×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, İNGİLİZCE YAZAN TÜRK TARİHÇİLER

İNGİLİZCE YAZAN TÜRK TARİHÇİLER

Türkler tarihi çok severler. Geçmişten bahsetmekten zevk alırlar. Özellikle Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu dönemleri özlerler. O dönemlerin tekrar gelmesini arzularlar. Aslında Yunanlar, İngilizler, Ruslar da benzer durumdalar. Tarihi öğrenmek iyi bir şey. Ama tarihle yaşamak yani bugüne gelememek kötü bir şey. Tarihi öğrenip geleceği düşünmek mantıklı bir yöntem. Türkiye'de pek çok tarihçi var. Ancak ben sadece başarılı olanlardan ve Türkçenin dışında İngilizce de yazan tarihçilerden bahsedeceğim. Böylece sen de onların yazılarını, makalelerini, kitaplarını okuyabilirsin. Eğer ilgini çekiyorsa sen de onların eserlerini okuyabilir ve Türkleri daha iyi tanıyabilirsin.

Öncelikle en çok saygı duyduğum tarihçi olan Halil İnalcık ile başlamak istiyorum. O, çok değerli birisiydi. 2016 yılında vefat etti. Tam 100 yıl yaşadı. Onun ataları Kırım'dan Türkiye'ye gelmişti. Türkiye'deki üniversitelerin yanında Harvard ve Chicago Üniversitelerinde çalıştı. Yüzlerce makale yazdı. Yıllarca arşivlerde özenle çalıştı. İyi derecede İngilizce, Almanca, Fransızca; orta derecede Arapça, Farsça ve İtalyanca biliyordu. Uzmanlık alanı Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş dönemidir.

Türkiye'deki en popüler tarihçi ise İlber Ortaylı'dır. Onun ailesi 2. Dünya Savaşı sırasında Kırım'dan Avusturya'ya gitmek zorunda kaldı. O, Avusturya'da bir mülteci kampında doğdu. O pek çok dil biliyor. Onun annesi Kırım'da Rusça öğretmeni olarak çalışmıştı. Oğluna da Rusça öğretti. Rusçanın dışında iyi derece Almanca, Fransızca biliyor. Latince okuyabiliyor. Yüksek lisansını Chicago Üniversitesinde tamamladı. Uzmanlık alanı 19. yüzyıl Osmanlı-Alman ilişkileridir.

Emrah Safa Gürkan ise genç ve dinamik bir tarihçidir. Doktorasını Georgetown Üniversitesinden almıştır. Özellikle 16. yüzyılda Akdeniz'de bulunan korsanları incelemiştir. İyi derecede İngilizce, Fransızca, İspanyolca biliyor. Ayrıca onun bir youtube kanalı var. Bazı videolarında İngilizce altyazı da mevcut. İstersen onları izleyebilirsin. Uzmanlık alanı 16. yüzyılda Akdeniz'deki korsanlardır.

İktisat tarihi deyince aklıma ilk önce Şevket Pamuk gelir. O, şu anda Türkiye'nin en prestijli üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesinde çalışıyor. Doktorasını Kaliforniya Üniversitesinde tamamladı. Ayrıca o Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Orhan Pamuk'un ağabeyidir. Uzmanlık alanı 1800'lerden bugüne Balkanlar ve Ortadoğu'daki ekonomik gelişimdir.

Son olarak Cemal Kafadar'dan bahsedeceğim. O yıllardır yurt dışında yaşıyor. Zaten lisans eğitimini de Kanada'da almıştı. 1990'dan beri Harvard Üniversitesinde ders veriyor. Uzmanlık alanı Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa'nın sosyal ve kültürel tarihidir.

Burada bahsettiğim tarihçilerin dışında da İngilizce yazan Türk tarihçiler var. Ben, disiplinli çalışan ve objektif olduğuna inandığım tarihçileri buraya yazdım.


İNGİLİZCE YAZAN TÜRK TARİHÇİLER المؤرخون الأتراك يكتبون باللغة الإنجليزية TÜRKISCHE HISTORIKER, DIE AUF ENGLISCH SCHREIBEN ΤΟΎΡΚΟΙ ΙΣΤΟΡΙΚΟΊ ΠΟΥ ΓΡΆΦΟΥΝ ΣΤΑ ΑΓΓΛΙΚΆ TURKISH HISTORIANS WRITING IN ENGLISH HISTORIADORES TURCOS QUE ESCRIBEN EN INGLÉS HISTORIENS TURCS ÉCRIVANT EN ANGLAIS ТУРЕЦКИЕ ИСТОРИКИ ПИШУТ ПО-АНГЛИЙСКИ TURKISKA HISTORIKER SOM SKRIVER PÅ ENGELSKA 土耳其历史学家用英语写作

Türkler tarihi çok severler. Geçmişten bahsetmekten zevk alırlar. Özellikle Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu dönemleri özlerler. الأتراك يحبون التاريخ كثيرا. إنهم يستمتعون بالحديث عن الماضي. إنهم يفتقدون بشكل خاص الأوقات التي كانت فيها الإمبراطورية العثمانية قوية. Die Türken lieben die Geschichte sehr. Sie sprechen gerne über die Vergangenheit. Besonders vermissen sie die Zeiten, als das Osmanische Reich stark war. Turks love history very much. They enjoy talking about the past. They especially miss the periods when the Ottoman Empire was strong. Les Turcs aiment beaucoup l'histoire. Ils aiment parler du passé. Ils manquent particulièrement les périodes où l'Empire ottoman était fort. O dönemlerin tekrar gelmesini arzularlar. Aslında Yunanlar, İngilizler, Ruslar da benzer durumdalar. ويتمنون أن تعود تلك الأوقات مرة أخرى. وفي الواقع، فإن اليونانيين والبريطانيين والروس في وضع مماثل. Sie wünschen sich, dass diese Perioden wiederkommen. In der Tat sind Griechen, Briten, Russen ähnlich. They wish those periods to come again. In fact, Greeks, British, Russians are similar. Ils veulent que ces temps reviennent. En fait, les Grecs, les Britanniques, les Russes sont dans une situation similaire. Они хотят, чтобы те времена вернулись. На самом деле греки, англичане, русские находятся в аналогичной ситуации. Tarihi öğrenmek iyi bir şey. Ama tarihle yaşamak yani bugüne gelememek kötü bir şey. Tarihi öğrenip geleceği düşünmek mantıklı bir yöntem. Türkiye'de pek çok tarihçi var. Ancak ben sadece başarılı olanlardan ve Türkçenin dışında İngilizce de yazan tarihçilerden bahsedeceğim. تعلم التاريخ أمر جيد. لكن العيش مع التاريخ، أي عدم القدرة على الوصول إلى الحاضر، هو أمر سيئ. إنها طريقة منطقية لتعلم التاريخ والتفكير في المستقبل. هناك العديد من المؤرخين في تركيا. ومع ذلك، سأتحدث فقط عن الناجحين والمؤرخين الذين يكتبون باللغة الإنجليزية بالإضافة إلى التركية. Geschichte zu lernen ist eine gute Sache. Aber mit der Geschichte zu leben ist eine schlechte Sache. Es ist eine logische Art, Geschichte zu lernen und über die Zukunft nachzudenken. Es gibt viele Historiker in der Türkei. Ich werde jedoch nur über Erfolgreiche und Historiker sprechen, die neben Türkisch auch auf Englisch schreiben. Learning history is a good thing. But living with history is a bad thing. It is a logical way to learn history and think about the future. There are many historians in Turkey. However, I will only talk about those who are successful and historians who write in English besides Turkish. C'est bien d'apprendre l'histoire. Mais vivre avec l'histoire, ne pas pouvoir venir au présent, c'est mal. Apprendre l'histoire et penser à l'avenir est une méthode logique. Il y a beaucoup d'historiens en Turquie. Cependant, je ne parlerai que des succès et des historiens qui écrivent aussi bien en anglais qu'en turc. Хорошо учить историю. Но жить историей, не имея возможности прийти в настоящее, — это плохо. Изучение истории и размышление о будущем – логичный метод. В Турции много историков. Однако я буду говорить только об успешных историках, которые пишут как на английском, так и на турецком языке. Böylece sen de onların yazılarını, makalelerini, kitaplarını okuyabilirsin. Eğer ilgini çekiyorsa sen de onların eserlerini okuyabilir ve Türkleri daha iyi tanıyabilirsin. حتى تتمكن من قراءة كتاباتهم ومقالاتهم وكتبهم. إذا كنت مهتمًا، يمكنك قراءة أعمالهم والتعرف على الأتراك بشكل أفضل. So können Sie ihre Schriften, Artikel und Bücher lesen. Wenn Sie interessiert sind, können Sie auch ihre Werke lesen und die Türken besser kennenlernen. So you can read their writings, articles, books. If you are interested, you can read their works and get to know the Turks better. Ainsi, vous pouvez lire leurs articles, articles et livres. Si vous êtes intéressé, vous pouvez lire leurs œuvres et mieux connaître les Turcs. Так что вы можете прочитать их статьи, статьи и книги. Если вам интересно, вы можете прочитать их работы и познакомиться с турками поближе.

Öncelikle en çok saygı duyduğum tarihçi olan Halil İnalcık ile başlamak istiyorum. O, çok değerli birisiydi. 2016 yılında vefat etti. Tam 100 yıl yaşadı. Zunächst einmal möchte ich mit Halil İnalcık beginnen, dem Historiker, den ich am meisten respektiere. Er war ein sehr wertvoller Mensch. Er ist 2016 verstorben. Er wurde genau 100 Jahre alt. First of all, I want to start with Halil İnalcık, the historian I respect the most. He was a very valuable person. He passed away in 2016. He lived 100 years. Tout d'abord, je voudrais commencer par Halil İnalcık, l'historien que je respecte le plus. C'était une personne très précieuse. Il est décédé en 2016. Il a vécu exactement 100 ans. Прежде всего, я хотел бы начать с Халила Инальджика, историка, которого я уважаю больше всего. Он был очень ценным человеком. Он скончался в 2016 году. Он прожил ровно 100 лет. Onun ataları Kırım'dan Türkiye'ye gelmişti. Türkiye'deki üniversitelerin yanında Harvard ve Chicago Üniversitelerinde çalıştı. Yüzlerce makale yazdı. جاء أسلافه إلى تركيا من شبه جزيرة القرم. عمل في جامعتي هارفارد وشيكاغو، بالإضافة إلى جامعات في تركيا. وكتب مئات المقالات. Seine Vorfahren waren von der Krim in die Türkei gekommen. Neben den Universitäten in der Türkei arbeitete er an den Universitäten von Harvard und Chicago. Er schrieb Hunderte von Artikeln. His ancestors had come from the Crimea to Turkey. Besides the University of Chicago, Harvard and worked in universities in Turkey. He wrote hundreds of articles. Ses ancêtres étaient venus en Turquie de la Crimée. Il a travaillé dans les universités de Harvard et de Chicago ainsi que dans des universités en Turquie. Il a écrit des centaines d'articles. Его предки пришли в Турцию из Крыма. Он работал в Гарвардском и Чикагском университетах, а также в университетах Турции. Он написал сотни статей. Yıllarca arşivlerde özenle çalıştı. İyi derecede İngilizce, Almanca, Fransızca; orta derecede Arapça, Farsça ve İtalyanca biliyordu. Uzmanlık alanı Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş dönemidir. لقد عمل بجد في الأرشيف لسنوات. يجيد اللغة الإنجليزية والألمانية والفرنسية. كان يعرف اللغة العربية والفارسية والإيطالية بشكل متوسط. مجال خبرته هو فترة تأسيس الإمبراطورية العثمانية. Er hat jahrelang fleißig in Archiven gearbeitet. Er sprach fließend Englisch, Deutsch und Französisch, mit Vorkenntnissen in Arabisch, Persisch und Italienisch. Sein Spezialgebiet ist die Gründungszeit des Osmanischen Reiches. He worked diligently in the archives for years. Good command of English, German, French; he knew moderate Arabic, Persian and Italian. His specialty is the establishment period of the Ottoman Empire. Il a travaillé assidûment dans les archives pendant des années. Parle couramment l'anglais, l'allemand, le français ; Il parlait couramment l'arabe, le persan et l'italien. Son domaine d'expertise est la période fondatrice de l'empire ottoman. Он много лет усердно работал в архивах. Свободно владеет английским, немецким, французским языками; Он свободно говорил на арабском, персидском и итальянском языках. Его областью знаний является период основания Османской империи.

Türkiye'deki en popüler tarihçi ise İlber Ortaylı'dır. Onun ailesi 2. Dünya Savaşı sırasında Kırım'dan Avusturya'ya gitmek zorunda kaldı. O, Avusturya'da bir mülteci kampında doğdu. المؤرخ الأكثر شهرة في تركيا هو إلبر أورتايلي. اضطرت عائلته إلى مغادرة شبه جزيرة القرم إلى النمسا خلال الحرب العالمية الثانية. ولد في مخيم للاجئين في النمسا. Der bekannteste Historiker der Türkei ist İlber Ortaylı. Seine Familie musste während des Zweiten Weltkriegs von der Krim nach Österreich fliehen. Er wurde in einem Flüchtlingslager in Österreich geboren. The most popular historians in Turkey are Ortayli İlber. His family had to travel from Crimea to Austria during World War II. He was born in a refugee camp in Austria. L'historien le plus populaire de Turquie est İlber Ortaylı. Sa famille a dû quitter la Crimée pour l'Autriche pendant la Seconde Guerre mondiale. Il est né dans un camp de réfugiés en Autriche. Самым популярным историком в Турции является Илбер Ортайлы. Его семье пришлось уехать из Крыма в Австрию во время Второй мировой войны. Он родился в лагере беженцев в Австрии. O pek çok dil biliyor. Onun annesi Kırım'da Rusça öğretmeni olarak çalışmıştı. Oğluna da Rusça öğretti. Rusçanın dışında iyi derece Almanca, Fransızca biliyor. Latince okuyabiliyor. يتحدث العديد من اللغات. عملت والدته كمدرس للغة الروسية في شبه جزيرة القرم. كما قام بتعليم ابنه اللغة الروسية. وبصرف النظر عن اللغة الروسية، فهو يتحدث الألمانية والفرنسية بطلاقة. يمكنه قراءة اللاتينية. Sie spricht viele Sprachen. Seine Mutter arbeitete als Russischlehrerin auf der Krim. Sie hat auch ihrem Sohn Russisch beigebracht. Außer Russisch spricht er auch gut Deutsch und Französisch. Er kann Latein lesen. He speaks many languages. Her mother worked as a Russian teacher in Crimea. He also taught Russian to his son. He speaks fluent German and French except Russian. He can read in Latin. Il parle plusieurs langues. Sa mère avait travaillé comme professeur de russe en Crimée. Il a également enseigné le russe à son fils. En plus du russe, il parle très bien l'allemand et le français. Il sait lire le latin. Он говорит на многих языках. Его мать работала учителем русского языка в Крыму. Он также научил своего сына русскому языку. Помимо русского, он очень хорошо говорит по-немецки и по-французски. Он может читать на латыни. Yüksek lisansını Chicago Üniversitesinde tamamladı. Uzmanlık alanı 19. yüzyıl Osmanlı-Alman ilişkileridir. أكمل درجة الماجستير في جامعة شيكاغو. مجال خبرته هو العلاقات العثمانية الألمانية في القرن التاسع عشر. Er schloss sein Masterstudium an der Universität von Chicago ab. Sein Spezialgebiet sind die deutsch-osmanischen Beziehungen im 19. He completed his master's degree at the University of Chicago. His specialty is the 19th century Ottoman-German relations. Il a complété sa maîtrise à l'Université de Chicago. Son domaine d'expertise est les relations germano-ottomanes du XIXe siècle. Он получил степень магистра в Чикагском университете. Его областью знаний являются османско-германские отношения XIX века.

Emrah Safa Gürkan ise genç ve dinamik bir tarihçidir. Doktorasını Georgetown Üniversitesinden almıştır. Özellikle 16. yüzyılda Akdeniz'de bulunan korsanları incelemiştir. İyi derecede İngilizce, Fransızca, İspanyolca biliyor. إمراه صفا غوركان مؤرخة شابة وديناميكية. حصل على الدكتوراه من جامعة جورج تاون. وقد درس بشكل خاص القراصنة في البحر الأبيض المتوسط في القرن السادس عشر. يتحدث الإنجليزية والفرنسية والإسبانية بطلاقة. Emrah Safa Gürkan ist ein junger und dynamischer Historiker. Er promovierte an der Georgetown University. Er analysierte insbesondere die Piraten im Mittelmeerraum im 16. Er spricht fließend Englisch, Französisch und Spanisch. Emrah Safa Gürkan is a young and dynamic historian. He received his doctorate from Georgetown University. He especially studied pirates in the Mediterranean in the 16th century. He has a good command of English, French and Spanish. Emrah Safa Gürkan est une historienne jeune et dynamique. Il a obtenu son doctorat à l'Université de Georgetown. Il a notamment étudié les pirates retrouvés en Méditerranée au XVIe siècle. Il parle couramment l'anglais, le français et l'espagnol. Эмра Сафа Гюркан — молодой и динамичный историк. Он получил докторскую степень в Джорджтаунском университете. Он особенно изучал пиратов, найденных в Средиземном море в 16 веке. Он свободно говорит на английском, французском и испанском языках. Ayrıca onun bir youtube kanalı var. Bazı videolarında İngilizce altyazı da mevcut. İstersen onları izleyebilirsin. Uzmanlık alanı 16. yüzyılda Akdeniz'deki korsanlardır. لديه أيضًا قناة على YouTube. تحتوي بعض مقاطع الفيديو أيضًا على ترجمة باللغة الإنجليزية. يمكنك مشاهدتهم إذا كنت تريد. مجال خبرته هو القراصنة في البحر الأبيض المتوسط في القرن السادس عشر. He also has a youtube channel. Some of his videos also have English subtitles. You can watch them if you want. His specialty is pirates in the Mediterranean in the 16th century. Il dispose également d'une chaîne YouTube. Certaines de ses vidéos sont sous-titrées en anglais. Vous pouvez les regarder si vous le souhaitez. Sa spécialité est la piraterie en Méditerranée au 16e siècle. Также у него есть канал на ютубе. Некоторые видео также имеют английские субтитры. Вы можете посмотреть их, если хотите. Его специальность — пираты в Средиземном море в 16 веке.

İktisat tarihi deyince aklıma ilk önce Şevket Pamuk gelir. O, şu anda Türkiye'nin en prestijli üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesinde çalışıyor. Doktorasını Kaliforniya Üniversitesinde tamamladı. عندما أفكر في التاريخ الاقتصادي، أول ما يتبادر إلى ذهني هو شوكت باموك. يعمل حاليًا في جامعة البوغازيتشي، أرقى جامعة في تركيا. أكمل الدكتوراه في جامعة كاليفورنيا. Şevket Pamuk kommt mir zum ersten Mal in den Sinn, wenn ich an die Wirtschaftsgeschichte denke. Derzeit arbeitet er an der Bogazici Universität Türkei prestigeträchtigsten Universitäten. Er promovierte an der University of California. Şevket Pamuk first comes to my mind when I think of the history of economics. He currently works at the Bogazici University of Turkey's most prestigious universities. He completed his doctorate at the University of California. Quand je pense à l'histoire économique, la première chose qui me vient à l'esprit est Şevket Pamuk. Il travaille actuellement à l'Université Boğaziçi, l'université la plus prestigieuse de Turquie. Il a terminé son doctorat à l'Université de Californie. Когда я думаю об экономической истории, первое, что приходит мне на ум, это Шевкет Памук. В настоящее время он работает в Университете Богазичи, самом престижном университете Турции. Он защитил докторскую диссертацию в Калифорнийском университете. Ayrıca o Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Orhan Pamuk'un ağabeyidir. Uzmanlık alanı 1800'lerden bugüne Balkanlar ve Ortadoğu'daki ekonomik gelişimdir. وهو أيضاً الأخ الأكبر لأورهان باموك الحائز على جائزة نوبل في الأدب. مجال خبرته هو التنمية الاقتصادية في منطقة البلقان والشرق الأوسط من القرن التاسع عشر حتى الوقت الحاضر. Er ist auch der ältere Bruder von Orhan Pamuk, dem Nobelpreisträger für Literatur. Sein Spezialgebiet ist die wirtschaftliche Entwicklung auf dem Balkan und im Nahen Osten seit 1800. He is also the elder brother of Orhan Pamuk, the winner of the Nobel Prize for Literature. His specialty is economic development in the Balkans and the Middle East since the 1800s. Il est également le frère aîné du lauréat du prix Nobel Orhan Pamuk. Son domaine d'expertise est le développement économique dans les Balkans et au Moyen-Orient depuis les années 1800. Он также является старшим братом лауреата Нобелевской премии Орхана Памука. Его областью знаний является экономическое развитие на Балканах и Ближнем Востоке с 1800-х годов.

Son olarak Cemal Kafadar'dan bahsedeceğim. O yıllardır yurt dışında yaşıyor. Zaten lisans eğitimini de Kanada'da almıştı. 1990'dan beri Harvard Üniversitesinde ders veriyor. وأخيرا، سأتحدث عن جمال كفادار. وهو يعيش في الخارج منذ سنوات. وكان قد تلقى بالفعل تعليمه الجامعي في كندا. يقوم بالتدريس في جامعة هارفارد منذ عام 1990. Schließlich möchte ich noch über Cemal Kafadar sprechen, der seit Jahren im Ausland lebt. Seinen Bachelor-Abschluss hatte er bereits in Kanada gemacht. Seit 1990 ist er Dozent an der Harvard University. Finally, I will talk about Cemal Kafadar. She has been living abroad for many years. He had already received his undergraduate education in Canada. He has been teaching at Harvard University since 1990. Enfin, je parlerai de Cemal Kafadar. Il vit à l'étranger depuis de nombreuses années. Il avait déjà fait ses études de premier cycle au Canada. Il enseigne à l'Université de Harvard depuis 1990. Наконец, я расскажу о Джемале Кафадаре. Он много лет живет за границей. Он уже получил высшее образование в Канаде. С 1990 года преподает в Гарвардском университете. Uzmanlık alanı Ortadoğu ve Güneydoğu Avrupa'nın sosyal ve kültürel tarihidir. مجال خبرته هو التاريخ الاجتماعي والثقافي للشرق الأوسط وجنوب شرق أوروبا. Sein Spezialgebiet ist die Sozial- und Kulturgeschichte des Nahen Ostens und Südosteuropas. His area of expertise is the social and cultural history of Middle East and Southeast Europe. Sa spécialité est l'histoire sociale et culturelle du Moyen-Orient et de l'Europe du Sud-Est. Область его знаний — социальная и культурная история Ближнего Востока и Юго-Восточной Европы.

Burada bahsettiğim tarihçilerin dışında da İngilizce yazan Türk tarihçiler var. Ben, disiplinli çalışan ve objektif olduğuna inandığım tarihçileri buraya yazdım. وبصرف النظر عن المؤرخين الذين ذكرتهم هنا، هناك أيضًا مؤرخون أتراك يكتبون باللغة الإنجليزية. لقد كتبت هنا المؤرخين الذين أعتقد أنهم منضبطون وموضوعيون. Neben den hier erwähnten Historikern gibt es auch türkische Historiker, die auf Englisch schreiben. Ich habe hier Historiker geschrieben, die meiner Meinung nach diszipliniert und objektiv sind. Apart from the historians I mentioned here, there are also Turkish historians who write in English. I wrote here historians who I believe are disciplined and objective. Outre les historiens que j'ai mentionnés ici, il y a des historiens turcs qui écrivent en anglais. J'ai écrit ici les historiens qui travaillent avec discipline et que je crois objectifs. Помимо историков, которых я здесь упомянул, есть турецкие историки, пишущие по-английски. Я написал здесь историков, которые работают дисциплинированно и которых я считаю объективными.