×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, RESTORANDA SİPARİŞ VERMEK VE GARSONLA KONUŞMAK

RESTORANDA SİPARİŞ VERMEK VE GARSONLA KONUŞMAK

Acıktınız ve eşinizle birlikte herhangi bir restorana girdiniz.

Garson size “Hoş geldiniz.” der.

Garsona “İki kişiyiz.” dersiniz.

Eğer restoranda boş masa varsa garson size masayı gösterir.

Bazı lüks restoranlarda garson ceketinizi çıkarmanıza ve sandalyeye oturmanıza yardımcı olur.

Ardından garson size menü getirir.

Menüyü incelemeye başlarsınız.

Pandemiyle birlikte “e-menü” denilen elektronik menüler de yaygınlaştı.

Hatta bazı lokantalarda basılı menü dahi getirmiyorlar.

Yanınızda telefonunuz yoksa garsondan yardım isteyebilirsiniz tabii ki.

Tuvaleti kullanmak istiyorsanız garsona “Pardon, lavabo nerede acaba?” dersiniz.

Garson size lavabonun yerini tarif eder.

Tuvaletlerin kapısında “Erkek-Kadın” veya “Bay-Bayan” yazar.

İlginçtir, bazı tuvaletlerin kapısında “WC” yazar ama Türkler bunu “ve-ce” şeklinde telaffuz ederler.

Yani Türkiye'de birisi size “ve-ce nerede?” diye sorarsa şaşırmayın.

Siz menüyü incelemeyi bitirdikten sonra garson yanınıza gelir ve size “Karar verdiniz mi?” diye sorar.

Siz de sipariş vermek istediğiniz yiyecekleri ve içecekleri söylersiniz.

Mesela “Köri soslu tavuk ve kola alabilir miyim?” diyebilirsiniz.

Veya “Baklava, dondurma ve çay alayım.”

Eşiniz de “Makarna ve portakal suyu lütfen.”

diyerek sipariş verebilir.

Siparişinizi verdikten sonra garson menüleri toplar.

Size tabak, çatal, kaşık, bıçak ve bardak getirir.

Pişen yemeğinizi hazırlanan içeceğinizi masanıza koyar.

Ardından “Başka bir isteğiniz var mı?” diye sorar.

Siz de “Hayır, teşekkür ederim.” diyebilirsiniz.

Karnınızı doyurduktan ve yeteri kadar sohbet ettikten sonra herhalde evinize dönmek isteyeceksiniz.

Hesabı ödemeden restorandan ayrılamazsınız.

Garsona “Hesap lütfen.” deyin.

Garson kredi kartıyla veya banka kartıyla ödeme yapabilmeniz için size pos cihazı getirir.

Ödemenizi nakit yapmak istiyorsanız parayı garsona uzatırsınız.

Lüks olmayan ve içki servis edilmeyen restoranlarda garsonlara bahşiş bırakmak pek yaygın değildir.

Ancak bahşiş bırakırsanız garsonlar sevinirler.

Aynı restorana tekrar gittiğinizde önceden bahşiş bıraktığınız garson sizi daha sıcak bir biçimde karşılayabilir.

RESTORANDA SİPARİŞ VERMEK VE GARSONLA KONUŞMAK الطلب في مطعم والتحدث إلى النادل IN EINEM RESTAURANT BESTELLEN UND MIT DEM KELLNER SPRECHEN ORDERING IN A RESTAURANT AND TALKING TO THE WAITER PEDIR EN UN RESTAURANTE Y HABLAR CON EL CAMARERO ЗАКАЗ В РЕСТОРАНЕ И РАЗГОВОР С ОФИЦИАНТОМ BESTÄLLA PÅ RESTAURANG OCH PRATA MED SERVITÖREN 在餐厅点餐并与服务员交谈

Acıktınız ve eşinizle birlikte herhangi bir restorana girdiniz. أنت جائع وتدخل أي مطعم مع شريك حياتك. Sie sind hungrig und gehen mit Ihrem Partner in ein Restaurant. You are hungry and you and your partner enter a restaurant.

Garson size “Hoş geldiniz.” der. يقول النادل "مرحبًا". هو يقول. Der Kellner wird sagen: "Willkommen". The waiter will say, "Welcome."

Garsona “İki kişiyiz.” dersiniz. قال للنادل: "نحن اثنان". قول انت. Du sagst dem Kellner: "Wir sind zu zweit". You tell the waiter, "There's two of us."

Eğer restoranda boş masa varsa garson size masayı gösterir. إذا كانت هناك طاولة فارغة في المطعم، فسوف يعرض لك النادل الطاولة. Wenn es im Restaurant einen freien Tisch gibt, zeigt der Kellner Ihnen den Tisch. If there is an empty table in the restaurant, the waiter will show you the table.

Bazı lüks restoranlarda garson ceketinizi çıkarmanıza ve sandalyeye oturmanıza yardımcı olur. في بعض المطاعم الراقية، يساعدك النادل على خلع سترتك والجلوس على كرسي. In einigen gehobenen Restaurants hilft der Kellner Ihnen, Ihre Jacke auszuziehen und sich auf einen Stuhl zu setzen. In some upscale restaurants, the waiter will help you take off your jacket and sit on the chair.

Ardından garson size menü getirir. ثم يأتيك النادل بالقائمة Then the waiter will bring you a menu.

Menüyü incelemeye başlarsınız. تبدأ في الاطلاع على القائمة. Sie beginnen, die Speisekarte zu studieren. You start to study the menu.

Pandemiyle birlikte “e-menü” denilen elektronik menüler de yaygınlaştı. ومع الوباء، أصبحت القوائم الإلكترونية التي تسمى "القوائم الإلكترونية" منتشرة على نطاق واسع أيضًا. Mit der Pandemie haben sich auch elektronische Menüs, so genannte "E-Menüs", verbreitet. With the pandemic, electronic menus called "e-menus" have also become widespread.

Hatta bazı lokantalarda basılı menü dahi getirmiyorlar. في الواقع، بعض المطاعم لا تقدم حتى قوائم طعام مطبوعة. In einigen Restaurants gibt es nicht einmal gedruckte Speisekarten. In fact, some restaurants do not even bring a printed menu.

Yanınızda telefonunuz yoksa garsondan yardım isteyebilirsiniz tabii ki. بالطبع، إذا لم يكن لديك هاتف معك، يمكنك أن تطلب المساعدة من النادل. Wenn Sie Ihr Telefon nicht dabei haben, können Sie natürlich auch den Kellner um Hilfe bitten. Of course, if you don't have a phone with you, you can ask the waiter for help.

Tuvaleti kullanmak istiyorsanız garsona “Pardon, lavabo nerede acaba?” dersiniz. إذا كنت تريد استخدام الحمام، اسأل النادل: "عذرًا، أين الحوض؟" قول انت. Wenn Sie die Toilette benutzen wollen, fragen Sie den Kellner: "Entschuldigung, wo ist das Waschbecken?" If you want to use the restroom, you say to the waiter, "Excuse me, where is the restroom?"

Garson size lavabonun yerini tarif eder. سيخبرك النادل بمكان الحوض. Der Kellner wird Ihnen sagen, wo das Waschbecken ist. The waiter will tell you where the sink is.

Tuvaletlerin kapısında “Erkek-Kadın” veya “Bay-Bayan” yazar. عبارة "ذكر-أنثى" أو "ذكر-أنثى" مكتوبة على أبواب المراحيض. Die Tür zu den Toiletten ist mit "Male-Female" oder "Male-Male" gekennzeichnet. “Male-Female” or “Mr-Female” is written on the door of the toilets.

İlginçtir, bazı tuvaletlerin kapısında “WC” yazar ama Türkler bunu “ve-ce” şeklinde telaffuz ederler. ومن المثير للاهتمام أن بعض المراحيض مكتوب عليها "WC" على أبوابها، لكن الأتراك ينطقونها بـ "ve-ce". Interessanterweise steht auf einigen Toiletten "WC", aber die Türken sprechen es als "ve-ce" aus. Interestingly, "WC" is written on the door of some toilets, but the Turks pronounce it as "ve-ce".

Yani Türkiye'de birisi size “ve-ce nerede?” diye sorarsa şaşırmayın. لذلك في تركيا، إذا سألك شخص ما "أين هو ve-ce؟" ولا تتفاجأ إذا سأل. Wundern Sie sich also nicht, wenn Sie jemand in der Türkei fragt: "Wo ist Ve-ce?". So don't be surprised if someone in Turkey asks you "where is ve-ce?".

Siz menüyü incelemeyi bitirdikten sonra garson yanınıza gelir ve size “Karar verdiniz mi?” diye sorar. بعد الانتهاء من فحص القائمة، يأتي إليك النادل ويسألك: "هل قررت؟" سأل. Nachdem Sie sich die Speisekarte angesehen haben, kommt der Kellner auf Sie zu und fragt: "Haben Sie sich entschieden?". After you have finished looking at the menu, the waiter comes up to you and asks, "Have you decided?"

Siz de sipariş vermek istediğiniz yiyecekleri ve içecekleri söylersiniz. تخبرنا بالأطعمة والمشروبات التي تريد طلبها. Sie bestellen die Speisen und Getränke, die Sie bestellen möchten. You tell the foods and drinks you want to order.

Mesela “Köri soslu tavuk ve kola alabilir miyim?” diyebilirsiniz. Sie könnten sagen: "Kann ich ein Hühnercurry und eine Cola haben?" You can say, "Can I have chicken curry and a Coke?"

Veya “Baklava, dondurma ve çay alayım.” أو "دعني أتناول البقلاوة والآيس كريم والشاي". Or "I'll have baklava, ice cream and tea."

Eşiniz de “Makarna ve portakal suyu lütfen.” يقول زوجك: "معكرونة وعصير برتقال من فضلك". And your wife says, "Pasta and orange juice, please."

diyerek sipariş verebilir. يمكنك الطلب بالقول. können mit den Worten bestellen. can order by saying.

Siparişinizi verdikten sonra garson menüleri toplar. بعد تقديم طلبك، يقوم النادل بجمع القوائم. Nachdem Sie Ihre Bestellung aufgegeben haben, sammelt der Kellner die Speisekarten ein. After you order, the waiter collects the menus. После того, как вы сделаете заказ, официант заберет меню.

Size tabak, çatal, kaşık, bıçak ve bardak getirir. يجلب لك الأطباق والشوك والملاعق والسكاكين والأكواب. Er bringt Ihnen Teller, Gabeln, Löffel, Messer und Gläser. They bring you plates, forks, spoons, knives and glasses.

Pişen yemeğinizi hazırlanan içeceğinizi masanıza koyar. يضع طعامك المطبوخ والشراب الجاهز على طاولتك. Er bringt Ihr gekochtes Essen und Ihr zubereitetes Getränk auf Ihren Tisch. It puts your cooked food and prepared beverage on your table. Он ставит приготовленную еду и приготовленный напиток на ваш стол.

Ardından “Başka bir isteğiniz var mı?” diye sorar. ثم "هل لديك أي طلبات أخرى؟" سأل. Dann fragt er: "Gibt es sonst noch etwas?" Then he asks, "Is there anything else?"

Siz de “Hayır, teşekkür ederim.” diyebilirsiniz. وتقول: "لا، شكرًا لك". تستطيع أن تقول. And you can say, "No, thank you."

Karnınızı doyurduktan ve yeteri kadar sohbet ettikten sonra herhalde evinize dönmek isteyeceksiniz. بعد أن تمتلئ وتتحدث بما فيه الكفاية، ربما تريد العودة إلى المنزل. Nachdem Sie eine Weile gegessen und geplaudert haben, werden Sie wahrscheinlich nach Hause gehen wollen. After you've had your fill and enough conversation, you'll probably want to go home.

Hesabı ödemeden restorandan ayrılamazsınız. لا يمكنك مغادرة المطعم دون دفع الفاتورة. Sie können das Restaurant nicht verlassen, ohne die Rechnung zu bezahlen. You cannot leave the restaurant without paying the bill.

Garsona “Hesap lütfen.” deyin. اسأل النادل: "تحقق من فضلك". يقول. Tell the waiter, "Check, please."

Garson kredi kartıyla veya banka kartıyla ödeme yapabilmeniz için size pos cihazı getirir. يجلب لك النادل جهاز نقطة البيع حتى تتمكن من الدفع عن طريق بطاقة الائتمان أو بطاقة الخصم. Der Kellner bringt Ihnen ein POS-Gerät, mit dem Sie per Kredit- oder Debitkarte bezahlen können. The waiter brings you a POS device so you can pay by credit or debit card. Официант приносит вам POS-устройство, чтобы вы могли расплатиться кредитной или дебетовой картой.

Ödemenizi nakit yapmak istiyorsanız parayı garsona uzatırsınız. إذا كنت تريد الدفع نقدًا، فقم بتسليم المال إلى النادل. Wenn Sie bar bezahlen wollen, geben Sie das Geld dem Kellner. If you want to make your payment in cash, you hand the money to the waiter.

Lüks olmayan ve içki servis edilmeyen restoranlarda garsonlara bahşiş bırakmak pek yaygın değildir. ليس من الشائع جدًا تقديم إكرامية للنادلين في المطاعم غير الفاخرة حيث لا يتم تقديم الكحول. In Nicht-Luxusrestaurants, in denen keine Getränke serviert werden, ist es nicht üblich, den Kellnern Trinkgeld zu geben. It's not uncommon to tip waiters in non-luxury restaurants that don't serve liquor.

Ancak bahşiş bırakırsanız garsonlar sevinirler. ومع ذلك، سيكون النوادل سعداء إذا تركت إكرامية. Aber die Kellner freuen sich, wenn Sie ein Trinkgeld hinterlassen. But waiters are happy if you leave a tip.

Aynı restorana tekrar gittiğinizde önceden bahşiş bıraktığınız garson sizi daha sıcak bir biçimde karşılayabilir. عندما تذهب إلى نفس المطعم مرة أخرى، قد يرحب بك النادل الذي قدمت له البقشيش من قبل بحرارة أكبر. Wenn Sie wieder in dasselbe Restaurant gehen, begrüßt Sie der Kellner, dem Sie ein Trinkgeld gegeben haben, möglicherweise herzlicher. When you go to the same restaurant again, the waiter you left a tip may greet you more warmly.