نقد فیلم نمایش ترومن
critique|film|show|Truman
eleştiri|film|gösterim|Truman
Rezension des Films „The Truman Show“.
Critique du film The Truman Show
Recensione del film The Truman Show
Recensie van de film The Truman Show
Review of the film The Truman Show
Truman Show filmi eleştirisi
نقد و بررسی فیلم نمایش ترومن، کارگردان: پیتر ویر
critique|and|review|film|show|Truman|director|Peter|Weir
eleştiri|ve|inceleme|film|gösterim|Truman||Peter|Weir
Review and analysis of the film The Truman Show, Director: Peter Weir
Truman Show filmi eleştirisi ve incelemesi, yönetmen: Peter Weir
ترومن یک کارگزار خدمات بیمه است و زندگیاش سالهاست زیرپوشش تصویری شبکهای تلویزیونی است
Truman|a|agent|services|insurance|is|and|||for years|||visual|||television|is
Truman|bir|aracısı|hizmetler|sigorta|dir|ve|||yıllardır|||görüntü||||
Truman is an insurance salesman and his life has been under the coverage of a television network for years
Truman bir sigorta acentesidir ve hayatı yıllardır bir televizyon kanalının görüntüleri altında geçmektedir
و برای مردم سراسر جهان پخش میشود
and|for|people|all over|world|broadcast||
ve|için|insanlar|boyunca||yayın||
and is broadcasted to people all over the world
ve dünya genelindeki insanlara yayınlanmaktadır
خود او از این که سوژه و نقش اول این نمایش است، آگاه نیست
himself|he|from|this|that|subject|and|role|first|this|play|is|aware|not
kendisi|o|-den|bu|-dığı|konu|ve|rol|birinci|bu|gösteri|-dir|farkında|değil
He is not aware that he is the subject and the main role of this show.
Kendisi bu gösterinin ana karakteri ve konusu olduğunu bilmiyor.
او حالا در سن سیسالگی به اتفاقات دنیای اطراف خود مشکوک شده و احساس تکرار و بیهودهگی میکند
he|now|in|age|||to|events|world|surrounding|himself|suspicious|become|and|feeling|repetition|and|||||
o|şimdi|-de|yaş|||-e|olaylar||çevre|kendisi|şüpheli|oldu|ve|his|tekrar|ve|||||
Now at the age of thirty, he has become suspicious of the events in the world around him and feels a sense of repetition and futility.
Artık otuz yaşında çevresindeki dünyaya şüpheyle bakıyor ve tekrar ve anlamsızlık hissediyor.
قصد دارد از جزیرهی محّل زندگی خود خارج شده و دنیاهای جدید را کشف و تجربه کند
intention|he has|from|||place|living|his|out|become|and|worlds|new|the|discover|and|experience|he does
niyet|var|-den|||yer|yaşam|kendisi|dışarı|oldu|ve|dünyalar||-i|keşfetmek|ve|deneyimlemek|-ecek
He intends to leave the island of his residence and discover and experience new worlds.
Yaşadığı adadan çıkmayı ve yeni dünyaları keşfetmeyi ve deneyimlemeyi planlıyor.
تصمیم او به خروج از آنچه شبکه تلویزیونی برای او مقدّر کرده است، با منافع شبکه در تضاد است
decision|his|to|exit|from|||network|television|for|him|destined|has made|is|with|interests|network|in|conflict|is
karar|o|-e|çıkış|-den|||kanal||için|o|yazgı|yaptı|-dir|ile|çıkarlar|||çelişki|-dir
Seine Entscheidung, das zu verlassen, was der Fernsehsender für ihn definiert hat, widerspricht den Interessen des Senders
His decision to break away from what the television network has destined for him is in conflict with the interests of the network.
Onun, televizyon ağının ona belirlediği şeylerden çıkma kararı, ağın çıkarlarıyla çelişiyor.
چرا که خروج او به منزلهی پایان یافتن نمایش تمام وقتی است
why|that|exit|he|to|||end|finding|show|all|time|is
neden|ki|çıkış|o|-e|||son|bulmak|gösteri|tüm|zaman|dir
Denn sein Weggang bedeutet das Ende der Vollzeitshow
Because his exit signifies the end of the all-time show.
Çünkü onun çıkışı, sürekli gösterimin sona ermesi anlamına geliyor.
که هر آن چه در خورده یا پوشیده یا مصرف میشود، اسپانسر تبلیغاتی دارد
that|every|that|what|in|eaten|or|worn|or|consumed|||sponsor|advertising|has
ki|her|o|ne|içinde|yenmiş|veya|giyilmiş|veya|tüketim|||sponsor|reklam|var
Everything that is eaten, worn, or consumed has a sponsorship.
Yenilen, giyilen veya tüketilen her şeyin bir reklam sponsoru vardır.
پیتر ویر نمایش ترومن را درسال ۱۹۹۸ میلادی کارگردانی کرده است
Peter|Weir|show|Truman|the|in the year|AD|directing|done|is
Peter|Weir|gösteri|Truman|-i|yılda|miladi|yönetmek|yaptı|dir
Peter Weir directed The Truman Show in 1998.
Peter Weir, Truman Show'u 1998 yılında yönetmiştir.
همانطور که از عنوان فیلم برمیآید، ترومن صرفا موجودی زادهی تخیل نویسنده و کارگردان نیست
||that|from|title|film|||Truman|merely|being|||imagination|writer|and|director|is not
||ki|-den|başlık|film|||Truman|sadece|varlık|||hayal|yazar|ve||
Wie der Titel vermuten lässt, ist Truman nicht nur ein Geschöpf der Fantasie des Autors und Regisseurs
As the title of the film suggests, Truman is not merely a creature born of the writer's and director's imagination.
Filmin başlığından da anlaşılacağı gibi, Truman sadece yazar ve yönetmenin hayal gücünden doğmuş bir varlık değildir.
بلکه یک انسان واقعی و بیشتر از آن استعارهای از خود ماست
||||||||metaphor of us||||
but|a|human|real|and|more|than|that|||of|self|is
ama|bir|insan|gerçek||daha|-den|o|||-den|kendimiz|o
Vielmehr ist er ein echter Mensch und darüber hinaus eine Metapher für uns
But he is a real human being and more than that, a metaphor for ourselves.
Ama gerçek bir insan ve daha da önemlisi, kendimizin bir metaforudur.
مخاطبانی که در فیلم نمایش ترومن را تماشا میکنند
audience members|||||||||
audiences|that|in|film|show|Truman|the|||
izleyiciler||-de|film|gösterim|Truman|-i|izleme||
Das Publikum sieht sich Trumans Show im Film an
The audience watching the Truman Show in the film.
Filmde Truman Show'u izleyen izleyiciler.
و کسانی چون ما که از بیرون او و مخاطبانش را نظارهگریم
and|those|like|us|that|from|outside|him|and|his audiences|the||
ve|||||||||izleyicileri|-i||
Und solche wie wir, die ihn und sein Publikum von außen beobachten
And those like us who observe him and his audience from the outside.
Ve dışarıdan onu ve izleyicilerini gözlemleyenler gibi biz.
در حکم ترومن های بلقوهای هستیم که به تماشای تماشاچیان نشستهایم
in|the role of|Truman|plural|||we are|that|to|watching|audiences||
-de|hükmünde|Truman|-lar|||varız||-e||||
Wir sind wie potenzielle Trumans, die das Publikum beobachten
We are potential Trumans who are sitting and watching the spectators.
Potansiyel Truman'lar olarak, izleyicileri izlemek için oturmuş durumdayız.
دو نگهبان که در حال خوردن پیتزا هستند
two|guards|that|in|in the process of|eating|pizza|are
iki|bekçi|ki|-de|-de|yemek|pizza|-dirler
Zwei Wachen essen Pizza
Two guards who are eating pizza.
Pizza yiyen iki güvenlik görevlisi
دو پیرزن سالخورده که در حال چرتزدن هستند، عدّهای که در داخل بار وقت میگذرانند
two|old women|elderly|that|in|in the process of|||are|||that|in|inside|bar|time||
iki|yaşlı kadın||ki|-de|-de|||-dirler|||ki|-de|içinde|bar|zaman||
Zwei ältere Frauen machen ein Nickerchen, Menschen hängen in einer Bar herum.
Two elderly women who are napping, a group spending time inside the bar.
Şu anda şekerleme yapan iki yaşlı kadın, barın içinde vakit geçiren bir grup
مردی که بهقدری وابستهی تلویزیون است که حتّی در حمّام هم سرنوشت ترومن را تعقیب میکند
a man|that|||attached||television|is|that|even|in|bathroom|also|fate|Truman|the|following||
bir adam|ki|||bağımlı|||-dir|ki||-de|banyo|de|kader|Truman|-ı|takip||
A man who is so addicted to television that he even follows Truman's fate in the bathroom.
O kadar televizyona bağımlı bir adam ki, hatta banyoda bile Truman'ın kaderini takip ediyor
اینها مخاطبان شبکهی تلویزیونی هستند
||viewers|||television|are
||izleyiciler|||televizyon|-dirler
Dies sind die Zuschauer des Fernsehsenders
These are the viewers of the television network.
Bunlar bir televizyon kanalının izleyicileri
سبک بصری که فیلمساز برگزیدهاست به گونهای است که بر نمایشی بودن زندگی ترومن در همه حال تأکید شود
style|visual|that||||is|||||that|on|theatrical|being|life|Truman|in|all|situations|emphasis|is made
stil|görsel|ki||||-dir|||||ki|üzerine|gösterim|olma|yaşam|Truman|-de|her|durumda|vurgu|-sın
Der vom Filmemacher gewählte visuelle Stil soll jederzeit die Theatralik von Trumans Leben betonen.
The visual style chosen by the filmmaker emphasizes the theatricality of Truman's life at all times.
Yönetmenin seçtiği görsel stil, Truman'ın hayatının her anında gösteri niteliğini vurgulamak için tasarlanmıştır.
زومهای ناگهانی، زوایای غیرمعمول دوربین، نحوهی نمایش ابرها، خورشید و ماه و طلوع و غروب
||sudden|angles|||camera|||showing|clouds|sun|and|moon|and|sunrise|and|sunset
||aniden|açılar|||kamera|||gösterim|bulutlar|güneş|ve|ay|ve|doğuş|ve|batış
Sudden zooms, unusual camera angles, the way clouds, the sun, and the moon are shown, and the sunrise and sunset.
Ani zoomlar, alışılmadık kamera açıları, bulutların, güneşin ve ayın gösterimi, doğuş ve batış.
صدای اغراق شدهی آواز پرندگان، نحوهی گردش شب و روز
|Exaggerated||||||||||
sound|exaggerated|||song|birds|||rotation|night|and|day
ses|abartma|||şarkı|kuşlar|||döngü|gece|ve|gündüz
The exaggerated sound of birds singing, the way night and day cycle.
Abartılı kuş sesleri, gece ve gündüzün döngüsü.
همه و همه تأکیدی بر نمایشی بودن زندگی ترومن دارند
all|and|all|emphasis|on|theatrical|being|life|Truman|have
hepsi|ve|hepsi|vurgu|üzerine|gösterim|olma|yaşam|Truman|sahipler
All of these emphasize the theatricality of Truman's life.
Hepsi, Truman'ın hayatının gösteri niteliğini vurgulayan unsurlardır.
تقریباً از اولین صحنهها که مصاحبه با شخصیتهای فرعی نمایش است
almost|from|first|||that|interview|with|||secondary|show|is
yaklaşık|-den|ilk|||ki|röportaj|ile|||yan|gösterim|
From the very first scenes, which include interviews with the supporting characters of the show,
Neredeyse ilk sahnelerden itibaren, yan karakterlerle yapılan röportajdır.
و افتادن یکی از پرژکتورها از آسمان استودیو
and|falling|one|of|projectors|from|sky|studio
ve|düşme||-den|||gökyüzü|stüdyo
and the falling of one of the projectors from the sky of the studio,
Ve stüdyonun gökyüzünden bir projektörün düşmesidir.
مخاطب به جعلی بودن جهان ترومن آگاهی مییابد
audience|to|fake|being|world|Truman|awareness||
izleyici|-e|sahte|olma|dünya|Truman|farkındalık||
the audience becomes aware of the artificiality of Truman's world,
İzleyici, Truman'ın dünyasının sahte olduğunun farkına varır.
در حالی که قهرمان داستان از آن بیاطّلاع است
in|while|that|hero|story|from|it|||is
-de|durum|ki|kahraman|hikaye|-den|o|||-dir
while the protagonist remains unaware of it.
Oysa hikayenin kahramanı bundan habersizdir.
و تنش واقعی فیلمنامه از تمایل تماشاگر
and|tension|real|||from|desire|viewer
ve|gerilim|gerçek|||-den|eğilim|izleyici
And the real tension of the screenplay arises from the viewer's desire
Ve senaryonun gerçek gerilimi, izleyicinin kahramanın içinde bulunduğu durumdan haberdar olma arzusundan kaynaklanıyor.
به آگهی قهرمان داستان از موقعیتی که در آن گرفتار شده است، ناشی میشود
to|advertisement|hero|story|from|situation|that|in|it|trapped|become|is|stemming||
-e|bilgi|kahraman|hikaye|-den|durum|ki|-de|o|sıkışmış|olmuş|-dir|kaynaklanıyor||
to be aware of the hero's situation in which he is trapped.
Belki de izleyicinin ve Truman'ın farkındalığı paralel bir şekilde ilerleseydi,
شاید اگر آگاهی مخاطب و ترومن به موازات یکدیگر جریان مییافت
perhaps|if|awareness|audience|and|Truman|to|parallel|each other|flow||
belki|eğer|farkındalık|izleyici|ve|Truman|-e|paralel||akış||
Perhaps if the audience's awareness and Truman's awareness flowed in parallel,
şaşırtıcı, gizemli ve muhtemelen daha çok izleyiciye hitap eden bir filmle karşılaşırdık.
با فیلمی غافلگیرانه، معمّایی و محتملاً مخاطبپسندتر مواجه بودیم
with|a film|surprising|mysterious|and|probably|||faced|we were
ile|bir film||gizemli||muhtemelen|||karşılaşmış|
we would have faced a more surprising, mysterious, and possibly more audience-friendly film.
در صحنهایی از فیلم، ترومن نوجوان با کنجکاوی و ذوق میگوید
in|||of|the film|Truman|teenager|with|curiosity|and|enthusiasm||
-de|||-den|film|Truman|genç|ile|merak|ve|heves||
In a scene from the film, teenage Truman excitedly says
Filmin bir sahnesinde, genç Truman merakla ve heyecanla diyor ki
میخواهد دنیا را ببیند و کشف کند
||the world|(object marker)|to see|and|discovery|to do
||dünya|-i|görmek|ve|keşfetmek|istiyor
he wants to see and explore the world
dünyayı görmek ve keşfetmek istiyor
معلّم با اشاره به نقشهی جهان میگوید چیزی برای کشف کردن باقی نمانده است
the teacher|with|pointing|to|||the world|||anything|for|discovery|to do|remaining|not left|
öğretmen|ile|işaret|-e|||dünya|||hiçbir şey|-mek için||eylemi|kalan|kalmadı|
The teacher, pointing to a world map, says there is nothing left to discover.
Öğretmen, dünya haritasına işaret ederek keşfedilecek bir şey kalmadığını söylüyor
معلّم نیز بازیگر نمایشی است که کریستوف به عنوان کارگردان نمایش ترومن ترتیب داده است
the teacher|also|actor|of the play|is|that|Christoph|as|title|director|the show|Truman|arrangement|given|is
öğretmen|de|oyuncu|oyun|-dir|ki|Christoph|-e|unvan|yönetmen|gösteri|Truman|düzenleme|verdi|-dir
The teacher is also an actor in the play that Christoph has arranged as the director of Truman's show.
Öğretmen de, Christoph'un Truman gösterisini düzenleyen yönetmen olarak yer aldığı bir oyunun oyuncusudur
و نام او یادآور کریستوف کلمب، کاشف قارهی آمریکاست
and|name|his|reminiscent of|Christopher|Columbus|explorer|||America is
ve|adı|o|hatırlatıcı|Kristof|Kolomb|kaşif|||Amerika'dır
And his name is reminiscent of Christopher Columbus, the discoverer of the American continent.
Ve adı, Kristof Kolomb'u, Amerika kıtasının kaşifini hatırlatıyor.
گویی که به غیر از آنچه کریستوف به ترومن عرضه کرده است
as if|that|to|other than|from|||Christopher|to|Truman|offer|has made|is
sanki|ki|-e|dışında|-den|||Kristof|-e|Truman|sunma|yaptı|dır
As if there is nothing else in the world to see and discover other than what Christopher has presented to Truman.
Sanki Kristof'un Truman'a sunduğundan başka dünyada görülecek ve keşfedilecek önemli bir şey yok.
چیز با اهمّیت دیگری در جهان برای دیدن و کشف کردن وجود ندارد
thing|with|importance|other|in|world|for|seeing|and|discovering|to do|existence|does not have
şey|ile|önem||||||||||
There is nothing else of importance in the world to see and discover.
Devamında Kristof, Truman'ın keşif ruhunu bastırmak için.
در ادامه کریستوف برای سرکوب کردن روحیهی جستجوگری ترومن
in|continuation|Christopher|for|suppressing|to do|||exploration|Truman
içinde|||||||||
Subsequently, Christopher aims to suppress Truman's spirit of exploration.
پدر او را در یک اقدام نمایشی دیگر غرق میکند
father|him|him|in|a|action|theatrical|another|drowning||
baba|onu|-i|içinde|bir|eylem|gösteri|başka|boğuyor||
His father drowns him in another dramatic act.
Babası onu başka bir gösteri eylemiyle boğuyor
تا با نهادینه کردن ترس از آب
in order to|with|||fear|of|water
-sın diye|ile|yerleştirme|eylemi|korku|-den|su
To instill a fear of water.
su korkusunu yerleştirerek
هرگز ترومن تصمیم به خروج از جزیره و به تعبیری خروج از نمایش نگیرد
never|Truman|decision|to|exit|from|island|and|to|expression|exit|from|show|he does not take
asla|Truman|karar|-e|çıkış|-den|ada|ve|-e|tabiri|çıkış|-den|gösteri|almaz
So that Truman never decides to leave the island and, in a sense, leave the show.
Truman'ın adadan çıkma ve bir anlamda gösteriden çıkma kararını asla vermemesini sağlıyor
فیلمنامه نویسان و فیلمسازان بسیاری ماهیت رسانه و نقش آن را
||writers|and|||many|nature|media|and|role|it|
|||ve||||doğası|||||
Many screenwriters and filmmakers have explored the nature of media and its role.
Birçok senarist ve film yapımcısı medyanın doğasını ve rolünü
در شکلگیری افکار و رفتار عمومی، دستمایهی کار خود قرار دادهاند
in|||thoughts|and|behavior|public||||work|their|placed||
de|||düşünceler|ve|davranış|kamu||||||koymak||
They have made it the basis of their work in shaping public thoughts and behaviors.
Kamu düşünceleri ve davranışlarının şekillenmesinde, çalışmalarında bir araç olarak kullanmışlardır.
اولیور استون در فیلم قاتلین بلفطره نشان میدهد که
Oliver|Stone|in|film|killers|by nature|shows|||
Oliver|Stone|de|film|katiller|doğaçlama|göstermek|||ki
Oliver Stone shows in the film Natural Born Killers that
Oliver Stone, Katil Balfour filminde gösteriyor ki,
چگونه رسانه ها میتوانند در تحریک خوی حیوانی انسانها نقش کاتالیزور را بازی کنند
how|media|plural marker|||in|provoking|nature|animal|||role|catalyst|marker for direct object|play|they do
nasıl|medya|lar|||de|kışkırtma|doğa||||||ı||
how the media can play a catalytic role in provoking the animalistic nature of humans.
medyalar insanların hayvani içgüdülerini tetiklemekte katalizör rolü oynayabilir.
تاد فیلیپس درفیلم جوکر محصول ۲۰۱۹ میلادی
Todd|Phillips||Joker|product|AD
Todd|Phillips||Joker|yapım|yılı
Todd Phillips in the 2019 film Joker.
Todd Phillips, 2019 yapımı Joker filminde.
چگونگی تبدیل شدن یک آدم معمولی به یک جنایتکار را به تصویر میکشد
how|turning|becoming|a|person|ordinary|to|a|criminal|(object marker)|to|image||
nasıl|dönüşüm|olmak|bir|insan|sıradan|-e|bir|suçlu|-i|-e|resim||
It depicts how an ordinary person becomes a criminal.
Sıradan bir insanın nasıl bir suçluya dönüştüğünü tasvir ediyor
تا جاییکه در برنامهی زندهی تلویزیونی اقدام به قتل مجری میکند
until|where|in|||||television|action|to|murder|host||
kadar|yer|-de|||||televizyon|eylem|-e|cinayet|sunucu||
To the extent that he commits murder against the host in a live television program.
Canlı televizyon programında sunucuyu öldürme eyleminde bulunuyor
باری لوینسون در فیلم سگ را بجنبان
Barry|Levinson|in|movie|dog|(object marker)|shake
işte|Levinson|-de|film|köpek|-i|hareket ettir
Barry Levinson in the film 'Wag the Dog'.
Barry Levinson, 'Köpeği Sallandır' filminde
نقش رسانهها را در انحراف افکار عمومی جهت تأمین منافع خصوصی به تصویر میکشد
role|||(object marker)|in|diversion|thoughts|public|for|securing|interests|private|to|image||
rol|||-i|-de|saptırma|düşünceler|kamu|amacıyla|sağlama|çıkarlar|özel|-e|resim||
It illustrates the role of the media in diverting public opinion to serve private interests.
Medyanın kamuoyunu özel çıkarlar doğrultusunda saptırmadaki rolünü tasvir ediyor
اندرو نیکول در فیلم سیمون محصول ۲۰۰۲ میلادی
Andrew|Niccol|in|film|Simone|produced|AD
Andrew|Niccol|de|film|Simone|yapımı|yılı
Andrew Niccol in the film Simone produced in 2002
Andrew Niccol, 2002 yapımı Simone filminde
داستان کارگردانی را روایت میکند
story|directing|it|narrates||
hikaye|yönetmenlik|onu|anlatıyor||
tells the story of a director
bir yönetmenin hikayesini anlatıyor
که نقش اول فیلمش را در دنیای دیجیتال خلق میکند
that|role|main|his film|it|in|world|digital|creating||
ki|rol|baş|filmi|onu|de|dünya|dijital|yaratıyor||
who creates the lead role of his film in the digital world
filmindeki başrolü dijital dünyada yaratmasıyla ilgili
و این شخصیت مجازی برندهی جایزهی اسکار نیز میشود
and|this|character|virtual|||||Oscar|also||
ve|bu|karakter|sanal|||||Oscar|de||
and this virtual character also wins an Oscar.
ve bu sanal karakter Oscar ödülü kazanıyor
لازم به یادآوری است که اندرو نیکول نویسندهی فیلمنامهی نمایش ترومن نیز هست
necessary|to|reminder|is|that|Andrew|Niccol||||||show|Truman|also|is
gerekli|-e|hatırlatma|-dir|ki|Andrew|Niccol||||||gösteri|Truman|de|-dir
It is worth noting that Andrew Niccol is also the screenwriter of The Truman Show.
Andrew Niccol'un Truman Show'un senaristi olduğunu hatırlatmak gerekir.
آنچه رسانهها خلق میکنند
||||create||
||||yaratma||
What the media creates,
Medyanın yarattığı şeyler.
در بسیاری موارد غیرواقعی، مجازی و حتّی دروغ است
in|many|cases|unrealistic|virtual|and|even|lie|is
-de|birçok|durumlar|gerçek olmayan|sanal|ve|hatta|yalan|-dir
in many cases, is unrealistic, virtual, and even false.
Birçok durumda gerçek dışı, sanal ve hatta yalan.
ولی نتایج منشعب از آن، واقعی و غیرقابل انکار است
but|results|derived|from|that|real|and|undeniable|denial|is
ama|sonuçlar|türetilen|-den||gerçek|ve|||-dir
But the results derived from it are real and undeniable.
Ama ondan çıkan sonuçlar gerçek ve inkar edilemez.
بهدون تردید اگر نمایش ترومن در عصر فراگیر شدن اینترنت
||doubt|if|show|Truman|in|era|widespread|becoming|internet
||tereddüt|eğer|gösteri|Truman|-de|çağ|yaygın|olmak|
Undoubtedly, if The Truman Show were made in the era of the internet's prevalence
Kesinlikle, Truman Show internetin yaygınlaştığı bir dönemde yapılsaydı,
و شبکههای اجتماعی ساخته میشد، میتوانست
and|||social|made||||
ve|||sosyal|yapıldı||||
and social networks, it could have
medyanın günlük yaşam üzerindeki etkisini daha somut ve ciddi örneklerle gösterebilirdi.
مصادیق عینی تر و جدّیتر از تاثیر رسانهها را بر زندگی روزمّره به تصویر کشد
Concrete examples||||||||||||||||
examples|concrete|more|and|||of|impact|||the|on|life|everyday|to|image|it could
örnekler|somut|daha||||-den|etki|||-i|-e|yaşam|günlük|-e|görüntü|çekebilir
depicted more concrete and serious examples of the impact of media on daily life.
Günümüzde kameralar ve medyalar, özel hayatımıza sonsuz bir şekilde yaklaşmıştır.
امروزه دوربین ها و رسانهها تا بینهایت به حریم خصوصی ما نزدیک شدهاند
nowadays|cameras|plural marker|and|||to|||to|privacy|private|our|close||
|kameralar|-ler|ve|||kadar|||-e|alan|özel|bizim|yakın||
Nowadays, cameras and media have come infinitely closer to our privacy.
اربابان رسانه در حکم خدایان معاصر
lords|media|in|the role of|gods|contemporary
efendiler|medya|-de|hükmünde|tanrılar|çağdaş
Media lords are like contemporary gods.
Medya efendileri, çağdaş tanrılar gibidir.
تقدیری را برای مخاطبان خود رقم زدهاند
fate|the|for|audiences|their|shape||
bir kader|-i|için|izleyiciler|kendileri|yazmak||
They have shaped a destiny for their audiences.
Kendileri için izleyicilerine bir kader yazmışlardır.
تقدیری که حدود و مرزهای آن از آسمان نیز دیده میشود
fate|that|limits|and|boundaries|it|from|sky|also|seen||
bir kader|ki|sınırlar|ve|sınırları|onun|-den|gökyüzü|de|görülmek||
A destiny whose limits and boundaries can be seen from the sky.
Bu kaderin sınırları, gökyüzünden bile görülebilir.
افرادی انتخاب شده یا انتخاب کردهاند، بازیگران این تقدیر باشند
individuals|selection|chosen|or|choosing|||actors|this|fate|they be
kişiler|seçim|olmuş|ya|seçmek|||oyuncular|bu|kader|olsunlar
Certain individuals have been chosen or have chosen to be the actors of this destiny.
Seçilen ya da seçilmiş kişiler, bu kaderin oyuncuları olmuştur.
کریستوف با قاطعیت و تحکّم خداگونه مطمئن است
Christof is confidently and godlike sure
Kristof kesin bir kararlılıkla ve tanrısal bir otoriteyle emindir
برای همیشه میتواند ترومن را کنترل کرده و تقدیر او را در دست داشته باشد
that he can control Truman forever and hold his fate in his hands.
Truman'ı sonsuza dek kontrol edebileceği ve kaderini elinde tutabileceği konusunda
او روز و شب و طوفان و باران را در کنترل خود دارد
He has control over day and night, storm and rain.
Gündüz ve geceyi, fırtınayı ve yağmuru kontrolü altında tutmaktadır
ولی در نهایت این ترومن است که بر آسمان کذایی کریستوف مشت میکوبد
But in the end, it is Truman who pounds his fist against Christof's false sky.
Ama nihayetinde bu Truman'dır ki Kristof'un sahte gökyüzüne yumruk atar
و آن را میشکافد تا طرحی نو در اندازد
and|it|it|||in order to|a design|new|in|he/she/it throws
ve|onu|-i|||-sın diye|bir tasarım|yeni|içine|koysun
And it splits it open to create a new design.
Ve onu yararak yeni bir tasarım ortaya koyar.
حلقهی مفقودهی برنامههای دقیق و طراحی شدهی کریستوف
||||||precise|and|design|||Christoph
||||||kesin|||||
The missing link in Christoph's precise and designed plans.
Kristof'un titiz ve planlı programlarının kayıp halkası.
دستکم گرفتن نقش عشق در معادلات بشری است
||||||equations||
||taking|role|love|in|equations|human|is
Underestimating the role of love in human equations.
İnsan ilişkilerindeki aşkın rolünü küçümsemektir.
او که توانسته بود تعیین کند ترومن با چه کسی زندگی کند
he|that|he has been able|he was|determining|to live|Truman|with|whom|someone|life|he/she/it lives
He who was able to determine with whom Truman would live.
O, Truman'ın kiminle yaşayacağını belirleyebilmişti.
نمیتواند تحمیل کند، عاشق چه کسی باشد
||impose|he does|in love|whom|someone|he is
||zorlamak|o|aşık|hangi|kişi|olur
cannot impose who to love
Sevdiği kişiye neyi dayatabilir?
او که همهی جزییات زندگی ترومن را زیر نظر داشته است
he|that|||details|life|Truman|the|under|observation|has|he is
o|ki|||detaylar|yaşam|Truman|onu|altında|göz|sahip|dir
He who has been watching every detail of Truman's life
O, Truman'ın hayatının tüm detaylarını gözlemlemiştir.
و به قول خودش: ترومن را بهتر از خود او میشناسد
and|to|saying|himself|Truman|the|better|than|self|him||
ve|-e|söz|kendisi|Truman|onu|daha iyi|||||
and as he says: knows Truman better than he knows himself
Ve kendi sözleriyle: Truman'ı kendisinden daha iyi tanıyor.
ولی قادر نیست در سر و قلب او دوربین بگذارد
but|able|is not|in|head|and|heart|him|camera|he puts
ama|yetenekli||içinde|kafa|ve|kalp|onun|kamera|
but is unable to place a camera in his head and heart
Ama onun kafasına ve kalbine bir kamera yerleştiremiyor.
ترومن عکسهای متفاوتی را کولاژ کرده است
|||||collage||
Truman|||different|(object marker)|collaged|done|is
Truman|||farklı|-i||yaptı|-dir
Truman has collaged different photos.
Truman farklı fotoğrafları kolaj yapmıştır
تا بتواند به تصویر ذهنیاش از سیلویا عینیت ببخشد
in order to|he can|to|image|||of|Sylvia|objectivity|he gives
-sın diye|yapabilsin|-e|görüntü|||-den|Sylvia||verebilsin
To give objectivity to his mental image of Sylvia.
böylece Sylvia hakkındaki zihinsel imajına somutluk kazandırabilsin diye
و همین کولاژ تصویر است که به او انرژی و امید میدهد تا بر ترسهایش غلبه کند
and|this|collage|image|is|that|to|him|energy|and|hope|||in order to|on|||overcoming|he does
ve|bu|||||-e|||||||-sın diye|-e|korku||üstesinden gelme|
And it is this collage image that gives him energy and hope to overcome his fears.
ve bu kolaj görüntüsü ona korkularının üstesinden gelmesi için enerji ve umut verir
صحنهی خروج از تقدیر مجازی و کذایی طراحیشدهی خداوندگاران رسانه
||exit|from|fate|virtual|and|false||||lords|media
|-ı|||||||||||medya
The scene of exiting the virtual and false destiny designed by the media gods.
medya tanrılarının tasarladığı sanal ve sahte kaderden çıkış sahnesi
یکی از به یادماندنیترین صحنههای فیلم است
one|of|to|||||movie|is
bir|-den|-e|||||film|dır
It is one of the most memorable scenes of the film.
Filmin en unutulmaz sahnelerinden biri.
ترومن دستهای خود را به حالت رهایی باز میکند و میگوید
Truman|||his|them|to|state|freedom|open|||and||
Truman|||kendisi|-i|-e|durumda|özgürlük||||||
Truman opens his hands in a gesture of liberation and says.
Truman, ellerini özgürlük pozisyonunda açıyor ve diyor ki:
اگر ندیدمتون بعدظهر و شبتون به خیر
if|I didn't see you|afternoon|and|your night|to|good
eğer|sizi görmedim|öğleden sonra||geceniz|-e|iyi
If I don't see you, have a good afternoon and evening.
Eğer sizi görmezsem, iyi akşamlar.
اگر از این ویدئو لذّت بردید، کانال ما را در یوتیوب سابسکرایب کنید
if|from|this|video|pleasure|you enjoyed|channel|our|it|in|YouTube|subscribe|you do
eğer|-den|bu||zevk|aldınız|kanal|bizim|-i|-de|YouTube||yapın
If you enjoyed this video, subscribe to our channel on YouTube.
Bu videodan keyif aldıysanız, YouTube kanalımıza abone olun.
و با کلیک کردن روی آیکون زنگوله، از جدیدترین ویدئوهای ما آگاه شوید،
and|with|click|to do|on|icon|bell|from|latest|videos|our|aware|become
ve|ile|tıklama|yapmak|üzerine||çan|-den|en yeni|videolar|bizim|haberdar|olun
And by clicking on the bell icon, stay informed about our latest videos,
Ve çan simgesine tıklayarak en son videolarımızdan haberdar olun,
سپاس از همراهیتان
thanks|for|companionship|your
teşekkür|-den|eşlik|-nız
Thank you for your support.
Destekleriniz için teşekkürler
PAR_TRANS:gpt-4o-mini=4.43 PAR_CWT:AvJ9dfk5=4.51 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=3.39 PAR_CWT:AvJ9dfk5=29.43
en:AvJ9dfk5 tr:AvJ9dfk5
openai.2025-02-07
ai_request(all=46 err=2.17%) translation(all=90 err=3.33%) cwt(all=1071 err=36.88%)