×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Storybooks Canada Turkish, Futbol yıldızı Andiswa

Futbol yıldızı Andiswa

Andiswa erkek çocukların futbol oynamasını izledi. Hep onlara katılmak istedi. Hocalarına onlarla birlikte çalışıp çalışamayacağını sordu.

Hoca ellerini beline koydu ve “Bu okulda sadece erkek çocuklar futbol oynayabilir,” dedi.

Çocuklar ona gidip netbol oynamasını, netbolun kızlar için daha uygun olduğunu, futbolun erkek oyunu olduğunu söylediler. Andiswa çok üzüldü.

Ertesi gün, okulun büyük bir futbol maçı vardı. Hoca çok telaşlıydı çünkü en iyi oyuncusu hastalanmıştı ve oynaması mümkün değildi.

Andiswa hemen hocaya koştu ve onu oyuna alması için yalvardı. Hoca ne yapacağını şaşırmıştı. Sonunda Andiswa'nın maça katılabileceğine karar verdi.

Maç çok zorluydu. İlk yarıda kimse gol atamadı.

Maçın ikinci yarısında çocuklar topu Andiswa'ya pasladılar. Andiswa büyük bir hızla kaleye doğru koştu. Topa kuvvetlice vurdu ve onu ağlara gönderip golünü attı.

Seyirci sevinçten çılgına döndü. İşte o günden beri okullarda kızlar da futbol oynamaya başladılar.


Futbol yıldızı Andiswa نجم كرة القدم أنديسوا Fußballstar Andiswa football star Andiswa Andiswa, estrella del fútbol La star du football Andiswa 축구 스타 안디스와 Voetbalster Andiswa Estrela do futebol Andiswa звезда футбола Андишва Fotbollsstjärnan Andiswa

Andiswa erkek çocukların futbol oynamasını izledi. شاهد أنديسوا الأولاد يلعبون كرة القدم. Andiswa sah den Jungen beim Fußballspielen zu. Andiswa watched the boys play soccer. Andiswa a regardé les garçons jouer au football. Hep onlara katılmak istedi. كان يريد دائمًا الانضمام إليهم. Er wollte sich ihnen immer anschließen. He always wanted to join them. Il a toujours voulu les rejoindre. Hocalarına onlarla birlikte çalışıp çalışamayacağını sordu. سأل معلميه عما إذا كان يمكنه العمل معهم. Er fragte seine Lehrer, ob er mit ihnen arbeiten könne. He asked his teachers if he could work with them. Il a demandé à ses professeurs s'il pouvait travailler avec eux. Он спросил своих учителей, может ли он работать с ними.

Hoca ellerini beline koydu ve “Bu okulda sadece erkek çocuklar futbol oynayabilir,” dedi. وضع المعلم يديه على وركيه وقال: "الأولاد فقط يمكنهم لعب كرة القدم في هذه المدرسة". Der Lehrer stemmte die Hände in die Hüften und sagte: "In dieser Schule können nur Jungen Fußball spielen." The teacher put his hands on his hips and said, "Only boys can play football in this school." Le professeur a mis ses mains sur sa taille et a dit : "Seuls les garçons peuvent jouer au football dans cette école". Учитель упер руки в бока и сказал: «В этой школе только мальчики могут играть в футбол».

Çocuklar ona gidip netbol oynamasını, netbolun kızlar için daha uygun olduğunu, futbolun erkek oyunu olduğunu söylediler. قال له الأولاد أن يذهب للعب كرة الشبكة ، وأن كرة الشبكة أكثر ملاءمة للفتيات ، وكرة القدم هي لعبة للأولاد. Die Kinder sagten ihr, sie solle Netball spielen gehen, da Netball eher für Mädchen geeignet sei und Fußball ein Spiel für Jungen sei. The boys told him to go play netball, that netball was more suitable for girls, soccer was a boys' game. Les enfants lui ont dit d'aller jouer au netball, que le netball était plus adapté aux filles et que le football était un jeu de garçon. Мальчики посоветовали ему пойти поиграть в нетбол, что нетбол больше подходит для девочек, а футбол — игра для мальчиков. Andiswa çok üzüldü. كان أنديسوا مستاء للغاية. Andiswa war sehr aufgebracht. Andiswa was very upset. Andiswa était très contrariée.

Ertesi gün, okulun büyük bir futbol maçı vardı. في اليوم التالي ، أقامت المدرسة مباراة كرة قدم كبيرة. Am nächsten Tag fand in der Schule ein großes Fußballspiel statt. The next day, the school had a big football game. Le lendemain, l'école organise un grand match de football. Hoca çok telaşlıydı çünkü en iyi oyuncusu hastalanmıştı ve oynaması mümkün değildi. كان المدرب قلقًا جدًا لأن أفضل لاعب لديه كان مريضًا ولم يكن من الممكن اللعب. Der Trainer war sehr besorgt, weil sein bester Spieler krank war und nicht spielen konnte. The coach was very worried because his best player was sick and it was not possible to play. L'entraîneur était très inquiet car son meilleur joueur était malade et ne pouvait pas jouer. Тренер очень переживал, потому что его лучший игрок заболел и играть было невозможно.

Andiswa hemen hocaya koştu ve onu oyuna alması için yalvardı. هرع أنديسوا على الفور إلى المدرب وتوسل إليه أن يأخذه إلى المباراة. Andiswa rannte sofort zum Trainer und flehte ihn an, ihn mitzunehmen. Andiswa immediately rushed to the coach and begged him to take him into the game. Andiswa a immédiatement couru vers l'entraîneur et l'a supplié de lui faire porter le maillot. Hoca ne yapacağını şaşırmıştı. كان المعلم في حيرة من أمره بشأن ما يجب القيام به. Der Lehrer wusste nicht, was er tun sollte. The teacher was confused as to what to do. L'enseignant ne savait pas quoi faire. Sonunda Andiswa'nın maça katılabileceğine karar verdi. قرر أخيرًا أن أنديسوا يمكنه الانضمام إلى المباراة. Schließlich entschied er, dass Andiswa an dem Spiel teilnehmen konnte. He finally decided that Andiswa could join the match. Il a finalement décidé qu'Andiswa pouvait participer au match.

Maç çok zorluydu. كانت المباراة صعبة للغاية. Das Spiel war sehr schwierig. The match was very tough. Le match a été très difficile. İlk yarıda kimse gol atamadı. لم يسجل أحد في الشوط الأول. In der ersten Halbzeit hat niemand ein Tor erzielt. No one scored in the first half. Personne n'a marqué en première mi-temps. В первом тайме никто не забил.

Maçın ikinci yarısında çocuklar topu Andiswa'ya pasladılar. في الشوط الثاني من المباراة ، مرر الأولاد الكرة إلى أنديسوا. In der zweiten Halbzeit spielten die Jungs den Ball zu Andiswa. In the second half of the match, the boys passed the ball to Andiswa. En deuxième mi-temps, les garçons ont passé le ballon à Andiswa. Andiswa büyük bir hızla kaleye doğru koştu. اندفع أنديسوا نحو القلعة بسرعة كبيرة. Andiswa rannte mit großer Geschwindigkeit auf das Tor zu. Andiswa rushed towards the castle at great speed. Andiswa a couru vers le but à toute vitesse. Topa kuvvetlice vurdu ve onu ağlara gönderip golünü attı. سدد الكرة بقوة وأدخلها في الشباك وسجل. Er schlug den Ball hart und schickte ihn ins Netz für sein Tor. He hit the ball hard and sent him into the net and scored. Il a frappé la balle avec force et l'a envoyée dans le filet pour marquer son but.

Seyirci sevinçten çılgına döndü. انطلق الجمهور بفرح شديد. Die Menge war außer sich vor Freude. The audience went wild with joy. La foule est en liesse. İşte o günden beri okullarda kızlar da futbol oynamaya başladılar. منذ ذلك الحين ، بدأت الفتيات أيضًا بلعب كرة القدم في المدارس. Seitdem spielen auch Mädchen in den Schulen Fußball. Since then, girls have also started playing football in schools. Depuis, les filles ont commencé à jouer au football dans les écoles. С тех пор девочки также начали играть в футбол в школах.