Dükkanda - In the shop

BAKKAL: Hoş geldiniz, nasılsınız? BAKKAL: Willkommen, wie geht es dir? BAKKAL: Welcome, how are you?

MEHMET: Hoş bulduk. MEHMET: Wir fanden es willkommen. MEHMET: We found it nice. Teşekkürler. Danke. Thank you.

BAKKAL: Buyurun! BAKKAL: Bitte schön! BAKKAL: Here you go!

MEHMET: Biraz peynir istiyorum. MEHMET: Ich möchte etwas Käse. MEHMET: I want some cheese.

BAKKAL: Ne kadar istiyorsunuz? BAKKAL: Wie viel willst du? BAKKAL: How much do you want?

MEHMET: Bakayım, bir kilo yeterli. MEHMET: Mal sehen, ein Kilo reicht. MEHMET: Let me see, one kilo is enough.

BAKKAL: Tamam. BAKKA: Okay. BAKKAL: Okay. Başka birşey istiyor musunuz? Willst du noch irgendetwas? Do you want anything else?

MEHMET: Evet, iki tane ekmek de alayım. MEHMET: Ja, ich nehme zwei Brote. MEHMET: Yes, I will also have two breads.

BAKKAL: Buyurun. BAKKAL: Here you go.

MEHMET: Birde, dolmalık biber var mı? MEHMET: Gibt es auch Paprika? MEHMET: Also, do you have any green peppers? МЕХМЕТ: А еще есть болгарский перец?

BAKKAL: Yok, maalesef bitti. BAKKAL: Nein, leider ist es vorbei. BAKKAL: No, I'm afraid it's over.

MEHMET: Peki, o zaman. MEHMET: Na dann. MEHMET: Well, then. Hepsi bu kadar. Das ist alles. That is all. Borcum ne kadar? Wie viel habe ich Ihnen zu verdanken_ How much do I owe?

BAKKAL: Sekiz yüz bin lira, lütfen. BAKKAL: Achthunderttausend Lira, bitte. BAKKAL: Eight hundred thousand pounds, please. БАККАЛ: Восемьсот тысяч лир, пожалуйста.

MEHMET: Buyurun. MEHMET: Here you are. Hayırlı işler. Viel Glück. Good work.

BAKKAL: Teşekkür ederim, efendim. BAKKAL: Danke, mein Herr. BAKKAL: Thank you, sir. İyi günler. Schönen Tag. Have a nice day.