Yetenek Sınavında Yeteksiz Çıktım: Neslihan Demir at TEDxIhlasCollegeED
Gözden geçirme: Selen Yetiş
Bugün burada olmaktan dolayı çok gurur duyuyorum. Sizinle hikayemi paylaşacağım
ne kadar şans eseri burada olduğumu anlayın diye. 1983 yılında Eskişehir'de doğdum
ve ailemin tek çocuğuydum.
Tek çocuk olmak çok güzel bir şey
ama bazı handikapları da oldu benim için. Çünkü bütün dikkatler benim üzerimdeydi
ve dikkat dağıtacak yaramaz bir kardeşim de yoktu. Ailemin bana planlamış olduğu bir eğitim düzeni de vardı.
Bu benim için çok zorlu bir dönemdi.
İlkokulu bitirdim.
Hiçbir zaman çok parlak bir öğrenci olmadım ama idare ediyordum anlayacağınız gibi
ve hayatımı değiştiren şey
1995 yılında voleybolla tanışmam oldu.
1995 yılında voleybolla tanıştıktan sonra dedim ki:
"Evet ben voleybolcu olmak istiyorum."
İki yıl Eskişehir'de devam ettim voleybol oynamaya
ve başarılıydım ve antrenörüm dedi ki:
"Haydi kalk. Senin artık İstanbul'da oynaman lazım." dedi.
"Bütün iyi kulüpler ve milli takımda şans bulabilmen için İstanbul'da oynaman lazım." dedi
ve İstanbul'a gittim.
Ama gitmeden önce ailemin tek çocuğu olduğum için biraz zorluk yaşadım.
Anneme, babama iyi bir evlat olmak; onların istediği gibi bir hayat kurmak için çok çabaladım
ve böyle bir şans çıkınca karşıma
annem ve babam karşı çıktılar.
"Hayır gidemezsin!" dediler.
"Orada yapamazsın. 2 ay sonra dönersin.
Biz seni burada, pamuklar içinde büyüttük. Tek başına orada hiçbir şey yapamazsın." dediler ve ben orada belki de hayatımın en büyük kararını aldım.
Anneme babama dedim ki:
"Bu benim hayatım. Eğer yapamazsam da yapamadığımı görmek istiyorum." dedim
ve İstanbul'a gittim.
2 ay sonra annemle babam yanıma taşındılar, dayanamadılar.
15 senedir yaklaşık İstanbul'da yaşıyoruz. Annem, babam, ben.
Çok önemliydi benim için o kararı almak.
Bir hayalim vardı.
Belki de aileme karşı ilk zaferimi o zaman kazanmıştım. Ondan sonra oynamaya devam ettim.
Liseyi İstanbul'da okudum ve üniversite sınavına girdim. Dediğim gibi hiçbir zaman parlak bir öğrenci değildim ama üniversiteyi gayet güzel, yüksek bir puanla kazandım.
Bütün ailemi ve arkadaşlarımı şaşırttı bu
ve Spor Akademisi'ne girmek istedim.
O dönemde genç milli takımda oynuyorduk ve Dünya Şampiyona'mız vardı.
O yüzden Bursa'da kamptaydık.
Antrenörümüzden izin aldık, okula kayıt yaptırmak için.
Yani biz kayıt yaptıracağımızı düşünüyorduk.
Ancak gittiğimizde önce bizden bir sağlık raporu istediler. Yetkililere dedik ki: "Hani biz kamptan geliyoruz. Sporcuyuz.
Sağlıklı olmasak nasıl yapacağız?"
"Üzgünüz." dediler.
"Sağlık raporu almanız gerek."
Gittik sağlık raporumuzu aldık.
"Son olarak bir yetenek sınavına girmeniz gerekiyor."
"Tamam ona da girelim." dedik
ve yeteneksiz olduğum o sınavdan sonra tescillendi.
Geçemedim yetenek sınavını
ve okula kabul edilmedim.
Benim için çok, yani gerçekten,
"Allahım gerçekten yeteneksiz miyim?" diye düşünmeye başladım.
Ama ondan sonra pes etmedim, devam ettim bir şeyler yapmaya.
Sporuma devam ettim.
Profesyonel olmak istiyordum
ve o sene Türkiye'de hiçbir voleybolcunun yapamadığı
ilk defa 16 yaşında A milli takıma girip; ilk altıda oynadım.
Bu da benim kendime karşı kazandığım bir zafer.
Ama hala benim için yeterli değil bu.
Benim hayallerim her zaman adım adım biraz daha büyüyor. Çok, nasıl söyleyeyim size anlayacağınız bir şekilde, yani çok mutluyum burada olmaktan,
voleybolcu olmaktan,
kendimi bu spora adamaktan
çok mutluyum.
Umarım bundan sonra da sakatlıksız bir şekilde devam ederim
ve kendimi
(Alkışlar)
aşarak devam etmek istiyorum.
(Alkışlar)
Özür dilerim biraz duraklıyorum.
Yolda gelirken ufak bir kaza geçirdim.
O yüzden biraz geç kaldım.
Onun için de özür dilerim.
Ama elimden geldiğince sizinle hayat hikayemi paylaşmak istedim. ve bu hayat hikayemin başında da İstanbul'a gelirken, üç arkadaşımla beraber İstanbul'a transfer olduk.
İstanbul'a gelirken hani iki arkadaşımdan çok daha fazla şey bekleniyordu, daha iyi yerlere gelecekleri düşünülüyordu
ve ben birazcık nasıl derler ona
iki alana bir bedava şeklinde, bedava olandım ben.
Ama sonra o iki arkadaşım voleybolu bıraktılar ve döndüler Eskişehir'e. Ben kaldım.
Benim bir hayalim vardı, gerçekleştirdim.
Bunun için de çok mutluyum.
Ama aileme karşı kazandığım zafer diyordum ya. Ailemde tek bir kişiye karşı zafer kazanamadım:
o da anneannemdi.
Anneannem her geldiğimde:
-Kızım sen ne iş yapıyorsun?
-Anneannecim voleybolcuyum,
mill takımında oynuyorum.
Ülkemizi temsil ediyoruz
-Ah be yavrum keşke öğretmen olsaydın.
Demeye devam ediyor.
(Alkışlar)
Benim bir hayalim vardı, gerçekleştirdim.
Sizin de hayallerinizin gerçek olması dileğiyle.
Çok teşekkür ederim dinlediğiniz için.
(Alkışlar)