×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Türkçe Okuyorum, Nerelerde Alışveriş Yapıyoruz?

Nerelerde Alışveriş Yapıyoruz?

Ayşe Hanım - Merhaba Janin, nereye gidiyorsun?

Janin - Markete gidiyorum, evde hiçbir şey yok.

Ayşe Hanım- Ne almak istiyorsun?

Janin - Ekmek, yoğurt, yumurta, meyve ve sebze.

Ayşe Hanım - Sebze ve meyve pazarda daha ucuz ve taze.

Janin - Evet, pazar ucuz ve ilginç, ama her gün pazar yok.

Ayşe Hanım - Nereden et alıyorsun?

Janin - Marketten.

Ayşe Hanım - Ben kasaptan alıyorum.

Beşiktaş'ta çok iyi bir kasap var. Janin - Ben çok et yemiyorum.

Balık seviyorum. Ayşe Hanım - Taksim'de iyi balıkçılar var.

Çok taze balık satıyorlar. Janin - Bazen o balıkçılardan balık alıyorum.

Ayşe, Taksim'de çiçekçi var mı? Ayşe Hanım - Meydanda çiçekçiler var: ucuz ve güzel çiçekler satıyorlar.

Janin - Ayşe, bir de ev için perde ve masa örtüsü almak istiyorum.

Nerede var, biliyor musun? Ayşe Hanım - Bu tip şeyler Sirkeci'de var.

Sirkeci İstanbul'da eski bir ticaret merkezi. Burada beyaz eşya mağazaları, spor mağazaları, bisiklet dükkanları, kitapçılar, matbaalar, kırtasiyeler ve benzeri bir çok yer var. Janin - Tamam, Sirkeci'yi biliyorum.

Çok teşekkür ederim. Ayşe Hanım - Bir şey değil.

Sonra görüşürüz. Janin - Görüşürüz.


Nerelerde Alışveriş Yapıyoruz? أين نتسوق؟ Wo kaufen wir ein? Where Do We Shop? ¿Dónde compramos? Où faisons-nous nos courses ? どこで買い物をするか? Waar winkelen we? Gdzie robimy zakupy? Onde é que fazemos as compras? Где мы делаем покупки? Var handlar vi? 我们在哪里购物?

Ayşe Hanım - Merhaba Janin, nereye gidiyorsun? عائشة هانم - مرحباً جانين ، إلى أين أنت ذاهب؟ Ayşe Hanım - Hallo Janin, wohin gehst du? Ayşe Hanım - Hello Janin, where are you going? Mme Ayşe - Bonjour Janin, où vas-tu ? Айше Ханым - Привет Джанин, куда ты идешь?

Janin - Markete gidiyorum, evde hiçbir şey yok. جانين - أنا ذاهب إلى السوق ، لا يوجد شيء في المنزل. Janin - Ich gehe zum Lebensmittelgeschäft, nichts zu Hause. Janin - I'm on the market, there's nothing at home. Janin - Je vais au marché, il n'y a rien à la maison. Janin - Megyek a szupermarketbe, semmi otthon. Жанин - Я иду на рынок, в доме ничего нет. Janin - Markete gidiyorum, evde hiçbir şey yok.

Ayşe Hanım- Ne almak istiyorsun? عائشة هانم - ماذا تريد أن تشتري؟ Ayşe Hanım- Was möchten Sie kaufen? What do you want to buy? Mme Ayşe- Que voulez-vous acheter ? Айше Ханым: Что ты хочешь купить?

Janin - Ekmek, yoğurt, yumurta, meyve ve sebze. Janin - Bread, yogurt, eggs, fruits and vegetables. Janin - Pain, yaourts, œufs, fruits et légumes.

Ayşe Hanım - Sebze ve meyve pazarda daha ucuz ve taze. عائشة هانم - الخضار والفواكه أرخص وأعذب في السوق. Ayşe Hanım - Gemüse und Obst sind billiger und frisch auf dem Markt. Ayşe Hanım - Vegetables and fruits are cheaper and fresh in the market. Mme Ayşe - Les légumes et les fruits sont moins chers et plus frais au marché.

Janin - Evet, pazar ucuz ve ilginç, ama her gün pazar yok. جانين - نعم ، السوق رخيص ومثير للاهتمام ، لكن لا يوجد سوق كل يوم. Janin: Ja, der Markt ist billig und interessant, aber es gibt nicht jeden Tag einen Markt. Janin - Yes, the market is cheap and interesting, but every day there is no market. Janin - Oui, le marché est bon marché et intéressant, mais il n'y a pas de marché tous les jours.

Ayşe Hanım - Nereden et alıyorsun? عائشة هانم - من أين تشتري اللحوم؟ Ayşe Hanım - Wo kaufst du Fleisch? Ayşe Hanım - Where do you buy meat? Mme Ayşe - Où achetez-vous la viande ? Айше Ханым - Где вы покупаете мясо?

Janin - Marketten. Janin. Janin - Marketten. Джанин - С рынка.

Ayşe Hanım - Ben kasaptan alıyorum. عائشة هانم - أشتريه من الجزار. Ayşe Hanım - Ich kaufe es beim Metzger. Ayşe Hanım - I take it from the butcher. Ayşe Hanım - Je l'achète chez le boucher. Айше Ханым - Я покупаю у мясника.

Beşiktaş’ta çok iyi bir kasap var. يوجد جزار جيد جدا في بشيكتاش. In Beşiktaş gibt es einen sehr guten Metzger. Besiktas has a very good butcher. Beşiktaş a un très bon boucher. В Бешикташе есть очень хороший мясник. Janin - Ben çok et yemiyorum. جانين - أنا لا آكل الكثير من اللحوم. Janin - Ich esse nicht viel Fleisch. Janin - I don't eat much meat. Janin - Je ne mange pas beaucoup de viande. Джанин – Я не ем много мяса.

Balık seviyorum. Ich liebe Fisch. I love fish. J'aime le poisson. Ayşe Hanım - Taksim’de iyi balıkçılar var. عائشة هانم - يوجد صيادون جيدون في تقسيم. Ayşe Hanım - In Taksim gibt es gute Fischer. Ayşe Hanım - There are good fishermen in Taksim. Mme Ayşe - Il y a de bonnes poissonneries à Taksim. Айше Ханым - На Таксиме есть хорошие рыбаки.

Çok taze balık satıyorlar. يبيعون أسماكًا طازجة جدًا. Sie verkaufen sehr frischen Fisch. They sell very fresh fish. Ils vendent du poisson très frais. Janin - Bazen o balıkçılardan balık alıyorum. جانين - أحيانًا أشتري السمك من هؤلاء الصيادين. Janin - Manchmal kaufe ich Fisch von diesen Fischern. Janin - Sometimes I get fish from those fishermen. Janin - Parfois, j'achète du poisson à ces pêcheurs. Джанин – Иногда я покупаю рыбу у этих рыбаков.

Ayşe, Taksim’de çiçekçi var mı? عائشة ، هل يوجد بائع زهور في تقسيم؟ Ayşe, gibt es in Taksim einen Floristen? Ayşe, Is there a florist in Taksim? Ayşe, y a-t-il un fleuriste à Taksim ? Айше, в Таксиме есть цветочный магазин? Ayşe Hanım - Meydanda çiçekçiler var: ucuz ve güzel çiçekler satıyorlar. Ayşe Hanım - Es gibt Floristen auf dem Platz: Sie verkaufen billige und schöne Blumen. Ayşe Hanım - There are florists in the square: they sell cheap and beautiful flowers. Mme Ayşe - Il y a des fleuristes sur la place : ils vendent de belles fleurs bon marché.

Janin - Ayşe, bir de ev için perde ve masa örtüsü almak istiyorum. Janin - Ayşe ، أريد أيضًا شراء ستائر ومفارش للمنزل. Janin - Ayse, I would like to buy curtains and tablecloths for the house. Janin - Ayşe, je veux aussi acheter des rideaux et des nappes pour la maison. Джанин - Айше, я тоже хочу купить шторы и скатерти для дома.

Nerede var, biliyor musun? أين هي ، هل تعلم؟ You know where he is? C'est où, tu sais ? Где это, ты знаешь? Ayşe Hanım - Bu tip şeyler Sirkeci’de var. عائشة هانم - توجد هذه الأنواع من الأشياء في سيركجي. Ayşe Hanım - These kinds of things are in Sirkeci. Ayşe Hanım - Ce genre de choses existe à Sirkeci. Ayşe Hanım - Ilyen dolog Sirkeci-ban. Айше Ханым - В Сиркеджи есть такие вещи.

Sirkeci İstanbul’da eski bir ticaret merkezi. Sirkeci هو مركز تجاري قديم في اسطنبول. Sirkeci is an old trade center in Istanbul. Sirkeci est un ancien centre commercial d'Istanbul. Сиркеджи — старый торговый центр Стамбула. Burada beyaz eşya mağazaları, spor mağazaları, bisiklet dükkanları, kitapçılar, matbaalar, kırtasiyeler ve benzeri bir çok yer var. توجد هنا متاجر للسلع البيضاء ، ومحلات رياضية ، ومحلات دراجات ، ومكتبات ، ودور طباعة ، ومخازن قرطاسية والعديد من الأماكن الأخرى هنا. There are many places such as white goods stores, sport shops, bicycle shops, bookstores, print shops, stationery and so on. Il y a des magasins de produits blancs, des magasins de sport, des magasins de vélos, des librairies, des imprimeries, des papeteries et bien d'autres endroits ici. Здесь есть магазины бытовой техники, спортивные магазины, велосипедные магазины, книжные магазины, типографии, канцелярские магазины и многое другое. Janin - Tamam, Sirkeci’yi biliyorum. جانين - حسنًا ، أعرف Sirkeci. Janin - Okay, I know about Sirkeci. Janin - OK, je connais Sirkeci. Джанин – Хорошо, я знаю Сиркеджи.

Çok teşekkür ederim. شكرا جزيلا. Thank you so much. Je vous remercie de votre attention. Большое спасибо. Ayşe Hanım - Bir şey değil. عائشة هانم - لا شيء. Ayşe Hanım - Nothing. Ayşe Hanım - Ce n'est rien. Айше Ханым - Ничего.

Sonra görüşürüz. See you later. À plus tard. Увидимся. Janin - Görüşürüz. Janin - See you. Janine - A bientôt.