×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, FARKLI TÜRK ŞEHIRLERI

FARKLI TÜRK ŞEHIRLERI

Ankara Türkiye'nin başkentidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'du. İstanbul şu anda Türkiye'nin en büyük şehri. Tahmin ediyorum ki şu anda İstanbul'da on yedi milyon insan yaşıyor. Türkiye'de en çok sevdiğim şehir Ankara, çünkü Ankara epey güvenli bir yer. Ankara'da yaşayan insanların çoğu memur ve öğrenci. İstanbul ise çok karışık bir yer. İstanbul'da yaşam oldukça pahalı. Şehir çok kalabalık. İstanbul'u tarihi açıdan seviyorum. Çünkü orada yüzlerce tarihi cami, kilise ve sinagog var. Tarih bilimi ilgimi çekiyor. İnsanların yüzyıllar önce nasıl yaşadıklarını merak ediyorum. İstanbul'a gittiğim zaman müzeleri gezerim, İstanbul'da yaşayan arkadaşlarımı ziyaret ederim. Sultanahmet Meydanı şehirdeki en kalabalık bölge olabilir. İstanbul'a ilk kez giden turistler Sultanahmet'i görmek isterler.

Son yıllarda İstanbul'a giden turist sayısı ve turistlerin geldikleri ülkeler değişti. Geçmişte Avrupalı turistler her taraftaydı. Şimdi ise İstanbul sokaklarında genellikle Arap ve Asyalı turistleri görüyoruz.

İstanbul'u dünyanın farklı ülkelerinden gelen insanların ziyaret etmesi beni memnun ediyor. Çünkü farklı milletlerin birbirini tanıması güzel bir şey.

İstanbul'a en son iki ay önce gittim. Kadıköy'de, Beşiktaş'ta ve Beyoğlu'nda bulundum. Yeni İstanbul Havalimanını görme fırsatım da oldu.

İstanbul'daki yeni havalimanı çok büyük. Havalimanını inşa edenler bunun dünyanın en büyük havalimanı olduğunu iddia ediyorlar. Ama ben bundan emin değilim, belki dünyanın başka bir ülkesinde daha büyük bir havalimanı vardır.

İstanbul'da yapmayı sevdiğim aktivitelerden birisi Adalar'a gitmektir. İstanbul'a bir saat uzaklıkta dört tane ada var. Onların isimleri Büyükada, Kınalıada, Heybeliada ve Burgazada.

Bu adaların orijinal ismi Princes's Islands yani Prens Adaları. Adaların en büyüğü Büyükada'dır. Adalarda genellikle gayrimüslim Türk vatandaşları yaşıyor. Bunun için orada bol miktarda kilise ve sinagog var.

Adalarda motorlu araç kullanmak yasaklanmış. Bu yüzden insanlar bisiklet, elektrikli bisiklet ve at arabası kullanıyor. Ben at arabalarını sevmiyorum, çünkü atlara acıyorum. Bisiklet kiralamayı tercih ediyorum.

Adalarda bir saatlik bisiklet kirası 10-15 Türk Lirası. Tabi pazarlık da yapabilirsiniz. Pazarlık fiyatını yüksek bulduğunuz bir ürün için satıcı ile fiyatı indirmesi için yapılan konuşmadır.

Adalarda bisiklet sürmek oldukça eğlenceli. Bisiklet sürerken at arabalarını, adaya özgü evleri ve adanın mükemmel doğasını görebilirsiniz. At arabalarına çarpmamak için dikkatli olmak lazım.

Son yıllarda Büyükada'da büyük bir tartışma söz konusu. Tartışma konusu ise at arabaları. Hayvanseverler ve fayton (atların arkasına dört tekerlek eklenmesiyle yapılan bir taşıt) sahipleri arasında bir çekişme var.

Faytoncular para kazanmak istiyorlar. Hayvanseverler ise hayvanları korumak istiyorlar. Hayvanseverler atların çok sık kullanılmasından şikayet ediyorlar. Çünkü atlar arkalarında yüzlerce kilo ağırlık taşıyorlar ve yorulunca dinlenemiyorlar. Atların yorgunluktan bayıldıkları birkaç videoyu internette gördüm. Bence faytonlar yasaklanmamalı. Çünkü turistlerin adaya gitmesinin en büyük sebeplerinden birisi faytonlar. Ama aynı zamanda atlar bu kadar yorulmamalı. Bunun için bir düzenleme yapılmalı. Atlar örneğin iki saatten fazla kullanılmamalı. Böylece hem hayvanseverler hem de faytoncular memnun olurlar.

FARKLI TÜRK ŞEHIRLERI مدن تركية مختلفة VERSCHIEDENE TÜRKISCHE STÄDTE ΔΙΑΦΟΡΕΤΙΚΈΣ ΤΟΥΡΚΙΚΈΣ ΠΌΛΕΙΣ DIFFERENT TURKISH CITIES DIFERENTES CIUDADES TURCAS DIFFÉRENTES VILLES TURQUES SKIRTINGI TURKIJOS MIESTAI DIFERENTES CIDADES TURCAS РАЗЛИЧНЫЕ ТУРЕЦКИЕ ГОРОДА OLIKA TURKISKA STÄDER

Ankara Türkiye'nin başkentidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'du. أنقرة هي عاصمة تركيا. وكانت عاصمة الدولة العثمانية اسطنبول. Ankara is the capital city of Turkey. The capital of the Ottoman Empire was Istanbul. Ancara é a capital da Turquia. A capital do Império Otomano era Istambul. Анкара является столицей Турции. Столицей Османской империи был Стамбул. İstanbul şu anda Türkiye'nin en büyük şehri. Tahmin ediyorum ki şu anda İstanbul'da on yedi milyon insan yaşıyor. اسطنبول حاليا هي أكبر مدينة في تركيا. أقدر أن سبعة عشر مليون شخص يعيشون حاليا في اسطنبول. Istanbul is currently the largest city in Turkey. I estimate that seventeen million people currently live in Istanbul. Istanbul est actuellement la plus grande ville de Turquie. J'estime que dix-sept millions de personnes vivent actuellement à Istanbul. Стамбул в настоящее время является крупнейшим городом в Турции. По моим оценкам, в настоящее время в Стамбуле проживает 17 миллионов человек. Istanbul är för närvarande Turkiets största stad. Jag uppskattar att sjutton miljoner människor för närvarande bor i Istanbul. Türkiye'de en çok sevdiğim şehir Ankara, çünkü Ankara epey güvenli bir yer. Ankara'da yaşayan insanların çoğu memur ve öğrenci. مدينتي المفضلة في تركيا هي أنقرة، لأن أنقرة مكان آمن للغاية. معظم الناس الذين يعيشون في أنقرة هم من الموظفين الحكوميين والطلاب. most favorite city Ankara in Turkey because Ankara is a pretty safe place. Most of the people living in Ankara are civil servants and students. Ankara est ma ville préférée en Turquie, car Ankara est un endroit très sûr. La plupart des habitants d'Ankara sont des fonctionnaires et des étudiants. Самый любимый город Анкара в Турции, потому что Анкара довольно безопасное место. Большинство людей, живущих в Анкаре, являются государственными служащими и студентами. Min favoritstad i Turkiet är Ankara, eftersom Ankara är en mycket säker plats. De flesta som bor i Ankara är tjänstemän och studenter. İstanbul ise çok karışık bir yer. İstanbul'da yaşam oldukça pahalı. Şehir çok kalabalık. İstanbul'u tarihi açıdan seviyorum. Çünkü orada yüzlerce tarihi cami, kilise ve sinagog var. اسطنبول مكان معقد للغاية. الحياة في اسطنبول مكلفة للغاية. المدينة مزدحمة للغاية. أنا أحب اسطنبول من منظور تاريخي. لأن هناك المئات من المساجد والكنائس والمعابد التاريخية هناك. Istanbul ist ein sehr komplizierter Ort. Das Leben in Istanbul ist ziemlich teuer. Die Stadt ist sehr überfüllt. Ich liebe Istanbul aus historischer Sicht. Denn dort gibt es Hunderte von historischen Moscheen, Kirchen und Synagogen. Istanbul is a very complicated place. Life in Istanbul is very expensive. The city is very crowded. I love Istanbul from a historical perspective. Because there are hundreds of historical mosques, churches and synagogues there. Istanbul est un endroit très compliqué. La vie à Istanbul est assez chère. La ville est très peuplée. J'aime Istanbul d'un point de vue historique. Parce qu'il y a des centaines de mosquées historiques, d'églises et de synagogues là-bas. Стамбул очень сложное место. Жизнь в Стамбуле очень дорогая. Город очень многолюдный. Я люблю Стамбул с исторической точки зрения. Потому что там сотни исторических мечетей, церквей и синагог. Istanbul är en mycket komplicerad plats. Livet i Istanbul är mycket dyrt. Staden är mycket trångbodd. Jag gillar Istanbul ur historisk synvinkel eftersom det finns hundratals historiska moskéer, kyrkor och synagogor. Tarih bilimi ilgimi çekiyor. İnsanların yüzyıllar önce nasıl yaşadıklarını merak ediyorum. İstanbul'a gittiğim zaman müzeleri gezerim, İstanbul'da yaşayan arkadaşlarımı ziyaret ederim. التاريخ يهمني. وأتساءل كيف عاش الناس منذ قرون مضت. عندما أذهب إلى إسطنبول، أقوم بزيارة المتاحف وأزور أصدقائي الذين يعيشون في إسطنبول. Geschichte interessiert mich. Ich frage mich, wie die Menschen vor Jahrhunderten gelebt haben. Wenn ich nach Istanbul gehe, besuche ich Museen und besuche meine Freunde, die in Istanbul leben. I am interested in the science of history. I wonder how people lived centuries ago. When I go to Istanbul, I visit museums, I visit my friends living in Istanbul. L'histoire m'intéresse. Je me demande comment les gens vivaient il y a des siècles. Quand je vais à Istanbul, je visite des musées et rends visite à mes amis qui vivent à Istanbul. Я интересуюсь наукой истории. Интересно, как люди жили столетия назад. Когда я еду в Стамбул, я посещаю музеи, я посещаю своих друзей, живущих в Стамбуле. Jag är intresserad av historia. Jag undrar hur folk levde för flera hundra år sedan. När jag åker till Istanbul besöker jag museer och mina vänner som bor i Istanbul. Sultanahmet Meydanı şehirdeki en kalabalık bölge olabilir. İstanbul'a ilk kez giden turistler Sultanahmet'i görmek isterler. قد تكون ساحة السلطان أحمد المنطقة الأكثر ازدحاما في المدينة. السياح الذين يذهبون إلى اسطنبول لأول مرة يريدون رؤية منطقة السلطان أحمد. Sultanahmet Square may be the most crowded area in the city. Tourists who go to Istanbul for the first time want to see Sultanahmet. La place Sultanahmet est peut-être la zone la plus fréquentée de la ville. Les touristes qui se rendent à Istanbul pour la première fois veulent voir Sultanahmet. Площадь Султанахмета может быть самой многолюдной областью в городе. Туристы, которые едут в Стамбул впервые, хотят увидеть Султанахмет.

Son yıllarda İstanbul'a giden turist sayısı ve turistlerin geldikleri ülkeler değişti. Geçmişte Avrupalı turistler her taraftaydı. Şimdi ise İstanbul sokaklarında genellikle Arap ve Asyalı turistleri görüyoruz. في السنوات الأخيرة، تغير عدد السياح الذين يزورون إسطنبول والدول التي يأتون منها. في الماضي، كان السياح الأوروبيون في كل مكان. والآن نرى بشكل عام السياح العرب والآسيويين في شوارع إسطنبول. In recent years, the number of tourists going to Istanbul and the countries where the tourists came from has changed. In the past, European tourists were all around. Now, we often see Arab and Asian tourists on the streets of Istanbul. Ces dernières années, le nombre de touristes visitant Istanbul et les pays d'où ils viennent ont changé. Dans le passé, les touristes européens étaient partout. Maintenant, nous voyons habituellement des touristes arabes et asiatiques dans les rues d'Istanbul. В последние годы количество туристов, направляющихся в Стамбул и страны, откуда приехали туристы, изменилось. В прошлом европейские туристы были вокруг. Сейчас мы часто видим арабских и азиатских туристов на улицах Стамбула.

İstanbul'u dünyanın farklı ülkelerinden gelen insanların ziyaret etmesi beni memnun ediyor. Çünkü farklı milletlerin birbirini tanıması güzel bir şey. يسعدني أن يزور أشخاص من مختلف دول العالم إسطنبول. لأنه أمر جيد أن تعرف الدول المختلفة بعضها البعض. Ich freue mich, dass Menschen aus verschiedenen Teilen der Welt Istanbul besuchen. Weil es schön ist, wenn verschiedene Nationen sich kennen. I am pleased that people from different countries of the world visit Istanbul. Because it is nice that different nations know each other. Je suis heureux que des personnes de différentes parties du monde visitent Istanbul. Parce que c'est bien que différentes nations apprennent à se connaître. Я рад, что люди из разных стран мира посещают Стамбул. Потому что хорошо, что разные народы знают друг друга.

İstanbul'a en son iki ay önce gittim. Kadıköy'de, Beşiktaş'ta ve Beyoğlu'nda bulundum. Yeni İstanbul Havalimanını görme fırsatım da oldu. ذهبت لآخر مرة إلى اسطنبول منذ شهرين. لقد زرت كاديكوي وبشيكتاش وبيوغلو. كما أتيحت لي الفرصة لرؤية مطار إسطنبول الجديد. Das letzte Mal war ich vor zwei Monaten in Istanbul. Ich war in Kadıköy, Beşiktaş und Beyoğlu. Ich hatte auch die Gelegenheit, den neuen Flughafen Istanbul zu sehen. I went to Istanbul two months ago. I was in Kadıköy, Beşiktaş and Beyoğlu. I also had the opportunity to see the new Istanbul Airport. La dernière fois que je suis allée à Istanbul, c'était il y a deux mois. J'ai été à Kadıköy, Beşiktaş et Beyoğlu. J'ai aussi eu l'occasion de voir le nouvel aéroport d'Istanbul. Я был в Стамбуле два месяца назад. Я был в Кадыкёе, Бешикташе и Бейоглу. У меня также была возможность увидеть новый аэропорт Стамбула.

İstanbul'daki yeni havalimanı çok büyük. Havalimanını inşa edenler bunun dünyanın en büyük havalimanı olduğunu iddia ediyorlar. Ama ben bundan emin değilim, belki dünyanın başka bir ülkesinde daha büyük bir havalimanı vardır. المطار الجديد في اسطنبول كبير جدًا. يدعي أولئك الذين بنوا المطار أنه أكبر مطار في العالم. لكنني لست متأكداً من هذا، ربما يوجد مطار أكبر في دولة أخرى في العالم. Der neue Flughafen in Istanbul ist riesig. Die Erbauer des Flughafens behaupten, dass es der größte Flughafen der Welt ist. Aber da bin ich mir nicht sicher, vielleicht gibt es in einem anderen Land der Welt einen größeren Flughafen. The new airport in Istanbul is huge. Those who built the airport claim that this is the largest airport in the world. But I'm not sure of that, maybe there is a bigger airport in another country of the world. Новый аэропорт в Стамбуле огромен. Те, кто построил аэропорт, утверждают, что это самый большой аэропорт в мире. Но я не уверен в этом, может быть, в другой стране мира есть аэропорт побольше.

İstanbul'da yapmayı sevdiğim aktivitelerden birisi Adalar'a gitmektir. İstanbul'a bir saat uzaklıkta dört tane ada var. Onların isimleri Büyükada, Kınalıada, Heybeliada ve Burgazada. إحدى أنشطتي المفضلة في إسطنبول هي الذهاب إلى الجزر. هناك أربع جزر على بعد ساعة من اسطنبول. أسمائهم هي بويوكادا، كيناليادا، هيبيليادا و بورغازادا. Eine meiner Lieblingsbeschäftigungen in Istanbul ist es, auf die Inseln zu gehen. Es gibt vier Inseln, die eine Stunde von Istanbul entfernt sind. Ihre Namen sind Büyükada, Kınalıada, Heybeliada und Burgazada. One of the activities I like to do in Istanbul is to go to Adalar. There are four islands an hour away from Istanbul. Their names are Büyükada, Kınalıada, Heybeliada and Burgazada. Une de mes activités préférées à faire à Istanbul est d'aller dans les îles. Il y a quatre îles à une heure d'Istanbul. Leurs noms sont Büyükada, Kınalıada, Heybeliada et Burgazada. Одно из занятий, которое мне нравится делать в Стамбуле, это поездка в Адалар. В часе езды от Стамбула четыре острова. Их зовут Бююкада, Киналиада, Хейбелиада и Бургазада.

Bu adaların orijinal ismi Princes's Islands yani Prens Adaları. Adaların en büyüğü Büyükada'dır. Adalarda genellikle gayrimüslim Türk vatandaşları yaşıyor. Bunun için orada bol miktarda kilise ve sinagog var. الاسم الأصلي لهذه الجزر هو جزر الأمراء. أكبر الجزر هي بويوكادا. يعيش المواطنون الأتراك غير المسلمين عمومًا في الجزر. ولهذا السبب يوجد الكثير من الكنائس والمعابد اليهودية هناك. Der ursprüngliche Name dieser Inseln ist Prinzeninseln. Die größte der Inseln ist Büyükada. Auf den Inseln leben in der Regel nicht-muslimische türkische Staatsbürger. Dafür gibt es dort viele Kirchen und Synagogen. The original name of these islands is Princes's Islands, Prince Islands. The largest of the islands is Buyukada. Generally non-Muslim Turkish citizens live on the islands. There are plenty of churches and synagogues there. Первоначальное название этих островов - Принцевы острова, Принцевы острова. Самый большой из островов - Буюкада. Обычно на островах живут немусульманские граждане Турции. Там много церквей и синагог.

Adalarda motorlu araç kullanmak yasaklanmış. Bu yüzden insanlar bisiklet, elektrikli bisiklet ve at arabası kullanıyor. Ben at arabalarını sevmiyorum, çünkü atlara acıyorum. Bisiklet kiralamayı tercih ediyorum. قيادة السيارة محظورة في الجزر. لهذا السبب يستخدم الناس الدراجات والدراجات الكهربائية وعربات الخيول. أنا لا أحب عربات الخيول لأنني أشعر بالأسف عليها. أفضّل استئجار دراجة. Es ist verboten, auf den Inseln ein Kraftfahrzeug zu fahren. Deshalb benutzen die Leute Fahrräder, Elektrofahrräder und Pferdekutschen. Ich mag keine Karren, weil ich Mitleid mit Pferden habe. Ich miete lieber ein Fahrrad. It is forbidden to drive a motor vehicle on the islands. That's why people use bicycles, electric bicycles and horse carriages. I don't like carts because I pity on horses. I prefer to rent a bicycle. Les véhicules à moteur sont interdits sur les îles. C'est pourquoi les gens utilisent des vélos, des vélos électriques et des calèches. Je n'aime pas les calèches parce que j'ai pitié des chevaux. Je préfère louer un vélo. Вождение автомобиля на островах запрещено. Вот почему люди используют велосипеды, электрические велосипеды и конные экипажи. Я не люблю тележки, потому что мне жаль лошадей. Я предпочитаю арендовать велосипед.

Adalarda bir saatlik bisiklet kirası 10-15 Türk Lirası. Tabi pazarlık da yapabilirsiniz. Pazarlık fiyatını yüksek bulduğunuz bir ürün için satıcı ile fiyatı indirmesi için yapılan konuşmadır. تكلفة استئجار دراجة لمدة ساعة في الجزر هي 10-15 ليرة تركية. وبطبيعة الحال، يمكنك أيضا المساومة. المساومة هي محادثة مع البائع لخفض سعر المنتج الذي تجد سعره مرتفعًا. Ein einstündiger Fahrradverleih auf den Inseln kostet 10-15 türkische Lira. Natürlich können Sie auch verhandeln. Es ist das Gespräch mit dem Verkäufer, den Preis für ein Produkt zu senken, bei dem Sie den Schnäppchenpreis hoch finden. One-hour bike rental on the islands is 10-15 Turkish Liras. Of course, you can also negotiate. It is the conversation with the seller to lower the price for a product you find the bargain price high. Une heure de location de vélo sur les îles coûte 10 à 15 livres turques. Bien sûr, vous pouvez aussi négocier. Il s'agit d'une conversation avec le vendeur pour baisser le prix d'un produit dont vous trouvez le prix d'aubaine élevé. Часовая аренда велосипедов на островах стоит 10-15 турецких лир. Конечно, вы также можете договориться. Это разговор с продавцом о снижении цены на товар, который вы считаете выгодным.

Adalarda bisiklet sürmek oldukça eğlenceli. Bisiklet sürerken at arabalarını, adaya özgü evleri ve adanın mükemmel doğasını görebilirsiniz. At arabalarına çarpmamak için dikkatli olmak lazım. ركوب الدراجات في الجزر ممتع للغاية. أثناء ركوب الدراجة، يمكنك رؤية عربات الخيول والمنازل الفريدة والطبيعة المثالية للجزيرة. عليك أن تكون حريصًا على عدم الاصطدام بعربات الخيول. Radfahren auf den Inseln macht richtig Spaß. Beim Radfahren sieht man die Pferdekutschen, die inseltypischen Häuser und die wunderbare Natur der Insel. Sie müssen aufpassen, dass Sie die Pferdekutschen nicht treffen. Cycling on the islands is quite fun. While cycling, you can see horse carriages, island-specific houses and the perfect nature of the island. Care must be taken not to hit horse carriages. Faire du vélo sur les îles est assez amusant. En faisant du vélo, vous pouvez voir les calèches, les maisons spécifiques à l'île et la merveilleuse nature de l'île. Il faut faire attention à ne pas heurter les calèches. Ездить на велосипедах по островам довольно весело. Во время езды на велосипеде вы можете увидеть конные экипажи, особняки для островов и прекрасную природу острова. Необходимо соблюдать осторожность, чтобы не врезаться в конные экипажи.

Son yıllarda Büyükada'da büyük bir tartışma söz konusu. Tartışma konusu ise at arabaları. Hayvanseverler ve fayton (atların arkasına dört tekerlek eklenmesiyle yapılan bir taşıt) sahipleri arasında bir çekişme var. كان هناك جدل كبير في بويوكادا في السنوات الأخيرة. موضوع المناقشة هو عربات الخيول. هناك صراع بين محبي الحيوانات وأصحاب العربات التي تجرها الخيول. In den letzten Jahren gab es in Buyukada eine große Debatte. Das Diskussionsthema sind Pferdekutschen. Es gibt einen Streit zwischen Tierliebhabern und Besitzern von Pferdekutschen (ein Fahrzeug, das mit vier zusätzlichen Rädern hinter den Pferden hergestellt wurde). There has been a great debate in Buyukada in recent years. The topic of discussion is horse carriages. There is a contention between animal lovers and owners of horse carriages (a vehicle made with the addition of four wheels behind the horses). Ces dernières années, il y a eu un grand débat sur Büyükada. Le sujet de discussion est les calèches. Il y a une rivalité entre les amoureux des animaux et les propriétaires de calèches (un véhicule fabriqué en ajoutant quatre roues à l'arrière des chevaux). В последние годы в Буюкаде шли большие дебаты. Тема обсуждения - конные экипажи. Существует спор между любителями животных и владельцами конных экипажей (транспортное средство, сделанное с добавлением четырех колес позади лошадей).

Faytoncular para kazanmak istiyorlar. Hayvanseverler ise hayvanları korumak istiyorlar. Hayvanseverler atların çok sık kullanılmasından şikayet ediyorlar. سائقو النقل يريدون كسب المال. من ناحية أخرى، يريد محبو الحيوانات حماية الحيوانات. يشتكي محبو الحيوانات من استخدام الخيول كثيرًا. Träger wollen Geld verdienen. Tierfreunde wollen Tiere schützen. Tierfreunde beklagen, dass Pferde zu oft eingesetzt werden. Carriages want to make money. Animal lovers, on the other hand, want to protect animals. Animal animals complain about the frequent use of horses. Вагоны хотят зарабатывать деньги. Любители животных, с другой стороны, хотят защитить животных. Животные животные жалуются на частое использование лошадей. Çünkü atlar arkalarında yüzlerce kilo ağırlık taşıyorlar ve yorulunca dinlenemiyorlar. Atların yorgunluktan bayıldıkları birkaç videoyu internette gördüm. Bence faytonlar yasaklanmamalı. Çünkü turistlerin adaya gitmesinin en büyük sebeplerinden birisi faytonlar. Ama aynı zamanda atlar bu kadar yorulmamalı. لأن الخيول تحمل مئات الكيلوغرامات من الوزن خلفها ولا تستطيع الراحة عندما تتعب. لقد رأيت بعض مقاطع الفيديو عبر الإنترنت لخيول تفقد وعيها بسبب الإرهاق. أعتقد أنه لا ينبغي حظر العربات التي تجرها الخيول. لأن أحد أكبر أسباب ذهاب السياح إلى الجزيرة هو العربات التي تجرها الخيول. ولكن في الوقت نفسه، لا ينبغي أن تكون الخيول متعبة إلى هذا الحد. Denn Pferde tragen Hunderte von Kilo hinter sich und können sich nicht ausruhen, wenn sie müde sind. Ich habe online ein paar Videos gesehen, in denen Pferde vor Erschöpfung ohnmächtig werden. Ich denke nicht, dass Phaetons verboten werden sollten. Denn einer der Hauptgründe, warum Touristen auf die Insel kommen, sind die Phaetons. Aber gleichzeitig sollen die Pferde nicht so müde werden. Because horses carry hundreds of kilos of weight behind them and cannot rest when they get tired. I saw several videos on the internet where horses love fatigue. I think carriages should not be banned. Because one of the biggest reasons tourists go to the island is phaetons. But at the same time, horses should not be tired so much. Потому что лошади несут за собой сотни килограммов и не могут отдыхать, когда устают. Я видел несколько видео в интернете, где лошади любят усталость. Я думаю, что перевозки не должны быть запрещены. Потому что одна из главных причин, по которой туристы посещают остров, - это фаэтоны. Но в то же время лошади не должны так сильно уставать. Bunun için bir düzenleme yapılmalı. Atlar örneğin iki saatten fazla kullanılmamalı. Böylece hem hayvanseverler hem de faytoncular memnun olurlar. وينبغي اتخاذ الترتيبات اللازمة لذلك. على سبيل المثال، لا ينبغي استخدام الخيول لأكثر من ساعتين. وبالتالي، سيكون كل من محبي الحيوانات وسائقي العربات راضين. Hierfür sollte eine Regelung getroffen werden. Pferde sollten beispielsweise nicht länger als zwei Stunden eingesetzt werden. Somit kommen sowohl Tierfreunde als auch Kutschenfahrer auf ihre Kosten. An arrangement must be made for this. Horses should not be used for more than two hours, for example. Thus, both animal lovers and coachmen are satisfied. Un arrangement doit être pris pour cela. Les chevaux ne doivent pas être utilisés plus de deux heures, par exemple. Ainsi, les amoureux des animaux et les cavaliers en calèche seront comblés. Договоренность должна быть сделана для этого. Например, нельзя использовать лошадей более двух часов. Таким образом, любители животных и кучеры довольны.