×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Baha's Stories, DİZİLERİN SOSYAL HAYATA ETKİSİ

DİZİLERİN SOSYAL HAYATA ETKİSİ

Diziler, sosyal hayatı derinden etkiliyorlar. Birçok Türk sabah akşam dizi izliyor. Diziler aracılığıyla insanları manipüle etmek çok kolay.

Örneğin sürekli şiddetin gösterildiği dizileri izleyen insanlar bir süre sonra şiddetin normal bir şey olduğunu düşünebilirler.

Devamlı zenginlerin yaşamını izleyen fakirler kendi yaşam koşullarından soğuyabilirler. Kolay yoldan zengin olmak için suç işleyebilirler.

Sık sık Osmanlı'yı anlatan dizileri izleyenler Osmanlı'nın görkemine hayran olup o günlere dönmek isteyebilirler.

2000'li yıllarda Türkleri etkileyen en popüler dizilerden birisi Kurtlar Vadisi'ydi.

Bu diziyi Türkiye'de bilmeyen yoktur. 2020 yılında bile insanlar bu diziden bahsediyorlar. Bu dizi iki yıl boyunca milyonlarca insan tarafından izlendi.

İnternet yaygınlaştıktan sonra, yani 2010'dan sonra tekrar izlenmeye başlandı. Bu dizide işlenen ana tema, mafya ve siyaset ilişkisidir.

Komplo teorilerinin sistematik bir biçimde bu dizi ile pompalandığını düşünüyorum.

Kurtlar Vadisi, Türkiye'nin dışında Orta Asya'daki birçok ülkede de izlendi. Bu diziden etkilenip kabadayılığa, mafyalığa özenen insanlar oldu.

Doğan çocuklarına bu dizideki karakterlerin isimlerini veren insanlar oldu. Daha sonra bu dizinin filmi çekildi. Kurtlar Vadisi Irak ve Filistin gibi filmler.

Bunların da sanat için değil tamamen siyasi amaçlarla çekildiğine inanıyorum. Amerikalıların Rambo'su gibi

Aşkı Mennu adlı dizi de gençleri çok etkiledi. Bu dizide aşırı zengin çok güzel kadınların ve yakışıklı erkeklerin hayatı gösterildi.

İstanbul Boğazı'nda yalıda yaşayan bir ailenin yaşamı anlatıldı. Gençler bunlara özendiler. Örneğin dizide zina suçunu işleyen gençler vardı.

Yaprak Dökümü, Balkanlar'da hâlâ izleniyor. Çekimleri bitti ama etkisi hâlâ devam ediyor.

Bu dizide dağılan, fakirleşen, ahlakı bozulan bir ailenin yaşamı anlatılıyor.

Açıkçası bu ve bunun gibi birçok dizi, Batılılaşmak ile geleneksel değerlere sahip çıkmak arasında ikilemde kalan kişilerin hayatını anlatıyor.

Geleneksel-Batıcı çatışması edebiyatta, sinemada yeni bir tema değil.

Ta Osmanlı döneminde yazılan kitaplarda bile bu konu işleniyordu.

Güç kaybeden devleti kurtarmak için Batı'yı takip ve taklit etmeyi savunanlar ile geleneksel değerlere öncelik verip Batı'ya kuşkuyla bakanlar arasındaki gerilim.

2020 yılında bile Türklerin büyük çoğunluğu kimlik arayışında.

Biz Avrupalı mıyız? Asyalı mıyız? Biz laik miyiz, dindar mıyız? Sömürgeci devletleri nasıl yenebiliriz?

Onları taklit ederek mi, geleneksel değerlere dönerek mi? Bu sorular, itiraf etmese de, her Türk'ün aklındadır. Dizilerin büyük çoğunluğu da bu yüzden bu konularla alakalıdır.

Muhteşem Yüzyıl dizisi de Osmanlı'yı canlandırma projelerinden biriydi.

O dönemde yaşayan kadınların dizide gösterildiği kadar seksi olduklarını düşünmüyorum. Dizide kesinlikle abartı vardı.

Bu dizi milliyetçiler ve muhafazakarlar tarafından eleştirildi. Dizinin Oryantalist bakış açısıyla çekildiği iddia edildi. Diziyi çekenler kınandı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın bütün hayatını sanki haremde cariyelerle geçirmiş gibi gösterilmesi kimi kesimleri kızdırdı.

Gerçekten o hayatının büyük çoğunluğunu savaş meydanlarında geçirdi. Ama bence tarihi dizilerde sansür olmamalı.

Çünkü adı üstünde "dizi". Yani kurgu. Tarihi gerçekten öğrenmek isteyen arşive gitmeli.

Son yıllarda dizilerde alkolün gösterilmesi yasaklandı. Bu, absürt bir karar. Yani zina, silah, kan, cinayet göstermek serbest; içki göstermek yasak.

Buna kendini kandırmak denir. Dizilerde kullanılan Türkçeye dikkat edilmesi gerektiğini savunuyorum. Türkçenin inceliklerine, dildeki nüanslara, gramere özen gösterilmeli.

Çünkü Türklerin çoğu kitap okumaz, Türkçeyi dizilerden öğrenirler


DİZİLERİN SOSYAL HAYATA ETKİSİ تأثير المسلسلات التلفزيونية على الحياة الاجتماعية DER EINFLUSS VON FERNSEHSERIEN AUF DAS GESELLSCHAFTLICHE LEBEN Ο ΑΝΤΊΚΤΥΠΟΣ ΤΩΝ ΤΗΛΕΟΠΤΙΚΏΝ ΣΕΙΡΏΝ ΣΤΗΝ ΚΟΙΝΩΝΙΚΉ ΖΩΉ THE EFFECT OF SERIES ON SOCIAL LIFE EL IMPACTO DE LAS SERIES DE TV EN LA VIDA SOCIAL DE IMPACT VAN TV-SERIES OP HET SOCIALE LEVEN ВЛИЯНИЕ СЕРИАЛА НА СОЦИАЛЬНУЮ ЖИЗНЬ TV-SERIERS INVERKAN PÅ DET SOCIALA LIVET DİZİLERİN SOSYAL HAYATA ETKİSİ ВПЛИВ ТЕЛЕСЕРІАЛІВ НА СУСПІЛЬНЕ ЖИТТЯ

Diziler, sosyal hayatı derinden etkiliyorlar. تؤثر المسلسلات التلفزيونية بشكل كبير على الحياة الاجتماعية. TV series affect social life deeply. Сериалы глубоко влияют на общественную жизнь. Birçok Türk sabah akşam dizi izliyor. يشاهد العديد من الأتراك المسلسلات التلفزيونية صباحًا ومساءً. Viele Türken sehen morgens und abends Fernsehserien. Many Turks are watching series in the morning and evening. Diziler aracılığıyla insanları manipüle etmek çok kolay. من السهل جدًا التلاعب بالناس من خلال المسلسلات التلفزيونية. It's easy to manipulate people through series. С помощью сериалов очень легко манипулировать людьми.

Örneğin sürekli şiddetin gösterildiği dizileri izleyen insanlar bir süre sonra şiddetin normal bir şey olduğunu düşünebilirler. على سبيل المثال، قد يعتقد الأشخاص الذين يشاهدون المسلسلات التلفزيونية التي تعرض العنف باستمرار أن العنف أمر طبيعي بعد فترة. Wer zum Beispiel Fernsehserien sieht, in denen ständig Gewalt gezeigt wird, kann nach einiger Zeit denken, dass Gewalt normal ist. For example, people who constantly watch the dramas show violence may think that violence is normal after a while.

Devamlı zenginlerin yaşamını izleyen fakirler kendi yaşam koşullarından soğuyabilirler. والفقراء الذين يراقبون حياة الأغنياء باستمرار قد ينفرون من ظروفهم المعيشية. Arme Menschen, die ständig das Leben der Reichen beobachten, können sich von ihren eigenen Lebensbedingungen entfremden. The poor, who constantly monitor the life of the rich, can cool down from their own living conditions. Бедняки, постоянно наблюдающие за жизнью богатых, могут отчуждаться от собственных условий жизни. Kolay yoldan zengin olmak için suç işleyebilirler. قد يرتكبون جرائم لتحقيق الثراء بسهولة. They can commit a crime to get rich the easy way. Они могут совершать преступления, чтобы легко разбогатеть.

Sık sık Osmanlı'yı anlatan dizileri izleyenler Osmanlı'nın görkemine hayran olup o günlere dönmek isteyebilirler. أولئك الذين يشاهدون المسلسلات التلفزيونية حول الإمبراطورية العثمانية بشكل متكرر قد يعجبون بروعة الإمبراطورية العثمانية ويريدون العودة إلى تلك الأيام. Wer häufig Fernsehserien über das Osmanische Reich sieht, bewundert vielleicht die Pracht des Osmanischen Reiches und wünscht sich in diese Zeit zurück. Those who frequently watch TV series telling about the Ottoman may admire the glory of the Ottoman Empire and want to return to those days. Те, кто часто смотрит сериалы об Османской империи, могут восхищаться славой Османской империи и хотеть вернуться в те времена.

2000'li yıllarda Türkleri etkileyen en popüler dizilerden birisi Kurtlar Vadisi'ydi. أحد أشهر المسلسلات التلفزيونية التي أثرت على الأتراك في العقد الأول من القرن الحادي والعشرين هو مسلسل وادي الذئاب. Eine der beliebtesten Serien, die die Türken in den 2000er Jahren beeinflussten, war Tal der Wölfe. One of the most popular series that influenced the Turks in the 2000s was the Valley of the Wolves. Одним из самых популярных сериалов, затронувших турок в 2000-х годах, был «Куртлар Вадиси».

Bu diziyi Türkiye'de bilmeyen yoktur. لا يوجد أحد في تركيا لا يعرف هذا المسلسل. Es gibt niemanden in der Türkei, der diese Serie nicht kennt. This series is not unfamiliar in Turkey. В Турции нет никого, кто не знает этот сериал. 2020 yılında bile insanlar bu diziden bahsediyorlar. حتى في عام 2020، الناس يتحدثون عن هذا المسلسل. Selbst im Jahr 2020 spricht man noch über diese Serie. Even in 2020, people are talking about this series. Даже в 2020 году люди говорят об этой драме. Bu dizi iki yıl boyunca milyonlarca insan tarafından izlendi. تمت مشاهدة هذه السلسلة من قبل ملايين الأشخاص لمدة عامين. Diese Serie wurde zwei Jahre lang von Millionen von Menschen gesehen. This series has been watched by millions of people for two years. Этот сериал посмотрели миллионы людей в течение двух лет.

İnternet yaygınlaştıktan sonra, yani 2010'dan sonra tekrar izlenmeye başlandı. وبدأت مشاهدته مرة أخرى بعد انتشار الإنترنت، أي بعد عام 2010. Nach der Verbreitung des Internets, d. h. nach 2010, begann man wieder, es zu beobachten. After the Internet became widespread, namely after 2010, it started to be watched again. Bu dizide işlenen ana tema, mafya ve siyaset ilişkisidir. الموضوع الرئيسي في هذه السلسلة هو العلاقة بين المافيا والسياسة. Das Hauptthema dieser Serie sind die Beziehungen zwischen der Mafia und der Politik. The main theme covered in this series is the relationship between mafia and politics. Главной темой этого сериала являются отношения между мафией и политикой.

Komplo teorilerinin sistematik bir biçimde bu dizi ile pompalandığını düşünüyorum. أعتقد أن نظريات المؤامرة يتم ضخها بشكل منهجي في هذه السلسلة. Ich denke, dass in dieser Serie systematisch Verschwörungstheorien verbreitet werden. I think conspiracy theories are systematically pumped through this sequence. Думаю, этим сериалом систематически нагнетают теории заговора.

Kurtlar Vadisi, Türkiye'nin dışında Orta Asya'daki birçok ülkede de izlendi. تمت مشاهدة وادي الذئاب في العديد من دول آسيا الوسطى إلى جانب تركيا. Valley of the Wolves, also watched in many countries outside of Turkey in Central Asia. За Куртларом Вадиси следили во многих странах Центральной Азии, кроме Турции. Bu diziden etkilenip kabadayılığa, mafyalığa özenen insanlar oldu. كان هناك أشخاص تأثروا بهذا المسلسل واتجهوا إلى التنمر وسلوك المافيا. Es gab Leute, die von dieser Serie beeinflusst wurden und danach strebten, Schläger und Mafiosi zu werden. There were people who were influenced by this series and cared for bullying and mafia. Были люди, на которых повлиял этот сериал, и они подражали издевательствам и мафии.

Doğan çocuklarına bu dizideki karakterlerin isimlerini veren insanlar oldu. كان هناك أشخاص قاموا بتسمية أطفالهم حديثي الولادة بأسماء الشخصيات في هذه السلسلة. Es gab Leute, die ihre Kinder nach den Figuren dieser Serie benannt haben. There were people who gave their children the names of the characters in this series. Были люди, которые давали своим родившимся детям имена героев этого сериала. Daha sonra bu dizinin filmi çekildi. وفي وقت لاحق، تم تصوير فيلم من هذه السلسلة. Später wurde der Film zu dieser Serie gedreht. Later, this series was filmed. Позже этот сериал был снят. Kurtlar Vadisi Irak ve Filistin gibi filmler. أفلام مثل وادي الذئاب والعراق وفلسطين. Filme wie Tal der Wölfe, Irak und Palästina. Movies like Kurtlar Vadisi Iraq and Palestine. Фильмы похожие на Долина волков Ирак и Палестина.

Bunların da sanat için değil tamamen siyasi amaçlarla çekildiğine inanıyorum. أعتقد أن هذه الصور تم التقاطها لأغراض سياسية بحتة، وليس للفن. Ich glaube, dass diese Filme zu rein politischen Zwecken gedreht wurden, nicht zu künstlerischen. I believe that these were taken for purely political purposes, not for art. Я считаю, что они были сняты в чисто политических целях, а не для искусства. Amerikalıların Rambo'su gibi مثل رامبو الأمريكي Er ist so etwas wie der Rambo unter den Amerikanern. Like the Rambo of Americans

Aşkı Mennu adlı dizi de gençleri çok etkiledi. كان للمسلسل التلفزيوني Aşkı Mennu أيضًا تأثير كبير على الشباب. Auch die Serie "Love Mennu" beeindruckte die Jugendlichen. The series titled Askı Mennu also impressed young people. Сериал Aşkı Mennu также впечатлил молодежь. Bu dizide aşırı zengin çok güzel kadınların ve yakışıklı erkeklerin hayatı gösterildi. في هذه السلسلة، تم عرض حياة النساء الجميلات والغنيات للغاية والرجال الوسيمين. In dieser Serie wurde das Leben von sehr schönen Frauen und gut aussehenden Männern mit großem Reichtum gezeigt. In this series, the lives of very rich and beautiful women and handsome men were shown. В этом сериале была показана жизнь чрезвычайно богатых очень красивых женщин и красивых мужчин.

İstanbul Boğazı'nda yalıda yaşayan bir ailenin yaşamı anlatıldı. رويت حياة عائلة تعيش في قصر على مضيق البوسفور. Es wurde das Leben einer Familie beschrieben, die in einer Villa am Bosporus lebt. The life of a family living in a mansion in the Bosphorus was told. Рассказана жизнь семьи, проживающей в особняке на Босфоре. Gençler bunlara özendiler. لقد قام الشباب بتقليد هذه الأشياء. Junge Menschen sind in sie verliebt. The youngsters were very kind to them. Молодежь им завидовала. Örneğin dizide zina suçunu işleyen gençler vardı. على سبيل المثال، في المسلسل كان هناك شباب ارتكبوا جريمة الزنا. For example, there were young people who committed the crime of adultery. Например, в сериале были молодые люди, совершившие преступление супружеской неверности.

Yaprak Dökümü, Balkanlar'da hâlâ izleniyor. لا يزال سقوط الأوراق يُلاحظ في منطقة البلقان. Leaf Shedding is still being followed in the Balkans. Листопад все еще наблюдается на Балканах. Çekimleri bitti ama etkisi hâlâ devam ediyor. انتهى إطلاق النار، لكن تأثيره ما زال مستمراً. His shooting is over, but the effect still continues. Съемки закончились, но эффект еще продолжается.

Bu dizide dağılan, fakirleşen, ahlakı bozulan bir ailenin yaşamı anlatılıyor. يروي هذا المسلسل حياة عائلة مشتتة وفقيرة ومحبطة. In this series, the life of a family that is scattered, impoverished and immoral is described. В этом сериале рассказывается о жизни разваливающейся, обедневшей и морально деградировавшей семьи.

Açıkçası bu ve bunun gibi birçok dizi, Batılılaşmak ile geleneksel değerlere sahip çıkmak arasında ikilemde kalan kişilerin hayatını anlatıyor. بصراحة، يروي هذا المسلسل والعديد من المسلسلات المشابهة حياة أشخاص يقعون في معضلة بين التحول إلى الغرب وحماية القيم التقليدية. Offensichtlich zeigen diese und viele andere Serien das Leben von Menschen, die sich in einem Dilemma zwischen Verwestlichung und Bewahrung traditioneller Werte befinden. Obviously, this and many other TV series describe the lives of people who are in a dilemma between being Westernized and taking care of traditional values. Откровенно говоря, этот и многие другие сериалы рассказывают о жизни людей, которые стоят перед дилеммой между вестернизацией и отстаиванием традиционных ценностей.

Geleneksel-Batıcı çatışması edebiyatta, sinemada yeni bir tema değil. الصراع التقليدي الغربي ليس موضوعا جديدا في الأدب والسينما. The Traditional-Westernist clash is not a new theme in literature or cinema. Традиционно-западный конфликт не является новой темой в литературе или кинематографе.

Ta Osmanlı döneminde yazılan kitaplarda bile bu konu işleniyordu. وقد تمت مناقشة هذا الموضوع في الكتب المكتوبة خلال الفترة العثمانية. This subject was covered even in the books written in the Ottoman period. Даже в книгах, написанных в османский период, эта тема освещалась.

Güç kaybeden devleti kurtarmak için Batı'yı takip ve taklit etmeyi savunanlar ile geleneksel değerlere öncelik verip Batı'ya kuşkuyla bakanlar arasındaki gerilim. التوتر بين من يدعون إلى اتباع الغرب وتقليده من أجل إنقاذ الدولة الضعيفة، ومن يعطون الأولوية للقيم التقليدية وينظرون إلى الغرب بعين الريبة. Die Spannung zwischen denjenigen, die für die Nachahmung des Westens plädierten, um einen scheiternden Staat zu retten, und denjenigen, die den traditionellen Werten den Vorrang gaben und dem Westen skeptisch gegenüberstanden. Tensions between those who advocate pursuing and imitating the West in order to save the losing state and those who skeptical about the West by giving priority to traditional values. Напряженность между теми, кто выступает за следование и подражание Западу для спасения ослабленного государства, и теми, кто отдает приоритет традиционным ценностям и скептически относится к Западу.

2020 yılında bile Türklerin büyük çoğunluğu kimlik arayışında. وحتى في عام 2020، يبحث غالبية الأتراك عن الهوية. Even in 2020, the vast majority of Turks are in search of identity. Даже в 2020 году подавляющее большинство турок находятся в поисках идентичности.

Biz Avrupalı mıyız? هل نحن أوروبيون؟ Are we European? Asyalı mıyız? هل نحن آسيويون؟ Are we asian Biz laik miyiz, dindar mıyız? هل نحن علمانيون أم متدينون؟ Are we secular or religious? Sömürgeci devletleri nasıl yenebiliriz? كيف يمكننا هزيمة الدول الاستعمارية؟ Wie können wir die Kolonialmächte besiegen? How can we defeat the colonial states? Как мы можем победить колониальные государства?

Onları taklit ederek mi, geleneksel değerlere dönerek mi? بتقليدهم أم العودة إلى القيم التقليدية؟ Indem man sie nachahmt oder indem man zu den traditionellen Werten zurückkehrt? By imitating them or returning to traditional values? Подражая им или возвращаясь к традиционным ценностям? Bu sorular, itiraf etmese de, her Türk'ün aklındadır. هذه الأسئلة تدور في ذهن كل تركي، حتى لو لم يعترف بها. Diese Fragen gehen jedem Türken durch den Kopf, auch wenn er es nicht zugibt. These questions, though not confessed, are in the mind of every Turk. Эти вопросы волнуют каждого турка, даже если он этого не признает. Dizilerin büyük çoğunluğu da bu yüzden bu konularla alakalıdır. ولهذا السبب ترتبط غالبية المسلسلات التلفزيونية بهذه المواضيع. Deshalb befassen sich die meisten Serien mit diesen Themen. The vast majority of TV series are therefore related to these topics. Вот почему большинство сериалов связаны с этими вопросами.

Muhteşem Yüzyıl dizisi de Osmanlı'yı canlandırma projelerinden biriydi. كان المسلسل التلفزيوني "القرن العظيم" أحد مشاريع إحياء الإمبراطورية العثمانية. The magnificent Century series was one of the projects to revive the Ottoman Empire. Сериал «Великолепный век» был одним из проектов по возрождению Османской империи.

O dönemde yaşayan kadınların dizide gösterildiği kadar seksi olduklarını düşünmüyorum. لا أعتقد أن النساء اللاتي عشن في تلك الفترة كن مثيرات كما تم تصويرهن في المسلسل. I don't think the women living at that time were as sexy as they were shown in the show. Я не думаю, что женщины, жившие в тот период, были такими сексуальными, как их изображали в сериале. Dizide kesinlikle abartı vardı. بالتأكيد كان هناك مبالغة في المسلسل. There was absolutely no exaggeration in the series. Преувеличение определенно было.

Bu dizi milliyetçiler ve muhafazakarlar tarafından eleştirildi. تم انتقاد هذه السلسلة من قبل القوميين والمحافظين. This series has been criticized by nationalists and conservatives. Dizinin Oryantalist bakış açısıyla çekildiği iddia edildi. وزعم أن المسلسل تم تصويره من منظور استشراقي. Es wurde behauptet, dass die Serie aus einem orientalistischen Blickwinkel heraus gedreht wurde. It was claimed that the series was shot from the Orientalist point of view. Утверждалось, что сериал снят с точки зрения востоковеда. Diziyi çekenler kınandı. تم إدانة أولئك الذين صوروا المسلسل. Die Filmemacher wurden verurteilt. Those who shot the series were condemned. Тех, кто снимал сериал, осудили.

Kanuni Sultan Süleyman'ın bütün hayatını sanki haremde cariyelerle geçirmiş gibi gösterilmesi kimi kesimleri kızdırdı. وغضب البعض من تصوير سليمان القانوني وكأنه قضى حياته كلها في الحريم مع السراري. Die Darstellung Süleimans des Prächtigen, als hätte er sein ganzes Leben in einem Harem mit Konkubinen verbracht, verärgerte einige Menschen. The portrayal of Suleiman the Magnificent as if he spent his whole life as concubines in the harem angered some sections. Некоторых возмутило изображение Сулеймана Великолепного так, словно он всю жизнь провел с наложницами в гареме.

Gerçekten o hayatının büyük çoğunluğunu savaş meydanlarında geçirdi. وبالفعل، فقد قضى معظم حياته في ساحات القتال. He really spent most of his life on the battlefields. Действительно, большую часть своей жизни он провел на полях сражений. Ama bence tarihi dizilerde sansür olmamalı. لكنني أعتقد أنه لا ينبغي أن تكون هناك رقابة على المسلسلات التلفزيونية التاريخية. Aber ich denke nicht, dass es bei historischen Dramen eine Zensur geben sollte. But I think there should be no censorship in historical series.

Çünkü adı üstünde "dizi". لأنها "سلسلة" كما يوحي اسمها. Weil es eine Show ist. Because it's called "array". Потому что это называется "сериал". Yani kurgu. هكذا خيال. Es ist also Fiktion. So fiction. Итак, фантастика. Tarihi gerçekten öğrenmek isteyen arşive gitmeli. أولئك الذين يريدون حقًا تعلم التاريخ يجب أن يذهبوا إلى الأرشيف. Wer wirklich Geschichte lernen will, sollte ins Archiv gehen. He should go to the archive, who really wants to learn history.

Son yıllarda dizilerde alkolün gösterilmesi yasaklandı. في السنوات الأخيرة، تم حظر عرض المشروبات الكحولية في المسلسلات التلفزيونية. In den letzten Jahren wurde die Darstellung von Alkohol in Fernsehserien verboten. In recent years, it was forbidden to show alcohol in the series. Bu, absürt bir karar. هذا قرار سخيف. Dies ist eine absurde Entscheidung. This is an absurd decision. Это абсурдное решение. Yani zina, silah, kan, cinayet göstermek serbest; içki göstermek yasak. أي أنه حر في إظهار الزنا والسلاح والدم والقتل؛ عرض الكحول محظور. In other words, it is free to show adultery, weapons, blood, murder; drinking is forbidden. То есть волен показывать прелюбодеяние, оружие, кровь, убийство; Показывать спиртное запрещено.

Buna kendini kandırmak denir. وهذا ما يسمى خداع الذات. Das nennt man Selbsttäuschung. This is called self-deception. Это называется самообман. Dizilerde kullanılan Türkçeye dikkat edilmesi gerektiğini savunuyorum. أزعم أنه ينبغي الاهتمام باللغة التركية المستخدمة في المسلسلات التلفزيونية. Ich plädiere dafür, dass die türkische Sprache in Fernsehserien beachtet werden sollte. I argue that attention should be paid to the Turkish used in the series. Я утверждаю, что следует обратить внимание на турецкий язык, используемый в сериалах. Türkçenin inceliklerine, dildeki nüanslara, gramere özen gösterilmeli. يجب الانتباه إلى الفروق الدقيقة في اللغة التركية والفروق الدقيقة في اللغة والقواعد. Die Feinheiten des Türkischen, die sprachlichen Nuancen und die Grammatik sollten beachtet werden. Attention should be paid to the subtleties of Turkish, the nuances and grammar in the language. Следует уделить внимание тонкостям турецкого языка, его нюансам и грамматике.

Çünkü Türklerin çoğu kitap okumaz, Türkçeyi dizilerden öğrenirler ولأن معظم الأتراك لا يقرأون الكتب، فإنهم يتعلمون اللغة التركية من المسلسلات التلفزيونية. Da die meisten Türken keine Bücher lesen, lernen sie Türkisch aus Fernsehserien Because most Turks don't read books, they learn Turkish from TV series. Поскольку большинство турок не читают книг, они изучают турецкий язык по сериалам.