır'ın kuzu ciğeri (lamb liver) meşhurdur. Şanlıurfa şehrinde yapılan çiğköfte (raw meatball) çok lezzetlidir. Çiğköfte yapılırken bol miktarda baharat kullanılır. Im Osten der Türkei gibt es gutes Essen. Berühmt ist zum Beispiel die Lammleber von Diyarbakir. Çiğköfte (rohe Fleischbällchen) aus Şanlıurfa ist sehr lecker. Bei der Herstellung von Çiğköfte werden viele Gewürze verwendet. Turkey's east have nice meals. Lamb liver, for example, is famous in Diyarbakir. Raw meatball made in the city of Sanliurfa is delicious. Abundant spices are used when making raw meatballs. На востоке Турции хорошая еда. Например, знаменита печень диярбакырского ягненка. Чигкёфте (сырые фрикадельки), приготовленные в Шанлыурфе, очень вкусны. При приготовлении чишкофте используется множество специй. Bugünlerde en popüler yemek döner. Çünkü döner ucuz ve pratik. Her sokakta en az bir tane dönerci var. Ben tavuk döneri seviyorum. Das beliebteste Gericht dieser Tage ist Döner. Denn Döner ist günstig und praktisch. In jeder Straße gibt es mindestens einen Dönerladen. Ich liebe Hühnchen-Döner. Nowadays the most popular dish returns. Because the returns are cheap and practical. There's at least one doner in every street. I love chicken doner. Самое популярное блюдо в наши дни – это донер-кебаб. Потому что донер дешевый и практичный. На каждой улице есть как минимум один донер-шоп. Я люблю куриный донер. Son olarak baklavadan bahsetmek istiyorum. Baklava deyince aklına Yunanistan mı geldi, yoksa Türkiye mi? Evet, Yunanların yaptığı baklava da epey popüler oldu. Abschließend möchte ich über Baklava sprechen. Wenn Sie an Baklava denken, haben Sie an Griechenland oder die Türkei gedacht? Ja, Baklava, das von den Griechen hergestellt wird, ist auch ziemlich populär geworden. Finally, I want to talk about baklava. Baklava deyince has come to mind to Greece, Turkey or is it? Yes, the baklava made by the Greeks was also very popular. Наконец, я хочу поговорить о пахлаве. Когда вы думаете о пахлаве, вы думаете о Греции или Турции? Да, пахлава, приготовленная греками, тоже стала довольно популярной. Türk baklavası da güzeldir. Türkisches Baklava ist auch gut. Turkish baklava is also beautiful. Турецкая пахлава тоже хороша. İyi bir baklavada ortalama 40 kat (layer) bulunur. Baklava yapmak çok zordur. Baklava ustası olmak gerekir. İçindeki yeşil şeye Antepfıstığı denir. Bu isim Gaziantep şehrinden geliyor. Ein gutes Baklava hat durchschnittlich 40 Schichten. Baklava ist sehr schwierig herzustellen. Du musst ein Baklava-Meister sein. Das grüne Ding darin heißt Pistazie. Dieser Name kommt von der Stadt Gaziantep. A good diamond has an average of 40 layers. Making baklava is very difficult. You need to be a master of baklava. The green thing in it is called Pistachio. This name comes from Gaziantep. Хорошая пахлава состоит в среднем из 40 слоев. Пахлаву очень сложно приготовить. Вы должны быть мастером пахлавы. Зеленая штука внутри называется Фисташка. Это название происходит от города Газиантеп. Bak burada nasıl baklava yapılacağını görebilirsin, iyi seyirler: https://www.youtube.com/watch?v=rRJsKYmxBGI Schauen Sie, Sie können hier sehen, wie man Baklava macht, haben Sie eine gute Zeit: https://www.youtube.com/watch?v=rRJsKYmxBGI Look, you can see how to make baklava here, have a good time: https://www.youtube.com/watch?v=rRJsKYmxBGI Здесь можно посмотреть, как приготовить пахлаву, хорошо провести время: https://www.youtube.com/watch?v=rRJsKYmxBGI