×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Beyhan Budak, "EZİK" GÖRÜNMENE NEDEN OLAN İYİ NİYETLİ DAVRANIŞLAR

"EZİK" GÖRÜNMENE NEDEN OLAN İYİ NİYETLİ DAVRANIŞLAR

Belki çok iyi niyetlisin çok kibar bir insansın,

etrafındaki insanlara bir şekilde yardımcı olmak için pervane oluyorsun ama bir şekilde bu kadar çaba

göstermene rağmen hak ettiğin saygıyı göremediğini mi düşünüyorsun?

İşte sen de kibar insanların, ince insanların yaşadığı en büyük sıkıntıyı yaşıyorsun.

Maalesef günümüz dünyası kibar insanlara, ince insanlara çok da saygı duymuyor.

Yaptığımız, diğer insanlara iyilik olsun diye yaptığımız bazı davranışlar,

özellikle o baskın olan, dünya sisteminde eziklik olarak

yorumlanabiliyor.İşte bu tür şeylerin, birazcık farkına varabilmek ve kendimizi

koruyabilmek, daha saygın birisi olabilmek için dikkat etmen gereken bazı şeylerden bahsetmek istiyorum sana.

İyi niyetli bir şekilde yapılmasına rağmen, diğer insanlar tarafından eziklik olarak yorumlanan ilk davranış

fazlaca özür dilemektir.Belki diğer insanları kırmaktan çok korkuyorsun, aman benden kimseye zarar

gelmesin, kimsenin gönlünü dahi kırmayayım. Diye düşünüyorsun.

Ama dışarıdan bu durum böyle algılanmıyor maalesef.

Eğer gün içinde 20-30 kez özür dileyen bir insansan, neredeyse üstünde

verdiğim rahatsızlıktan bile özür dilerim diye gezen bir levhayla geziyorsan, tabii ki de mecazi anlamda,

işte diğer insanlar, senin kendine güvenin olmadığını ve

kendine güvenin olmadığı için benim de sana güvenim olmayacak. Diye senin saygıyı hak

etmediğini, belki fark ederek, belki de bilinç dışı olarak düşünüyorlar.

Sonrasında sen o kadar çok özür dilediğin zaman, bu bazı insanlar tarafından

dalga geçilecek bir mevzu haline bile getirilebiliyor.

Eğer ki yaptığın şey, gerçekten kötü bir şey değilse,

gerçekten birine zarar vermediysen, lütfen gereksiz yere özür dileme. Gereksiz yere dilediğin her özür senin

saygınlığından, bir parça alıp koparacaktır ve ezik gibi algılanmana sebep olacaktır.

Gün içinde birçok sorunla karşılaşıyoruz.

Birçok insan bize sorular sorabiliyor, bir şekilde bazı şeyleri açıklamak zorunda kalabiliyoruz,

ama burada kullandığımız kelimelerin oranı o kadar önemli ki, şöyle düşün bir mevzuyu

açıklamak zorundasın; birisi sana dedi ki hatta çok basit bir örnek vereceğim, yolda herhangi birisi sana adres sordu.

Sen bir şekilde bunu makul 3-5 cümleyle açıkladın.

Burada hiçbir sıkıntı yok ama sen oturup 30-40 cümle ile 50 cümle ile bir mevzuyu açıklamaya çalıştığın zaman,

insanlar bunu zayıflık, insanlar bunun iş bilmezlik, acemilik olarak yorumluyor.

İş hayatında, okul hayatında dediğim gibi açıklayabileceğin, ideal seviyeyi kullanman lazım.

fazlaca açıklama yapmak, çok fazla konuşuyor olmak, bir şekilde

durmadan, durmadan

kendini anlatıyor olman, karşı taraftan zayıflık olarak yorumlanacak.

Niye? Çünkü diyor ki insanların zihinsel mekanizmaları,

bazen kişi bunun farkında bile olmuyor. Eğer ki bu kadar açıklama yapıyorsa,

muhtemelen bu insan, söylediği şeye de kendine de inanmıyor, ben ona neden inanayım?

O yüzden kullandığımız kelimelerin gereksiz olanlarını

birazcık azaltmakta fayda var.

Bence fedakarlık dediğimiz şey şu, dünyanın en güzel erdemlerinden birisi ama bir insan

etrafındaki insanlara fazlaca fedakarlık yapıyorsa,

iyi kötü ayırt etmeden, kendisine kötülük yapanlara bile fedakarlık yapıyorsa,

kendini kullananlara, hala kullandırtmaya devam ediyorsa, şöyle bir durum çıkıyor:

Diğerleri tarafından nasıl algılanıyorsun biliyor musun? Sen bu kadar şeyi belki de

ciddi bir çaba harcayarak yapıyorsun ama dışarıdaki adam bunu şöyle düşünüyor:

Ben istemeden ortaya koyuyorsa, bunda daha bundan çok daha fazlası var.

O yüzden senin ortaya koyduğun o nadide taşlar, belki sen içinden bir yerden çok

derinlerden kopartıp, acı çekerek onu ortaya koydun, o ona bildiğin çakıl taşı muamelesi yapıyor.

O yüzden hak edene fedakarlık yapmak lazım.

Eğer karşındaki insan kötü niyetli bir insansa,

eğer karşındaki insan seni kullanıyorsa,

gereksiz yere fedakarlık yapman o insanın, o insanların, seni kullanmasına neden olacaktır.

Birisi sana övgüyle yaklaştığı zaman, güzel bir şey söylediği zaman ya da iltifat ettiği zaman, bu övgüyü

iltifatı kabul edemiyor musun? Bir şekilde bu durumu reddetmek ya da bir şekilde

değersizleştirmek için çok fazla açıklama yapıyor musun?

İşte bu durum da gerçek dünyada maalesef eziklik olarak yorumlanıyor.

Belki sen mütevazi olduğunu düşünüyorsun, belki sen iyilik yaptığını düşünüyorsun

ama gerçek dünya maalesef bunu böyle yorumlamıyor.

Diyelim ki birisi senin kıyafetini beğendi, saçını beğendi, aaa ne kadar güzel olmuş o kıyafet diyor sana,

sen hemen açıklamaya giriyorsun diyorsun ki ya pazardan aldım 15 lira

ya da saçını yaptırdın güzel olduğunu söylüyor sen hemen diyorsun ki ya işte ben de

öylesine denk geldi yaptırdım. Güzel bir başarı ortaya koyuyorsun, güzel bir tez ortaya koyuyorsun, birisi seni övdüğü zaman ya işte denk geldi de hocamız önerdi şundan dolayı oldu.

Hiçbir zaman övgüyü kabul etmiyorsan,

insanlar bir süre sonra gerçekten senin o övgüyü hak etmediğini düşünüyor.

O yüzden birisi seni övüyorsa, lütfen kabul et.

Bazı insanlar tek başına bir şey yapmak istemez, bazen çok kolay gelebilen şeylerde bile her zaman yanında birisi

olsun ister. Hastaneye gidecektir ya da bir şekilde kuaföre gidecektir, sinemaya gidecektir, bir iş başvurusunda

bulunacaktır, her zaman yanında birisi olsun ister.

Elbette bazı durumlarda yalnız kalmak istememek doğal bir durum, ama sen her zaman

birilerine muhtaçsan, bir süre sonra sanki insanlar seni tek başına bir şey

yapamayacak olgunlukta olmayan, olgun olmayan bir insan olarak yorumluyor. Bir insanın güçlü olarak

algılanmasının en önemli şartlarından birisi, diğer insanlar olmadan da tek başına bir şeyleri becerebilmek,

yapabilmek.Bunu yapabiliyorsan güçlü görünüyorsun, daha saygın bir insan olarak görünüyorsun.

Belki de ilgi beklediğin için her şeyden şikayet ediyorsun, her zaman mız mız bir haldesin,

hayatındaki her sorun için durmadan insanlara dert yanıyorsun. Şöyle bir etrafındaki

insanlarla ilişkini düşün, diyaloglarını sohbetleri düşün.Eğer ki bu

sohbetlerin içeriği her zaman senin bir şeylerden şikayet etmen oluşuyorsa, her zaman insanlarla sohbetini

hayattan dert yandığın bir şekilde sevgilinden,eşinden, işinden, para durumundan dert yandığın sohbetler

oluşturuyorsa, bir süre sonra insanlar senin

sohbetinden de sıkılmaya başlar. Bir şekilde senden de sıkılmaya başlar,senden uzak durmaya başlar.Ben şunu söyleyebilirim sana:

elbette ki dertleşeceksin, elbette ki içini boşaltacaksın ama tek gündemin bu olursa, bu hem

karşıdakine yazık hem de sana yazık.

Özellikle romantik ilişkilerde birisini hayatının merkezine almak, çok ciddi sıkıntılı bir durum.

Ben kadınlarda da, bazen erkeklerde de şöyle bir durum görüyorum:

birisi hayatıma girecek ve ondan sonra hayatımın her şeyi tamamlanacak,

bir şekilde kendim ondan sonra tamamlanacağım.

Maalesef bu gerçekçi bir şey değil.

Sen kendinle varsın sen bir birey olarak varsın.

Elbette ki sosyal anlamda kurduğun ilişkiler, romantik anlamda kurduğun ilişkiler, senin ruhunu zenginleştirecektir.

Ama sen her zaman kendi varoluşun için başka birilerine bağımlıysan, ne oluyor biliyor musun?

İnsanlar biraz önce söylediğim gibi yine senden sıkılıyor ve bağımlı olan insanlar, diğer insanları hayatın en merkezine oturtan insanlar,

korkuyorlar terkedilmekten. Ancak o kadar çok o insanları bunaltıyorlar, yapışıyorlar ki,

maalesef ki çoğu zaman korktukları başına geliyor.Sen bir birey olarak da kendi var oluşunu kabullenmen lazım.

Elbette ki, diğer insanlara ihtiyacımız var. Ama diğer insanlar hiçbir zaman senin için vazgeçilmez olmamalı.

Hep söylediğim bir söz var belki beni önceden takip ediyorsan bu sözümü duymuşsundur: "Melek olsan kanat sesinden rahatsız olurlar."

Sen ne yaparsan yap,

elinden gelen her şeyi diğer insanları memnun etmeye ada,

yine de insanların bir kısmı, hatta çok fazla iyilik yaptığın insanların bir kısmı, seni eleştirecekler.

Ama sen aldığın eleştiriler karşında yıkılıyorsan, durmadan kendini ispatlamaya çalışıyorsan, kendini açıklamaya çalışıyorsan,

bu da senin saygın birisi olmanı engelliyor. Maalesef insanlar yine sana saygı duymuyorlar.

Maalesef ki sen ne kadar başarılı olursan, o kadar fazla eleştiri alacaksın,

o kadar olumsuz yorum gelecek. Bazen bunları olgunlukla karşılamak lazım,

ama sen her eleştiriye bir cevap verirsen,

bir şekilde senin kulvarında, klasmanında olmayan bir insana bile cevap yetiştirmeye çalışırsan,

bir bakmışsın ki, cevap verdiğin insanın kalitesine düşüyorsun.

Bundan dolayı gerçekten cevap vermen gereken ,

gerçekten o insanla iletişimde olmanın fayda sağladığı insanların eleştirilerine cevap vermen,

o insanların eleştirilerine kulak vermen lazım. Ama her lafa bir cevabın varsa, bir süre sonra fark

edeceksin ki,insanlar sana eskisi kadar saygı duymuyorlar.

İnsan, dedim ya bireysel bir varlık, bazen kendi başına kendi kararlarını almak zorunda. Ama sen attığın her adımda,

yapacağın her işte, belki alacağın bir ayakkabıda, bir çorapta bile her zaman

etrafındaki insanların onayını alıyorsan, insanlar yine sana saygı duymamaya başlıyor, çünkü

onların zihninde şöyle birşey oluşuyor:

"Beyhan kendi başına hiçbir şey yapamaz.".

Demek ki, Beyhan bir şekilde ya çok zeki bir insan değil ya da bir şekilde,

hayatını yönetebilecek güce kudrete sahip bir insan değil.

Bunu oluşturmak istemiyorsan, kendi başına bir şeyler yapmak zorundasın.

Elbette bazen hata yapabilirsin,bazen işler istediğin gibi gitmeyebilir,

ama bu da hayatın parçası. Çok ama çok doğal. Kendi başına bir şey yapmaktan korkma.

Arada sırada onay almakta bir sıkıntı yok ,ama bu da hayatının merkezine gelirse sıkıntılı bir durum.

Peki sevgili dostum günlük hayatta yaşadığın,

normalde çok iyi niyetli olmana rağmen diğer insanlar tarafından

yanlış anlaşılan ya da eziklik olarak yorumlanan davranışlar yaşadın mı?

Bir şekilde deneyimledin mi ?

Bunları bizimle yorumlar kısmında paylaşabilirsin.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan kendine çok iyi davran, görüşmek üzere.


"EZİK" GÖRÜNMENE NEDEN OLAN İYİ NİYETLİ DAVRANIŞLAR ΚΑΛΟΠΡΟΑΊΡΕΤΗ ΣΥΜΠΕΡΙΦΟΡΆ ΠΟΥ ΣΑΣ ΚΆΝΕΙ ΝΑ ΦΑΊΝΕΣΤΕ "ΚΟΥΤΣΌΣ" COMPORTAMIENTO BIENINTENCIONADO QUE TE HACE PARECER "COJO"

Belki çok iyi niyetlisin çok kibar bir insansın,

etrafındaki insanlara bir şekilde yardımcı olmak için pervane oluyorsun ama bir şekilde bu kadar çaba

göstermene rağmen hak ettiğin saygıyı göremediğini mi düşünüyorsun?

İşte sen de kibar insanların, ince insanların yaşadığı en büyük sıkıntıyı yaşıyorsun.

Maalesef günümüz dünyası kibar insanlara, ince insanlara çok da saygı duymuyor.

Yaptığımız, diğer insanlara iyilik olsun diye yaptığımız bazı davranışlar,

özellikle o baskın olan, dünya sisteminde eziklik olarak

yorumlanabiliyor.İşte bu tür şeylerin, birazcık farkına varabilmek ve kendimizi

koruyabilmek, daha saygın birisi olabilmek için dikkat etmen gereken bazı şeylerden bahsetmek istiyorum sana.

İyi niyetli bir şekilde yapılmasına rağmen, diğer insanlar tarafından eziklik olarak yorumlanan ilk davranış

fazlaca özür dilemektir.Belki diğer insanları kırmaktan çok korkuyorsun, aman benden kimseye zarar

gelmesin, kimsenin gönlünü dahi kırmayayım. Diye düşünüyorsun.

Ama dışarıdan bu durum böyle algılanmıyor maalesef.

Eğer gün içinde 20-30 kez özür dileyen bir insansan, neredeyse üstünde

verdiğim rahatsızlıktan bile özür dilerim diye gezen bir levhayla geziyorsan, tabii ki de mecazi anlamda,

işte diğer insanlar, senin kendine güvenin olmadığını ve

kendine güvenin olmadığı için benim de sana güvenim olmayacak. Diye senin saygıyı hak

etmediğini, belki fark ederek, belki de bilinç dışı olarak düşünüyorlar.

Sonrasında sen o kadar çok özür dilediğin zaman, bu bazı insanlar tarafından

dalga geçilecek bir mevzu haline bile getirilebiliyor.

Eğer ki yaptığın şey, gerçekten kötü bir şey değilse,

gerçekten birine zarar vermediysen, lütfen gereksiz yere özür dileme. Gereksiz yere dilediğin her özür senin

saygınlığından, bir parça alıp koparacaktır ve ezik gibi algılanmana sebep olacaktır.

Gün içinde birçok sorunla karşılaşıyoruz.

Birçok insan bize sorular sorabiliyor, bir şekilde bazı şeyleri açıklamak zorunda kalabiliyoruz,

ama burada kullandığımız kelimelerin oranı o kadar önemli ki, şöyle düşün bir mevzuyu

açıklamak zorundasın; birisi sana dedi ki hatta çok basit bir örnek vereceğim, yolda herhangi birisi sana adres sordu.

Sen bir şekilde bunu makul 3-5 cümleyle açıkladın.

Burada hiçbir sıkıntı yok ama sen oturup 30-40 cümle ile 50 cümle ile bir mevzuyu açıklamaya çalıştığın zaman,

insanlar bunu zayıflık, insanlar bunun iş bilmezlik, acemilik olarak yorumluyor.

İş hayatında, okul hayatında dediğim gibi açıklayabileceğin, ideal seviyeyi kullanman lazım.

fazlaca açıklama yapmak, çok fazla konuşuyor olmak, bir şekilde

durmadan, durmadan

kendini anlatıyor olman, karşı taraftan zayıflık olarak yorumlanacak.

Niye? Çünkü diyor ki insanların zihinsel mekanizmaları,

bazen kişi bunun farkında bile olmuyor. Eğer ki bu kadar açıklama yapıyorsa,

muhtemelen bu insan, söylediği şeye de kendine de inanmıyor, ben ona neden inanayım?

O yüzden kullandığımız kelimelerin gereksiz olanlarını

birazcık azaltmakta fayda var.

Bence fedakarlık dediğimiz şey şu, dünyanın en güzel erdemlerinden birisi ama bir insan

etrafındaki insanlara fazlaca fedakarlık yapıyorsa,

iyi kötü ayırt etmeden, kendisine kötülük yapanlara bile fedakarlık yapıyorsa,

kendini kullananlara, hala kullandırtmaya devam ediyorsa, şöyle bir durum çıkıyor:

Diğerleri tarafından nasıl algılanıyorsun biliyor musun? Sen bu kadar şeyi belki de

ciddi bir çaba harcayarak yapıyorsun ama dışarıdaki adam bunu şöyle düşünüyor:

Ben istemeden ortaya koyuyorsa, bunda daha bundan çok daha fazlası var.

O yüzden senin ortaya koyduğun o nadide taşlar, belki sen içinden bir yerden çok

derinlerden kopartıp, acı çekerek onu ortaya koydun, o ona bildiğin çakıl taşı muamelesi yapıyor.

O yüzden hak edene fedakarlık yapmak lazım.

Eğer karşındaki insan kötü niyetli bir insansa,

eğer karşındaki insan seni kullanıyorsa,

gereksiz yere fedakarlık yapman o insanın, o insanların, seni kullanmasına neden olacaktır.

Birisi sana övgüyle yaklaştığı zaman, güzel bir şey söylediği zaman ya da iltifat ettiği zaman, bu övgüyü

iltifatı kabul edemiyor musun? Bir şekilde bu durumu reddetmek ya da bir şekilde

değersizleştirmek için çok fazla açıklama yapıyor musun?

İşte bu durum da gerçek dünyada maalesef eziklik olarak yorumlanıyor.

Belki sen mütevazi olduğunu düşünüyorsun, belki sen iyilik yaptığını düşünüyorsun

ama gerçek dünya maalesef bunu böyle yorumlamıyor.

Diyelim ki birisi senin kıyafetini beğendi, saçını beğendi, aaa ne kadar güzel olmuş o kıyafet diyor sana,

sen hemen açıklamaya giriyorsun diyorsun ki ya pazardan aldım 15 lira

ya da saçını yaptırdın güzel olduğunu söylüyor sen hemen diyorsun ki ya işte ben de

öylesine denk geldi yaptırdım. Güzel bir başarı ortaya koyuyorsun, güzel bir tez ortaya koyuyorsun, birisi seni övdüğü zaman ya işte denk geldi de hocamız önerdi şundan dolayı oldu.

Hiçbir zaman övgüyü kabul etmiyorsan,

insanlar bir süre sonra gerçekten senin o övgüyü hak etmediğini düşünüyor.

O yüzden birisi seni övüyorsa, lütfen kabul et.

Bazı insanlar tek başına bir şey yapmak istemez, bazen çok kolay gelebilen şeylerde bile her zaman yanında birisi

olsun ister. Hastaneye gidecektir ya da bir şekilde kuaföre gidecektir, sinemaya gidecektir, bir iş başvurusunda

bulunacaktır, her zaman yanında birisi olsun ister.

Elbette bazı durumlarda yalnız kalmak istememek doğal bir durum, ama sen her zaman

birilerine muhtaçsan, bir süre sonra sanki insanlar seni tek başına bir şey

yapamayacak olgunlukta olmayan, olgun olmayan bir insan olarak yorumluyor. Bir insanın güçlü olarak

algılanmasının en önemli şartlarından birisi, diğer insanlar olmadan da tek başına bir şeyleri becerebilmek,

yapabilmek.Bunu yapabiliyorsan güçlü görünüyorsun, daha saygın bir insan olarak görünüyorsun.

Belki de ilgi beklediğin için her şeyden şikayet ediyorsun, her zaman mız mız bir haldesin,

hayatındaki her sorun için durmadan insanlara dert yanıyorsun. Şöyle bir etrafındaki

insanlarla ilişkini düşün, diyaloglarını sohbetleri düşün.Eğer ki bu

sohbetlerin içeriği her zaman senin bir şeylerden şikayet etmen oluşuyorsa, her zaman insanlarla sohbetini

hayattan dert yandığın bir şekilde sevgilinden,eşinden, işinden, para durumundan dert yandığın sohbetler

oluşturuyorsa, bir süre sonra insanlar senin

sohbetinden de sıkılmaya başlar. Bir şekilde senden de sıkılmaya başlar,senden uzak durmaya başlar.Ben şunu söyleyebilirim sana:

elbette ki dertleşeceksin, elbette ki içini boşaltacaksın ama tek gündemin bu olursa, bu hem

karşıdakine yazık hem de sana yazık.

Özellikle romantik ilişkilerde birisini hayatının merkezine almak, çok ciddi sıkıntılı bir durum.

Ben kadınlarda da, bazen erkeklerde de şöyle bir durum görüyorum:

birisi hayatıma girecek ve ondan sonra hayatımın her şeyi tamamlanacak,

bir şekilde kendim ondan sonra tamamlanacağım.

Maalesef bu gerçekçi bir şey değil.

Sen kendinle varsın sen bir birey olarak varsın.

Elbette ki sosyal anlamda kurduğun ilişkiler, romantik anlamda kurduğun ilişkiler, senin ruhunu zenginleştirecektir.

Ama sen her zaman kendi varoluşun için başka birilerine bağımlıysan, ne oluyor biliyor musun?

İnsanlar biraz önce söylediğim gibi yine senden sıkılıyor ve bağımlı olan insanlar, diğer insanları hayatın en merkezine oturtan insanlar,

korkuyorlar terkedilmekten. Ancak o kadar çok o insanları bunaltıyorlar, yapışıyorlar ki,

maalesef ki çoğu zaman korktukları başına geliyor.Sen bir birey olarak da kendi var oluşunu kabullenmen lazım.

Elbette ki, diğer insanlara ihtiyacımız var. Ama diğer insanlar hiçbir zaman senin için vazgeçilmez olmamalı.

Hep söylediğim bir söz var belki beni önceden takip ediyorsan bu sözümü duymuşsundur: "Melek olsan kanat sesinden rahatsız olurlar."

Sen ne yaparsan yap,

elinden gelen her şeyi diğer insanları memnun etmeye ada,

yine de insanların bir kısmı, hatta çok fazla iyilik yaptığın insanların bir kısmı, seni eleştirecekler.

Ama sen aldığın eleştiriler karşında yıkılıyorsan, durmadan kendini ispatlamaya çalışıyorsan, kendini açıklamaya çalışıyorsan,

bu da senin saygın birisi olmanı engelliyor. Maalesef insanlar yine sana saygı duymuyorlar.

Maalesef ki sen ne kadar başarılı olursan, o kadar fazla eleştiri alacaksın,

o kadar olumsuz yorum gelecek. Bazen bunları olgunlukla karşılamak lazım,

ama sen her eleştiriye bir cevap verirsen,

bir şekilde senin kulvarında, klasmanında olmayan bir insana bile cevap yetiştirmeye çalışırsan,

bir bakmışsın ki, cevap verdiğin insanın kalitesine düşüyorsun.

Bundan dolayı gerçekten cevap vermen gereken ,

gerçekten o insanla iletişimde olmanın fayda sağladığı insanların eleştirilerine cevap vermen,

o insanların eleştirilerine kulak vermen lazım. Ama her lafa bir cevabın varsa, bir süre sonra fark

edeceksin ki,insanlar sana eskisi kadar saygı duymuyorlar.

İnsan, dedim ya bireysel bir varlık, bazen kendi başına kendi kararlarını almak zorunda. Ama sen attığın her adımda,

yapacağın her işte, belki alacağın bir ayakkabıda, bir çorapta bile her zaman

etrafındaki insanların onayını alıyorsan, insanlar yine sana saygı duymamaya başlıyor, çünkü

onların zihninde şöyle birşey oluşuyor:

"Beyhan kendi başına hiçbir şey yapamaz.".

Demek ki, Beyhan bir şekilde ya çok zeki bir insan değil ya da bir şekilde,

hayatını yönetebilecek güce kudrete sahip bir insan değil.

Bunu oluşturmak istemiyorsan, kendi başına bir şeyler yapmak zorundasın.

Elbette bazen hata yapabilirsin,bazen işler istediğin gibi gitmeyebilir,

ama bu da hayatın parçası. Çok ama çok doğal. Kendi başına bir şey yapmaktan korkma.

Arada sırada onay almakta bir sıkıntı yok ,ama bu da hayatının merkezine gelirse sıkıntılı bir durum.

Peki sevgili dostum günlük hayatta yaşadığın,

normalde çok iyi niyetli olmana rağmen diğer insanlar tarafından

yanlış anlaşılan ya da eziklik olarak yorumlanan davranışlar yaşadın mı?

Bir şekilde deneyimledin mi ?

Bunları bizimle yorumlar kısmında paylaşabilirsin.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum güzel insan kendine çok iyi davran, görüşmek üzere.