×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.

image

Colloquial Turkish, Hadi, gidelim - Come on, let's go

Hadi, gidelim - Come on, let's go

DEMET: Gidelim mi?

ŞENER: Dur be.

Kamp malzemelerimizi henüz kontrol etmedik, değil mi? Her şey var mı? Her şey çalışıyor mu? El feneri, çekiç, kibrit, çakı, uyku tulumu, çadır, cibinlik… Aman, cibinliğimiz yok. Bu mevsimde dağlarda sivrisinek çok. Mutlaka bir cibinlik kullanacağız! Hemen bir tane alayım. (Şener goes out and after a while returns with a mosquito net)

ŞENER: Buyurun.

Güzel bir cibinlik buldum. Şimdi hazırız. Hadi, kalkalım! DEMET: Otur.

Biraz daha bekleyelim. Hasan demin telefon etti. Biraz geç kaldı, fakat mutlaka bizimle birlikte gitmek istiyor. Bu arada bir çay içelim!


Hadi, gidelim - Come on, let’s go Allons-y

DEMET: Gidelim mi? DEMET: Sollen wir gehen? DEMET: Shall we go? DEMET : Allons-nous ?

ŞENER: Dur be. Senner: Warte. ŞENER: Stop it. SENER : Attendez.

Kamp malzemelerimizi henüz kontrol etmedik, değil mi? Wir haben unsere Campingausrüstung noch nicht überprüft, oder? We have not yet checked our camping equipment, have we? Nous n'avons pas encore vérifié notre matériel de camping, n'est-ce pas ? Her şey var mı? Gibt es alles? Is everything there? Y a-t-il tout ? Her şey çalışıyor mu? Funktioniert alles? Does everything work? Est-ce que tout fonctionne ? El feneri, çekiç, kibrit, çakı, uyku tulumu, çadır, cibinlik… Aman, cibinliğimiz yok. (überprüft das Gepäck) Taschenlampe, Hammer, Streichhölzer, Taschenmesser, Schlafsack, Zelt, Moskitonetz… Oh, wir haben keine Moskitonetze. Hand light, hammer, match, pocket knife, sleeping bag, tent, mosquito net ... Lampe de poche, marteau, allumettes, couteau de poche, sac de couchage, tente, moustiquaire… Oh, nous n'avons pas de moustiquaires. Bu mevsimde dağlarda sivrisinek çok. Mücken gibt es in dieser Saison in den Bergen im Überfluss. There are a lot of mosquitoes in the mountains in this season. Il y a beaucoup de moustiques dans les montagnes cette saison. Mutlaka bir cibinlik kullanacağız! Wir werden auf jeden Fall ein Moskitonetz verwenden! We will definitely use a mosquito net! Nous utiliserons certainement une moustiquaire! Hemen bir tane alayım. Ich nehme gleich eins. I'il get one now. J'en aurai un tout de suite. (Şener goes out and after a while returns with a mosquito net) (Şener goes out and after a while returns with a mosquito net) (Şener sort et après un moment revient avec une moustiquaire)

ŞENER: Buyurun. SENER: Bitte schön. ŞENER: Here. SENER : Allez.

Güzel bir cibinlik buldum. Ich habe ein schönes Moskitonetz gefunden. I found a nice mosquito net. J'ai trouvé une jolie moustiquaire. Şimdi hazırız. Wir sind jetzt bereit. We're ready now. Nous sommes prêts maintenant. Hadi, kalkalım! Komm, lass uns aufstehen! Come on, get up! Allez, levons-nous ! DEMET: Otur. DEMET: Setz dich. DEMET: Sit down. DEMET : Asseyez-vous.

Biraz daha bekleyelim. Warten wir noch ein bisschen. Let's wait a little longer. Attendons encore un peu. Hasan demin telefon etti. Hassan hat gerade angerufen. Hasan just phoned. Hassan vient d'appeler. Biraz geç kaldı, fakat mutlaka bizimle birlikte gitmek istiyor. Er ist ein bisschen spät dran, aber er will mit uns gehen. It's a little late, but he definitely wants to go with us. Il est un peu en retard, mais il veut vraiment venir avec nous. Bu arada bir çay içelim! Lass uns in der Zwischenzeit einen Tee trinken! In the meantime, let's have a tea! En attendant, prenons un thé !