×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, KENDİMDEN BAHSETMEK İSTİYORUM

KENDİMDEN BAHSETMEK İSTİYORUM

Merhaba, benim adım Joe. Ben Amerika'da doğdum ve büyüdüm.

Aslen Almanyalıyım.

Annem ve babam uzun zaman önce Almanya'dan Amerika'ya göç etmişler.

Altı kardeşim var.

Babam on iki yıl önce öldü.

Ana dilim İngilizce.

Yaklaşık kırk yıl önce tıp fakültesinden mezun oldum ve doktor oldum.

Çalışkan bir öğrenciydim.

Ödevlerimi düzenli olarak yapardım.

Bir süre Amerika'da doktorluk yaptım.

Yirmi beş yıl önce ailemle birlikte Fransa'ya taşındım.

Eşim İtalyan.

Dört çocuğumuz var.

Üçü erkek, biri kız.

Fransızcam iyi.

Yaklaşık yirmi senedir Fransızca öğreniyorum.

Bence Fransızca çok zor bir dil değil, İngilizceye benziyor.

Geçen sene Türkçe öğrenmeye başladım.

Bence Türkçe çok ilginç bir dil.

Avrupa dillerinden çok farklı.

Arapça ve Farsçaya da benzemiyor.

Türkler Latin Alfabesini kullanıyorlar.

Ayrıca Türkçe çok yararlı bir dil.

Mesela Fransa'da yüz binlerce Türk var.

Türkçe konuşan insanlar her yerde.

Markette, manavda, hastanede, eczanede, tiyatroda, hapishanede, üniversitede...

Geçen hafta bir arkadaşımla bir konser için Almanya'ya gittim.

Orada daha fazla Türk var.

Herkese Türkçe öğrenmesini öneririm.

Seyahat etmeyi çok severim.

Birçok ülkeye gittim.

Genellikle uçakla seyahat ederim.

Avrupa içindeyse bazen trenle bazen otobüsle seyahat ederim.

Eşim araba kullanmaktan hoşlanmıyor.

Ben de araba sürerken sıkılıyorum.

Gezerek yabancı dillerimi geliştiriyorum.

Mesela biraz İspanyolca biliyorum.

İspanya'nın yemeklerini beğeniyorum.

Fransa'nın şarapları ve peynirleri muhteşem.

Geçen hafta eşimle İtalya'da domates soslu makarna yedik.

Pizzayı pek sevmiyorum.

Portekiz'i çok merak ediyorum.

Umarım bir gün oraya giderim.

Her gün spor yaparım.

Dün sabah nehrin kenarında bir buçuk saat bisiklet sürdüm.

Yarın arkadaşlarımla birlikte parkta dört kilometre koşacağım.

Gelecek sene İstanbul Maratonu'na katılmak istiyorum.

Usain Bolt kadar hızlı koşabilirim.

Seneye üç kilo vermek istiyorum çünkü pandemide biraz kilo aldım.

Çok fazla patates kızartması ve ketçap-mayonez yedim.

Gelecek ay hastaneye gidip check-up yaptıracağım.

İki yıl sonra İstanbul'a gideceğim.

Oradaki Türklerle sohbet edeceğim.

Yarın arkadaşımla Skype'tan görüşüp Türkçemi geliştireceğim.

KENDİMDEN BAHSETMEK İSTİYORUM أريد أن أتحدث عن نفسي ICH MÖCHTE ÜBER MICH SELBST SPRECHEN ΘΈΛΩ ΝΑ ΜΙΛΉΣΩ ΓΙΑ ΤΟΝ ΕΑΥΤΌ ΜΟΥ I WANT TO TALK ABOUT MYSELF IK WIL OVER MEZELF PRATEN QUERO FALAR SOBRE MIM Я ХОЧУ ГОВОРИТЬ О СЕБЕ JAG VILL PRATA OM MIG SJÄLV Я ХОЧУ ПОГОВОРИТИ ПРО СЕБЕ 我想谈谈我自己

Merhaba, benim adım Joe. مرحبا، إسمي جوي. Hi, my name is Joe. Ben Amerika'da doğdum ve büyüdüm. لقد ولدت ونشأت في أمريكا. I was born and raised in America.

Aslen Almanyalıyım. أنا أصلا من ألمانيا. I am originally from Germany.

Annem ve babam uzun zaman önce Almanya'dan Amerika'ya göç etmişler. هاجر والدتي وأبي إلى أمريكا من ألمانيا منذ زمن طويل. My parents immigrated to America from Germany a long time ago.

Altı kardeşim var. لدي ستة أشقاء. I have six siblings.

Babam on iki yıl önce öldü. توفي والدي منذ اثنتي عشرة سنة. My father died twelve years ago.

Ana dilim İngilizce. لغتي الام هي الانجليزية. My mother tongue is English.

Yaklaşık kırk yıl önce tıp fakültesinden mezun oldum ve doktor oldum. منذ ما يقرب من أربعين عامًا، تخرجت من كلية الطب وأصبحت طبيبة. About forty years ago, I graduated from medical school and became a doctor.

Çalışkan bir öğrenciydim. لقد كنت طالبًا مجتهدًا. I was a diligent student.

Ödevlerimi düzenli olarak yapardım. اعتدت أن أقوم بواجباتي المنزلية بانتظام. I used to do my homework regularly.

Bir süre Amerika'da doktorluk yaptım. عملت كطبيب في أمريكا لفترة من الوقت. I worked as a doctor in America for a while.

Yirmi beş yıl önce ailemle birlikte Fransa'ya taşındım. منذ خمسة وعشرين عامًا انتقلت إلى فرنسا مع عائلتي. Twenty-five years ago I moved to France with my family.

Eşim İtalyan. زوجتي إيطالية. My wife is Italian.

Dört çocuğumuz var. لدينا أربعة أطفال. We have four children.

Üçü erkek, biri kız. ثلاثة أولاد، فتاة واحدة. Three boys, one girl.

Fransızcam iyi. لغتي الفرنسية جيدة. My french is good.

Yaklaşık yirmi senedir Fransızca öğreniyorum. لقد كنت أتعلم اللغة الفرنسية منذ حوالي عشرين عامًا. I have been learning French for nearly twenty years. Я изучаю французский почти двадцать лет.

Bence Fransızca çok zor bir dil değil, İngilizceye benziyor. أعتقد أن اللغة الفرنسية ليست لغة صعبة للغاية، فهي تشبه اللغة الإنجليزية. I think French is not a very difficult language, it is similar to English.

Geçen sene Türkçe öğrenmeye başladım. بدأت تعلم اللغة التركية العام الماضي. I started learning Turkish last year.

Bence Türkçe çok ilginç bir dil. أعتقد أن اللغة التركية هي لغة مثيرة للاهتمام للغاية. I think Turkish is a very interesting language.

Avrupa dillerinden çok farklı. إنها مختلفة تمامًا عن اللغات الأوروبية. It is very different from European languages.

Arapça ve Farsçaya da benzemiyor. ولا يشبه العربية أو الفارسية. It is not similar to Arabic and Persian.

Türkler Latin Alfabesini kullanıyorlar. يستخدم الأتراك الأبجدية اللاتينية. Turks use the Latin Alphabet.

Ayrıca Türkçe çok yararlı bir dil. كما أن اللغة التركية لغة مفيدة جدًا. Also, Turkish is a very useful language.

Mesela Fransa'da yüz binlerce Türk var. على سبيل المثال، هناك مئات الآلاف من الأتراك في فرنسا. For example, there are hundreds of thousands of Turks in France.

Türkçe konuşan insanlar her yerde. الناطقون باللغة التركية موجودون في كل مكان. Turkish-speaking people are everywhere.

Markette, manavda, hastanede, eczanede, tiyatroda, hapishanede, üniversitede... في السوق، بائع الخضار، المستشفى، الصيدلية، المسرح، السجن، الجامعة... In the market, grocery store, hospital, pharmacy, theater, prison, university... На рынке, в продуктовом магазине, в больнице, в аптеке, в театре, в тюрьме, в университете...

Geçen hafta bir arkadaşımla bir konser için Almanya'ya gittim. ذهبت الأسبوع الماضي إلى ألمانيا لحضور حفل موسيقي مع صديق. Last week I went to Germany with a friend for a concert.

Orada daha fazla Türk var. هناك المزيد من الأتراك هناك. There are more Turks there.

Herkese Türkçe öğrenmesini öneririm. أنصح الجميع بتعلم اللغة التركية. I recommend everyone to learn Turkish.

Seyahat etmeyi çok severim. أحب السفر. I love traveling.

Birçok ülkeye gittim. لقد زرت العديد من البلدان. I have been to many countries.

Genellikle uçakla seyahat ederim. أسافر عادةً بالطائرة. I usually travel by plane.

Avrupa içindeyse bazen trenle bazen otobüsle seyahat ederim. في أوروبا، أسافر أحيانًا بالقطار وأحيانًا بالحافلة. If I'm in Europe, I sometimes travel by train, sometimes by bus.

Eşim araba kullanmaktan hoşlanmıyor. زوجتي لا تحب القيادة. My wife doesn't like to drive. Жена не любит водить.

Ben de araba sürerken sıkılıyorum. أنا أيضا أشعر بالملل أثناء القيادة. I also get bored while driving. Я тоже скучаю за рулем.

Gezerek yabancı dillerimi geliştiriyorum. أقوم بتحسين لغاتي الأجنبية عن طريق السفر. Ich verbessere meine Fremdsprachenkenntnisse durch Reisen. I am improving my foreign languages by traveling.

Mesela biraz İspanyolca biliyorum. على سبيل المثال، أنا أعرف القليل من الإسبانية. For example, I speak a little Spanish.

İspanya'nın yemeklerini beğeniyorum. أحب الطعام في أسبانيا. I like the food of Spain.

Fransa'nın şarapları ve peynirleri muhteşem. النبيذ والجبن في فرنسا مذهلة. The wines and cheeses of France are amazing.

Geçen hafta eşimle İtalya'da domates soslu makarna yedik. في الأسبوع الماضي، تناولت أنا وزوجتي المعكرونة مع صلصة الطماطم في إيطاليا. Letzte Woche haben meine Frau und ich in Italien Nudeln mit Tomatensauce gegessen. Last week, my wife and I ate pasta with tomato sauce in Italy. На прошлой неделе мы с женой ели пасту с томатным соусом в Италии.

Pizzayı pek sevmiyorum. أنا لا أحب البيتزا كثيراً. I don't like pizza very much.

Portekiz'i çok merak ediyorum. أنا فضولي للغاية بشأن البرتغال. Ich bin sehr neugierig auf Portugal. I'm very curious about Portugal. Меня очень интересует Португалия.

Umarım bir gün oraya giderim. آمل أن أذهب إلى هناك يومًا ما. I hope to go there one day.

Her gün spor yaparım. أمارس الرياضة كل يوم. I do sports every day.

Dün sabah nehrin kenarında bir buçuk saat bisiklet sürdüm. صباح أمس قمت بركوب الدراجة لمدة ساعة ونصف بجوار النهر. Gestern Morgen bin ich eineinhalb Stunden am Fluss entlang geradelt. Yesterday morning I rode my bike for an hour and a half by the river. Вчера утром я полтора часа катался на велосипеде по реке.

Yarın arkadaşlarımla birlikte parkta dört kilometre koşacağım. غدًا سأركض مسافة أربعة كيلومترات في الحديقة مع أصدقائي. Tomorrow I will run four kilometers in the park with my friends.

Gelecek sene İstanbul Maratonu'na katılmak istiyorum. أريد المشاركة في ماراثون اسطنبول العام المقبل. I want to participate in the Istanbul Marathon next year. Я хочу участвовать в Стамбульском марафоне в следующем году.

Usain Bolt kadar hızlı koşabilirim. يمكنني الركض بسرعة مثل يوسين بولت. Ich kann so schnell laufen wie Usain Bolt. I can run as fast as Usain Bolt. Я могу бегать так же быстро, как Усэйн Болт.

Seneye üç kilo vermek istiyorum çünkü pandemide biraz kilo aldım. أريد أن أخسر ثلاثة كيلوغرامات في العام المقبل لأنني اكتسبت بعض الوزن أثناء الوباء. I want to lose three kilos a year because I gained some weight during the pandemic.

Çok fazla patates kızartması ve ketçap-mayonez yedim. لقد أكلت الكثير من البطاطس المقلية والكاتشب والمايونيز. I ate too many fries and ketchup and mayonnaise.

Gelecek ay hastaneye gidip check-up yaptıracağım. سأذهب إلى المستشفى الشهر المقبل لإجراء فحص طبي. Next month I will go to the hospital and have a check-up. В следующем месяце я пойду в больницу и пройду обследование.

İki yıl sonra İstanbul'a gideceğim. سأذهب إلى اسطنبول في غضون عامين. I will go to Istanbul in two years. Я поеду в Стамбул через два года.

Oradaki Türklerle sohbet edeceğim. سأتحدث مع الأتراك هناك. Ich werde mich dort mit den Türken unterhalten. I will chat with the Turks there.

Yarın arkadaşımla Skype'tan görüşüp Türkçemi geliştireceğim. غدًا، سأقابل صديقي عبر سكايب وأقوم بتحسين لغتي التركية. Morgen werde ich mit meinem Freund skypen und mein Türkisch verbessern. Tomorrow I will talk to my friend on Skype and improve my Turkish. Завтра я поговорю со своим другом по скайпу и улучшу свой турецкий.