Yeni doğan kızım için...
Kızım, birkaç gün önce sen dünyaya geldin. Her türlü tuhaf ve sıradışı şeyler göreceğin bu dünyaya.
Hem kötülükler, hem iyilikler göreceğin,
hem dertli, hem de sevinçli zamanlar yaşayacağın bir dünyaya.
Daha 9 ay önce gözle görülemeyen küçücük bir hücreyken,
100 milyonlarca hücrenin arasından sen en güçlüsü olarak ana rahmine girmeyi başardın
ve böylece bu hayattaki ilk başarını kazanmış oldun.
Şimdiyse dünyaya gelecek büyüklüğe ulaştın ve hayattasın artık.
Yani bir sonraki aşamadasın.
Yani senin gibi 100 milyonlarca hücrenin arasından dünyaya gelmeyi başaran
7 milyar başarılı insanın olduğu yeni rekabet ortamında.
Ben de artık bir süredir bu ortamda yaşayıp az çok bir şeyleri görmüş ve anlamış biri olarak,
bu videoyu izleyip anlayacak yaşa geldiğinde,
senin bunlardan az da olsa ders çıkarabilmen için sana birkaç öğütte bulunmak istiyorum.
Çünkü bunları sana en samimi şekilde söyleyebilecek bu hayattaki 3-4 kişiden biriyim.
Diğer bütün insanların da kendi yakınları olduğundan,
belki de hiçbir zaman benim olduğum kadar içten sana nasihat edemiyecekler.
İlk önce şunu bilmelisin,
senin bu videoyu izleyip anlayabileceğin zamanlar gelinceye kadar,
bu kanalı halen devam ettirip ettiremeyeceğimi şu an bilemiyorum.
Ama hazırladığım diğer videoları izlediğinde,
o videoların hepsini genelde tanımadığım insanlar için yaptığımı anlayacaksın.
Fakat bu video sadece senin için.
Ben henüz babalığın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.
Bildiğim şey şu ki, bu dünyaya geldiğin günden itibaren sen hem öğrencisin, hem de öğretmen.
İlk dakikadan itibaren hayatı, yaşamayı ve insanları öğrenmeye başlayacaksın.
Yani yeni şeyler öğrenmekte bir öğrenci olacaksın.
Fakat aynı zamanda bana ve annene, babalık ve anneliğin nasıl birşey olduğunu öğreteceksin.
Böylece öğretmen olmuş olacaksın.
Sen daha dünyaya gelmeden öğretmenlik yapmaya başladın.
Çünkü senin doğacağını öğrendiğimiz günden bu yana, benim düşüncelerimde çok şey değişmeye başladı.
Daha da olgunlaşmaya başladım.
Sorumluluğumun ne kadar büyük olduğunu anlamaya başladım
ve şu ana kadar birçok şey beynimde değişmeye başladı bile. Şimdiye kadar benim gecem gündüzüm farklı iş ve sosyal projelerdi,
fakat şimdi öyle değil.
Artık en büyük projem sensin.
Artık gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilecek, doğacak çocukları için iyi bir anne olabilecek, ailesi için gerçek bir yuva kurabilecek ve kendi ailesinin temelini güçlendirecek birini yetiştirip hazırlamak, yani seni hazırlamaktır en büyük projem.
Öncelikle, var olduğum sürece seni korumaya çalışacağımı
ve bunun için elimden geleni yapacağımı bilmeni isterim.
Ama, bu bir yere kadar.
Ben seni her zaman koruyamam.
Sen gittikçe daha özgür bir kişi olacaksın.
Bu yüzden önemli olan şey, benim ve annenin yanında olmadığı zamanlarda
senin doğru kararlar verebilmeyi öğrenmendir.
Sana ilk nasihatım, ne durumda olursan ol, ne gibi zorluklarla karşılaşırsan karşılaş,
hep hayallerinin peşinden git.
Düşün ki, hepimizin bu dünyada belli bir misyonu var.
Sen de kendi misyonunun ne olduğunu anlamak için hayallerinebakabilirsin.
Seni sen yapan hayallerin.
Belki de o kadar tuhaf ,farklı ilgi alanların ve hayallerin olacağı bir zaman gelecek ki
ben bir baba olarak onlara karşı çıkmak isteyebilirim.
Kendi tecrübe ve bilgilerime dayanarak senin seçtiğin yolun doğru olmadığını söylebilirim. Çünkü sonuçta ben bir babayım,
kendimce senin için en iyisinin ne olduğunu bildiğimi sanacağım.
Ama sana bir şey söyleyeyim mi?
Ben sana ne nasihat etsem de , yol göstersem de , hep son kararı sen kendin ver.
Önündeki engellere rağmen senin kendi içindeki karar değişmiyorsa, demek ki doğru yol odur.
Sana çok engel olursam da bu videoyu aç ve bana izlet, izin veriyorum.
De ki, ‘ bak baba, gençken bana bunları söylüyordun.'
Ben de bu şekilde farkına varıp, hatırlayayım ve senin yolundan çekileyim.
Hep hayal kur, kızım.
Hayallerinin ucu bucağı olmasın.
Çok uzaklara gitsin hayallerin.
Hayatta başarabileceğin şeyler hayal ettiklerinin sınırını geçemez.
O yüzden hayallerin çok geniş olmalı.
Geniş olmalı ki, başarıların da o derece büyük olabilsin.
O kadar hayal et ki, hayalin bu dünyanın sınırlarını bile aşsın.
Etraftakiler ancak 3 boyutu düşünebilirken,
sen 4, 5, 6 veya daha çok boyutu düşünüp hayal etmeye çalış.
Asla beynine sınırlar koyma.
Amaçların yolunda da kendine limitler koyma
Büyük amaç yoktur.
Bu dünya çok küçük.
Etrafına ve dünyaya baktığın zaman kendini büyük ve heybetli biri olarak düşün
ve sanki küçük bir küreye uzaktan baktığını farzet.
Bak o zaman bütün o zor işler sana nasıl da kolay gelecektir.
Yanlış yapmaktan da korkma.
Ben zaten yaşadığım sürece, hep sana doğru bildiklerimi söylemekle yol gösteriyor olacağım.
Tüm kalbinle inandıklarının peşinden koşarak gitmeye çalış.
O kadar hızlı git ki, eğer yanlış yoldaysan, bunu çabucak anla ve yolunu zaman kaybetmeden hemen değiştirebil.
Hepimiz insanız ve doğamız gereği hatalar yapıyoruz, merak etme....
Sen de çok hata yapacaksın.
Ama, önemli olan şu ki, hataların çok zamanını almasın
ve doğru şeyleri yapmaya daha çok zamanın kalsın.
Hiçbir engel seni yıldırmasın.
Hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkma. Mert ol.
Hayat cesur insanları ödüllendirir hep.
Karşına çıkan engeller aslında senin bu yolda daha güçlü olmanı sağlayan şeylerdir.
Korkarak üstesinden geleceğin engeller...
Olaylara 2 tür bakış açısı vardır, kızım.
Bazı insanlar karşılarına bir dağ çıktığı zaman onu yolun sonu olarak görür ve dururlar.
Başka yollar ararlar.
Bazı insanlarsa karşılarına çıkan dağın arkasındaki aydınlık yolu görürler.
Ve o dağa tırmanarak o dağı aşarlar.
Bak o insanlar var ya, milyonlarca insanı da, dağın diğer tarafında bırakarak yollarına devam edip
istedikleri yere varmayı başarırlar.
Sen hep o ikinci insanlardan olmayı seç
Her zaman kendini geliştir.
Hep öğren. Ölünceye kadar.
Hiçbir zaman öğrendiklerinin yeterli olduğunu ve artık başka bir şeye ihtiyacının olmadığını düşünme.
Öğrendiklerin buz dağının gözükən kısmı sadece Henüz öğrenmediklerinse buz dağının suyun altında kalan büyük kısmı.
Şunu bil ki, bir şeyin var olup olmadığını ve senin onu bilip bilmediğini onu öğrenmeden bilemezsin. Uzaktan her şey çok açıkmış gibi gözükebilir.
O şeyi kulaktan dolma bilgilerle yeterince bildiğini de sanabilirsin.
Ama emin ol, sadece okuyarak, izleyerek ve gezerek öğrendikten sonra ‘
evet, ben bunu aslında bilmiyordum' dediğini farkedeceksin.
İşte bu yüzden az okuyan ve az öğrenen kişiler her şeyi bildiklerini sanırlar.
Çünkü neyi bilmediklerini bilmezler ki.
Ama hep öğrenmeye açık olan kişilerse, yeni şeyler öğrenirken şimdiye kadar ne kadar az şey bildiklerinin hep farkına vardıkları için,
bu mantıkla henüz bilmedikleri milyonlarca, milyarlarca faydalı bilginin olduğunu da tahmin edebiliyorlar.
“Bir insan her şeyi bilemez ki” diye düşünebilirsin.
Elbette, bilemez.
Sen sadece elinden geleni yap.
Hiçbir zaman durma.
Bir de en azından bir alanı digerlerinden çok ama çok iyi bilmeye çalış.
Çünkü o alan seni ilerleyen dönemde, kendi ayaklarının üzerinde tutan ve seni maddien destekleyen bir alan olabilir.
Ders çalıştığın zaman bil ki, çoğu insan ders çalışmayı sevmez.
Bu gayet normal bir şey.
Unutma ki, çoğu zaman insanın faydasını gördüğü şeyler hoşuna gitmeyerek yaptığı şeylerdir.
Etrafındaki insanları kınamamaya çalış.
Kim ne yaparsa yapsın, kendisi için yapıyor.
Sadece sen onlarda yanlış olarak gördüğün davranışları kendin yapma.
Sadece kendi yanlışlarından değil, başkalarının da yanlışlarından öğrenmeyi öğren.
Seni kim kınarsa kınasın, takılma ve o kınamaları bir şans olarak gör.
Bak ve anlamaya çalış,
gerçekten sana, seni iyiye doğru götürecek ve seni geliştirecek şeylerden mi bahsediyorlar?
Eğer öyleyse, hemen kendini düzeltmeye çalış.
Etrafını değiştirmeye çalışma.
Kendi kendini değiştir ve onlara örnek ol.
onlar da sana bakıp zamanla kendilerini değiştirecekler.
Değişmezlerse de, o noktadan sonra bu senin sorunun veya sorumluluğun değil artık.
Herkes kendi hayatını yaşar, iyi ya da kötü.
Sana mantıksız eleştiriler yapıldığında da umursama.
Şevkini kırmaya çalışanların seni de kendi bataklıklarına çekmesine izin verme.
Umursamamak nasıl olur diye düşünebilirsin.
Sana söyleyeyim nasıl olduğunu.
Umursamamak, bir eleştiriyi duyduktan sonra moralin bozulsa da,
cevap vermemen ve görmezden gelmen anlamına gelmiyor.
Eğer mantıklı olmayan eleştiri moralini bozuyorsa,
sen ona cevap versen de vermesen de, artık onu umursamışsın demektir.
Umursamamak, o eleştiriyi duymamış gibi davranmak demek. Diyelim ki, kulağında kulaklık var ve sevdiğin bir şarkıyı dinliyorsun.
Seni eleştiren kişi de karşında oturmuş ve sana bir şeyler söylüyor.
Sen onun dudaklarının hareket ettiğini görüyorsun ve negatif veya mantıksız bir şey söylediğinin farkındasın.
Ama ne söylediğini duymadığın için elbette moralin bozulmayacak.
Senin ruh halin o sırada dinlediğin o güzel şarkıyla dolu olacak.
İşte umursamamak böyle birşey.
Sanki o kişinin ne söylediğini duymuyorsun bile.
İnanarak gittiğin yol, senin kulağındaki o güzel şarkı olsun.
Ama hangi yolda gidersen git, hiçbir zaman sadece kendini düşünme.
Hep bildiklerini ve öğrendiklerini paylaşmaya çalış.
Başkalarının seni geçeceğinden korkma.
Onların senden öğrenmeye çalışırken harcadıkları zamanda,
sen daha da çok şey öğrenmiş ve daha gelişmiş olacaksın.
Sen kendinde varolan bilgiyi başkalarıyla paylaştıkça, o bilgi senin kafanda daha iyi oturacak
ve bu şekilde o bilgiyi çok yönlü kullanabilecek bir seviyeye gelebileceksin.
Biriyle tartıştığın zaman, mümkün olduğunca sakin kalmaya çalış.
Karşındaki senin için önemli biriyse, ondan 2-3 saat ara isteyip sonra tartışmaya devam etmeyi teklif et.
İnan bana, eğer tartıştığınız konu gereksiz bir şeyse, 2-3 saat sonra ikiniz de sakinleşmiş olacak
ve ikiniz de bu konunun yeniden açılmasını istemeyeceksiniz bile.
Eğer, karşındaki senin için o kadar da önemli biri değilse, o zaman hiç tartışmak için zaman harcama.
Gereksiz insanların senin zamanını, huzurunu ve enerjini almasına izin verme.
Elinden geldiğince az insanın kalbini kırmaya çalış kızım.
Eğer birinin kalbini kırdıysan, hemen özür dile.
Kendini ne pahasına olursa olsun, haklı çıkarmaya çalışma.
Gururunu böyle şeylerle doyurma.
Gururun senin düşmanın, hep aklında olsun.
Elinden geldiğince gururunun farkında ol ve sana yanlış şeyler yaptırmasına izin verme.
Özür dilemek, küçülmek veya gururunun kırılması demek değil.
Hem kendinin, hem de karşındakinin hayatını iyileştirme çabasıdır.
Biri senden özür dilediğinde de onu affetmeyi bil.
İnan bana, hayat bu tarz şeyleri çok anlamsız kılacak kadar kısa. Şöyle düşün,
sen de bu dünyayı terk ettikten sonraki zamanda,
bu dünyada yaşayanların senin kimden özür dileyip, kimi affettiğinden haberleri bile olmayacak.
Bütün bunlar sen var oldukça anlamlı olacak,
sen yok olduktan sonraysa silinip gidecek.
Böyle basit şeylerle hayatını mahvetme.
Sen birini affettikten sonra, o kişi tekrar tekrar aynı yanlışları yapmaya devam ediyorsa,
o zaman sadeceo insandan uzaklaş ve onunla ilgili beklentilerini yok et.
İleriye bak.
Biliyor musun?
Ben gecemi gündüzüme katıp bu dünyada iyi bir iz bırakmaya çalışıyorum.
Başarıp başaramayacağımı da henüz bilmiyorum.
Ama şayet bir gün başarırsam, asla benim başarılarımı kendine pay biçme.
Benim kızım olduğun için kendinle gurur duyma.
Benim kazandığım veya kazanacağım saygıyı hayatının hiçbir evresinde kullanmaya çalışma.
Benim başarılarımda ne kadar katkın olmuşsa, ancak o ölçüde kendine pay biçebilirsin.
Diğer şeylerdeyse senin bir katkının olmadığını anla ve şunu bil ki, senle ben ayrı bireyleriz.
Kendinle gurur duyman için kendi sebeplerin olsun.
Kendin tek başına bir birey olarak öyle başarılara imza at ki, onlarla gurur duyabilesin.
Kendi kazandıklarınla gurur duymak senin bu hayattaki en doğal hakkın.
Ama benim başarılarımı kendi başarınmış gibi sahiplenip, kendinle gurur duymaya senin hakkın yok. Çünkü eğer ben hayatta başarılı olursam, benim kızım olman sadece bir şans.
Senin aslında hayatta az başarıya imza atmış insanların evlatlarından hiçbir farkın veya üstünlüğün yok.
Kendi gücüne inan,benim veya başkalarının değil.
Ben sana inanıyorum.
Ama sen kendine benim sana inandığımdan daha çok inanmalısın. Unutmadan bir şey daha söyleyeyim.
Ne kadar başarılı olsan da, ne kadar başkaları için ulaşılmaz gözüksen de, hep mütevazı ol.
Hiç bir zaman kendini beğenmişlik yapma.
Çünkü maddi başarılar seni başkalarından daha üstün yapmıyor.
Seni başkalarından daha üstün kılan asıl şey, maddi başarıların olsa da
kibirlenmemen ve alçak gönüllüğünü korumandır.
Gerçek başarı, işte o samimiyeti, mütevazılığı ve başarı kazanmadan önceki orjinal halini korumaktır.
Hiçbir zaman herkes bir şey yapıyor diye sen de aynı şeyi yapmaya kalkma.
Sürü psikolojisiyle hareket etme.
Sen farklı olabilirsin.
Kendi düşüncelerin, kendi bakış açın olsun.
Bu, hep diğerlerinin söylediğinin tam tersini yapmak anlamına da gelmiyor.
Sadece ölçüp biçerek, tartararak karar ver.
Eğer herkes doğru yapıyorsa, sen de yap.
Yok yapmıyorsa da, farkında ol.
Çoğunluk bu şekilde yapıyor diye sen de o şekilde yapma.
Sorunlardan kaçma. Onları çözmeye çalış.
Çok sorun çözdükçe, daha hızlı çözümler üretebilen,daha yaratıcı birine dönüşeceksin.
Yaratıcı olmaya çalış ve olaylara farklı açılardan bakmayı öğren.
Yaratıcı olabilmek için, çok donanımlı olman ve elinden geldiğince çok şey öğrenmen gerekli.
Eğer az önce söylediğim gibi bolca hayal kurmayı alışkanlık edinmişsen
ve hergün yeni şeyler öğreniyorsan, yaratıcı olman için uğraşmana gerek bile kalmayacak.
Çünkü yaratıcılık senin bildiklerinin sentezi, yani birleşmesi sonucunda ortaya çıkan farklılıklardır.
Onları birleştiren ise senin geniş hayal gücündür.
Matematik, bilimlerin şahı diyorlar ya.
Ben de bu fikre sonuna kadar katılıyorum.
Matematiğe her zaman ilgili ol.
Matematik sorularını çözmeyi öğrendikçe daha yaratıcı olmaya başladığını sen de farkedeceksin
ve hayattaki diğer sorunları da kolayca çözebileceksin.
Emin ol, bu özelliği kazandığında, diğerlerinden daha çok fazla şeyi başarma şansın olacak.
Analizini yaptığın şeyler bir tek etrafındaki olaylar ve onların sebepleriyle sınırlı kalmasın.
Bunu yapmaktan daha çok insanları analiz et.
Daima onları derinlemesine analiz et.
Her insan yeni bir kitaptır.
İnsanın neyi niçin yaptığını bildikçe, sana karşı yapabileceği potansiyel kötülükleri
önceden görebilip ona göre kararlar verebileceksin.
Bu şekilde, kötü niyetli insanların sana büyük zararlar vermesinden kendini koruyabilmiş olacaksın.
Ama unutma ki, sana en yakın ve senin için en ulaşılır kişi her zaman sensin. Kendini ve hareketlerini herkesten çok tahlil et.
En büyük kitap sen, yani kendinsin.
her tür insanla karşılaşacaksın.
Etrafında seni kendi çıkarları için kullanmak isteyen de olacak,
kendisini daha önemli biri olarak göstermek isteyen de olacak,
seni seven de olacak, sevmeyen de olacak,
seni kıskanan da olacak, iyiliğini isteyen de olacak,
karamsar ve hiçbir şeyle mutlu olmayanı da olacak,
hayatından çok memnun olan ve hayat dolu insanlar da olacak.
Herkesin karakterini ve niyetini anlamaya çalış.
Kendini onların yerine koy ve niye böyle yaptıklarını kavramaya çalış.
Onlara hak ver.
Hak verdikçe, onları daha iyi anlayacak ve ‘ onların yerinde olsaydın ne yapardın' sorusuna
daha iyi cevaplar bulmuş olacaksın.
Bu şekilde de onlardan gelebilecek zararlardan daha iyi korunabileceksin.
Unutma ki, en iyi silah düşmanını iyi tanımaktır.
Tabii ki bunlar kötü niyetli insanları önceden belirleyip tespit edebilmen için.
Etrafında iyi niyetli insanlar da çok olacak.
Muhtemelen birbirinizi çok seveceğiniz kız arkadaşların da olacak Onların kıymetini bil ve onları koru.
Asla onların kalbini kırma ve onlara hep sadık ol.
Ama şunu da aklının bir köşesinde her zaman tut,
en yakın bildiğin insan da gün gelir seni rakip olarak görebilir.
Bu yüzden tedbiri elden bırakma.
Karamsar insanlardan ise hep uzak durmaya çalış.
Karamsarlık bulaşıcı bir hastalık gibidir.
Onunla çok temasta bulunursan mutlaka sana da bulaşacak ve iyileşmen uzun sürecektir. O yüzden herşeyde bir olumsuzluk arayan insanlardan uzak durmaya çalış ve kendin gibilerle kaynaş.
Hayatta sana karşılıksız ve bedava verilen şeyler karşısında her zaman dikkatli ol.
Şunu bil ki, çok ender durumlarda karşılıksız verilen şeyden hayır gelir.
Çoğu zaman beleş şeyin verdiği zarar, beleş olmayan şeylerden daha çok fazla olur.
O yüzden böyle bir durumla karşılaştığında bin ölç, bir biç.
Bir de bedeninin sağlığına çok dikkat et. Sık sık spor yap ki, vücudun hep zinde kalsın.
Çoğu zaman içimizdeki sıkıntının sebebi psikolojik sebeplerden değil, bedensel sebeplerden kaynaklanıyor.
Vücudunun zindeliği ve sağlığı, direk beynin performansını etkiliyor.
Bu yüzden de, vücudunu hep zinde tut.
En çok dikkat edeceğin şey de uyku olsun.
Ne kadar uyuduğunda uykuya doymuş ve kendini daha zinde hissettiğini anlamaya çalış
ve uyku düzenini bozma.
Başarılı insanlar 4 saat uyur, 5 saat uyur gibi klişe laflara da inanma.
Herkesin biyolojik yapısı farklıdır.
Bunlar doğru da olabilir, yanlış da.
Kendin için doğru olanı bulup uygulamaya çalış.
Başarılı olmakta uyku süresinin katkısı varsa, o süreyi senin vücudun daha iyi biliyor.
Az uyumak başarıya giden yol değildir.
Eğer vücudunun ihtiyacı olduğundan az uyuyorsan, bu başarısızlığa giden yoldur.
Kızım, sana vereceğim en önemli ve en son nasihatım ise şu,
asla herşeye hemen inanma.
Sorgulamayı öğren.
Her şeyin arkasındaki NİÇİN sorusunu araştır ve cevabını bul, sonra inan.
Elinden geldiğince herşeyi sorgula ve inandığın şeye gerçekten inanman gerekip gerekmediğine emin ol.
Mesala, benim bu videoda söylediklerimi muhtemelen doğru şeyler olarak algıladın ve kabul ettin.
Çünkü bunları, sana en yakın olan insan, baban söylüyor
ve kendi tecrübelerinden, bildiklerinden yola çıkarak söylüyor.
Ama hayır,
hatta benim söylediklerimi dahi sorgulamayı öğren
ve dediklerimi, öncelikle niye dediğimi tam kavrayıp sonra uygula.
Bunu yaptığın zaman, artık bunları ben sana dedim diye değil,
kendin anlayıp karar verdin diye yapmış olacaksın.
Bak o zaman gerçekten özgür bir birey olacaksın.
Hoş geldin dünyaya kızım...
Yaşamayı haketmeye çalış!!! 😊