×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Nancy Türkçe, Seyahat ve Hayaller

Seyahat ve Hayaller

Eskiden Meksika'ya ve Guatamela'ya gittim, ve oralara gittiğimde İspanyolca konuştum. Eskiden Meksika'ya gider ve bir ay orada kalırdık. Şimdi artık gitmiyoruz. Pandemi'den sonra artık Meksika'ya gitmiyoruz. Bence, bu yıllarda Meksika çok güvenli değil. Meksika Brezilya gibi mi bilmiyorum. Eskiden Meksika'da gittiğimiz yerlerde şimdi adam öldürüyorlar ve bu çok üzücü.

Tatil için Türkiye'ye gelmek isterim, ama uçaklar genel olarak çok pahalı. Normalde, Türkiye benim için çok pahalı değil, uçuşlar çok pahalı. Türkiye'de akrabalarım var ve onlar Fethiye'de yaşıyor. Fethiye'yi seviyorum.

Türkiye'de hava çok güneşli plajda uyumamalıyım. Plajda uyumak benim için çok tehlikeli olabilir. Türkiye'de iki defa tatil yaptım. İstanbul, İzmir, Bodrum, Antalya ve Fethiye'ye gittim. Türkiye çok güzel bir ülke. İstanbul'dan Bodrum'a araba kullandık ve turistik yerleri ziyaret ettik. Bodrum'da on gün kaldık.

Başka bir yıl ise, Fethiye'de on bir gün kaldık. İstanbul'da ise bir hafta kadar kaldık. Hiç Konya'ya gelmedim. Kapadokya'ya hiç gitmedim.

Bir milyon dolarım olsaydı, çok farklı bir şey yapmazdım. Bir milyon dolarım olsaydı, yine aynı şeyleri yapardım. Amerikan başkanı olmak istemezdim, ama Amerikan başkanı olsaydım, evsizlere yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, yaşlılara yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, ailelere yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, savaş için para harcamazdım.

Seyahat ve Hayaller السفر والأحلام Reisen und Träume Travel and Dreams Путешествия и мечты Resor och drömmar 旅行与梦想

Eskiden Meksika'ya ve Guatamela'ya gittim, ve oralara gittiğimde İspanyolca konuştum. اعتدت أن أذهب إلى المكسيك وغواتاميلا، وعندما ذهبت إلى هناك كنت أتحدث الإسبانية. Ich war in Mexiko und Guatemala, und dort habe ich Spanisch gesprochen. I used to go to Mexico and Guatamela, and when I went there I spoke Spanish. J'avais l'habitude d'aller au Mexique et à Guatamela, et quand j'y allais, je parlais espagnol. Eskiden Meksika'ya gider ve bir ay orada kalırdık. Şimdi artık gitmiyoruz. اعتدنا أن نذهب إلى المكسيك ونبقى هناك لمدة شهر. الآن نحن لن نذهب بعد الآن. Früher sind wir nach Mexiko gefahren und einen Monat dort geblieben, jetzt nicht mehr. We used to go to Mexico and stay there for a month, now we don't go anymore. Nous avions l'habitude d'aller au Mexique et d'y rester un mois, mais maintenant nous n'y allons plus. Pandemi'den sonra artık Meksika'ya gitmiyoruz. بعد الوباء، لم نعد نذهب إلى المكسيك. Nach der Pandemie fahren wir nicht mehr nach Mexiko. After the pandemic, we don't go to Mexico anymore. Après la pandémie, nous n'allons plus au Mexique. Bence, bu yıllarda Meksika çok güvenli değil. في رأيي، المكسيك ليست آمنة للغاية في هذه السنوات. I think, in these years, Mexico is not very safe. À mon avis, le Mexique n'est pas très sûr ces dernières années. Meksika Brezilya gibi mi bilmiyorum. لا أعرف إذا كانت المكسيك مثل البرازيل. Ich weiß nicht, ob Mexiko mit Brasilien vergleichbar ist. I don't know if Mexico is like Brazil. Je ne sais pas si le Mexique est comme le Brésil. Eskiden Meksika'da gittiğimiz yerlerde şimdi adam öldürüyorlar ve bu çok üzücü. إنهم يقتلون الآن الناس في الأماكن التي اعتدنا أن نذهب إليها في المكسيك، وهذا أمر محزن للغاية. Dort, wo wir früher in Mexiko waren, werden jetzt Menschen umgebracht, und das ist sehr traurig. Where we used to go in Mexico, now they are killing people and it is very sad. Là où nous avions l'habitude d'aller au Mexique, ils tuent maintenant des gens et c'est très triste.

Tatil için Türkiye'ye gelmek isterim, ama uçaklar genel olarak çok pahalı. أرغب في القدوم إلى تركيا لقضاء عطلة، لكن الرحلات الجوية مكلفة للغاية بشكل عام. I would like to come to Turkey for vacation, but airplanes in general are very expensive. J'aimerais venir en Turquie pour les vacances, mais les billets d'avion sont généralement très chers. Normalde, Türkiye benim için çok pahalı değil, uçuşlar çok pahalı. عادةً، تركيا ليست باهظة الثمن بالنسبة لي، والرحلات الجوية باهظة الثمن. Normally, Turkey is not very expensive for me, flights are very expensive. Normalement, la Turquie n'est pas très chère pour moi, mais les vols sont très chers. Türkiye'de akrabalarım var ve onlar Fethiye'de yaşıyor. لدي أقارب في تركيا ويعيشون في فتحية. I have relatives in Turkey and they live in Fethiye. Fethiye'yi seviyorum. أنا أحب فتحية. I love Fethiye. J'adore Fethiye.

Türkiye'de hava çok güneşli plajda uyumamalıyım. الجو مشمس جدًا في تركيا ولا ينبغي أن أنام على الشاطئ. Das Wetter in der Türkei ist so sonnig, dass ich nicht am Strand schlafen sollte. It is very sunny in Turkey, I should not sleep on the beach. En Turquie, le temps est tellement ensoleillé que je ne devrais pas dormir sur la plage. Plajda uyumak benim için çok tehlikeli olabilir. قد يكون النوم على الشاطئ خطيرًا جدًا بالنسبة لي. Sleeping on the beach can be very dangerous for me. Dormir sur la plage serait trop dangereux pour moi. Türkiye'de iki defa tatil yaptım. قضيت عطلتين في تركيا. I had two vacations in Turkey. J'ai passé deux vacances en Turquie. İstanbul, İzmir, Bodrum, Antalya ve Fethiye'ye gittim. ذهبت إلى اسطنبول وإزمير وبودروم وأنطاليا وفتحية. I have been to Istanbul, Izmir, Bodrum, Antalya and Fethiye. J'ai voyagé à Istanbul, Izmir, Bodrum, Antalya et Fethiye. Türkiye çok güzel bir ülke. تركيا بلد جميل. Turkey is a beautiful country. İstanbul'dan Bodrum'a araba kullandık ve turistik yerleri ziyaret ettik. سافرنا من اسطنبول إلى بودروم وقمنا بزيارة مناطق الجذب السياحي. We drove from Istanbul to Bodrum and visited tourist attractions. Nous avons conduit d'Istanbul à Bodrum et visité les attractions touristiques. Bodrum'da on gün kaldık. بقينا في بودروم لمدة عشرة أيام. We stayed in Bodrum for ten days. Nous avons séjourné à Bodrum pendant dix jours.

Başka bir yıl ise, Fethiye'de on bir gün kaldık. سنة أخرى، أقمنا في فتحية لمدة أحد عشر يومًا. In einem anderen Jahr blieben wir elf Tage in Fethiye. Another year, we stayed eleven days in Fethiye. Une autre année, nous sommes restés onze jours à Fethiye. İstanbul'da ise bir hafta kadar kaldık. بقينا في اسطنبول لمدة أسبوع تقريبا. We stayed in Istanbul for about a week. Nous sommes restés à Istanbul pendant environ une semaine. Hiç Konya'ya gelmedim. لم أذهب قط إلى قونية. Ich war noch nie in Konya. I've never been to Konya. Kapadokya'ya hiç gitmedim. لم أذهب قط إلى كابادوكيا. I've never been to Cappadocia. Je ne suis jamais allée en Cappadoce.

Bir milyon dolarım olsaydı, çok farklı bir şey yapmazdım. Bir milyon dolarım olsaydı, yine aynı şeyleri yapardım. Amerikan başkanı olmak istemezdim, ama Amerikan başkanı olsaydım, evsizlere yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, yaşlılara yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, ailelere yardım ederdim. Amerikan başkanı olsaydım, savaş için para harcamazdım. لو كان لدي مليون دولار، فلن أفعل شيئًا مختلفًا كثيرًا. لو كان لدي مليون دولار لفعلت نفس الشيء. لا أريد أن أكون الرئيس الأمريكي، لكن لو كنت الرئيس الأمريكي، فسأساعد المشردين. لو كنت رئيساً للولايات المتحدة، كنت سأساعد كبار السن. لو كنت الرئيس الأمريكي، كنت سأساعد العائلات. لو كنت الرئيس الأمريكي، لن أنفق المال على الحرب. If I had a million dollars, I wouldn't do anything very different. If I had a million dollars, I would do the same things. I wouldn't want to be the American president, but if I were the American president, I would help the homeless. If I were the American president, I would help the elderly. If I were the American president, I would help families. If I were the American president, I would not spend money on war. Si j'avais un million de dollars, je ne ferais rien de très différent. Si j'avais un million de dollars, je ferais les mêmes choses. Je ne voudrais pas être président des États-Unis, mais si j'étais président des États-Unis, j'aiderais les sans-abri. Si j'étais président des États-Unis, j'aiderais les personnes âgées. Si j'étais président des États-Unis, j'aiderais les familles. Si j'étais président des États-Unis, je ne dépenserais pas d'argent pour la guerre. Если бы у меня был миллион долларов, я бы не делал ничего особенного. Если бы у меня был миллион долларов, я бы делал то же самое. Я бы не хотел быть президентом США, но если бы я был президентом США, я бы помогал бездомным. Если бы я был президентом США, я бы помогал пожилым людям. Если бы я был президентом США, я бы помогал семьям. Если бы я был президентом США, я бы не тратил деньги на войну.