×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Beyhan Budak, Empati Yorgunluğu: Aşırı Empati Sendromu

Empati Yorgunluğu: Aşırı Empati Sendromu

Karşı taraftan birinin yüzü mü asıldı?

İlk sen hissedersin!

Ya da 100 kişiye 200 kişiye bir şey anlatıyorsun

taa uzakta en köşede

birisi esner

diğer 99 kişi seni ilgiyle dinlerken,

sen o bir kişiye odaklanırsın.

“yaa sanırım onun için çok sıkıcı oldum!”

diye mi düşünüyorsun?

Ya da sınıfta, okulda hoca başka birisinin hatası için sınıfa tepki gösteriyor, azarlıyor sınıfı

ve o hoca tepki verdiği zaman

sen üzerine alınırsın, sanki hatayı sen yapmışsın gibi. Arkadaşlarınla yemeğe çıktın,

o, hesap gelmeden önceki bir sessiz gerilim anı vardır ki

hesabı kim ödeyecek diye herkes bekler.

O gerilime ilk dayanamayan, ilk bozan sen olursun. Sonra dersin ki kendi kendine,

“ya ne olacak, elime mi yapıştı!”

10 kişinin hesabını ödedikten sonra.

Ve bu o kadar çok fazla olur ki

kendi kendine söylersin.

“Ne var ki! Ben böyleyim!"

"Ben ince düşünüyorum biraz! Ben biraz hassasım…” gibi.

Eğer bu dediklerimi yapıyorsan

bu dediklerimi sıklıkla yapıyorsan,

belki sen de aşırı empati probleminden mustaripsin.

Bu videoda sana aşırı empati rahatsızlığından bahsedeceğim.

Empati aslında günlük hayatta, ilişkilerde,

ilişkileri kurtaran insan ilişkilerine çok faydası olan bir özellik. Ama, belirli sınırlar çerçevesinde yapıldığı zaman.

Şimdi empatiyi şöyle tanımlayabiliriz.

Başka birisinin yerine koyma becerisi aslında.

Bu böyle bir şey ki

çoğu insan, empati becerisinden yoksun olunca

karşı tarafa çok fazla kötü davranabilir

ya da karşı tarafın ne hissettiğini ne düşündüğünü anlamadan yanlış davranışlar, yanlış sözler söyleyebilir.

Bu vakte kadar biz psikologlar olarak birçok insana aslında empati becerisini öğretmeye çalıştık.

Empatiyi öğren ki

başka insanlara iyi bir şekilde davran, daha şefkatli davran diye... Ama şunu sanki biraz es geçtik.

Bazı insanlar fazla empati gösteriyorlar.

Normalde gösterilmemesi gereken yerlerde, aşırı empati ortaya çıkıyor. Biraz önceki durumda saydığım senaryolar var ya

belki sen bunları sıklıkla yaşıyorsun.

Fark ettin mi?

Bunu yaptıktan sonra,

belki tam adını koyamıyorsun ama şuranda bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Kötü bir his!

Sanki üstüne bir yük almışsın gibi.

Taşımak zorunda olduğun, sana ağır gelen bir yük almışsın gibi. Ve bu insana kötü hissettiriyor.

Aşırı empati, insan ilişkilerinde o doğallığı bozuyor.

Orada anlamaman gereken şeyi,

sen kendine düşen paydan çok çok daha fazlasını anlıyorsun ve bu uzun vadede depresyona, kaygıya sebep olabiliyor.

Bu videoda biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

Aşırı empati yapıyorsan,

bunun sana verdiği zararları ve bunlardan nasıl kurtulabilirsin bunlardan bahsetmek istiyorum.

İnsanın, bu hayatta karşılaştığı diğer insanları

"iyi" ya da "kötü" olarak birazcık kategorize etmesi lazım.

Bu onun kendini koruyabilmesi için çok önemli bir beceri.

Şimdi zihnimizde bir virüs programı var gibi düşünelim.

Karşı tarafta tanıştığımız her insanı öncesinde bir değerlendirme,

bir olumlu kapı açabiliriz.

Diyelim ki Ahmet'le ben tanıştım.

Ahmet'i tanırken bir opsiyon tanıyabilirim, ona olumlu bir puanla başlayabilirim ilişkime. Ama sonrasında virüs programından Ahmet virüslü çıktı.

Ahmet kötü niyetli biraz,

Ahmet beni kullanmaya çalışıyor,

Ahmet bana hesabı ödettirmeye çalışıyor,

Ahmet bana iş kilitliyor...

Öyle olunca virüs programında sonuç ne dedi:

"Ahmet'e dikkat et!"

Ama eğer sen aşırı empati gösteriyorsan,

her seferinde Ahmet'e olumlu yaklaşmaya çalışırsın.

Ne olursun?

Sistemi tekrar değerlendirebilmek adına Ahmet'i her seferinde değerlendirirsin. Yaa dersin ki:

"Aslında iyi niyetli Ahmet"

"Aslında o paraya ihtiyacı var"

"Aslında yorgun biraz da o işi o yüzden bana kilitliyor" gibi...

Ne oluyor bir bilgisayar sistemi gibi düşündüğün zaman

Ahmet'e her seferinde virüs programını çalıştırıyorsun,

onunla her ilişkiye geçtiğin zaman.

Sistem kasmaya başlıyor.

Ama eğer aşırı empati sorunundan zaten müzdaripsen,

Ahmet gibi hayatında bir sürü insan var.

Ahmetlere sen çok tatlı geliyorsun.

Niye? Çünkü reddetmiyorsun.

Niye? Çünkü çok fazla opsiyon veriyorsun,

çok fazla hak veriyorsun onlara.

Bir bakmışsın ki etrafında seni kullanan, seni istismar eden bir sürü Ahmet oluşmuş.

Şimdi ne yapcaksın peki?

Aşırı empati probleminden kurtulmak için

en önemli adım ve bence ilk adım

bunun farkına varabilmek.

Eğer aşırı empati yaşıyorsan, şöyle bir durum var.

Bunu vicdan ile bağdaştırıyorsun.

Diyorsun ki kendi kendine:

"yapmazsam kötü bir insan olurum"

"yapmazsam insanlar beni sevmez"

"Onları anlamak zorundayım en ince ayrıntısına kadar.

"Onlar ne hissediyor?

Ne düşünüyor?

farkına varmak zorundayım"

Burada sıkıntılı bir bölüm var.

İlk adım bunun farkına varmak.

Vicdan dediğimiz şeyin anahtarı biraz senin elinde olması lazım. Sen ne yapacaksın?

ortaya hormonlu bir şey çıkıyorsa!

hormonlu bir vicdan

o, senin attığın her adımı

kontrol etmeye çalışacak.

Vicdanın eşit olması lazım.

Vicdanın hep karşı tarafı koruyorsa

ve sen bu işten zarar görüyorsan, ortada bir sıkıntı var.

Şimdi.. Ne yapıyoruz?

İçinde bir kural var. Diyorsun ya: "Diğer insanlara yardımcı olmalıyım"

"Diğer insanlara aşırı empati göstermeliyim"

"Bu hayatın kuralı bu!"

Burada bir yanlışlık var

ve bu sıkıntılı bir durum.

Bunu sorgulamamız lazım.

Eğer sorgulamazsan doğru olanı değiştirmek istemeyeceksin.

Şimdi kendini korumuyorsa bu kararın

ve sen yaptığın adımlardan dolayı

sonrasında kendini kötü hissediyorsan;

burada bir sorun vardır.

Oraya bir neşter atacağız.

Orada iltihap birikmiş durumda.

Dedim ya aşırı empati rahatsızlığın varsa

hormonlu bir de vicdanın vardır.

Sen bu aşırı empatiye karşı koymaya çalıştığın zaman

içindeki o hormonlu vicdan şöyle konuşmaya başlar:

“Ya ama çok yazık, bak sen çok yanlış yapıyorsun!"

"Yardım etmelisin ona, eline mi yapışacak? Ne var ki bunda?" "Herkes yapıyor!”

Dur bir dakika!

Herkes yapmıyor!

Herkes yapmıyor!

Ne oluyor biliyor musun?

Sen yapıyorsun sadece!

Bu sebeple,

o içindeki sese dur dememiz lazım.

Ben senden şöyle bir şey istiyorum.

Şöyle bir düşün bakalım fazladan ne yapıyorsun?

Şöyle etrafında normal olduğunu, sağlıklı olduğunu

ama yine de insanlarla iyi ilişkileri olduğunu düşündüğün birisini seç.

O ne yapıyor?

O hangi durumlarda sınır koyuyor?

Hangi durumlarda yardımcı oluyor, fedakâr oluyor?

Şimdi sende bir bak bakalım hesabı hep sen mi ödüyorsun? Ahmet'in

o kaçtığı

sıkıntılı işleri sen mi yapıyorsun hep?

Ya da bir arkadaşın var Ayşegül

durmadan sen derdini dinliyorsun,

sen de diyorsun ki “ya o ne zaman çağırsa ben gitmeliyim. Onun bana ihtiyacı var.”

Ama sen Ayşegül'e hiç birşey anlatamıyorsun.

İçinden o aşırı empati şeyi var ya

o yüzdeki mimiklerin %1'ini okuyan

zihninde bir bölüm var.

Ya sıkılırsa...

Hatta kaşı gözü oynadı "kesin sıkılıyor benden" diyor ya.

Buna biraz karşı koymamız lazım.

Ne yapacaksın mesela?

Bunların bir listesini çıkarman lazım.

Şimdi diyeceksin "Beyhan Hoca sen hep liste istiyorsun"

Başka türlü yapmamızın yolu yok çünkü.

Çünkü o an düşündüğün zaman farkına varamıyorsun nerede neyi yaptığını;

neyi doğru, neyi yanlış yaptığını.

Şöyle bir günlük tut istersen bu konuyla ilgili.

Hangi durumlarda kendini kötü hissettiğin fazlaca empati yapıyorsun

ve sonrasında adım adım biraz buna karşı koyman lazım.

Karşı koydun ya

o hesap örneğine dönelim tekrar.

Masada oturuyorsunuz.

Hesap vakti geldi, tatlılar yendi.

Herkes birbirine diyor ki:

“Ya ne yedik..."

"Ne güzel yedik...

"Güzel yedik arkadaş..." diyor ya

o an bir sessizlik...

Tatlılar yendi, çaylar içildi.

Millet kürdanla dişini karıştırıyor.

Orada bir gerilim çıktı.

Hadi bakalım hesap!

Millet sanki sana bakıyormuş gibi geliyor sana o anda.

"Hadi Beyhan... Hesabı öde!" der gibi...

Duracaksın!

Bekleyeceksin!

Sonuna kadar kimse senden bir şey beklemiyor o anda.

Sen böyle hissediyorsun.

O içindeki aşırı empati canavarı harekete geçiyor.

"Anla!" diyor.

Sanki herkes senden bir şey bekliyormuş gibi.

Ama ne yapıyoruz?

Bekliyoruz!

Orada...

o bu sefer devreye aşırı empati canavarından sonra hormonlu vicdanın çıkıyor

böyle koca göbekli diyor ki sana “Yanlış yapıyorsun bak! Seni sevmeyecekler”. Ona da dur diyoruz!

Bekliyoruz...

Suçluluk duygusu geliyor arkasından.

Sanki kötü bir şey yapıyormuşsun gibi...

Ama baştan ne yaptık?

Niyet ettik.

Buna karşı duracağız!

Sen karşı duymaya başladıkça,

insanların sana tepki vermediğini fark edeceksin.

İnsanların seni sevmeye yine devam ettiğini fark edeceksin.

Zaten bir insan hesabı sen ödemedin diye seni sevmiyorsa,

seni hayatından çıkartıyorsa;

bırak çıkartsın zaten.

Bırak gitsin!

O gitmiyorsa, sen bırak onu zaten.

Bu sebeple

o, içindeki hormonlu vicdana

ve aşırı empati canavarına karşı koyacaksın

ve bu kolay olmayacak.

Ben söyleyince kolaymış gibi gelecek sana

ama emin ol bu ciddi bir çaba istiyor.

Adım adım..

en küçüğünden başlayarak kendini zorlaman gerekiyor bu konuda.

Eminim senin de bu konuda yaşadığın tecrübeler vardır.

Yorumlar kısmında bu tecrübelerden bahsedebilirsin.

Çünkü başkalarının tecrübelerini okuyan diğer insanlar

ya diyecek ki:

“yalnız değilmişim!"

"Başkaları da bu problemi yaşıyormuş”

Ne olacak?

Ortada bir topluluk oluşacak

ve insanlar bu konuda birbirlerinin tecrübelerinden yola çıkarak

"ya evet!" daha da cesaretli olacaklar.

"Değiştirebilirim!"

"Karşı koyabilirim içimdeki bu direnen şeylere!" diye.

Bu sebeple yaz bence.

Yorumlar kısmında sen de neler yaşıyorsun yaz.

Beni dinlediğin için çok teşekkür ediyorum sana.

Kendine çok iyi davran!

Kendine bir sınır çiz!

Kendini koru!

Görüşmek üzere...


Empati Yorgunluğu: Aşırı Empati Sendromu Empathy Fatigue Over Empathy Syndrome

Karşı taraftan birinin yüzü mü asıldı? Did someone on the other side make a face?

İlk sen hissedersin!

Ya da 100 kişiye 200 kişiye bir şey anlatıyorsun

taa uzakta en köşede

birisi esner

diğer 99 kişi seni ilgiyle dinlerken,

sen o bir kişiye odaklanırsın.

“yaa sanırım onun için çok sıkıcı oldum!”

diye mi düşünüyorsun?

Ya da sınıfta, okulda hoca başka birisinin hatası için sınıfa tepki gösteriyor, azarlıyor sınıfı

ve o hoca tepki verdiği zaman

sen üzerine alınırsın, sanki hatayı sen yapmışsın gibi. Arkadaşlarınla yemeğe çıktın,

o, hesap gelmeden önceki bir sessiz gerilim anı vardır ki

hesabı kim ödeyecek diye herkes bekler.

O gerilime ilk dayanamayan, ilk bozan sen olursun. Sonra dersin ki kendi kendine,

“ya ne olacak, elime mi yapıştı!”

10 kişinin hesabını ödedikten sonra.

Ve bu o kadar çok fazla olur ki

kendi kendine söylersin.

“Ne var ki! Ben böyleyim!"

"Ben ince düşünüyorum biraz! Ben biraz hassasım…” gibi.

Eğer bu dediklerimi yapıyorsan

bu dediklerimi sıklıkla yapıyorsan,

belki sen de aşırı empati probleminden mustaripsin.

Bu videoda sana aşırı empati rahatsızlığından bahsedeceğim.

Empati aslında günlük hayatta, ilişkilerde,

ilişkileri kurtaran insan ilişkilerine çok faydası olan bir özellik. Ama, belirli sınırlar çerçevesinde yapıldığı zaman.

Şimdi empatiyi şöyle tanımlayabiliriz.

Başka birisinin yerine koyma becerisi aslında.

Bu böyle bir şey ki

çoğu insan, empati becerisinden yoksun olunca

karşı tarafa çok fazla kötü davranabilir

ya da karşı tarafın ne hissettiğini ne düşündüğünü anlamadan yanlış davranışlar, yanlış sözler söyleyebilir.

Bu vakte kadar biz psikologlar olarak birçok insana aslında empati becerisini öğretmeye çalıştık.

Empatiyi öğren ki

başka insanlara iyi bir şekilde davran, daha şefkatli davran diye... Ama şunu sanki biraz es geçtik.

Bazı insanlar fazla empati gösteriyorlar.

Normalde gösterilmemesi gereken yerlerde, aşırı empati ortaya çıkıyor. Biraz önceki durumda saydığım senaryolar var ya

belki sen bunları sıklıkla yaşıyorsun.

Fark ettin mi?

Bunu yaptıktan sonra,

belki tam adını koyamıyorsun ama şuranda bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Kötü bir his!

Sanki üstüne bir yük almışsın gibi.

Taşımak zorunda olduğun, sana ağır gelen bir yük almışsın gibi. Ve bu insana kötü hissettiriyor.

Aşırı empati, insan ilişkilerinde o doğallığı bozuyor.

Orada anlamaman gereken şeyi,

sen kendine düşen paydan çok çok daha fazlasını anlıyorsun ve bu uzun vadede depresyona, kaygıya sebep olabiliyor.

Bu videoda biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

Aşırı empati yapıyorsan,

bunun sana verdiği zararları ve bunlardan nasıl kurtulabilirsin bunlardan bahsetmek istiyorum.

İnsanın, bu hayatta karşılaştığı diğer insanları

"iyi" ya da "kötü" olarak birazcık kategorize etmesi lazım.

Bu onun kendini koruyabilmesi için çok önemli bir beceri.

Şimdi zihnimizde bir virüs programı var gibi düşünelim.

Karşı tarafta tanıştığımız her insanı öncesinde bir değerlendirme,

bir olumlu kapı açabiliriz.

Diyelim ki Ahmet'le ben tanıştım.

Ahmet'i tanırken bir opsiyon tanıyabilirim, ona olumlu bir puanla başlayabilirim ilişkime. Ama sonrasında virüs programından Ahmet virüslü çıktı.

Ahmet kötü niyetli biraz,

Ahmet beni kullanmaya çalışıyor,

Ahmet bana hesabı ödettirmeye çalışıyor,

Ahmet bana iş kilitliyor...

Öyle olunca virüs programında sonuç ne dedi:

"Ahmet'e dikkat et!"

Ama eğer sen aşırı empati gösteriyorsan,

her seferinde Ahmet'e olumlu yaklaşmaya çalışırsın.

Ne olursun?

Sistemi tekrar değerlendirebilmek adına Ahmet'i her seferinde değerlendirirsin. Yaa dersin ki:

"Aslında iyi niyetli Ahmet"

"Aslında o paraya ihtiyacı var"

"Aslında yorgun biraz da o işi o yüzden bana kilitliyor" gibi...

Ne oluyor bir bilgisayar sistemi gibi düşündüğün zaman

Ahmet'e her seferinde virüs programını çalıştırıyorsun,

onunla her ilişkiye geçtiğin zaman.

Sistem kasmaya başlıyor.

Ama eğer aşırı empati sorunundan zaten müzdaripsen,

Ahmet gibi hayatında bir sürü insan var.

Ahmetlere sen çok tatlı geliyorsun.

Niye? Çünkü reddetmiyorsun.

Niye? Çünkü çok fazla opsiyon veriyorsun,

çok fazla hak veriyorsun onlara.

Bir bakmışsın ki etrafında seni kullanan, seni istismar eden bir sürü Ahmet oluşmuş.

Şimdi ne yapcaksın peki?

Aşırı empati probleminden kurtulmak için

en önemli adım ve bence ilk adım

bunun farkına varabilmek.

Eğer aşırı empati yaşıyorsan, şöyle bir durum var.

Bunu vicdan ile bağdaştırıyorsun.

Diyorsun ki kendi kendine:

"yapmazsam kötü bir insan olurum"

"yapmazsam insanlar beni sevmez"

"Onları anlamak zorundayım en ince ayrıntısına kadar.

"Onlar ne hissediyor?

Ne düşünüyor?

farkına varmak zorundayım"

Burada sıkıntılı bir bölüm var.

İlk adım bunun farkına varmak.

Vicdan dediğimiz şeyin anahtarı biraz senin elinde olması lazım. Sen ne yapacaksın?

ortaya hormonlu bir şey çıkıyorsa!

hormonlu bir vicdan

o, senin attığın her adımı

kontrol etmeye çalışacak.

Vicdanın eşit olması lazım.

Vicdanın hep karşı tarafı koruyorsa

ve sen bu işten zarar görüyorsan, ortada bir sıkıntı var.

Şimdi.. Ne yapıyoruz?

İçinde bir kural var. Diyorsun ya: "Diğer insanlara yardımcı olmalıyım"

"Diğer insanlara aşırı empati göstermeliyim"

"Bu hayatın kuralı bu!"

Burada bir yanlışlık var

ve bu sıkıntılı bir durum.

Bunu sorgulamamız lazım.

Eğer sorgulamazsan doğru olanı değiştirmek istemeyeceksin.

Şimdi kendini korumuyorsa bu kararın

ve sen yaptığın adımlardan dolayı

sonrasında kendini kötü hissediyorsan;

burada bir sorun vardır.

Oraya bir neşter atacağız.

Orada iltihap birikmiş durumda.

Dedim ya aşırı empati rahatsızlığın varsa

hormonlu bir de vicdanın vardır.

Sen bu aşırı empatiye karşı koymaya çalıştığın zaman

içindeki o hormonlu vicdan şöyle konuşmaya başlar:

“Ya ama çok yazık, bak sen çok yanlış yapıyorsun!"

"Yardım etmelisin ona, eline mi yapışacak? Ne var ki bunda?" "Herkes yapıyor!”

Dur bir dakika!

Herkes yapmıyor!

Herkes yapmıyor!

Ne oluyor biliyor musun?

Sen yapıyorsun sadece!

Bu sebeple,

o içindeki sese dur dememiz lazım.

Ben senden şöyle bir şey istiyorum.

Şöyle bir düşün bakalım fazladan ne yapıyorsun?

Şöyle etrafında normal olduğunu, sağlıklı olduğunu

ama yine de insanlarla iyi ilişkileri olduğunu düşündüğün birisini seç.

O ne yapıyor?

O hangi durumlarda sınır koyuyor?

Hangi durumlarda yardımcı oluyor, fedakâr oluyor?

Şimdi sende bir bak bakalım hesabı hep sen mi ödüyorsun? Ahmet'in

o kaçtığı

sıkıntılı işleri sen mi yapıyorsun hep?

Ya da bir arkadaşın var Ayşegül

durmadan sen derdini dinliyorsun,

sen de diyorsun ki “ya o ne zaman çağırsa ben gitmeliyim. Onun bana ihtiyacı var.”

Ama sen Ayşegül'e hiç birşey anlatamıyorsun.

İçinden o aşırı empati şeyi var ya

o yüzdeki mimiklerin %1'ini okuyan

zihninde bir bölüm var.

Ya sıkılırsa...

Hatta kaşı gözü oynadı "kesin sıkılıyor benden" diyor ya.

Buna biraz karşı koymamız lazım.

Ne yapacaksın mesela?

Bunların bir listesini çıkarman lazım.

Şimdi diyeceksin "Beyhan Hoca sen hep liste istiyorsun"

Başka türlü yapmamızın yolu yok çünkü.

Çünkü o an düşündüğün zaman farkına varamıyorsun nerede neyi yaptığını;

neyi doğru, neyi yanlış yaptığını.

Şöyle bir günlük tut istersen bu konuyla ilgili.

Hangi durumlarda kendini kötü hissettiğin fazlaca empati yapıyorsun

ve sonrasında adım adım biraz buna karşı koyman lazım.

Karşı koydun ya

o hesap örneğine dönelim tekrar.

Masada oturuyorsunuz.

Hesap vakti geldi, tatlılar yendi.

Herkes birbirine diyor ki:

“Ya ne yedik..."

"Ne güzel yedik...

"Güzel yedik arkadaş..." diyor ya

o an bir sessizlik...

Tatlılar yendi, çaylar içildi.

Millet kürdanla dişini karıştırıyor.

Orada bir gerilim çıktı.

Hadi bakalım hesap!

Millet sanki sana bakıyormuş gibi geliyor sana o anda.

"Hadi Beyhan... Hesabı öde!" der gibi...

Duracaksın!

Bekleyeceksin!

Sonuna kadar kimse senden bir şey beklemiyor o anda.

Sen böyle hissediyorsun.

O içindeki aşırı empati canavarı harekete geçiyor.

"Anla!" diyor.

Sanki herkes senden bir şey bekliyormuş gibi.

Ama ne yapıyoruz?

Bekliyoruz!

Orada...

o bu sefer devreye aşırı empati canavarından sonra hormonlu vicdanın çıkıyor

böyle koca göbekli diyor ki sana “Yanlış yapıyorsun bak! Seni sevmeyecekler”. Ona da dur diyoruz!

Bekliyoruz...

Suçluluk duygusu geliyor arkasından.

Sanki kötü bir şey yapıyormuşsun gibi...

Ama baştan ne yaptık?

Niyet ettik.

Buna karşı duracağız!

Sen karşı duymaya başladıkça,

insanların sana tepki vermediğini fark edeceksin.

İnsanların seni sevmeye yine devam ettiğini fark edeceksin.

Zaten bir insan hesabı sen ödemedin diye seni sevmiyorsa,

seni hayatından çıkartıyorsa;

bırak çıkartsın zaten.

Bırak gitsin!

O gitmiyorsa, sen bırak onu zaten.

Bu sebeple

o, içindeki hormonlu vicdana

ve aşırı empati canavarına karşı koyacaksın

ve bu kolay olmayacak.

Ben söyleyince kolaymış gibi gelecek sana

ama emin ol bu ciddi bir çaba istiyor.

Adım adım..

en küçüğünden başlayarak kendini zorlaman gerekiyor bu konuda.

Eminim senin de bu konuda yaşadığın tecrübeler vardır.

Yorumlar kısmında bu tecrübelerden bahsedebilirsin.

Çünkü başkalarının tecrübelerini okuyan diğer insanlar

ya diyecek ki:

“yalnız değilmişim!"

"Başkaları da bu problemi yaşıyormuş”

Ne olacak?

Ortada bir topluluk oluşacak

ve insanlar bu konuda birbirlerinin tecrübelerinden yola çıkarak

"ya evet!" daha da cesaretli olacaklar.

"Değiştirebilirim!"

"Karşı koyabilirim içimdeki bu direnen şeylere!" diye.

Bu sebeple yaz bence.

Yorumlar kısmında sen de neler yaşıyorsun yaz.

Beni dinlediğin için çok teşekkür ediyorum sana.

Kendine çok iyi davran!

Kendine bir sınır çiz!

Kendini koru!

Görüşmek üzere...