Al Mahkamah | المحكمة
Al Mahkamah | Gericht
Al Mahkamah | court
Al-Mahkamah | rechercher
Al Mahkama | La Corte
Al Mahkamah | tribunal
Al Mahkama | Domstolen
Al Mahkamah | mahkeme
Аль Махкама | суд
كن منصفا يا سيدي القاضي
Be fair, Your Honor
انصاف داشته باشین جناب
Soyez juste, Votre Honneur
Adil olun Sayın Yargıç
ذنبي أنا رجل له ماضي
My fault I am a man with a past
Benim hatam, geçmişi olan bir adamım
كن منصفا يا سيدي القاضي
Be fair, Your Honor
Adil olun Sayın Yargıç
ذنبي أنا رجل له ماضي
Es ist meine Schuld, dass ich ein Mann mit einer Vergangenheit bin
My fault I am a man with a past
Benim hatam, geçmişi olan bir adamım
تلك التي أمامك الآن
Der, der jetzt vor dir liegt
The ones in front of you now
Şimdi karşınızda olanlar
كانت لدي أعز إنسانة
Ich hatte meinen liebsten Menschen
I had the dearest person
en sevdiğim kişiye sahiptim
أحببتها وهي أحبتني
Ich liebte sie und sie liebte mich
I loved her and she loved me
Ben onu sevdim o da beni sevdi
صدقا جميع الهم أنستني
Ehrlich gesagt, alle Sorgen lassen mich vergessen
Honestly, all worries, forget me
Dürüst olmak gerekirse, tüm endişeler bana unutturdu
صارحتها وقلت مولاتي
Ich habe es ihr offen gesagt, Eure Majestät
I told her and said my lord
ona söyledim ve efendim dedim
كثيرة كانت علاقاتي
I had many relationships
birçok ilişkim oldu
قالت، حبيبى دع الماضي وقبلني، قبلني
She said, baby let go of the past and kiss me, kiss me
Bebeğim geçmişi bırak ve öp beni, öp beni dedi
بين ذراعيك أنا، أنا، أنا، أنا
In your arms I, me, me, me
Kollarında ben, ben, ben, ben
أنا الكل وأنا، أنا لي الحاضر والآتي
I am all and I, I belong to the present and to come
Ben her şeyim ve ben, şimdiye ve geleceğe aitim
كن منصفا ياسيدي القاضي
Seien Sie fair, Euer Ehren
Be fair, Your Honor
Adil olun Sayın Yargıç
تخونني لغتي وألفاظي
My language and my words betray me
Dilim ve sözlerim bana ihanet ediyor
إن الذي أمامك الآن
Was liegt jetzt vor Ihnen?
Bu şimdi senin önünde
أشبعنى ظلما وحرمان
Er erfüllte mich mit Ungerechtigkeit und Entbehrungen
Fill me with injustice and deprivation
Beni adaletsizlik ve yoksunlukla doldur
أنا حالة فعلا لها يرثى
I really deplorable condition
Je suis dans un état vraiment pitoyable
gerçekten içler acısı durumdayım
حتى نسيت بأنني أنثى
Until I forgot that I am female
kadın olduğumu unutana kadar
دللتها، دللتني
I spoiled her, spoiled me
Onu şımarttım, beni şımarttım.
دمرتنى أنت
You destroyed me
Beni mahvettin
أهملتنى أنت
You neglected me
beni ihmal ettin
أنت، أنت عذابي
You, you are my torment
Sen, sen benim azabımsın
أنت، أنت همومي
You, you are my worries
Sen, sen benim endişelerimsin
ونسيت قسوته وقلت له
And I forgot his cruelty and told him
Ve onun zulmünü unuttum ve ona söyledim
حبيبى دع الماضي وقبلني، قبلني
Bebeğim geçmişi bırak ve öp beni, öp beni
بين ذراعيك أنا، أنا، أنا، أنا
Kollarında ben, ben, ben, ben
أنا الكل وأنا، أنا لي الحاضر والآتي
Ben her şeyim ve ben, şimdiye ve geleceğe aitim
مرالزمان تغيرت، تغير
Over time I changed, changed
Zamanla değiştim, değiştim
تمردت، تمرد
isyan etti, isyan etti
تجبرت وتكبرت، تجبرو تكبر
You were forced and grew up, you were forced to grow up
Zorlandın ve büyüdün, büyümeye zorlandın
صبرى الجميل تجاوزالصبر
My beautiful patience exceeded patience
Güzel sabrım sabrımı aştı
لغة الحوار تحولت جمر
The language of dialogue has turned into embers
Diyalog dili köz oldu
فإن رأتني جنبها سارحا
If she saw me walking her side
Si elle me voit de son côté,
Onun yanında yürüdüğümü görseydi
فورا تصير إمرأة أخرى
Immediately become another woman
Immédiatement tu deviens une autre femme
Hemen başka bir kadın ol
غيرتها مرض يوسوسني
Changed by the disease of Usosni
Changé par la maladie de Joseph
Usosni hastalığı tarafından değiştirildi
فعلا أحن لذلك الماضي
I really miss that past
J'aspire vraiment à ce passé
O geçmişi gerçekten özlüyorum
أطلق يدي سيدي القاضي
Release my hand, Your Honor
Relâchez ma main, Votre Honneur
Elimi bırakın, Sayın Yargıç
أطلق، أطلق، أطلق، أطلق يدي
Shoot, shoot, shoot, release my hand
Vur, vur, vur, elimi bırak
حرر يدي، حرر يدي
Free my hand, free my hand
Libère ma main, libère ma main
Elimi serbest bırak, elimi serbest bırak
حرر يدي، حرر يدي
Free my hand, free my hand
Elimi serbest bırak, elimi serbest bırak
الله على سهراته الكبرى
God for his great evenings
Que Dieu bénisse ses grandes nuits
Tanrı harika akşamları için
يوما أراه ويختفى شهرا
One day I see him and he disappears for a month
Un jour je le vois et il disparaît pendant un mois
Bir gün onu görüyorum ve bir aylığına ortadan kayboluyor.
(الله على سهراته الكبرى (الله، الله
God on his great vigils (God, God
Tanrı büyük nöbetlerinde (Tanrı, Tanrı
يوما أراه ويختفى شهرا
One day I see him and he disappears for a month
Bir gün onu görüyorum ve bir aylığına ortadan kayboluyor.
عذرا يناقض سيدى عذرا
Sorry sir contradicts sorry
Désolé contredit monsieur
Üzgünüm efendim özür dilerim ile çelişiyor
من بيت صاحبة إلى أخرى
From one house to another
D'une maison de propriétaire à l'autre
Bir evden diğerine
فالشلة الأولى أعادته لظلاله وضياعه الماضي
The first group brought him back to his shadows and his past
La première paralysie le ramena à ses ombres et à son passé perdu
İlk grup onu gölgelerine ve geçmişine geri getirdi.
كن منصفا، كن منصفا يا سيدي القاضي
Adil olun, adil olun Sayın Yargıç