×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.

image

Turkish YouTube, Sherlock’un hafıza sarayı nasıl yapılır? Mekan Metodu

Sherlock'un hafıza sarayı nasıl yapılır? Mekan Metodu

'Hiçbir şeyi doğru düzgün hatırlayamıyorum!'' diyenlerdenseniz

Kendinize biraz haksızlık ediyorsunuz,çünkü:

Beynimiz hiçbir şeyi değil bazı şeyleri kolayca hatırlayamaz.

Örneğin benim en çok kullandığım sözlerden biri;

''Ya isim hafızam hiç yok ama görsem kesin hatırlarım!''

Çünkü görsel hafızamız iyidir.

Aslına bakarsanız duyu organlarımızla ilişkili

Pek çok seyi,yani deneyimlerimizi daha kolay hatırlarız.

O yüzden yıllar önce dinlediğimiz bir şarkıyı tekrar duyunca hemen

Ona eşlik edesimiz gelir.

Veya bir koku ansızın bizi çocukluğumuzun en derin hatıralarına götürebilir.

Ama isimler,siliniverir aklımızdan!

Telefon numaralarını,bir grup sayıyı

veya formülleri ezberlemekte güçlük çekeriz.

Soyut kavramlar beynimizde çok zor yer eder.

Çünkü bu tür şeyler,beynimizin binlerce yıldır

topladığı görsel, dokunsal, işitsel,

tatsal ya da kokusal bilgilere göre,

çok daha yeni, çok daha modern kavramlar.

Ama bir şekilde biz bu yeni ve modern kavramları da

Öğrenmek zorundayız.

Hukuk Fakültesi'ndeyken bizim okuduğumuz kitapların en incesi benim bileğimden daha kalındı.

Ve bu bilgileri,bu kitapları okuyup,

sindirip öğrenebilmek için,

hemen hemen her türlü yöntemi denemiştim!

Ve denediğim yöntemlerden bir tanesi gerçekten de işe yaradı.

Sherlock'un da kullandığı bir yöntem.

Sherlock'un “Hafıza Sarayı” dediği şey

aslında binlerce yıldır bilinen bir hafıza geliştirme yöntemi.

Latince'de buna “method of loci”

deniyor. Rivayetler muhtelif bunun nasıl telaffuz edildiği ile ilgili

Zaten önemli olan o değil

Bu ingilizcedeki "location" yani mekan kavramının

karşılığı

dolayısıyla biz bu telaffuzlarla

uğraşmak yerine ona kısaca "MEKAN METODU" diyebiliriz.

Zaten işin sırrı da orada.

Sarayda değil mekanda.

Hani demiştim ya beynimiz bazı şeyleri hatırlamakta çok başarılıdır

çok iyidir diye.

İşte özellikle üç boyutlu mekan algımız çok gelişmiştir.

O yüzden bu yöntemi kullanabilmek için

daha önce sözünü ettiğim derin çalışmak için de gerekli olan

bir mekana ihtiyacımız var.

Şimdi gelin birlikte bir deney yapalım.

Gözlerinizi kapatın

ve çok iyi bildiğiniz bir mekanı hayal etmeye

başlayın.

Mesela odanız.

Odanızın içinde bir sandalye görüyorum.

Ve siz tam şu anda o sandalyenin üstünde oturuyorsunuz.

Şimdi yine her zaman gittiğiniz bir yere

mesela okula ya da iş yerinize doğru bir yolculuğa çıkalım.

Hayali bir yolculuğa

Sandalyemden kalktım.

Odamın kapısını açıp sağa döndüm.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Salondan geçtim.

Mutfakta bir şeyler atıştırdım.

Girişteki dolaptan ayakkabılarımı giydim.

Merdivenlerden aşağıya indim.

Sokağa çıktım.

Otobüs durağına yürüdüm.

Tüm bu hikayeyi ezberlemenize gerek yok,

üç aşağı beş yukarı sizin de buna benzer bir hikaye oluşturabileceğinizi

ya da bildiğiniz bir mekanı bu şekilde parçalar halinde

hayal edebileceğinizi düşünüyorum.

Zaten önemli olan düşünmek çünkü zaten bildiğiniz şeylerden bahsediyorum.

Beyniniz hiç çaba sarf etmeden o mekanı ya da

o yolculuğu zaten ezbere biliyor.

Ve kafanızda bir zihin haritası oluşmuş durumda

İşte şimdi ezberlemekte güçlük çektiğimiz şeyleri,

kavramları, bu zihin haritasının üzerine

yerleştirmeye başlayacağız.

Ve deneyimiz devam ediyor.

Şimdi size 9 saniye boyunca

9 tane kelime göstereceğim ve bunları ezberlemenizi isteyeceğim.

Hazır mısınız?

Süreniz bitti.Gördüğünüz kelimelerden kaç tanesini hatırlıyorsunuz?

Bir düşünün bakalım.

Ama videoyu geriye sarmak, hile yapmak yok

Ne kadarını hatırlayıp hatırlamadığınızı bir ölçün biçin test edin.

Tamam mı?

Eminim pek çoğunuz en azından bir kelimeyi hatırlıyordur.

Hatta durun tahmin edeyim.

“Duvar” kelimesini.

Duvar, görselleştirmesi çok kolay bir kelime olduğu için

akılda da çok kalıcı olabiliyor.

Ama soyut kavramları hatırlamak o kadar da kolay değil.

Şimdi deneyimizin son aşamasına geçiyoruz

ve bu aşamada “mekan metodu”nu

yani "metod of loci"

ya da Sherlock'un "hafıza sarayı" tekniğini kullanarak bu yeni kavramları, kelimeleri

ezberlemeye çalışacağız.

Herkes mekanına doğru gitsin.

Hatırladık mı?

Kelimelerimizi oraya yerleştireceğiz.

İlk öğrenmemiz gereken kelime GÜÇLÜ

idi.

Ve bizim mekanımızdaki ilk yer de SANDALYE idi.

Şimdi bu iki kelimeyi ilişkilendirmeye çalışalım

ve bunu yaparken de abartmaktan kaçınmayalım

GÜÇLÜ ve SANDALYE

Nasıl abartılı bir ilişki kurabiliriz?

Mesela,SANDALYE çok sağlam olsun ve biz elimizle onu aldığımız gibi yere vuruyoruz,çarpıyoruz.

O çarpma esnasında ellerimizdeki o şiddeti hissedebiliyoruz.

Etrafa bir de ses çıkıyor.

Ama,o SANDALYE hala sapasağlam.

Çünkü çok GÜÇLÜ yapılmış!

GÜÇLÜ SANDALYE

İşte bu şekilde abartılı ilişkiler kurarak yeni kavramlarla bildiğimiz şeyler arasında ilişki kuruyoruz.

Tabii 9 saniyede 9 kelime için bunu yapabilmek en azından başlangıç için çok zor.

Ama bu yöntemle çalışmaya başladıktan sonra bir müddet geçince normalde 9 saatte öğrenemediğiniz şeyleri

9 dakika içerisinde öğrenebileceğinizi farkedeceksiniz.

Hani ilişkilendirme yaparken abartın demiştim ya;

Abartın diyorum çünkü abartınca adeta o sesleri duymaya,tatları almaya,kokuları hissetmeye başlıyorsunuz.

Önemli olan bir başka şeyde SIRALAMA.

Mesela az önce size gösterdiğim kelimelerden DUVAR kelimesi

önceden bildiğiniz mekanlardan sokakla daha ilişkili gibi görünebilir.

Ama sıralamada aynı yerde değiller.

Dolayısıyla sırf uyumlu olduğu için DUVARı alıp da SOKAĞA yerleştiremezsiniz.

Öğrenmemiz gereken DUVAR kelimesi üçüncü sıradaydı,ve bizim mekanımızda üçüncü sırada...

Sandalyeden kalktım,odamın kapısını açtım,banyoya gittim,banyo vardı.

O zaman BANYO ile DUVARı ilişkilendirmem gerekiyor,mesela banyoya gittim,ellerimi yıkarken musluğu birden açınca su duvara sıçradı,ve etraf berbat oldu.

Hatta elimle (duvara) dokunduğumda o ıslaklığı hissedebiliyorum.

Bu tür bir ilişki kurabilirsiniz.

Mekanımıza tek tek bütün kavramları yerleştirince üç aşağı beş yukarı şöyle bir hikaye çıkabilir;

Yere çarpınca bile kırılmayan güçlü sandalyemden kalktım çok sevdiğim odamın kapısını açıp sağa döndüm,banyoya gidip elimi yüzümü yıkarken duvar rezil oldu!

Salondan geçerken film izleyen kardeşimin korku dolu çığlığını duydum,mutfakta buzdolabının üstündeki sefer tarifesi bilgi notuna bakınca,

Kış saati uygulamasının başladığını yani geç kaldığımı farkettim.Öfkeyle ayakkabılarımı giydim,merdivenlerden inerken takıntımdan ötürü tüm basamakları saydım.

Sokakta üst komşumuzla karşılaştım.Otobüs durağında yabancı dilde konuşan birini duydum.

Gördüğünüz gibi,bildiklerimizle bilmediklerimizi ilişkilendiriyoruz,ve bunları bir sırayla yapıyoruz.

Tıpkı bir hikayede olduğu gibi.

Zaten Mekan Metodu hikaye anlatmaya benziyor,daha doğrusu ''hikaye uydurmaya''.

Ve bu hikayelerde yapmanız gereken üç şey var.

Bir:

Mekan seçin.

Bu mekan eviniz ya da benim az önce verdiğim gibi mahalleniz olabilir.

Önemli olan iyi bildiğiniz bir yer olması.

Ve hep aynı mekanı kullanın.Eğer sadece evinizi seçtiyseniz,o zaman evinizdeki odaları ve odaların içindeki eşyaları düşünün

Ve bir odadan sandalye seçtiyseniz,başka bir odadan başka bir eşya seçmeye çalışın.

Ve seçtiğiniz eşyalarda mümkünse biraz büyük olsun.

İki:

Yolculuk yapın.

Mekandaki rotanız da hep aynı olsun.Mekan olarak evinizi seçtiyseniz ya dış kapıdan içeriye girip odaları hep aynı sırayla dolaşın,

Ya da benim biraz önce verdiğim örnekte olduğu gibi odanızdan dışarıya doğru çıkın.

Bazıları mesela saat yönünde veya saat yönünün tersinde bir yolculuk yapmayı tercih ediyor.

Biz sadece 9 durağı olan bir yolculuk yaptık ama zaman içerisinde mekanlarınızı zenginleştirebilir ve durak sayısını artırabilirsiniz.

Üç:

İlişki kurun.

Ezberleyeceğiniz yeni kavramları o çok iyi bildiğiniz mekana yerleştirin,sırasıyla.

Mekanla ya da mekanın içindeki eşyalarla ilişki kurun,abartarak.

Abartın ki iki kavram arasındaki ilişki daha görülebilir,duyulabilir hale gelsin.

Mümkünse onun tadını alın,kokusunu hissedin.

Ezberlemeniz gereken kelime yumurtaysa,o yumurtayı kırmaktan çekinmeyin,tabii aklınızda.

Veya

O yumurtayı alın birkaç ay girişteki dolap vardı ya,onun içinde bekletin,sonra içini açınca buram buram çürük yumurta koksun.

Peki tüm bunları neden yapıyoruz?Neden katlanıyoruz?

Ayrıca biz ezberciliğe karşı değil miydik?

Karşıydık.

Hala da karşıyız.

Ama sadece ezberciliğe karşıyız,ezberlemeye değil.

Zaten ona karşı olmak beynimizin çok iyi yaptığı,her gün uyguladığı bir şeyi inkar etmek olur.

Tam tersine biz öğrenmemiz gereken şeylerle zaten bildiklerimiz,öğrendiklerimiz arasında kalıcı ilişki kurmaya çalışıyoruz.

Ve bunun için de mekanları kullanıyoruz,

Mekan Metodu'nu.

Ve bu da emin olun hayatta çok işinize yarayacak

Hukuk Fakültesi'nde okuduğum o bileğimden kalın kitaplar vardı ya

O kitaplardaki bilgilerin hepsi olmasa bile birçoğu hala zihnimdeki mekanın köşelerinde durmaya devam ediyor.

İş hayatımda çeşitli mekanlarda,büyük topluluklar karşısında 600'den fazla konuşma yaptım bugüne kadar

Ve o konuşmalar için hazırladığım metinleri de çoğu zaman o konferans salonlarının çeşitli köşelerine belli bir

sırayla yerleştirmeyi tercih ettim.Fiziksel olarak değil tabii,Zihinsel olarak.

Anlayacağınız Sherlock'un Hafıza Sarayı dediği şey,dizi için uydurulmuş hayali bir kavram değil.

En azından Sherlock karakterini canlandıran oyuncu...

Neydi onun ismi...

Hani vardı ya

İsmini unuttum da görsem hatırlayacağım.

Heh!

Benedict Cumberbatch

Belki de,o da dizideki repliklerini ezberlemek için bu yöntemi kullanıyor olabilir,çünkü oyuncuların da

Zaman zaman faydalandıkları bir teknik bu.

Hani size az önce ezberlemek için gösterdiğim 9 kelime vardı ya,onlar da öyle,öylesine ya da tesadüfen seçilmiş kelimeler değil

Geçenlerde 2.5 dakikalık bir monoloğu ezberlemek için

Kullandım o anahtar kelimeleri ben.Şöyle başlayan bir monologtu:

Az önce,çok fena bir spoiler yediniz arkadaşlar.

Daha önce yayınlamadığım bir kısa filmin son sahnesini gördünüz.

Ama kimseye söylemek yok.

Çok yakında,tamamı bu kanalda,o zamana kadar bildiklerinizi unutun

Bilmediklerinizi öğrenmek için de,nereye gideceğinizi biliyorsunuz.

Çeviren:Türker Özçelik (Youtube kullanıcı adım Montajcı)

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Sherlock’un hafıza sarayı nasıl yapılır? Mekan Metodu Sherlock's|memory|palace|how|is made|Method|Method Wie bastelt man Sherlocks Gedächtnispalast? Die Weltraum-Methode Πώς να φτιάξετε το παλάτι μνήμης του Σέρλοκ; Μέθοδος Space Comment faire le palais de la mémoire de Sherlock ? La méthode de l'espace Hoe maak je Sherlocks geheugenpaleis? Ruimtemethode Como fazer o palácio da memória do Sherlock? Método espacial Как сделать дворец памяти Шерлока? Метод места проведения Hur gör man Sherlocks minnespalats? Rymdmetoden 怎样制作夏洛克的记忆宫殿?空间方法 How to build Sherlock's memory palace? The Method of Loci

'Hiçbir şeyi doğru düzgün hatırlayamıyorum!'' diyenlerdenseniz any|thing|right|properly|I can't remember|if you are among those who say إذا كنتم من القائلين "لا استطيع تذكر اي شيئ بطريقة سليمة" Wenn Sie zu denjenigen gehören, die sagen: "Ich kann mir nichts richtig merken! Если вы один из тех, кто говорит: «Я ничего толком не помню!» If you are one of those who say, 'I can't remember anything properly!'

Kendinize biraz haksızlık ediyorsunuz,çünkü: to yourself|a bit|injustice|you are doing|because فأنتم تظلمون أنفسكم قليلاً لأن: Вы немного несправедливы к себе, потому что: You are being a bit unfair to yourself, because:

Beynimiz hiçbir şeyi değil bazı şeyleri kolayca hatırlayamaz. our brain|any|thing|not|some|things|easily|cannot remember عقلنا يواجه صعوبة في تذكر بعض الأشياء وليس كلها Unser Gehirn kann sich manche Dinge nur schwer merken, aber nicht alles. Наш мозг не может легко запомнить некоторые вещи, но ничего. Our brain cannot easily remember everything, but some things.

Örneğin benim en çok kullandığım sözlerden biri; for example|my|most|very|I use|words|one والمثال قول من أكثر الأقوال التي استخدمها Например, одно из моих наиболее часто используемых слов; For example, one of the phrases I use the most is;

''Ya isim hafızam hiç yok ama görsem kesin hatırlarım!'' either|name|my memory|not at all|is not|but|if I see|definitely|I will remember "ذاكرتي الإسمية ضعيفة جدا , لكن إذا رأيته سأتذكره بكل تأكيد" ''Ich kann mir keine Namen merken, aber wenn ich sie sehe, merke ich sie mir!'' «У меня совсем нет памяти на имя, но если я его увижу, то обязательно запомню!» ''I have no memory for names, but if I see it, I will definitely remember!''

Çünkü görsel hafızamız iyidir. because|visual|our memory|is good لان ذاكرتنا البصرية جيدة Weil wir ein gutes visuelles Gedächtnis haben. Потому что у нас хорошая зрительная память. Because our visual memory is good.

Aslına bakarsanız duyu organlarımızla ilişkili actually|if you look|sensory|with our organs|related في حقيقة الأمر فإن كثير من الأشياء ذي الصلة بحواسنا In der Tat ist es ein sehr mächtiges Sinnesorgan На самом деле, это связано с нашими органами чувств. To be honest, it is related to our sensory organs.

Pek çok seyi,yani deneyimlerimizi daha kolay hatırlarız. very|many|things|that is|our experiences|more|easy|we remember اعني تجاربنا, يكون من السهل علينا تذكرها Wir erinnern uns an viele Dinge, an unsere Erfahrungen, leichter. Мы легче запоминаем многие вещи, а именно наши переживания. We remember many things, that is, our experiences more easily.

O yüzden yıllar önce dinlediğimiz bir şarkıyı tekrar duyunca hemen that|therefore|years|ago|we listened to|a|song|again|when we hear|immediately لهذا السبب عند سماعنا لأغنية كنا نستمع إليها منذ زمن بعيد Wenn wir ein Lied, das wir vor Jahren gehört haben, wieder hören, ist das ein Grund Вот почему, когда мы слышим песню, которую слушали много лет назад, мы сразу же That's why when we hear a song we listened to years ago again,

Ona eşlik edesimiz gelir. to it|accompany|we want to|it comes |begleiten|uns| نغني معها Wir würden ihm gerne Gesellschaft leisten. Мы придем сопровождать его. we feel like joining in.

Veya bir koku ansızın bizi çocukluğumuzun en derin hatıralarına götürebilir. or|a|smell|suddenly|to us|our childhood's|the most|deep|memories|it can take او كما تأخذنا رائحة فجأةً الى أعمق ذكريات طفولتنا Или запах может внезапно перенести нас в самые глубокие воспоминания нашего детства. Or a scent can suddenly take us back to the deepest memories of our childhood.

Ama isimler,siliniverir aklımızdan! but|names|can suddenly erase|from our minds لكن الأسماء , تحذف بسرعة من عقلنا! Aber Namen verschwinden aus unserem Gedächtnis! But names can easily slip from our minds!

Telefon numaralarını,bir grup sayıyı phone|numbers|a|group|number كما تواجهنا صعوبة أيضاً في حفظ Sie können Telefonnummern oder eine Gruppe von Nummern verwenden. We struggle to memorize phone numbers, a series of numbers

veya formülleri ezberlemekte güçlük çekeriz. or|formulas|memorizing|difficulty|we experience ارقام التليفونات أو عدد مجموعة أو المعادلات. oder Schwierigkeiten haben, sich Formeln zu merken. or formulas.

Soyut kavramlar beynimizde çok zor yer eder. abstract|concepts|in our brain|very|difficult|place|it becomes فالمفاهيم المجردة تثبت في عقولنا بصعوبة. Abstrakte Konzepte sind für unser Gehirn sehr schwierig. Абстрактные понятия занимают очень трудное место в нашем мозгу. Abstract concepts are very difficult to settle in our brains.

Çünkü bu tür şeyler,beynimizin binlerce yıldır because|this|type|things|our brain's|thousands of|for years لأن هذا النوع من الأشياء, تعتبر مفاهيم جدية وعصرية نسبتاً لـ Denn das ist die Art von Dingen, über die unser Gehirn nachgedacht hat Потому что такие вещи были в нашем мозгу в течение тысяч лет. Because such things are much newer, much more modern concepts compared to the visual, tactile, auditory,

topladığı görsel, dokunsal, işitsel, it has collected|visual|tactile|auditory visuell, taktil, auditiv, зрительные, тактильные, слуховые, taste or olfactory information that our brain has collected for thousands of years.

tatsal ya da kokusal bilgilere göre, taste|||olfactory|information|according to والسمعية والتذوقية والشمية nach Geschmacks- oder Geruchsinformationen, according to taste or odor information,

çok daha yeni, çok daha modern kavramlar. very|more|new|very|more|modern|concepts التي جمعا العقل عبر الاف السنوات viel neuere, viel modernere Konzepte. that our brains have been gathering for thousands of years.

Ama bir şekilde biz bu yeni ve modern kavramları da but|a|way|we|these|new|and|modern|concepts|also لكنا مجبورون لتعلم هذة المفاهيم But somehow we have to

Öğrenmek zorundayız. to learn|we have to الحديثة والعصرية باي طريقة. learn these new and modern concepts.

Hukuk Fakültesi'ndeyken bizim okuduğumuz kitapların en incesi benim bileğimden daha kalındı. law|while at the faculty|our|we read|books|the|thinnest|my|wrist|more|thick عندما كنت أدرس في كلية الحقوق كان سُمك أصغر كتاب ندرسه أكبر من معصمي. Als ich an der juristischen Fakultät war, waren die dünnsten Bücher, die wir lasen, dicker als mein Handgelenk. Когда я учился на юридическом факультете, самая тонкая из книг, которые мы читали, была толще моего запястья. The thinnest book we read while in law school was thicker than my wrist.

Ve bu bilgileri,bu kitapları okuyup, and|this|knowledge|these|books|reading وقد جربت تقريبا كل الأساليب المختلفة Und Sie können diese Informationen, diese Bücher lesen, And by reading these books,

sindirip öğrenebilmek için, digesting|being able to learn|in order to herausfiltern|| لكي أقراء و أفهم و اتعلم zu verdauen und zu lernen, переваривать и учиться, to be able to absorb and learn,

hemen hemen her türlü yöntemi denemiştim! almost|almost|every|kind of|method|I had tried هذة الكتب والمعلومات. Ich habe fast jede Methode ausprobiert! Я перепробовал почти все способы! I had tried almost every kind of method!

Ve denediğim yöntemlerden bir tanesi gerçekten de işe yaradı. and|I tried|methods|one|one|really|also|to work|it worked وواحدة من هذة الأساليب قد اجدت نفعا حقتاً Und eine der Methoden, die ich ausprobiert habe, hat wirklich funktioniert. И один из способов, которые я пробовал, действительно сработал. And one of the methods I tried really worked.

Sherlock'un da kullandığı bir yöntem. Sherlock's|also|used|a|method تعبر ايضاً احدى الأساليب التي أستخدمها شرلوك هولمز. A method that Sherlock also used.

Sherlock'un “Hafıza Sarayı” dediği şey Sherlock's|Memory|Palace|he said|thing تعتبر نظرية "قصر الذاكرة" التى تكلم عنها شرلوك What Sherlock refers to as the 'Memory Palace'.

aslında binlerce yıldır bilinen bir hafıza geliştirme yöntemi. actually|thousands|for years|known|a|memory|development|method هي في الأصل طريقة لتطوير الذاكرة معروفة منذ الاف السنين ist eine Methode zur Verbesserung des Gedächtnisses, die seit Tausenden von Jahren bekannt ist. На самом деле, это метод улучшения памяти, известный уже тысячи лет. is actually a memory enhancement technique known for thousands of years.

Latince'de buna “method of loci” in Latin|this is called|method|of|loci يطلق عليها في اللاتينية "method of loci" Im Lateinischen heißt das "Methode dei loci". In Latin, this is called 'method of loci'.

deniyor. Rivayetler muhtelif bunun nasıl telaffuz edildiği ile ilgili it is said|rumors|various|this|how|pronunciation|it is said|| |Überlieferungen|verschiedene|||||| تختلف الروايات حول طريقة تلفظها. Es wird versucht, und es gibt verschiedene Berichte darüber, wie es ausgesprochen wird. это называется. Ходят разные слухи о том, как оно произносится. There are various rumors about how this is pronounced.

Zaten önemli olan o değil already|important|being|that|not على اي حال ليس هذا هو المهم What is important is not that.

Bu ingilizcedeki "location" yani mekan kavramının this|in English|location|that is|place|concept's بدلا من الانشغال في اختلاف الرواياة حول نطق هذة الكلمة This is the concept of "location" in English.

karşılığı equivalent "location" its equivalent.

dolayısıyla biz bu telaffuzlarla therefore|we|these|pronunciations with deshalb||| اي مفهوم المكان daher müssen wir diese Aussprachen verwenden Therefore, we have these pronunciations.

uğraşmak yerine ona kısaca "MEKAN METODU" diyebiliriz. to struggle|instead of|to it|briefly|MECHAN|METHOD|we can say يمكن ان نطلق عليها باختصار "اسلوب المكان" können wir sie einfach die "SPACE-METHODE" nennen. вместо того, чтобы иметь с ним дело, мы можем для краткости назвать его «МЕТОД ПРОСТРАНСТВА». Instead of struggling, we can simply call it "THE SPACE METHOD."

Zaten işin sırrı da orada. already|the work's|secret|also|there ||secret|| في النهاية فان السر في الموضوع يكمن هنا. Das ist das Geheimnis. Секрет уже есть. The secret of the job is already there.

Sarayda değil mekanda. in the palace|not|in the space ليس في القصر بل في المكان. Не во дворце, а на площадке. Not in the palace, but in the space.

Hani demiştim ya beynimiz bazı şeyleri hatırlamakta çok başarılıdır you know|I said|you know|our brain|some|things|in remembering|very|is successful قد ذكرت سابقا كم عقلنا ناجح وجيد جدا في تذكر بعض الأشياء Ich habe Ihnen ja gesagt, dass unser Gehirn sehr gut darin ist, sich Dinge zu merken. Как я уже говорил, наш мозг очень хорошо запоминает определенные вещи. You know I mentioned that our brain is very good at remembering certain things.

çok iyidir diye. very|it is good|because потому что это так хорошо. is said to be very good.

İşte özellikle üç boyutlu mekan algımız çok gelişmiştir. here|especially|three|dimensional|space|our perception|very|has developed |||three-dimensional||our perception||entwickelt haben لذلك فإن خاصتاً فهمنا للمكان ذوو الثلاث أبعاد متطور جداً Bei der Arbeit ist unsere Wahrnehmung des dreidimensionalen Raums sehr ausgeprägt. Здесь особенно развито наше восприятие трехмерного пространства. Especially our perception of three-dimensional space has developed a lot.

O yüzden bu yöntemi kullanabilmek için that|reason|this|method|to be able to use|in order to لهذا السبب لكي نستطيع تطبيق هذا الأسلوب That's why in order to use this method,

daha önce sözünü ettiğim derin çalışmak için de gerekli olan more|before|word|I mentioned|deep|to work|in order to|also|necessary|that is فإننا بحاجه للمكان الذي تحدثت عنه مسبقاً was auch für die bereits erwähnte tiefgreifende Arbeit notwendig ist. необходимо для глубокого изучения, о котором я упоминал ранее. it is also necessary for the deep work I mentioned earlier.

bir mekana ihtiyacımız var. a|place|we need|there is |einem Ort|| اللازم للدراسات العميقة wir brauchen einen Veranstaltungsort. we need a place.

Şimdi gelin birlikte bir deney yapalım. now|come|together|a|experiment|let's do الان لنقوم بتجربة سوياً Теперь давайте проведем эксперимент вместе. Now let's do an experiment together.

Gözlerinizi kapatın your eyes|close اغلقوا اعينكم ! Close your eyes

ve çok iyi bildiğiniz bir mekanı hayal etmeye and|very|well|you know|a|place|imagine|to وابدوا في تخيل مكان تعرفونه جيدا جداً и мечтаешь о месте, которое ты хорошо знаешь and imagine a place you know very well.

başlayın. start start.

Mesela odanız. for example|your room على سبيل المثال غرفتكم . For example, your room.

Odanızın içinde bir sandalye görüyorum. your room's|inside|a|chair|I see أرى كرسياً بداخل غرفتكم. I see a chair in your room.

Ve siz tam şu anda o sandalyenin üstünde oturuyorsunuz. and|you|right|this|moment|that|chair's|on|you are sitting وأنتم الأن تجلسون فوق هذا الكرسي. And you are currently sitting on that chair.

Şimdi yine her zaman gittiğiniz bir yere now|again|every|time|you went to|a|place الان لنذهب في رحلة الى مكان تقصدونه دائما, Now let's take a journey to a place you always go to,

mesela okula ya da iş yerinize doğru bir yolculuğa çıkalım. for example|to school|or|to|work|to your workplace|towards|a|journey|let's go out مثلا الى المدرسة أو مكان عملكم. Machen wir eine Reise zur Schule oder zu Ihrem Arbeitsplatz. for example, to your school or workplace.

Hayali bir yolculuğa imaginary|a|journey رحلة خيالية. В воображаемом путешествии A fictional journey.

Sandalyemden kalktım. from my chair|I got up قمت من الكرسي Ich stand von meinem Stuhl auf. I got up from my chair.

Odamın kapısını açıp sağa döndüm. my room|door|opening|to the right|I turned فتحت باب غرفتي واتجهة يميناً I opened the door to my room and turned right.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. to the bathroom|going|my hand|my face|I washed ذهبي الى الحمام وغسلت يدي ووجهي I went to the bathroom and washed my hands and face.

Salondan geçtim. from the living room|I passed مررت عبر الصالة I passed through the living room.

Mutfakta bir şeyler atıştırdım. in the kitchen|a|things|I snacked |||snack تناولت بعض المأكولات الخفيفة في المطبخ Ich hatte einen Snack in der Küche. I had a snack in the kitchen.

Girişteki dolaptan ayakkabılarımı giydim. at the entrance|from the closet|my shoes|I put on ارتديت خذائي من الخزانة التي في الردهة Ich ziehe meine Schuhe aus dem Eingangsschrank an. I put on my shoes from the closet at the entrance.

Merdivenlerden aşağıya indim. down the stairs|down|I went down نزلت على السلالم I went down the stairs.

Sokağa çıktım. to the street|I went out خرجت الى الشارع I went out to the street.

Otobüs durağına yürüdüm. bus|to the stop|I walked مشيت الى موقف الحافلة Ich bin zur Bushaltestelle gelaufen. I walked to the bus stop.

Tüm bu hikayeyi ezberlemenize gerek yok, all|this|story|to memorize|need|not لستم بحاجه لحفظ هذة الحكاية باكملها, You don't need to memorize this entire story,

üç aşağı beş yukarı sizin de buna benzer bir hikaye oluşturabileceğinizi three|down|five|up|your|also|this|similar|a|story|you can create فانا اعتقد ان معظمكم يستطيع تأليف حكاية مثل هذة dass Sie eine Geschichte erstellen können, die dieser mehr oder weniger ähnlich ist. три больше или меньше, что вы можете создать подобную историю. I think you could create a story similar to this one,

ya da bildiğiniz bir mekanı bu şekilde parçalar halinde ||you know|a|place|this|way|pieces|in اويستطيع تخيل مكان يعرفة oder einen Ort, den Sie in Stücken wie diesem kennen or imagine a place you know in this fragmented way.

hayal edebileceğinizi düşünüyorum. ||I think وتجزيئه الى هذا الشكل I think you can imagine. Я думаю, вы можете себе представить.

Zaten önemli olan düşünmek çünkü zaten bildiğiniz şeylerden bahsediyorum. already|important|that is|to think|because|already|that you know|things|I am talking about على كل حال فان المهم في الموضوع هو التفكير ,لاننا في الاساس نتحدث عن أشياء تعرفونها В любом случае важно думать, потому что я говорю о том, что вы уже знаете. What is important is to think because I am already talking about things you know.

Beyniniz hiç çaba sarf etmeden o mekanı ya da your brain|never|effort|to expend|without|that|place|| |||Anstrengung||||| لذلك فإن عقلكم يستطيع حفظ هذة الرحلة او المكان Ihr Gehirn kann einen Ort oder eine Stelle erkennen Your brain already knows that place or

o yolculuğu zaten ezbere biliyor. that|journey|already|by heart|it knows بدون بذل اي مجهود. that journey by heart without any effort.

Ve kafanızda bir zihin haritası oluşmuş durumda and|in your mind|a|mind|map|has formed|in a state ومن ثم تتكون خريطة ذهنية في أدمغتكم. And a mind map has already formed in your head.

İşte şimdi ezberlemekte güçlük çektiğimiz şeyleri, here|now|memorizing|difficulty|we are having|things والان سنبدا في تركيز Wir haben jetzt Schwierigkeiten, uns Folgendes zu merken, Now we will start to place the things we have difficulty memorizing,

kavramları, bu zihin haritasının üzerine concepts|this|mind|map's|on الأشياء التي يصعب علينا حفظهاو المفاهيم концепции на эту карту разума. the concepts, onto this mind map.

yerleştirmeye başlayacağız. to start placing|we will start على هذة الخريطة الذهنية. werden wir damit beginnen, sie einzurichten. And our experiment continues.

Ve deneyimiz devam ediyor. and|our experiment|continues|is مازالت تجربتنا مستمرة. And our experiment continues.

Şimdi size 9 saniye boyunca now|to you|seconds|for الان ساريكم 9 كلمات Now I will show you 9 words for 9 seconds.

9 tane kelime göstereceğim ve bunları ezberlemenizi isteyeceğim. pieces|words|I will show|and|these|you to memorize|I will ask وسأطلب منكم حفظهم في 9 ثواني Ich zeige Ihnen 9 Wörter und bitte Sie, sie auswendig zu lernen. I will ask you to memorize them.

Hazır mısınız? ready|are you مستعدون ؟ Are you ready?

Süreniz bitti.Gördüğünüz kelimelerden kaç tanesini hatırlıyorsunuz? your time|is up|the words you saw|from words|how many|of them|you remember Ihre Zeit|||||| انتهت مدتكم ! كم عدد الكلمات التي تتذكرونها من الكلمات التي رايتموها ؟ Ihre Zeit ist um. An wie viele der Wörter, die Sie gesehen haben, können Sie sich erinnern? Your time is up. How many of the words you saw do you remember?

Bir düşünün bakalım. a|think|let's see فكروا قليلا Думаю об этом. Just think about it.

Ama videoyu geriye sarmak, hile yapmak yok but|the video|backwards|rewinding|cheating|to do|not allowed لكن لايوجد رجوع بالفيديو للخلف و الغش ! Aber kein Zurückspulen des Videos, kein Schummeln Но перемотка видео - это не обман But no rewinding the video, no cheating.

Ne kadarını hatırlayıp hatırlamadığınızı bir ölçün biçin test edin. how|much of it|remembering|not remembering|a|measure|shape|test|try |||||messen|messen|| اختبروا كمية ما تذكرتوه وما لم تتذكروه واحسبوه ! Messen und testen Sie, an wie viel Sie sich erinnern und an wie viel Sie sich nicht erinnern. Измерьте и проверьте, сколько вы помните или нет. Measure and test how much you remember.

Tamam mı? okay|question particle انتهيتم ؟ Okay?

Eminim pek çoğunuz en azından bir kelimeyi hatırlıyordur. I am sure|very|most of you|at least||a|word|you are remembering انا متأكد ان اغلبكم تذكر على الأقل كلمة واحدة . Ich bin sicher, die meisten von Ihnen erinnern sich an mindestens ein Wort. I'm sure many of you remember at least one word.

Hatta durun tahmin edeyim. even|wait|guess|I will حتى انتظروا لاخمن اي واحدة Lassen Sie mich raten. Подожди, дай угадаю. In fact, let me guess.

“Duvar” kelimesini. wall|the word كلمة "حائط" The word "wall".

Duvar, görselleştirmesi çok kolay bir kelime olduğu için wall|its visualization|very|easy|a|word|that it is|because |Visualisierung|||||| لأن الحائط كلمة من السهل تخيلها Denn Wand ist ein sehr leicht zu visualisierendes Wort. The word wall is very easy to visualize.

akılda da çok kalıcı olabiliyor. in mind|also|very|lasting|can be بالتالي يمكنها الثبوت في العقل ايضا und sie kann sehr einprägsam sein. Это также может быть очень постоянным в уме. it can also be very memorable.

Ama soyut kavramları hatırlamak o kadar da kolay değil. but|abstract|concepts|remembering|that|as|also|easy|not لكن تذكر المفاهيم المجردة لا يكون بهذة السهولة Aber abstrakte Konzepte sind nicht so leicht zu merken. But remembering abstract concepts is not that easy.

Şimdi deneyimizin son aşamasına geçiyoruz now|our experiment's|final|stage|we are moving to |||Phase| الان لننتقل الى اخر مرحلة في تجربتنا Wir gehen nun zur letzten Phase unseres Experiments über Now we are moving on to the final stage of our experiment

ve bu aşamada “mekan metodu”nu and|this|stage|method|method| وفي هذة المرحلة بستخدامنا لـ "طريقة المكان" und in dieser Phase verwendete er die "räumliche Methode". and in this stage, the 'method of loci'

yani "metod of loci" that is|method|of|loci أعني "metod of loci" that is "method of loci"

ya da Sherlock'un "hafıza sarayı" tekniğini kullanarak bu yeni kavramları, kelimeleri ||Sherlock's|memory|palace|technique|using|these|new|concepts|words او تقنية "قصر الذاكرة" لشارلوك سنحاول حفظ or by using Sherlock's "memory palace" technique to memorize these new concepts, words

ezberlemeye çalışacağız. to memorize|we will try المفاهيم والكلمات الجديدة werden wir versuchen, sie auswendig zu lernen. we will try to memorize.

Herkes mekanına doğru gitsin. everyone|to their place|towards|let them go ليذهب الجميع الى مكانه الخاص Alle gehen auf ihre Plätze. Everyone should head to their place.

Hatırladık mı? we remembered|question particle هل تذكرناه ؟ Did we remember?

Kelimelerimizi oraya yerleştireceğiz. our words|there|we will place سنقوم بتركيز كلماتنا هناك We will place our words there.

İlk öğrenmemiz gereken kelime GÜÇLÜ first|our learning|necessary|word|strong اول كلمة كان يجب علينا تعلمها هي Первое слово, которое нам нужно выучить, это СИЛЬНЫЙ The first word we need to learn is STRONG.

idi. it was وكان الكرسي هو اول شيئ في مكاننا ايضاً war. был. It was.

Ve bizim mekanımızdaki ilk yer de SANDALYE idi. and|our|in our place|first|place|also|chair|was Und der erste Platz an unserem Platz war der CHAIR. И первое место у нас занял СТУЛ. And the first place in our venue was the CHAIR.

Şimdi bu iki kelimeyi ilişkilendirmeye çalışalım now|these|two|words|to associate|let's try ||||verbinden| والان لنحاول الربط بين هاتين الكلمتين. Versuchen wir nun, diese beiden Wörter miteinander in Verbindung zu bringen Now let's try to associate these two words.

ve bunu yaparken de abartmaktan kaçınmayalım and|this|while doing|also|from exaggerating|let's not avoid خلال محاولتنا دعونا لا نتردد في المبالغة und wenn wir schon dabei sind, sollten wir es nicht übertreiben. And while doing this, let's not shy away from exaggeration.

GÜÇLÜ ve SANDALYE strong|and|chair قوي و كرسي STRONG und CHAIR POWERFUL and CHAIR

Nasıl abartılı bir ilişki kurabiliriz? how|exaggerated|a|relationship|we can establish كيف يمكننا ان ننشيئ رابط مبالغ فيه؟ Wie können wir eine übertriebene Beziehung aufbauen? How can we establish an exaggerated relationship?

Mesela,SANDALYE çok sağlam olsun ve biz elimizle onu aldığımız gibi yere vuruyoruz,çarpıyoruz. for example|chair|very|solid|let it be|and|we|with our hands|it|as we take|as|to the ground|we hit|we crash على سبيل المثال,لنتخيل ان الكرسي متين جداً ومن ثم نحمله ونلقيه على الأرض Ein Beispiel: Der STUHL ist sehr stark, und wenn wir ihn mit den Händen aufheben, schlagen wir ihn auf den Boden. Например, СТУЛ должен быть очень прочным, и мы ударяемся о землю, когда поднимаем его руками. For example, let the CHAIR be very sturdy, and as we take it with our hands, we hit it to the ground, we crash it.

O çarpma esnasında ellerimizdeki o şiddeti hissedebiliyoruz. that|crashing|during|in our hands|that|intensity|we can feel واثناء هذا الأصطدام نستطيع ان نشعر بتلك القوة التي في ايدينا Bei diesem Aufprall können wir die Gewalt in unseren Händen spüren. Мы можем чувствовать это насилие в наших руках во время этого удара. During that impact, we can feel that intensity in our hands.

Etrafa bir de ses çıkıyor. around|a|also|sound|it comes out حتى ان هناك صوت ينتشر في ارجاء المكان Вокруг звучит звук. There is also a sound that comes out.

Ama,o SANDALYE hala sapasağlam. but|that|chair|still|as good as new ومع ذلك فإن الكرسي سليم! Aber der Stuhl ist noch intakt. But that CHAIR is still as good as new.

Çünkü çok GÜÇLÜ yapılmış! because|very|strong|made لانه صنع "قويا". Because it is made very STRONG!

GÜÇLÜ SANDALYE strong|chair كرسي قوي. STRONG CHAIR

İşte bu şekilde abartılı ilişkiler kurarak yeni kavramlarla bildiğimiz şeyler arasında ilişki kuruyoruz. here|this|way|exaggerated|relationships|by establishing|new|concepts|we know|things|between|relationship|we are establishing |||||||mit neuen Konzepten||||| بتلك الطريقة ننشيئ علاقات بين المفاهيم الجديدة والأشياء التي نعرفها عن طريق انشاء روابط مبالغ فيها Auf diese Weise stellen wir übertriebene Assoziationen zwischen neuen Konzepten und Dingen her, die wir bereits kennen. Вот как мы устанавливаем отношения между новыми понятиями и тем, что мы знаем, создавая преувеличенные отношения. This is how we establish relationships between things we know with new concepts by exaggerating relationships.

Tabii 9 saniyede 9 kelime için bunu yapabilmek en azından başlangıç için çok zor. of course|in seconds|word|for|this|to be able to do|at least||start|for|very|difficult بالتأكيد لاستطاعة فعل هذا مع 9 كلمات في 9 ثواني يكون الامر صعب جدا على الأقل كبداية Natürlich ist es sehr schwierig, dies für 9 Wörter in 9 Sekunden zu tun, zumindest am Anfang. Конечно, сделать это для 9 слов за 9 секунд очень сложно, по крайней мере, для начала. Of course, being able to do this in 9 seconds for 9 words is very difficult, at least for a start.

Ama bu yöntemle çalışmaya başladıktan sonra bir müddet geçince normalde 9 saatte öğrenemediğiniz şeyleri but|this|with method|to start working|after starting|after|a|while|after passing|normally|in hours|that you couldn't learn|things |||||||Zeitspanne||||| لكن بعد بداية العمل بهذة الطريقة ومرو مدة ستلاحظون ان بامكانكم Aber wenn man anfängt, mit dieser Methode zu arbeiten, kann man nach einer Weile Dinge lernen, die man normalerweise nicht in 9 Stunden lernen kann. Но через некоторое время после того, как вы начнете работать по этому методу, вы сможете научиться вещам, которые обычно не можете выучить за 9 часов. But after you start working with this method for a while, you will realize that you can learn things that you normally couldn't learn in 9 hours.

9 dakika içerisinde öğrenebileceğinizi farkedeceksiniz. minutes|in|that you will be able to learn|you will notice تعلم الأشياء التي تتعلموها في الطبيعة في 9 ساعات في 9 دقائق فقط In 9 Minuten werden Sie feststellen, dass Sie lernen können. Вы поймете, что можете научиться за 9 минут. You will notice that you can learn them in 9 minutes.

Hani ilişkilendirme yaparken abartın demiştim ya; you know|association|while making|exaggerate|I had said| قد قلت لكم ان تبالغو اثناء اقامة روابط Ich habe dir doch gesagt, du sollst die Assoziationen übertreiben. Вы знаете, я сказал преувеличивать, создавая ассоциации; You know how I said to exaggerate when making associations?

Abartın diyorum çünkü abartınca adeta o sesleri duymaya,tatları almaya,kokuları hissetmeye başlıyorsunuz. I say you exaggerate|I am saying|because|when you exaggerate|almost|those|sounds|to hear|tastes|to taste|smells|to feel|you start ||||almost|||||||| اقول هذا لأن عند المبالغة تستطيعون في الأغلب سماع هذة الأصوات وتذوق تلك الأطعمة واستنشاق تلك الروائح Ich sage "übertreiben", weil man beim Übertreiben anfängt, die Geräusche zu hören, die Geschmäcker zu schmecken und die Gerüche zu spüren. I'm telling you to exaggerate because when you exaggerate, you almost start to hear those sounds, taste those flavors, and feel those smells.

Önemli olan bir başka şeyde SIRALAMA. important|that is|a|another|in thing|ordering |||||Reihenfolge هناك شيئ اخر مهم وهو "الترتيب" Ein weiterer wichtiger Punkt ist das RANKING. Другое дело, что имеет значение ПОРЯДОК. Another important thing is ORDER.

Mesela az önce size gösterdiğim kelimelerden DUVAR kelimesi for example|just|earlier|to you|I showed|from the words|wall|word على سبيل المثال ,كلمة "حائط" التى كانت من ضمن الكلمات التى اريتها اليكم منذ قليل For example, the word WALL from the words I just showed you

önceden bildiğiniz mekanlardan sokakla daha ilişkili gibi görünebilir. previously|you knew|from the places|with street|more|related|like|it may seem يمكن ان ترى على صلة اكثر بالشارع الذي كان جزء من المكان الذي تعرفوه. это может показаться более связанным с улицей, чем с местами, которые вы знаете заранее. may seem more related to the street than the places you already know.

Ama sıralamada aynı yerde değiller. but|in the ranking|same|place|they are not لكنهم ليسو في نفس الترتيب. Aber sie stehen nicht auf demselben Platz in der Rangliste. But they are not in the same place in the ranking.

Dolayısıyla sırf uyumlu olduğu için DUVARı alıp da SOKAĞA yerleştiremezsiniz. therefore|just|compatible|being|for|the WALL|taking|and|to the STREET|you cannot place Therefore||||||||| لهذا السبب لا يمكننا ان نربط "الحائط" بال "شارع" فقط لكونهما متوافقان مع بعضهما البعض Man kann also nicht die WAND auf die STRAßE stellen, nur weil sie kompatibel ist. Следовательно, вы не можете взять СТЕНУ и разместить ее на УЛИЦЕ только потому, что она совместима. Therefore, you cannot take the WALL just because it is compatible and place it in the STREET.

Öğrenmemiz gereken DUVAR kelimesi üçüncü sıradaydı,ve bizim mekanımızda üçüncü sırada... our learning|necessary|WALL|word|third|it was in line|and|our|in our space|third|in line كلمة "حائط" التي يجب علينا تعلمها كانت في المركز الثالث, وفي مكاننا كان الشيئ الذي في المركز الثالث هو... Das Wort WALL, das wir lernen mussten, stand an dritter Stelle, und an unserer Stelle an dritter Stelle. The word WALL that we needed to learn was in third place, and in our space, it is in third place...

Sandalyeden kalktım,odamın kapısını açtım,banyoya gittim,banyo vardı. from the chair|I got up|my room's|door|I opened|to the bathroom|I went|bathroom|there was نهضت من الكرسي , فتحت باب غرفتي ,ذهبت الى الحمام , يعني "اللحمام" Ich stand vom Stuhl auf, öffnete die Tür zu meinem Zimmer und ging ins Bad, wo es ein Bad gab. Я встала со стула, открыла дверь в свою комнату, пошла в ванную, там была ванная. I got up from the chair, opened the door to my room, went to the bathroom, there was a bathroom.

O zaman BANYO ile DUVARı ilişkilendirmem gerekiyor,mesela banyoya gittim,ellerimi yıkarken musluğu birden açınca su duvara sıçradı,ve etraf berbat oldu. that|time|bathroom|with|wall|I need to associate|it is necessary|for example|to the bathroom|I went|my hands|while washing|the tap|suddenly|when I opened|water|to the wall|it splashed|and|surroundings|terrible|it became لهذا يجب على الربط بين ال"حمام" و ال"حائط",مثلا ذهبت الى الحمام و اثناء غسلي ليدي فُتح الصنبور مرة واحدة وانفجرت الماء على الحائط ,وبالتالي اصبح المكان ملوث Dann muss ich das BAD mit der WAND in Verbindung bringen, z. B. ging ich ins Bad, als ich mir die Hände wusch, drehte ich plötzlich den Wasserhahn auf, das Wasser spritzte an die Wand, und es war eine Sauerei. Тогда мне приходится ассоциировать ВАННУЮ КОМНАТУ со СТЕНОЙ, например, я зашел в ванную, когда мыл руки, когда я открыл кран, вода брызнула на стену, и место было загажено. Then I need to associate BATHROOM with WALL, for example, I went to the bathroom, and when I suddenly turned on the faucet while washing my hands, water splashed on the wall, and everything got messy.

Hatta elimle (duvara) dokunduğumda o ıslaklığı hissedebiliyorum. even|with my hand|to the wall|when I touch|that|wetness|I can feel حتى انه عند لمسي للحائط بيدي اشعر بالبلل . Ich kann die Nässe sogar spüren, wenn ich die Wand mit meiner Hand berühre. In fact, I can feel that wetness when I touch (the wall) with my hand.

Bu tür bir ilişki kurabilirsiniz. this|type|a|relationship|you can establish تستطيعون اقامة رابط مثل هذا Sie können diese Art von Beziehung aufbauen. You can establish such a relationship.

Mekanımıza tek tek bütün kavramları yerleştirince üç aşağı beş yukarı şöyle bir hikaye çıkabilir; to our space|one|one|all|concepts|when placing|three|down|five|up|like this|a|story|it can emerge عند تركيز كل المفاهيم واحدة تلو الأخرى في مكانها يمكن ان ينتج عنها في الأغلب قصة مثل تلك: Wenn wir alle Konzepte eines nach dem anderen in unserem Raum platzieren, erhalten wir in etwa die folgende Geschichte; Когда мы размещаем все концепции одну за другой в нашем пространстве, история может получиться примерно такой; When we place all the concepts in our space one by one, a story like this may emerge;

Yere çarpınca bile kırılmayan güçlü sandalyemden kalktım çok sevdiğim odamın kapısını açıp sağa döndüm,banyoya gidip elimi yüzümü yıkarken duvar rezil oldu! to the ground|when I hit|even|not breaking|strong|from my chair|I got up|very|I love|of my room|door|opening|to the right|I turned|to the bathroom|going|my hand|my face|while washing|wall|disgraceful|it became ||||||||||||||||||||schrecklich| قمت من كرسيي "القوي" الذي لا يكسر حتى اذا صدمته بالأرض, ثم فتحت باب غرفتي الذي "أحبه" جدا واتجهة يميناً , ذهبت الي الحمام وهناك اثناء غسلي ليدي ووجهي تلوث الـ"حائط" Ich stand von meinem stabilen Stuhl auf, der nicht einmal beim Aufprall auf den Boden zerbrach, öffnete die Tür meines Lieblingszimmers und wandte mich nach rechts, ging ins Bad und wusch mir Gesicht und Hände, die Wand war eine Schande! I got up from my strong chair that didn't break even when it hit the ground, opened the door to my beloved room, turned right, and while washing my hands and face in the bathroom, the wall got ruined!

Salondan geçerken film izleyen kardeşimin korku dolu çığlığını duydum,mutfakta buzdolabının üstündeki sefer tarifesi bilgi notuna bakınca, from the living room|while passing|movie|watching|my brother's|fear|full|scream|I heard|in the kitchen|refrigerator's|on top of|trip|schedule|information|note|when I looked ||||||||||||Fahrplan|||| عند مروري من الصالة سمعت صرخات اخي الذي يشاهد فيلم المفزعة ,في المطبخ عند نظري لمذكرة "المعلومات" الخاصة بجدول المواعيد المعلق فوق التلاجة Als ich durch das Wohnzimmer ging, hörte ich den erschrockenen Schrei meines Bruders, der sich gerade einen Film ansah, als ich auf den Zettel mit der Fahrplanauskunft am Kühlschrank in der Küche sah, Проходя по коридору, я услышал испуганный крик брата во время просмотра фильма, когда я посмотрел на информационный лист расписания на холодильнике на кухне, As I passed through the living room, I heard my brother's terrified scream while watching a movie, and when I looked at the schedule note on top of the refrigerator in the kitchen,

Kış saati uygulamasının başladığını yani geç kaldığımı farkettim.Öfkeyle ayakkabılarımı giydim,merdivenlerden inerken takıntımdan ötürü tüm basamakları saydım. winter|time|of the application|that it started|that is|late|that I was late|I realized|with anger|my shoes|I put on|down the stairs|while going down|from my obsession|because of|all|steps|I counted ||Anwendung|||||||||||Besessenheit|wegen meiner Obsession|alle|| لاحظة ان الساعة الشتوية بدات وبالتالي تاخرت عن العمل .ارتديت حذائي من الخزانة التى في البهو بـ"غضب" ,عند نزولي على السلم قمت بعد السلالم كلها بسبب "عقدتي". Ich merkte, dass die Winterzeit begonnen hatte und ich zu spät dran war, zog wütend meine Schuhe an und zählte alle Stufen, die ich hinunterging. Я понял, что началась заявка на зимнее время, что я опоздал. I realized that the winter time change had started, meaning I was late. I angrily put on my shoes and counted all the steps while going down the stairs due to my obsession.

Sokakta üst komşumuzla karşılaştım.Otobüs durağında yabancı dilde konuşan birini duydum. on the street|upper|with our neighbor|I ran into|bus|at the stop|foreign|in language|speaking|someone|I heard في الشارع صادفت جاري الذي يسكن "فوقـ"ي .وفي موقف الحافلة سمعت شخص يتحدث بلغة "أجنبية" Ich habe unseren Nachbarn von oben auf der Straße getroffen. Ich habe jemanden an der Bushaltestelle eine fremde Sprache sprechen hören. I ran into our upstairs neighbor on the street. I heard someone speaking in a foreign language at the bus stop.

Gördüğünüz gibi,bildiklerimizle bilmediklerimizi ilişkilendiriyoruz,ve bunları bir sırayla yapıyoruz. you see|like|with what we know|what we don't know|we are relating|and|these|a|in order|we are doing كما ترون فاننا نقوم بالربط بين مانعرفه وما لا نعرفه ,ونقم بذلك بالترتيب Wie Sie sehen, setzen wir das, was wir wissen, mit dem in Beziehung, was wir nicht wissen, und zwar in einer bestimmten Reihenfolge. Как видите, мы соотносим то, что знаем, с тем, чего не знаем, и делаем это по порядку. As you can see, we relate what we know with what we don't know, and we do this in a sequence.

Tıpkı bir hikayede olduğu gibi. just like|a|in a story|it is|like genau wie|||| كما يحدث في القصص Genau wie in einer Geschichte. Совсем как в рассказе. Just like in a story.

Zaten Mekan Metodu hikaye anlatmaya benziyor,daha doğrusu ''hikaye uydurmaya''. already|Method|Method|story|to tell|it resembles|more|rather|story|to make up |||||||||erfinden في الحقيقة ان "أسلوب المكان" تشبه قص قصة ,او بتعبير أصح "تلفيق قصة" Wie auch immer, die Mekan-Methode ist wie das Erzählen einer Geschichte, oder besser gesagt, das "Erfinden einer Geschichte". В конце концов, космический метод похож на рассказ истории, а точнее на «сочинение истории». In fact, the Method of Loci resembles storytelling, or rather, 'making up a story'.

Ve bu hikayelerde yapmanız gereken üç şey var. and|these|in stories|you need to do|necessary|three|things|there are وفي هذة القصص يجب عليكم فعل ثلال أشياء And there are three things you need to do in these stories.

Bir: one اختارو مكان One:

Mekan seçin. place|choose Wählen Sie einen Veranstaltungsort. Choose a location.

Bu mekan eviniz ya da benim az önce verdiğim gibi mahalleniz olabilir. this|place|your home|or||my|just|earlier|I gave|like|your neighborhood|can be هذا المكان يمكن ان يكون بيتكم او الحي الذي تعيشون فيه كما ذكرت منذ قليل This location can be your home or your neighborhood, as I just mentioned.

Önemli olan iyi bildiğiniz bir yer olması. important|that is|well|you know|a|place|to be الهم ان يكون مكان تعرفوه جيدا Wichtig ist, dass es ein Ort ist, den Sie gut kennen. The important thing is that it is a place you know well.

Ve hep aynı mekanı kullanın.Eğer sadece evinizi seçtiyseniz,o zaman evinizdeki odaları ve odaların içindeki eşyaları düşünün and|always|same|place|use|if|only|your house|if you have chosen|that|then|in your house|rooms|and|rooms'|inside|items|think واستخدوا نفس المكان دائما .اذا كنتم ستستخدمون منزلكم فقط فكروا في الغرف التي فيه والأشياء التي بداخلها И всегда используйте одно и то же пространство.Если вы выбрали только свой дом, то учитывайте комнаты в вашем доме и мебель в них. And always use the same space. If you have only chosen your home, then think about the rooms in your home and the items in the rooms.

Ve bir odadan sandalye seçtiyseniz,başka bir odadan başka bir eşya seçmeye çalışın. and|a|from a room|chair|if you have chosen|another|a|from a room|another|item||to try to choose|work واذا اخترتم كرسي من غرفة , حاولو ان تختارو غرض اخر من غرفة اخرى And if you have chosen a chair from one room, try to choose another item from a different room.

Ve seçtiğiniz eşyalarda mümkünse biraz büyük olsun. and|that you have chosen|in the items|if possible|a bit|big|let it be |||if possible||| حاولو ايضاً ان تكون الأغراض التي اخترتوها كبيرة. Und die Artikel, die Sie auswählen, sollten nach Möglichkeit etwas größer sein. And the items you choose should be a bit large if possible.

İki: Two قوموا برحلة. Two:

Yolculuk yapın. journey|make Take a journey.

Mekandaki rotanız da hep aynı olsun.Mekan olarak evinizi seçtiyseniz ya dış kapıdan içeriye girip odaları hep aynı sırayla dolaşın, in the place|your route|also|always|same|let it be|place|as|your house|if you have chosen|or|outside|from the door|inside|entering|the rooms|always|same|in order|walk around ليكن خط سيركم في المكان دائما واحد.اذا اخترتم بيتك كالمكان المخصص لكم , ادخلوا من الباب الرئيسي وتجولو بنفس الترتيب في الغرف Пусть ваш маршрут в месте всегда будет одним и тем же.Если местом вы выбрали свой дом, то либо входите через наружную дверь и проходите по комнатам в том же порядке Let your route in the place always be the same. If you have chosen your home as the place, either enter through the front door and walk through the rooms in the same order,

Ya da benim biraz önce verdiğim örnekte olduğu gibi odanızdan dışarıya doğru çıkın. or|also|my|a little|earlier|I gave|in the example|as it is|like|from your room|outside|towards|go out أو اتجهوا من غرفتكم الى خارج كما فعلت في المثال السابق or go outside from your room as I mentioned in the example earlier.

Bazıları mesela saat yönünde veya saat yönünün tersinde bir yolculuk yapmayı tercih ediyor. some|for example|hour|in the direction|or|hour|direction of the|in the opposite direction|a|journey|to make|prefer|they do |||in Richtung||||||||| فالبعض ,يفضل القيام برحلة مع عقارب الساعة مثلا او عكسها Manche Menschen bevorzugen beispielsweise die Fahrt im oder gegen den Uhrzeigersinn. Некоторые, например, предпочитают двигаться по часовой или против часовой стрелки. Some people, for example, prefer to travel in a clockwise or counterclockwise direction.

Biz sadece 9 durağı olan bir yolculuk yaptık ama zaman içerisinde mekanlarınızı zenginleştirebilir ve durak sayısını artırabilirsiniz. we|only|stops|having|a|journey|we made|but|time|in|your places|you can enrich|and|stop|number of|you can increase |||||||||||bereichern|||| لقد قمنا برحلة مكونة من 9 محطات فقط ,لكن مع الوقت يمكن ان تكثرو من اماكنكم وعدد محطاتكم Wir haben eine Reise mit nur 9 Haltestellen gemacht, aber Sie können Ihre Orte bereichern und die Anzahl der Haltestellen mit der Zeit erhöhen. We only made a journey with 9 stops, but over time you can enrich your places and increase the number of stops.

Üç: three ثلاثة: Three:

İlişki kurun. relationship|establish كونوا روابط! Стройте отношения. Establish a connection.

Ezberleyeceğiniz yeni kavramları o çok iyi bildiğiniz mekana yerleştirin,sırasıyla. you will memorize|new|concepts|that|very|well|you know|place|place|in order قوموا بتركيز المفاهيم الجديدة التي عليكم حفظها في هذا المكان الذي تعرفوه جيدا ,بالترتيب! Поместите новые понятия, которые вы запомните, в те места, которые вы хорошо знаете, соответственно. Place the new concepts you will memorize in the familiar place you know so well, in order.

Mekanla ya da mekanın içindeki eşyalarla ilişki kurun,abartarak. with the space|||the space's|inside|with the objects|relationship|establish|by exaggerating ومن ثم كونوا روابط بينها وبين المكان او الاشياء التي في المكان , مع المبالغة! Establish a relationship with the space or the objects within the space, exaggerating.

Abartın ki iki kavram arasındaki ilişki daha görülebilir,duyulabilir hale gelsin. exaggerate|that|two|concept|between|relationship|more|visible|audible|state|let it be بالغو لكي تصل العلاقة بين مفهومين مرئية و مسموعة اكثر Утрируйте, чтобы связь между двумя понятиями стала более видимой и слышимой. Exaggerate so that the relationship between the two concepts becomes more visible and audible.

Mümkünse onun tadını alın,kokusunu hissedin. if possible|its|taste|take|smell|feel حتى اذا امكن قوموا بتذوقها او شم رائحتها If possible, taste it, feel its smell.

Ezberlemeniz gereken kelime yumurtaysa,o yumurtayı kırmaktan çekinmeyin,tabii aklınızda. you need to memorize|necessary|word|if it's egg|that|egg|from breaking|don't hesitate|of course|in your mind اذا كانت الكلمة التى عليكم حفظها هي "بيضة" لا تترددوا في كسرها ,طبعا في عقولكم. Wenn das Wort, das Sie auswendig lernen müssen, Ei heißt, können Sie dieses Ei natürlich in Gedanken aufschlagen. Если вам нужно запомнить слово «яйцо», не стесняйтесь, конечно, разбить это яйцо в уме. If the word you need to memorize is egg, don't hesitate to break that egg, of course in your mind.

Veya or أو Or

O yumurtayı alın birkaç ay girişteki dolap vardı ya,onun içinde bekletin,sonra içini açınca buram buram çürük yumurta koksun. that|egg|take|a few|months|at the entrance|cupboard|there was|you know|its|inside|keep|then|its inside|when you open|it smells|it smells|rotten|egg|let it smell |||||Eingangsschrank|||||||||||||| خذوا هذة البيضة ومن ثم اتركوها في الخزانة التي كانت موجودة في الردهة لعدة أشهر, حتى تتحول رائحتها الى بيض فاسد عند فتحها Nehmen Sie dieses Ei und lassen Sie es ein paar Monate lang im Schrank am Eingang liegen, dann riecht es nach faulen Eiern, wenn Sie es öffnen. Возьми то яйцо, в подъезде стоял шкаф несколько месяцев, держи его в нем, потом когда откроешь, будет пахнуть тухлыми яйцами. Take that egg and keep it in the cupboard that was at the entrance for a few months, then when you open it, it should smell strongly of rotten egg.

Peki tüm bunları neden yapıyoruz?Neden katlanıyoruz? well|all|these|why|we are doing|why|we are enduring حسنا لماذا نفعل هذة الأشياء ؟ لماذا نتحملها ؟ Warum also tun wir das alles? Warum lassen wir uns das gefallen? So why are we doing all this? Why are we enduring?

Ayrıca biz ezberciliğe karşı değil miydik? also|we|rote learning|against|not|were we علاوتا ,الم نكن ضد الحفظ بلا فهم؟ Außerdem, waren wir nicht gegen das Auswendiglernen? Aren't we against rote learning?

Karşıydık. we were against كنا ضدها. Wir waren dagegen. We were against it.

Hala da karşıyız. still|also|we are against مازلنا ايضا ضدها. We are still against it.

Ama sadece ezberciliğe karşıyız,ezberlemeye değil. but|only|to rote learning|we are against|to memorizing|not لكننا ضد الحفظ بلا فهم وليس الحفظ نفسه But we are only against rote learning, not learning by heart.

Zaten ona karşı olmak beynimizin çok iyi yaptığı,her gün uyguladığı bir şeyi inkar etmek olur. already|to it|against|to be|our brain's|very|good|that it does|every|day|that it practices|a|thing|denial|to make|it would be في حقيقة الامر اذا اصبحنا ضده فنحن بالتالي نصبح قد انكرنا فعل يقوم به عقلنا جيدا ويطبقة كل يوم Dagegen zu sein hieße, etwas zu leugnen, was unser Gehirn sehr gut kann, was es jeden Tag praktiziert. In fact, being against it would mean denying something our brain does very well and practices every day.

Tam tersine biz öğrenmemiz gereken şeylerle zaten bildiklerimiz,öğrendiklerimiz arasında kalıcı ilişki kurmaya çalışıyoruz. completely|on the contrary|we|our learning|necessary|things|already|our knowledge|our learned things|between|permanent|relationship|to establish|we are working On the contrary, we are trying to establish a lasting relationship between the things we need to learn and what we already know.

Ve bunun için de mekanları kullanıyoruz, and|this|for|also|spaces|we are using ولهذا السبب نقوم باستخدام الأماكن. And for this, we use spaces,

Mekan Metodu'nu. space|method "أسلوب المكان" the Method of Space.

Ve bu da emin olun hayatta çok işinize yarayacak and|this|also|sure|be|in life|very|useful|it will be وثقوا ان هذا سيفيدكم جدا في حياتكم. And this will definitely be very useful in life.

Hukuk Fakültesi'nde okuduğum o bileğimden kalın kitaplar vardı ya law|in the faculty|I studied|that|from my wrist|thick|books|there were|you know تتذكرون تلك الكتب التي كان سُمكها اكبر من معصمي التي درستها في كلية الحقوق ! There were thick books on my wrist that I read in the Faculty of Law.

O kitaplardaki bilgilerin hepsi olmasa bile birçoğu hala zihnimdeki mekanın köşelerinde durmaya devam ediyor. those|in the books|information|all|not being|even if|many of them|still|in my mind|space|in the corners|to continue to stay|continue|is |in den Büchern|||||viele von ihnen||in meinem Kopf|||remain|| معظم المعلومات التي بتلك الكتب مازلت أتذكرها ومحفوظة في زوايا المكان المكون في ذهني. Even if not all the information in those books, many of them continue to linger in the corners of my mind.

İş hayatımda çeşitli mekanlarda,büyük topluluklar karşısında 600'den fazla konuşma yaptım bugüne kadar work|in my life|various|places|large|audiences|in front of|more than 600|many|speeches|I have done|until today|so far حتى الأن قمت بأكثر من 600 محادثة في حياتي المهنية في اماكن مختلفة وامام تجمعات كبيرة. In my professional life, I have given over 600 speeches in various venues and in front of large audiences.

Ve o konuşmalar için hazırladığım metinleri de çoğu zaman o konferans salonlarının çeşitli köşelerine belli bir and|those|speeches|for|I prepared|texts|also|most|time|those|conference|halls|various|corners|certain|a |||||Texte|||||||||bestimmte| وقد فضلت ان تكون معظم النصوص التي جهزتها لتلك المحادثات مرتبة ترتيبا ثابتاً مع زوايا مختلفة من قاعات المؤتمرات And I often prepared the texts for those speeches in certain corners of those conference halls.

sırayla yerleştirmeyi tercih ettim.Fiziksel olarak değil tabii,Zihinsel olarak. in order|to arrange|I preferred|I did|physical|as|not|of course|mental|as ||||||||geistig| I preferred to arrange them in order. Not physically, of course, but mentally.

Anlayacağınız Sherlock'un Hafıza Sarayı dediği şey,dizi için uydurulmuş hayali bir kavram değil. you will understand|Sherlock's|memory|palace|he said|thing|series|for|invented|imaginary|a|concept|not ما عليكم فهمه هو , ان "قصر الذاكرة " الذي ذكره شارلوك ليس مجرد مفهوم خيالي ملفق فقط من اجل المسلسل As you can understand, what Sherlock refers to as the Memory Palace is not a fictional concept made up for the series.

En azından Sherlock karakterini canlandıran oyuncu... at least|at least|Sherlock|his character|playing|actor ||||darstellenden| على الأقل فان الممثل الذي جسد شخصية شارلوك Zumindest der Schauspieler, der Sherlock spielte... At least the actor portraying the character of Sherlock...

Neydi onun ismi... what was|his|name ماذا كان اسمه ... What was his name...

Hani vardı ya you know|there was|right You know that one?

İsmini unuttum da görsem hatırlayacağım. its name|I forgot|but|if I see|I will remember نسيت اسمه لكني اذا رايته ساتذكره ! I forgot the name, but I would remember if I saw it.

Heh! Aha Aha!

Benedict Cumberbatch Benedict|Cumberbatch "بيندكت كامبرباتش" Benedict Cumberbatch

Belki de,o da dizideki repliklerini ezberlemek için bu yöntemi kullanıyor olabilir,çünkü oyuncuların da maybe|also|he|also|in the series|his lines|to memorize|for|this|method|he is using|he might|because|the actors'|also ||||in der Serie|Repliken|auswendig lernen|||||||| ممكن ان يكون قد استخدم هو ايضاً هذة الطريقة لحفظ حواراته التي في المسلسل ,لانه يعتبر اسلوب Vielleicht benutzt er diese Methode, um sich seinen Text für die Show zu merken, denn die Schauspieler Maybe he is using this method to memorize his lines in the series, because actors also

Zaman zaman faydalandıkları bir teknik bu. time|times|they benefit from|a|technique|this يستفاد منه الممثلون من وقت لاخر Sometimes benefit from this technique.

Hani size az önce ezberlemek için gösterdiğim 9 kelime vardı ya,onlar da öyle,öylesine ya da tesadüfen seçilmiş kelimeler değil you know|to you|little|before|to memorize|for|I showed|word|there were|you know|they|also|such|randomly|or||by chance|chosen|words|not ||||||||||||||||zufällig||| تتذكرون تلك ال9 كلمات التي اريتكم اياها منذ قليل , هم ايضا ليسو مجرد كلمات تم جمعهم صدفتا You know those 9 words I just showed you for memorization, they are not just randomly or coincidentally chosen words.

Geçenlerde 2.5 dakikalık bir monoloğu ezberlemek için recently|minute long|a|monologue|to memorize|for فقد استخدمت تلك الكلمات كمفاتيح لحفظ مونولوج مكون من دقيقتين ونصف سابقاً Vor kurzem habe ich versucht, einen 2,5-minütigen Monolog auswendig zu lernen. Recently, to memorize a 2.5-minute monologue.

Kullandım o anahtar kelimeleri ben.Şöyle başlayan bir monologtu: I used|that|key|words|I|like this|starting|a|it was a monologue كان مونولوج يبدا بهذا الشكل : I used those keywords. It was a monologue that started like this:

Az önce,çok fena bir spoiler yediniz arkadaşlar. just|before|very|bad|a|spoiler|you ate|friends قبل قليل تعرضتم لحرق سيئ يا أصدقاء Just now, you received a very bad spoiler, friends.

Daha önce yayınlamadığım bir kısa filmin son sahnesini gördünüz. more|before|I haven't published|a|short|film's|last|scene|you saw فقد شاهدتم القسم الأخير من فيلم قصير لم أقم بنشره بعد You saw the last scene of a short film that I haven't published before.

Ama kimseye söylemek yok. but|to anyone|to say|not لكن لا تقولو لاي أحد But don't tell anyone.

Çok yakında,tamamı bu kanalda,o zamana kadar bildiklerinizi unutun very|soon|all of it|this|channel|that|time|until|what you know|forget قريبا سينشر على هذة القناة , وحتى هذا الوقت انسوا ما عرفتوا . Very soon, all of this will be on this channel, until then forget what you know.

Bilmediklerinizi öğrenmek için de,nereye gideceğinizi biliyorsunuz. what you don't know|to learn|in order to|also|where|you will go|you know تعرفون الى اين يجب عليكم ان تذهبوا لكي تتعلموا الأشياء التي لا تعرفوها To learn what you don't know, you know where to go.

Çeviren:Türker Özçelik (Youtube kullanıcı adım Montajcı) translated by|Türker|Özçelik|Youtube|user|my name|Montajcı |Türker|Özçelik||||Montierer Translated by: Türker Özçelik (My Youtube username is Montajcı)

ai_request(all=96 err=0.00%) translation(all=191 err=2.09%) cwt(all=1350 err=1.56%) en:B7ebVoGS openai.2025-02-07 PAR_TRANS:gpt-4o-mini=3.35 PAR_CWT:B7ebVoGS=6.2