×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Beyhan Budak, Zor Zamanlarda Ayakta Kalabilmek: Doğu Ekspresi Videoları

Zor Zamanlarda Ayakta Kalabilmek: Doğu Ekspresi Videoları

Merhaba sevgili dostum, bugün Kars'ta, Ani Harabeleri'ndeyiz.

Kardeşimle beraber, uzun zamandır bir hayalimiz vardı bizim.

Doğu ekspresi ile Kars'a gelmek. Bugün bu hayali gerçekleştirmek

bize nasip oldu. Ve burada bir video çekmek istedim.

Benim için önemli bir konudan bahsetmek istiyorum sana.

Zor zamanlarda nasıl ayakta kalabiliriz? Hayatta

hepimizin başına zor, sıkıntılı olaylar gelir.Ve böyle olaylar

bazen bir ayrılık olabilir. Bazen sevdiğimiz insanı kaybetmek

bazen maddi kayıplar, ya da bazen

istediğimiz şeylerin olmaması. İşte böyle zamanlarda

insan, nasıl davranacağını şaşırır ve

kendisini dipsiz bir kuyudaymış gibi hisseder. Bu videoda sana,

o zor zamanlarında, o hissettiğin

dipsiz kuyudaymış gibi hissettiğin zamanlarda nasıl

davranabilirsin, bunlardan bahsedeceğim.

İnsan, başına kötü bir olay geldiği zaman

ilk başta şoka girer, ve kabullenmek istemez yaşadığını

Bu aslında ilk zamanlarda, o ilk şok anında, kriz anında

çok normal. Ama, zaman geçtikçe bazı insanlar

O başına gelen kötü şeyi, bir ayrılık olabilir,

bir kayıp olabilir dediğim gibi, kabullenmek istemezler.

İnsan, şöyle bir varlık aslında. Ne zaman

kabullenirse, iyileşmeye o zaman başlıyor. Ama sen

diyelim ki başına gelen şeyi bir yıl, iki yıl, üç yıl kabullenmedin.

Kabullenmediğin müddetçe o yara, hep açık kalıyor.

İşin sırrı aslında şurada. Evet, benim başıma, böyle kötü

bir olay geldi ve ben artık, bu şekilde zarar gördüm

diye kabullenmek. Ama bazı insanlara

bu durumu kabullenmek, bir yenilgi gibi geliyor.

O yenilgiyi hissetmemek adına,

durmadan, durmadan erteliyorlar. Hayatlarını,

bir kaçınma duvarı içinde kurmaya başlıyorlar. Benim sana

tavsiyem, ilk olarak, başına ne gelirse gelsin. O şok evresini

atlattıktan sonra, yaşadığın şeyi kabullenmen.

Kabullenmek, dediğim gibi ilk başta, sana yenilgi gibi gelecek,

kötü hissettirecek ama sonrasında

hissettiğin şey, tamamen, çok ciddi bir rahatlama olacak.

İnsanın başına, bir kriz geldiği zaman, olumsuz bir

olay geldiği zaman, hemen otomatik pilot devreye girer.

Ve genelde otomatik pilot, senin çok işine yaramaz, senin çok iyiliğini

düşünmez. Diyelim ki, dediğim gibi, bir kayıp yaşadın

ve arkasından, hemen zihninde otomatik pilot

belirli düşünceler gönderir: "Sen bittin, mahvoldun!

Ne yapacağım ben? Bittim artık!" diye, ve böyle bir durumda sen

o otomatik pilotun söylediği şeylere inanırsan

kendini çıkılmaz, dönülmez bir yolda hissedersin. Peki

ne yapacağız? Ben şunu söyleyeyim. O başta hissettiğin düşünce,

gerçek değil. Genelde insanlar, hep şey düşünüyor,

o kötü olayları yaşadığı zaman, hep sürecekmiş gibi.

Her daim devam edecekmiş gibi. Bak ben bugün, Ani

Harabeleri'ndeyim. Biraz önce okurken, Ani Katedrali'nin tarihini

yaklaşık bin yıldan fazla bir süre önce yapılmış.

Bin yıldan önce, bin yıl öncesinde burada insanlar

vardı, ve bu insanların dertleri de vardı.

Ama şimdi bu insanlar yok, ve biz de olmayacağız bir süre sonra.

Ben şöyle düşünüyorum.

Yani, o anın içinde yaşarken,

kişisel tarihimize odaklanırken, her şey çok büyük

geliyor gözümüze. Ama o, birazcık yukarı çıktığın zaman

birazcık yukarıdan baktığın zaman, dertler küçülüyor.

Dediğim gibi, o an sadece, hiç bitmeyecekmiş

gibi kötü hissetmen çok normal. Ama sadece

düşünceyi yavaşlatmak lazım. Şöyle düşün, o an

aklına gelen kötü düşünceler var ya, kendine şöyle bir

telkin vermelisin. Bak, şu anda otomatik düşüncelerim konuşuyor

ve bunlar, çok büyük ihtimalle, gerçekçi değil.

Birazcık yavaşlatıp,

birazcık, alternatif düşünceler ortaya koyman lazım.

Böyle olunca, o çıkış yolunu,

o kuyudan çıkış yolunu bulman, daha kolay olacak.

Bir gün, birisiyle tanıştım. Çok güzel işler yapmış, çok

paralar kazanmış. İşleri çok yolunda giderken, belki

milyonlar kazanırken, umduğu ödemeleri alamayınca

iflas etmiş. Bu insan, yaptığı

işte çok usta bir insan. Hakikaten, onu

o zengin olma noktasına getiren şey de, o becerileri, o ustalığı.

Sonrasında ama, o yükselme

anında, birden yere çakılınca, bu insan, benim tanıştığım

zaman, on senedir evden çıkmıyordu. Düşünsene,

böyle bir zirveye geliyorsun, ve sonrasında yere

çakıldıktan sonra, evden dahi çıkmak istemiyorsun. Devamlı

kendini kurban, mağdur rolünde hissediyorsun. Artık

kaybettiğini, hayat oyununu kaybettiğini düşünüyorsun.

Ben şöyle düşünüyorum. Bu insan, bu bahsettiğim insan,

dışarı çıkıp, hayata atılsa, o mağdur rolünden

o kurban rolünden çıksa, o ustalığıyla

tekrar bir yerlere gelme şansı çok yüksek.

Şimdi sen de, muhtemelen yaşadığın olaydan sonra birazcık

o mağdur hissetme, kurban hissetme rolüne

giriyor olabilirsin. Böyle bir durumda insan, insan içine bile

çıkmak istemez. Kendini kapatır, diğer insanlarla

konuşmak istemezsin.

İş başvuruları yapmak istemezsin. Başka insanlarla

tanışmak dahi istemezsin. Böyle olunca ne oluyor biliyor musun?

O kötü hissetme hali, bir ömür boyu bile sürebilir.

Ben şunu diyorum. Evet, kötü şeyler yaşadın,

ama bunu bir tek sen yaşamadın. Bunu herkes yaşıyor. Bazı insanlar

ama daha ağır, daha yoğun yaşıyor. Ne yapacağız?

O kurban rolüne rağmen, o bize hissettirdiği

acıya rağmen, dışarı çıkacağız. İnsanlarla

tanışacağız. İşimize gücümüze koşturacağız. Başka

türlü, o hissettiğin zor durumdan çıkman

mümkün değil.

Hayata bakış açımızın, büyülü bir tarafı var.

Yaşadığın olayları, bir tecrübe olarak adlandırırsan,

bir öğrenme olarak adlandırırsan, o senin hayatına

ciddi bir katkı sağlıyor. Ama yaşadığın olayları "Ben mahvoldum,

bittim." dediğin zaman, ve bu düşünceyi çok uzun süre

sürdürdüğün zaman, hakikaten mahvolmuş gibi hissedeceksin.

Benim sana önerim, dediğim gibi o bir dipsiz kuyu,

ama, zihninde olan bir dipsiz kuyu.

Bundan çıkmak için, hayatın içine katılman,

o zihnindeki otomatik pilotun, sana söylediği düşüncelere

kanmaman, ve hayata atılman gerekiyor diye düşünüyorum.

Hayatta o başaran insanlar var ya, bu başarmaktan kastettiğim şey

maddi şeyler değil sadece. Manevi anlamda da

başaran insanlar, vazgeçmeyen insanlar.

Eğer sen bırakırsan, bıraktığı yerde kalıyor. Bir şekilde,

bırakmaman lazım. Yorulduğun zaman dinlenebilirsin,

ama yine de, vazgeçmemen lazım.

Beni dinlediğin için, çok teşekkür ediyorum GÜZEL İNSAN. Kendine iyi davran. Görüşmek üzere!


Zor Zamanlarda Ayakta Kalabilmek: Doğu Ekspresi Videoları

Merhaba sevgili dostum, bugün Kars'ta, Ani Harabeleri'ndeyiz.

Kardeşimle beraber, uzun zamandır bir hayalimiz vardı bizim.

Doğu ekspresi ile Kars'a gelmek. Bugün bu hayali gerçekleştirmek

bize nasip oldu. Ve burada bir video çekmek istedim.

Benim için önemli bir konudan bahsetmek istiyorum sana.

Zor zamanlarda nasıl ayakta kalabiliriz? Hayatta

hepimizin başına zor, sıkıntılı olaylar gelir.Ve böyle olaylar

bazen bir ayrılık olabilir. Bazen sevdiğimiz insanı kaybetmek

bazen maddi kayıplar, ya da bazen

istediğimiz şeylerin olmaması. İşte böyle zamanlarda

insan, nasıl davranacağını şaşırır ve

kendisini dipsiz bir kuyudaymış gibi hisseder. Bu videoda sana,

o zor zamanlarında, o hissettiğin

dipsiz kuyudaymış gibi hissettiğin zamanlarda nasıl

davranabilirsin, bunlardan bahsedeceğim.

İnsan, başına kötü bir olay geldiği zaman

ilk başta şoka girer, ve kabullenmek istemez yaşadığını

Bu aslında ilk zamanlarda, o ilk şok anında, kriz anında

çok normal. Ama, zaman geçtikçe bazı insanlar

O başına gelen kötü şeyi, bir ayrılık olabilir,

bir kayıp olabilir dediğim gibi, kabullenmek istemezler.

İnsan, şöyle bir varlık aslında. Ne zaman

kabullenirse, iyileşmeye o zaman başlıyor. Ama sen

diyelim ki başına gelen şeyi bir yıl, iki yıl, üç yıl kabullenmedin.

Kabullenmediğin müddetçe o yara, hep açık kalıyor.

İşin sırrı aslında şurada. Evet, benim başıma, böyle kötü

bir olay geldi ve ben artık, bu şekilde zarar gördüm

diye kabullenmek. Ama bazı insanlara

bu durumu kabullenmek, bir yenilgi gibi geliyor.

O yenilgiyi hissetmemek adına,

durmadan, durmadan erteliyorlar. Hayatlarını,

bir kaçınma duvarı içinde kurmaya başlıyorlar. Benim sana

tavsiyem, ilk olarak, başına ne gelirse gelsin. O şok evresini

atlattıktan sonra, yaşadığın şeyi kabullenmen.

Kabullenmek, dediğim gibi ilk başta, sana yenilgi gibi gelecek,

kötü hissettirecek ama sonrasında

hissettiğin şey, tamamen, çok ciddi bir rahatlama olacak.

İnsanın başına, bir kriz geldiği zaman, olumsuz bir

olay geldiği zaman, hemen otomatik pilot devreye girer.

Ve genelde otomatik pilot, senin çok işine yaramaz, senin çok iyiliğini

düşünmez. Diyelim ki, dediğim gibi, bir kayıp yaşadın

ve arkasından, hemen zihninde otomatik pilot

belirli düşünceler gönderir: "Sen bittin, mahvoldun!

Ne yapacağım ben? Bittim artık!" diye, ve böyle bir durumda sen

o otomatik pilotun söylediği şeylere inanırsan

kendini çıkılmaz, dönülmez bir yolda hissedersin. Peki

ne yapacağız? Ben şunu söyleyeyim. O başta hissettiğin düşünce,

gerçek değil. Genelde insanlar, hep şey düşünüyor,

o kötü olayları yaşadığı zaman, hep sürecekmiş gibi.

Her daim devam edecekmiş gibi. Bak ben bugün, Ani

Harabeleri'ndeyim. Biraz önce okurken, Ani Katedrali'nin tarihini

yaklaşık bin yıldan fazla bir süre önce yapılmış.

Bin yıldan önce, bin yıl öncesinde burada insanlar

vardı, ve bu insanların dertleri de vardı.

Ama şimdi bu insanlar yok, ve biz de olmayacağız bir süre sonra.

Ben şöyle düşünüyorum.

Yani, o anın içinde yaşarken,

kişisel tarihimize odaklanırken, her şey çok büyük

geliyor gözümüze. Ama o, birazcık yukarı çıktığın zaman

birazcık yukarıdan baktığın zaman, dertler küçülüyor.

Dediğim gibi, o an sadece, hiç bitmeyecekmiş

gibi kötü hissetmen çok normal. Ama sadece

düşünceyi yavaşlatmak lazım. Şöyle düşün, o an

aklına gelen kötü düşünceler var ya, kendine şöyle bir

telkin vermelisin. Bak, şu anda otomatik düşüncelerim konuşuyor

ve bunlar, çok büyük ihtimalle, gerçekçi değil.

Birazcık yavaşlatıp,

birazcık, alternatif düşünceler ortaya koyman lazım.

Böyle olunca, o çıkış yolunu,

o kuyudan çıkış yolunu bulman, daha kolay olacak.

Bir gün, birisiyle tanıştım. Çok güzel işler yapmış, çok

paralar kazanmış. İşleri çok yolunda giderken, belki

milyonlar kazanırken, umduğu ödemeleri alamayınca

iflas etmiş. Bu insan, yaptığı

işte çok usta bir insan. Hakikaten, onu

o zengin olma noktasına getiren şey de, o becerileri, o ustalığı.

Sonrasında ama, o yükselme

anında, birden yere çakılınca, bu insan, benim tanıştığım

zaman, on senedir evden çıkmıyordu. Düşünsene,

böyle bir zirveye geliyorsun, ve sonrasında yere

çakıldıktan sonra, evden dahi çıkmak istemiyorsun. Devamlı

kendini kurban, mağdur rolünde hissediyorsun. Artık

kaybettiğini, hayat oyununu kaybettiğini düşünüyorsun.

Ben şöyle düşünüyorum. Bu insan, bu bahsettiğim insan,

dışarı çıkıp, hayata atılsa, o mağdur rolünden

o kurban rolünden çıksa, o ustalığıyla

tekrar bir yerlere gelme şansı çok yüksek.

Şimdi sen de, muhtemelen yaşadığın olaydan sonra birazcık

o mağdur hissetme, kurban hissetme rolüne

giriyor olabilirsin. Böyle bir durumda insan, insan içine bile

çıkmak istemez. Kendini kapatır, diğer insanlarla

konuşmak istemezsin.

İş başvuruları yapmak istemezsin. Başka insanlarla

tanışmak dahi istemezsin. Böyle olunca ne oluyor biliyor musun?

O kötü hissetme hali, bir ömür boyu bile sürebilir.

Ben şunu diyorum. Evet, kötü şeyler yaşadın,

ama bunu bir tek sen yaşamadın. Bunu herkes yaşıyor. Bazı insanlar

ama daha ağır, daha yoğun yaşıyor. Ne yapacağız?

O kurban rolüne rağmen, o bize hissettirdiği

acıya rağmen, dışarı çıkacağız. İnsanlarla

tanışacağız. İşimize gücümüze koşturacağız. Başka

türlü, o hissettiğin zor durumdan çıkman

mümkün değil.

Hayata bakış açımızın, büyülü bir tarafı var.

Yaşadığın olayları, bir tecrübe olarak adlandırırsan,

bir öğrenme olarak adlandırırsan, o senin hayatına

ciddi bir katkı sağlıyor. Ama yaşadığın olayları "Ben mahvoldum,

bittim." dediğin zaman, ve bu düşünceyi çok uzun süre

sürdürdüğün zaman, hakikaten mahvolmuş gibi hissedeceksin.

Benim sana önerim, dediğim gibi o bir dipsiz kuyu,

ama, zihninde olan bir dipsiz kuyu.

Bundan çıkmak için, hayatın içine katılman,

o zihnindeki otomatik pilotun, sana söylediği düşüncelere

kanmaman, ve hayata atılman gerekiyor diye düşünüyorum.

Hayatta o başaran insanlar var ya, bu başarmaktan kastettiğim şey

maddi şeyler değil sadece. Manevi anlamda da

başaran insanlar, vazgeçmeyen insanlar.

Eğer sen bırakırsan, bıraktığı yerde kalıyor. Bir şekilde,

bırakmaman lazım. Yorulduğun zaman dinlenebilirsin,

ama yine de, vazgeçmemen lazım.

Beni dinlediğin için, çok teşekkür ediyorum GÜZEL İNSAN. Kendine iyi davran. Görüşmek üzere!