1.67 Hallo?
Merhaba
1.67 Hallo?
1.67 もしもし?
1,67 Hallå?
1.67 Merhaba?
○ Hallo?
Xin chào
Hello
Merhaba
○ Hello?
こんにちは。
○ Merhaba?
● Hey Kaan, hier ist Toby.
Merhaba|Kaan|burada|var|Toby
Hey|Kaan|||Toby
안녕||||
● Hey Kaan, this is Toby.
● やあ、カーン、トビーだよ。
● Hey Kaan, ben Toby.
Sag mal, was machst du am Sonntag?
|||làm|||
say|just|||||
Söyle|bir|ne|yapıyorsun|sen|de|Pazar
Tell me, what are you doing on Sunday?
セイ、日曜日は何してるんですか?
Söyle, pazar günü ne yapıyorsun?
Treffen wir uns?
Buluşalım|biz|birbirimizi
Let's meet?
会っているのでしょうか?
Buluşalım mı?
Hast du Zeit?
||time
Var|sen|zaman
Do you have time?
時間はあるのか?
Zamanın var mı?
○ Also, warte mal.
vậy||
Yani|bekle|bir dakika
○ So wait a minute.
○ さて、ちょっと待ってください。
○ Yani, bir dakika bekle.
Hm, am Sonntag, da will ich erst mal lange schlafen.
||Sunday||want||first||long|sleep
Hm|de|pazar|o zaman|istiyorum|ben|önce|bir|uzun|uyumak
Hm, on Sunday, I want to get a good night's sleep.
うーん、日曜日は、まずゆっくり寝たいですね。
Hm, Pazar günü önce uzun uyumak istiyorum.
● Okay.
Tamam
● OK.
(中略)わかりました。
● Tamam.
Dann vielleicht so um 12?
|maybe||
O zaman|belki|civarı|de
Then maybe around 12?
じゃあ、12時くらいかな?
O zaman belki saat 12 civarı?
○ Nee.
Hayır
○ Nope.
(株)エヌ・ティ・ティ・ドコモ ○ナウ。
○ Hayır.
Am Sonntagmittag esse ich immer mit meiner Familie und dann spiele ich mit ein paar Freunden im Park Fußball.
|Sunday afternoon|||always||my|||||||||friends|||
(belirtili artikel)|pazar öğle|yerim|ben|her zaman|ile|benim|aile|ve|sonra|oynarım|ben|ile|bir|kaç|arkadaş|de|park|futbol
On Sunday lunchtime I always have dinner with my family and then I play soccer with some friends in the park.
日曜日のお昼は、いつも家族と一緒にランチを食べ、その後、公園で友人たちとサッカーをします。
Pazar öğle yemeğinde her zaman ailemle birlikte yemek yerim ve sonra birkaç arkadaşım ile parkta futbol oynarım.
● Und am Nachmittag?
||afternoon
Ve|öğleden sonra|öğleden sonra
● And in the afternoon?
午後は?
● Peki ya öğleden sonra?
○ Um drei treffe ich Felix und Sarah im Café Centro.
|||||||||Centro
Saat|üç|buluşuyorum|ben|Felix|ve|Sarah|de|kafe|Centro
○ I meet Felix and Sarah at Café Centro at three.
3時、カフェ・セントロでフェリックスとサラに会う。
○ Üçte Felix ve Sarah ile Café Centro'da buluşuyorum.
● Gut.
İyi
● Good.
● Güzel.
Dann vielleicht um vier?
O zaman|belki|de|dört
Then maybe at four?
じゃあ、4時かな?
O zaman belki dörtte?
○ Also, da gehe ich mit Marie spazieren.
||||||walk
Yani|orada|giderim|ben|ile|Marie|yürüyüşe
○ Well, I'm going for a walk with Marie.
だから、マリーと一緒に歩いてるんだ。
○ Yani, ben Marie ile yürüyüşe çıkıyorum.
Und danach gehen wir noch ins Kino, hoffentlich.
||go|||||hopefully
Ve|sonra|gideceğiz|biz|daha|sinemaya|sinema|umarım
And then we'll go to the cinema, hopefully.
その後、映画館に行くことになると思います。
Ve sonrasında umarım sinemaya gideceğiz.
● Aha.
Aha
● Ah.
嗚呼、そうだったのか。
● Aha.
Ja, schade.
|pity
Evet|yazık
Yes, too bad.
ええ、残念です。
Evet, yazık.
Dann vielleicht nächstes Wochenende.
|||weekend
O zaman|belki|gelecek|hafta sonu
Then maybe next weekend.
じゃあ、来週末かな。
O zaman belki gelecek hafta sonu.
○ Ja, tut mir leid.
Evet|yap|bana|üzüntü
○ Yes, sorry.
○ うん、ごめんね。
○ Evet, üzgünüm.
Wir telefonieren, ja?
|to phone|
Biz|telefon ediyoruz|değil mi
We'll call, yes?
電話中なんだけど、そうなの?
Telefonla konuşalım, tamam mı?
● Okay, also bis dann.
Okay|||
Tamam|yani|kadar|o zaman
● Okay, see you then.
じゃあ、またね。
● Tamam, o zaman görüşürüz.
SENT_CWT:AFkKFwvL=1.48 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=1.13
tr:AFkKFwvL
openai.2025-01-22
ai_request(all=29 err=0.00%) translation(all=24 err=0.00%) cwt(all=109 err=0.00%)