×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Daha Türkçe Okuyorum, Taksi Şoförlüğü

Taksi Şoförlüğü

TAKSİ ŞOFÖRLÜĞÜ

Taksi şoförlerinin işi çok zor.

Çünkü onların arabalarına çok insan biniyor. Bu insanlar farklı farklı. Meselâ, taksiye bir kişi biniyor ve hiç konuşmuyor: Şoför - Buyurun, nereye gidiyoruz?

Ahmet - Yeşilköy'e.

Şoför - Acele mi?

Ahmet - Hayır, acelem yok.

Şoför - Trafik bütün gün sıkışık.

Ahmet - ...

Şoför - Öndeki adama bak, kırmızı ışıkta geçti.

Kaza yapacak. Ahmet - ...

Şoför - Ne iş yapıyorsunuz?

Ahmet - ...

Bazı insanlar da çok konuşuyor, ama boş konuşuyor:

Şoför - ... * * *

Mustafa- Merhaba, Sarıyer'e gidiyoruz.

Şoför - Tamam.

Mustafa - İstanbul harika.

Sen hafta sonu İstanbul'un güzel yerlerini geziyor musun? Şoför - Bazen.

Mustafa - Nasıl bazen?

İstanbul çok büyük, harika yerleri var. Şoför - Evet, var.

Mustafa - Tamam, biliyorsun, ama niçin gezmiyorsun?

Şoför - ...

Mustafa - Git, gez, gör!

Her hafta sonu bir yere git! Şoför - Ev kiramı sen mi ödeyeceksin ?

Mustafa - !

* * *

Bazı insanlar da çok ilginç şeyler anlatırlar.

Onlar her şeyi bilirler, her konunun uzmanı gibidirler: Cihan - Kadıköy`e gidelim, kaptan.

Şoför - Tabii.

Cihan - Kaptan, işler nasıl?

Petrole zam geldi. Şoför - Ehh.. işte!

Cihan - Yok abi, bu hükümet işi bilmiyor.

Bence döviz çok düştü. Şoför - Ama eğer döviz çıkarsa, enflasyon artıyor.

Cihan - Enflasyon hiç önemli değil.

Enflasyon varsa, ekonomik hareket olur. Şoför - Enflasyon iyi olur mu?

Cihan - Sen bilmezsin kaptan, sen bilmezsin!


Taksi Şoförlüğü Taxifahrer Taxi Driver Chauffeur de taxi Таксист Taxichaufför

TAKSİ ŞOFÖRLÜĞÜ TAXI OPERATING

Taksi şoförlerinin işi çok zor. سائقي سيارات الأجرة لديهم وظيفة صعبة للغاية لأن؟ Taxi drivers have a hard time doing it? Les chauffeurs de taxi ont un travail très difficile, car ? Taksi şoförlerinin işi çok zor, çünkü?

Çünkü onların arabalarına çok insan biniyor. كثير من الناس يركبون سياراتهم. A lot of people ride in their cars. Parce que beaucoup de gens se déplacent en voiture. Bu insanlar farklı farklı. هؤلاء الناس مختلفون. These people are different. Ces personnes sont différentes. Meselâ, taksiye bir kişi biniyor ve hiç konuşmuyor: For example, a person gets into a taxi and he doesn't talk at all: Par exemple, une personne monte dans un taxi et ne parle pas : Şoför - Buyurun, nereye gidiyoruz? Driver - Here you go, where are we going? Chauffeur - Oui, où allons-nous ?

Ahmet - Yeşilköy’e. To Ahmet - Yesilkoy. Ahmet - A Yesilkoy.

Şoför - Acele mi? Driver? Chauffeur - Vous êtes pressé ? Водитель - Торопитесь?

Ahmet - Hayır, acelem yok. - No, I'm not in a hurry. Ахмет - Нет, я не тороплюсь.

Şoför - Trafik bütün gün sıkışık. Chauffeur - Traffic cramped all day. Conducteur - Embouteillages toute la journée. Водитель - Пробки весь день.

Ahmet - ... Ahmet - ... Ahmet - ...

Şoför - Öndeki adama bak, kırmızı ışıkta geçti. سائق - انظر إلى الرجل الذي أمامه ، ركض الضوء الأحمر. Fahrer - Sehen Sie sich den Mann vor ihm an, er hat eine rote Ampel überfahren. Driver - Look at the man in front, it's in the red light. Conducteur - Regardez le gars devant, il a grillé un feu rouge. Водитель - Посмотрите на человека впереди, он проехал на красный свет.

Kaza yapacak. سوف يتحطم. He'il crash. Il va s'effondrer. Ahmet - ... Ahmet - ...

Şoför - Ne iş yapıyorsunuz? Driver - What do you do? Chauffeur - Que faites-vous ?

Ahmet - ... Ahmet - ...

Bazı insanlar da çok konuşuyor, ama boş konuşuyor: بعض الناس يتحدثون كثيرًا أيضًا ، لكنهم يتحدثون بلا معنى: Some people also speak a lot, but speaks blank: Certains parlent beaucoup, mais en vain :

Şoför - ... Driver - ... *                         *                         * * * *

Mustafa- Merhaba, Sarıyer’e gidiyoruz. Mustafa- Hello, we are going to Sarıyer. Mustafa - Bonjour, nous allons à Sarıyer.

Şoför - Tamam. Driver - OK.

Mustafa - İstanbul harika. Mustafa - Istanbul is wonderful. Mustafa - Istanbul, c'est génial.

Sen hafta sonu İstanbul’un güzel yerlerini geziyor musun? هل تزور الأماكن الجميلة في اسطنبول في عطلة نهاية الأسبوع؟ Are you visiting the beautiful places of Istanbul at the weekend? Vous visitez les beaux quartiers d'Istanbul le week-end ? Посещаете ли вы красивые места Стамбула в выходные дни? Şoför - Bazen. Driver - Sometimes. Chauffeur - Parfois.

Mustafa - Nasıl bazen? Mustafa - How Sometimes? Mustafa - Comment parfois ?

İstanbul çok büyük, harika yerleri var. Istanbul has great places, great places. Istanbul est très grand, il y a des endroits magnifiques. Şoför - Evet, var. Driver - Yes, there is.

Mustafa - Tamam, biliyorsun, ama niçin gezmiyorsun? Mustafa - Okay, you know, but why don't you? Mustafa - D'accord, tu sais, mais pourquoi ne voyages-tu pas ?

Şoför - ... Driver - ...

Mustafa - Git, gez, gör! Mustafa - Go, go, see! Mustafa - Allez, voyagez, voyez ! Мустафа - Иди, путешествуй, смотри!

Her hafta sonu bir yere git! اذهب إلى مكان ما في نهاية كل أسبوع! Go somewhere every weekend! Allez quelque part tous les week-ends ! Şoför - Ev kiramı sen mi ödeyeceksin ? السائق - هل ستدفع إيجار المركبة الكهربائية الخاصة بي؟ Chauffeur - You're going to pay my rent? Conducteur - Allez-vous payer le loyer de ma maison ? Водитель - Вы собираетесь платить за аренду моего дома?

Mustafa - ! Mustafa - !

*                         *                         * * * *

Bazı insanlar da çok ilginç şeyler anlatırlar. Some people say very interesting things. Certaines personnes racontent des choses très intéressantes. Некоторые люди рассказывают очень интересные вещи.

Onlar her şeyi bilirler, her konunun uzmanı gibidirler: يعرفون كل شيء ، إنهم مثل الخبراء في كل موضوع: They know everything, they are experts in every subject: Ils savent tout, ils sont comme des experts dans tous les domaines : Они знают все, они как эксперты в каждом вопросе: Cihan - Kadıköy`e gidelim, kaptan. Cihan - Let's go to Kadikoy, captain. Cihan - Allons à Kadıköy, capitaine. Джихан - Поехали в Кадыкёй, капитан.

Şoför - Tabii. Driver - Sure.

Cihan - Kaptan, işler nasıl? Cihan - Captain, how are things? Cihan - Capitaine, comment ça va ?

Petrole zam geldi. ارتفع النفط. A hike to Petrole. Le prix de l'essence a augmenté. Цена на бензин выросла. Şoför - Ehh.. işte! Driver - Ehh .. here! Chauffeur - Ehh... c'est ça ! Водитель - Эх... вот оно!

Cihan - Yok abi, bu hükümet işi bilmiyor. Cihan - No brother, this government does not know the work. Cihan - Non, ce gouvernement ne sait pas ce qu'il fait. Джихан - Нет, это правительство не знает, что делает.

Bence döviz çok düştü. I think the exchange fell a lot. Je pense que le taux de change a trop baissé. Я думаю, что обменный курс упал слишком сильно. Şoför - Ama eğer döviz çıkarsa, enflasyon artıyor. Driver - But if the currency emerges, inflation is rising. Chauffeur - Mais si la monnaie augmente, l'inflation augmente. Водитель - Но если валюта растет, то растет и инфляция.

Cihan - Enflasyon hiç önemli değil. Cihan - Inflation does not matter. Cihan - L'inflation n'est pas du tout importante. Джихан - Инфляция совсем не важна.

Enflasyon varsa, ekonomik hareket olur. If inflation is present, it becomes economic. S'il y a de l'inflation, il y a un mouvement économique. Если есть инфляция, значит, есть экономическое движение. Şoför - Enflasyon iyi olur mu? Driver - Will inflation be good? Conducteur - L'inflation serait-elle une bonne chose ? Водитель - Будет ли инфляция хорошей?

Cihan - Sen bilmezsin kaptan, sen bilmezsin! Cihan - You don't know, captain, you don't know! Cihan - Vous ne savez pas, capitaine, vous ne savez pas ! Джихан - Вы не знаете, капитан, вы не знаете!